İşte THY’nin Ermeniler’e rağmen çektiği olay Kobe reklamı
28 Aralık 2010 Salı, 19:30:59 Habertürk
Türk Hava Yolları’nın(THY) yeni küresel marka tanıtım elçisi olan basketbolun efsane ismi NBA’ın Los Angeles Lakers takımında forma giyen Amerikalı Kobe Bryant THY için ilk kez kamera karşısına geçerek mesaj gönderdi.
Video için tıklayınız…
Amerika’daki Ermeni lobileri tarafından da THY ile yaptığı anlaşmanın iptali için baskı gören Kobe,”Merhaba arkadaşlar nasıl gidiyor? Türk Hava Yolları’nın tanıtım elçisi seçildiğim için çok gururluyum” dedi. Kobe’nin 38 saniyelik mesajı sosyal paylaşım sitelerinde de yer aldı. Kobe’nin anlaşmasını iptal etmesi için baskı kuran Amerikalı Ermeniler de ünlü basketçinin mesajını sosyal paylaşım sitelerinde görünce tepkilerini daha da artırdı.
Gökhan ARTAN / AHT
THY, bir süre önce yeni küresel marka tanıtım elçisi olarak Los Angeles Lakers’lı ünlü basketçi Kobe Bryant ile anlaşmıştı. Amerika’nın Los Angeles şehrinde atılan imzaların ardından Kobe Bryant iki yıl boyunca Türk Hava Yolları’nın başta ABD olmak üzere dünyadaki marka tanıtım elçisi olmuştu. Kobe’nin bu anlaşmadan ne kadar alacağı açıklanmamıştı. Kobe Bryant’ın rol alacağı Türk Hava Yolları reklam filmi, 2011 yılının ilk çeyreğinde ilk önce Amerika, Uzakdoğu ve ardından da global yayınlar ile 80’den fazla ülkede uluslararası televizyon kanallarında ve sinemalarda izleyici ile buluşacak, ayrıca billboard, dergi, dijital ortam gibi birçok farklı mecrada da Türk Hava Yolları’nın reklamları yayınlanacak
THY için mesaj gönderdi
Los Angeles Lakers’lı ünlü basketçi Kobe Bryant THY için ilk defa kamera karşısına geçti. Kobe 38 saniyelik bir mesaj gönderdi. Amerika’da ki Ermeni lobileri tarafından da THY ile olan anlaşmasını iptal etmesi için baskı gören Kobe, “Merhaba arkadaşlar nasıl gidiyor? Türk Hava Yolları’nın tanıtım elçisi seçildiğim için çok gururluyum.Türk Hava Yolları 77 yıldır olağanüstü bir hizmet ve mükemmel uçak yemekleri sunuyor. Los Angeles’lılar da bu Mart’ta Türkiye’ye direkt uçuşların başlamasıyla yaşayacak. Bizde çok heyecanlıyız çünkü bir yandan da Türkiye’nin doğal güzellikler ve tarihi zenginliğini keşfetme fırsatı bulacağız. We are Turkish Airlines We are Globally yours” dedi.
Ermeniler mesaja dana çok sinirlendi
Kobe’nin 38 saniyelik mesajı sosyal paylaşım sitelerinde de yer aldı. Kobe’nin anlaşmasını iptal etmesi için baskı kuran Amerikalı Ermeniler de ünlü basketçinin mesajını sosyal paylaşım sitelerinde görünce tepkilerini daha da artırdı.
Geçtiğimiz günlerde, ABD Temsilciler Meclisi’nde sözde Ermeni soykırım tasarısı görüşülmesin diye çabalayan Türkiye, el altından büyük skandala imza attı.
Skandal, önce Dışişleri Bakanlığı’nda patladı. Sonra, YÖK’de devam etti. Bu skandalı üniversiteler sürdürdü.
NİÇİN “GİZLİ” TOPLANTI?
Topluma karşı, sözde Ermeni soykırım iddialarına karşı gibi görünen Dışişleri Bakanlığı ve YÖK, rektörlüklere “gizli” damgalı yazılar göndererek, ABD’de düzenlenecek “soykırım toplantısına” katılmalarını istedi. Böylece, Türklere, sözde Ermeni soykırımı yalanını bizzat kendi bilim adamları tarafından onaylatmanın yolu açıldı.
Milletvekili olmayan tek bakan olan Ahmet Davutoğlu’nun yönettiği Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanlığı’nın, 26 Ekim 2010 tarihinde YÖK’e bir yazı gönderdiği ortaya çıktı.
Bu yazıda, ABD’nin Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde önümüzdeki yıl Mayıs ayında başlayıp, 3 yıl sürecek “Soykırımları kınama” çalıştayları düzenleneceği belirtildi ve üniversite hocalarının buna katılması emredildi.
YÖK de, başvuruların son günü olan 30 Kasım 2010 tarihinde “Gizli” damgasını vurarak, “Acele ve günlük” ibaresini de koyarak tüm üniversitelere bu yazıyı yeniden hatırlattı.
Yazıda özetle şöyle dendi:
“.. anılan çalışma grubunun daha çok ırkçı ideolojilere, devletlerin ayrımcı uygulamalarına ve toplu vahşet olaylarına aktif katılıma nasıl karşı çıkılabileceği konularında çalışmalar yapacağı, çalıştay için hazırlanacak sunumlarda örnek olay incelemeleri ile karşılaştırmalı çalışmaların yanı sıra, Nazi Almanyası ve Guatemala’daki gibi counterfactual araştırmaların da kabul edileceği, (…) Holokost, ERMENİ (Tabii bu sözcük yazıda, küçük ve fark edilmeyecek biçimde yazılmış-HC), Rwanda, Kamboçya, Guatemala, Doğu Timor, Bangladeş ve Papua SOYKIRIMLARININ yanı sıra, Güney Afrika ve Kosova gibi karşı vakalar HAKKINDAKİ ÇALIŞMALARIN TEŞVİK EDİLECEĞİ, bildirilmiştir.”
Üniversite rektörlükleri de ayrı bir yazı ile, fakülte dekanlarına ve bölüm başkanlarına bu toplantıya hoca göndermeleri için yeni yazılar gönderdi.
Üniversite toplantılarına, YÖK’ün “gizli” damgası vurması, toplantının milletten gizlenmek istendiği gerçeğini de ortaya çıkarmış oldu.
KİMLER KATILACAK?
Akıllara takılan soruları özetlemek gerekirse;
– Dışişleri Bakanlığı, ABD Meclisindeki tasarıyı engellemek isterken, ABD üniversitesinde bu toplantıya niçin büyük destek verdi?
– YÖK Başkanlığı, üniversitelere gönderdiği yazıya niçin “gizli” damgası vurdu? Bu toplantı, gizlenecek ve utanılacak bir toplantı ise, niçin destek oluyorsunuz?
– Geçen gün, TV’lere bir haber yansıdı. Celal Bayar Üniversitesi Rektörü (Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli), gösteri yapmak isteyen öğrencilere “Atatürk’ten emir alamazsınız. Cumhuriyeti siz mi koruyacaksınız?” gibi çıkışıyordu. Bu ve benzeri üniversite rektörleri, bu soykırıma destek yazılarını niçin hocalara dağıttılar?
Öte yandan, dünyadan soykırım örnekleri verilirken, ABD ve Avrupa ülkelerinin tarihte yer alan büyük soykırımlarından hiç söz edilmemesi de özellikle dikkat çekti.
Şimdi, Türk bilim insanlarına, sözde Ermeni soykırımı yalanını onaylatmanın yolunu açan ve “Dışişleri Bakanlığı-YÖK-Rektörlükler üçgeni”ndeki bu skandala kimlerin başvurduğu ve AKP Hükümetinin nasıl bir açıklama yapacağı merakla bekleniyor.
Yazar Altayli – Aralık 26 2010 · 1 Yorum · 87 Okunma ·
Yorum
#1 | Salih Tekbıçak – Aralık 26 2010 01:27:13
Selam:
Acaba Amerikaya, Ermeni soykırımı palavrasını oylamaya gidecek olan satılmış öğretim üyeleri, veya işbirlikçi AKP nin göndereceği ABD uşakları, diyebileceklermi ki!
Ey ingilitere, Avrupa’dan Arap yarımadasına,Orta doğudan hindistana kadar olan bölgede işlediğin MİLYONLARCA cinayetleri, tanıyacakmısın!?.
Ey Fransa orta doğuda ve Kuzey Afrikada özellikle Cezayirde işlediğin 1.500.000 cinayeti tanıyacakmısın?
Ey ABD Irakta,Korede,Vietnamda, Özellikle kendi ülken ABD yerlileri olan milyonlarca katlettiğin Kızılderiliyi ve diğer cinayetlerini tanıyacakmısın?
Stephen I. Cohen
D-9th, Tennessee
Tel: 202 225 3265
Fax: 202 225 5663
Dist office: Memphis TN 901 544 4131
ASAGIDAKI YAZIYI OKUDUKTAN SONRA LUTFEN TESEKKURLERINIZI ISTEDIGINIZ LISANDA SAYIN COHEN’E ILETINIZ.. KENDI SOYLEDIGI GIBI BIR TURK VE TURKIYE DOSTU OLDUGUNU ISBAT ETTI.
================================
Yahudi asıllı milletvekili Steve Cohen: Tasarıyla savaştım çünkü ben de bir ‘Jön Türk’üm!
İlhan TANIR/VATAN WASHİNGTON
Ermeni tasarısının ABD Temsilciler Meclisi’nde oylanmasını engellemekte başrölü oynayan Yahudi asıllı milletvekili Steve Cohen VATAN’a konuştu: Kendimi Türk olarak görüyorum. Mecliste bir “Jön Türk” gibi çalışıyorum!..
Dört çalışma arkadaşıyla birlikte Ermeni lobisi ve Meclis Başkanı Nancy Pelosi’nin ABD Meclisi’nden geçirmek istediği Ermeni soykırım tasarısına karşı büyük mücadele veren Tennessee Milletvekili Steve Cohen, VATAN’a bu mücadelesinin gerekçelerini anlattı. Atalarının İspanya’dan kaçarak Osmanlı’ya sığınması nedeniyle kendisini bir Türk gibi hissettiğini söyledi. İşte Cohen’in açıklamaları:
Bu sefer tartışmalar daha zor geçti bizim için. Eskiden Türkiye’nin NATO üyeliği ve müttefikliği ön planda olurken, ve Türkiye’nin Batılılığı tartışılmazken, bu yıl ise özellikle Türkiye’nin İsrail ile olan kötü ilişkilerinden dolayı Yahudi Kongre üyeleri geleneksel desteklerini göstermedi. Geçmişte İsrail’i destekleyen üyeler Türkiye ile ilgili kon
ularda Türkiye’yi desteklerdi. Şimdi ise sessiz kalmayı seçtiler. Temsilciler Meclisi eski Başkanı Nancy Pelosi ile görüştüm ancak detaylarını vermeyeyim… Terzi ve generalin uyarısı
Neden tasarının geçmemesi için bu kadar yoğun bir mücadele verdin derseniz anlatayım: Terzimle bir gün bu konuyu konuşuyorduk. Kore’de Türk askerleri ile birlikte çarpışmış olan bu kişi bana dedi ki: “Türkler bize bir dost gibi Kore’de cansiparane, bizim icin savaştı. Bir kişi arkadaşını ve müttefiğini unutmamalı.” Aradan 50 yıl geçmesine rağmen bu dostluğun halen sürdüğünü görüyorum. Benim de tarih diplomam var. Tarihi sebeplere özel önem atfediyorum. Yakın zamanda Irak’ta şimdi Amerikan’ın Merkezi Kuvvetler Kumandanı olan General David Petraeus ile yasa tasarısını görüştüğümde de Petraeus Türkiye’nin Amerikan ordularına dünyanın dört bir yanında yaptığı yardımları hatırlatarak, tasarıyı zararlı ve yanlış bulduğunu söylemişti. Amerikan Kongresi’nin tarih üzerine karar vermemesi gerektiğini düşünüyorum. Ben ‘Türk soyundan’ olduğumu kabul ediyorum. 9 Aralık’ta hayatını kaybeden annemin babası Abraham Hassan 1895’de Osmanlı’da doğmuştu. Ben de kendimi bir Türk gibi hissediyorum. Türk mirasına sahibim, Kongre’de bir Jön Türk gibi çalışıyorum.
Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu 2. Hrisostomos, 24 Nisan 2004’de Kıbrıs’ta eş zamanlı referanduma sunulan ve Kıbrıslı Türklerin yüzde 65 “evet”, Rumların da yüzde 76 “hayır” dediği, Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm öngören Annan Planı’nı, kendisinin ve dönemin Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos’un okumadığını belirtti.
Başpiskopos 2. Hrisostomos, haftalık Kathimerini gazetesine yaptığı açıklamada, “Annan Planı’nın milli sorunumuzu çözebileceğini zannetmiyorum, ama ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ni dağıtırdı. İnancım buydu ve bütün gücümle ve ruhumla tepki gösterdim, şükür ki halk da akıllılık edip doğru tepki gösterdi. Halk, Annan Planı’nı okumadı, sadece planla ilgili duyduklarını değerlendirdi. Planı kimse okumadı, Annan Planı 10 bin sayfaydı” ifadesini kullandı.
Annan Planı’nı Kilise’nin de okumadığına işaret eden 2. Hrisostomos, planın sadece 500 sayfasını okuduklarını belirterek, “Başkan Tasos Papadopulos da bilmiyordu ve bunu bana kendisi söyledi. Planı kimse bilmiyordu ve şükürler olsun ki reddedildi, çünkü halkımızın ve hükümetin bilmediği o kadar çok yönü vardı ki, bizi nereye götürürdü bilemiyorum” açıklamasında bulundu.
Başpiskopos, Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’ın Kıbrıs müzakerelerinde masaya koyduğu önerileri benimsemeyerek, halkı bilgilendirmek adına broşür dağıttıklarını ve bunun yanlış bir şey olmadığını söyledi.
ARTAN IRKÇILIK
Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu 2. Hrisostomos, Rum tarafında aşırı ve ırkçı olarak nitelendirilen, Kıbrıslı Türklere ve yabancılara saldırı faaliyetleri ve yabancı düşmanlığıyla kendini gösteren ve partilileşme talebinde bulunan “Ulusal Halk Cephesi”nin (ELAM) çoğu görüşünün kendisini ifade ettiğini de açıkladı.
ELAM’ı Kilise tesislerinde misafir etmediklerini savunan 2. Hrisostomos, “Ama ELAM’ın çoğu görüşü beni ifade ediyor. Kaçak mültecilere karşı ise ben de kaçak mültecilere karşı olduğumu söyleme cesaretini gösteririm. Burası ırkların karıştığı bir yer olamaz” dedi.
ELAM’ın söylemlerinden, yalnız kaçak mültecilere değil yabancı herşeye karşı olduğunun anlaşıldığına vurgu yapılması üzerine ise Başpiskopos, “Bu çocuklarla ne zaman temasa geçtiysem, eğitimli çocuklar olduklarını, ülkeye ilgi gösterdiklerini anladım, görüşleri nettir” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Namık Tan, ABD’nin 1915 olaylarını “soykırım” olarak tanımasını isteyen tasarının Temsilciler Meclisi gündemine gelmemesinin, “her şeyin bittiği” şeklinde değerlendirilemeyeceğini söyledi.
Tan, “Daha kararlı, daha birlik içinde hareket etme, tek vücut olma ihtiyacı var. Gündemden görünür gelecekte kolay çıkmayacak, buna hazırlıklı olmak gerekiyor” dedi.
Tan, Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği’nde düzenlediği basın toplantısında, 1915 yılı olaylarıyla ilgili 252 no’lu tasarının, yılın son günlerinde “gereksiz yere vakit ve enerji kaybına neden olduğunu” söyledi.
Bu olayda, Türk toplumunun son zamanlarda görülmemiş bir şekilde hareket ederek tepki verdiğini ve bunun kendilerini mutlu ettiğini dile getiren Tan, “Çok yeni gelişen bir hadisede, hadisenin karşılanması bağlamında, bizim
tepkimiz, olaya müdahale açısından gayet başarılı olmuştur” dedi.
Bu tür tasarıların tekrar gelebileceğine işaret eden Tan, “252 no’lu tasarıyla ilgili son süreç bizim için her şeyin bittiği anlamına gelmiyor. Daha kararlı, daha birlik içinde hareket etme, tek vücut olma ihtiyacı var” dedi.
Tan, bu nedenle gerekli çalışmlara ve temaslara aralıksız devam edeceklerini, mutahaplarını bilgilendirmeyi sürdüreceklerini söyledi. Büyükelçi Tan, “Umuyoruz bundan sonra bu tür gelişmeler ortaya çıkmaz” dedi.
ABD’deki Ermenilerin California eyaletinde açtıkları davalarla ilgili olarak ABD Federal Temyiz Mahkemesi’ndeki son gelişmeleri hatırlatan Tan, genel anlamda ABD’de meselenin gündemden görünür gelecekte kolay çıkmayacağını, buna hazırlıklı olmak gerektiğini söyledi.
Tan, bu noktada özellikle Türkiye-Ermenistan normalleşme süreci çerçevesindeki çalışmaların sonuçlandırılması gerektiğini kaydetti.
“Demokrat-Cumhuriyetçi ayrımı yapmadan aradık”
Tan, tasarının Meclise getirilmesine yönelik çabalarla ilgili soru üzerine, “Son bir deneme yapmayı çok ciddiyetle düşündüklerini gördük. Öyle bir tasavvurları varsa bunu uygulamaya koymamaları için elimizden geleni yaptık”
dedi.
Tasarıya karşı olmaları için Kongrede Demokrat veya Cumhuriyetçi ayrımı yapmadan tüm üyelere ulaşmaya çalıştıklarını belirten Tan, bir çoğuyla telefonda birebir görüştüğünü ama Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi ile kendisinin doğrudan bir teması olmadığını, şimdi de bu üyelere teşekkür telefonları ettiğini söyledi.
Tan, “Bizi en fazla eleştiren insanlarla da görüştüm. Amacımız, Kongrenin bütününe bu yapılan işin yanlış olduğunu anlatmaktı” dedi.
Meclis’te gündeme getirilmek istenen tasarının, Türkiye ile ABD’nin ilişkilerinin veya Türkiye’nin küresel ve bölgesel anlamda oynadığı önemli rolün tamamen dışında marjinal bir konu olduğuna dikkati çeken Tan, “Türk-Amerikan
ilişkilerinin bununla tartılmasını, bizleri eleştiren insanlar dahi istemedi. Kongre içerisinde, başka konularda bizi eleştiren birçok üye dahi, Türkiye gibi bir ülkenin, birtakım Ermeni Amerikalıların ortaya koyduğu böyle marjinal
çıkarlara feda edilmeyeceğini, bunun yanlış olduğunu gördü” diye konuştu.
“Yönetimin gereğini yaptığına inanıyorum”
Büyükelçi Tan, “ABD Başkanı Barack Obama ve ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’in Kongreyi aramadığının belirtildiği ancak perde arkasında müdahalelerinin olup olmadığını bilip bilmedikleri”ne ilişkin soru üzerine,
yönetimi bütün halinde kabul ettiklerini, tasarının Meclis’e gelip geçmesi gibi bir durumun yaratacağı sıkıntı ve hasarı en iyi bilenlerden birinin Amerikan yönetimi olduğunu belirterek, “(Amerikan yönetiminin) tasarının engellenmesi
konusunda gerekeni yaptığına inanıyorum” dedi.
Obama’nın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın mektubuna yazılı cevap verip vermediğine yönelik soru üzerine Tan, olaylar çok hızlı geliştiğinden buna vakit kalmadığını ve Amerikan yönetiminin de kendileri için bazı önemli tasarılar
nedeniyle çok meşgul olduğunu ama çok çeşitli kanallarla yönetimin Türkiye ile temas halinde olduğunu kaydetti.
Degerli Arkadaslarim ve Degerli Turkish Forum uyeleri
Sayin ABD Buyukelcimiz Namik Tan , washingtondaki ofisinden Turkish Forum icin beni sahsen arayarak, Ermeni tasarisi karsi kampanyasinda yer alan , (Amerika icinden ve disindan) Tum TF uyelerine ve dostlarina tesekkurlerini iletmemi istemislerdir.
Dostlar son dakikada Amerikanin menfaatlerine uygun bulmadigi tasariyi Meclis baskani Pelosi’de gündemine getirmek istememisdir.. Bu maddeyi , Yeni meclis baskani olacak (15 Gun sonra) Boehner ise Gundeme geldiginde bloke etmek icin gerekli tedbirleri almisdir..
Bu tasarinin gecmesi halinde .. bazi konularda pamuk ipligine bagli Turk_Amerikan iliskilerinin gorecegi hasar tamir edilmez bulunmusdur. Bizim bu noktadan gordugumuz, simdiki ve yeni meclis baskanlarini etkileyen en onemli unsure ise sizlerden giden uyari mesajlarinin yogunlugu olmusdur.
Her iki meclis baskanida , Bilhassa Ermeni oylari ile secilen Pelosi su anda ARF (Amerika Tasnak Gurubu) , ANCA (Armenian National Comm. Of America), ve AAA (Armenian Assembly Of America) taraflarindan elestirme ve kinama topuna tutulmuslardir. Bu kuruluslar, bir yandanda kendi aralarinda liderlik kavgasina baslamislardir.. Meclisde gecen olaylar sirasinda calmadik kapiyi birakmayan bu kilise dernek guruplarinin baslarinda Ermeni papazlarinin oldugu dikkatimizden kacmamisdir. Yakinda bu papazlar vasitasi ile din somurucugune baslamalari ve kamu oyunu gene Turk ve Turkiye aleyhine etkilemek icin milyonlarca dolar dokmeleri beklenmektedir.
Dostlarim Hepinize candan tesekkurler , HICBIR ZAMAN UNUTMIYALIM SU UYUR TASNAK (ARF= ARMENIAN REVOLUTUNARY FEDERATION) UYUMAZ Tasnaklar daha simdiden calismalarina baslamis ve onumuzdeki Nisan ayindan once bir tesebbus daha yapmaya calisacaklari haberi bize ulasmisdir..
Lutfen uyanik olunuz .. Turkish Forumu takibi gunluk listenize koyunuz ve Amerikada yasiyorsaniz temsilcilerine en kolay ve en hizli ulasabileceginiz Adresini gorunur bir yerde muhafaa ediniz. AMrekia icinden ve disindanda yeni meclis baskanina direk ulasabileceginiz adres ise AsktheLeader@mail.house.gov veya olarak verilmisdir
Turkish Forum Global Strateji & Analysisi DusunceGurubu Ermeni sorununun gelismesini istedigimiz dogrultuda yonlendirecek rota degisimleri uzerinde tartismaya baslamisdir. Yakinda sizlere guzel haberlerle donecegimden eminim.
Sadece sizlerden gelen Destek ve Aidatlarla yasayan ve yasamaya devam eden, Sizin icinizden gelen bir ivme ile 1993 yilinda kurulmus olan olan, Turkish Forum icin, 2011 senesi calismalari ve bilgili bir Turk toplumu yaratma cabalarinin devami icin, desteginizi lutfen ileri bir tarihe deyip birakmayiniz..
2011 Ileri Atilim programlarini sonuclandirmaya calisdigimiz bu devrede, Tutacagimiz yon ve Atacagimiz adimlar Tumuyle sizlerin maddi destegine ve manevi katkilarina bagli olacakdir.
Turkish Forum tepeden inme degil Toplumun icinden dogmus ve Topluma yonelik calisan bir kurulusdur. Turkish Forum sizin kurulusunuzdur.
