Değerli Yurtseverler,
Komutanım olmasından onur duyduğum çok sayıda değerli Komutanım var. Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman binlerce subayı bulunuyor. Ama bazıları emekli olduklarında anında unutuluyorken bazıları var ki görev süreleri boyunca yaptıkları efsanevi faaliyetler nedeniyle emekli olduktan yıllar sonra bile adları iftiharla konuşuluyor. O komutanlarımızın sayısı elbette çok fazladır ama içlerinde benim şahsen tanımaktan ve hizmetinde olmaktan her zaman gurur duyduğum biri var ki anlatmadan geçemeyeceğim.
Ermeni Çetelerinin ve PKK TERÖR ÖRGÜTÜ’nün en büyük düşmanı Tuğgeneral Veli Küçük’ten biraz bahsetmek isterim izninizle.
Aslında komutanım hakkında konuşmak bana düşmez ancak değerli komutanım sessiz bir kahraman olarak faaliyetlerinin bir övünç kaynağı olarak görülmesini pek hoş karşılamaz. Görev görevdir. Yapılması gerekenler yapıldı.
Ancak Türkiye’nin PKK Terörüne neredeyse teslim olduğu, güneydoğu sınırının heryerden delindiği ve kaçakçıların hergün tonlarca kaçak silahı, uyuşturucu ve ticari malları delinen sınırdan bir buraya bir öteye taşıdığı yıllarda kelle koltukta çalışmak her babayiğidin harcı değildir. Veli komutanımız görev süresince öyle bir mücadele sergiledi ki – ki detaylarına bir kısmı devlet sırrı olduğu için burada değinmeyeceğim – PKK’nın ve kaçakçıların bir numaralı hedefi oldu.
Komutanımda her subayda bulunmayan çok ender bir İSTİHBARAT yeteneği vardır. İstihbaratçılık aslında öğrenilebilir bir meslektir ama yeteneğiniz varsa başarılı olursunuz. Bu da doğuştan gelir. Eğer mayanızda istihbaratçılık yoksa ünlü Nazi İstihbarat Subayı ve bugünün istihbarat yöntemlerinin mimarı olan Reinhard Gehlen (Gehlen hakkında buraya tıklayınız) hocanız bile olsanız nafile, başarı şansınız sıfırdır. Ancak komutanım da bu yetenek doğuştan vardı ve o da bu yeteneğini görevi boyunca başarılı bir şekilde uyguladı.
Hiç düşündünüz mü ? Bugüne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri’nden binlerce General emekli oldu. Kaçının adını hatırlarsınız ? Ama Veli Küçük adı her zaman gündemdedir. Bunun sebebini merak ettiniz mi ?
Ben söyleyeyim.
PKK ve diğer TERÖR ÖRGÜT’lerinin bugün bile ismini duyduğunda titrediği birkaç kişiden biridir. PKK ve diğer örgütler neden bu kadar korkuyor konusunu inşallah ölmez yada tutuklanmaz isek başka bir yazının konusu yapalım.
Veli Küçük Paşa aynı zamanda iyi bir asker olduğu kadar gerçek bir yurtseverdir. Emekli olduğunda köşesine çekilip çiçek yetiştirmek, tv seyretmek yerine aktif olarak mücadelenin içinde bir nefer gibi dimdik savaşıyor. 60 senedir mücadelenin içinde. İşte bu mücadelesi yüzünden dostundan çok düşmanı var. Komutanım, mücadelesi sürecinde çokta bedel ödedi. Canı kadar sevdiği oğlu Cem Küçük, Kaçakçıların düzenlediği bir saldırı da 5 yaşındayken hayatını kaybetti. Bu konudaki haberi aşağıdan okuyabilirsiniz.
Peki kim bunlar bir bakalım.
- Özellikle ülkemizde metropollerde bulunan “HEPİMİZ HRANT’IZ HEPİMİZ ERMENİYİZ” diye nara atan, Sözde Soykırım için “TÜRKLER ERMENİLERİ KATLETTİ, KABUL EDİN” diyen sözde liboş özde Ermeni sempatizanları bir numaralı düşmandır.
- Bebekleri kundaklarında katleden PKK’lılar ve diğer terör örgütlerinin tetikçileri bir numaralı düşmanıdır.
