ÜZERİMİZE GELEN KÜRT PROBLEMİ
İLETEN : Kaya Toperi [toperi@gtc.com.tr]
Sayın Toperi’ye bu yazısından dolayı teşekkür ederiz.
Büyüklü küçüklü yüzlerce kürt isyanı arasında en önemlileri şunlardır:
· 1806, Baban Aşireti, Abdurrahman Paşa İsyanı
· 1833-1837, Mir Muhammed (Soran) İsyanı
· 1843, Bedir Han İsyanı
· 1855, Yazhan Şer İsyanı
· 1878-1881, Şeyh Ubeydullah Nehri İsyanı
· 1919-22, Simko (Ismail Ağa) İsyanı
· 11 Mayıs 1919, Ali Batı İsyanı
· 21 Mayıs 1919, Mahmut Berzenci İsyanı
· 6 Mart 1921, Koçgiri İsyanı
· 4 Eylül 1924, Beytüşşebab İsyanı
· 13 Şubat 1925, Şeyh Sait İsyanı
· 10 Haziran 1925, Nehri İsyanı
· 7 Ağustos 1925, Reşkotan-Raman İsyanı
· Kasım 1925, 1. Sason İsyanı
· 16 Mayıs 1926, 1. Ağrı İsyanı
· 21 Ocak 1926, Hazro İsyanı
· 7 Ekim 1926, Koçuşağı İsyanı
· 26 Mayıs 1927, Mutki İsyanı
· 13 Eylül 1927, 2. Ağrı İsyanı
· 7 Ekim 1927, Bıcar İsyanı
· 6 Temmuz 1929, İt Resul İsyanı
· 20 Eylül 1929, Tendürek İsyanı
· 26 Mayıs 1930, Savur İsyanı
· 20 Haziran 1930, Zilan İsyanı
· 21 Temmuz 1930, Oramar İsyanı
· 7 Eylül 1930, 3. Ağrı İsyanı
· 24 Ekim 1930, Pülümür İsyanı
· Eylül 1930, 2. Mahmut Berzenci İsyanı
· Kasım 1931, Şeyh Ahmed Barzani İsyanı
· Ocak 1937, 2. Sason İsyanı
· 21 Mart 1937, Dersim İsyanı
· 1950, Kürt siyasal hereketi yönünde ilk girişimler başlar.
· 1961, Silopi’de “Kürdistan Demokrat Partisi” siyasi birimi oluşturulur.
· 1964, Kürt Devrimci Demokratik Kültür Derneği (KDDKD) kurulur.
· 1974, Türkiye Kürdistan Sosyalist Partisi (TKSP) kurulur.
· 1974-1976; Kawa, Denge Kawa, KUK, Rizgari, Ala Rizgari, Tekoşin adlı kürt örgütleri kurulur.
1978, Lice’nin Fis köyünde PKK kurulur.
Arkadaşlar Gümüşhane ilini duyanınız var mı bilmem… Gümüşhane, Hakkari’den sonra Türkiye’nin en fakir ilidir. İşsizlik, fakirlik had safhadadır. Kastomonu bilmem duyanınız var mı… Türkiye’nin enfakir 5 ilinden biridir. Bazı köylerinde elektriğin, suyun olmadığını bile duydum. Şimdi biraz oranlara bakalım:
Ücretsiz muayene için yeşil kart kullananların oranı:
Hakkari: %53
Gümüşhane: %21
Kastamonu: %16
Kaçak Elektrik Kullanımı:
Hakkari: %70-80
Gümüşhane: %20-30
Kastamonu: %5-10
Milli Savunma Bakanlığının 1998 yılında resmi belgelere dayanarak açıkladığıKurtuluş Savaşı’nda kayıtlı şehit olanların sayısı:
Hakkari: 21
Gümüşhane: 329
Kastamonu: 5160
Hakkari’nin günümüzde toplam nüfusu: 219345
Gümüşhane’nin günümüzde toplam nüfusu: 153990
Kastamonu’nun günümüzde toplam nüfusu: 363700
Şu anda nüfus artış oranlarını, bir kişinin kaç çocuğu olabildiğiniyse yazmak bile istemiyorum, yalnızca milliyet gazetesinin aşağıdaki haberine bir bakmanızı öneriyorum.
Benim köyümdeki ilkokul bile görmemiş akrabalarımın niye 2 çocuğu var, niye 3 çocuğu var da 15 çocuğu yok diye bir düşünün…
Bu İllerimizdeki Kürt kökenli vatandaşlarımızın sayısı:
Hakkari: %95
Gümüşhane: %2
Kastamonu: %1
Sonucu görmek için kahin olmaya gerek yok sanırım… Sorun bugün başlamadı, bugün bitmeyecektir. Sorunun kaynağı fakirlik, yoksulluk, sosyal sorunlar değil bambaşka sorunlardır.
