Etiket: Vize

  • Arnavutluk ile vize kaldırıldı

    Arnavutluk ile vize kaldırıldı

    SURİYE’nin ardından Arnavutluk ile de vize kaldırıldı. ile Arnavutluk arasında dün nota  teatisi yoluyla imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Vizenin Karşılıklı olarak Kaldırılmasına Dair  Anlaşma” ile umuma mahsus pasaport hamili Arnavutluk vatandaşlarına vize muafiyeti tanındı. Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, bu çerçevede, umuma mahsus pasaport hamili Türk ve Arnavutluk vatandaşlarının 180 gün içinde 90 günü aşmayan  seyahatleri için karşılıklı olarak vizeden muaf kılındıkları, anılan anlaşmanın onay işlemlerinin tamamlanmasını müteakiben yürürlüğe gireceği kaydedildi. Arnavutluk, 1992 yılından beri umuma mahsus ve resmi pasaport hamili Türk  vatandaşlarına vize muafiyeti uyguluyor.




    Hürriyet

  • Azerbaycan’la vizesiz dönem

    Azerbaycan’la vizesiz dönem

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ermenistan açılımı ile iplerin gerildiği Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerde normalleşme sinyali verdi. İşte ayrıntılar;

    Turkish Azerbaycan Flag

    Hükümet, ilişkileri yeniden normalleştirmek istediği Azerbaycan’la vizeyi karşılıklı olarak kaldırmayı planlıyor.

    Erdoğan, Türkiye ile Azerbaycan arasında karşılıklı olarak vizenin kaldırılmasının gündemde olduğunu söyledi. Erdoğan başkanlığında toplanan AK Parti MKYK’da iç ve dış gelişmeler masaya yatırıldı.

    Edinilen bilgilere göre Başbakan Erdoğan, son dönemde Ermenistan açılımı nedeniyle ilişkilerin gerildiği Azerbaycan ile ilgili sürpriz bir bilgi verdi.

    Buna göre Türkiye ile Azerbaycan karşılıklı olarak vizeleri kaldırma yönünde ilke kararına vardı. Erdoğan, önümüzdeki günlerde Türkiye’yi ziyaret edecek olan Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memedyarov ile bu konunun sonuca bağlanacağı söyledi.

    Başbakan Erdoğan, Ürdün ile de vizenin kaldırılacağını vurguladı.

    Başbakan Erdoğan, demokratik açılım konusunda bilgi verirken ön görüşme sırasında TBMM’de yaşananları da eleştirdi.

    Erdoğan’ın, AK Parti adına kürsüye çıkan sözcülerin konuşmalarını zayıf bulduğu öğrenildi.

    Erdoğan, bugün kurmaylarıyla cuma günü yapılacak genel görüşme için biraraya gelerek son hazırlığını yapacak. MKYK’da ayrıca Büyükada Rum yetimhanesi ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye aleyhine aldığı kararın değerlendirildiği de bildirildi.

    Fener Rum Patrikhanesi’nin Büyükada’daki Rum Yetimhanesi’nin mülkiyeti konusunda AİHM’de açtığı davayı kazandığı buna karşın Türkiye’nin yetimhanenin Rum Erkek Yetimleri Vakfı’na ait olduğu tezini savunduğu belirtildi.

    Yetimhane mülkiyetinin, Patrikliğe devredilmesi, Türkiye’yi tazminat ödemekten kurtaracak. Ancak bu yöndeki bir karar, Patrikhane’nin tüzel kişiliğine ilişkin resmi devlet politikasında bir ileri adıma dönüşecek. Bu durum, Türkiye’nin Ruhban Okulu’na yönelik açılım stratejisi geliştirmesine temel oluşturabilecek.

    TimeTurk

  • İran’dan Azerbaycan’a vize jesti

    İran’dan Azerbaycan’a vize jesti

    Dışişleri Bakanlığının talebi ve Bakanlar Kurulu'nun kararıyla Azerbaycan (Nahçıvan dahil) vatandaşlarına yönelik vize uygulaması tek taraflı kaldırıldı. - A3Dışişleri Bakanlığının talebi ve Bakanlar Kurulu’nun kararıyla Azerbaycan (Nahçıvan dahil) vatandaşlarına yönelik vize uygulaması tek taraflı kaldırıldı.

    Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi’nin ilgili birimlere tebliğinden itibaren yeni kararın uygulamaya konulacağı belirtildi.

    Hürriyet

    Dışişleri Bakanlığının talebi ve Bakanlar Kurulu'nun kararıyla Azerbaycan (Nahçıvan dahil) vatandaşlarına yönelik vize uygulaması tek taraflı kaldırıldı. - A1

  • Arnavutluk ve Katar’a da vize kalktı

    Arnavutluk ve Katar’a da vize kalktı

    Türkiye’nin vize uyguladığı ülkeler giderek azalıyor. Başbakan Erdoğan ile Suriye Devlet Başkanı Esad’ın görüşmesinin ardından iki ülke dışişleri bakanları basın toplantısı yapmıştı. Davutoğlu bu toplantıda Türkiye ile Suriye arasındaki vize uygulamasının karşılıklı olarak tümüyle kaldırıldığını belirterek, Suriye halkına “Türkiye sizin ikinci memleketinizdir. Bu bayram hediyesi iki ülke halkına da hayırlı olsun” demişti.

    Arnavutluk’a da

    Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, haftasonu gerçekleştirdiği Arnavutluk ziyaretinde de mevkidaşı İlir Meta ile görüştü. Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığındaki görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, ilişkileri en üst düzeye çıkarmaya karar verdiklerini, bu çerçevede vize muafiyeti ve harçların kaldırılması üzerine anlaşmaya vardıklarını açıkladı.

    Dün yürürlüğe girdi

    “Türkiye ile Katar arasında vizenin karşılıklı olarak kaldırılmasını öngören ve 17 Ağustos’ta İstanbul’da imzalanan muhtıra da, dün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

    Türkiye’ye vize uygulayan Arap ülkeleri

    • Vize isteyen ülkeler: Çad, Fas, Irak, Komor Federe İslam Cumhuriyeti, Libya, Lübnan, Somali, Sudan, Suudi Arabistan, Mısır, Moritanya, Oman, Ürdün, Yemen

    • 90 gün için vize istemeyen ülkeler: Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri

     

    Vatan

  • İşadamlarına vize yok

    İşadamlarına vize yok

    Türkiye ile Pakistan arasında şu an da 742 milyon dolar olan ticaret hacminin 5 milyar dolara çıkarılması gerektiğini anlatan Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin GAP projesindeki deneyimlerinin Pakistan'a aktarma konusunda destek verebileceklerini dile getirdi. - A1Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Pakistan’da yaptığı temaslar sonucunda Pakistan Türk işadamlarına vizeyi kaldırdı.

    Pakistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerde askeri, ticari, kültürel ve turizm alanlarında ilişkilerin gelişmesi gerektiği üzerinde duran Erdoğan, bu konuda iki tarafta da gerekli iradenin bulunduğuna işaret etti.

    Türkiye ile Pakistan arasında şu an da 742 milyon dolar olan ticaret hacminin 5 milyar dolara çıkarılması gerektiğini anlatan Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin GAP projesindeki deneyimlerinin Pakistan’a aktarma konusunda destek verebileceklerini dile getirdi.

    Türkiye’nin, Pakistan’ın enerji sıkıntısını giderecek beyin gücü ve girişimcilere sahip olduğun kaydeden Erdoğan, Pakistan’ın değişim ve dönüşümü ile alt ve üst yapısında Türk firmalarının üzerlerine düşeni yapacağını ifade etti.

    Vize konusuna da değinen Erdoğan, ”İş adamlarımızın bundan sonra vizeyi kaldırmak suretiyle giriş çıkışlarının kardeşliğimize yakışır şekilde vizesiz olması adeta kendi ülkesinin bir şehrinden bir şehrine gidiyormuş gibi olması öz güvenimizi de artıracaktır. İnşallah yarın imzaları da atıyoruz. Bizlere de yakışır olan bu.” dedi.

     
    Sabah

  • Türk’e vizeye devam

    Türk’e vizeye devam

    Almanya, Avrupa Adalet Divanı kararı ve yayınladığı genelgeye rağmen, Türkler’e vize uygulamaya devam ediyor.

