Etiket: Vize

  • Vize konusunda ısrarcı olunmalı

    Vize konusunda ısrarcı olunmalı

    Ankara vize konusunda ısrarcı olmalı

    Brüksel dolaylarından burnuma çok kötü kokular geliyor. Türkiye galiba yine üç kağıda getirilecek ve vizeler konusunda “katakülle” yapılarak “orta yol” bulunacak. Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD) Şubat ayındaki “Soysal” kararından sonra, tabir-i caizse Avrupa Birliği’nin etekleri tutuştu. Hukukçular, bu karar sonrası Türklere uygulanan vizelerin tamemen kaldırılması gerektiği konusunda hem fikirler. Bunu Brüksel de biliyor. Şimdi AB Komisyonu’nda ince hesaplar yapılıyor. Vizenin tamamen kaldırılması yerine sadece bazı meslek gruplarına vize muafiyeti getirilmesi üzerinde çalışılıyor.

    ABAD kararlarını ve de AB’nin Türkiye gibi üçüncü ülkelerle yapmış olduğu anlaşmaları denetlemek ve uygulamakla mükellef olan AB Komisyonu, Türkiye’yi “yakın kıskaca” aldı. Amaç, mümkün olduğu kadar ABAD kararını “en az zararla” atlatmak. Yani Türk vatandaşlarının tamamına vizeleri kaldırmak yerine, “ez azla yetinilmesini” sağlamak.
    Şu ana kadar ki gözlemim, Türk makamlarının bu konuda “uysal” davrandığı yönünde. Yani AB Komisyonu, Türkiye’yi “ikna edeceği” üzerine hesaplarını yapıyor.

    XXX

    Burada ciddi bir uyarı yapma zorunluluğu doğuyor. Eğer Türkiye, vizelerin tamamen kaldırılması konusunda “ısrarcı” ve “kararlı” davranmazsa, vizelerin ortadan kalkmasına yönelik bir fırsat harcanacak. 1986’da Türklere “Serbest Dolaşım” fırsatının harcanmasının bir benzeri, şimdi vizeler için yaşanacak. Yani tarih tekerrür edecek. Bizler de yıllar sonra, “Vize fırsatı nasıl kaçmıştı?” diye yazı yazacağız.

    Burada bir bilinmeyeni açıklayayım. Eğer Türkiye, elide “kapı gibi” duran ABAD kararını iyi uygular ve de AB’nin, daha da çok Almanya’nın oyununa gelmezse, yakın zamanda tüm Türk vatandaşlarından vizelerin kaldırılması kaçınılmaz olacak. Vizeleri “mecburi” kaldıracak olan ülkeler, 1973’deki katma protokolün imzalandığı sırada AET üyesi olan altı üye (Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, İtalya) ile üye olduklarında Türkiye’ye vize uygulamayan Danimarka, İspanya, Portekiz ve İngiltere. Yani toplam 10 ülke…

    Eğer Türkiye, diplomatları ve siyasetçileriyle Brüksel’in “başının etini yerse” ve de elindeki hak ve hukuktan vazgeçmezse, AB vizeler konusunda bir takvim belirlemek zorunda kalacak. Aksi taktirde hukukun pençesi yakalarını bırakmayacak.

    XXX

    Bugün Türkiye’de AB’nin imajı yerlerde sürünüyor. Sarkozy ve Merkel gibi politikacıların “Türkiye karşıtı” söylemleri, Türk halkını bezdirdi ve AB’den soğuttu.

    İşte bu nedenle vizelerin kaldırılması daha da önemli hale geldi. Vizeler kalkarsa, Türkler yeniden AB’ye ısınmaya başlayacaklar. Böylelikle Türkiye’de ki siyasi irade de, müzakerelerin zorunlu kıldığı reformları daha rahat gerçekleştirebilecek. Bunun için Ankara’nın Brüksel’de “ısrarcı” olması ve hakkını koparması gerekiyor.
    Bir kaç yıl sonra “Vize fırsatı nasıl kaçtı?” diye yazmak istemiyorum.

    Zeynel LÜLE zlule@skynet.be
    9 Mayıs 2009, Cumartesi Hürriyet

  • VİZE YASALARA AYKIRI

    VİZE YASALARA AYKIRI

    ALMAN AVUKAT MAIBAUM: “ALMANYA’NIN TÜRKLERE VİZE UYGULAMASI AVRUPA YASALARINA AYKIRI”

    KÖLN (A.A) – 09.05.2009 – Almanya’nın Köln kentinde Türk-Alman Forumunun (DTF) düzenlediği “Göç yasası” konulu toplantıya konuşmacı olarak katılan Alman avukat Björn Maibaum, “Almanya’nın Türklere yönelik vize uygulaması Avrupa yasalarına aykırı” dedi.

    Maibaum, Almanya’nın Türklere yönelik vize uygulamasının Avrupa Adalet Mahkemesinin kararlarına aykırı olduğunu belirtti. Maibaum, “Bir Türk vatandaşı, mevcut uygulamaya göre vizesiz Almanya’ya girdiğinde sınır dışı ediliyor. Bu, Avrupa Adalet Mahkemesinin kararlarına aykırı bir durum” dedi.

    Türk vatandaşlarının 1973 yılında yapılan bir anlaşmaya göre Almanya’ya vizesiz olarak kısa bir dönem giriş yapabileceklerini ifade eden Maibaum, “Giriş nedeni kısa dönem çalışmak, tedavi olmak ya da turistik ziyaret ise Avrupa Adalet Mahkemesi kısa sürelik girişlere izin veriyor. Türk vatandaşların vizesi yok diye sınır dışı edilmeleri yasalara aykırı” diye konuştu.

    Alman hükümetinin vize kararının kontrolsüz göç endişesinden kaynaklandığını savunan Maibaum, sınır dışı edilecek Türk vatandaşlarının ülkelerine gönderilene kadar hapis tutulmasının da temel insan haklarını ihlali olduğunu belirtti.

    Maibaum, aile birleşmesi çerçevesinde Almanya’ya gelecek yabancı eşlerden, önceden Almanca bilmelerinin istenmesinin de hukuki dayanaktan yoksun olduğunu kaydetti.

    Köln Konsolosu Bekir Utku Atahan’ın da katıldığı toplantıda Maibaum, üniversite eğitimi için Almanya’ya gelen öğrencilerin, burada 3 yıl çalıştıktan sonra oturma izni alabileceğini ifade etti.

    Maibaum, bu öğrencilerin Almanya’da çalışmaları durumunda 400 avrodan fazla para alması gerektiğine dikkat çekerek, “400 avronun üzerinde para alarak çalışan bir öğrenci 3 yıl kesintisiz çalışırsa oturma izni için müracaat etme hakkına sahip olur. Öğrenci vizesiyle Almanya’ya gelerek üniversite ya yüksek okul bitiren bir kişiye, Alman hükümeti 1 yıl oturma izni veriyor. Öğrenci vizesiyle Almanya’da erkenden küçük işlerde de olsa çalışmanın büyük faydası var. Bunu her zaman tavsiye ederim” ifadesini kullandı.

    DTF Başkanı Efkan Kara ise, amaçlarının Almanya’da yaşayan Türkleri her zaman her konuda bilgilendirmek olduğunu belirterek, bu tür toplantılar düzenlemeye devam edeceklerini söyledi.

  • Dönüm noktası Haziran

    Dönüm noktası Haziran

    Türk kamyoncuların vize uygulayan Almanya’ya açtığı davayı kazanması, Ankara-Brüksel hattında pazarlıkları başlattı. AB kaynakları, çıkacak en kötü sonucun ‘iş için seyahat edenlere vize kolaylığı’ olacağını söylüyor
    Avrupa Birliği’nin (AB) yargı organı Adalet Divanı’nın iki ay önce aldığı “Türk kamyon şoförlerine Almanya’ya girişlerinde vize uygulayamayacağı” kararı, yeni bir sayfanın açılmasını sağlayacak. AB çevrelerinden edindiğimiz bilgilere göre AB’nin icra organı Komisyon ile Ankara ile arasında şu anda üst düzey “pazarlıklar” başladı. Mahkeme kararı doğrultusunda Ankara, başta iş için seyahat edenler olmak üzere turistler, öğrencilerin de vize uygulamasından muaf tutulma hakkı olduğunu söylüyor. Komisyon ise tavrını, üye ülkelere danışarak belirleyecek. Ancak AB gözlemcileri, haziran ayında bir sonuç çıkacağını söyledikleri pazarlıklardan alınabilecek “en kötü” seçeneğin bazı ticari ve iş amacıyla AB’ye seyahat eden Türk vatandaşlarına vize kolaylıkları verilmesi olacağı kanısında.

