Etiket: İlhan Cihaner

  • Dedem Korkut’tan angutlara masallar!

    Dedem Korkut’tan angutlara masallar!

    angutCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün, “Havuz Medyası” olarak adandırılan medya organlarından “A-Haber” kanalında katılmış olduğu programda, Koza İpek Holding ve şirketlerine kayyum atanması kararı ile ilgili olarak şöyle dedi:

    “Kayyum kararıyla ilgili ortaya konulan eylemleri görüyorsunuz. Peki daha önce bu yargı, bu ülkede bizim Silahlı Kuvvetlerimizden tutunuz da çok farklı gazete vesaire yazarları, çizerleri içeri attığı zaman bunların hiçbir sesi çıkıyor muydu? O zaman da yine bunca gazeteciler içeri atılmıştı. Aynı şekilde askerimize yaptıkları, subaylar vesaire 300’ü aşkın içeri atıldı ve 2-3 yıl yatanlar oldu bunların içerisinde. Şimdi iş döndü kendilerine geldi. Kendilerine gelince mesela bu işin patronu olan zat, Türkiye’de değil kaçtı, gitti. Bunların destek kıtası durumunda olan savcılar, hakimler de kaçtı gitti. Tamam burası hukuk devleti, niye kaçıp gidiyorsunuz? Kalın. ‘Biz böyle bir şey yapmadık. Her şeyimiz sağlam’ diyorsanız, kaçmanıza da gerek yok, adam gibi çıkar savunursunuz. Burası bir hukuk devleti. Bu hukuk devletinde de yargı gerekli olan çalışmayı yapacaktır. Şu anda tespitler, belgeler üzerinden yargı bir adım atıyor, bir karar veriyor. Bu kararı verince bunlar rahatsız oldular. Kimler şimdi oraya geliyor, bunlar da önemli. Kim, kimle iş tutuyor, bunu ortaya koyması bakımından önemli…”

    Doğrusu ya; angut türünden olmayan vatandaşlar olarak, şu anda tam da “güler misin ağlar mısın” kıvamındayız. Aslına bakarsanız; Paralel Yapı veya Gülen Cemaati açısından bakılırsa; ifadelerinin tamamı doğrudur Erdoğan’ın. Ne var ki; yukarıda anlattıklarının tamamının içinde kendileri de vardır. Bütün olan biteni, şimdi “Paralel Yapı” olarak isimlendirdikleri ve “İnlerine gireceğiz” diyerek kendilerine karşı mücadele başlattıkları cemaatle birlikte pişirip kotarmışlardır. Erdoğan’ın bugün yaptığı ile masaldaki kurdun yaptığı arasında hiç bir fark yoktur aslında!

    Hani masala göre; kurt önce diğer öküzlerle işbirliği yaparak sürünün koruyucusu durumundaki Sarı Tosun’u gözden düşürüp ekarte ettikten sonra, sürüdeki öküzleri bir bir yemiş ya; Tayyip Bey de aynı şeyi yapıyor şu anda! Önce diğer güç odaklarını, en çok da Paralel Yapı’yı kullanarak, TSK’ye kumpas kurdurup, onu zayıf düşürdü, arkasından da TSK’ye karşı işbirliği yaptığı diğer güç odaklarını bir bir avlamaya başladı. Bugün Paralel Yapı veya Gülen Cemaati denilen gruba karşı yapmış olduğu tam da bu anlama gelmektedir.