    28 Temmuz 2009 / Celal ÖZCAN/MÜNİH

    ALMANYA, Avrupa Adalet Divanı’nın 1 Ocak 1973’te imzalanan Türkiye-AET Katma Protokole dayanarak verdiği “Türklere vize muafiyeti” kararı doğrultusunda hizmet sektöründe vizeyi kaldırmasına rağmen, pratikte vize uygulaması sürüyor. Türkiye’den Almanya’ya kamp yapmak için gelen birinci lig takımları Fenerbahçe, Eskişehirspor ve son olarak ise Antalyaspor takım olarak vize almak zorunda kaldı.
    Özel maçlara muafiyet yok

    Antalyaspor dış ilişkiler sorumlusu Servet Çavuşoğlu, Almanya kampına gelmeden önce vize muafiyeti için başvurdukları İzmir’deki Alman Başkonsolosluğu’nun ‘Sadece resmi maç için vize yok’ yanıtını aldıklarını söyledi. Konsolosluğun Ayrıca resmi maçlarda bile takım doktoru, fizyoterapist ve malzemecilere vize mecburiyeti olduğunu vurguladığına işaret eden Çavuşoğlu, “Antalya ile kardeş kent olan Nürnberg’deki kamp yerini hazırladık. Sayın Dr. İsmail Baloğlu devreye girmesiyle sporcularımza üç gün içinde vizeyi aldık. Kişi başına 60 Euro vize, 30 Euro seyahat sağlık sigortası yaptırdık” dedi.

    Genelgede ne yazıyor?

    Almanya Dışişleri Bakanlığı tarafından Ankara Büyükelçiliği’ne gönderilen genelgede, 15 Haziran tarihinden itibaren sporcu, sanatçı, bilim adamı, işadamı ve TIR şoförlerinin Almanya’ya vizesiz giriş yapabileceği belirtiliyor. Genelgede, “Türk vatandaşları Türkiye’deki ikametlerini korumak kaydıyla iki ayı geçmeyecek şekilde Almanya’ya vizesiz giriş yapabilirler” deniliyor.

    Münihli avukatlar Serdal Altuntaş ve Temel Nal, Almanya’nın devam eden vize talebinin Avrupa Adalet Divanı’na aykırı olduğunu vurguladılar. Avukatlar, “Avrupa Adalet Divanı kararında resmi maç veya resmi olmayan maç gibi bir ayrım yapmıyor. Karar var, ama uygulanmıyor” dediler.

  • ALMANYA BÜYÜKELÇİLİĞİNDE “YARGI ALGISI” PANELİ

    ALMANYA BÜYÜKELÇİLİĞİNDE “YARGI ALGISI” PANELİ

    ALMAN BUYUKELCILIGI YARGI ALGISI PANELINI TESEV ILE BERABER BÜYÜKELCILIKTE DUZENLEMEKTE VE DIGER YANDAN DA ALMANYA AVRUPA ADALET DIVANI KARARI VE GENELGEYE RAGMEN VIZE UYGULAYAN YARGI ANLAYISI MANTIGINI DEVAM ETTİRMEKTEDİR. BU PANELDE TESEV YETKILILERINDEN DE ALMAN YARGISININ ALGISININ NE

    KADAR BU PANELLE UYGUNLUK ICINDE OLDUGUNU SORMASINI

    ISTERDIM. BENIMKI DOGRU SENINKI YANLIS MANTIGIYLA HAREKET EDILMEMESI GEREKTIGINI ORADA ACIKLAMAK SON DERECE DOGRU OLURDU DIYE DUSUNMEKTEYIM. HUKUK HERKEZ ICIN AYNI GECERLILIKTE OLMALIDIR.

    O ZAMAN DEMOKRASIDEN HAKTAN HUKUKTAN BAHSEDILIRIZ.

    ASAGIDAKI IKI HABERI OKUDUKTAN SONRA YORUMUNUZU VICDANLARINIZA VE BU ARTIK YETER DEMEYE

    SIZLERI DAVET EDIYORUM.

    SAYGILARIMLA

    ABDULLAH SONMEZ

    İLK HABER

    ALMANYA BÜYÜKELÇİLİĞİNDE “YARGI ALGISI” PANELİ

    -PANELDE, TOPLUM İLE HAKİM VE SAVCILARIN YARGI

    ALGISI KONUSUNDAKİ ARAŞTIRMALAR SUNULDU

    ANKARA (A.A) – 27.07.2009 – Almanya’nın Ankara Büyükelçiliği ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV) desteğiyle yapılan, “Biraz Adil, Biraz Değil” ve “Adalet Biraz Es Geçiliyor” adlı iki araştırma sunuldu.

    Almanya Büyükelçiliği konutunda düzenlenen panele, araştırmaları yapan ve kaleme alan Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mithat Sancar ve Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Suavi Aydın katılarak, çalışmalarını sundu. Panele ayrıca, Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk’un da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.

    Panelin açılış konuşmasını yapan Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz, yapılan araştırmaların demokratik ve hukuk devletinin önemli unsuru olan yargıya duyulan güveni değerlendirdiğini belirterek, yargıya güven konusunun Avrupa’da ve Almanya’da da tartışıldığını ifade etti.

    Yargıya güven konusundaki bilincin Türkiye’de arttığının gözlemlendiğini kaydeden Cuntz, “Bu tartışmaların AB sürecinde olması önemli. Yargı konusuna önem atfedilmesi memnuniyet verici” dedi.

    Türkiye ile Almanya arasında yargı konusundaki işbirliğine de değinen Büyükelçi Cuntz, 2007’de iki ülke arasında yargı konusunda bir işbirliği anlaşmasının imzalandığını anımsattı.

    Büyükelçinin konuşmasının ardından söz alan Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mithat Sancar, “Adalet Biraz Es Geçiyor…Demokratikleşme Sürecinde Hakim ve Savcılar” adlı araştırmasını sundu. Savcı ve yargıçların zihniyetine ve onların devlet, adalet ve hak kavramlarına nasıl yaklaştıklarına ışık tutmayı amaçlayan araştırma için 4 ilde 51 hakim ve savcıyla görüştüklerini söyleyen Sancar, bu görüşmelerin “derinlemesine mülakat” yoluyla yapıldığını bildirdi.

    Bu araştırmayla, yargının tarafsızlığının “hassas bir alan” olduğunu gördüklerini kaydeden Sancar, görüştükleri savcı ve hakimlerinin çoğunun “yargıda siyasallaşmanın çok güçlü olduğu” görüşünü paylaştıklarını belirtti.

    Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Suavi Aydın da, araştırmanın ikinci ayağı olan ve Prof. Sancar’la birlikte kaleme aldığı “Biraz Adil, Biraz Değil…Demokratikleşme Sürecinde Toplumun Yargı Algısı” konusunda bilgi verdi.

    Aydın, çalışmanın toplumun yargıya ilişkin izlenim ve algılarını anlamayı sağlayacak dayanak noktaları tespit etmeyi hedeflediğini söyleyerek, araştırma için 20 ilde 59 kişiyle derinlemesine mülakat yapıldığını kaydetti.

    Araştırma, yargı bağımsızlığının önündeki engeller, mahkemelerin adilliği, adalet sistemi dışında hak arayışı gibi farklı konular üzerinden yurttaşların hukuk sistemi ve yargısal işleyişe ilişkin bakış açılarını inceliyor.

    Prof. Aydın, araştırma sonucunda yurttaşlar nezdinde “olumsuz mahkeme imajının” ve “mahkemelerini adil olmadığına dair inancın” ortaya çıktığını kaydetti. Yargı bağımsızlığı/tarafsızlığının olmadığı inancının da araştırma sonucunda ortaya çıktığını belirten Aydın, “medyanın yargıyı temsili” ve “yargı ile rejim arasındaki” ilişki konusunda yapılan iki araştırmayla, yargı algısı araştırmasının tamamlanacağını vurguladı.

    Panelin ardından, katılımcılar onuruna büyükelçilik konutu bahçesinde kokteyl düzenlendi.

    İKİNCİ HABER

    Türk’e vizeye devam

    28 Temmuz 2009 / Celal ÖZCAN/MÜNİH

    Almanya, Avrupa Adalet Divanı kararı ve yayınladığı genelgeye rağmen, Türkler’e vize uygulamaya devam ediyor.