    HUKUKÇU DESTEĞİ
    Buna karşılık alınabilecek “en iyi” sonucun ise Türk vatandaşlarına vize uygulamasının genel olarak kaldırılması olacağı belirtiliyor. Türkiye’ye hukuki açıdan ve AB müzakerelerine başlamış bir ülke olarak vize uygulanamayacağını savunan Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Yeşiller Grubu ise, Türk kamuoyunu harekete geçirmek için dün Strasbourg’da (Fransa) bir toplantı düzenledi. “Türk Vatandaşlarına AB vizesi: Açıklık Zamanı!” adlı toplantıya, vizenin genel olarak kaldırılmasını savunan AB’nin önemli hukukçuları da katıldı. Almanya Darmstadt İdari Mahkemesi Hakimi Klaus Dienelt, Adalet Divanı’nda kazanan Türk kamyoncuların avukatı Dr. Rolf Gutmann’ın, IKV Başkanı Haluk Kabaailoğlu ve AB Genel Sekreteri Oğuz Demiralp’in katıldığı toplantıda, vizesiz seyahatlerin sadece hizmet veren değil, hizmet alanı da kapsadığı belirtildi. Bu kapsamda Türk turistlere uygulanan vizenin de kaldırılması gerektiği vurgulandı. Türkiye ve AB arasında 1973’te yürürlüğe giren Katma Protokol Anlaşması gereği, Türklerin vizesiz seyahat hakkına dikkat çekildi. Toplantıya davet edilen genişleme üyesi Olli Rehn ile adalet üyesi Jacques Barrot’nun katılmamayı tercih etmesi, Komisyon’un bir süre daha sessiz kalacağı şeklinde yorumlandı.

    KRİTİK KARAR
    Vizeyle ilgili kritik karar, 1973’te yürürlüğe giren anlaşma gereğince hizmet sektöründeki kurallarının sıkılaştırılmasının söz konusu olamayacağı yasasına dayandırılıyor. Karar, o dönem Türkiye’ye hizmet sektöründe vize uygulamayan AB’nin altı kurucu üyesi ile Danimarka ve İspanya’yı kapsıyor. Ancak AB’de sınırları kaldıran Schengen olduğu için 8 ülkeye ilişkin her türlü kararın Schengen ortak alanındaki diğer AB ülkelerini de ilgilendiriyor.

    “Önce Almanya’da ne olacağını görmek gerek”
    AB başkentlerinde hukukçulardan alınan görüşler doğrultusunda hareket edildiğini belirten diplomatik kaynaklar, Adalet Divanı kararı sonrasında bu aşamada durumun “AB’ye vizesiz gidilebilir” anlamına gelmediğini belirtti. Kaynaklar, “Bu karar vize kolaylığında ısrar eden Türkiye’nin elini güçlendirecek. Ama önce Almanya’dan başlayarak süreç ilerleyecek” yorumunu yaptı. İKV Başkanı Prof. Haluk Kabaalioğlu ise “Şimdi bu kararın önce Almanya’da nasıl uygulanacağını görmemiz gerek. Hemen bir değişim beklemek yanlış olur” diye konuştu.

    Kaynak: Sabah

  • Vize komedisi

    Vize komedisi

    zlule@skynet.be

    Vize komedisi
    28 Nisan 2009, Salı

    Avrupa ülkelerinin, geçtiğimiz 20 şubat tarihinde Avrupa Adalet Divanı’nda (ABAD) karara bağlanan Soysal davasını “değerlendirme” süresi uzadıkça, ortaya Cem Yılmaz veya Yılmaz Erdoğan filmlerini aratmayacak senaryolar çıkıyor. Bu senaryoları her gün bizlere ulaşan telefonlardan, ya da gönderilen mesajlardan okuyoruz.
    Bir okuyucumuz, “Ben kardeşimi görmeye Hollanda’ya gitmek istiyorum. Yazılarınızdan anladığım kadar vize gerekiyor. Ama bu arada, Amsterdam’daki meşhur vitrinli mahalleye gidip ziyaret etsem, hizmet alma ve vermeye girer mi? Vize gerekiyor mu?” diye soruyor.

    Bir diğer okuyucum ise, Stutgart’ta yaşayan oğlunu görmek istediğini, vize almak zorunda olduğunu belirtip, “ABAD’ın hizmet alan ve hizmet verenlere vize muafiyeti olduğunu belirten kararını göz önüne alarak, oradaki hayvanat bahçesini görmeye gittiğimi söylesem ve de yakınındaki lokantada yemek yiyeceğimi belirtsem hizmet alıp vermeye uyar mı? Vizelerden yırtar mıyım?” diye, biraz da nüktedan bir şekilde derdini anlatmış. Aslında derdini anlatmamış, beni ve de vize uygulamasını Tİ’ye almış.

    XXX

    Buna benzer örnekleri sıralamak mümkün. Dedim ya, AB ülkelerinin vize olayını “değerlendirmesi” uzadıkça, ortaya komedi filmlerini aratmayan hikayeler, senaryolar çıkıyor.
    Çünkü ortada sadece ABAD kararı yok, aynı zamanda Berlin İdari Mahkemesi’nin de bir kararı var.
    Neydi o karar? Hatırlayalım…

    Berlin İdari Mahkemesi, Almanya’ya çocuklarını görmeye gelmek isteyen Elazığlı Kemal Ayar’ın başvurusunda, “Katma Protokol’ün 41. maddesi gereği, hizmet alanlar ve verenler vizesiz seyahat edebilir” görüşünü savundu. Ancak davacı Kemal Ayar, çocuklarını görmek için Almanya’ya gelmek istediği için bu seyahatinin “vizesiz seyahat” kapsamına giremeyeceğini belirtti.

    25 şubat tarihli bu kararın iki önemli unsuru var. Biri, akraba ziyaretleri için Almanya’ya gelişlere vize muafiyeti olmadığı, yani vize alınması gerektiğini vurgulaması. İkincisi ise, Türk vatandaşlarının vizesiz seyahat etmelerinin “pasif hizmet” almak isteyenler için geçerli olacağını belirtmesi… Yani bir mekanı görmek için yapılan “turistik ziyaret”, “hizmet alma” hükmüne giriyor.
    Sizin anlayacağınız kafalar tam karıştı.

    XXX

    Peki ne yapmalı?
    Önce Almanya’da Eylül ayı sonunda yapılacak olan seçimler beklenecek. Belli ki Almanya bu tarihten önce hiç bir adım atma niyetinde değil.

    Sonra eğer Avrupa ülkelerinden ya da Brüksel’den bir ses çıkmazsa ilk etapta, iş adamları şirket ziyaretleri için, öğrenciler okullardan kazandıkları burslar ya da stajlar için, gazeteciler “röportaj” amaçlı, sporcular ise müsabaka gerekçesiyle “VİZESİZ” olarak uçaklara doluşup belirli ülkelere seyahat edecekler. Daha sonra ise tamamen turisüik amaçlı seyahat edecekler uçaklara doluşacak.

    Eğer uçak şirketleri “vize olmadığı” gerekçesiyle uçağa almazsa, önce bu şirketlere karşı dava açılacak. Uçağa biniş mümkün olup kapıda sorun yaşanırsa, söz konusu ülke hakkında dava açılacak. Zaten bu ülkelerin mahkemeleri, ABAD kararını “içtihat” kabul edip ilgili ülkeyi mahkum edecek. Bir, iki, üç, dört derken, yüzlerce davaya ulaşıp, hukuk yoluyla istenilen alınacak. Umarım bu noktaya gelmez. Ama gelirse başka çaresi var mı?

  • Vize AB’nin ayıbı

    Vize AB’nin ayıbı

    1 Mayıs 2009 / Sedat OLGAÇ / HANNOVER

    Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu Türkiye Danışmanı Ali Yurttagül “Türkiye’ye uygulanan vize Avrupa Birliği’nin ayıbıdır. Almanya AB ile Ortaklık Sözleşmesi’nden dolayı Türklerden vize isteyemez” diye konuştu.

