Etiket: Vize

  • Avusturya’dan vize muafiyeti istedik

    Avusturya’dan vize muafiyeti istedik

    Avusturya’dan vize muafiyeti istedik

    19 Nisan 2009 / VİYANA

    Avusturya’nın kendi vatandaşları için Türkiye’den vize muafiyet istemesi üzerine Türkiye de kendi vatandaşları için vize kolaylığı talebinde bulundu. Avusturya’nın da vize kolaylığı için çalışmalar yaptığı da belirlendi.

    Ali Babacan (solda) ve Michael Spindelegger

    Avusturya’nın geçen hafta Diplomasi Akademisi”nin davetlisi olarak iki günlük resmi ziyaret için Viyana’ya gelen Türk Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile görüşen Avusturya Dışişleri Bakanı Michael Spindelegger’in Türkiye’den Avusturyalı turistler için vize muafiyeti talep ettiği açıklandı.

    Heyetler arası görüşmelerde hazır bulunan Türkiye’nin Viyana Büyükelçisi Selim Yenel, “Avusturya’nın Alman turistlere uyguladığımız gibi Avusturyalı turistlere de vize muafiyeti uygulamamız önerisinde bulunduğunu” belirterek, “Biz de kendilerinden Türkiye’den Avusturya’ya gelecek olan öğrenci, bilim adamı, işadamı ve diğer vatandaşlarımıza kolaylık sağlamalarını talep ettik” dedi.

    KOLAYLIK SÖZÜ

    Bu arada Avusturya’nın, taraf olduğu Avrupa Birliği (AB) vize rejimini belirleyen Schengen Anlaşması uyarınca Türk vatandaşlarına vize muafiyeti uygulamaya yanaşmadığı, ancak Türk vatandaşlarının Avusturya vizesini daha kolay edinebilmeleri için önemli bazı adımlar atabileceği belirtildi. Bu konuda detaylı bir bilgi vermekten kaçınan Büyükelçi Yenel, “Avusturya’nın Türk vatandaşları için uygulamayı planladığı kolaylıkları tatmin edici bulmadıkları için müzakerelerin devam ettiğini” belirtmekle yetindi.

    Avusturya’nın, Türkiye’den, Alman turistler için uygulanan vize muafiyetini örnek göstererek, her yıl Türkiye’ye gelen 500 bin kadar Avusturyalı turist için de vize muafiyeti talebinde bulunduğu bildirildi. Türkiye’ye gelen Avusturya vatandaşları Türkiye’nin sınır kapılarında veya havaalanlarında “bandrol usulüyle” anında vize alabiliyor.

  • Almanya vize için süre istedi

    Almanya vize için süre istedi

    Almanya vize için süre istedi Zeynel Lüle Hürriyet
    14 Nisan 2009, Salı

    Vize konusunda AB ülkelerinin hükümetleri, AB Komisyonu ve Türk Hükümeti arasında yapılan “istişare” devam ediyor. Bu konuda AB Komisyonu’na herhangi bir soru soramıyorsunuz. Sorduğunuz zaman da “görüşmeler devam ediyor” cevabını alıyorsunuz. Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD) “Soysal” kararından sonra başlatılan görüşmelerden söz ediyorum. Görünen o ki bu istişareler, Almanya’da Eylül ayında yapılacak olan seçimler sonrasına sarkacak. Çünkü Alman makamları Brüksel’e resmen, seçim öncesi vize konusunda herhangi bir adım atılamayacağını, hiç bir kararın alınamayacağını resmen bildirmiş durumda. İşte bu nedenle hem Alman makamlarından, hem de AB Komisyonu’ndan aynı cevap geliyor: “Değerlendirmelerimiz sürüyor”.

    Şurası bir gerçek ki, bugüne kadar sürdürülen vize politikası artık iflas etmiş durumda. Bu köşede bir kaç hafta önce yazdığım yazının başlığı, “Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak” idi. Yani ABAD’ın “Soysal” kararı, vize konusunda zaten bizim bas bas bağırarak dile getirdiğimiz “hukuksuzluğu” son kez tescil etti.

    Peki sözünü ettiğim görüşmeler hangi boyutta sürüyor? Anlatayım. Bir kere “Vizeler kalkacak”. Ama hangi boyutta? Turistlere de vize kalkacak mı? 70’li yıllarda Türkiye ile AB arasında imzalanan ortalık anlaşmasının katma protokolleri, “Hizmet alan ve hizmet verenlere” vize uygulanamayacağını söylüyor. Turistler, hizmet alan gruplara giriyor mu? Aslında bu sorular, tam bir “oyalama” amaçlı. Dedim ya. Almanya’da yapılacak olan Eylül seçimlerinden önce bir adım beklemeyin. Hükümet düşer valla…

    XXX
    Ama biz bu arada, “şimdi ne yapmalı?” sorusunun yanıtını bir kez daha verelim:

    1)AB Hukuk sisteminin kendine özgü yapısı gereği, ulusal hukukların aksine, ABAD kararlarını “cebren” uygulatacak bir mekanizma mevcut değil. ABAD kararının fiilen uygulamaya geçirilebilmesi için, üye devletlerin, hukukun üstünlüğü ilkesine saygı çerçevesinde kararın uygulamasına yönelik önlemler alması gerekiyor. Ve bunun tartışmasına, değerlendirilmesine başlandı. Yapılması gereken, öncelikle diplomatik kanallar, siyasi ilişkiler ve ikna çabaları yoluyla, tüm üye devletlerin, bu ve bundan önceki benzer kararları uygulaması için mücadele vermek olacak.

    2)Bazı kişiler gibi “Haydi sınırları işgal edelim. Bize artık kimse vize soramaz” diyemeyiz. Bundan sonra bu ve benzeri kararların etkilerinin uygulamaya yansıması açısından hükümetin, ilgili kamu kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının yer alacağı bir “eylem planı” oluşturmak gerekiyor. Ve bunun da adımları atılıyor. Duyarlılık hat safhada…

  • Dağdelen vizesiz seyahati sordu

    Dağdelen vizesiz seyahati sordu

    16 Nisan 2009 / Kemal DOĞAN / HAMBURG

    Almanya’da Federal Parlamento Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen, yeni bir soru önergesiyle Avrupa Adalet Divanı’nın Soysal Kararı’ndan doğan Türklere vizesiz seyahat hakkını sordu.

    Fotogaleri: SEVİM DAĞDELEN VİZESİZ SEYAHATİN PEŞİNDE

    ALMANYA’da Federal Parlamento Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen ile aynı partiden Ulla Jelpke ve Wolfgang NeskovicAvrupa Adalet Divanı’nın Türklere vizesiz seyahat kararı ile ilgili yeni bir soru önergesi sundu.