Sonsuz Hurmetlerimle
Dr. Kayaalp Buyukataman, Baskan
Turkish Forum – Dunya Turkleri Birligi
BAGIŞLARINIZ , PROGRES RAPORU VE AKTİF ÜYELİK ICIN ASAGIDAKI LINK’LERI TIKLAYINIZ
Subject: ABD’deki Turk Toplumu dinamizmi Namik Tan ile yakaladi
Son dort senedir ABD’deki Turk sivil toplum orgutleri arasinda yasanan kesmekeslik, Buyukelci Namik Tan’in Washington’da goreve baslamasi ile son buldu. Toplum dinamizmini hayata geciren Buyukelci Tan, “diyalog onceligini” kendi insanina tanimasiyla degisik eyaletlerde yasamakta olan Turk toplumuna, ozguven de kazandirdi.
Gectigimiz senelerde Ermeniler’in soykirim iddialarina karsi basarili bir beraberlik gosteremeyen Turk toplumunun, Namik Tan’in profesyonel bir diplomat anlayisi ile saglamis oldugu motivasyon, Amerika’nin dort bir yaninda yasamakta olan Turkler’in bireysel kipirdanislarini, takim oyununa donusturdu.
Amerika’daki Ermeni Lobisi ve arkalarindaki cok guclu kuresel lobicilerin Turkiye’ye yonelik karalama kampanyalarinin Washington’da sonucsuz kalmasini, Namik Tan’a duyulan guven olarak degerlendiren toplum onderleri, gelecek senelerde bulunulacak calismalarin daha da verimli olacagi inancini tasidiklarini belirttiler.
Gecen donemin Washington Buyukelcisi Nabi Sensoy ve ekibi ile toplumdan uzak, icine kapali, kucuk bir elit kulubu olarak faaliyet gosteren devlet anlayisinin aksine, toplumu ile butunlesme politikalarina agirlik veren Buyukelci Tan’in, toplumun ozlemini cektigi devlet millet birlikteligini saglamasi, tum eyaletlerdeki Turkler arasinda coskulu bir sevinc yasanmasina neden oldu.
Demek ki istenirse olabiliyormus, diyen toplum onderleri, dernek temsilcileri ve sivil aktivistlerin, 2011 Haziran’indan sonra daha da verimli calismalarin icine gireceklerini ifade etmeleri, Namik Tan’in saglamis oldugu motivasyon ile hayata gecen Turk dinamizmi olarak degerlendiriliyor.
TADF, ATAA, TF, TCA ve TAA catilari altinda faaliyet gosteren sivil toplum orgutculerinin ve aktivistlerin toplu hareket edebilmelerinin mumkun olabildigi de idrak edilip, kuruluslarda gorev yapan baskanlar ve temsilciler arasindaki buzlarin erimesi ile sicak bir atmosferin olusmasi da, onumuzdeki yillarda gerceklesmesi beklenen daha verimli toplu calismalar icin umut isigi yakti.
Subject: Re: ERMENI TASARISI OYLAMAY GIRMEDI – Tasnak tepkisi
Bir “Yol haritasi” nin gerekliligi tartisilmaz; ama o yol hariasinin bizi goturecegi “yerin” de somut sekilde tanimlanmasi yol haritasi kadar onemli sanirim.
Ben Ermeni komplolari ile mucadeleyi “varilacak” bir “yer” olarak gormuyorum. Yani bunlar hededimiz degil, bir yerde deyim yerinde ise gunluk islerimiz.
Bu baglamda gitmek istedigimiz “yerin” somut olarak tanimlanmasi “yol haritasinin” olusumuna buyuk katki saglayacaktir diye dusunuyorum.
Kisaca yinelersem somut olarak nereye gitmek istiyoruz?
Eger bu konuda bazi olgulari kacirdigimi yada bilmedigimi dusunuyorsaniz lutfen cekinmeden yaziniz.
Saygilarimla,
Mehmet Can
On 2010-12-23, at 2:12 PM, “Bora Hincer” <bhincer@cogeco.ca>
Arkadaslar,
USA’de H.Res.252’nin basarili olamamasinin en buyuk nedeni, Amerika’daki Turk toplumunun birlik ve beraberlik icinde bu tasariya karsi gosterdigi tepkidir.
Washington DC merkezli Assembly of Turkish American Associations (ATAA) ile New York merkezli Federation of Turkish American Associations (FTAA), ornek bir ortak calisma ortaya koyarak bu sonuca ulasilmasinda onemli rol oynamislardir. Turkish Coalition of America (TCA) ve Turkish Forum da alinan sonuca buyuk katkida bulunmuslardir. Turkiye’nin Washington Buyukelciligi de gerekli butun girisimleri yapmistir.
Bizim de Kanada’daki Ermeni komplolarina karsi simdiden hazirliklara baslamamiz lazim. Bugunlerde hemen herkes proaktif olmanin gerekliligini vurguluyor. Bu konuda hemfikir oldugumuza gore, durum, ayni amaca yonelik kurulus ve kisilerin biraraya gelip bir yol haritasi cizmeleri ve is bolumu yapmalari noktasina gelmistir.
Ermeni konusunda yillar suren deneyimleri olan iki guzide kurulusumuz var. Birisi Toronto merkezli The Federation of Canadian Turkish Associations (FCTA), digeri ise Ottawa merkezli Council of Turkish Canadians (CTC). Bu iki organizasyonumuz da gecmiste cok onemli calismalar yaptilar. Onumuzdeki donemde de bu iki kurulusumuza buyuk is dusecek. Eger onlar aralarinda uyumlu bir isbirligi saglayabilir ve kendilerine uye olmayan diger dernek ve kisileri de biraraya getirmeyi basarirlarsa, gelecek icin iyimser olabiliriz. Turkiye’nin Ottawa Buyukelciligi ile de mutlaka yakin iliski icinde olmamiz gerekir.
Yeni yilin ilk ayinda, yukarida bahsettigim kurulus, dernek ve kisilerin, bilgi alis-verisinde bulunmak ve cozum uretmek icin ayri ayri yer ve zamanlarda toplanacaklarina dair bilgiler aliyoruz. Bunlar, sevindirici haberler. Demek ki Subat ayindan itibaren, koordineli bir sekilde, gerekli adimlarin atilacagi bir donem baslayacak.
Subject: ERMENI TASARISI OYLAMAY GIRMEDI – Tasnak tepkisi
Ermeniler Pelosi’ya ates puskure dursunlar ve tasari simdilik hasiralti edilmis olsun, biz, yani dunyanin cesitli ulkelerinde yasamini surdurenler unutmayalim ki sozde Ermeni soykirimi suclamalari durmayacak.Temsilciler Meclisi 5 Ocak’ta calismalarina yine baslayacak. Ermeni dostlarimiz eylemlerine, savlarina ivme katacaklar, her zaman yaptiklari gibi magduriyet ilan ederek, isin icerisine hiristiyanligi da sokarak duygu somururusune agirlik kazandiracaklar, secim pazarliklarina girisecekler. Nisan ayi kose basinda bizleri bekliyor. 2015 hazirliklari ve cesitli senaryolar canliligini koruyor. Uyumayalim.
Selam, saygi, sevgi ve en iyi dilekler.
From: yildiriminanc
Subject: [ERMENI TASARISI OYLAMAY GIRMEDI – Tasnak tepkisi
Tasnak (ARF) yayin organlari Pelosi’ye ve AAA ‘ya ates puskuruyor, adeta tehdit ediyor.
Sanirim AAA ve ANCA arasindaki kavga ileride daha da buyuyecektir. Bu bizim icin cok avantajli bir donemin habercisi olabilir. Kimbilir, belki Tasnaklar AAA’nin uzerine gitmeye devam ederse, AAA da ARF’nin kirli camasirlarini (teror baglantilarini) ortaya dokebilir…
Toplum olarak yeni starteji alternatiflerine bakmakta yarar olabilir.
inanc.
…
The patience of the Armenian-American community has run out. Wednesday’s events will have dire consequences, the ramifications of which will be seen at local district offices of members of Congress and eventually at the polling booth.
By placating the Armenian community, these so-called leaders have garnered votes and enjoyed a long tenure as legislators. They have amassed power in a veiled attempt to act as true representatives of the people and their constituents. And, time and again, the community has applauded and thanked their efforts to advocate on behalf of our community.
That is why, their actions on Wednesday amount to a belligerent betrayal of their constituents for which they will have to answer.
…
The entity that does not deserve applause or praise isonce againthe Armenian Assembly of America, whose leaders were quoted in an RFE/RL news report Wednesday as opposing the Genocide Resolution.
Their cowardice was framed as such: “nobody wants to take a loss in a floor vote in these circumstances. The genocide denial industry would like nothing better than defeating the resolution, even in an unfair vote.” Furthermore, when Pelosi refused to schedule a vote, the Assembly responded by saying: “we also particularly commend the steadfast leadership of Speaker Nancy Pelosi who provided guidance and invaluable assistance throughout this process.”
As always, the Assembly spent the majority of the last two years kowtowing to the State Department and its interests and, in the last minute, is jockeying to become the representative of the Armenian community. It is time for the community to see the Assembly for the duplicitous organization that it is and call them out on their hypocrisy.
No one needs a reminder of the Assembly’s stance last year on the ill-fated protocols, which endangered the very security of the Armenian nation.
….
“Armenian Americans are angered and disappointed by the failure of Speaker Pelosi and the House Democratic leadership to honor their commitment to allow a bipartisan majority to vote for passage of the Armenian Genocide Resolution.”
…
“The Speaker chose not to move forward, in the face of broad bipartisan backing for this human rights measure, including from the current House leadership and the incoming Majority Leader and Majority Whip, and despite both the relatively muted opposition from the White House, and the fact that Turkey’s effectiveness in opposing its adoption was seriously undermined by controversial policies on the part of Ankara toward Iran, Israel, and Sudan that have angered lawmakers.”
“Tek amacımız para, Türkiye’ye açılan tüm davaların amacı para, Ağrı dağı iyi bir peşinat olurdu” diyen Ermeni avukat Mark Geragos’a tepki yağıyor. Soykırım tasarısını Temsilciler Meclisine getirmeye çalışan Nanvy Pelosi’yi bunaltan ABD’deki Türk Derneklerinin hedefinde şimdi Türkiye’yi mahkemeye veren dört avukattan biri olan Ermeni asıllı Mark Gregeros var. ABD’deki Türk sivil toplum örgütleri ve toplum liderleri Mark Gregeros’a ateş püskürdü.
Amerikalı Ermenilerin, ABD’de Türkiye Merkez Bankası ile Ziraat Bankası’na karşı açtığı davanın dört avukatından biri olan Ermeni asıllı ünlülerin avukatı Mark Geragos, Amerikalı gazeteci Daphne Barak’a yaptığı açıklamada, “Ağrı Dağı iyi bir peşinat olabilirdi. Bundan sonra tazminatlar konusunu getirirdik masaya. Türkiye akıllıysa yapması gereken bizimle masaya oturmaktır” dedi.
“TÜRK TOPLUMUNUN CEVABI AYNI CİDDİYETTE OLACAK”
Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF) Başkanı Kaya Boztepe, Ermeni asıllı avukat Mark Geragos’un ağzından çıkanı bilmediği belirterek, avukat Geragos’u protesto etmeye hazırlandıklarını söyledi, Boztepe, “Nefret politikalarıyla para kazanmaya devam eden Diaspora’nın sözde Avukatı Vartkes Yeghiayan gibi Türkiye Cumhuriyeti aleyhine dava açarak Ağrı Dağını isteyen küstah cüretkar Mark Geragos’a karşı da, ‘Tek Bayrak, Tek Millet’ kavramını yozlaştırmaya çalışan bölücülere, hayalperestlere karşı da Türk Toplumunun cevabı aynı ciddiyette olacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın” dedi.