    AVRUPA Parlamentosu Yeşiller Grubu Türkiye Danışmanı Ali Yurttagül “Vize sorunu hukukla çözülecek bir olay değildir. Vize olayı küçük bir sorun aslında. Kademeli olarak en geç 2013 yılına kadar Türkler’den istenen vizenin kaldırılması gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu. Soysal davası Türkler için Avrupa kapısının açılmasında önemli bir rol oynadığını söyleyen Yurttagül, “Avrupa Adalet Divanı’nın ortaklık anlaşmasının 41. maddesi gereği daha önce Türkiye’ye vize uygulamayan ülkeler daha sonra vize uygulayamaz. Almanya karara mesafeli yaklaşıyorlar. Kararın önemli olduğunu belirtiyorlar. Ama ‘Hizmet’ kelimesi onlar için bu davadaki en önemli kelime. Almanya’ya hizmet edersen ve hizmet alırsan senden vize istemeyiz diyorlar” dedi.

    Asıl sorun göçmenler konusunda

    AB-Türkiye müzakerelerdeki katı tutumunun bir başka nedenin de pek bilinmeyen ‘ilticacı göçmen politikası’ olduğunu söyleyen Ali Yurttagül , “Aslında AB’nin vizesiz dolaşım konusunda göstermiş olduğu zorluklardan biri de Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine iltica eden yabancı uyruklu vatandaşların iltica taleplerinin ret edilmesi halinde tekrar Türkiye’ye kabulünün olmaması. Türkiye üzerinden iltica eden Türk vatandaşları dışındaki yabancı uyruklu mültecileri Türkiye tekrar kabul etmiyor. Bu nedenle AB’de bir nevi vize için Türkiye’ye bu konuda baskı uyguluyor” dedi.

    6 Mayıs’ta ele alınacak

    Soysal Kararı’nın etkilerini ele almak için Strasbourg Avrupa Parlamentosu’da “Türkler için vize. Şimdi çözüm zamanı” adlı bir açık oturum gerçekleşeceğini söyleyen Yurttagül, “Artık Türklere vize konusunun netlik kazanması gerektiğini düşünüyorum. Avrupa Parlamentosu’nda bu konuyu ele alacağız. Soysal davasının avukatı Dr. Rolf Gutmann’ın da katılacağı oturumda artık Türklere vize uygulamanın tamamen kaldırılması gerektiğini konuşacağız” diye konuştu.

    Polat: Vize ekonomiyi zedeliyor

    Almanya’da Aşağı Saksonya Eyaleti Yeşiller Partisi Milletvekili Filiz Polat ise Türklere karşı uygulanan vizenin aslında ekonomiye zarar verdiğini belirtti. Polat, “Alman hükumeti büyük bir hata yapıyor. Aşağı Saksonya ve Hannover fuar konusunda dünyaca ünlü bir bölge. Fuarlara gelen her birey bu ülkeye para kazandırıyor. Bu gerçeği artık görmezden gelmemelidirler. Umuyorum ki Alman hükumeti, Avrupa Birliği’nden gelen bu kararla hatasını düzeltecektir.

  • AVRUPA, KAPILARINI KAPATMIŞ DURUMDA

    AVRUPA, KAPILARINI KAPATMIŞ DURUMDA

    -ALMANYA

    -SOL PARTİ HAMBURG EYALET MECLİSİ ÜYESİ YILDIZ:

    -“AVRUPA, GÖÇMENLERE KAPILARINI TÜMÜYLE KAPATMIŞ DURUMDA”

    (FOTOĞRAFLI)

    HAMBURG (A.A) – 29.04.2009 – Alman Sol Parti Hamburg eyalet meclisi üyesi Mehmet Yıldız, Avrupa ülkelerinin uyguladığı göç politikalarını eleştirdi.

    Hamburg’un Altona semtinde bulunan Theodor-Haubach-Schule adlı okulda düzenlenen “7 Haziran Avrupa seçimlerine doğru” toplantısına katılan Yıldız, “Sınır güvenlik birimleri kaldırılmalı. Avrupa’da 11 Eylül’den sonra göç politikaları daha da sertleşmiştir. Avrupa, göçmenlere kapılarını tümüyle kapatmış durumda” dedi.

    Yıldız, Avrupa ülkelerinin göçmenlere kapılarını açması gerektiğini ifade ederek, “Avrupa sınırlarında on binlerce insan ölmektedir. Demokrasinin beşiği olarak kabul edilen Avrupa’daki söz konusu göç politikaları ilkel düzeydedir. Avrupa göç ve iltica politikalarını gözden geçirmeli. Avrupa’nın gelecekte yeni göçmenlere daha fazla ihtiyacı olacaktır” diye konuştu.

    Almanya’da 3 milyonun üzerinde “kaçak” insanın yaşadığına dikkati çeken Yıldız, bu kişilere de iş, eğitim ve oturma hakkının verilmesi gerektiğini savundu.

    Avrupa Adalet Divanı tarafından alınan “vizesiz dolaşım” kararına Almanya’nın uymamasını da eleştiren Yıldız, şunları söyledi:

    “Almanya kesinlikle bu karara uymalı. Vize olayının ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Göçmenler bu toplumun bir parçası olarak kabul edilmeli. Sahip oldukları haklar göçmenlere verilmeli. Aynı zamanda onlara yerel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı tanınmalı. Evlilik ya da aile birleşimi yoluyla Avrupa ülkelerine gelmek isteyenler için dil zorunluluğu kaldırılmalı. Bunlar sağlanmadığı sürece demokratik bir Avrupa’dan ve AB’den söz edemeyiz.”

    Yıldız ayrıca, Türk kökenli Alman vatandaşlarına 7 Haziranda yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimi için sandık başına gitmeleri çağrısında bulundu.

  • Vize kalksın çile bitsin

    Vize kalksın çile bitsin

    28 Nisan 2009 / Ahmet ATAK – İsa DEVEÇEKEN / SALZBURG Hürriyet

    Kilometrelerce yol katedip Türkiye’den Avrupa’nın çeşitli ülkelerine yük taşıyan Türk TIR şoförleri haksız rekabete yol açan vize uygulamasının kalkması için adeta gün sayıyor. Gelişmeleri Hürriyet’ten takip ettiklerini söyleyen şoförler “Vize kalksın bu çile artık bitsin” dediler.

    Avrupa hattında çalışan TIR şoförleri Zeki Özcan, Erdal Canyeri, Hasan Koparan, Mehmet Kabalı, Mehmet Akdeniz, Turan Kaya, Mehmet Tunçerdem ve Murat Kara “Almanya başta olmak üzere bütün AB ülkelerinin Türk şoförlere vize uygulamasını kaldırmasını dört gözle bekliyoruz” dediler.

    Avrupa Adalet Divanı’nın hizmet sunumu için Avrupa’ya gelecek olan Türklere vizesiz seyahat imkanı tanıyan Soysal Kararını alması ve daha sonra yaşanan gelişmeleri yakından takip eden Türk TIR şoförleri Hürriyet aracılığı ile “Vize kalksın çile bitsin” çağrısında bulundular. Almanya – Avusturya sınırında görüştüğümüz şoförler başta Almanya olmak üzere bütün Avrupa Birliği ülkelerinin Türk TIR şoförlerine vize uygulamasından vazgeçmesini isterken ‘Vize haksız rekabete yol açıyor. Bizler binbir zorluk çekerek kilometrelerce yol katedip Türkiye’den Avrupa’ya, Avrupa’dan da Türkiye’ye mal taşıyoruz. Ancak vize uygulaması belimizi büküyor’ dediler.

    HÜRRİYET’TEN TAKİP EDİYORUZ

    Avrupa Adalet Divanı’nın kendilerine vizesiz seyahat hakkı tanıyan kararının ardından her gün kendi aralarında “Acaba vize resmi olarak ne zaman kalkacak” konuşmalarının olduğunu belirten TIR şoförleri “Gelişmeleri Hürriyet Gazetesi’nden takip ediyoruz. Özellikle Almanya’nın bize vizenin kalkacağı yönündeki açıklaması bütün meslektaşlarımızı umutlanırdı. Vizenin her an kalkmasını umut ediyoruz” diye konuştular.