    Dağdelen, “Avrupa Adalet Divanı’nın Soysal Kararı’nın etkileri“ başlıklı dokuz sayfalık, 25 soruluk önergesinde, hükümete karardan doğan Türklere vizesiz seyahat hakkının neden uygulanmadığını sordu.

    Dağdelen, „Federal Hükümet, Adalet Divanı Kararı’nın uygulanmamasını Türklere karşı ayrımcılığı teşvik edici bir tehlike olarak görmüyor mu?“ sorusunu da yöneltti.

    Kararın sadece aktif hizmet sunanları değil, pasif hizmette bulunanları ve böylece turistik amaçla Almanya’ya gelmek isteyenleri kapsadığını ileri süren Dağdelen, önergesinde „19 Şubatta alınan kararın yorumu ve uygulanması neden bu güne kadar gerçekleşmedi?, Neden hükümetin imkanlara sahip olmayan kurumlar bile bir kaç gün içinde kararı yorumlayıp kamuoyuna duyurabilirken, hükümet bu konuda böyle yavaş hareket ediyor? Federal Hükümetin Soysal Kararı’na dayanılarak alınan mahkeme kararları hakkında bilgisi var mı? 1973-2008 arası kaç Türkiye vatandaşı ülkeye kaçak girdikleri gerekçesiyle ceza aldılar? Vizesiz giriş yaptıkları öne sürülerek ceza alan Türklerin, vizesiz seyahat yapabilecekleri sonucuna varılırsa, ne gibi tazminat hakları var?“ şeklinde soruları hükümete yöneltti.

    Dağdelen, önergesinde Hürriyet’te 16 Martta yayınlanan haberi kaynak göstererek, „Türk basınında bu konu çok değer görüp büyük şekilde işlenirken, Alman basınında bu konudan hiç bahsedilmemesini nasıl yorumluyorsunuz?“ diye sordu. Federal Hükümetin toplam 25 sorudan oluşan önergeye vereceği cevap merakla bekleniyor.

  • Vize derhal askıya alınmalı

    Vize derhal askıya alınmalı

    Vize derhal askıya alınmalı

    4 Nisan 2009 / BRÜKSEL

    Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK), Avrupa Parlamentosu’ndaki toplantıda vize konusunu ele aldı.

    Vural Öger

    Toplantıda KPK’nın Türk kanadı, Avrupa Adalet Divanı’nın Avrupa’ya hizmet sunumu için seyahat eden Türk vatandaşlarının vizeden muaf tutulması yönündeki kararının ardından, AB’nin özellikle iş adamlarına ve öğrencilere vize yükümlülüğünü derhal askıya almasını istedi. AB’nin Malezya, Brezilya, Arjantin ve Meksika gibi Türkiye ile benzer ekonomik ve sosyal gelişmişlik düzeyine sahip ülke vatandaşlarından vize istemediğine dikkati çeken Türk üyeler, üyelik müzakerelerini sürdüren bir ülkeye bu kadar ağır bir vize rejimi uygulanmasının halkın AB üyeliğine desteğini de düşürdüğü görüşünü dile getirdi.

    Öymen: Hala bekliyoruz

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Türk vatandaşlarının 1979 yılına kadar AB’ye vizesiz girebildiğini hatırlatarak, Almanya ile başlayan vize uygulamasının o dönemde Türkiye’den bu ülkeye yoğun iltica başvurusu üzerine “geçici bir süre için” başlatıldığını, fakat aradan geçen yaklaşık 30 yıla rağmen geçiş döneminin bir türlü sona ermemesinin kabul edilemeyeceğini vurguladı.

    Lagendijk: Yeni düzenleme şart

    Türkiye-AB KPK Eşbaşkanı Joost Lagendijk, Avrupa Adalet Divanının TIR şoförü Mehmet Soysal’ın Almanya aleyhine açtığı davada Türkiye lehine görüş bildirmesinin ardından AB Komisyonu ve AB üyesi ülkelerin “yeni bir düzenlemeye gitmek zorunda olduklarını” belirtti. Lagendijk, Avrupa Adalet Divanı kararının tüm Türk vatandaşlarına AB’ye vizesiz seyahat yolunu açmasa da yıllardır devam eden sorunun büyük ölçüde çözülmesine önemli katkı sağlayacağını kaydetti.

    Öger: Vize ticari engel

    SPD Avrupa Parlamentosu milletvekili Vural Öger, vize engeli, Türk TIR’larına kota uygulanması ve AB’nin üçüncü ülkelerle imzaladığı STA’ların adil rekabeti ihlal etmesi nedeniyle Gümrük Birliği’nin Türkiye’de kapasitesinin çok altında işlediğini söyledi.

  • Dilekçe kampanyası sürüyor

    Dilekçe kampanyası sürüyor

    Dilekçe kampanyası sürüyor

    28 Mart 2009 / Emine SONUGÜR / HAMBURG

    Avukatlar Ünal Zeran ve İlknur Baysu, vizenin tüm Türkler’e kalkması için kampanya başlattılar. Destek vermek isteyenler, Avrupa Parlamentosu ve Federal Almanya Parlamentosu Dilekçe Komisyonları’na dilekçe gönderebilirler. İşte adresler.

    Kampanyaya destek ses getirecek

    Avrupa Adalet Divanı’nın Türk TIR şoförleri ile ilgili aldığı “Vizesiz seyahat” kararının Türkiye’den gelecek turistler için de geçerli olduğunu savunan avukatlar Ünal Zeran ve İlknur Baysu’nun başlattıkları “Dilekçe kampanyası” devam ediyor.

    Avrupa Parlamentosu (AP) ve Federal Almanya Parlamentosu Dilekçe Komisyonlarına (Petitionsausschuss) dilekçe gönderen avukatlar, Adalet Divanı Kararı’nın temelini oluşturan, AET (AB) Türkiye arasında 23 Kasım 1970’de Brüksel’de imzalanan ve Aralık 1972’de yürürlüğe giren Ek Protokolün 41. maddesinin 1. fıkrasınca sadece aktif hizmet sektöründe değil, pasif hizmet sektörünü de kapsadığını belirterek, turistik amaçla Almanya’ya gelen Türk vatandaşlarına vize uygulanamayacağını ifade ettiler.

    Siz de gönderin

    AB ülkesinde yaşayan herkesin Avrupa Parlamentosu ve Federal Almanya Parlamentosu Dilekçe Komisyonu’na dilekçe gönderebileceğini belirten avukatlar “Ne kadar çok kişi dilekçe komisyonuna başvuruda bulunursa, vize konusunu o kadar etkili gündeme getirmiş oluruz“ diye çağrıda bulundular.

    İŞTE ADRESLER

    Zeran ve Baysu’nun başlattığı dilekçe kampanyasına katılmak isteyenler aşağıdaki adres, e-mail veya linklerdeki formları kullanabilirler. Linkleri tıklayıp formu doldurabilirsiniz. Almanca bilmeyenler ise aşağıdaki Almanca metni posta veya email ile gönderebilirler. Dilekçeyi gönderen kişi, isim, soyisim, adres, e-mail ve hangi ülkenin vatandaşı olduğunu belirtmeli.