    Doğrudur; Erdoğan’ın Fethullah Gülen’e “Bitsin artık bu gurbet, dön ülkene” çağrısı yaptığı ikbal ve al takke-ver külah türünden muhabbet içinde olduğu günlerde mahkemeler vasıtasıyla özel teşebbüse ait şirketlere ve medya kuruluşlarına kayyum atanıp, bu kuruluşlar TMSF marifetiyle yandaş haline getirilirken Paralel Yapı’ya ait medya kuruluşlarının hiç sesleri çıkmıyordu. Cem Uzan, Dinç Bilgin, Erol Aksoy, Mehmet Emin Karamehmet ve Aydın Doğan gibi adamlar bir bir ekarte veya tehdit edilerek, bu adamların ellerindeki pek çok iktisadi işletmenin yanında gazeteleri (ki; Sabah, Akşam, Takvim, Vatan, Milliyet, Star…vs) ile televizyonları (ki; ATV, A-Haber, Star, Şov, Cine-5, Kanal-Türk… vs.) bir bir ellerinden alınıp, TMSF kanalıyla yandaşlara peşkeş çekilip, iktidar partisinin borazanı haline getirilirken, Paralel Yapı’ya ait medya kuruluşlarının hiç sesleri çıkmıyordu. Hatta bütün bu işlemlerin lehinde haber ve yorumlar bile yapılıyordu bu gruba ait medya organlarında.

    Aynı şekilde, uyduruk davalar kapsamında TSK’nin en gözde subayları hükümet tarafından “İyi ki bu generallerle savaşa filan girmemişiz. Bunların savaşacak halleri yok. Bunlar askerlikten başka her şeyi yapmışlar…” denilerek  kodese tıkılıp amansız hastalıklara yakalanmalarına sebep olunurken, kimileri de bunu gurur meselesi yapıp intihar ederken  adeta “oh oldu” kıvamında yayınlar yapıyordu Paralel Yapı’ya ait medya organları. Hatta bu yapıya ait gazetelerde, Türk Ordusu’nun toptan lağvedilmesine ve yeni bir Nizam-ı Cedit ordusu kurulmasına öneren yazılar bile yazılıyordu o günlerde. Hem de o günlerde nikâhlı karısını AKP saflarından milletvekili seçtirecek kadar AKP’ye oynadığı halde, bugün oyunu MHP’ye vereceğini söyleyen dönekler tarafından!

    Erdoğan diyor ki; “… çok farklı gazete vesaire yazarları, çizerleri içeri attığı zaman bunların hiçbir sesi çıkıyor muydu? O zaman da yine bunca gazeteciler içeri atılmıştı. Aynı şekilde askerimize yaptıkları, subaylar vesaire 300’ü aşkın içeri atıldı ve 2-3 yıl yatanlar oldu bunların içerisinde.”. Peki baba siz değil miydiniz “Bunlar yazdıklarından ve gazetecilikten dolayı içeri girmediler…” diyen? Şimdi nasıl oluyor da sureti haktan görünerek o gazetecilere ve akademisyenlere sahip çıkabiliyorsunuz? İsterseniz bu sözlerinizi bir de Nedim Şener’in, Ahmet Şık’ın,  Ergün Poyraz’ın, Tuncay Özkan’ın, Mustafa Balbay’ın ve Soner Yalçın’ın yüzüne karşı söyleyin.

    Şimdi Koza-İpek grubunun patronunun dışarıya kaçmasını tenkit ediyorsunuz ya; isterseniz size hatırlatalım dün de aynı şekilde Bedrettin Dalan kaçmıştı yurt dışına. İyi ki de kaçmış; yoksa o da pisipisine yatacaktı yıllarca. Hem de hani şu sizin “KUMPAS” dediğiniz uyduruk davalar yüzünden!

    “Bunların destek kıtası durumunda olan savcılar, hakimler de kaçtı gitti…” diyorsunuz ya; şu anda tam da içimi kanatmış bulunuyorsunuz. Siz değil misiniz o savcılara zırhlı mercedesler tahsis edip, kısa sürede İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekilliğine kadar yükselten? Siz değil misiniz, sırf generalleri, gazetecileri, yazarları ve akademisyenleri yargılamak için Özel Yetkili Mahkemeler tesis eden? Siz değil misiniz, bu kişileri yargılayan mahkemeleri, özel yetkili mahkemeleri kaldıran kanun kapsamı dışında bırakıp, dava sonuçlanıncaya kadar çalışmalarına müsaade eden? Siz değil misiniz, Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Sanal marifetiyle Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in makam odasına baskın düzenletip, adamı yaka paça oturduğu koltuktan aldırmak suretiyle Erzurum’a götürüp kodese tıktıran? Siz değil misiniz Adalet Bakanıyla “O davaya bakan hakim Aleviymiş” konuşmaları yapan?