“GERAGOS’UN SÖYLEDİKLERİ BİRBİRİ İLE ÇELİŞKİLİ”
ABD’de özellikle Amerikalı milletvekilleri ve senatörlerle Türk sivil toplum örgütleri adına yaptığı başarılı lobi çalışmalarıyla tanınan aktivist Ali Çınar da, “Avukat Mark Geragos’un söyledikleri birbiri ile çelişmektedir” dedi.
Çınar, “Bu benim için kişisel bir meseledir diyip sonra tüm Ermeniler adına açılan davadır demesi en güzel çelişkilerden biridir. Daha öncede bu tür avukat veya gruplar için Türkiye aleyhine sansasyon yaratma amacında. Bu tür davalar ile gündemi sıcak tutmak ve Amerikan kamuoyunun ilgisini çekmeye çalışmaktadırlar. Ermenilerin amacı olan 3T planı yani Tanıma, Tazminat ve Toprak hayalleri hiçbir zaman hayata geçirilmeyecektir” diye konuştu.
“GÜCÜ YETİYORSA GELSİN AĞRI DAĞINI ALSIN”
New York Barosu avukatlarından Cahit Akbulut ise, Ermeni avukat Mark Gregos’un konuya yaklaşımını bir hukukçuya yakışmadığını belirterek, “Gücü yetiyorsa gelsin Ağrı dağını alsın. Davranışları hiç etik değil” dedi. Akbulut, “Yasalar, Gregos’un dava ettiği bir konuyu aşağılamasına müsaade etmiyor. Söz konusu ve dava edilenin Türkiye Cumhuriyeti olması konuyu bizim için çok daha hassas bir hale getiriyor. Ermenilerin avukatı Gregos’un konuya yaklaşımı hiç hoş değil, hiç etik değil. Tazminat ödemeye dayalı bir davada olsa da devletleri ve tarihi ilgilendiren bir davda paranın bu kadar ön plana çıkartılmasını Gregos’un davranış eksikliklerini gösteriyor” ifadelerini kullandı.
“KONU ‘SOYKIRIM’ ÜZERİNDEN PARA KAZANMAK”
TADF Başkan Yardımcısı ve Teşkilat Direktörü Can Kaplan da Mark Gregos’un yaklaşımını eleştirerek, “Soykırım iddiaları üzerinden para yapmak istiyor” dedi. Kaplan, şöyle devam etti:
“Burada mesele sözde soykırımı kabul ettirmekten öte, maddi yaptırım sağlamak ve para kazanmak. Diaspora için Lobicilik yapıp bundan para kazanan çok büyük bir kesim var. Sözde soykırım konusunda, yeni Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner döneminde Ermenilerin daha az şansları olduğu açık ortada. Bu konunun ilerde tamamen kapanması ihtimali çok yüksek. Bu gerçekleşince Lobicilerin ve Ermeni Diasporasının elinde hiç bir iş kalmayacak. Bu tür davalar ile nasıl para kazanabileceklerini tartıyorlar. Kimse memleketimizin bir avuç bile toprağını alıp başkasına veremez. Kendisine sormak istediğim sorular var. Türkiye de yaşayan tanıdıkları ve akrabaları acaba bu konuda ne düşünüyor?”
TCA’DAN ELEŞTİRİ
Washington merkezli Türk lobi örgütü Türk-Amerikan Koalisyonu(TCA) da Avukat Mark Gregos’un yaklaşımını eleştirdi. TCA’dan yapılan açıklamada tartışılan tarihi bir konuda, “ABD’deki Ermeni lobisi, bankalara, sigorta şirketlerine açtıkları davalarla Türkiye’den savaş tazminatı iddialarında bulunuyorlar” denildi.
“BEN ÜNLÜ BİR HOLLYWOOD AVUKATIYIM TÜRKİYE MASAYA OTURSUN”
ANKA’nın ulaştığı röportaj görüntülerinde sözde Ermeni halkının haklarını savunan Ermeni avukatın konu paraya gelince konuşmalarının tutarsızlığı ve para için her şeyi yapabileceğini bir kez daha ortaya koydu. Ermeni asıllı ünlü avukatın, röportaj sırasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Türk hükümetine sürekli kurnaz olmaları yönünde nasihat vermesi dikkat çekti. Ermeni asıllı avukat adeta yalvarır gibi, “Lütfen Türk hükümeti masaya otursun, ben ünlü bir Hollywood avukatıyım ben sizi korkutmak durumundayım” dediği, Türkiye’nin can güvenliğini sağlaması halinde Türkiye’ye gidip gitmeyeceği sorusunu da tereddütlü bir yüz ifadesi ile “Bu konuyu bir düşünmek istiyorum” şeklinde cevapladığı görüldü.
TURKISH FORUM UYELERININ BUYUK BASARISI .. ERMENI TASARISI ICIN AMERIKA ICINDEN VE DISINDAN JOHN BOEHNER’I DEN TURK AMERIKAN ILISKILERINI KURTARMAK ICIN E-MAIL BOMBARDIMANI ILE YARDIM ISTEMELERI … BU SORUNU COZEN ANAHTAR OLDU .. DUNYA CAPINDA KATILIMI GERCEKLESTIREN TUM UYELERIMIZE VE BU KONUDA DAGINIK OLAN AMERIKA-TURK TOPLUMUNU ILK DEFA ORGANIZE EDEREK AYNI ISTIKAMETE DOGRU KOSTURAN SAYIN ABD BUYUKELCIMIZ NAMIK TAN BEYE CANDAN TESEKKUR EDERIZ .. ABD’NIN YENI MECLIS BASKANI OLACAK OLAN JOHN BOEHNERE TESEKKURLERINIZI AsktheLeader@mail.house.govADRESINDEN ILETINIZ .. BU COK ONEMLIDIRKAZANDIGIMIZ ARKADASIMIZI KAYIP ETMIYELIM
DR. KAYAALP BUYUKATAMAN, BASKAN TURKISH FORUM- DUNYA TURKLERI BIRLIGI
Tolga TANIŞ / WASHINGTON
23 Aralık 2010
ABD Temsilciler Meclisi’nde Başkan Nancy Pelosi’nin gündeme almaya çalıştığı 252 sayılı Ermeni tasarısı gerginliği, 6 gün sonra dün nihayet bitti. Son gün, devreye ocakta Meclis başkanlığını üstlenecek, “Bronz Adam” lakaplı Cumhuriyetçi lider John Boehner girdi ve 252 kadük oldu.
ABD Kongresi’nde cuma gününden beri devam eden 252 numaralı Ermeni tasarısı gerginliği, altı gün sonra nihayet bitti. Cuma günü Temsilciler Meclisi’nde oylanmayınca Washington’da tüm haftasonu kulisi süren, salı günü genel kurul gündemine yine alınmayan tasarı çarşamba da oylanmayınca, 111. Kongre’nin çalışmalarını sona erdirmesiyle kadük oldu.
Dün saat 11.00’de (TSİ 18.00) toplanan Temsilciler Meclisi’nde akşam saatlerine kadar tasarı gerginliği yine devam etti. Önceki gün Hürriyet’e yaptığı açıklamada, tasarı için “Bugün (salı) çok yoğun. Belki yarın” diyen Meclis Başkanı Nancy Pelosi, öğlen saatlerine kadar tasarıyla ilgili nabız yoklamayı sürdürdü.
Boehner devrede
Ancak Türkiye, İran yaptırım oylaması ve İsrail ile yaşadığı kriz nedeniyle ABD Kongresi’nde zor günler yaşadığı bir dönem, beklenmedik bir destek buldu.
Kasımdaki ara seçimleri kazanan ve 3 Ocak günü Kongre’de çoğunluğu devralacak Cumhuriyetçilerin lideri, yanık teni nedeniyle “Bronz Adam” lakaplı John Boehner, Türkiye’ye tüm gücüyle destek oldu. İki hafta içinde göreve başlayacak 112. Kongre’nin Meclis Başkanı olması beklenen Boehner’in üst düzey bir danışmanı, salı akşam saatlerinde Hürriyet’e yaptığı açıklamada, tasarının gündeme gelmesini engellemeye çalıştıklarını söyledi ve “Tasarıyı gündeme alamayacaklar” dedi. Çarşamba sabahı da tüm Cumhuriyetçi Parti üyelerine bir mesaj gönderip, üyelerden Ermeni tasarısını “radarlarına almalarını” istedi.
Temsilciler Meclisi, Kongre’nin Senato kanadında görüşülecek, 11 Eylül’de görev yapmış sağlık çalışanlarının özlük haklarıyla ilgili yasayı beklemek üzere TSİ 18.25’te görüşmelere ara verdi. Gerginlik, 11 Eylül yasasının Senato’da kabul edilmesinin ardından devam ederken de, Pelosi, TSİ 23.00 civarında, bu yasadan başka bir tasarı görüşülmeyeceğini resmen açıklayarak krize nokta koydu.
İlişkileri rehin vermeyin
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, ABD Başkanı Barack Obama’ya bir mesaj göndererek, “soykırım” tasarısını Temsilciler Meclisi gündemine getirme girişimlerini Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceği açısından endişeyle izlediklerini bildirdi. Diplomatik kanallardan gönderilen mesajda Cumhurbaşkanı Gül, Obama’dan “Türkiye-ABD ilişkilerinin rehin alınmasına izin vermemesini beklediklerini” iletti.
Neden böyle oldu
Boehner, Türk dostu milletvekili Virgina Foxx, Kongre’deki Türk Dostluk Grubu’nun diğer üyeleri sayesinde aşılırken asıl 2 durum etkili oldu:
1- Türkiye, önce Başbakan Erdoğan’ın, ardından dün de Cumhurbaşkanı Gül’ün Başkan Obama’ya gönderdikleri uyarı mesajlarıyla tasarı aleyhine tüm ağırlığını koydu. Ancak Türkiye’nin Washington Büyükelçiliğide, krizin başından itibaren görevini kusursuz yerine getirdi. Büyükelçi Namık Tan, 80’in üzerinde milletvekiliyle bire bir görüştü.
2- ABD’de yaşayan Türk toplumu, daha önce kimsenin hayal edemeyeceği ölçüde hızlı organize oldu. ATAA, FTAA ve TCA olmak üzere üç dernek, binlerce Türk’ü saatler içinde bir kampanya etrafında topladı.
Markaja yenildiler
Pelosi, Dışilişkiler Komitesi Başkanı Howard Berman ve tasarıyı kaleme alan diğer bir California milletvekili Adam Schiff ile sık sık ayaküstü bir araya geldi. Ancak Türklerin markajı sayesinde tasarının çoğunluk desteğini bulmada zorlanacağı anlaşılmıştı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarına destek veren tasarıyı değerlendirirken, ”İnşallah, Türkiye-ABD ilişkilerini yeni bir sınava sokacak bir karar çıkmaz Temsilciler Meclisinden. Biz, adil hafıza etrafında Ermenistan ile Ermeni toplumu ile her yerde konuşmaya, görüşmeye, diyalog kurmaya hazırız” dedi.
Davutoğlu, TBMM’de gazetecilerin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, ABD Başkanı Barack Obama’ya mektup göndermesine ilişkin sorularını yanıtlarken, şunları söyledi:
”Sayın Başbakanımız, ABD Başkanı Barack Obama’ya bir mektup gönderdi. Açıkçası bu bizim beklemediğimiz bir gelişmeydi. Cuma günü Kongre ve Temsilciler Meclisi geleneğinde de çok olmayan bir şekilde, dönemini tamamlamak üzere olan bir temsilcinin böyle bir girişimde bulunması, Türk-Amerikan ilişkileri bakımından bizi ciddi şekilde endişelendirdi. Bunu ifade etmek lazım.