    Federal Almanya Parlamentosu
    Deutscher Bundestag Sekretariat des Petitionsausschusses
    Platz der Republik 1 11011 Berlin Email: e-petitionen@bundestag.de

    Avrupa Parlamentosu
    Europäisches Parlament Petitionsausschuss Sekretariat
    Rue Wiertz B-1047 BRÜSSEL

    İŞTE DİLEKÇEYE YAZABİLECEĞİNİZ ALMANCA METİN

    Visumsfreie Einreise für türkische Staatsangehörige

    Der Europäische Gerichtshof hat am 19.2.2009 in der Rechtssache C-228/06 Soysal und Savatli gg. Bundesrepublik Deutschland entschieden: 41 Abs. 1 des Zusatzprotokolls, das am 23. November 1970 in Brüssel unterzeichnet und durch die Verordnung (EWG) Nr. 2760/72 des Rates vom 19. Dezember 1972 im Namen der Gemeinschaft geschlossen, gebilligt und bestätigt wurde, ist dahin auszulegen, dass er es ab dem Zeitpunkt des Inkrafttretens dieses Protokolls verbietet, ein Visum für die Einreise türkischer Staatsangehöriger wie der Kläger des Ausgangsverfahrens in das Hoheitsge- biet eines Mitgliedstaats zu verlangen, die dort Dienstleistungen für ein in der Türkei ansässiges Unternehmen erbringen wollen, wenn ein solches Visum zu jenem Zeitpunkt nicht verlangt wurde.“

    In Randnummer 55 des Urteils heißt es: ‘ Hinsichtlich türkischer Staatsangehöriger wie der Kläger des Ausgangsverfahrens, die im Hoheitsgebiet eines Mitgliedstaats von der Dienstleistungsfreiheit nach dem Assoziierungsabkommen Gebrauch machen wollen, ist jedoch eine nationale Regelung, die diese Tätigkeit von der Erteilung eines Visums abhängig macht, das von Gemeinschaftsangehörigen nicht verlangt werden kann, geeignet, die tatsächliche Ausübung dieser Freiheit zu beeinträchtigen, und zwar insbesondere aufgrund des zusätzlichen und wiederholten Verwaltungs- und finanziellen Aufwands, den die Erlangung einer solchen Erlaubnis, deren Gültigkeit zeitlich befristet ist, mit sich bringt. Wird zudem der Visumantrag wie im Ausgangsverfahren abgelehnt, hindert eine solche Regelung die Ausübung dieser Freiheit.

    Randnummer 57: Unter diesen Umständen stellt eine Regelung wie die im Ausgangsverfahrens in Rede stehende eine „neue Beschränkung“ im Sinne von Art. 41 Abs. 1 des Zusatzprotokolls für das Recht türkischer Staatsangehöriger mit Wohnsitz in der Türkei dar, in Deutschland frei Dienstleistungen zu erbringen.
    Randnummer 58: Dieses Ergebnis wird nicht dadurch in Frage gestellt, dass die gegenwärtig in Deutschland geltende Regelung lediglich die Umsetzung einer Vorschrift des abgeleiteten Gemeinschaftsrechts ist.

    Randnummer 59. Insoweit genügt der Hinweis, dass es der Vorrang der von der Gemeinschaft geschlossenen völkerrechtlichen Übereinkommen vor den Rechtsakten des abgeleiteten Gemeinschaftsrechts verlangt, Letztere nach Möglichkeit in Übereinstimmung mit diesen Übereinkommen auszulegen (vgl. Urteil vom 10.September 1996, Kommission/Deutschland, C-61/94, Slg.1996, I-3989, Randnr. 52).“ Das Ur teil hat zur Folge, dass die Visumsfreiheit im Dienstleistungsverkehr in demselben Umfang, wie sie am 1.1.1973 bestand, fortgilt. Am 1.1.1973 waren türkische Staatsangehörige in Deutschland für die Einreise und den Aufenthalt als Touristen oder Besucher gemäß § 1 Abs. 2 Nr. 1 DVAuslG 1965 für drei Monate und als Dienstleistungserbringer gemäß § 1 Abs. 2 Nr. 2 DVAuslG 1965 bis zu 2 Monate vom Erfordernis einer Aufenthaltserlaubnis befreit.
    Sie konnten dementsprechend auch visumsfrei einreisen. Bestandteil des Dienstleistungsverkehrs ist nach ständiger Rechtsprechung des Europäischen Gerichtshofs die Ausübung der passiven Dienstleistungsfreiheit. den gemeinschaftsrechtlich geregelten Situationen gehören u. a. diejenigen, die unter das durch Artikel 59 des Vertrages eingeräumte Recht auf freien Dienstleistungsverkehr fallen.
    Nach der Rechtsprechung des Gerichtshofes schließt dieses Recht die Freiheit der Leistungsempfänger ein, sich zur Inanspruchnahme einer Dienstleistung in einen anderen Mitgliedstaat zu begeben Unter Artikel 59 fallen somit alle Angehörigen der Mitgliedstaaten, die sich, ohne ein anderes durch den Vertrag gewährleistetes Freiheitsrecht in Anspruch zu nehmen, in einen anderen Mitgliedstaat begeben und dort Dienstleistungen in Empfang nehmen wollen oder die Möglichkeit haben, sie in Empfang zu nehmen. (EuGH, U. v. 24.11.1998 C-274/96 (Bickel u. Franz), EuGH, Urteil v. 31.1.1984, Rs. 286/82 (Luisi und Carbone); EuGH, Urteil v. 2.2. 1989, Rs. 186/87 Cowan, EuGH Urteil 19.01.1999, C-348/96 Rn 16, Calfa) Beim Inkrafttreten des Zusatzprotokolls am 01.01.1973 waren folgende Länder der EU beigetreten: Deutschland, Frankreich, Italien, Belgien, Niederlande, Luxemburg, Irland, Großbritanien und Dänemark Nach Inkrafttreten des Zusatzprotokolls traten Griechenland am 01.01.1981, Spanien und Portugal 01.01.1986, Österreich, Schweden und Finnland 1995 sowie jüngst die 10 neuen Beitrittsländer am 01.05.2004 und schließlich Bulgarien und Rumänien zum 01.01.2007 der EU bei. Das EU Parlament wird aufgefordert die EU Kommission unverzüglich zu beauftragen für die Einhaltung einer einheitlichen Einreisebestimmung für türkische Staatsangehörige im Lichte der Rechtsprechung des EuGH zu sorgen, damit die Dienstleistungsfreiheit gewährleistet werden kann. Dies kann in einem einheitlichen Rechtsraum nur durch die Einführung der visafreien Einreise erfolgen. Damit würde auch die wirtschaftliche Beziehung zur Türkei gestärkt werden und eine jahrzehntelange rechtswidrige Behandlung von türkischen Staatsangehörigen beendet werden.