    ALMANYA, Avrupa Adalet Divanı’nın 1 Ocak 1973’te imzalanan Türkiye-AET Katma Protokole dayanarak verdiği “Türklere vize muafiyeti” kararı doğrultusunda hizmet sektöründe vizeyi kaldırmasına rağmen, pratikte vize uygulaması sürüyor. Türkiye’den Almanya’ya kamp yapmak için gelen birinci lig takımları Fenerbahçe, Eskişehirspor ve son olarak ise Antalyaspor takım olarak vize almak zorunda kaldı.
    Özel maçlara muafiyet yok

    Antalyaspor dış ilişkiler sorumlusu Servet Çavuşoğlu, Almanya kampına gelmeden önce vize muafiyeti için başvurdukları İzmir’deki Alman Başkonsolosluğu’nun ‘Sadece resmi maç için vize yok’ yanıtını aldıklarını söyledi. Konsolosluğun Ayrıca resmi maçlarda bile takım doktoru, fizyoterapist ve malzemecilere vize mecburiyeti olduğunu vurguladığına işaret eden Çavuşoğlu, “Antalya ile kardeş kent olan Nürnberg’deki kamp yerini hazırladık. Sayın Dr. İsmail Baloğlu devreye girmesiyle sporcularımza üç gün içinde vizeyi aldık. Kişi başına 60 Euro vize, 30 Euro seyahat sağlık sigortası yaptırdık” dedi.

    Genelgede ne yazıyor?

    Almanya Dışişleri Bakanlığı tarafından Ankara Büyükelçiliği’ne gönderilen genelgede, 15 Haziran tarihinden itibaren sporcu, sanatçı, bilim adamı, işadamı ve TIR şoförlerinin Almanya’ya vizesiz giriş yapabileceği belirtiliyor. Genelgede, “Türk vatandaşları Türkiye’deki ikametlerini korumak kaydıyla iki ayı geçmeyecek şekilde Almanya’ya vizesiz giriş yapabilirler” deniliyor.

    Münihli avukatlar Serdal Altuntaş ve Temel Nal, Almanya’nın devam eden vize talebinin Avrupa Adalet Divanı’na aykırı olduğunu vurguladılar. Avukatlar, “Avrupa Adalet Divanı kararında resmi maç veya resmi olmayan maç gibi bir ayrım yapmıyor. Karar var, ama uygulanmıyor” dediler.

  • AZERBAYCAN-TÜRKİYE ARASINDAKİ VİZE İŞLEMLERİNİN KALDIRILMASI GÖRÜŞÜLÜYOR

    AZERBAYCAN-TÜRKİYE ARASINDAKİ VİZE İŞLEMLERİNİN KALDIRILMASI GÖRÜŞÜLÜYOR

     

      - ictimai

    Azerbaycan basınında gündeme gelen  bilgilere göre,  Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Azerbaycan ziyareti sırasında, Türkiye ve Azerbaycan arasında vize işlemlerinin kaldırılması ve Azerbaycan vatandaşlarının Türkiye’de mülk edinmeyi sağlayacak yeni kanunlar üzerinde görüş alışverişinde bulunuldu.

     

    İçtimai, 27 Mayıs 2009

     

    Tolga Çakır  

  • VİZESİZ GİRİŞ UYGULAMASI KOMPLİKE

    VİZESİZ GİRİŞ UYGULAMASI KOMPLİKE

    ALMANYA’YA “VİZESİZ GİRİŞ” UYGULAMASI

    TÜRKİYE, YENİ UYGULAMANIN KOMPLİKE OLDUĞUNU VE SORUNLAR YARATABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYOR

    DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ ÖZÜGERGİN: “(ADALET DİVANI’NIN) KARARININ KENDİSİ BASİT,  UYGULAMANIN DA BASİT OLMASI GEREKİR”

    ANKARA (A.A) – 11.06.2009 – Türkiye, Almanya’nın Avrupa Adalet Divanı’nın “vizesiz giriş” konusundaki kararı doğrultusunda getirdiği yeni düzenlemenin komplike olduğunu ve uygulamada bazı sorunlar yaratabileceğini düşünüyor.

    Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Burak Özügergin, Bakanlıkta düzenlenen basın toplantısında Avrupa Adalet Divanı’nın Soysal kararı çerçevesinde sanatçılar, bilim adamları, sporcular ve şoförlerin Türkiye’deki ikametlerini korumak kaydıyla ve iki ayı geçmeyecek şekilde Almanya’ya vizesiz giriş hakkı kazanmasına ilişkin soruyu yanıtladı.

    Ankara’daki Almanya Büyükelçiliğinin vize muafiyetine ilişkin 5 Haziran tarihli açıklamasını memnuniyetle karşıladıklarını söyleyen Özügergin, “Bu düzenlemenin koşulları incelendiği zaman öngörülen tedbirlerin uygulamada bu sefer yeni bazı sorunlar yaratabileceği düşüncesindeyiz” dedi.

    Sözcü Özügergin, vizenin her ülkenin hükümranlık hakkı olduğunu, başka ülkelerin iç işlerine karışamayacaklarını söyleyerek, ancak bu konunun Adalet Divanı kararı ile birlikte bir dış boyut kazandığına işaret etti. Yeni düzenlemenin uygulamada bazı sorunlar yaratabileceğini söyleyen Özügergin, komplike bir sistem kurulduğunu, Almanya’ya vizesiz giriş yapmak isteyen uygun meslek dalındaki bir Türk vatandaşının önünde iki seçenek bulunduğunu, bu çerçevede bu kişinin ya “vizeden muaf olduğuna dair bir vize alacağını” ya da “şansını deneyerek, Almanya’da gümrük memurunun karşısına dikileceğini” kaydetti. Sözcü Özügergin, bunun biraz riskli gibi göründüğünü belirtti.

    Konunun bir de komisyon boyutu bulunduğunu, bunun sadece Almanya’nın bazı kararlar alması ile bitmeyeceğini ifade eden Özügergin, Adalet Divanı kararını uygulama rehberini hazırlayacak olan komisyon nezdinde gerekli girişimleri yapmakta olduklarını söyledi. Özügergin, bu girişimlerde, “Divan kararının gerek hizmet sunucusu, gerekse hizmet alıcısı Türk vatandaşları için vize muafiyeti kaldırılmasını öngördüğü, dolayısıyla AB Komisyonu’nun üye ülkeler için hazırlayacağı rehberin de esas olarak bu temel üzerine inşa edilmesi gerektiğinin” vurgulandığını bildirdi.

    Sözcü, “Yani işi daha da karmaşık hale getirmek değil… Divan kararı ne diyor: belirli kategorilerdeki vatandaşlar için vizenin kaldırılması. Yani kararın kendisi basit, uygulamanın da basit olması gerekir” diye konuştu.

    Özügergin, Türkiye’nin gerek komisyon gerekse Almanya nezdinde görüşlerini aktardığını da ifade etti.

  • Vize yetkisi Alman polisinin entelektüel seviyesine kaldı

    Vize yetkisi Alman polisinin entelektüel seviyesine kaldı

    Türkiye’deki Alman makamlarının verdiği “muafiyet belgesi”nin hukuki bir geçerliliği olmadığını bildiren Ankara Büyükelçisi Eckartz Cuntz, ülkeye giriş için yetkinin sınır polisinde olduğunu açıkladı.

    Avrupa Adalet Divanı’nın aldığı karar sonrası Almanya’nın Türklere vizesiz giriş için başlattığı uygulamalarla ilgili kargaşa sürüyor. Son olarak Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eckartz Cuntz, Türkiye’deki Alman makamlarının verdiği “muafiyet belgesi”nin hukuki bir geçerliliği olmadığını bildirdi. “Ya sınır polisi Sezen Aksu’yu tanımıyorsa?” sorusu üzerine ise Büyükelçi Cuntz ülkeye giriş için yetkinin sınır polisinde olduğunu açıkladı.
    Almanya, belli mesleklere mensup Türk vatandaşlarına “vize muafiyeti” uygulamasına başladı. Ancak uygulama, beraberinde tartışmaları da getirdi. Diplomasi Muhabirleri Derneği ile bir araya gelen Cuntz, Avrupa Adalet Divanı’nın aldığı kararı ilk uygulamaya koyan ülkenin Almanya olduğunu belirterek bundan guru duyduklarını söyledi. Cuntz, ülkesine gidecek Türk sanatçı, sporcu ya da akademisyenler için “istemeleri halinde” büyükelçilik ya da başkonsolosluklar tarafından “vize muafiyeti taşıdıklarına” ilişkin belge verilebileceğini hatırlattı. Ancak Büyükelçi, bu belgenin bağlayıcılığı olmadığını da dile getirdi: “Bu belgeyi, istenmesi halinde, kolaylık için vereceğiz. Ama belgenin bir hukuki değeri yok. Bunu bir yardım olarak görmek gerekiyor. “

    Havayoluyla gİrİş bİlmecesİ

    Basın mensupları, Büyükelçi’ye, “Ya sınırdaki Alman polisi Türk sanatçıları tanımazsa ne olacak?” diyerek Sezen Aksu ve Zülfü Livaneli örneklerini sordu. Cuntz’un cevabını tatmin edici bulmayan bir basın mensubu ise “Vize muafiyeti Alman polisinin entelektüel düzeyine emanet durumda.” yorumunda bulundu. Bunun üzerine Büyükelçi, yetkinin Alman sınır polisinde olduğunu dile getirdi. Gazeteciler, muafiyet kararına rağmen havayolu ile Almanya’ya gitmek isteyen Türk vatandaşlarının bu uygulamadan yararlanamadığı ve bu konuda bir düzenleme olmadığı da hatırlattı. Büyükelçisi Cuntz, “Tüm ilgili Alman makamları, vize muafiyeti kararından haberdar.” demekle yetindi.