Biz o sırada Konya’da Sayın Başbakanımızla birlikte Şeb-i Arus’taydık biliyorsunuz. Haber bize intikal edince ben Sayın Hillary Clinton ile bir görüşme gerçekleştirdim. Görüşmemizdeki temel mesaj; Türk-Amerikan ilişkilerinin bu tür teşebbüslerin gölgesi altında olumsuz şekilde etkilenmesini engellemeleri gerektiğini kendilerine ilettik. Ve bu noktada etkin bir şekilde devreye girmeleri gerektiğini söyledik çünkü, yönetimin bu konudaki tutumu önemlidir. Kendisi, bu konuda her türlü çabayı göstereceklerini ifade etti. Zaten Büyükelçiliğimiz de yoğun bir çaba içinde, yoğun bir temas trafiği içinde. Benzer bir mesajı da Sayın Başbakanımız yazdığı bir mektupla Sayın Obama’ya dün akşam itibarıyla iletti. ”
Davutoğlu, bir gazetecinin ”Bu tasarının Temsilciler Meclisinden geçmesi, Türk-Amerikan ilişkilerinde ağır bir tahribata yol açar mı?” sorusunu da şöyle yanıtladı:
”Biz Temsilciler Meclisinden geçmeyeceğini ümit ediyoruz ve bu konuda ABD’li muhataplarımız da yönetimdeki muhatapların da gerekli çalışmaları etkin şekilde yapacaklarına inanıyoruz. Çünkü, bize verilen cevaplar bu niteliktedir. ABD Dışişleri Bakanlığı da biliyorsunuz, yönetim olarak bu tasarıya karşı olduklarını açık bir şekilde ortaya koydular. Ben ABD’de bulunduğum sırada, Kongre temaslarım esnasında da zaten Türk-ABD ilişkilerini en geniş çerçevesiyle tartışma imkanı bulmuştum ama o zaman böyle bir şey gündemde değildi. Bu toplantılarda bu konudan söz edilmemişti. Ümit ederiz ki bu, noktasal bir girişim halinde kalır. O çerçevede bakıyoruz. İnşallah Türk-ABD ilişkilerini yeni bir sınava sokacak bir karar çıkmaz Temsilciler Meclisinden.
Bizim ilişkilerimiz köklü ilişkilerdir, sağlam ilişkilerdir, geçmişi köklü, gelecekte de iki ülke hemen hemen her alanda birbirine ihtiyaç hissediyor. Bunun göz önünde bulundurulacağına ümit ediyoruz. Biz bu konuda gerekli tutumu her zaman sergiledik. Ortak tarih komisyonu teklifimizden tutun, son dönemde yürüttüğümüz temaslara kadar her alanda biz, adil hafıza etrafında Ermenistan ile Ermeni toplumu ile her yerde konuşmaya, görüşmeye, diyalog kurmaya hazırız. Ancak bu çabalar sürerken, bu konudan bihaber, konuyla ilgili hiçbir tarihi bilgiye sahip olmayan bazı kongre üyelerinin kendi küçük siyasi hesaplarıyla bu tür çabalar içine girmesi, herşeyden önce ABD’nin çıkarlarına da uygun düşmez.
Ümit ederiz ki böyle bir yanlış içine girilmez. Sayın Başbakanımızın, Sayın Obama’ya bu konuda mesajları da bu çerçevededir. Dolayısıyla böyle bir şey beklemiyoruz.”
-KIBRIS-
Bir gazetecinin, ”Limana karşılık müzakere başlıklarının açılması…” yönündeki haberleri hatırlatması üzerine de Ahmet Davutoğlu, ”Biz kimle nasıl müzakere edersek edelim, belli bir ciddiyetle yürütürüz. AB tarafı da dahil olmak üzere her zaman her konuyu görüşüyoruz. Çünkü, bu Türkiye-ABD ilişkilerinde önemli bir konu. Ama bunun muhtevasını da kimseyle paylaşmayız’ diye konuştu.
Dostlarim lutfen GECIKMEYIN VAKTIMIZ COK AZ KALDI ALNIMIZA LEKE GELMEMESI ICIN , Cocuklarimizin bu kara leke ile buyumemesi icin, TASARI AMERIKADA GECERSE DUNYA TAKIP EDER .. POLITIKACILAR OY PESINDE HAKIKATIN DEGIL ….. TURKISH FORUM
Contact wih Republican Leader / Meclisde cogunlukda olan Cumhuriyetci parti lideri ile e-mail temasi kurunuz. Office of the Republican Leader
MECLIS BASKANLIGIMNI TESLIM ALACAK JOHN BOEHNER’E YAZINIZ
ERMENI KUKLASI PELOSI NIN GOREVI SONA ERMEKDE — PELOSININ SON CABASINI GERI DONDURMEK ICIN .. MECLIS BASKANLIGINI TESLIM ALACAK OLAN jOHN BOEHNERE ASAGIDAKI MESAJI VERILEN E-MAIL ADRESINDEN ULASTIRINIZ
Dr. Kayaalp Buyukataman, Baskan
Turkish Forum
=================== cut and paste the letter below and mail it ================
AsktheLeader@mail.house.gov
Dear Congressman Boehner,
We are writing to urge you not to be influenced by Armenian activits for yet another vote on H. Res.252.
The supporters of H. Res. 252, about the “Armenian genocide”, are attempting one more time to obtain the vote by US Congress.
Do you know who backs this resolution?
The Armenian National Committee of America (ANCA) is the branch of Armenian Revolutionary Federation (ARF).
Mourad Topalian, chairman of ANCA from 1991 to 1999, and who has still a prominent position in this umbrella, was sentenced by Ohio justice in 2001 for illegal storing of war weapons and explosives, linked to a terrorist organization.
Hampig Sassounian, member of ARF and of its terrorist wing (“Justice Commandos Against Armenian Genocide”, JCAG), was sentenced to life in 1984 for the assassination of Turkish general Consul in Los Angeles; Mr. Sassounian received, and still receives, a constant and unconditional support from both ARF and ANCA.
Such crimes and glorification of crimes should surprise nobody: on December 24, 1933, seven members of ARF assassinated brutally the archbishop L. Tourian during the mass, and were sentenced by New York justice for this crime; their lawyer’s cost were entirely paid by ARF.
Actually, ARF, especially in USA, supported vehemently the Nazi regime.
ARF turned to a pro-American and pro-Western position around 1948, but chose openly the Soviet side in 1972, and remained in such a position — with few clashes — until the end of 1980’s.
The Armenian Assembly of America (AAA) is dominated by Ramkavar party and includes the Hunchak party.
Both supported strongly USSR during the cold war.
The Hunchak party supported the Armenian Secret Army for Liberation of Armenia (ASALA) and the Ramkavar allowed some of his prominent members to support Armenian terrorism of 1970’s/1980’s. Why is this resolution unacceptable?
This draft, copy of propositions made in 2007 and 2008, is misleading, both from legal and historical perspective:
In a democracy, it is not the politicians who write history, but historians.
It is absolutely false to assert that all the historians use the “genocide” label; in fact, the majority of scholars with a specific qualification to deal with Ottoman history reject, or at least criticize, the “genocide” label for the Armenian case; the list includes Gwynne Dyer, Edward J. Erickson, Jacob C. Hurewitz, Bernard Lewis, Guenter Lewy, Justin McCarthy, Andrew Mango, Norman Stone, Malcolm E. Yapp and Gilles Veinstein.
In UK, in both houses, the efforts of the spokespersons (Supporting Armenian claims) have always failed because it is an accepted fact that the historians do not agree on these false claims and that thousands of Turkish people suffered massacres in the hands of Armenian terrorist/activist during the same period (see above sources).
In France, the majority of the most prominent historians created an association claiming the suppression of “memorial laws” and the end of ethnic lobbying in Parliaments:
This initiative was supported by the American Historical Association.
The French National Assembly, frequently mentioned by supporters of Armenian claims in USA and some other countries, published in 2010 a report, written by his president, Bernard Accoyer, concluding that no more “memorial laws” should be voted, especially about Armenian case.
There is no legal, ethical or historical reason to jeopardize the US-Turkish relations in accepting the claims of Armenian nationalist associations, whose fidelity to US values and interests is more than questionable. Respectfuly
ADINIZ SOY ADINIZ BU SATIRa
=========== do not mail the section below ==========================
The American people have chosen a new majority in the House of Representatives. Americans have been clear about what they want: more jobs, less spending, and a more open Congress that respects and abides by the Constitution.
===================
yeni meclis baskani olacak john boehner hakkinda
John Boehner, elected to represent the Eighth Congressional District of Ohio for a 10th term in November 2008, is a national leader in the fight for a smaller, more accountable government. Throughout his time as a small businessman, state legislator, and Member of Congress, John has been a straight-shooting and relentless advocate for freedom and security.As House Republican Leader and a staunch opponent of pork-barrel politics, John is fighting to eliminate wasteful spending, create jobs, and balance the federal budget without raising taxes. He has challenged Republicans in the 111th Congress to be not just the party of “opposition,” but the party of better solutions to the challenges facing the American people. Under the new House GOP leadership team John leads, House Republicans have formed “solutions groups” to develop principled alternatives on the issues that matter most to American families and small businesses, and launched the GOP State Solutions project, an initiative aimed at bringing reform-minded Republicans at the state and federal levels together to promote common-sense solutions from outside the Beltway.
Born in Cincinnati in November 1949 as one of 12 brothers and sisters, John has lived in Southwest Ohio his entire life. He and his wife Debbie have been married for 36 years. They have two daughters – Lindsay and Tricia – and live in the northern Cincinnati suburb of West Chester. After graduating from Cincinnati’s Moeller High School in 1968, John earned a bachelor’s degree in business from Xavier University in Cincinnati in 1977.
John’s first two terms in the U.S. House were marked by an aggressive campaign to clean up Congress and make it more accountable to the American people. During his freshman year, Boehner and fellow members of the reform-minded “Gang of Seven” took on the House establishment and successfully closed the House Bank, uncovered “dine-and-dash” practices at the House Restaurant, and exposed drug sales and cozy cash-for-stamps deals at the House Post Office. John also adopted a personal “no earmarks” policy upon taking office in 1991, a no-pork policy he maintains to this day.
Later, John was instrumental in crafting the Contract with America, the bold 100-day agenda for the 104th Congress that nationalized the 1994 elections. One of the Contract’s cornerstones – the Congressional Accountability Act, requiring Congress to live under the same rules and regulations as the rest of the nation – bears the unmistakable imprint of his drive to reform the House. The success of John’s reform-minded agenda earned him election to the House leadership after the GOP election victories in 1994. As House GOP Conference Chairman in the 104th and 105th Congress, John was a powerful voice in the fight to force Washington to stick to the strict spending limits in the Balanced Budget Act. In September 1999, as Vice-Chairman of the House Administration Committee, John joined House leaders to announce the first-ever “clean” independent audit of the House, a reform he first called for as a member of the Gang of Seven in 1992.
John has also long been a leader on education reform. In 1994, working with Rep. Dick Armey (R-TX), he secured passage of legislation allowing school districts to use their Title I funds for public school choice programs, under which parents could choose which public school their children would attend. Later, as chairman of the House Committee on Education and the Workforce, he co-wrote the bill establishing the first private school choice program in the District of Columbia, and worked with Sen. Judd Gregg (R-NH) to ensure parental choice provisions were included in the bipartisan No Child Left Behind Act to reinforce its goal of bringing greater accountability to taxpayer-funded education programs.
In 2006, Boehner authored the Pension Protection Act, the most sweeping reform of America’s pension laws in more than 30 years, which the St. Louis Post-Dispatch said “will make it possible for millions of Americans to save more now for a better future.”
On November 19, 2008, Boehner was elected by his colleagues to serve a second term as House Republican Leader. Boehner believes Republicans can earn back the majority in Congress by renewing their commitment to enduring GOP principles of freedom, security, and smaller government, and developing better solutions to the challenges facing the American people.