    Kaynak: hurriyet.de

  • Hukuk mücadelesini kazandı

    Hukuk mücadelesini kazandı

    Hukuk mücadelesını kazandı

    28 Mart 2009 / A.A.

    Almanya’da yaşayan babasının ani ölümü üzerine turist vizesiyle bu ülkeye gelen, vizesinin süresinin dolması üzerine hakkında sınır dışı kararı verilen iş adamı Yavuz Öztürk (37) beş aydır sürdürdüğü hukuk mücadelesini kazandı ve oturma izni aldı.

    AVUKAT ERINÇ ERCAN (sağda) VE MÜVEKKİLİ YAVUZ ÖZTÜRK

    Hamburg’un Wandsbek kasabasında 19 yıldır faaliyet gösteren kuru temizleme dükkanını babası vefat ettikten sonra işletmeye başlayan Öztürk, vize süresi dolduktan sonra yabancılar dairesinin hakkında sınır dışı kararı verdiğini belirterek, ”Hakkımı almak için mücadele ettim ve sonunda bir yıllık oturma izni aldım” dedi.

    Öztürk, bir yıl sonra oturma hakkı da alacağını ifade etti. Öztürk’ün avukatı Erinç Ercan, önce Hamburg Eyalet Parlamentosu Dilekçe Komisyonu’na müracaatta bulunduğunu, eyalet parlamentosunun verdiği kararla oturma izni aldıklarını kaydetti.

    Ercan, bu kararın alınmasında 1927 Weimarer Cumhuriyeti’nde kabul edilen yerleşme anlaşmasının 4. maddesinde yer alan ”Almanya-Türkiye arasında karşılıklı sanayi, ticaret alanlarındaki uygulamalar gereği oturma izni alınabilinir” hükmünün etkili olduğunu söyledi.

    Ercan, 2 Ocak 1927 tarihli (Niederlassungsabkommen vom 2. Januar 1927, Reichsgesetzbl. II S. 76 und S. 454) yerleşim yasasının yine aynı şekilde 16 Şubat 1952 tarihinde Ankara’da yapılan anlaşma gereğince geçerliliğinin devam ettiğine dikkati çekerek, ”Savaş öncesi anlaşmalar bugün hala bağlayıcıdır. Bu dava birçok davayı da etkileyebilir. Tarihe gömülmüş birçok yasa var. Devletler arası anlaşmaları ve bu anlaşmaların bugün dahi geçerli olduğunu bilmek gerekir.

    Bu dava çok fazla alanı da kapsayabilir”şeklinde konuştu. Ercan, müvekkili Öztürk’ün yasalarda yer alan 1927 yerleşim yasası ile kalmayıp, aynı zamanda oturum yasasının 21. maddesi 1. fıkrasına göre, yüksek ekonomik gereklilik veya yöresel ihtiyaç varsa çalışma, iş kurma türü pozitif ekonomiye yansıyorsa, söz konusu kişi finansmanı kendisi ya da kredi yolu ile kanıtlayabiliyorsa gibi koşullara göre de oturum aldığını sözlerine ekledi.

  • Dilekçe gönder, vize kalksın

    Dilekçe gönder, vize kalksın

    28 Mart 2009 / Emine SONUGÜR / HAMBURG

    Avukatlar Ünal Zeran ve İlknur Baysu, vizenin tüm Türkler’e kalkması için kampanya başlattılar. Destek vermek isteyenler, Avrupa Parlamentosu ve Federal Almanya Parlamentosu Dilekçe Komisyonları’na dilekçe gönderebilirler. İşte adresler.

    AVRUPA Adalet Divanı’nın (ADAD), turistik amaçlı seyahate çıkmak isteyen Türkleri de kapsadığını savunan iki avukat dilekçe kampanyası başlattı. Vizenin Avrupa’ya turist olarak gelmek isteyen bütün Türkler için kalkması gerektiğini belirten avukatlar Ünal Zeran ve İlknur Baysu, Avrupa Parlamentosu (AP) ve Federal Almanya Parlamentosu Dilekçe Komisyonlarına (Petitionsausschuss) dilekçe gönderdiler.

    Herkes imzalamalı

    Almanya’da ve diğer bir AB ülkesinde yaşayan herkesin Avrupa Parlamentosu ve Federal Almanya Parlamentosu Dilekçe Komisyonu’na başvuruda bulunma hakkının olduğuna dikkat çeken Ünal Zeran, „Almanya ve diğer AB ülkelerinde yaşayan ne kadar çok kişi dilekçe komisyonunca başvuruda bulunursa, vize konusunu o kadar etkili gündeme getirmiş oluruz. Kampanyanın ilk adımını attık. Tüm sivil toplum örgütleri, dernekler, kuruluşlar, meslek grupları bu konuda üyelerini harekete geçirmeli“ diye konuştu. Federal Parlamentonun Dilekçe Komisyonu’na gönderilen dilekçenin üç hafta içinde internet üzerinden de imzaya açılacağını söyleyen Ünal Zeran, „Elektronik posta yoluyla da (Email) dilekçeler kabul ediliyor. Herkes internetten bir tıkla dilekçemize ortak olabilir. Katılım ne kadar çok olursa, parlamento da bunu o kadar ciddiye alır“ dedi.

    DİLEKÇEDE NE YAZIYOR?

    ADAD Kararı’nın temelini oluşturan, AET (AB) Türkiye arasında 23 Kasım 1970’de Brüksel’de imzalanan ve Aralık 1972’de yürürlüğe giren Ek Protokolün 41. maddesinin 1. fıkrasınca sadece aktif hizmet sektöründe değil, pasif hizmet sektörünü de kapsadığını dilekçe de belirterek, turistik amaçla Almanya’ya gelen Türk vatandaşlarına vize uygulanamayacağını ifade eden Zeran ve Baysu, „Türk vatandaşları için vizesiz giriş“ talebinde bulundular.

    İŞTE ADRESLER

    Zeran ve Baysu’nun başlattığı dilekçe kampanyasına katılmak isteyenler aşağıdaki adres, e-mail veya linklerdeki formları kullanabilirler. Linkleri tıklayıp formu doldurabilirsiniz. Almanca bilmeyenler ise aşağıdaki Almanca metni posta veya email ile gönderebilirler. Dilekçeyi gönderen kişi, isim, soyisim, adres, e-mail ve hangi ülkenin vatandaşı olduğunu belirtmeli.