    O sebeple Sayın Erdoğan, biz angut değiliz, bunları yemiyoruz artık. Uyandık ve neyin ne olduğunu iyi biliyoruz gayrı. Lütfen hiç değilse aklımızla alay etmeyin, çünkü aklımız yerinde bizim. Öyle “aldatıldık”, “kandırıldık” veya “ihanete uğradık” mavallarıyla artık kandıramazsınız bizi.

    Netice-i Kelam; Dedem Korkut geldi; soy soyladı, boy boyladı, adı görklü Muhammede salavat getirdi ve angutlara bir Erdoğan masalı anlattı…

  • Erzincan Başsavcısı gözaltında…

    Erzincan Başsavcısı gözaltında…

    ERZİNCAN RAPORU
    Ahmet ERSİN
    İzmir Milletvekili

    Türkiye’de bir ilk…

    Yürüttüğü İsmailağa Cemaati soruşturması nedeniyle, Erzurum Özel Yetkili savcısı Osman Şanal ile yetki kavgasına giren Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in evi ve adliyedeki makamında arama yapıldıktan sora gözaltına alındı.

    Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in adliyedeki makam odası ve evinde arama yapıldı. Başsavcı Cihaner için gözaltı kararı da çıkartıldı.

    Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in avukat Hamit Sekman, bugün makamında ve lojmanında arama yapılan Başsavcı Cihaner’in gözaltına alındığını açıkladı. Önce sağlık kontrolü için hastaneye sevk edildi. Ardından Erzurum’a götürülüyor.

    SUÇLAMA: ERGENEKON

    Sekman, şunları kaydetti:  “Müvekkilim Özel Yetkili Savcı Osman Şanal tarafından ’Ergenekon üyesi olmak’, ’görevi kötüye kullanmak’ ’tehdit ve iftira’ suçlamalarıyla gözaltına alındı. Şu anda Erzurum’a götürülüyor. Bu gece sorgusu yapılacak. Biz de birazdan Erzurum’a doğru yola çıkacağız. Muhtemelen tutuklanıp tutuklanmayacağı sabaha doğru belli olacak.”

    İlhan Cihaner

    Erzincan’da cemaatlere yönelik soruşturma başlatan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in adliyedeki makam odasında ve evinde polis tarafından arama başlatılmıştı..Baş savcı Şanal’ın talebi üzerine aramaya Erzincan Emniyet Müdürlüğü’den de polis ekibi katılmıştı. Aramalar 16.30’a kadar sürdü.Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı Cihaner’in adı 2007 yılında Erzincan’da İsmailağa cemaatine yönelik soruşturmayla gündeme gelmişti. Ancak bu soruşturma “İsmailağa cemaatinin silahlı olduğu” yolundaki bir ihbar mektubu üzerine, Cihaner’den alınarak özel yetkili savcı Osman Şanal’a verilmişti.Ergenekon soruşturması kapsamında telefonları dinlendiği ortaya çıkan Cihaner’e, görevi kötüye kullanmak, resmi belgede sahtecilik, suça azmettirme ve adliye bahçesine kameriye yaptırarak imar kirliliğine neden olmak suçlamalarıyla 26 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.BAŞSAVCILARIN DÜELLOSU Başsavcı İlhan Cihaner, özellikle cemaatlere yönelik düzenlediği operasyonlarla gündeme gelmişti.Operasyon yetkisinin kendisinde olduğunu savunan Erzurum Özel Yetkili Başsavcısı Osman Şenal ile Başsavcı İlhan Cihaner arasında yetki çatışması yaşanmıştı.Başsavcı Cihaner’in yürüttüğü soruşturmalar elinden alınmıştı. Cihaner hakkında 26 yıl hapis istemiyle dava açılmıştı.Cihaner de Erzurum Özel Yetkili Savcısı Şanal hakkında dava açmıştı.Öte yandan, Adalet Bakanlığı, Erzincan Başsavcısı Cihaner hakkında inceleme başlatmıştı.