    Vize almak zorunda oldukları için büyük sıkıntılar yaşadıklarını dile getiren şoförler “Diğer ülke vatandaşları vize almadan Almanya’ya gelebiliyorlar. Ancak biz Türkler gelemiyoruz. Vize alamadığı için 1 yıldır tura çıkamayan arkadaşlarımız var. Bunlar ailesini nasıl geçindirecek?” dediler.

    ÇAT’A TEŞEKKÜRLER

    Yıllarca mücadele ederek Avrupa Adalet Divanı Kararı’nın alınmsını sağlazan nakliyeci Osman Çat’ı da unutmayan Türk TIR şoförleri “O olmasaydı vizenin kalkması söz konusu bile olmazdı. Verdiği mücadele sonucu bize bu kakkı kazandırdığı için Osman Çat’a teşekkür edizoruz” diye konuştular.

  • AAD Soysal Kararı

    AAD Soysal Kararı

    Zeynel LÜLE zlule@skynet.be
    Amcaoğlu mu, Brandenburg mu
    25 Nisan 2009, Cumartesi Hürriyet

    Eminim şimdi bu başlığın ne anlamına geldiğini soruyorsunuz. Açıklayayayım. Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD) Soysal kararı ile “köşeye sıkışan” Almanya’nın, “müzakere taktiği” uyguladığını açıkça görebiliyorum. Amaç hem eylülde yapılacak olan seçimler sonrasına kadar zaman kazanmak, hem de çıtayı yüksek tutup, pazarlıklarla, mümkün olduğu kadar az indirebilmek. Çünkü Soysal kararı, deyim yerindeyse “Vize torbasında büyük delik açtı”. Şimdi Berlin’in yaptığı, “Bu deliği ne kadar küçük tutabilirim” çabasından başka bir şey değil.
    Bu konuya uzman olan ve AB içinde görev yapan bir kaç kişiyle yaptığım görüşme bunu açıkça ortaya koyuyor.

    Sol Parti milletvekili Sevim Dağdelen’in soru öngergesine, Alman Federal Hükümet adına, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Peter Altzmeier’in verdiği cevap, Berlin’in içinde bulunduğu zor durumu açıkça gösteriyor. Müsteşar, Soysal kararı’nın sadece TIR şoförlerini kapsadığını söylerken konuyu saptırıyor ve ABAD kararını “karartıyor”. Evet karar sonrası henüz cevap aranan bazı unsurlar var ama bu kararın sadece kamyon şoförlerini kapsadığını söylemek, hukuku çarpıtmak ve bile bile yanlış yorumlamak anlamına geliyor.
    XXX
    Kararda ki tek soru işareti şu: Örneğin bir vatandaşımız Almanya’daki amcasının oğlunu görmeye gidecekse vize talep edilecek mi? Berlin’de ki Brandenburg kapısını görmek için Almanya’ya gideceğini beyan ettiyse, vize istenmeyeceği kesin… Ama amca oğlunu görecekse istenebileceğini belirten hukukçular var. Çünkü Soysal kararı’nda ve Türkiye ile o dönemdeki AET arasındaki anlaşmada “hizmet almaya, ya da hizmet vermeye yönelik ziyaretler”den hiç bir şekilde vize istenmeyeceği belirtiliyor. Amcaoğlu ziyarette, herhangi bir hizmet unsuru yok.

    Ama Brandenburg kapısını görmeye yönelik yapılacak turistik seyahatte bu unsur mevcut.
    Bu arada Soysal kararı’nın ilk etapta AB’nin sekiz ülkesini kapsadığı anlaşılıyor. Bu anlaşmanın yapıldığı sıradaki altı üye (Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, İtalya) ile üye olduklarında Türkiye’ye vize uygulamayan Danimarka ve İspanya.

    Haa… Bu arada Almanya’nın sürdürdüğü müzakere taktiğine karşı Türkiye’nin de ilk etapta yapması gereken bir taktik var. O da hemen, acilen “Soysal kararının gereğini yerine getiriyorum” diye, bazı AB ükelerine uyguladığı vizeleri kaldırmak. Çünkü belli ki müzakereler sırasında belli ki AB bunu kullanacak.
    Taktiğe karşı taktik…
    Diplomasi zaten bunun için var. Salı gününe daha güzel taktiklerimi duyuracağım.
    Eğlence yeni başlıyor.

  • Engelliye vize engeli olmaz

    Engelliye vize engeli olmaz

    Hannover’li Aile Hukuku avukatı Ahmet Yıldırım, görme engelli Türk vatandaşlarının Almanya’ya dil şartı olmadan gelebileceklerini söyledi. Yıldırım, “Bir Alman Kazakistan’da yaşayan görme engelli eşini dil testine girmeden yanına getirtebildi. Bu karar tüm engellilere umut olabilir” dedi.

    Avukat Ahmet Yıldırım

    Almanya’nın Hannover kentinde Aile Hukuku avukatlarından Ahmet Yıldırım görme engellilerin Almanya’ya dil şartı olmadan gelebileceklerini söyledi. Bir Alman vatandaşın Kazakistan’da yaşayan görme engelli eşini dil testine tabi tutulmadan Almanya’ya getirdiğini ve oturma müsaadesi aldığını belirten Yıldırım, “Aşağı Saksonya Eyaleti’nin Celle kentinde oturan bir Alman vatandaşı, Kazakistan’da yaşayan görme engelli Rus asıllı eşini Almanya’ya dil şartı olmadan aile birleşimi kapsamında yanına getirebildi. Bu tüm engellilere umut olabilir” diye konuştu.

    Bakan devreye girdi

    Rus kadının Almanya’da yaşayan eşinin yanına gelmesinde Almanya Federal İçişleri Bakanı Schauble’nin verdiği kararın etkili olduğuna dikkat çeken Yıldırım, şunları söyledi:

    “Alman vatandaşı olan bir kişi Rus asıllı eşini aile birleşimi yoluyla yanına almak istiyor. Ancak koca eşini dil testi nedeniyle yanına alamıyordu. Alman, Celle İdare Mahkemesi’ne giderek eşinin görme engelli olduğunu ve dil öğrenmesinin mümkün olmadığını söyleyip dava açıyor. Ancak mahkeme olumlu karar vermiyor.

    Bu olay basın yoluyla kamuoyuna yansıyor. Alman İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble devreye girip Yabancılar Yasası’nın 22. Maddesi doğrultusunda kendi yetkisini kullanarak Rus bayanın dil testine tabi tutulmadan Almanya gelmesine ve oturum almasına izin veriyor. İşte bu olayın can alıcı noktası burası. Eğer Bakan bir Rus kadın için bu kararı veriyorsa Türkler içinde verebilir. Eğer görme engelli bir vatandaşımız dil dolayısıyla Almanya’daki ailesinin yanına gelemiyorsa bu ortadan kalkmış oluyor. Bu durumdaki kişiler kamuoyu yaratıp içişlerine müracaat etmeli” diye konuştu.

    Dil testinden kimler muaf

    Almanya Yabancılar Yasası’nın 30. Maddesi birinci fıkrasına göre bazı engellilerin dil şartı aranmadan Almanya’daki ailelerinin yanına gelebileceklerini hatırlatan avukat Ahmet Yıldırım, “30. Maddenin birinci fıkrası dil öğrenmeye engel bir sorun varsa (beden, ruhsal ve akıl) engelli kişilerden dil şartı aranmayacağını belirtiliyor. Bu madde Almanya’daki ailelerinin yanına engelli oldukları ve dil öğrenemedikleri için gelemeyenlere umut olabilir” dedi.

    27 Nisan 2009 / Mehmet UZUN/HANNOVER
    Hürriyet

  • Türkler vizesiz gelemez

    Türkler vizesiz gelemez

    Alman Hükümeti: Türkler vizesiz gelemez 

    24 Nisan 2009 / Ali VARLI / BERLİN – Tuncay YILDIRIM / DÜSSELDORF

    Federal hükümet, Sol Partili Dağdelen’in ‘Avrupa Adalet Divanı’nın verdiği Soysal Kararlarının etkileri’ başlıklı soru önergesine verdiği cevabında Türklerin vizesiz Almanya’ya gelemeyeceğini yinelerken vizesi ret edilenlerin sayısına ilişkin soruya ise “Sayı vermemiz iki ülke arasındaki ilişkiyi bozar” cevabını verdi.