    Federal Almanya Parlamentosu
    Deutscher Bundestag Sekretariat des Petitionsausschusses
    Platz der Republik 1 11011 Berlin Email: e-petitionen@bundestag.de

    Avrupa Parlamentosu
    Europäisches Parlament Petitionsausschuss Sekretariat
    Rue Wiertz B-1047 BRÜSSEL

    İŞTE DİLEKÇEYE YAZABİLECEĞİNİZ ALMANCA METİN

    Visumsfreie Einreise für türkische Staatsangehörige

    Der Europäische Gerichtshof hat am 19.2.2009 in der Rechtssache C-228/06 Soysal und Savatli gg. Bundesrepublik Deutschland entschieden: 41 Abs. 1 des Zusatzprotokolls, das am 23. November 1970 in Brüssel unterzeichnet und durch die Verordnung (EWG) Nr. 2760/72 des Rates vom 19. Dezember 1972 im Namen der Gemeinschaft geschlossen, gebilligt und bestätigt wurde, ist dahin auszulegen, dass er es ab dem Zeitpunkt des Inkrafttretens dieses Protokolls verbietet, ein Visum für die Einreise türkischer Staatsangehöriger wie der Kläger des Ausgangsverfahrens in das Hoheitsge- biet eines Mitgliedstaats zu verlangen, die dort Dienstleistungen für ein in der Türkei ansässiges Unternehmen erbringen wollen, wenn ein solches Visum zu jenem Zeitpunkt nicht verlangt wurde.“

    In Randnummer 55 des Urteils heißt es: ‘ Hinsichtlich türkischer Staatsangehöriger wie der Kläger des Ausgangsverfahrens, die im Hoheitsgebiet eines Mitgliedstaats von der Dienstleistungsfreiheit nach dem Assoziierungsabkommen Gebrauch machen wollen, ist jedoch eine nationale Regelung, die diese Tätigkeit von der Erteilung eines Visums abhängig macht, das von Gemeinschaftsangehörigen nicht verlangt werden kann, geeignet, die tatsächliche Ausübung dieser Freiheit zu beeinträchtigen, und zwar insbesondere aufgrund des zusätzlichen und wiederholten Verwaltungs- und finanziellen Aufwands, den die Erlangung einer solchen Erlaubnis, deren Gültigkeit zeitlich befristet ist, mit sich bringt. Wird zudem der Visumantrag wie im Ausgangsverfahren abgelehnt, hindert eine solche Regelung die Ausübung dieser Freiheit.

    Randnummer 57: Unter diesen Umständen stellt eine Regelung wie die im Ausgangsverfahrens in Rede stehende eine „neue Beschränkung“ im Sinne von Art. 41 Abs. 1 des Zusatzprotokolls für das Recht türkischer Staatsangehöriger mit Wohnsitz in der Türkei dar, in Deutschland frei Dienstleistungen zu erbringen.
    Randnummer 58: Dieses Ergebnis wird nicht dadurch in Frage gestellt, dass die gegenwärtig in Deutschland geltende Regelung lediglich die Umsetzung einer Vorschrift des abgeleiteten Gemeinschaftsrechts ist.

    Randnummer 59. Insoweit genügt der Hinweis, dass es der Vorrang der von der Gemeinschaft geschlossenen völkerrechtlichen Übereinkommen vor den Rechtsakten des abgeleiteten Gemeinschaftsrechts verlangt, Letztere nach Möglichkeit in Übereinstimmung mit diesen Übereinkommen auszulegen (vgl. Urteil vom 10.September 1996, Kommission/Deutschland, C-61/94, Slg.1996, I-3989, Randnr. 52).“ Das Ur teil hat zur Folge, dass die Visumsfreiheit im Dienstleistungsverkehr in demselben Umfang, wie sie am 1.1.1973 bestand, fortgilt. Am 1.1.1973 waren türkische Staatsangehörige in Deutschland für die Einreise und den Aufenthalt als Touristen oder Besucher gemäß § 1 Abs. 2 Nr. 1 DVAuslG 1965 für drei Monate und als Dienstleistungserbringer gemäß § 1 Abs. 2 Nr. 2 DVAuslG 1965 bis zu 2 Monate vom Erfordernis einer Aufenthaltserlaubnis befreit.
    Sie konnten dementsprechend auch visumsfrei einreisen. Bestandteil des Dienstleistungsverkehrs ist nach ständiger Rechtsprechung des Europäischen Gerichtshofs die Ausübung der passiven Dienstleistungsfreiheit. den gemeinschaftsrechtlich geregelten Situationen gehören u. a. diejenigen, die unter das durch Artikel 59 des Vertrages eingeräumte Recht auf freien Dienstleistungsverkehr fallen.
    Nach der Rechtsprechung des Gerichtshofes schließt dieses Recht die Freiheit der Leistungsempfänger ein, sich zur Inanspruchnahme einer Dienstleistung in einen anderen Mitgliedstaat zu begeben Unter Artikel 59 fallen somit alle Angehörigen der Mitgliedstaaten, die sich, ohne ein anderes durch den Vertrag gewährleistetes Freiheitsrecht in Anspruch zu nehmen, in einen anderen Mitgliedstaat begeben und dort Dienstleistungen in Empfang nehmen wollen oder die Möglichkeit haben, sie in Empfang zu nehmen. (EuGH, U. v. 24.11.1998 C-274/96 (Bickel u. Franz), EuGH, Urteil v. 31.1.1984, Rs. 286/82 (Luisi und Carbone); EuGH, Urteil v. 2.2. 1989, Rs. 186/87 Cowan, EuGH Urteil 19.01.1999, C-348/96 Rn 16, Calfa) Beim Inkrafttreten des Zusatzprotokolls am 01.01.1973 waren folgende Länder der EU beigetreten: Deutschland, Frankreich, Italien, Belgien, Niederlande, Luxemburg, Irland, Großbritanien und Dänemark Nach Inkrafttreten des Zusatzprotokolls traten Griechenland am 01.01.1981, Spanien und Portugal 01.01.1986, Österreich, Schweden und Finnland 1995 sowie jüngst die 10 neuen Beitrittsländer am 01.05.2004 und schließlich Bulgarien und Rumänien zum 01.01.2007 der EU bei. Das EU Parlament wird aufgefordert die EU Kommission unverzüglich zu beauftragen für die Einhaltung einer einheitlichen Einreisebestimmung für türkische Staatsangehörige im Lichte der Rechtsprechung des EuGH zu sorgen, damit die Dienstleistungsfreiheit gewährleistet werden kann. Dies kann in einem einheitlichen Rechtsraum nur durch die Einführung der visafreien Einreise erfolgen. Damit würde auch die wirtschaftliche Beziehung zur Türkei gestärkt werden und eine jahrzehntelange rechtswidrige Behandlung von türkischen Staatsangehörigen beendet werden.

