Etiket: Kürt İnsan Hakları Projesi

  • Bayan Flather’e açık mektup

    Bayan Flather’e açık mektup

    Sayın Baroness Shreela Flather, - Chamcha Girl in sariRefik Mor                                                                     Neumünster, 29.06.2011
    Geibelstr.13
    24536 Neumünster
    Germany

    Baroness Shreela Flather
    House of Lords
    London, SW1A  OPW

    Sayın Baroness Shreela Flather,

    ”Hükümetin Ermeni soykırımını tanımak üzere ne gibi bir takvim önğördüğü”

    Yönündeki soru önerğenizi, bir parlamenter olmanız gereği en doğal hakkınız olarak görüyorum.

    Yalnız burada doğal ve hukuki olmayan birşey varsa, o da sizin önerğenizin hukuki bir dayanağının olmadığıdır.

    Diğer bir deyişle, Suzanne ve Gregoire Krikorian   tarafından, Avrupa’nın en yüksek mahkemelerinden olan Avrupa Adalet Divanı’nda Ermeni soykırımına atıfta bulunularak açmış oldukları maddi ve manevi tazminat davası, 17 Aralık 2003 tarihinde Esas No: T-346/03 kararı ile rededilir  ve 30 bin Euro’luk mahkeme masraflarını ödemeye mahkum edilmişlerdir.

    AAD’nın rededtiği T-346/03 esas sayılı (dosya numaralı) davanın 25 nolu gerekcesinde, hakim aynen söyle demektedir:

    T-346/03 esas nolu gerekceli karardan alıntı :

    ”25.
    Davacıların gerçekten  ve somut zarar  görmüş olduklarını gösteren deliller  konusuna  gelince; davacılar, dava dilekcesinde genel ifadelerle Ermeni birliğinin uğradığı manevi zararın talebi ile sınırlı kalmış olup,  ne bu konuda,  ne de şahsen kendilerinin ugradıgı zararın kapsamı hakkında  zerre kadar  dahi delil gösterememiş olmalarıdır  Davacılar  bununla, kendilerinin gerçekten ve somut olarak zarar görüp görmedikleri  hakkında mahkemenin hüküm verebilmesi için yeterli bilği  verememişlerdir. (AAD’nın bu konuda 2 Temmuz 2003 tarihli T-99/98,  Hameico Stutgart /konsey ve komısyon ((Emsal))davası kararı ve komisyonun  No.68 ve 69, Slg.2003, II-0000 kararı) ”

    Yine, iddianamenin 10.cu numarasında Davacilar:
    T-346/03 esas nolu gerekceli  karardan alıntı :

    ”10.
    Davacılar ayrıca, bir çok temel insan haklarının, özellikle 4.Kasım 1950 yılında Roma’da imzalanan insan hakları ve temel özgürlükleri koruma altına alan  Avrupa  sözleşmesinin 3. ve 8. maddesine dikkat çekerek, burada sözü edilen,  özel yaşam  hakkının kutsallığı,  aşağılayıcı veya insanlık dışı Muameleye tabi  tutulmama haklarının ihlal  edidiğini,  savunmaktadırlar. ”

    Alıntının sonu.
    Frana’daki Ermeni Diasporasını Avrupa Adalet Divanı’nda,  soykırıma atıfta bulunarak tazminat davasını açmaya cesaretlendiren konuya gelince.

    Hafızaların tazelenmesi açısından ise, olaylar söyle gelişmiştir.

    Avrupa parlamentosu   20 Temmuz 1987’de içerik olarak :

    ”Türkiye Ermeni soykırımını tanımadığı müddetce, AB’ne üye olamaz”

    denen C-190 esas nolu  siyasi bir karar alır.

    Yıl 1999,  yani 12 yıl sonra.

    AB ve o anda başbakanı sayın Bülent Ecevit olan Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye’nin AB’ne  üyelik için aday olup olamıyacağı konusunda Avrupa’lılarla yoğun bir şekilde tartışmaktadır

    Ve nihayet, o hatırlayacağınız sahnelerle Başbakan sayın  Ecevit  ertesi gün  apar topar Helsinki’ye davet edilerek, Türkiye’nin AB üyeliğine adaylık kararı verilir

    Bunun üzerine adeta çileden çıkan Ermeni diasporası:

    -20 Temmuz 1987 tarihli Avrupa parlamentosunun C-190 esas nolu siyasi kararına atıfta bulunarak ve bu siyasi karardan cesaret alarak-

    ”Türkiye önce Ermenilere yaptığı soykırımı kabul etsin, ondan sonra üyeliğe adaylık statüsü verin, aksi takdirde AB akit dışı sorumluluğunu zedelemiş olur”
    diyerek,

    *    Avrupa Parlamentosu’na,
    *    Avrupa Birliği Konseyi’ne ve
    *    Avrupa Birliği Komisyonu’na karşı

    Avrupa Adalet Divanı’nda-AAD’nında-

    ”Birliğin akit dışı sorumluluğu ve davanın esassızlık  (gerekcesizlik) konumu ‘ ‘

    İçerikli dava açar.