    FEDERAL Hükümet, Avrupa Adalet Divanı’nın Soysal Kararı’nın sınırlı uygulayacağını açıkladı. Sol Parti Federal Meclis Milletvekili Sevim Dağdelen’in “Avrupa Adalet Divan’ın verdiği Soysal Kararlarının etkileri” başlıklı soru önergesini yanıtlayan hükümet “Türkler vizesiz Almanya’ya giremez” yanıtını verdi. Dağdelen’in vizenin uygulandığı 1973 yılından beri kaç Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının vize başvurusunun ret edildiği yönündeki sorusuna şu cevap verildi: “Hükümetin elinde ülkelere göre ret edilen vize başvuru sayısı yok. Ayrıca ret edilen başvurularla ilgili sayının açıklanması ülkeler arasındaki ikili ilişkilere zarar verir” cevabını verdi.

    Tır şoförlerini kapsıyor

    Hükümet, Avrupa Adalet Divanı’nın aldığı Soysal Kararı’nın sadece TIR şoförlerini kapsadığını belirtirken, hizmetlerden yararlanmak isteyenlerin ise Adalet Divanı’nın aldığı kararın kapsamının dışında olduğunu savundu. Federal Hükümet adına soru önergesini yanıtlayan İçişleri Müsteşarı Peter Altmeier “Adalet Divanı’nın aldığı kararındaki hizmet serbestisi kavramı Türkiye ile imzalanan ek protokollere uyarlanamaz. Hizmet almak için gelenler örneğin turistler ve akraba ziyareti çerçevesinde gelenlere yönelik hiçbir değişiklik yok” dedi.
    Soru önergesine verilen bir başka cevapta ise hükümetin Adalet Divanı’nın aldığı kararının uzmanlarca hala incelendiğine de değinilirken “Soysal kararının TIR şoförlerinden başka hangi meslek gruplarını kapsadığını inceliyoruz” denildi.

    Hukuksal dayanağı yok

    Almanya’nın Soysal Kararlarını uygulamaktan kaçındığını belirten soru önergesi sahibi Sol Partili Sevim Dağdelen “Federal Hükümet beğenmediği bu kararı eksiksiz uygulamamakta ısrar ediyor, buna da hiçbir hukuksal dayanağı olmayan bahaneler ileri sürerek kılıf uydurmaya çalışıyor. Hukuk uzmanlarının değerlendirmelerine ters düşerek kararı uygulamamasına bir tek hukuksal gerekçe ileri sürememektedir. Zaten bu mümkün de değildir. Sunduğum önergedeki sorulara verdiği yanıtları dayandırdığı ‘Adalet Divanı’nın kararındaki hizmet serbestisi kavramı Türkiye ile imzalanan Ek Protokellere uyarlanamaz’ şeklindeki gerekçe de her türlü hukuksal dayanaktan yoksundur. Konuya ilişkin somut sorulara yanıt vermekten kaçınması da bundan kaynaklanmaktadır” dedi.

    Pazarlıkla vize alabildiler

    AVRUPA Birliği’nin Türk-Alman Genç İşadamları Değişim Programı kapsamında Almanya’ya gelen Uşak Genç İş Adamları Derneği’nin (UGİK) 25 üyesine, programın süresi olan dört günlük vize verilmek istenmesi şaşkınlık yarattı. Almanya’nın İzmir Başkonsolosluğu’na davetiyelerle başvuran işadamlarına, etkinliğin dört gün sürdüğü belirtilerek, sadece dört günlük vize verileceği söylendi.

    İşadamları bu duruma itiraz edince, altı günlük vize alabildiler. Ancak vizenin programın dışına taşan son iki günü işyerlerinin kapalı olduğu haftasonuna rastlıyor. Konsolosluk yetkililerinin bu tutumlarına çok şaşırdıklarını belirten işadamları, bazı meslektaşlarının programın dışında, ticari bağlar kurmak amacıyla Almanya’da bir süre daha kalmayı planladıklarını, ancak konsolosluğun katı tutumu nedeniyle bunu gerçekleştiremeyeceklerini söylediler.

    UGİAD Başkanı Mustafa Gündüz, karşılaştıkları muamelenin kendilerini çok üzdüğünü belirterek, “Bizim her birimizin fabrikası var. Hepimiz işadamıyız. AB Projesi kapsamında davet ediliyoruz. Böyle zoraki vize almak ağırımıza gitti. Geziyi protesto etmeyi bile düşündük” dedi.

    Vize ayrımcılığı

    İşadamlarını Almanya’ya davet eden Almanya Türk İşadamları ve Sanayicileri Derneği (ATİAD) Başkanı Prof. Recep Keskin, Türk işadamlarına uygulanan vizenin haksız rekabeti körüklediğini belirterek, “İşte burada da en somut örneğini yaşadık. Avrupa Adalet Divanı, ‘Türklere vize istenemez’ diye karar çıkarıyor. Bunu uygulamak bir yana, varlıklı işadamlarına bile neredeyse zorla vize alıyoruz. Bu işadamlarımızın Almanya’da kalmak gibi bir niyeti zaten yok. Ama bizim Almanya’da onlara, onların yatırımlarına ihtiyacımız var. Almanya artık bunu görmeli” diye konuştu.

  • Onur Öymen: “Türkiye bastırmalı”

    Onur Öymen: “Türkiye bastırmalı”

    22 Nisan 2009 / Ahmet KÜLAHÇI/BERLİN

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, vizesiz seyahatin gerçekleşmesi için hükümetin gereken adımları atmasını istedi. Öymen, kendileri iktidara geldiğinde Avrupa Adalet Divanı’nın kararı ışığında vizesiz seyahatin gerçekleşmesi için her türlü girişimde bulanacaklarını da söyledi.

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Avrupa Adalet Divanı’nın kararı ışığında Türk vatandaşlarının vizesiz seyahatinin gerçekleşmesi için hükümetin bastırması gerektiğini söyledi. Almanya’nın eski başkenti Bonn’da uzun süre Büyükelçi olarak görev yapan Onur Öymen, bu konuyla ilgili olarak şunları söyledi:

    “Hükümetin bu mahkeme kararına sahip çıkarak sonuçlandırılması için çalışması lazım. Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki Ortaklık Sözleşmesi’ne göre verilen hakların geri alınması mümkün değil. Avrupa Adalet Divanı da TIR şoförleriyle ilgili kararında bunu bir kez daha teyit etmiştir. Maalesef Almanya Türkler’e verdiği bazı hakları geri aldı. Yani vize konmadan önceki statü neyse o statüye geri dönmek lazım.”

    1980 yılının koşullarında birçok insanın Türkiye’den gelerek siyasi iltica talebinde bulunduğunu belirten Öymen, Almanya’nın vize uygulamasına o günkü şartlar altında başladığını belirterek, “Almanya bunu geçici bir tedbir olarak düşündü. Türkiye’den Almanya’ya okumak için tedavi için gelmek isteyenler vize duvarıyla karşılaşıyor. İnsanlardan mal varlıklarının tapusu bile isteniyor. Bu çok utanç verici bir durumdur” diye konuştu.

    Kampanya başlatılmalı

    Onur Öymen, Almanya’nın çifte vatandaşlığı kabul etmesi için geniş kapsamlı bir kampanya başlatılması gerektiğini söyleyerek, “Biz bunu vaktiyle yapmıştık. Türkiye’de, Amerika’da, Fransa’da ve başka bir çok ülkede de var. Almanya ise hala çifte vatandaşlık hakkı verilmemesinde direniyor. Eski Sovyetler Birliği’nden gelen Alman kökenlilerden vatandaşlıklarını bırakmaları istenmiyor.

    Almanya ‘çifte sadakat olmaz’ diyor. Niye olmasın? Bir insan hem kökeninin ulaştığı ülkeye hem de yaşadığı ülkeye bal gibi sadık olabilir. Bence Türkiye’nin çağdaş çifte vatandaşlık anlayışını Almanya’nın da tanıması için yoğun çaba göstermeliyiz. Hükümetin bunu bir mesele haline getirmesi gerekir. ‘Biz Türkiye’de bunu yaptık Hiçbir sorun çıkmadı. Almanya’da niye çıksın?’ demesi lazım.” dedi.