  • Berlin Mahkemesinin Kararı

    Berlin Mahkemesinin Kararı

    -ALMANYA

    -BERLİN İDARE MAHKEMESİ:

    -”EKONOMİK FAALİYETLER İÇİN GARANTİ EDİLEN HİZMET SUNUMU ÖZGÜRLÜĞÜ,

    HİZMETİ SUNANLARIN YANINDA HİZMETTEN FAYDALANMAK İSTEYENLER,

    YANİ BUNUN İÇİN DİĞER BİR ÜYE ÜLKEYE GİTMEK İSTEYENLER İÇİN DE GEÇERLİDİR”

    BERLİN (A.A) – 26.03.2009 – Berlin İdare Mahkemesi, adı açıklanmayan bir Türk vatandaşının davasıyla ilgili aldığı kararda, AB ülkelerindeki hizmet sunumu özgürlüğünden sadece hizmet sunan kişilerin değil, bu hizmetten faydalanmak isteyenlerin de faydalanabilecekleri tespitinde bulundu.

    Mahkeme kararında, söz konusu Türk vatandaşının, Almanya’ya giriş yapması için vize almasına gerek olmadığını öğrendiği şeklinde bir açıklamada bulunarak, dava masraflarının kendisine ödenmesini istediği, ancak bu isteğinin davayı kazanma şansının yüksek görülmemesi nedeniyle reddedildiği bildirildi.

    Buna rağmen karar metninde, ”Ekonomik faaliyetler için garanti edilen hizmet sunumu özgürlüğü, hizmeti sunanların yanında hizmetten faydalanmak isteyenler, yani bunun için diğer bir üye ülkeye gitmek isteyenler için de geçerlidir” şeklinde ifadeye yer verilerek, ancak söz konusu Türk vatandaşının turistik hizmet sunumundan faydalanmak için değil, Almanya’daki 4 çocuğunu görmek amacıyla ülkeye giriş yapmak istediğinin tespit edildiği kaydedildi.

    Berlin İdare Mahkemesi’nin kararıyla ilgili yazılı açıklama yapan Sol Parti federal meclis üyesi Sevim Dağdelen, kararın, sadece hizmet sunumunda bulunmak isteyen değil, hizmet almak amacıyla da Türk vatandaşlarının vizesiz Almanya’ya giriş yapabileceklerini destekleyici nitelikte olduğunu belirtti.

    Dağdelen, Avrupa Adalet Divanı’nın Türk kamyon sürücüsü Mehmet Soysal hakkında aldığı kararın, Almanya İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Peter Altmaier’in daha önce savunduğu gibi sadece hizmet sunumunda bulunmak amacıyla Almanya’ya gelmek isteyen kamyon şoförlerinin kısa süreli olarak vizesiz ülkeye giriş yapabilmeleriyle sınırlı olmadığını ortaya koyduğunu bildirdi.

    (EA-ÇA)

    26.03.2009 17:36:02

  • Vizesiz Avrupa Kararı

    Vizesiz Avrupa Kararı

    Vizesiz Avrupa Kararı

    Federal İçişleri Bakanlığı’nın, 19 Şubat 2009 tarihli Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) kararını “bu sadece kamyon şöförlerine hak sağlar” yönünde yorumlama gayreti, Almanya’nın bir hukuk devleti olduğunun inkarıdır.
    Ayrıca Almanya, sözleşmeye taraf olan Türkiye Cumhuriyeti’nin hak ihlalerinin devamına karşı koyamayacağından yola çıkmaktadır.

    Şu yedi konuyu tekrar açıklığa kavuşturmak gerkir:
    1) ABAD, AB hukukunu yorumlamaya en yetkili ve en üst organdır ve kararları tavsiye niteliğinde değildir.
    2) ABAD, sadece kendisine yöneltilen soruya önsorun araştırması çerçevesinde karar verir. Bu nedenle kararda “sporcular da vizesiz gelebilir” ibaresinin aranması, AB hukukunu bilmemek ve ya bilmiyormuş gibi davranmak ile açıklanabilir.
    3) Bu karar sadece taşımacılık sektöründe çalışanları etkileseydi, kararı vermeye ABAD gerek duymazdı, çünkü bu konu 2003 tarihli Abatay-Kararı ile açıklığa kavuşturulmuştur.
    4) Bu karar, Türk vatandaşlarının hizmetin serbest dolaşımı ve yerleşim hakları konusunda, 1973 tarihinden sonra yapılan kötüleştirmeleri geçersiz saymaktadır. Hizmetin serbest dolaşımına, hizmetin sunulması (aktif) ve bir hizmetten yararlanma (pasif: örneğin bir doktorun tedavisinden yararlanmak amacıyla Almanya’ya gelme) da dahildir. Bu nedenle Türkiye, 1 Temmuz 1980 tarihinden önce olduğu gibi, “vize zorunluluğu bulunmayan ülkeler” listesine alınmalıdır.
    5) Aile birleşiminde dil zorunluluğu, sadece vize zorunluluğu olan ülke vatandaşlarına getirildiğinden, bu yasal düzenlemenin ve uygulamanın Türk vatandaşları için yasal dayanağı yoktur.
    6) Her AB ülkesi, topluluğa giriş tarihinden sonra “kötüleştirme yasağına” tabi olur, ancak, hukukun uyumlu hale getirilmesi (harmonizasyonu) AB hukukunun temel hedeflerindendir. Türk vatandaşlarının uluslarüstü hukuktan yararlanmalarında engellerle karşılaşmamaları için AB düzeyinde yek nesak bir uygulama geliştirmek, AB’nin sorumluluğundadır.
    7) AB bu güne kadar, Savaş (2000), Abaday (2003), Tum/Darı (2007) kararlarında olduğu gibi hak ihlalini göze almış olduğundan, Ankara Anlaşması’nın diğer tarafı olan Türkiye Cumhuriyeti, sözleşmeye uyulması gereğini – kamuoyu ile de paylaşarak- aktif bir şekilde talep etmelidir. Bunu yaparken de, işçilerin serbest dolaşım hakkının 1985 tarihinden bu yana neden yürürlüğe konul(a)madığını sorarak ve ya açıklayarak işe başlamalıdır.

    “Devler-i Ậli’nin yüksek menfaatleri için” bireylerin çıkarlarının feda edildiği dönem kapanmalıdır.

    Saygılarımla.

    Av. Memet Kılıç, LL.M. (Uni. Heidelberg)
    Ankara ve Karlsruhe Baroları Üyesi

  • Türklere vize kalkmalı

    Türklere vize kalkmalı

    BERLİN EYALET MECLİSİ ÜYESİ ÖNEY: “TÜRKLERE VİZE ZORUNLULUĞU KALKMALI”

    BERLİN (A.A) – 25.03.2009 – Alman Yeşiller Partili Berlin eyalet meclisi üyesi Bilkay Öney, AB ülkelerinde Türklere yönelik vize uygulamasının kaldırılması gerektiğini belirtti.