    Her şey İsmail Ağa Cemaati operasyonuyla başladı 2007 yılında İsmail Ağa cemaatiyle ilgili olarak başlattığı soruşturma, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in gözaltına alınmasına kadar uzanan bir dizi gelişmeye neden oldu. Bazı basın organları soruşturmayı ‘Ak Parti ve Gülen’i bitirme’, ‘İrtica ile mücadele eylem planı’, ‘Darbe planının Erzincan’da yürürlüğe konulduğu’ iddialarıyla gündeme taşıdı. Tartışmaların artması üzerine geçen 1 Aralık günü yazılı açıklama yapan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, İsmail Ağa soruşturmasını ihbara dayalı olarak değil, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 160’ncı maddesi uyarınca başlattığını söyledi. Soruşturmanın başladığı dönemde ‘andıç, kaos ya da irtica ile eylem planı’nın olmadığından söz eden Cihaner, daha sonra soruşturma dosyasını görevsizlik kararı ile Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’na gönderdi. İddiaların aksine ‘Çocuklara Kur’an öğretilmesi’ gibi bir şüphe ile soruşturma başlatılmadığını, Özel Yetkili Savcılığın ‘Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs’ suçundan dava açtığını anımsatan Cihaner, teknik takibe alınanlar arasında bakan ya da milletvekili ve belediye başkanı bulunmadığını belirtti.

    Adalet Bakanlığı İsmail Ağa cemaatiyle ilgili olarak Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in başlattığı soruşturmayı gizlediği iddiasıyla soruşturma başlattı. Başsavcı Cihaner hakkında Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘görevi kötüye kullanma’, ‘resmi belgede sahtecilik’, ‘suça azmettirme’, ‘imar kirliliğine neden olmak’ suçlamasıyla 26 yıl hapis istemiyle yargılanmasına karar verdi.

    Erzincan’da 27 Ekim 2009 günü DSİ’ye ait baraj gölünde mühimmat bulunması ile birlikte Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal’ın operasyonları başladı. Şanal ilk olarak Erzincan İl Jandarma Komutanlığında istihbarat Şube’ye girdi. 20 Kasım’da İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Üsteğmen Ersin Ergut, astsubay Orhan Esirger, İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Nedim Ersan ise 27 Kasım’da tutuklanmasından sonra 4 Aralık günü bir ilk yaşandı. Erzincan MİT Bölge Müdürlüğünün nizamiyesine giren Osman Şanal, Bölge Müdürü Şinasi D. ile iki personelini gözaltına aldı. 7 Aralık’ta Erzurum’a getirilen Mit Müdürü ile iki elemanı, 7 Aralık günü tutuklanarak Erzurum H Tipi Cezaevine gönderildi.

    Erzincan İl Jandarmada görev yapan Astsubay Şenol Bozkurt 31 Ocak, Eskişehir İl Jandarma Komutanı Albay Recep Gençoğlu 5 Şubat, Erzincan Yaylabaşı beldesi Jandarma Komutanı Astsubay Murat Yıldız 12 Şubat, emekli astubay Nejdet Özmen de 14 Şubat günü Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklandı. Albay Gençoğlu ile subay ve astsubaylar Erzurum’un Karskapı semtindeki Askeri Cezaevine kondu

    İlhan Cihaner
    İlhan Cihaner

    =============================

    ERZİNCAN RAPORU

    Ahmet ERSİN
    İzmir Milletvekili

    Erzincan’daki İsmailağa Cemaati ile ilgili gelişmeler ve Başsavcıya yönelik girişimlerle ilgili 17.08.2009 tarihli soru önergem yanıtlanmayınca, 10.11.2009 tarihinde tekrar soru önergesi verdim. Ancak ilk soru önergem sayın TOPTAN tarafından işleme konulmuş olmasına karşın, ikinci soru önergem sayın ŞAHİN tarafından iade edilmiştir.