    Yukarıda , davanın içeriğini oluşturan;

    ”Birliğin akit ((Antlaşma)) dişi sorumluluğundan”

    Kasdedilen:

    uluslararası insan hakları ve   1915 olaylarında yaşanan trajik tarihi olaylardır.
    Yani Ermenilere haksızlık edilerek  soykırım uygulanmıştır denmektedir.

    Ama bu dava, yukarıda da belirtildiği gibi, AAD’nın birinci dairesi tarafından
    17 Aralık 2003 tarihinde Esas No: T-346/03 kararı ile rededilir.

    Ermeni diasporası bunun üzerine temyize gider (karar”a itiraz eder).

    AAD’nın dördüncü dairesinde görülen  temyiz davası, (itiraz davasI)  17.04.2004 tarihinde,
    C-18/04 P Esas nolu  nihai karar ile yeniden rededilir.

    Bu nihai kararla Ermeniler ayrıca 30.bin Avro’luk mahkeme masrafını da ödemeye mahkum edilirler

    Sayın Baranes Shreela Flather,

    Avrupa Adalet Divanı ve verdiği kararlar, vatandaşı olduğunuz İngiltere tarafından tanınmaktadır ve bu anlamda da sizler için bu kararların bağlayıcı olması gerekir.

    Yukarıda adı geçen Avrupa Adalet Divanı’nın kararına, her demokrat gibi sizin de uymanızı ve  Türk’leri  haksız yere itham ettiğinizden dolayı, verdiğiniz soru önergesini geri çekerek , tüm Türk halkından özür dilemenizi talep ediyorum.

    Refik Mor

    English version here

  • İngiltere’de ‘1915’i anma günü’ girişimi

    İngiltere’de ‘1915’i anma günü’ girişimi

    Alpaslan DÜVEN/ İNGİLTERE, (DHA) - Chamcha Girl in sariAlpaslan DÜVEN/ İNGİLTERE, (DHA)

    İngiltere Parlamentosu’nun üst kanadı olan Lordlar Kamarası’nda, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni soykırımı iddiaları dün yapılan bir oturumda tartışıldı. Aslen Hindistan/Pencap kökenli ve iktidardaki Muhafazakar Parti üyesi olan Ermenistan Dostluk Grubu Başkan Yardımcısı Barones Shreela Flather, hükümetin Ermeni soykırımını tanımak üzere ne gibi bir takvim öngördüğü” yönünde soru önergesi verdi.

    Lordlar Kamarası’nda Ermenistan Dostluk Grubu Başkan Yardımcısı Barones Flather tarafından dün (16 Haziran) 1915 olayları hakkında Hükümete yöneltilen sorunun ardından, Barones Boothroyd, Lord Avebury, Lord Bishop of Chester, Lord Tomlinson ve Parlamento Ermenistan Dostluk Grubu Başkanı Barones Cox’un katılımıyla 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddiaları tartışıldı.

    Barones Flather’ın Hükümetin Ermeni soykırımını tanıma takviminin ne şekilde olduğuna ilişkin sorusuna cevaben Guildford Lordu Howell, “1915’te korkunç uygulamalar ile yüzyüze kalan yüzbinlerce Ermeninin silahlı birtakım olaylar, açlık ve hastalıklar nedeniyle hayatını kaybettiğini, bununla beraber Türk ve Ermeni halklarının birlikte ortak tarihlerini ele almaları yönünde bir yaklaşımın daha doğru olduğunu düşünerek buna yönelik girişimlere destek verdiklerini, Türk – Ermeni halkalarının anlaşmalara yoluyla ilişkilerini normalleştirmek, barış içinde sınır komşuluğunu sürdürmek üzere çaba sarfettiklerini, ABD, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerin de bu süreci desteklediğini, diğer taraftan Dağlık Karabağ sorununa yönelik olarak RF, ABD ve Fransa’nın katılımıyla başlatılan Minsk görüşmelerinin sürdürüldüğünü, bu iki girişimin gelecek için umut verdiğini, Barones Flather’ın öne sürdüğü gibi soykırımın tanınması tarzı bir hareketin gerilimi yükseltmekten başka bir işe yaramayacağını” ifade etti.