Washington Merkezli Türk Amerikan Dernekleri Kurulu (ATAA) ve New York merkezli Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu (FTAA), Temsilciler Mecisi üyelerinin tümüne gönderilmek üzere bir mektup kaleme alarak, Kongre Üyelerine 252 nolu Türk ve Müslüman karşıtı yasaya karşı çıkma çağrısı yaptı.
ATAA Başkanı Günay Evinch ve FTAA Başkanı Kaya Boztepe imzalı mektupta, “Bizler ABD genelinde 250’den fazla yerel derneği ve yarım milyondan fazla Türk Amerikalıyı temsil eden, Birleşik Devletler’deki iki ana Türk Amerikan taban örgütünün Başkanları olarak hizmet veriyoruz. Temsilciler Meclisi’ndeki Ermeni tasarısının (H.Res.252) geçirilmemesi gerekiyor,” dendi.
Ermenistan’daki Taşnak partisinin bir uzantısı olan Amerika Ermeni Ulusal Komitesi’nin (ANCA) ABD’den Ermeni tasarısını Genel Kurul’un oyuna sunmasını talep ettiğini söyleyen Evinch ve Boztepe, “Geçtiğimiz Mart ayında Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi, Ermeni meselesinin çözümü sürecinde Ortak Tarihçiler Komisyonu’nu destekleyen Amerikan dış politika prensibine rağmen tartışmalı bir oylamayla 23’e karşı 22 oyla tasarıyı geçirmiş ve Türk-Amerikan ilişkilerine ciddi bir aksamaya neden olmuştu,” diye yazdı.
252 nolu yasa tasarısının Türk ve Müslüman karşıtı bir tasarı olduğuna dikkat çeken Evinch ve Boztepe, tasarının Orta Doğu ve Osmanlu İmparatorluğu tarihçilerinin büyük çoğunluğunun görüşleriyle çelişen bir şekilde Ermeni sorununu “soykırım” olarak tanımladığını ve Türk kültüründen gelen insanları adaletsiz bir şekilde suçladığını yazdı.
Wikileaks tarafından yayınlanan belgelerin Ermenistan Cumhuriyeti’nin İran’a silah sattığını ve Kafkasya ve Orta Doğu’da saldırgan politikalar izlediğini ortaya çıkardığını söyleyen ATAA ve FTAA Başkanları, Amerikan Kongresi üyelerine Azerbaycan’da devam eden Ermeni işgalini hatırlatarak, “İşgal ve katliamlar sonucu yaklaşık bir milyon Azeri Türkü göç etmeye zorlanmıştır. Halihazırdaki 252 nolu yasa tasarısı da bu saldırgan politikanın başka bir uzantısınır ve ABD’nin çıkarlarına hizmet etmemektedir,” diye yazdı.
ATAA ve FTAA Başkanları ayrıca Türk-Amerikan toplumu üyeleri ve Türkiye’nin dostlarını Kongre üyeleriyle iletişim kurarak (writerep.house.gov ) tasarıya karşı çıkma çağrısı yapmaya davet etti.
Ayrıca T.C. New York Başkonsolosluğu’nun çağrısı ile tasarı aleyhinde büyük bir vatandaş faaliyeti başlatıldı. Yetkililer ve Türk-Amerikan toplumu temsilcilerinin girişimiyle harekete geçen Türk ve Türki Amerikan toplumu üyelerinin yanı sıra Türkiye dostu Amerikalılar, Kongre üyelerini e-posta ve telefon yağmuruna tutuyor.
Kongre üyelerine http://www.capwiz.com/tca/issues/alert/?alertid=20928521&type=CO adresi üzerinden mesaj göndererek konuya ilişkin görüşlerinizi hızlı bir şekilde iletebilirsiniz.
9-10 asır boyunca Türklerle birlikte rahat ve sükun içinde yaşayan ve Osmanlı Devleti’nde oldukça zengin bir tabakayı meydana getiren Ermenilerin tutumları; 1877 – 1878 Osmanlı Rus savaşlarında Osmanlıların yenilmesiyle, 3 Mart 1878 tarihinde Ayastefanos Antlaşması ve 13 Temmuz 1878 tarihinde Berlin Antlaşması imzalanınca değişmiştir.
Bu anlaşmalardan sonra Rusya’nın ve bazı Avrupa devletlerinin kışkırtmasıyla Ermeniler süratle örgütlenerek, bağımsız bir Ermenistan Devleti kurmaya yönelmişlerdir.
Rusya, Kafkasya’da çağlardan beri devam eden milli politikası gereği, Türkiye ile Kafkasya’daki Azerbaycan’ın arasına uydu görevini yürütecek bir Ermeni Devleti yerleştirerek, irtibatlarını koparmak istemiştir. Bu amaçla, Rusya’nın Bolşevik Lideri Lenin, 18 Aralık 1917’de tayın ettiği Kafkasya Komiseri Ermeni asıllı Stepan Şalımyan’a 30 Aralık 1917 tarihli Kararname ile, o sırada Rus işgali altında bulunan Doğu ve Güney Kafkasya’da Sovyetler Birliğine bağlı bir Ermenistan Devleti kurma yetkisini de vermiştir.
27 Nisan 1920’de Bolşevik hakimiyetinin tesirinden sonra Güney Kafkasya ve Azerbaycan’da; Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri ile Nahcivan Özerk Eyaleti ve Karabağ özerk bölgesi kurulmuştur. Ermenistan, kağıt üzerinde sınırları çizilen bir devlete böylece sahip olmuştur. Milliyetçilik ve yayılmacılık duyguları iyice kabartılan ve kışkırtılan Ermeniler, Sovyetler Birliği’nin dağılmaya başlamasından sonra 23 Ağustos 1990 tarihinde bağımsızlıklarını ilan ederek Büyük Ermenistan’ı kurma hayaliyle komşularına saldırmaya başlamışlardır.
1915 yılında; 1. Dünya savaşı sırasında Türkleri arkadan vuran Ermeniler, Tehcir Kanunu ile zorunlu göçe tabi tutulmuşlardır. Ermeniler tehcir sırasında 1.5 milyon Ermeni’nin öldürüldüğünü iddia etmişler ve bu günden sonra her yıl sözde Ermeni soykırımı adı altında Türkiye aleyhinde faaliyetlerde bulunmuşlardır. Büyük Ermenistan’ı kurma hayalindeki Ermeniler, bu bahaneyle Türkiye’den tazminat, soykırımı kabul ve toprak talep etmişlerdir. Bu amaçla, 1937-1986 yılları arasında organize terör faaliyetleri ile yurtdışındaki temsilci ve temsilciliklerimiz ile yurtiçindeki kuruluşlarımıza saldırıda bulunmuşlar ve isteklerinin yerine getirilmesini istemişlerdir.
Son yıllarda terör faaliyetleriyle isteklerini gerçekleştiremeyeceklerini anlayan Ermeniler, 1986’dan sonra siyasi platformda Türkiye’ye baskı uygulamayı ve Kürdistan hayaliyle ülkemizi bölmeyi amaç edinen PKK terör örgütüne her türlü desteği vererek, ülkemizin parçalanmasına yardımcı olup bu yolla toprak talebini gerçekleştirmeyi hedeflemiştir.
Ermenistan’ın, özellikle ülkemiz sınırına yakın yerleşim yerlerinde PKK terör örgütüne lojistik ve militan desteği sağladığı, kendi sınırları içinde de kamp yerleri kurdurduğu, PKK terör örgütünün içerisinde üst seviyede Ermeni asıllı subayların bulunduğu tespit edilmiştir.
Gurgen (Karekin) Yanikan adlı bir yaşlı Ermeni’nin 27 Ocak 1973’de ABD’nin Santa Barbara kentinde, Los Angeles Başkonsolosumuz Mehmet Baydar ile Konsolos Bahadır Demir’i katletmesiyle başlayan “Bireysel Ermeni Terörü “nü 1975’den itibaren “Örgütlü Ermeni Terörü ” izlemiş ve yurtdışındaki görevlilerimiz, elçiliklerimiz ve kuruluşlarımıza yönelik Ermeni saldırıları, kısa sürede hızlı bir tırmanma göstererek yoğunluk kazanmıştır.
21 ülkenin 38 kentinde, değişik türde 110 saldırı olayı olmuştur. 110 saldırıdan 39’u silahlı, 70’i bombalı, biri de işgal şeklinde olmuştur. Bu saldırılarda 42 diplomat Türk vatandaşı ile 4 yabancı hayatını kaybetmiş, 15 Türk ve 66 yabancı uyruklu şahıs yaralanmıştır.
Saldırıları yıllar itibariyle incelediğimizde; Ermeni teröründe 1979 yılından itibaren büyük bir artış görülmektedir.
Ermeni terör örgütleri aktif olarak devam ettikleri terör eylemlerine 1986 yılından sonra son verip Ermenilik konusunu uluslararası platformlara taşımışlardır. Ayrıca, Güneydoğu Anadolu’da faaliyet gösteren PKK terör örgütüne lojistik ve militan desteği sağlayarak faaliyetlerine devam etmektedirler.
252 no’lu Ermeni tasarısının salı günü ABD Kongresi’nde oylanma ihtimaline karşı Washington’da Türk ve Ermeni diasporası arasında büyük bir rekabet yaşanıyor. Türkiye, Beyaz Saray, Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları nezdinde girişim başlattı. Gözler, tasarıyı gündeme alma yetkisi olan Temsilciler Başkanı Pelosi’de.
Tolga TANIŞ-Mehmet Kayhan YILDIZ- İhsan YALÇIN / HÜRRİYET-WASHINGTON / DHA
Washington’da önceki gün aşırı milliyetçi ANCA örgütünün yaptığı bir açıklamayla başlayan, Ermeni Soykırım tasarısı gerginliği sürüyor. Tasarıyı gündeme alacağı iddia edilen ABD Kongresi Temsilciler Meclisi kanadının salı günkü oturumunda oylama olup olmayacağı henüz netlik kazanmadı. Ancak Ermeni diasporası, Kongre üyelerine baskı kurmaya devam ediyor. Haberin yayılmasının ardından harekete geçen Türk-Amerikan dernekleri de, karşıt bir kampanyayla milletvekillerine faks ve mesaj yolluyor.
Türkiye’den tam baskı
ANCA kaynaklı, “Ermeni Soykırım tasarısı 48 saat içinde oylamaya sunulanacak” haberi, Kongre çevrelerinden halen doğrulanmış değil. Konuyu gündeme alma yetkisi olan Meclis Başkanı Nancy Pelosi’nin ofisi, konu hakkında yorum yapmıyor. Dolayısıyla haberin Ermeni çevrelerini harekete geçirip Kongre’de son dakika oylaması hedefleyen Ermeni diasporasının bir manipülasyonu olma ihtimali halen mevcut. Ancak her türlü ihtimale karşı m Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği, cuma sabahından itibaren kriz yönetimine geçti. İlk önce Beyaz Saray, Ulusal Güvenlik Konseyi, Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları nezdinde girişim başlatıldı. Kongre’de ise Demokrat ve Cumhuriyetçi Parti’den yaklaşık 30 milletvekili ile görüşüldü. Büyükelçilik yetkilileri gün boyu temas trafiği yaşadı.
Bağlayıcı olmayan tasarı
Elçilik dışında, asıl mücadele ise iki toplumun diaspora örgütleri arasında başladı. Cuma sabahından itibaren Washington merkezli ATAA ve New York merkezli FTAA ortak bir duyuruyla girişimi kınadı ve Amerikan-Türk toplumunu hareket etmeye davet etti.
Normalde ABD Kongresi’nde bir tasarının yasalaşması için Kongre’nin hem Temsilciler Meclisi hem de Senato kanadında kabul edilmesi ve daha sonra Başkan tarafından onaylanması gerekiyor. Ancak bağlayıcılığı olmayan ve ABD Yönetimi’ne tavsiye niteliği taşıyan 252 sayılı tasarının kabul edilmesi için sadece Temsilciler Meclisi Genel Kurulu’ndan onay alması yeterli. Bu durumda Meclis bir irade beyan etmiş ve Temsilciler Meclisi’nin 1915 Olayları konusundaki tutumunu ortaya koymuş oluyor.