    Bunun üzerine, Erzincan Başsavcısı ve İl Başkanı ile yaptığım telefon görüşmesinden sonra sorunu ilgililerinden dinlemek amacıyla 20.12.2009 Pazar günü Erzurum’a giderek önce H tipi cezaevinde bulunan MİT Bölge Müdürü Şinasi DEMİR ve yardımcıları Kıvılcım ÜSTEL ve Sadri Barkın İNCE ile 1 saat görüştüm. Yine Erzurum’da, askeri cezaevinde yatan Erzincan İl Jandarma İstihbarat personeliyle de görüşmek istediysem de, MSB’nın izni gerekli olduğu gerekçesiyle bu görüşmeyi o gün için gerçekleştiremedim. Günlerden Pazar olmasına karşın MSB’na ulaşarak izin konusunda yardımcı olmasını istedim ve Erzincan’a geçerek gece bir evde Başsavcı İlhan CİHANER ile buluştum. Başsavcı ile görüşmemiz gece geç saatlere kadar sürdü ve Erzincan’da geceledim. Pazartesi sabahı Garnizon Komutanı ve kendi isteğiyle ADD Başkanı ile de görüştükten sonra, Erzurum’a dönerek Askeri Cezaevinde yatan Erzincan Jandarma İstihbarat Şube Başkanı Binbaşı Nedim SEVER, ve yardımcıları Üsteğmen Ersin ERGUT ile Astsubay Orhan ESİRGER’le 1 saatten fazla görüştüm ve akşam uçakla Ankara’ya döndüm.

    ****

    1-Erzincan’da Valilikte düzenlenen güvenlik toplantılarında, İsmailağa Cemaati mensuplarının faaliyetlerinin arttığı ve küçük çocukları evlerinden toplayarak yasadışı dini eğitim verdikleri, yine yasadışı yardım ve bağış topladıklarının tespit edilmesi üzerine; Başsavcı, 2007 Aralık ayında cemaat hakkında soruşturma başlatmıştır.

    Yani, İsmailağa cemaati ile ilgili soruşturma, Başsavcının keyfi bir girişimi değildir. İl Güvenlik Kurulunun gündemine gelen bir sorun olarak soruşturma başlatılmıştır.

    Mahkemeden alınan izinle telefon dinlemeleriyle de desteklenen ve 15 ay süren takip ve soruşturmada: Cemaatin Türkiye’yi 13 bölgeye ayırdıkları, her bölgenin sorumlusunun merkezden (İstanbul) atandıkları, örgütün (El Maruf) adlı eleman kazanma ve propaganda birimlerinin olduğu, hemen her ilde kanuna aykırı olarak faaliyet gösteren kreş, yurt, vakıf ve dernekleri olduğu ve evlerden topladıkları küçük yaştaki çocuklara buralarda yasadışı eğitim verdikleri tespit edilmiştir. İzinsiz kurslardan alınan ücretler, toplanan nakdi yardım ve bağışlarla, bağışlanan taşınmazların kira ve satış gelirleri ile vaaz, CD ve kitaplardan elde edilen gelirlerin merkeze (İstanbul) gönderildiği, ayrıca Filistin’e yardım, Çeçenistan’a yardım gibi izinsiz kampanyalar düzenledikleri anlaşılmıştır. Cemaatin çok büyük ekonomik güce sahip olduğu ancak nerelere ve nasıl harcandığı bilinmemektedir. Erzincan’da belirlenen adreslere 2 kez polis baskını yapılmışsa da sonuç alınamamıştır. Baskınlar öncesinde Emniyetten cemaate bilgi sızdırıldığı kuşkusuna kapılan Başsavcı, bu kez soruşturmayı Jandarma ile sürdürmüştür. Nitekim tespit edilen 16 eve 23.02.2009 günü Jandarma ile yapılan baskında, cemaatin yasadışı faaliyetlerine ilişkin belgeler ele geçirilmiş ve 18 kişi gözaltına alınmış, söz konusu evlerde yasadışı eğitim verilen 64 küçük çocuk ailelerine teslim edilmiştir.