Ben hiç Gümüşhane’de, Kastamonu’da öğretmen vuran, doktor yakan,Atatürk büstü asan, PKK’ya yardımda bulunan insan duymadım. Ben hiç Gümüşhane’nin, Kastamonu’nun biz fakiriz, biz açız diye gösteriler yapıp bu gösterilerinde doğrudan devletin kurumlarına, binalarına, vatandaşların araçlarına saldırdıklarını, polise taş attıklarını,ateş açtıklarını duymadım. Bu işin sebebinin eğitimsizlik olduğunu söyleyenler Abdullah Öcalan Mülkiyelidir yani Ankara Siyasal Bilimler bölümünde okumuştur. Bugün gelin ODTÜ’ye bir bakın, etraftaki afişleri bir okuyun. Üniversitede okuyan eğitimli Kürt vatandaşlarımız acaba neler diyor? Gelin, okuyun mideniz kaldırıyorsa. İşgalci, sömürgeci T.C. ibarelerini görmek sizi rahatsız etmeyecekse… İsterseniz Kürt kökenli vatandaşlarımızı ODTÜ’de yurtlarında da ziyaret edin, Sözde Kürdistan bayrakları içinizi acıtmayacaksa…
Bu sorunun nedenleri fakirlik, işsizlik, eğitimsizlik değil peki ne o zaman bir düşünün. Bir de bu sorunun yüz yıllardır sürdüğünü
düşünün. Sorunu çıkaranın kim olduğunu düşünün. Ee her şeyi ben söyleyecek değilim ya birazcık düşünün…
‘Görevim Kürt nüfusunu artırmak’
İngiliz The Economist dergisi, çokeşliliğin, aşiret ve dini kuralların ağır bastığı, Kürt kökenli vatandaşların yoğun olarak yaşadığı bölgelerde yaygın bir gelenek olduğunu vurguladı
DIŞ HABERLER SERVİSİ
İngiliz The Economist dergisi, son sayısında erkeklerdeki çokeşliliği (poligami) mercek altına alırken, bunun Kürt kökenli vatandaşların yoğun olarak yaşadığı bölgelerde yaygın bir gelenek olduğunu vurguladı. Güçlü çokeşlilik geleneğinin Türkiye’nin bunu suç sayan kanunlarına nasıl meydan okuyabildiğini, Diyarbakır’dan izlenimlerle aktaran The Economist, DTP lideri Ahmet Türk’ün de ölen kardeşinin eşini, ikinci eş olarak kabul ettiğini yazdı.
‘Kuran’da 4 eşe izin var’
Diyarbakır’a bağlı Sarıdal köyünün iki eşli, 13 çocuklu 60 yaşındaki muhtarı Abdülkadir Sümer’in “torunlarının sayısını bilmediğini” aktaran The Economist, Sümer’in bu durumu “Görevim, Kürt nüfusunu artırmak” diye açıkladığını yazdı.
Sümer’in kardeşi Süleyman’ın da iki eşi olduğunu vurgulayan dergi, köy imamı Tevekelli Yıldırım’ın “Kuran erkeklere dört eşe kadar izin veriyor” dediğini aktardı. Sümer kardeşlerin, gelenek ve modernitenin bazen birlikte yaşadığı, bazen de çatıştığı bir ülkede kanunları çiğnediğini hatırlatan dergide “Kentli Türk kadını ise, Avrupa’nın çoğunda olduğu gibi, sadakatsizliği boşanma nedeni olarak görüyor. Ancak yetkililer, Türkiye’nin 71 milyonluk nüfusunun üçte birine ev sahipliği yapan kırsal kesimde poligamiyi görmezden geliyor” ifadeleri yer aldı.
Aşiret ve dini kuralların ağır bastığı, statü ve gücün sayılarla değerlendirildiği, Kürtlerin yoğun olduğu bölgelerde yaygın olan çokeşliliğin bazen de hayat kurtarıcı olabildiğini belirten dergi, örnek olarak ölen kardeşinin eşini “onursuzluktan kurtarmak için” ikinci eş olarak kabul eden Türk’ü gösterdi. Dergiye konuşan Sarıdallı Süleyman Sümer, “İlk eşi erkek çocuk doğuramayınca eve ikinci kadın getirmek zorunda kaldığını, tarlada çalışabilmeleri için olabildiğince çok erkek çocuğa ihtiyaç duyduğunu” söyledi.
Devlet sağlık görevlilerinin, doğum kontrol kavramını öğretebilmek için yılda 2 kez köye geldiğini de yazan dergi, dil bilmemekten kaynaklanan iletişim zorlukları yüzünden köylülerle pek anlaşılamadığını bildirdi.
The Economist, çokeşlilikte aşkın da bir rolü olduğunu söyleyen Dicle Üniversitesi’nden sosyolog Remzi Oto’nun şu çalışmasına da yer verdi:
“50 çokeşli erkek üzerinde yapılan araştırma, üçte birinin, âşık olduktan sonra ikinci bir eş aldığını gösteriyor. Bunların çoğu erken yaşlarda evliliğe zorlanmış. İkinci eş almayı, kendini ispat, erkekliklerini keşfetmenin ve gerçek aşkı tecrübe etmenin bir yolu olarak görüyorlar…”
ÖZEL BÜRO