    Öney, yaptığı yazılı açıklamada, Avrupa Adalet Divanı’nın 19 Şubatta aldığı karara göre, 23 Kasım 1970 tarihli Katma Protokol’ün 41’inci maddesi gereği Türk vatandaşlarına “serbest dolaşım ve çalışma” konusunda vize dahil engellerin getirilemeyeceğini ifade ederek, “Türklere vize zorunluluğu kalkmalı” ifadesine yer verdi.

    Almanya’nın diğer Avrupa ülkeleri gibi bu durumu yıllardan bu yana göz ardı ederek yasalara uymadığını belirten Öney, Avrupa Adalet Divanı’nın Türk kamyon sürücüsü Mehmet Soysal ile ilgili olarak aldığı karara göre Türk vatandaşlarının sadece işini yerine getirmek üzere değil, Almanya’da hizmet almak üzere de vizeye tabi tutulamayacaklarını ve serbest dolaşım hakkından faydalanabileceklerini kaydetti.

    Yeşiller Partisi federal meclis grubunun da konuya ilişkin olarak bir karar tasarısı hazırladığını belirten Öney, “Parti olarak bundan böyle Türk vatandaşlarının, kısa bir süre için Almanya’ya geldikleri vakit vizesiz giriş yapabilmelerini talep ediyoruz. Federal hükümet derhal Avrupa Adalet Divanı’nın verdiği karara uymalıdır ve Türkler için konulan vize engelini kaldırmalıdır” ifadesini kullandı.

    Aralarında Yeşiller Partisi Eş Başkanı Claudia Roth’un da bulunduğu bir grup Yeşiller milletvekili tarafından bugün federal meclise sunulan karar tasarısının, yarın meclis oturumunda ele alınmadan görüşülmek üzere federal meclisin çeşitli komisyonlarına gönderilmesi, nisan ya da mayıs ayında da nihai karar için yeniden meclise sevk edilmesi bekleniyor.

    Söz konusu karar tasarısına gerekçe olarak Avrupa Adalet Divanı’nın, AB ülkelerine vizesiz girmek isteyen Soysal’a hak veren kararı gösterildi.

    Gerekçede Alman hükümetinin, kararın gereklerini bir an önce yerine getirmesi gerektiği belirtilerek, “Aksi takdirde hükümet, Türk vatandaşlarının haklarını büyük ölçüde bilinçli olarak kendilerinden gizli tuttuğu şeklinde şüphe altında kalacaktır” denildi.

    (EA-HA-SRP)

    25.03.2009 16:57:35

  • ÖDEDİĞİ VİZENİN İADESİNİ İSTEDİ

    ÖDEDİĞİ VİZENİN İADESİNİ İSTEDİ

    -ÖDEDİĞİ VİZE HARCININ İADESİNİ İSTEDİ
    -İZMİRLİ BİR İŞ ADAMI, AVRUPA ADALET DİVANININ TÜRK KAMYON
    ŞOFÖRÜYLE İLGİLİ VERDİĞİ KARARI GEREKÇE GÖSTEREREK, 3 GÜNLÜK
    VİZE İÇİN ÖDEDİĞİ 174 TL’LİK HARCIN İADESİ İÇİN ALMANYA’NIN
    İZMİR BAŞKONSOLOSLUĞUNA BAŞVURDU
    -AB HUKUKU UZMANI KAŞKA:
    -”MÜVEKKİLİME 174 TL ÖDENMEZSE, HUKUKİ YOLLARA BAŞVURACAĞIZ”

    İZMİR (A.A) – 25.03.2009 – İzmir’de bilişim firması sahibi Orçun Gülaç,
    Avrupa Adalet Divanının Türk kamyon şoförü Mehmet Soysal ile ilgili 19 Şubatta
    verdiği kararı gerekçe göstererek, 3 günlük vize için ödediği 174 TL’lik vize
    harcının iade edilmesi talebiyle Almanya’nın İzmir Başkonsolosluğuna başvurdu.
    Alınan bilgiye göre, medikal firması sahibi Orkun Gülaç, Almanya’nın
    Dusseldorf kentinde düzenlenen medikal sektöründeki fuara katılmak için
    Almanya’nın İzmir Başkonsolosluğuna başvurdu.
    Hukuk fakültesi mezunu olan ve sabıkası bulanmayan Orkun Gülaç’a Almanya
    Başkonsolosluğu, fuar süresini kapsayan 3 günlük vize verdi. Gülaç’tan, vize
    harcı adı altında 174 TL alındı.
    Avrupa Adalet Divanının Türk kamyon şoförü Mehmet Soysal’ın başvurusuna
    ilişkin 19 Şubatta verdiği kararın ardından Gülaç, vize uygulamasının ve
    kendisinden alınan vize harcının hukuksuz olduğunu savunarak, avukatı AB Hukuku
    Uzmanı Barış Kaşka aracılığıyla kendisinden talep edilen 174 TL’nin ödenmesi için
    Almanya’nın İzmir Başkonsolosluğuna başvuruda bulundu.

    -”VİZE HARCININ İADESİ İÇİN İLK BAŞVURU”-

    İzmir Ekonomi Üniversitesi öğretim görevlisi AB Hukuku Uzmanı Barış
    Kaşka, yaptığı açıklamada, Türk vatandaşlarının, Avrupa Ekonomik Topluluğu ile
    1963 yılında yapılan Ankara Antlaşması’ndan kaynaklanan hakları gereğince, vize
    uygulamasının hukuksuz olduğunu öne sürdü.
    Son olarak Avrupa Adalet Divanının Türk kamyon şoförü Mehmet Soysal
    hakkındaki verdiği kararıyla da bu hakkın tescil edildiğini savunan Kaşka,
    şunları kaydetti:
    ”Ankara Antlaşması’nın yanı sıra 1973 tarihli Katma Protokolün 41.
    maddesine göre, hizmetlerin serbest icrasına yeni kısıtlamalar getirilemez.
    Dolayısıyla bu tarihten itibaren getirilen vize uygulamaları haksız ve hukuka
    uygun değildir. Avrupa Adalet Divanı bir tavsiye mahkemesi değildir. Kararlara AB
    üyesi tüm ülkeler uymakla mükelleftir. Yine Avrupa Adalet Divanı 41. maddenin
    doğrudan uygulanabilir olduğuna karar vermiştir. Dolayısıyla bu hüküm ile 1973
    yılından itibaren AB üyesi hiçbir ülke, Türk vatandaşlarının çalışma ve sosyal
    hayatlarına karşı kendi ülkelerinde sınırlama getiremez.
    Müvekkilimden Avrupa hukukuna aykırı şekilde vize başvurusu talep
    edilmiş, ödediği 174 TL vize harcına karşılık kendisine 3 günlük vize
    verilmiştir. Zira herhangi bir AB üyesi ülke taciri vizesiz ve üç aya kadar
    süreyle Türkiye’de kalıp, ticari faaliyetlerini geliştirici etkinlikte
    bulundurabilirken, müvekkilime sadece fuar süresince vize verilmiştir.
    Müvekkilim, ticari faaliyetlerini geliştirici etkinliklerde
    bulunamamıştır. Bundan doğan haklarımız saklı kalmak kaydıyla Almanya’nın İzmir
    Başkonsolosluğuna ödediğimiz vize harcının iadesini talep ederek, hukuki süreci
    başlattık. Talebimiz kabul edilirse, Almanya, Türk vatandaşlarından hukuksuz
    şekilde aldığı tüm vize harçlarını iade etmek zorunda kalacak.”
    (EG-MV-ELF-DÜR)