İpler onun elinde
Nancy Pelosi’nin tasarıyı gündeme alabilmesi için önünde iki yol var. İlki, prosedüre uygun olarak, tasarının önce 13 kişilik Mevzuat Komitesi’nde tartışılıp kabul edilmesi. 9 Demokrat, 4 Cumhuriyetçi milletvekilinin üye olduğu, “Meclis’in trafik polisi” denilen komitede gündeme alınacak tasarının en az 7 oy alması gerekiyor. Diğer yöntem ise Pelosi’nin ‘mevzuatın askıya alınması’ yöntemi. Bu durumda Meclis Başkanı olarak Mevzuat Komitesi’ni bypass ediyor. Ve o sırada salonda bulunan kaç milletvekili varsa, tasarıyı oya sunuyor. Tasarı “suspension” olduğundan kural gereği kabul edilmesi için de üçte iki çoğunluk aranıyor.
Davutoğlu: ABD Yönetimi devreye girecek
Konya’da bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ABD’de yeniden gündeme gelen sözde Ermeni soykırımı tasarısı konusunu yakından takip ettiğini belirtti. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’la telefon görüşmesi yaptığını belirten Davutoğlu, şunları söyledi: “Kendisine çok açık bir şekilde böyle bir çabanın, Türk-Amerikan ilişkilerinde yol açabileceği olumsuz sonuçları hep beraber görerek, bunu engellememiz gerektiğini ifade ettim. Bütün güçleriyle bu konuda devreye gireceklerini söylediler.” Gazetecilerin, “Tasarı, Temsilciler Meclisi’ne geldiği takdirde Türkiye’nin tutumu ne olur?” sorusu üzerine Bakan Davutoğlu, “Onu o zaman dünya görür. Ümit ederiz ki böyle bir sonuç olmaz” demekle yetindi.
ABD’nin 1915 olaylarını ”soykırım” olarak tanımasını isteyen tasarı, bugün Temsilciler Meclisi Genel Kuruluna gelmedi ancak ABD Kongresi’nin çalışma süresinin uzatılması nedeniyle tasarısının Meclise gelme ihtimali hala sürüyor.
Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin, yeni yılda Cumhuriyetçilerin ağırlık kazandığı yeni meclis göreve başlamadan önce, çalışma süresi yarın bitmesi beklenen Meclise, tasarıyı getirebileceği belirtiliyordu.
Tasarı, beklenilenin aksine, bugün Meclis Genel Kuruluna gelmedi. Ancak, Amerikan yönetimi için önemli olan bazı yasa tasarılarının Temsilciler Meclisi ve Senatoda henüz oylanamamış olması nedeniyle Kongrenin çalışma süresinin uzatılması yeni bir durum yarattı.
Buna göre, 21 Aralık Salı gününe kadar çalışmalarına ara veren Temsilciler Meclisi’nin, salı gününden itibaren de kaç gün açık kalacağı henüz bilinmiyor. Ancak Meclisin açık olacağı bu süre içinde Ermeni tasarısının da Genel Kurula getirilmesi ihtimali hala bulunuyor.
Gerek Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği gerekse ABD’deki Türk kuruluşları bu ihtimalden dolayı Amerikan yönetimi ve Kongre nezdindeki çalışmalarına ara vermeden devam ediyor.
Amerikan-Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA) de Kongrenin çalışma süresinin uzamasının hem yararlarına hem de zararlarına olabileceğine dikkati çekerek, üyelerinden, Pelosi ve Meclisteki Çoğunluk Lideri Steny Hoyer’i aramaları ve ”tasarının hala genel kurula gelmemiş olmasının kendilerinde hayal kırıklığı yarattığını söylemelerini” istiyor.
Ermeni tasarısı, Temsilciler Meclisinde oylanıp kabul edilse dahi bağlayıcılığı bulunmuyor, sadece tavsiye niteliğini taşıyor. Dolayısıyla tasarının kabulü durumunda bile ABD Başkanı Barack Obama’nın ve devletin, bu tavsiyeye uyması gerekmiyor.
Ermenistan’daki Taşnak partisinin bir uzantısı olan Amerika Ermeni Ulusal Komitesi’nin (ANCA) ABD’den Ermeni tasarısını Genel Kurul’un oyuna sunmasını talep etmisdir. Temsilciler meclisinde olan tasari ise (H.Res 252 olarak taninmaktadir. Tasarinin bas destekleyicisi ise (yazarlarinin haricinde) meshur Ermeni hayrani ve Meclis Baskani Nancy Pelosidir (Resmi en altta). 252 nolu Tasari ise Türk ve Müslüman karşıtı bir. yasadir.
Pelosi her sene bu tasariyi gecirmeye ustun bir gayretle calismayi kendine bas gorev edinmisdir. Gene bu tasariyi bu sene onceden illan edilmeden sinsice Meclisin gündemine sokmayi basarmisdir.
252 nolu yasa tasarısı Türk kültüründen gelen insanları adaletsiz bir şekilde suçlamaktadir.
Wikileaks tarafından yayınlanan belgelerin Ermenistan Cumhuriyeti’nin İran’a silah sattığını ve Kafkasya ve Orta Doğu’da saldırgan politikalar izlediğini ortaya çıkarmisdir.
Azerbaycan’da devam eden Ermeni İşgal ve katliamlar sonucu yaklaşık bir milyon Azeri Türkü göç etmeye zorlanmıştır. Halihazırdaki 252 nolu yasa tasarısı da bu saldırgan politikanın başka bir uzantısınır ve ABD’nin çıkarlarına hizmet etmemektedir,”
Türk-Amerikan toplumu üyeleri ve Dunyanin dort bir cevresine dagilmis Türkiye’nin dostları Kongre üyeleriyle iletişim kurarak (writerep.house.gov ) tasarıya karşı son dakikada olsa bile cikiniz
T.C. Buyukelcisi sayin Namik TAN’in direktifleri ve Amerikadaki T.C. Başkonsoloslularinin çağrısı ile tasarı aleyhinde büyük bir vatandaş faaliyeti başlatıldı. Yetkililer ve Türk-Amerikan toplumu temsilcilerinin girişimiyle harekete geçen Türk ve Türki Amerikan toplumu üyelerinin yanı sıra Türkiye dostu Amerikalılar, Kongre üyelerini e-posta ve telefon yağmuruna tutuyor.
Washington Merkezli Türk Amerikan Dernekleri Kurulu (ATAA) ve New York merkezli Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu (FTAA), Temsilciler Mecisi üyelerinin tümüne gönderilmek üzere bir mektup kaleme alarak, Kongre Üyelerine 252 nolu Türk ve Müslüman karşıtı yasaya karşı çıkma çağrısı yaptı.
ATAA Başkanı Günay Evinch ve FTAA Başkanı Kaya Boztepe imzalı mektupta, “Bizler ABD genelinde 250’den fazla yerel derneği ve yarım milyondan fazla Türk Amerikalıyı temsil eden, Birleşik Devletler’deki iki ana Türk Amerikan taban örgütünün Başkanları olarak hizmet veriyoruz. Temsilciler Meclisi’ndeki Ermeni tasarısının (H.Res.252) geçirilmemesi gerekiyor,” dendi.
Ermenistan’daki Taşnak partisinin bir uzantısı olan Amerika Ermeni Ulusal Komitesi’nin (ANCA) ABD’den Ermeni tasarısını Genel Kurul’un oyuna sunmasını talep ettiğini söyleyen Evinch ve Boztepe, “Geçtiğimiz Mart ayında Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi, Ermeni meselesinin çözümü sürecinde Ortak Tarihçiler Komisyonu’nu destekleyen Amerikan dış politika prensibine rağmen tartışmalı bir oylamayla 23’e karşı 22 oyla tasarıyı geçirmiş ve Türk-Amerikan ilişkilerine ciddi bir aksamaya neden olmuştu,” diye yazdı.
Kongre üyelerine adresi üzerinden mesaj göndererek konuya ilişkin görüşlerinizi hızlı bir şekilde iletebilirsiniz
Please do not support a floor vote on H.Res. 252. If it does go to a floor vote, please vote against it. Armenian Resolutions are not a productive approach to resolve this matter, as they legislate a criminal conviction against people of Turkish and Muslim heritage, they legislate history on a controversial issue, and damage US interests in the critical region of Turkey.
Washington Büyükelçiliği Tasarı Aleyhinde Girişimlerde Bulunuyor
Saturday, 18 December 2010 04:29
Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği, Ermeni tasarısının Temsilciler Meclisi Genel Kurulu gündemine getirilebileceği yolunda alınan duyumlar üzerine, Türkiye için çalışan lobi şirketiyle birlikte hazırlanan strateji çerçevesinde süratle harekete geçti.
Edinilen bilgiye göre, konuyla ilgili gelişmeleri yakından izleyen ve tasarının Genel Kurul gündemine getirilmesinin önlenmesi için tüm imkanları seferber eden Büyükelçilik, bu çerçevede, Beyaz Saray, Ulusal Güvenlik Konseyi, Dışişleri ve Savunma Bakanlıklarındaki üst düzey muhataplarıyla görüştü.
Kongre’de Demokrat ve Cumhuriyetçi Parti üst düzey yöneticilerinin aralarında bulunduğu 30 civarında üyeyle de temaslarda bulunan Büyükelçilik, bu görüşmelerde tasarının Türk-Amerikan ilişkilerine vereceği zarara dikkat çekti.
TAN: BU GİRİŞİM KARŞISINDAKİ ÇALIŞMALAR ARA VERİLMEKSİZİN SÜRDÜRÜLECEKTİR
Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Namık Tan, ABD’nin 1915 olaylarını ”soykırım” olarak tanımasını isteyen tasarının, ”ABD Kongresinin son çalışma günlerinde gündeme getirilmesini etik bulmadıklarını” belirterek, ”Bu girişim karşısındaki çalışmalar ara verilmeksizin sürdürülecektir” dedi.
Tan, yaptığı yazılı açıklamada, ”tasarının Temsilciler Meclisi Genel Kurulu gündemine getirilmesi çabaları karşısında, sabah erken saatlerden itibaren gereken her türlü temas ve çalışmaları yaptıklarını” ifade etti.
”ABD Yönetimi ve Kongre içindeki Türkiye-ABD ilişkilerinin önemine vakıf milletvekilleri, anılan tasarının kabul edilmesinin ilişkilerimize vereceği zararın boyutunun bilincindedir.
Kongrenin neredeyse son gününde bu denli tartışmalı bir tasarının gündeme getirilmesini etik bulmuyoruz. Bu girişim karşısındaki çalışmalar ara verilmeksizin sürdürülecektir.”
-TÜRKİYE’YE YAKIN KONGRE ÜYELERİ DE DEVREDE-
Kongre’deki Türkiye Dostluk Grubu’nun tasarı aleyhinde ortak imzalı bir mektup hazırladığı, ayrıca, Türkiye’ye yakın çok sayıda Kongre üyesinin karara karşı devreye girmesinin sağlandığı öğrenildi.
Büyükelçilik, konuya ilişkin gelişmeler hakkında Türk-Amerikan kuruluşları ile akraba toplulukların temsilcilerini de düzenli olarak bilgilendiriyor.
Çalışmalarının kamu diplomasisi boyutuna da özel önem veren ve sosyal medya imkanlarından da geniş şekilde istifade eden Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği, konu hakkında büyük duyarlılık gösteren Amerikan-Türk Konseyi (ATC) ve Türkiye ile ekonomik ve ticari ilişkilere önem veren sivil toplum kuruluşlarıyla da düzenli temas halinde oldu.
Benzer çalışmaların Türkiye’nin ABD’deki başkonsolosluklarınca da yapıldığı belirtiliyor.