    Kürt İnsan Hakları Projesi Onursal Başkanı, İngiliz-Ermeni Parlamento Dostluk Grubu üyesi ve Parlamento İnsan Hakları Grubu Başkan Yardımcısı Lord Avebury (Eric Lubbock), Türk aydınlarının 1915’te Ermenilere yönelik insanlık suçlarını artık tartışmaya başladıklarını, bu meyanda Türk siyasetçilerin atalarının işlediği suçları inkarı bırakarak kabul etmelerinin Türkiye’nin AB üyelik sürecini kolaylaştırmasına katkısı olup olmayacağını öğrenmek istemesi üzerine Lord Howell: “Türkiye ve Ermenistan tarafının karşılıklı adımlar atmasının en doğru yöntem olduğunu, Türkiye’nin de bu bilinçle hareket ettiğini, Ermenistan’da da geçmişte yaşananları aklında tutmakla birlikte doğru yöntemin karşılıklı diyalog olduğunu kabul eden pek çok kişi olduğunu söyledi.

    “İKİ ÜLKE BARIŞ İÇİNDE YAŞAMAK İÇİN ELLERİNDEN GELENİ YAPIYOR”

    Barones Flather’in sözkonusu insanlığa karşı suçu kabul etmenin zamanının gelip gelmediğine dair sorusuna cevaben Lord Howell, Türk ve Ermeni halklarının protokoller vasıtasıyla ilişkilerini normalleştirmek, ortak sınırlarıyla barış içinde yaşamak ve müşterek gönenç için çalışmak üzere ellerinden geleni yaptıklarını, ABD, Fransa ve anahtar konumdaki diğer ülkelerin de İngiltere gibi bu süreci desteklediğini, öte yandan Dağlık Karabağ’ın kaygı verici diğer bir mesele olduğunu, Rusya, ABD ve Fransa’nın katılımıyla Minsk sürecinin yürütüldüğünü, bu iki sürecin gelecek için ümit yarattığını, Barones Flather’in önerdiği şekilde bir müdahale yaparak tansiyonu yükseltmenin faydalı veya yapıcı bir hareket olmayacağını” vurguladı.

    AB ÜYELİĞİ VE ERMENİ SORUNU

    Türk tarihçi ve gazetecilerin 1915-16’da Ermeni nüfusun maruz kaldığı insanlık dışı fiilleri artık tartışmaya başladıklarını söyleyen Lord Avebury’nin, Türk siyasetçilerin atalarının suçlarını kabul etmelerinin Türkiye’nin AB üyelik başvurusunu kolaylaştırıp kolaylaştırmayacağına ilişkin sorusuna cevaben Lord Howell, ilerleme sağlamak için Türkiye ve Ermenistan tarafından adımlar atılmasının en doğru yöntemi teşkil edeceğini, Türkiye’nin bu bilinçle hareket ettiğine inandıklarını, Ermeni tarafında da geçmişte yaşananları teslim eden, ancak doğru yöntemin bu olduğuna inanan pek çok insan bulunduğunu ifade etti.

    ERMENİ SOYKIRIMI ANMA GÜNÜ!

    Lord Bishop of Chester’ın “Ermeni soykırımını hatırlama günü”nde temsil konusunda resmi tutumun ne olduğunu sorması üzerine Lord Howell, buna ilişkin yönergenin metnini adı geçene ileteceğini, Türkiye ve Ermenistan bu hususu halletmek için ellerinden geleni yaparken, İngiltere’nin hassas ve çok önemli olan bu süreci bozacak ve tanıma anlamına gelecek fiiller konusunda titiz ve dikkatli biçimde davranması gerektiğini kaydetti.

    Lordlar Kamarası’ndaki oturum sırasında yaşanan tartışmaya ayrıca İngiltere Parlamentosu’nun ilk bayan sözcüsü olan Barones Betty Boothroyd, Lord Tomlinson ve İngiltere Parlamentosu Ermenistan Dostluk Grubu Başkanı, aynı zamanda İnsani Yardım Vakfı (Humanitarian Aid Relief Trust – HART) Başkanı Barones Caroline COX katıldı.

    www.hurriyet.com.tr, 17 Haziran 2011