    Aynı gün Devlet Bakanı sayın Cemil ÇİÇEK Mardin’den Başsavcıyı arayarak, gözaltındaki cemaat mensuplarının serbest bırakılmasını istemiş, bir gün sonrada Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdür Yrd. Çetin ŞEN arayarak ( Bu işlerle uğraşanların başı belaya girer) diyerek, Başsavcıyı üstü kapalı şekilde tehdit etmiştir.

    Başsavcı, bu baskı ve tehdide rağmen gözaltındaki cemaat mensuplarını sorguya göndermiş ve cemaatin 9 mensubu tutuklanmıştır.

    ****

    2- Erzincan’da başlayan soruşturma, telefon tespitleri sonucu 20 il’e yaygınlaşarak, Gülen Cemaatini de kapsamıştır. Bu arada telefon dinlemelerine Yeni Şafak Gazetesi sahibi Ahmet ALBAYRAK ( ayrıca da dinlenmiştir), İstanbul Belediye Başkanı Kadir TOPBAŞ ve eski Bakan Osman PEPE’de takılmıştır. (Telefon tespitleri CD olarak ekte arzedilmiştir).

    3- Soruşturmanın giderek genişlemesi üzerine, kimliği belirsiz bir kişi, İsmailağa Cemaatinin silahlı örgüt olduğunu belirten imzasız bir dilekçeyi Erzurum Özel Yetkili Savcısına göndermiştir. Buradaki amacın, soruşturma dosyasınının CMK 250. madde gereği Erzurum Özel Yetkili Savcıya devrinin sağlanması olduğu açıktır. Nitekim, dinlemelerde bazı cemaat mensuplarının, daha Erzurum gündemde yokken birbirleriyle ( dosya Erzurum’a gidecek) diye müjdeli haberleşmeleri tespit edilmiştir. Dolayısıyla bu ihbar mektubunun cemaatin bilgisi dahilinde ve bir cemaat mensubu tarafından gönderildiği ve soruşturmanın Erzurum Özel Yetkili Savcısı tarafından yürütülmesinin istendiği anlaşılmaktadır.

    ****

    4- Erzincan Başsavcısı bu ihbar mektubunun düzmece olduğu nedeniyle, dosyayı Erzurum’a göndermek istemeyince, devreye Adalet Bakanı girmiş ve Erzincan’a müfettişler göndermiştir. Başsavcı, müfettişlerin de baskısıyla dosyayı (Gülen Cemaati dosyasını ayırarak) Erzurum’a göndermiştir.

    5- Soruşturma dosyasını alan Erzurum Özel Yetkili Savcı Osman ŞANAL, İsmailağa Cemaatine yönelik soruşturmada ve baskınlarda görev alan Erzincan Jandarma İstihbarat Şubesinde arama yaparak Üsteğmen Ersin ERGUT ve Astsubay Orhan ESİRGER’i gözaltına aldırmıştır.

    ****

    Arama kararını veren Erzurum 2. Ağır Ceza Hakimi İsmail ŞAHİN’nin bu arama konusunda iki farklı kararı vardır. Her iki kararda, Değişik İş No: 2009/785 numaralı dosyadan ve 18.11.2009 tarihlidir. Kararlardan birisinde, arama yapılacak kişilerin ismi ve arama yapılacak adresler yoktur. Diğerinde ise Üsteğmen ile Astsubayın ismi ve adresleri yazılıdır. ( Her iki karar da ekte sunulmuştur).

    Ayrıca, her iki kararda şüphelilerin evleri ve araçlarına arama yapılması belirtilmişse de, İl Jandarma Alayındaki İstihbarat Şubesinde de arama yapılmıştır. Hangi suç nedeniyle arama yapılacağı belirtilmemiştir. Yani her iki arama kararı da yasaya uygun değildir.