    Biz takip edeceğiz

    Onur Öymen, kendileri iktidara geldiğinde Avrupa ülkelerinden kendi adalet makamlarının verdiği kararlarına saygı göstermelerini isteyeceklerini de söyledi. Öymen bu konuyla ilgili olarak şöyle konuştu: “Biz iktidar olduğumuzda bu hakkı almak için gereken her türlü girişimde bulunacağız. Avrupa Adalet Divanı’nın kararına saygı gösterilmesi gerektiğini hatırlatacağız. Bizden hukuk ilkelerine saygılı davranmamızı isteyen ve bekleyen Avrupalılar’ın aynı ilkelere kendilerinin de saygılı davranmalarını isteyeceğiz.”

  • Estonya ve Slovenya Vizeleri

    Estonya ve Slovenya Vizeleri

    Estonya ve Slovenya’ya seyahat edeceklere duyurulur

    İstanbul Macaristan Başkonsolosluğu bünyesinde, 7 Nisan 2009 tarihinde Estonya ve Slovenya için de vize verecek ortak bir vize merkezi faaliyete başlamıştır.

    Ayrıca Estonya’ya seyahat etmek üzere Schengen vizesi almak isteyen vatandaşlarımız, Ankara’daki Estonya Büyükelçiliğine ek olarak İstanbul’daki ortak vize merkezine; Slovenya’ya seyahat etmek üzere Schengen vizesi almak isteyen vatandaşlarımız, Ankara’daki Slovenya Büyükelçiliğine ek olarak İstanbul’daki ortak vize merkezine de başvurabileceklerdir.

    İstanbul Macaristan Başkonsolosluğu bünyesinde faaliyet gösterecek ortak vize merkezinin iletişim bilgileri aşağıda sunulmaktadır.

    Adres: Metrocity, A Blok, Büyükdere Cad. No: 171 (6.Kat) 34330 1. Levent/İstanbul Tel: 0212 344 12 65/66/67 Faks: 0212 344 12 69

  • VİZESİZ AVRUPA

    VİZESİZ AVRUPA

    Degerli Arkadaslar,

    Avrupa Birliği üye ülkelerinin en yüksek yargı mercii olan Avrupa Toplulukları Adalet Divanı (ATAD) 1995 yılının Haziran ayında BOZKURT KARARI’nı açıkladığında alman basını, haberi çok olumsuz yorumlarla yansıtmıştı. Federal Almanya’nın en büyük ve en ciddi gazetelerinden olan FRANKFURTER RUNDSCHAU, FRANKFURTER ALLGEMEİNE ve işveren çevrelerine yakınlığı ile bilinen HANDELSBLATT gibi yayın organları ATAD’ın aldığı Bozkurt Kararı’nın sonucunu Türk gitmek zorunda başlığı altında aktarmışlardı.

    Türk basını da bir gün sonra aynı çalgının tellerine vurarak, “çalışamaz hale gelen Türk’e AB’de yer yok” sözlerine yer vermişti. O günlerde bu kararın alman hükümetinin başını gelecek on beş yıl hep ağırtacağını, Türklere uygulanan vizenin hukuken geçersizliğini ortaya çıkartacağını bir iki kişi dışında kimse düşünmemişti. Hele Türkiye’den hiç kimse bu konuyu o günlerde ne duymak ve ne de bilmek istemiyordu. Konunun o günden sonra Federal Çalışma Bakanlığı’nın değişmeyen gündem maddelerinden birini oluşturacağı hayal bile edilmemişti. Günümüzde da sadece Almanya’nın değil, Hollanda’nın Birleşik Krallığın ve son günlerde da Avrupa Komisyonu’nun gündemini işgal etmeye başlaması beklenmemişti.

    Hele hele aynı bakanlığın bu kararın olumlu etkilerini ortadan kaldırmak için attığı adımların sonuçsuz kalabileceğini üst düzey bürokratlar akıllarının uçlarından bile geçirmek istemiyorlardı. Ama beklenmeyen oldu ve Çalışma Bakanlığı, ta 1990’lı yıllarının sonuna yaklaşırken federal düzeyde yürütülen beş mahkemeyi de kaybetti. Buna göre bu mahkemeler “yürütmeyi durdurma” kararıyla deyim yerindeyse o zaman federal hükümetin pişmiş aşına su kattılar, başka bir deyimle de ilk raundu kazandılar ve bu yolla alınan tüm tedbirleri mahkemeler bitinceye kadar geçersiz kıldılar. Artık tünelin sonunda ışık görünmüştü. Sonuç almak artık bir zaman meselesiydi. Bu doürultuda aşağıda sıralanacak olan görüşler geçerlilik kazanmıştır:

    – Alman Bakan TIR-SÜRÜCÜLERİNE DUR demek isterken vizesiz Avrupa’nın yolunu NASIL açtı?

    – VİZE HERKES İÇİN NEDEN KALKMIŞTIR?

    – Avrupa Komisyonu Türkiye’nin Hakları Söz Konusu Olunca Neden ve Niçin Susuyor?

    – Haklar Raporu’NUN Neden ve Niçin Açıklanması Gerekli?

    Daha genış bılgı için lütfen ekte bakınız www.proje.akdeniz.edu.tr/iibf/euromaster

    Bilgilerinize saygiyla sunulur

    Prof. Dr. Harun Gümrükcü

  • ALMAN BAKAN VİZESİZ AVRUPA’NIN YOLUNU AÇTI

    ALMAN BAKAN VİZESİZ AVRUPA’NIN YOLUNU AÇTI

    – ALMAN BAKAN TIR-SÜRÜCÜLERİNE DUR DEMEK İSTERKEN VİZESİZ AVRUPA’NIN YOLUNU NASIL AÇTI?
    – VİZE HERKES İÇİN NEDEN KALKMIŞTIR?
    – AVRUPA KOMİSYONU TÜRKİYE’NİN HAKLARI SÖZ KONUSU OLUNCA NEDEN VE NİÇİN SUSUYOR?
    – HAKLAR RAPORU’NUN NEDEN VE NİÇİN AÇIKLANMASI GEREKLİ?

    TÜRK VATANDAŞLARINA VİZE ALMA ZORUNLULUĞU YOKTUR

    A(E)T/AB-Türkiye ilişkilerinin temelini oluşturan “Tam üyeliğe dönük ‘ön üyelik’ modelinin” hedefinden Avrupa Birliği (AB) üye ülkelerince hukukun üstünlüğünden sapmalar sonucu ortaya önemli sorunlar yumağı çıkmıştır. Bu doğrultuda AB üye ülkelerinde hukuki alanlarda ve buna bağlı olarakta ilişkilerde iniş ve çıkışlar kaçınılmaz olmuştur. Bu gelişmenin ışığı altında aşağıdaki sıralanan soru ve tezler göz önünde bulundurulacaktır:

    – Hizmetlerin serbest dolaşım hakkı hangi tarz ve yöntemlerle hayata geçiril(e)memektedir? Buna karşı ne yapmalıyız?

    – Topluluk Hukuku birliği, özerkliği, üstünlüğü ve doğrudan etkinliği özellikleriyle ulusal yasalardan üstün ve farklı olmasına rağmen AB ve buna bağlı olarak viyesiz Avrupa hakkımız AB üye ülkelerinde nasyonalist bir yaklaşımla yorumlandığı anlatılacaktır. Bu arada şu gerçeklerinde altı özellikle çizilmelidir:

    1) Türkiye’de bulunan işverenlerin de Avrupa Toplulukları Adalet Divanı (ADAT) nezdinde dava açma haklarının olduğu, ancak bu haklarını kullanmadıkları,

    2) Hizmet sektöründeki Türk firmalarına ve onların çalıştırdıkları personele karşı yerleşme ve ticari faaliyetlerini negatif etkileyecek sınırlamaların getirilemeyeceği, ancak bunun hergün yaşanan bir olay olduğu ve buna karşın büyük işveren kuruluşlarının sustuğu;

    3) Ulusal yasalarında değişiklik yaparlarken mevcut hakları geriye götürecek değişikliklerden kaçınılması gerektiği, ancak AB üye

    4) İkili antlaşmaların düzenlemesiyle getirilen ve Türk işverenlerinin durumunu 1973 yılındakinden daha kötüye götüren hükümlerin geçersizliği. Bunları tesbit ettirtmek için bir BİLİM KURULU’nun kaçaınılmaz olduğu; bunun bu hakları tek tek sıralaması gerektiği

    5) A(T)B Komisyonu’nca yazdırılmış ve Avrupalı Türklerin haklarını anlatan bir bilimsel raporun kamu oyumuzla paylaşılmadığı bilinmektedir. Artık haklara sahip çıkma ve yanlışları anlatma zamanı gelmiştir.