    Almanya’nın Ankara Büyükelçiliği, Avrupa Adalet Divanının ”Soysal davasında” verdiği 19 Şubat 2009 tarihli kararı doğrultusunda, idari uygulamada değişiklik yapılarak, sanatçı, bilim adamı, sporcu ve şoför Türk vatandaşlarının, 5 Haziran 2009 tarihinden geçerli olmak üzere, Türkiye’deki ikametlerini korumak kaydıyla ve iki ayı geçmeyecek şekilde Almanya’ya vizesiz giriş yapabileceğini açıklamıştı.

    Ancak bu uygulama çeşitli eleştirilere maruz kalıyor ve uygulamada bazı sıkıntılar doğuruyor. Havalimanı yetkilileri, vizesiz giriş uygulamasına ilişkin bir talimat olmadığı için eski uygulamanın yürürlükte olduğunu ve buna devam ettiklerini bildiriyorlar.

    09 Haziran 2009, Salı

    SERVET YANATMA, ANKARA

  • Vizeden vazgeçilmeli

    Vizeden vazgeçilmeli

    10 Haziran 2009 / Oya SAKARYA HÜRRİYET

    Avukat Dr. Rolf Gutmann Avrupa Adalet Divanı’nın Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulaması kararını değerlendirerek “Türk vatandaşlarına 1973’te yürürlükte olmayan vize uygulamasının şu anda olması, birliğin en üst yargı mercii tarafından açıkça hukuka aykırı ilan edilmiştir. Vize uygulamasından zarar gören Türk vatandaşları tazminat davaları açmalıdır” dedi.

    ALMANYA’da “Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulaması davası” olarak bilinen, Mehmet Soysal davasının avukatı Dr. Rolf Gutmann, Avrupa Adalet Divanı’nın (ATAD) aldığı kararı değerlendirdi. Alman Türk Toplumu, BW Türk Toplumu ve Stuttgart Türk Akademisyenler Derneği tarafından düzenlenen toplantı Haus 49’da gerçekleşti. Dr. Rolf Gutmann, Avrupa Adalet Divanı’nın Türkler için vize muafiyeti kararını 1973’de Türkiye ile o zamanki AB ülkeleri arasında yürürlüğe giren Katma Protokol’e dayanarak verdiğini, ve yürürlüğe girdiği tarihte olmayan vize uygulamasının 41/1 madde uyarınca yeni bir kısıtlamanın yasak olduğunun açıklığa kavuştuğunu söyleyerek, “Görüldüğü kadarıyla bir süre daha uygulamadan kaynaklanan güçlükler yaşanacak” dedi.

    Diplomatik kanallar işlesin

    Yabancılar hukuku uzmanı avukat Dr. Rolf Gutmann, ATAD kararının fiilen uygulamaya geçirilebilmesi için, üye devletlerin, hukukun üstünlüğü ilkesine saygı çerçevesinde kararın uygulamasına yönelik önlemler alması gerektiğini söyleyerek konuşmasına şöyle devam etti: “Ne yazık ki, bu yaklaşım, bugüne kadar görülmedi. Yapılması gereken, öncelikle diplomatik kanallar, siyasi ilişkiler ile ikna çabaları yoluna gidilmesi gerekir. Almanya’da Türk vatandaşlarına yönelik Ocak 1973’te yürürlükte olmayan vize uygulamasının şu anda olması, birliğin en üst yargı mercii tarafından açıkça hukuka aykırı ilan edilmiştir. Üye devletlerin buna uygun adımlar atmaması halinde, vize uygulamasından zarar gören Türk vatandaşları milli mahkemeler nezdinde tazminat davaları açmalıdır. Vize ücreti ödeyen geri alabilir. Karardan öncelikle işadamları olmak üzere, avukat, sporcu, doktor ve akademisyenler ile turizm, öğrenim veya tedavi amacıyla AB ülkelerine giren Türk vatandaşları yararlanabilir. Pasif hizmet aldikları için turistler de bu karardan faydalanabilirler.”

    Vize ücreti geri alınabilir

    Dr. Rolf Gutmann, vize konusunda alınan karardan sonra, mahkemeye başvurulduğu takdirde vize için ödenen ücretin geri alınabileceğini söyledi. Avukat Gutmann, “Örneğin Stuttgart’a seyahat edecek Türk vatandaşı geleceğini yazılı olarak Stuttgart Polisi, sınır polisi veya İçişleri Bakanlığı’na bildirsin. Yolculukta uçak şirketiyle sorun çıktığında bunu belgeletsin. Tazminat davası açarsa kazanır. Vize alarak gelenler mahkemeye başvurursa vize için ödedikleri ücreti geri alabilir” dedi.

  • Annem-babam neden Danimarka’ya gelmediler?

    Annem-babam neden Danimarka’ya gelmediler?

    Güncelleme : 09.06.2009 Sabah

    Sorunun cevabını hemen vereyim. 21 yıldır yaşadığım Danimarka’da annem babam beni ziyaret etmediler. Bunun bir tek nedeni var. O da dünyanın en onur kırıcı uygulamalarından biri olarak gördüğüm vize çilesine o yaşlı insanları maruz bırakmamak inatçılığı. Kendimce bir protesto. Annem ve babam beni ömürleri yeterse Danimarka’ya vizesiz girebilecekleri gün geldiğinde ziyaret edecekler.

    Onlara “Buraya gelmeniz için vize almanız gerekli, bunun için de 14 çeşit belge ile birlikte İstanbul ya da Ankara’ya gitmeniz, Danimarka temsilciliklerinde vizeye başvurmanız gerekiyor” demeyi kendime yediremiyorum. Yukarıdaki paragraf geçtiğimiz günlerde katıldığım ve AB-Türkiye ilişkilerinin tartışıldığı bir panelde bana sorulan bir soruya verdiğim cevaptır. Türk basınında bu günlerde “Avrupa Birliği ülkelerine vize kalktı, kalkıyor” başlıklı haberler okuyoruz.

    Başlıkları görünce seviniyoruz, başlığın altındaki yazıyı okuyunca ise Avrupalıların göz boyamacı, iki yüzlü açıklamalarını görüp şüpheye düşüyoruz. Acaba bizi kafaya mı alıyorlar diyerek. Vize bize müstehak 1980’li yılların başından itibaren suya atılan bir taşın halkaları gibi tüm Avrupa ülkelerinde yayılan “Türklere vize uygulama” sporu aradan geçen yıllar içinde inanılmaz sayıda vatandaşımızı mağdur etti, maddi ve manevi zarara yol açtı. Türk olan eşini dostunu bile kendi ülkesine davet etmek isteyen AB vatandaşlarına kendi ülke yetkilileri “dostunuzu o kadar seviyorsanız gidin onu memleketinde ziyaret edin” tavsiyesinde bulundular,bulunmaya devam ediyorlar.

    Halbuki vize uyguladıkları halkın ülkesi AB’ye üye olmak üzere müzakerelere başlamış. Yasalarını kurallarını AB müktesebatına uydurmaya söz vermiş, bunun için reform süreci başlatmış. Ara başlıkta “vize bize müstehak” dedik, Öinki vizeden mağdur olan bizler yalnızız. Hakkımızı savunacak kimse yok. 1963 yılında imzalananan Ankara anlaşması ve ardından imzalanan katma protokol uyarınca Avrupa Birliği ülkelerinin Türklere vize uygulama hakkı bulunmuyor. Bunu gündeme getirmek için son bir kaç yıl içinde bir kaç Türkün bireysel olarak Avrupa Adalet divanına başvurması yeterli oldu. Zaman zaman Avrupa ülkelerine Türk siyasetçileri çeşitli heyetler halinde gelirler, vatandaşlarımızın büyük bir heyecanla katıldığı dert dinleme toplantısı yaparlar. Bu toplantıların bir çoğuna ben de katıldım. Bu toplantılara dinleyicilerin karşısına geçen siyasetçilerimiz, “aman ha mutlaka çocuklarınızı okutun” cümlesiyle özetlenebilecek saatler süren konuşma yaparlar ve sorunları Ankara’ya ileteceğiz diyerek masadan kalkarlar. Nedense yıllardır süren bu toplantıların ardından bir Allahın kulu siyasetçimiz kalkıp da şu vize sorununu gündeme getireyim demez.