- Ülkenin ekonomisinin özüne kibrit suyu döküp ateşleyen Kaçakçılar bir numaralı düşmandır.
- Masum iş adamlarının servetine çökmeye çalışan Organize Mafya bir numaralı düşmandır.
- Menfaat çeteleri ve vatan hainleri bir numaralı düşmandır.
- Her dönem güçlüden ve iktidardan yana tavır alıp kalemini, kamerasını, köşesini kiralayan, satan YALAKA BASIN bir numaralı düşmandır.
Hatta öyle düşmandır ki Komutanımızın bir takım (Ünlü Mafya Babası Sami Hoştan ve Ülkücü Reis Sedat Peker vb.) kişilerle olan dostluğunu öne sürerek her zaman çamur atma, karalama yoluna gitmişlerdir. Ama bilmedikleri yada görmedikleri bir şey var. Komutanımız bir istihbarat subayıdır ve istihbaratın bir numaralı kuralı da “İSTİHBARATIN KAYNAĞINDAN TEMİN EDİLMESİDİR”
Şöyle izah edeyim.
Eğer bir terör örgütü hakkında bilgi alacaksanız bunu sokağınızdaki manavdan yada berberden almazsınız. İstihbari yöntemler kullanırsınız. Yani örgüt içinden muhbir ve ajan devşirirsiniz. Kısacası içerden bilgi alırsınız. Bu yöntem dünyadaki tüm istihbarat servislerinde aktif olarak kullanılan ve bilinen bir yöntemdir. Filmlerde bile binlerce kez canlandırılmıştır. Komutanımızda Sami Hoştan ve Sedat Peker aracılığı ile yeraltı dünyasını ve terör örgütlerini kontrol etmiştir. Konu bu kadar basit ancak ayaklarına basılan, zarar gören menfaat çeteleri her zaman olduğu gibi bu durumu da suistimal ederek Komutanımızı karanlık biri gibi lanse etmeye çalıştı. Hatta bir dönem de başardı diyebilirim. Ama altın çamura düşse de değerinden bir şey kaybetmez. Komutanım da aynen öyle. O kadar karalamaya, iftiraya, hakarete karşı asil bir Türk subayı olarak dimdik durdu. Komutanım, Ergenekon Duruşmalarında bu iftira kampanyasını çok detaylı bir şekilde anlattı. Merak edenler aşağıda bulunan linkten savunmasını indirip okuyabilirler.
VELİ KÜÇÜK KOMUTANIMIZIN ERGENEKON DAVASINDAKİ SAVUNMASINI BURADAN İNDİREBİLİRSİNİZ.
Neyse, Komutanımı anlatmaya bir ömür yetmez. Eğer anlattıklarımı yeterli bulmadıysanız en iyisi VELİ KÜÇÜK PAŞA’yı bir de kendisinden dinleyin.
KİTAP TAVSİYESİ : BEN VELİ KÜÇÜK /// YAZAR : HİKMET ÇİÇEK ///
Buradan ben de Komutanıma bir selam edeyim izninizle.
“Komutanım, seni tanımaktan, emrinde olmaktan her zaman onur duydum. Üniformanın değil yüreğin önemli olduğunu, gerçek yurtseverliği seninle öğrendim. Seni örnek aldım ve hayatım boyunca alacağım. Her zaman emrindeyim.
Erkut Ersoy
İstihbarat Uzmanı & ÖZEL BÜRO GRUBU
Veli Küçük kimdir ??
Veli Küçük, 9 Mayıs 1944 tarihinde Bilecik ilinin ilçesi Gölpazarı, Türkmen Köyü’nde çiftçi bir ailenin dört çocuğundan birisi olarak doğmuştur. 1963 yılında Kuleli Askeri Lisesi‘ni bitirdi. 1965 yılında Kara Harp Okulu‘ndan mezun oldu. Veli Küçük, ünlü susurluk kazasının meydana geldiği 3 Kasım 1996 tarihinde İzmit Jandarma Alay Komutanı idi. Edirne, Van, Eskişehir, Ağrı, Kocaeli ve Hatay İl Jandarma Alay Komutanlıkları görevlerinde bulundu. 1996 yılında tuğgeneral oldu. Tuğgeneral olduktan sonra Giresun Bölge Komutanlığı’nın kuruluşunda bulundu ve 1998 yılına kadar Giresun Jandarma Bölge Komutanlığı görevi yaptı. 1998 yılında Çanakkale Tugay Komutanlığına tayin oldu. O görevde iken Çanakkale Tugay Komutanlığı Bilecik iline yer değiştirdi. 2000 yılında tuğgeneral rütbesinin sonunda emekliye ayrıldı.