    Bu husus Özel Yetkili Savcıya itiraz olarak belirtilmişse ve hatta çok ciddi tartışmalar yaşanmışsa da , savcı itirazları dikkate almadan keyfi şekilde arama ve gözaltı işlemlerini tamamlamıştır. İki gün sonra da Şube Başkanı Binbaşı gözaltına alınmıştır. Üç Jandarma İstihbaratçı da tutuklanmışlardır.

    ****

    6- Erzurum Özel Yetkili Savcı 4 Aralık günü 25-30 polisle Erzincan MİT Bölge Müdürlüğünü kuşatarak binada arama yapmış ve Bölge Müdürü ile iki yardımcısını gözaltına aldırmıştır. Bu arama ve gözaltılar da hukuksuzdur.

    2937 sayılı MİT Yasasının 26-27. maddelerine göre, MİT görevlileri hakkında soruşturma yapılması Başbakan’ın iznine tabidir. Bu izin alınmadan keyfi bir şekilde MİT binasında arama ve gözaltılar yapılmıştır. Nitekim, cezaevinde görüştüğüm MİT personeli, itirazlarının dinlenmediğini, çatışmanın eşiğinden dönüldüğünü söylemişlerdir. MİT personeli, neden arama yapıldığını, neden gözaltına alınıp tutuklandıklarını bilmemektedirler. Kaldık ki MİT Bölge Müdürü 1 Temmuz 2009 tarihinde Erzincan’a atanmıştır.

    7- Müfettişlerin İnceleme ve Soruşturma Raporu ve (sağduyulu bir grup Erzincanlı), ( Duyarlı ve Mağdur Bir Vatandaş) gibi belirsiz kişilerin şikayeti ile Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı hakkında meslekten çıkarma ve 26 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlanarak, Tunceli Ağır Ceza Hakimliğine verilmiştir. ( İddianame ve Başsavcının HSYK’na yaptığı savunma ektedir).

    ****

    SONUÇ

    Ekte sunduğum telefon dinleme CD’nin de incelenmesinde görüleceği gibi Erzincan’da, İsmailağa Cemaati ile ilgili başlayan soruşturma, bazı politikacılarla işadamlarını ve Fethullah GÜLEN Cemaatini kapsayarak, 20 İl’e yayılmıştır. Başsavcının söylediğine göre, bu 20 İl’de operasyon yapma hazırlığındayken, dosya uyduruk ve maksatlı bir dilekçe bahane edilerek elinden alınmıştır.

    Anlatılanlara göre Üniversite öğrencisi olan gizli tanık Erzincan MİT Başkanlığının İnternet Sitesine yazdığı mail ile, mensubu olduğu Nurcu KURDOĞLU tarikatının Hizbullahçı olduğunu, gerek bu tarikat ve gerekse üniversitedeki yapılanmalarla ilgili MİT’le çalışmak istediğini bildirmiştir. Bunun üzerine MİT Başkanlığı tarafından, Erzincan Bölge Müdürlüğüne bu kişiyle temasa geçilmesi talimatı verilmiş ve bu talimat üzerine Mayıs 2009 ayından itibaren kişiden bazı bilgiler alınmıştır. Ancak verdiği bilgilerin tutarsızlığı nedeniyle Ekim ayında ilişki kesilmiştir.

    Şimdi bu kişinin, MİT aleyhine gizli tanık olduğu ileri sürülmektedir. Muhtemelen ilişkinin kesilmesi üzerine savcılığa gitmiş veya hem MİT’le hem emniyetle ikili çalışmıştır.
    MİT Bölge Müdürlüğünün basılması, aranması elemanların gözaltına alınıp, tutuklanmaları, 2937 sayılı MİT yasasına aykırıdır.

    ****

    Erzincan-Kemah arasında Sarıyazı Köyü yakınlarında 11.08.2008 tarihinde uzaktan kumandalı mayın patlatılması sonucu 1 Yarbay ve 8 personel şehit olmuştur. Saldırıyı PKK üstlenmiştir.