    Halbuki bu sorun hem 70 milyonluk Türk halkı hem de Avrupa’da yaşayan 3,5 milyon vatandaşımızın en büyük sorunudur. Fasülyeden AB üyesi AB ile üyelik müzakereleri yürüten ülkeme, kıravatını bağlamasını bilmeyen Avrupalı politikacıların, “Şunu yap, bunu yerine getir, yoksa bizim aramız katılamazsın” dediklerini duydukça ve annemle babamın Danimarka’ya gelmek için vize almak zorunda olduklarını da düşününce “Acaba biz AB’ye üye olursak ‘fasülyeden üye’ mi olacağız” diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Hani mahalle arasında oynanan futbol maçlarında oyuna katılımı sonuca etki etmeyecek olan çocuklar vardır ya, işte onların fasülyeden oynaması gibi oynayan bir üye olacağımızdan korkuyorum. Yani AB üyesi bir Türkiye, ama vatandaşları AB’nin ruhunu oluşturan serbest dolaşımdan men edilmiş bir üye. AB ile üyelik görüşmeleri yürüten büyüklerimize buradan sesleniyorum. “Mister, devam edeceksek şu vizeyi kaldırın” deyin lütfen. Bu arada Türkiye’deki Danimarka büyükelçisi sayın Jesper Vahr’a de sesleniyorum.

    Eminim ülkemizde gayrimenkul alan 7 bin civarında Danimarka vatandaşının, ülkeme tatile gelen 200 bin Danimarkalı tatilcinin iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine yaptıkları katkıdan dolayı memnuniyet duyduğunuzu ve bunu bulunduğunuz çeşitli ortamlarda da dile getirdiğinizi kesin olarak bilmesem de tahmin ediyorum. Ama ne olur ülkenizin çalıştığınız ülke vatandaşlarına da vize uyguladığını hem de en katı kurallarla vize uyguladığını da sözlerinizin sonuna ekleyin lütfen. Ya da bu konuda siz de bir şey yapın.

  • Böyle Avrupalılık olmaz

    Böyle Avrupalılık olmaz

    8 Haziran 2009 / Ahmet KÜLAHÇI

    AVRUPA deyince akla; demokrasi gelir. Avrupa deyince akla; demokratik hukuk devleti gelir. Avrupa deyince akla; adalet makamlarının aldığı kararlara saygı gelir.

    Ancak, Türkiye ve Türkler sözkonusu olduğunda Avrupa’nın, daha doğrusu Avrupalıların bu ilkeleri genelde hemen unutuverdikleri gözlenmektedir.

    Tıpkı vizesiz seyahat ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyeliğinde olduğu gibi.

    Türkiye ile şu andaki AB’nin “anası” konumundaki Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) arasında tam üyelik hedefiyle 1963 yılında imzalanan Ankara Anlaşması’na ek olarak 1 Ocak 1973’te yürürlüğe giren Katma Protokol’de, çok açık bir biçimde “taraflar, aralarında yerleşme hakkı ve hizmetlerin serbest icrasına yeni kısıtlamalar koymaktan sakınırlar” denilmektedir.

    Bu “Hakların Geriye Dönük Kötüleştirmesi Yasağı” olarak nitelenmektedir.
    Yani, bu sözleşmeye göre Türklerin o dönemde sahip oldukları hakların kötüleştirilmesi yasaktır.
    Ama, başta Almanya olmak üzere AB ülkeleri hükümetleri, bunu politik olarak ilerine gelen şekilde yorumlayıp, işlerine geldiği şekilde bir tutum izlemişlerdir.
    Nitekim Almanya 5 Ekim 1980 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vize alma zorunluluğunu hayata geçirmiştir.
    Hem de Katma Protokol’e aykırı olduğunu bile bile…
    Nitekim Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD) verdiği kararlar bunu çok açık bir biçimde ortaya koymaktadır.
    14 Mart 200 tarihli Koçak kararı.
    8 Mayıs 2003 tarihli Alternatif ve Yeşil Sendikacılar kararı.
    21 Ekim 2003 tarihli Abatay kararı.
    7 Temmuz 2005 tarihli Gürol kararı.
    30 Mart 2006 tarihli Yedas Tarım ve Otomotiv Sanayi kararı.
    18 Temmuz 2007 tarihli Derin kararı.
    4 Ekim 2007 tarihli Polat kararı.
    10 Kasım 2007 Tüm ve Darı kararı.
    Son olarak da 19 Şubat 2009 tarihli Sosyal kararı.
    Evet, ABAD’ın son 10 yılda aldığı bu kararların hepsi vize uygulamasının Katma Protokol’le bağdaşmadığı yönündedir.
    Ama buna rağmen Almanya da, diğer AB ülkeleri de hala “yan çizmenin” yollarını aramakta ısrar etmektedir.
    Aynı tutum Türkiye’nin AB üyeliği için de geçerlidir.
    Türkiye ile AET arasında tam üyelik hedefini içeren Ankara Anlaşması 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanmıştır.
    1999 yılında Helsinki’de Türkiye’ye “resmi aday statüsü” verilmiştir.

    17 Aralık 2004 tarihinde Brüksel’de yapılan AB Konseyi Zirvesi’nde Türkiye ile müzakerelerin 3 Ekim 2005 tarihinde başlaması kararlaştırılmıştır.
    Hem de oybirliğiyle.

    Böyle olduğu halde Fransa Devlet Başkanı Nicolas Sarkozy ile Almanya Başbakanı Angela Merkel’in başını çektiği bir grup, Türkiye’yi “imtiyazlı ortaklık” ile karar mekanizmasının dışında tutmanın yollarını aramaktadır.
    Açıkçası, Sarkozy de, Merkel de devletlerarası sözleşmeleri hiçe sayıp Türkiye’yi dışta tutmak istemekteler.
    Oysa ki, hükümetlerin gelip geçici, devletlerin ise kalıcı olduğunu Sarkozy de, Merkel de çok iyi bilmektedir.
    Tabii ABAD gibi bir en yüksek düzeyde bir yargı organının kararlarının kendileri için bağlayıcı olduğunu da…
    Ama buna rağmen “yan çizme”nin yollarını aratmaktan da geri kalmıyorlar.
    İşte bu tutum Avrupa’ya daha doğrusu Avrupalılara ve Avrupalılığa yakışmamaktadır.
    Hem de hiç yakışmamakta…

  • Türklere turistik vize uygulanamaz

    Türklere turistik vize uygulanamaz

    8 Haziran 2009 / Celal ÖZCAN/MÜNİH Hürriyet

    Almanya’da Erding Bölgesel Mahkemesi’nin “Türkler Almanya’ya vizesiz seyahat edebilir” kararının mimarı Münihli avukat Serdal Altuntaş, “Alman mahkemesi ilk kez hizmet almakla vermek arasında bir fark olmadığını kabul etmiştir. Bu yanıyla çok önemli bir karardır” dedi.

    BİR Türk şirketi CEO’sunun vize davasına bakan Alman mahkemesinin “Türkler Almanya’ya vizesiz seyahat edebilir” kararı vermesi büyük yankı uyandırdı. Davayı kazanan Türk işadamının savunma avukatı Serdal Altuntaş, “Bu karar Türkiye’den turistler için de Almanya’ya vizesiz seyahatin onayıdır” dedi. Bu nedenle Türkiye’yi turistik vizenin de kalkması için harekete geçmeye çağıran avukat Serdal Altuntaş, Türkiye’nin ikili ilişkileri gözönünde bulundurarak sessiz kalmasını eleştirdi. Kararın çok önemli olduğunu vurgulayan Münihli avukat Serdal Altuntaş şöyle dedi: “Almanya’da ilk kez bir mahkeme Avrupa Adalet Divanı’nın Soysal kararına dayanarak ‘hizmet almakla vermek arasında bir fark yoktur. Adalet Divanı hizmet almak ya da vermek gibi bir ayrım da yapmıyor’ kararını vermiştir. Erding Bölgesel Mahkemesi hizmet almanın da vize muafiyetine girdiğini kabul etmiştir. Çünkü Almanya Avrupa Adalet Divanı’nın kararının sadece hizmet verenlere geçerli olduğunu savunuyor. Ancak mahkeme bizzat ve ilk kez diyor ki, ‘Avrupa Adalet Divanı kararında hizmet almakla vermek arasında bir ayrım yapmamıştır. Bu ayrımı yapmak gerçeğe aykırıdır.’ Bu, şu anlama geliyor. Örneğin Almanya’da müze ziyareti, Almanca kurs, maç seyretme, konsere gitme gibi hizmet almak için Almanya’ya gelmek isteyen bir Türk vizesiz seyahat edebilir.”