Veli Küçük, 22 Ocak 2008 tarihinde SÖZDE Ergenekon örgütüne yönelik düzenlenen operasyonda HUKUKSUZ ŞEKİLDE gözaltına alındı. 26 Ocak 2008 tarihinde tutuklandı. Hakkında 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 239 yıldan 524 yıla kadar hapis istemi ile dava açıldı. 5 Ağustos 2013’te İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlanan Ergenekon davasında iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 99 YIL hapis cezasına çarptırıldı.
Veli Küçük’ün avukat kızı Sn. Zeynep Küçük’ün uzun tutukluluk nedeniyle itirazının değerlendirilmesi üzerine 11 Mart 2014 tarihinde İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi adli kontrol tedbiri kapsamında yurtdışına çıkış yasağı ile birlikte tahliye kararı verdi.
HABER LİNKİ :
Ölen oğlunu unutamıyor
Susurluk skandalı sonrası çeteyle bağlantısı olduğu iddia edilen Giresun Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Veli Küçük, Antalya’da karargâhı ortaya çıkarılan ‘Yeşil’kod adlı Mahmut Yıldırım’a, üzerine kayıtlı 0542 214 50 21 numaları cep telefonunu kullandırdığı iddiasıyla yeniden gündeme geldi. Van, Ağrı, Edirne ve Kocaeli illerinde Jandarma Alay Komutanlığı görevlerinde bulunan ve 1996 yılında generalliğe yükseldikten sonra Giresun Jandarma Bölge Komutanlığı’na atanan Tuğgeneral Veli Küçük, hakkındaki tüm iddialar karşısında susmayı sürdürüyor.
CİNAYET GİBİ
1970’li yıllarda Hatay’ın ilçelerinde görev yapan yapan Küçük’ü tanıyanlar, gözüpek bir subay olduğunu, oğlunun ölümünün yaşamında derin bir iz bıraktığını söylediler. Tanıyanların anlattığına göre, henüz Üsteğmen rütbesiyle Samandağ İlçesi’nde Çevlik Seyyar Jandarma Karakol Komutanı olan Veli Küçük, sınırda kaçakçılık yapanlarla amansız bir mücadele başlattı. Suriye sınırından kaçakçılık yapanlar, kendilerine göz açtırmayan Üsteğmen Veli Küçük’ü kaza süsü vererek öldürmek istediler. Üsteğmen Veli Küçük, eşi ve 5 yaşındaki oğlu Cem’le birlikte Samandağ’da gezmeye çıktıkları bir sırada, birileri üzerlerine hızla otomobil sürdü. Eşi yara almadan kurtulurken, Veli Küçük’ün ayağı kırıldı, 5 yaşındaki oğlu Cem de otomobil altında can verdi.
AYLARCA YATTI
Oğlunun kaza sonucu değil, kaçakçıların planlı saldırısı sonucu öldürüldüğünü söyleyen Üsteğmen Veli Küçük, İskenderun Asker Hastanesi’ne kaldırıldı. Uzun süre hastanede yatan Üsteğmen Küçük, kaçakçılara karşı başarılı çalışmalarından dolayı rütbe verilerek ödüllendirildi. Yüzbaşı olan Veli Küçük, Samandağ’dan alındı ve İskenderun İlçe Jandarma Karakol Komutanlığı’na atandı. İskenderun’daki görevi sırasında Yüzbaşı Veli Küçük’ü iyi tanıyanlar, Samandağ’daki kaza süsü verilen olayda oğlunun ölmesini unutamadığını, bu nedenle o yıllarda birkaç yaşında olan kızının üzerine titrediğini söylediler.
ALBÜMDEN FOTOĞRAFLAR