    25.03.2009 11:08:09

  • Vizesiz AB için görüşler

    Vizesiz AB için görüşler

    Vizesiz AB harekatı

    16 Mart 2009 / Süleyman SELÇUK/BERLİN Hürriyet

    Berlin’de bir araya gelen TGD, ATİAD, TDU, TBB ve DGB temsilcileri Lüksemburg’daki Avrupa Adalet Divanı’nın hizmet sunumu amacıyla Avrupa’ya gidecek Türklere vizesiz seyahat için aldığı tavsiye kararını tartıştı.

    ALMANYA’nın başkenti Berlin’de bir araya gelen Türk sivil toplum örgütü temsilcileri, Türk ve Alman hukukçulardan oluşan uzmanlar grubu Adalet Divanı’nın aldığı serbest dolaşım hakkında masaya yatırdılar. TDU’da yapılan ve 2,5 saat süren tartışma sonunda ortak bir bildiri yayınlandı. Almanya Türk Toplumu (ATT) Başkanı Kenan Kolat, Başkan Yardımcısı Bahattin Kaya, Avrupa Türk İşadamları ve Sanayicileri Derneği (ATİAD) Başkanı Prof. Recep Keskin, Berlin Türk Alman İşdamları Birliği (TDU) Başkanı Remzi Kaplan, Berlin-Brandenburg Türkiye Toplumu (TBB) Sözcüsü Safter Çınar, Alman Sendikalar Birliği (DGS) Göç Dairesi Müdürü Volker Rossocha, avukat Dr. Ralf Gutmann, Ünal Erzen, İlknur Boysan, Hediye Erdem, Burcu Akdoğan’dan oluşan uzmanlar ve hukuk mücadelesini başlatan Osmat Çat dün başkent Berlin’de TDU’da yaptıkları toplantıda Avrupa Adalet Divan’ının aldığı, hizmet sunmak amacıyla Avrupa’ya gidecek Türkler’in vizesiz seyahatini masaya yatırdılar. Adalet Divanı’nın aldığı tavsiye kararından sonra izlenecek yol ile ilgili olarak ortak bir bildiri yayınladılar.

    Berlin Brandenburg Türk-Alman İşverenler Birliği TDU’da yapılan toplantı sonrası izlenecek yol konusunda mutabakata varilan 6 maddelik bildiride şu konulara dikkaç çekiliyor:

    1-Soysal Kararı’nın sonucu nedir? Bunun açık ve seçik şekilde bir kez daha ortaya konması gerekiyor. Kamu oyunda ‘vize tamamen kalktı’ gibi bazı yanlış tartışmalar oluşuyor. Bunlar şu anda hukuksal boyutta doğru değildir. Şu anda doğru olan Soysal Kararıyla iş adamları, sanatçılar, bilim insanları, basın mensupları ve sporcular için Avrupa Birliği ülkelerine iki aya kadar olmak üzere vize almadan girme hakkını, ‘Almanya’ya ve diğer AB ülkelere hizmet sunma amacıyla gelme hakkını’ beraberinde getirmektedir. Bu kararı İçişleri Bakanlığı ve Federal Almanya Cumhuriyeti bu kararı yorumlamamıştır. Şu anda hala bU kararı yorumlama zorluğunda olduğunu görüyoruz.

    2- Federal İçişleri ve Ekonomi Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığına yazı yazarak bu kadardan çıkan sonuçları nasıl yaşama geçireceklerini ve ne yapılması gerektiğini bize açıklamalarını isteyeceğiz. Federal Meclis’de parti gruplarıyla görüşerek bir soru önergesi verilmesini sağlayacağız.

    3- Avrupa Komisyonuna kuruluşlar adına bir yazı gönderip, bu kararın üye ülkelerde nasıl uygulanacağını ve uygulama için neler yapılması gerektiğini sorulacak. Aynı şekilde de Türk kökenli Avrupa milletvekilleri üzerinden Avrupa Parlamentosuna soru önergesi verilmesini sağlayacağız. Türk kökenli Cem Özdemir ve Vural Öger’den destek olmalarını isteyeceğiz.

    4- İş adamları, sanatçılar, bilim insanları, basın mensupları ve sporculardan şimdiye kadar vize başvuruları yakın zamanda veya geçmişte reddedilmişse bunların dava açmalarını tavsiye edeceğiz ve kendilerine vize konusunda sıkıntı olmadığını söyleyeceğiz.

    5- Gerek Dışişleri gerekse ilgili bakanlıklarla konuşarak Türkiye’nin bu konuda AB sürecine hiçbir taviz vermemesini isteyeceğiz. Bunun Uluslar arası antlaşmalardan kaynaklanan hak olduğunu ve bu konuda da Türkiye yurt dışında yaşayan vatandaşlarının haklarını hiçbir şekilde gasp edilmemesi için gereken işleri yapacağından eminiz.

    6-Özellikle bu konuyu ilgili Alman kurumlarıyla da özellikle ekonomik alandan gelen kurumlarla konuşarak onlarında Alman tarafına baskı yapmalarını ve bu kararın yaşama geçirilmesine katkı yapmalarını sağlamaya çalışacağız.

    Lüksemburg’daki Avrupa Adalet Divan’ı, Bavyera’da transport şirketi Osman Çat GmbH’nın sahibi Osman Çat’ın Türkiye’de ortağı olduğu Termotrans acentesine bağlı çalışan TIR şoförlerine 1995 yılında getirilen vize kısıtlamasına karşı Mehmet Soysal ve İbrahim Savatlı isimli şoförler için yaptığı başvuru üzerine aldığı C-228/06 kararı ile hizmet sunumu amacıyla Avrupa’ya gidecek Türklerin vizesiz seyahati için tavsiye kararı almıştı. Avrupa Adalet Divan’ı tavsiye kararını Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu AET arasında 23 Kasım 1970 tarihinde Brüksel’de imzalanan ve 2760/72 sayılı yönetmelikle de 19 Aralık 1972 tarihinde yürürlüğe giren katma protokolünün 41. maddesine dayandırdı. Adalet Divanı aldığı karada “Protokolün yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Türkiye’deki bir şirkette çalışıp hizmet sunumu için AB ülkesine gelecek olan Türk vatandaşlarına vize yoksa bu tarihten sonra da vize şartı getiremez” yorumunda bulundu.