    Haklarımız ve Mücadelemiz

    Hukuk tarihinde ilk kez Salih Zeki Sevince’nin uğraşısı sonucu 1976 tarihli 2/76 ve 1980 tarihli 1/80 ve 3/80 sayılı Türkiye–AT Ortaklık Konseyi Kararları, Avrupa Hukuku’nun bir parçası olarak teyit edildi. Onun açtığı yolda devam ederek, bugün sayıları 5 milyonun üstünde olan Avrupalı Türkler ve Türkiye’de 70 milyon insanımız için AB üye ülkelerinin milli yasalarının yanında, Türkiye–AT Ortaklık Hukuku da artık belirleyici hukuk sistemi olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Bu olay son 19 yıllık Vizesiz Avrupa Mücadelesini başlatan ve sonuçta Avrupa ülkelerinin Türk vatandaşlarından istediği vizenin hukuksuzluğunu götüren sürecin başlangıcıdır. Bu yolda 19 yıl içerisinde 48 dava sonuçlanmıştır. Bunlardan en sonuncusu ise 19 Şubat 2009 tarihli Soysal Davası’dır.

    Alman Hükümeti’nin hukuksuz tavrı: Bakan tır şoförlerine dur diye yola çıktı ama sonunda vizesiz Avrupa’nın yolunu açtı. 1995 yılında Almanya Çalışma Bakanı Norbert Blüm Alman yasalarına göre kurulmuş ve sahipleri Türk kökenli Alman vatandaşı olan taşımacılık firmalarımızı iflas etme noktasına getirmek istiyordu. Mart 1995’den sonra da uygulamaya başlanan ve 1 Ocak 1997 tarihinde yürürlüğe giren yeni yönetmeliğe göre bakanlığın beklentileri şöyleydi:
    • Taşımacılık işverenleri yabancı tır sürücüleri yerine yerli iş veya çalışma ve oturma izni olan yabancı sürücüleri işe almak için gayret gösterdiklerini ispatlamak zorundadırlar. İşverenler yerel iş ve işçi bulma kurumları ile ortaklaşa çalışarak Almanya İş Piyasası’ndan, ihtiyaçlarını, işsiz sürücüleri bir kurstan geçirdikten sonra iş vererek karşılamalıdırlar.
    • Taşımacılık firmaları kurs almak isteyen sürücülerin pratik bilgilerinin artmasına yardımcı olmak için onlara destek vermelidirler. Yani kendi firmalarının tırlarını kurslar için kullandırmalıdırlar.
    • Taşımacılık firmaları, yabancı sürücüleri çalıştırdıkları tırlarla Almanya içinde yük taşımamayı garanti etmek zorundadırlar.

    Sonuç: Türk Vatandaşlara vize alma zorunluluğu kalkmıştır.

    Vizeyi kaldırma yolunda Avrupa Topluluğu Adalet Divanı’na (ATAD) yansıyan son karar, 19 Şubat 2009 tarihinde üye ülkelerin en yüksek ve en son mahkemesi olan Avrupa Toplulukları Adalet Divanı tarafından açıklanmıştır. Türkiye’de yaşayan ancak bir Alman firmasında tır şoförlüğü yapan Mehmet Soysal, Cengiz Salkım ve İbrahim Savatlı bu davayı açan kişileridir. Alman hükümeti, davacıların 2001 ve 2002’deki vize isteklerini geri çevirince Berlin İdare Mahkemesi’ne başvuran davacılar kendilerine vize uygulanamayacağı tezini temel almışlardır.

    OLAYIN GELİŞİMİ

    1995 yılında Almanya Çalışma Bakanı Norbert Blüm 150 civarında olduğu tahmin edilen alman yasalarına göre kurulmuş ve sahipleri Türk kökenli alman vatandaşı olan transport firmalarımızı iflas etme noktasına getirmek istiyordu. Ayrıca yine bu firmaların ve bazı Alman firmalarının tırlarında çalışmakta olan 3000 civarındaki tır sürücüsünün de işlerine son verilmesi kaçınılmaz görünüyordu. Buna bağlı olarak da 400 alman vatandaşının işsiz kalması söz konusuydu. Almanya daha az vergi almaya razıydı.

    Bir transport işverenimizin dediği gibi “Alman İdari Makamları yanlış iş yapmazlardı” ve böyle karar vermişlerse bu karar da hukuken doğruydu. İşte karar öyleydi ama verilen karar işverenimizin söylediğinin aksine hiç de hukuken doğru değildi. Kararın verilmesinde hukuki gerçeklerden ziyade yıldırma politikası belirleyici olmuştu.

    SORUNUN ORTAYA ÇIKIŞI

    Almanya’da halen geçerli olan İş ve İşi Teşvik Yasası’nın 19’uncu maddesinin 1’inci fıkrasına göre; ”Avrupa Birliği ülkelerinden gelmeyen yabancıların bir işe girmeleri için çalışma izni almaları zorunludur.” Bu genel kuralın istisnalarından biri ülkelerarası çalışmakta olan tır sürücüleriydi. Çalışma İzni Yönetmeliği’nde öngörülen bu istisna hakkı adı geçen yönetmeliğin 1 Eylül 1993’de değiştirilmesi ile geçerliliğini yitirmiştir. Bu tarihten sonra tır sürücülerine de çalışma izni alma zorunluluğu getirilmiştir. Bunun için tır sürücüsünün çalıştığı transport işverenin ana iş merkezi yerinin Federal Almanya olması gerekmektedir. İşverenlerin zor duruma düşmelerini büyük ölçüde azaltmak için bu sürücülerin çalışma izni alma zorunluluğu geçici bir kararla 30 Eylül 1996 tarihine kadar uzatılmıştır.
    Federal Çalışma Bakanlığı 13 Eylül 1996 tarihli yeni direktifle üçüncü ülkelerden gelen tır sürücüleri için çalışma izni muafiyeti hakkını genel olarak 31 Ekim 1996 tarihine kadar uzatmıştı. Yine aynı kararla tır sürücüleri için çalışma izni muafiyetine belli koşullar altında 30 Nisan 1997’e izin verilmişti.

    30 Eylül 1996 tarihinde de Federal Çalışma Bakanlığı Çalışma İzni Yönetmeliği’ni 1973 tarihinden günümüze kadar 12’inci kez değiştirmiştir. Bu değişiklik 9 Ekim 1996 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Adı geçen yönetmeliğin tümü 1 Ocak 1997 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Basınımızın gözünden kaçan bu önemli değişiklikle, Federal Çalışma Bakanlığı 1995 yılının Mart ayından beri direktifler, iç yazılar gibi yollarla yaptığı uygulamaları resmileştirmiştir. Bu değişikliklerin bizler için ne getirip, ne götürdüğünün enine boyuna incelenmesi kaçınılmazdı.

    Bu uygulamanın AT-Türkiye Ortaklık Hukuku’yla ne derece uyum sağladığı ise ayrı bir konuydu. Ancak Türk tarafından bu konuyu anlayan ve anlatan muhataplar yoktu. Sanki Ortaklık Hukuku ortada yoktu. Avrupalı her istediğini yapabilirdi. Resmi makamlar, sivil toplum kuruluşları susunca birilerinin susmaması gerekiyordu. Anadolu insanın kaba deyimiyle derenin derinliğini ölçecek bir köy delisine ihtiyaç vardı.

    HAKLAR RAPORU’NUN GİZLENDİĞİ BİR ZAMAN KESİTİ

    Bu haklara dönük yazılmış bilimsel bir araştırma, hasuraltı edildiği bir zaman diliminde yaşıyoruz. Hem de Türkiye’nin, Almanya’nın, Fransa’nın, İtalya’nın, İngiltere’nin, Hollanda’nın, Belçika’nın, Danimarka’nın, Lüksemburg’un, Yunanistan’ın, İrlanda’nın, İspanya’nın ve Portekiz’in yani toplan 13 Avrupa ülkesinin bilgisi dahilinde yazılmış bir rapor. Mahkemelerde belge olsun diye 14 bilim insanının kaleme aldığı bir belge. Bizler hakları kullandırmayan ve hakları gün ışığına çıkartabilen araştırmaları hasıraltı eden bir toplumun bireyleriyiz.