    Dondurulmuş hak

    Avrupa Adalet Divanı’nın Türkler için vize muafiyeti kararını 1973’de Türkiye ile o zamanki AB ülkeleri arasında yürürlüğe giren Katma Protokole dayanarak verdiğini hatırlatan avukat Serdal Altuntaş konuşmasını şöyle sürdürdü: “Katma protokol anlaşmasına göre o zamanki haklar donduruluyor. Yani bu ikili anlaşmaya göre Türk ve AB vatandaşlarının karşılıklı olarak o zamanki geçerli hakları kötüleştirilemez. 1973 yılında Türk vatandaşlarına vize uygulanmıyordu. Yani hizmet veren vizeden muaf, alan vizeye tabi diye bir uygulama yoktu. 3 ayı geçmemek ve çalışmamak kaydıyla turistik amaçla Almanya’ya gelmek isteyen bir Türk vatandaşı yanında geçerli pasaportu varsa, gelebiliyordu. O zaman Türk vatandaşlarından vize muafiyeti gibi bir belge de istenmiyordu. Hukukta ‘dondurulmuş durum’ diye bir kavram vardır. Yani o zamanki durum aynen şimdi de uygulanmak zorundadır. Ancak Almanya şimdi hizmet vermek için gelenlere vize muafiyetini uygulamak istiyor ve bir de isteyene dış temsilciliklerden vize muafiyeti belgesi almasını tavsiye ediyor. Bu yanlış. Almanya uygulamayı Türkiye’ye kaydırmak istiyor. İkili anlaşmanın yürürlüğe girdiği dönemde böyle bir uygulama yoktu. Vize uygulaması 1980’de başladı. Almanya şimdi 1973’te durum neyse, onu uygulamak zorundadır. Schengen vizesi Türkler için geçerli olamaz, çünkü o zaman Schengen vizesi yoktu.“

    Almanlar alıyor

    Alman işadamlarının bu ikili sözleşmeden doğan haklara dayanarak, Türkiye’de istediği yere gittiğini, orada iş yaptığını kaydeden avukat Altuntaş, “İkili sözleşme diyor ki, ikili anlaşmadaki haklar Ağrı’daki Türk vatandaşı için de geçerlidir, Bavyera’daki Alman vatandaşı için de” diye konuştu. Soysal davasının 2006 yılında açıldığına işaret eden avukat Altuntaş, davanın 3 yıl sürdüğüne dikkat çekerek şöyle konuştu: “Hatırlayacak olursanız, dönemin Bavyera İçişleri Bakanı Beckstein, Türkler için vize kalkmalıdır yönünde o zamanlar demeçler verdi. Çünkü davanın nasıl sonuçlanacağını biliyorlardı. Şimdi Avrupa Adalet Divanı Almanya’yı mahkum etti. Almanya hakkında sözleşmelere aykırı davranmaktan dava açılabilir. Ancak bu davayı Türk devleti açabilir” dedi.

    Türkiye sesini çıkarmadı

    Almanya’nın 1980 yılında Türklere vize uygulama düşüncesini önceden Türkiye’yle görüştüğüne işaret eden avukat Altuntaş şöyle dedi: “O zaman Almanya ve Avusturya’daki hukukçular Türk Büyükelçiliklerini uyardılar ve dediler ki, sakın kabul etmeyin, bu, anlaşmalara aykırı. Ancak Türkiye bu uyarılara rağmen o zaman ses çıkarmadı. Bunun üzerine Almanya da vize uygulamasını başlattı. 1973’de Türk vatandaşları için geçerli durum şuydu: Eğer bir Türk 3 aylığına Almanya’ya seyahat etmek istiyorsa, vizesiz gelebilir. Eğer 3 aydan fazla kalacaksa, önceden vize almak zorunda. İşte aile birleşiminde önceden vize şartı da burdan kaynaklanıyor.”

    Almanya’nın Erding Bölgesel Mahkemesi Almanya seyahatinde Schengen vizesini 8 gün geçirdiği için ceza alan bir Türk şirketinin CEO’sunun açtığı davada, “Türkler Almanya’ya vizesiz seyahat edebilir” kararı vermişti. Mahkeme Adalet Divanı’nın Soysal kararına dayanarak verdiği kararda, hizmetin almak ya da vermek gibi bir ayrımının yapılamayacağını vurgulamıştı.

  • ALMAN HÜKÜMETİNİN HAKSIZ VİZE UYGULAMASI

    ALMAN HÜKÜMETİNİN HAKSIZ VİZE UYGULAMASI

    VİZESİZ AVRUPA’YA DOĞRU…

    TÜGİAD: ”ALMAN HÜKÜMETİNİN HAKSIZ VİZE UYGULAMASI KONUSUNDA BEKLENEN ADIMLARI ATMADIĞI, YENİ KOTALAR BELİRLEDİĞİ VE BÜROKRATİK YOLLARLA SÜRECİ UZATMAYA ÇALIŞTIĞI GÖRÜLMEKTEDİR”

    İSTANBUL (A.A) – 08.06.2009 – Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD), Alman Hükümetinin ”haksız vize” uygulaması konusunda beklenen adımları atmadığı, yeni kotalar belirlediği ve bürokratik yollarla süreci uzatmaya çalıştığının görüldüğünü belirtti.

    TÜGİAD’tan yapılan yazılı açıklamada, vize konusunun, Alman Hükümeti tarafından farklı mecralara çekilmek istendiği, AB Komisyonunun da gereken hassasiyeti göstermekte geciktiği belirtildi.

    Vizenin, tüm Türk vatandaşları için kalkacağının vurgulandığı açıklamada, hükümetin bu konuda ”daha sert bir politika” benimsemesinin beklendiği kaydedildi.

    Açıklamada, şöyle denildi:

    ”Son zamanlarda basında yer aldığı kadarıyla, Alman Hükümetinin haksız vize uygulaması konusunda beklenen adımları atmadığı, yeni kotalar belirlediği ve bürokratik yollarla süreci uzatmaya çalıştığı görülmektedir. Sanatçılar, TIR şoförleri, gemi mürettebatı ve hatta muafiyet belgeleri derken, açıkça anlaşılıyor ki, Alman Hükümeti yeni bariyerler oluşturmaktadır.”

    Kendilerine, altında imzaları bulunan Ankara Anlaşmasını, 1973’de yürürlüğe giren Katma Protokolün 41. maddesini, 19 Şubat 2009 tarihinde en üst mahkemenin almış olduğu nihai kararı hatırlatır ve önce, kendi ülkelerinde uygulanan yabancılar yasası üzerinde çalışmalarını öneririz.”

    Söz konusu anlaşmalara imza atan diğer AB ülkelerinden ”ses çıkmadığı”, bunun endişe edici olduğu ifade edilen açıklamada, AB sınırları içinde hizmetin serbest dolaşımının, kazanılmış ancak yıllardır görmezden gelinen ”yasal hak” olduğu vurgulandı.

    Açıklamada, ”Vize uluslararası hukuka aykırı ve Türk vatandaşlarına karşı bariz ayırımcılık içeren usulsüz bir uygulamadır ve tamamen kalkması gerekir. Türkiye’de bu konuda hassasiyet gösteren tüm sivil toplum kuruluşlarını bu slogan altında birleşmeye çağırıyoruz” ifadesine yer verildi.