    Tutuklu Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Nedim SEVER ve yardımcıları, sorguda gerek savcı ve gerekse yargıcın kendilerine ( o mayını siz mi koydunuz) diye sorduğunu ifade ettiler. Bu durum görüştüğüm Garnizon Komutanı tarafından da doğrulanmıştır. PKK tarafından kabul edilen Reşadiye saldırısının bazı hükümet üyeleri ve AKP’nin bazı yöneticileri tarafından, kamuoyunun kafasını karıştırmak ve saldırıyı TSK üzerine yıkma çabaları hatırlandığında, soruşturmayla ilgisi olmayan bu sorular TSK’ya yönelik bir tezgah hazırlığı olarak değerlendirilebilir.

    ****

    Erzurum 2. Ağır Ceza Hakiminin aynı dosya numarası ile ve aynı tarihli, birinin şüpheliler ve adresleri boş, diğerinde Üsteğmen ve Astsubayın isim ve adreslerinin yazılı olduğu, aynı dosyadan aynı tarihli iki arama ve gözaltı kararı vermiş olması düşündürücüdür.(Her iki karar ektedir).

    Ayrıca her iki kararda da ev ve araçların aranması belirtilmişken, Özel Yetkili Savcının itirazlara rağmen Erzincan Jandarma Alay Komutanlığına girerek istihbarat şubesinde arama yapmasında keyfiliğin ötesinde kasıt aramak gerekir.

    Erzincan’daki cemaat soruşturması, bazı çevrelerce Albay Dursun ÇİÇEK tarafından yazıldığı ileri sürülen İrtica ile Mücadele Eylem Planıyla ilişkilendirilmek istenmektedir. Dolayısıyla Başsavcı, MİT ve Askeri personel Ergenekonla bağlantılanmaktadır. Oysa, cemaat soruşturması 2007 Aralık ayında, üstelik Valilikteki Güvenlik Toplantısında gündeme gelmesi nedeniyle başlatılmış, sözkonusu Eylem Planının ise 2009 Nisan’da yazıldığı ileri sürülmektedir. Arada 1,5 yıla yakın süre vardır.

    ****

    Sonuç olarak, yasalar çiğnenerek yapılan arama ve gözaltılar, tutuklamalar ile Erzincan Başsavcısı hakkında 26 yıl hapis istemi ile dava açılması, cemaat soruşturmasına misilleme yargıya baskı, yıldırma ve cemaatlere dokunanları cezalandırma mesajları içermektedir.
    Özel Yetkili Savcıların yasal durumu ve yetkilerinin sınırları gözden geçirilmelidir. Bazılarının hükümetin telkinlere ve yönledirmelerine açık oldukları hatta talimatla hareket ettikleri ve kolaylıkla hukuk dışına çıkabildikleri görülmektedir. Keza, hukuk sistemimize sokulan sahibi belirsiz ihbar mektupları, kurgulanmış gizli tanık ve itirafçılar bir terör halini almıştır. Ergenekon soruşturması ile başlayan bu durum, genelleşmektedir.

    Özellikle Özel Yetkili savcılar kimliği belirsiz bir ihbar mektubu veya gizli tanık veya itirafçı beyanlarına dayanarak başka delil toplama yoluna başvurmadan ve şüpheli veya sanıkların haklarını gözetmeden yani yasal gerekleri yerine getirmeden doğrudan arama talebinde bulunmakta ve gözaltılar yapmaktadır. Mahkemelerde delilleri incelemeden kolaylıkla tutuklama kararları vermektedirler. Tutuklamalar tedbirin ötesinde cezalandırmanın parçası haline gelmiştir. Nitekim Erzincan’daki MİT ve Jandarma personeli ile ilgili delil torbalarının mühürü açılmadan, yani deliller incelenmeden tutuklama kararı verildiği ileri sürülmüştür.

    Arz ederim. 25.12.2009

    Ahmet ERSİN
    İzmir Milletvekili

     

    __._,_.___