    Bu rapor Türk Kamuoyuna o zaman sunulsaydı, bugün farklı bir durum olurdu. Artık Rapor, 2009 yılında kamuoyumuza sunulmalıdır Artık bu raporu ve içeriğini Türk kamu oyunun öğrenme zamanı gelmiş ve geçmiştir. Bu görevi Çalışma Bakanlığımız yerine getirmelidir. Raporu yazanlardan biri bu bakanlığın görevlendirdiği kişilerden biriydi.

  • Almanya vizesi alırken yaşanan sorunlar

    Almanya vizesi alırken yaşanan sorunlar

    Almanya ile yapılacak resmi temaslarda gündeme getirilmek üzere Almanya’ya vize almakta yaşanan sorunların isim, tarih, olay yeri vb gibi bilgiler ile somutlaştırılmış şekilde en gec 25 Nisan 2009 tarihine kadar fakcinar@iso.org.tr adresine mail olarak gönderilmesi rica olunur.

  • ERDOĞAN VİZE UYGULAMASINI ELEŞTİRDİ

    ERDOĞAN VİZE UYGULAMASINI ELEŞTİRDİ

    BAŞBAKAN ERDOĞAN ALMANYA ZİYARETİ SIRASINDA TÜRK VATANDAŞLARINA YÖNELİK VİZE UYGULAMASINI ELEŞTİRDİ

    BERLİN (A.A) – 20.04.2009 – Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in 65. doğum günü davetine katılmak amacıyla hafta sonunda ziyaret ettiği Almanya’nın Hannover kentinde Alman gazeteciler için düzenlediği toplantıda, Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulamasını eleştirdiği bildirildi.

    Alman Haber Ajansı (DPA)’nın haberine göre Erdoğan söz konusu toplantıda vizenin ikili ekonomik ilişkilerin gelişmesine olumsuz etki yaptığını, bu sorunun çözümünden sonra ekonomik ilişkilerin çok daha hızlı bir şekilde gelişebileceğine inandığını söyledi.

    Erdoğan, Türkiye’nin Avrupa ve Orta Doğu arasında bir köprü olduğunu, AB’ye tam üyeliğinin, birliğin iç pazarını güçlendireceğini de ifade etti. Erdoğan, Türkiye’nin reform sürecini sürdürme kararlılığından şüphe duyulmaması gerektiğini ve bu konuda ”ev ödevlerini” yaptığını söyledi.

    Almanya’da yaşayan yaklaşık 3 milyon Türk’ün ülkedeki toplumsal, siyasi ve kültürel yaşama uyum sağlamalarını desteklediğini de belirten Erdoğan’ın, Almanca öğrenilmesinin ihmal edilmemesi ve özellikle eğitim alanındaki sorunların giderilmesi gerektiğini ifade ettiği bildirildi.

    Başbakan Erdoğan’ın ayrıca, Almanya’da eylül ayında yapılacak genel seçimlerde uyum ve Türkiye’nin AB üyeliği konularının seçim malzemesi yapılmaması uyarısında bulunduğu ifade edildi.

    Bild gazetesi ise, Erdoğan’ın, yeni seçilen NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen’i eleştirdiğini belirterek, ”İslamiyet’in peygamberine saygısızlık edildi. Bu kabul edilemez” şeklinde konuştuğu ifade edildi.

    Rasmussen’e İslam ülkelerinin büyükelçilerini davet etmesini önerdiğini ve Rasmussen’in bunu yapmadığını da kaydeden Erdoğan’ın,”Bu sorunları çözemeyen bir kişi daha sonra NATO Genel Sekreteri olarak diğer farklı sorunları nasıl çözecek?” dediğini belirtti.

    ”Die Welt” gazetesi, Schröder’in Erdoğan’ı karşılamasını gösteren bir fotoğrafa yer vererek, davette tüm resmi konuşmaların kısa tutulduğunu, Erdoğan’ın da hiç bir siyasi söylemde bulunmadığını yazdı.

  • Türkler’e vize haksızlık

    Türkler’e vize haksızlık

    Sedat OLGAÇ / HANNOVER 20 Nisan 2009

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya’nın Türk yurttaşlarına zorunlu vize uygulamasını eleştirdi.

    Erdoğan, Hannover’de basına yaptığı açıklamada, bu uygulamanın her iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri olumsuz yönde etkilemekte olduğunu vurguladı. Bu bağlamda Almanya’nın haksız rekabet yaptığını söyleyen Başbakan, bu sorunun aşılmasını ardından ekonomik ilişkilerin daha çabuk gelişebileceğine işaret etti. Alman İçişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın, vizenin kalkması yönünde aldığı bir karara rağmen Türk yurttaşlarına uygulanan vize zorunluğunu kaldırmıyor. Bakanlık, mart ayı sonunda yaptığı bir açıklamada, mahkeme kararının, nakliyat sektöründe çalışıp da Almanya’ya mal getiren Türklerle ilgili olduğunu belirtmişti. Erdoğan, doğum günü partisi için Almanya’ya gittiği eski Almanya başbakanı Gerhard Schröder’i de övdü.

  • Vize sorunu

    Vize sorunu

    ‘Alman vatandaşlığı garanti teşkil eder’

    MEHMET AKTAN, HALİL İBRAHİM ÇİN Hannover
    20.4.2009 Milliyet

    !
    Erdoğan, Eski Almanya Başbakanı Schröder’in doğum günü için gittiği Almanya’da vize uygulamasını eleştirirken, Türkleri oy kullanmaya çağırdı

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya’nın Türk yurttaşlarına zorunlu vize uygulamasını eleştirdi.
    Önceki gün Hannover’de eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in doğum günü kutlamasına katılan Erdoğan, dün önce Alman basın mensupları, daha sonra da Türk sivil toplum örgütleri ile bir araya geldi.
    Türk basınının alınmadığı toplantıda Alman gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, Almanya’da Eylül ayında gerçekleştirilecek olan federal meclis seçimlerini anımsatarak, Alman politikacıları Türk vatandaşlarını seçim malzemesi yapmamaları konusunda uyardı.

    Vize sorunu
    Toplantıda Almanya’nın Türk yurttaşlarına zorunlu vize uygulamasını da eleştiren Erdoğan, bu uygulamanın iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri olumsuz yönde etkilemekte olduğunu vurguladı. Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın vizenin kalkması yönünde aldığı karara rağmen, Almanya İçişleri Bakanlığı’nın Türk vatandaşlarına uygulanan vize zorunluluğunu kaldırmadığını, bu bağlamda Almanya’nın haksız rekabet yaptığını söyleyen Erdoğan, bu sorunun aşılmasının ardından ekonomik ilişkilerin daha çabuk gelişebileceğine işaret etti.

    ‘Oy kullanın’ öğüdü
    Daha sonra Türk sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelen Erdoğan, binin üzerinde vatandaşın katıldığı toplantıda vatandaşlarımıza, seçimlere katılıp oy kullanmalarını önerdi. Türklerin Almanya’da oy kullanmalarının çok önemli olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, “Tüm sivil toplum örgütleri, eylül ayındaki seçimlerde kardeşlerimizi sandığa götürmelidir. Birkaç oy, ülkenin mukadderatında sizlerin gönüllerinden geçene tercüman olacak neticeyi doğurur. Onun için bu oylar çok önemli” diye konuştu.

    Almanlık garantisi
    Almanya’daki Türklerin Alman vatandaşlığına girmesinin bir sakıncası olmadığını belirten Erdoğan, şunları söyledi:
    “Buradaki vatandaşlarımız Alman vatandaşlığına geçmekte tereddüt etmesinler. Buna başka bir kılıf aramaya gerek yok. Burada vatandaşlık almanın, hakların garantisini teşkil edeceğini unutmayın. Bunu özellikle 18 – 23 yaş arasında olan ve bir tercih yapmak durumunda kalan gençlerimize söylüyorum.”
    Dil öğrenme konusunda da hiçbir tereddüt olmaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, “Yavrularımız elbette en iyi şekilde Türkçeyi öğrenecek. Türkçeyi öğrenmeyen Almancayı da öğrenemez” dedi.
    Başbakan Erdoğan, dün akşam saatlerinde Ankara’ya döndü.