  • MUAFİYET BELGESİNİ ALMA ŞARTI YOK

    MUAFİYET BELGESİNİ ALMA ŞARTI YOK

    ALMANYA’NIN ANKARA BÜYÜKELÇİSİ CUNTZ:

    “HUKUKİ BİR DEĞERİ BULUNMAYAN (VİZE MUAFİYET BELGESİNİ) ALMA ŞARTI BULUNMUYOR ANCAK İŞLERİ KOLAYLAŞTIRIYOR”

    (DENİZ FENERİ e.V SORUŞTURMASI) KONUSUNU SİYASİLEŞTİRMENİN VE SİYASETE ALET ETMENİN ÇOK DOĞRU OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORUM”

    ANKARA (A.A) – 08.06.2009 – Almanya’nın “vizesiz girişe” ilişkin getirdiği yeni uygulamaya ilişkin eleştiriler artarken, Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz, büyükelçilik tarafından verilebilecek olan “vize muafiyet belgesinin” hukuki değeri olmadığını ancak belgenin işleri kolaylaştıracağını söyledi.

    Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD) üyeleri ile bir araya gelen Büyükelçi Cuntz, Almanya’ya “vizesiz giriş” uygulaması ve Deniz Feneri davasına ilişkin soruları yanıtladı.

    Cuntz, Avrupa Adalet Divanının kararı doğrultusunda sanatçılar, bilim adamları, sporcular ve şoförlerin Türkiye’deki ikametlerini korumak kaydıyla ve iki ayı geçmeyecek şekilde Almanya’ya vizesiz giriş hakkı kazanmasının Türk basınına olumlu şekilde yansımasından memnun olduğunu ifade etti.

    Bu uygulamanın sadece bazı meslek grupları için geçerli olmasının “ayrımcılık” olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığını ifade eden Büyükelçi Cuntz, Adalet Divanı’nın kararına saygılı olduklarını ve bu karar çerçevesinde bu alanlarda hizmet vermek üzere Almanya’ya gidecek olanlar için böyle bir uygulama getirildiğini kaydetti.

    Büyükelçi Cuntz, havalimanlarına bu uygulamaya ilişkin tebligat henüz gitmediği için sorunlar yaşandığının hatırlatılması üzerine, vize muafiyeti uygulamasından aslında Alman federal polisinin de haberdar olduğunu söyledi. Bu uygulama kapsamına giren kişilere arzu ettikleri takdirde bir vize muafiyet belgesi verilebileceğini, bunun da sınırlarda kolaylık sağlayacağını ifade eden Cuntz, “hukuki bir değeri bulunmayan bu belgeyi alma şartı bulunmadığını ancak işleri kolaylaştıracağını” bildirdi.

    Cuntz, “Vizesiz giriş kararı alınmışken, neden bir de bu tür bir vize muafiyeti belgesine ihtiyaç görüldüğü, bu uygulamanın aslında Adalet Divanı kararını sulandırma amacı taşıdığı, sınır polislerine bu kadar çok inisiyatif verilmesinin haksızlık olduğu” eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, bu belgenin süreci kolaylaştırma amacı taşıdığını iddia etti.

    Almanya’nın Ankara Büyükelçiliği, Avrupa Adalet Divanının ”Soysal davasında” verdiği 19 Şubat 2009 tarihli kararı doğrultusunda, idari uygulamada değişiklik yapılarak, sanatçı, bilim adamı, sporcu ve şoför Türk vatandaşlarının, 5 Haziran 2009 tarihinden geçerli olmak üzere, Türkiye’deki ikametlerini korumak kaydıyla ve iki ayı geçmeyecek şekilde Almanya’ya vizesiz giriş yapabileceğini açıklamıştı.

    Ancak bu uygulama çeşitli eleştirilere maruz kalıyor ve uygulamada bazı sıkıntılar doğuruyor. Havalimanı yetkilileri, vizesiz giriş uygulamasına ilişkin bir talimat olmadığı için eski uygulamanın yürürlükte olduğunu ve buna devam ettiklerini bildiriyorlar. Atatürk Havalimanı’ndaki Lufthansa Havayolları ve Türk Hava Yolları (THY) yetkilileri, Almanya’ya vizesiz giriş konusunda hangi kriterleri uygulayacakları konusunda ellerinde bir belge bulunmadığını da kaydederek, bir yolcunun yanlış şekilde Almanya’ya gitmesi ve yolcunun tekrar geri gönderilmesi durumunda kendilerine ağır para cezaları gelebileceğini belirtiyorlar.

    -DENİZ FENERİ SORUŞTURMASI-

    Büyükelçi Cuntz, Deniz Feneri e.V bağlantılı soruşturma ile ilgili olarak da Türkiye ile Almanya arasında hukuki alanda olağan bir işbirliği bulunduğunu söyleyerek, konuyu siyasi boyuta çekerek, çeşitli yorumlar yapılmasının doğru olmadığını kaydetti. Dava ile ilgili Alman mahkemelerinde yargılamanın yapılıp, kararların verildiğini hatırlatan Cuntz, adli yardım çerçevesinde Türkiye’nin kendilerinden istediği belgeleri gönderdiklerini belirtti. “Bu konuyu siyasileştirmenin ve siyasete alet etmenin çok doğru olmadığını düşünüyorum” diyen Cuntz, “Almanya olarak konuya sadece adli yardım dosyasını iletmek üzere muhatap olduklarını” bildirdi.

    Büyükelçi Cuntz, terör örgütü PKK’nın mali kaynakları ile ilgili soru üzerine de iki ülke arasındaki adli yardım sisteminin çok iyi çalıştığını ifade ederek, “bir şey elde edilmek isteniyorsa bunu almanın mümkün olduğunu, Alman makamlarına doğru yoldan bilgi ve belgeler sunuluyorsa, bunlar uygun bilgi ve belgelerse mutlaka gereğinin yapılacağını” söyledi.

  • 29 yıl vize haksızlığı

    29 yıl vize haksızlığı

    Celal ÖZCAN cozcan@hurriyet.de

    7 Haziran 2009, Pazar

    TÜRKİYE etrafı kalın vize duvarlarıyla çevrili bir ülke konumunda. Berlin Duvarı’nın bile tarihe karıştığı 21. yüzyılda Türkiye’ye adeta bir cezaevi muamelesi yapılıyor. 1980 yılından beri başta Almanya olmak üzere tüm Avrupa ülkeleri Türklere vize uyguluyor. Türkiye’den yurtdışına çıkmak, dünyayı tanımak veya Avrupa’daki akrabalarını ziyaret etmek isteyen insanların seyahat özgürlüğü yok. Ama aynı Avrupa ülkeleri Türkiye’yle AB üyeliği için müzakereler yapıyor. Üyeliğe hazırlanan bir ülkenin vatandaşları “şu üyesi olmak istediğimiz Avrupa nasıl, gidip bir göreyim” dediği an kendilerine önce vize yolu gösteriliyor. Vize almak sırat köprüsünü geçmek gibi. Böylece Türklerin Avrupa’yı tanıması engelleniyor. Biz Avrupa’da yaşayan Türkler kısa bir süre öncesine kadar bu acıları birlikte yaşadık, ama birkaç yıldır seyahat özgürlüğünün ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz.

    ***

    Fakat şimdi ortaya çıkıyor ki, başta Almanya olmak üzere bir çok Avrupa ülkesi Türklere 29 yıldır haksız yere vize uygulamış. Bu gerçek 29 yıl sonra nasıl ortaya çıktı? Avrupa ülkelerinin kalkıp “eyvah, kusura bakmayın, biz yanlış yapmışız” demesiyle değil. Avrupalı Türkler Avrupa Adalet Divanı’na başvurarak bu vizenin sözleşmelere aykırı olduğunu yargıya tasdik ettirdi. Avrupa Adalet Divanı’nın görevi AB’nin politikasının yasalara uygun olup olmadığını kontrol etmek. Türkiye ile o zamanki AB üyesi ülkeler arasında 1 Ocak 1973’te imzalanan Katma Protokol’ü inceleyen Avrupa Adalet Divanı, anlaşmanın 41. maddesine göre “Türkler vizeden muaftır”, yani “AB’nin Türklere vize politikası yanlıştır” sonucuna vardı.

    ***

    41. madde diyor ki, taraflar yerleşme hakkı ve hizmetlerin serbest edinimindeki kısıtlamaları aralarında gitgide kaldırmak, kısıtlama getirmemekle yükümlüdür. Yani Türk vatandaşlarının o zamanki AB ülkelerinde mevcut hakları kötüye doğru değiştirilemez, tam tersine giderek iyileştirilmek zorundadır. Madde gayet açık. Sözleşmenin imzalandığı 1973 yılında Türklere vize yoktu, 1980’de alınan vize kararı geriye bir gidiştir ve anlaşmaya aykırıdır. Bu karara göre AB ülkeleri kendi imzaladıkları sözleşmeyi 29 yıl boyunca ihlal etmiştir. Bunun çok ağır hukuki sonuçları vardır.

    1973’te imzalanan Katma Protokolün altında bakın kimlerin imzası var: Federal Almanya Cumhurbaşkanı, Fransa Cumhurbaşkanı, İtalya Cumhurbaşkanı, Majeste Belçika Kralı, Majeste Hollanda Kralı, Lüksemburg Büyük Dükü, Avrupa Konseyi ve Türkiye Cumhurbaşkanı.

    ***

    Fakat buna rağmen Almanya Cuma günü bir açıklama yaparak, belirli meslek grupları için Türk vatandaşlarına vizesiz seyahat hakkını başlatıyorum dedi. Böylece bunu sanki Almanya’nın bir lütfuymuş gibi sundu. Üstelik de sanatçı, biliminsanı, şoför ve sporcular gibi “sadece belirli meslek grupları için bu hakkı tanıyorum” dedi. Oysa Alman yargısı Türkler’e vize uygulanamayacağı kararını aldı. Münih Havaalanının bağlı olduğu Erding Bölgesel Mahkemesinin kararı aynen şöyle: “Katma Protokol’de pasif hizmet alanı yer almıyor diyerek, Soysal Kararı’nı hizmet amacıyla seyahat eden Türk işadamları ya da Türk turistlere uygulamamak gerçeklere aykırıdır. 3 ayı aşmamak ve çalışmamak kaydıyla turistik amaçla gelecek ya da en fazla iki ayla sınırlı iş gezisi yapacak Türkler’in Almanya’ya vize almasına gerek yoktur.” Vize duvarı artık çatlamıştır, AB kendi imzaladığı anlaşmalara uymak zorundadır ve 29 yıldır ödenen vize harçlarını da nasıl geri ödeyeceğini şimdiden düşünmelidir.

  • Muafiyet belgesi zorunlu değil

    Muafiyet belgesi zorunlu değil

    7 Haziran 2009 / Murat TOSUN/BERLİN

    Alman İçişleri Bakanlığı, vizesiz seyahat şartlarını taşıyan Türkler’in vize muafiyet belgesi almaları gerekmediğini bildirdi. Bakanlık ancak, vize muafiyeti için gerekli olan belgelerin gümrükte ibraz edilmesi gerektiğini vurguladı.

    ÖNCEKİ gün vizesiz seyahat ile ilgili aranan şartları bir bir açıklayan Almanya’nın Ankara Büyükelçiliği’nden sonra Alman İçişleri Bakanlığı da, “gerekli şartları taşıyan Türk vatandaşları, vize muafiyet belgesi almadan da Almanya’ya gelebilecekleri” yolunda açıklama yaptı.

    Federal İçişleri Bakanlığı’nın bir yetkili, “vize muafiyeti belgesi”nin zorunlu olmadığını ve Almanya’ya gelecek kişinin isteğine bağlı olduğunu belirterek, “Aksi halde vizesiz seyahatin anlamı kalmazdı” dedi.

    Belgelere ibraz şartı

    Yapılan açıklamada, “Bilim adamları, işverenler, sporcular ve hizmet sektöründe çalışanlar, Almanya’da kendi meslek alanlarında görev almak kaydıyla vize almadan giriş yapabilir. Bunun için Türkiye’deki Alman temsilcilikleri vize muafiyet belgesi hizmeti vermektedir. Ancak ilgili kişi, bu belgeyi almak zorunda değildir. Bundan sadece faydalanabilir. Fakat, vizesiz seyahat etme koşullarını yerine getiren bir kişi, belgelerini gümrükte ibraz etmek zorundadır. Örneğin, bir üniversitenin davetlisi olarak gelen bilimadamı, üniversitenin davetiyesini ve kendisiyle ilgili diğer belgeleri sunmak zorundadır” denildi.

    Uygulamaya tepkiler

    Almanya’nın Ankara Büyükelçiliği tarafından yapılan açıklamada, vize muafiyet belgesi alan veya bu belgeyi almadan Almanya’ya gelecek Türk vatandaşlarının, Alman sınır polisinin, söz konusu kişinin vize muafiyeti için gerekli koşulları taşıyıp taşımadıklarını kontrol etme görevini ortadan kaldırmadığı işaret edildi. Almanya’nın vize muafiyet kararını uygulama biçimini eleştiren Almanya Türk Toplumu (ATT) Genel Başkanı Kenan Kolat, “Tipik bir Almanya refleksi. Adalet Divanı’nın kararını uygulamamak ve kısıtlama getirmek için elinden geleni yapıyor” dedi.

    Kısıtlama var

    Almanya’nın temsilciliklerine geçtiği vizesiz seyahatle ilgili yönetmelikte, bilim adamları için “Bilimsel açıdan çok önemli değeri olan bir sunum veya gösteri yapacak olanlar” şartı koşuluyor. ATT Başkanı Kenan Kolat, “Bilimsel önemli değeri” ibaresinin kısıtlayıcı olduğunu ve Adalet Divanı kararına ters olduğunu belirtti. Alman İçişleri ve Dışişleri Bakanlığı’na başvurarak durumun düzeltilmesini talep edeceğini söyleyen Kolat, “Adalet Divanı kararında bilimsel önem falan demiyor. Almanya’nın bu tanımlaması yeniden kısıtlamaya yönelik bir uygulamadır. Almanya olayın özünü anlamak istemiyor. Örneğin ATT olarak Prof. Emre Kongar’ı konuşmacı davet ediyoruz. Yapacağı sunum için ücret ödeyeceğiz. Ama Alman makamları bunu bilimsel bulmayacak ve vizesiz gelen hocayı geri çevirecek. Olmaz öyle şey. Bence Almanya mertçe davranmalı ve sınır getirmeden kararı uygulamalı. Ben Türkiye’den akın akın insanların buraya geleceğine sanmıyorum” dedi.

    Polise bırakılmasın

    Berlin-Brandenburg Türk-Alman İşadamaları Birliği Başkanı Remzi Kaplan, işverenlerin vizesiz seyahatinin de kısıtlandığın belirterek, uygulamayı eleştirdi. Remzi Kaplan, Türkiye’den işadamlarının Almanya’daki fuarlara bile katılmakta zorluk çektiklerini kaydederken, “Almanya derhal yoruma açık ve polisin inisiyatifine bırakılmış bu noktaları netleştirmeli. Aksi halde var olan sorunlar daha da büyüyecek. Sınırdaki polis buraya gelecek kişinin kaderini belirlememeli. Böyle hukuk olmaz. Bilim adamını vereceği sunumun bilimselliğini polis mi ölçecek. Düşünün eğer o memurun bir de Türklere karşı önyargısı varsa. Bu uygulama vizesiz seyahati kolaylaştırmayacağı gibi yeni sıkıntıları da beraberinde getirecek” dedi.

    Almanya direniyor

    Yeşiller Partisi Berlin Eyalet Parlamentosu milletvekili Özcan Mutlu da, Almanya’nın uygulamasını eleştirirken, Ankara’nın sessiz kalmasına da tepki gösterdi. Özcan Mutlu, “Federal Alman hükümeti maalesef Soysal kararını yerine getirmemekte direniyor. Kısmi vize muafiyeti ile günü kurtarmaya çalışıyor. Ancak Adalet Divanı kararı açık ve net bir şekilde pasif veya aktif hizmet almak veya vermek için Almanya gelmek için Türkler’den vize talep edilemeyeceğini belirtiyor. Artık orta yollar aramanın anlamının, kıvırmanın anlamı yok. İçişleri Bakanı eğer adalete inanıyorsa Adalet Divanı’nın kararanı uygulamalı. Ben ayrıca Ankara’nın sessizliğini şaşkınlıkla izliyorum. Adalet Divanı kararı o kadar net ve Almanya’yı bağlayıcı. Ama Ankara hala talepte bulunmuyor. Üstelik THY vize kontrolü yapıyor” diye konuştu.

    Sadece görev süresince geçerli

    Vizesiz seyahat kararını uygulamaya başlayan Almanya vizesiz seyahat hakkının en fazla 2 ay süreyle geçerli olduğunu da belirtiyor. Ancak, bu, görev amaçlı seyahat eden kişilerin görev süresi sonrasında 2 aya kadar Almanya’da vizesiz kalabileceği anlamına gelmiyor. Alman İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, bu meslek grubundaki kişilerin, görev süreleri dolar dolmaz Almanya’yı terk etmek zorunda oldukları belirtildi. Vizesiz seyahatin sadece görev süresini kapsadığı vurgulanırken, görev süresinin dışındaki günler için ise vize alma zorunluluğu bulunduğu kaydedildi.