Turkish FM Says Hopes U.S. House Will Not Vote on Armenian Resolution
Saturday, 18 December 2010 16:11
Turkey’s Foreign Minister Ahmet Davutoglu said Saturday that he hopes the U.S. resolution on Armenian allegations regarding the incidents of 1915 will not be put to vote in House of Representatives.
The House may vote next week on the resolution which could damage relations between Turkey and United States. Davutoglu phoned his U.S. counterpart Hillary Clinton on Friday and requested from the U.S. administration to become part of an effort to defeat the resolution.
“I hope such a wrong move will not be made,” Davutoglu reaffirmed on Saturday.
Turkey had recalled its ambassador to the United States after the Foreign Relations Committee of the U.S. House of Representatives adopted a resolution on March 4 that supported Armenian allegations regarding the incidents of 1915. Ambassador Namik Tan returned to Washington one month later.
Davutoglu said Turkish Embassy in Washington and the government have had contacts with U.S. officials to avoid the resolution. U.S. officials pledged to step in to stop the resolution, he said.
“I have asked an active struggle against the resolution. Because this issue is turning into a point which could have effects on the future of Turkish-U.S. relationship and its nature. Everybody should act responsibly on this matter. It is not true to revive historical issues like the sword of Damocles swinging on Turkish-U.S. relations,” Davutoglu said.
“Ms. Clinton said she would exert all efforts possible. Now, we will see what is going on,” he said.
Asked what Turkey would do in case the House voted the resolution, Davutoglu said, “the whole world would see it. But I hope such thing will not happen.”
Azeri-Amerikan Toplumu Ermeni Tasarısına Karşı Türk Toplumuyla Omuz Omuza
Saturday, 18 December 2010 12:20
Sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısının Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi tarafından Kongre’de oya sunulmasını engellemek amacıyla Washington Büyükelçiliği, konsolosluklar ve Türk-Amerikan toplumunu temsil eden kuruluşlar tarafından başlatılan seferberliğe Türki-Amerikan toplumlardan da destek geldi. Türk-Amerikan taban örgütleriyle koordinasyon içerisinde hareket eden Azeri-Amerikan toplumuna ait örgütler de Türki toplumlara bölgelerini temsil eden Kongre üyeleriyle iletişim kurarak Ermeni tasarısına “Hayır” demelerini talep etmeye çağırdı.
Azerbaycan merkezli APA haber ajansı tarafından yayınlanan habere göre, tasarının 48 saat içerisinde Kongre gündemine gelebileceği yönündeki haberlerden sonra, US Azeris Network (USAN), 252 nolu tasarıyı kınayan bir açıklama yayınladı. USAN’ın açıklamasında, “Bu yasa tasarısı dünyanın hiçbir yerinde barış ve istikrara katkı sağlamayacaktır. Diğer taraftan gerginliği artıracak, Türk-Amerikan ve Azeri-Amerikan ilişkilerine zarar verecektir. Söz konusu tasarı, tarihin aynı döneminde silahlı Ermeni oluşumları tarafından Türk ve diğer etnisitelere mensup Müslüman halklara karşı işlenen suçları görmezden gelmektedir. Tasarının geçirilmesi, ABD’nin Kafkasya, Orta Asya, Anadolu ve Büyük Orta Doğu’daki ulusal çıkarlarını tehlikeye atacaktır,” dendi.
USAN, yayınladığı mesajda Azeri Amerikan toplumunu bağlantısı üzerinden Kongre üyeleriyle iletişim kurarak 252 nolu tasarıya “HAYIR” oyu kullanmalarını talep etmeye çağırdı.
Benzer bir girişim de Amerika Azerbaycan Cemiyeti’nden (ASA) geldi. ASA Başkanı Tomris Azeri, Kongre üyelerine mektup göndererek, “Azeri-Amerikan ve Türk-Amerikan ilişkilerinin sağlığı için hayal ürünü “Ermeni soykırımı”nı kabul etmemelerini talep ettiklerini” açıkladı.
T.C. Washington Büyükelçisi Namık Tan da yayınladığı açıklamada tüm Türk kökenli Amerikalılara seslenmiş ve Türk dünyasıyla kan ve gönül bağı olan herkesi harekete geçmeye çağırmıştı.
Kongre üyelerine adresi üzerinden mesaj göndererek konuya ilişkin görüşlerinizi hızlı bir şekilde iletebilirsiniz
İngiltere’nin başkenti Londra’da Ermeni nüfusun yoğun yaşadığı belediyelerden Ealing Belediyesi, sözde Ermeni soykırımı iddialarını içeren tasarıyı kabul etti.
Geçtiğimiz yıl aynı belediye Türk toplumundan gelen tepkilere aldırmadan Ealing’de 1915 yılında ölen Ermenileri anmak için ağaç dikmişti.
Ealing Belediye üyelerinin söz konusu tasarıyı oybirliğiyle kabul ettikleri belirtildi.
Türkiye’in Londra Büyükelçiliği’nin konuyla ilgili tepkisini ortaya koyması bekleniyor.
Ermenileri yakın amaca ulaştırmanın çaresi, bir ihtilalle yani zorla Türkiye’deki Ermeni bölgelerindeki genel kuruluşu alt üst etmek, değiştirmek; genel isyanla, Türk hükümetine karşı savaş açmaktır. Bu uğraşların vasıtaları:
Matbuat, kitap ve konuşmalarla halk arasında ve özellikle işçiler içinde propaganda yapmak; Hınçak Partisi’nin ihtilal fikirlerini yaymak, halk arasında ihtilalci örgütler kurmak ve isyan çıkarmak.
Türk istibdat elemanlarını, hafiyeleri, muhbirleri, hainleri ve ihanet edenleri cezalandırmak; terörü, ihtilal örgütlerinin savunması için bir vasıta ve halkı ezenlerin ve alçakların uğraşılarına karşı koruyucu olarak kullanmak.
Hükümet askerlerinin veya aşiretlerin saldırılarına karşı halkı korumak için, elde silahlı hazır bir kuvvet bulundurmak; akıncı alayları kurmak. Bu alaylar, yapılacak bir genel isyanda öncülük görevini yapacaklar.
Birbirine bağlı, tam bir birlik ve beraberlik içinde ortak hedefe yürüyen, aynı taktiği uygulayan, bir merkezden sevk ve idare edilen düzenli ve birçok gruplardan oluşan genel ihtilal örgütü kurulmalıdır. Türkiye’deki örgütlerin bütün güç ve yetkileri, Hınçak Komitesi’nin teşkilat ve uğraşlılarını gösteren bir tüzükle tespit edilmiştir.
Düzenlenen bir isyanı uygulamak için olaylar yaratmak.
Herhangi bir devletin Türkiye’ye karşı savaşa girmesi, genel bir isyanın başarıya ulaşması için en uygun bir zamandır.
Ermeniler ile kaderleri bir olan ve aynı bölgede yaşayan diğer azınlıkları kendi tarafımıza çekmek, onlarla birlikte müşterek düşmanımız olan Türk Hükümeti’ne karşı savaşmak. Hınçak Komitesi’nin en büyük amacı, Doğu Anadolu’daki bütün diğer azınlıklarla birlikte, Osmanlı devletinin esaretinden kurtularak İsviçre’de olduğu gibi bir federasyon kurmaktır.
Bir siyasi programa göre çalışan Hınçak Komitesi, özellikle işçi sınıfına çok uygun gelen Marksizm propagandası yapmıştır. Karışıklıklar çıkarmak ve ihtilal yapmak için, gençler, dini liderler, avantürler ve işsizler, komiteye girmeye ve buralarda çalışmaya can atmışlar; Komite yöneticileri de, sınıf esası üzerine çalışarak bir Ermeni Proleteryasını yaratmak istemişlerdir.
Komitenin bu çalışmaları, Türkiye”eki yaşama koşullarına göre, bir sosyalizm propagandasından öteye geçememiştir. Hınçak Komitesi’nin düzenlediği ayaklanmalara, birçoğu dış memleketlerden ve özellikle Rusya’dan gelmiş ve bu gibi işlere yatkın kimseler de girmişlerdir.
Ermenilerin eyleme geçmeleri, memlekete çok ağır ve giderilmesi olanaksız kanlı olaylara etken olmuştur. Hınçak komitesinin örgütlerini kurmak için Cenevre”en Tiflisli Şimavon, İran’dan S. Danielyan, Trabzon’dan Rus uyruklu Rupen Hanazat, Batum’dan H. Megavoryan geldiler. Uzun süren tartışmalardan sonra, İstanbul Hınçak Komitesi Merkezi kurulmuştur.
Bu örgüte, İstanbul’da 1890 yılından evvel kurulmuş olan diğer ihtilalci örgütler de katılmışlardır.
Görülüyor ki, Türkiye’deki Ermenilerin alın yazısı, birçok Rus Ermenisinin eline bırakılmıştır. Bu arada komiteye girmeyenler ve para yardımı yapmayanlar, baskı altında tutulmaya veya öldürülmeye başlanmışlardır. Örgütler, büyük bir hızla Anadolu’daki vilayetlere de yayılmışlardır.
Hınçak Derneği’nin ana tüzüğü ve programı, 1909 yılında İstanbul’da basılmıştır. Bu tüzük, dernekler kanunu gereğince İçişleri Bakanlığı’na verilmiş ve gerekli işlemler yapılarak İstanbul Valiliği’nin 8 Şubat 1909 gün ve 90 sayılı onay belgesini almıştır. Tüzük beş kısımdan oluşmaktadır.
Ermeni Hınçak Komitesi’nin ele geçen faaliyetleriyle ilgili olarak 1910, 1911, 1912 ve 1913 yıllarına ait karar defterinde şu kararların alındığı yazılıdır:
Silah, cephane ve patlayıcı madde sağlanmasına çalışılması.
Silah eğitimi yapılması (Marufyan, Yavruyan, Candan tarafından).
Propagandalara hız verilmesi.
Taşnak Komitesi ile ilişki kurulması.
İttihatçılarla ilişki kurulması.
Van’da çeteler kurulması ve yönetilmesi. (Bu çeteler şunlardır: Orsfan, Cang, Goçnak, Juraçak, Pencak, Badami, Tejohenk, Maro ve Paros)
Hınçak Komitesi 24 Temmuz 1914 tarihinde, Türkiye’de Üçüncü Kongresini yapmıştır. 51 şubeden gönderilen 28 delegeyle Cangülyan’ın başkanlığı ve Tancutyan’ın sekreterliğinde açılan kongrede şu karar alınmıştır:
“Amaç ve çalışmalarımızın gerektirdiği büyük sorumluluk ve ondan doğacak tehlikeler göz önünde tutularak, uygar insanlar olduğumuzu göstermek için maceralardan ve düşüncesizce yapılacak hareketlerden kaçınılmalı, iyice düşünülmüş dengeli tesirler ve vasıtaların amaçlarımızda ve hareketlerimizde başarı sağlamak için tek çare olduğu göz önünde tutulmalıdır.”
Bunun üzerine Hınçak komitecileri, 1896 yılında Türkiye’den uzaklaşmaya başlamışlardır. Bu komitenin üyeleri arasında anlaşmazlık çıkmış ve ikiye bölünmüşlerdir. Bir kısmı asıl Hınçaklar (Nazarbeg taraftarları), diğer kısmı reforme Hınçaklar (Veragazmiyal Hınçak) adını almışlardır. Bu ikinci grup, Arpiyar Arpiaryan adında bir şahıs tarafından yönetilmeye başlanmıştır.
Her iki komite de, bir prensip ve programa göre değil, yöneticilerin görüş ve davranışlarına göre hareket etmişler, şahsi çıkarlarını ön planda tutmuş ve bunu savunmuşlardır. Aralarındaki bu anlaşmazlık, sokak kavgalarına dönüşmüş, bazıları dövülmüş, bir kısmı da öldürülmüştür.
Hınçakların Marksist olduğunu anlayan Ermeni halkı ise komitacıların görüşlerini kabul etmemiştir. Mücadeleler 1902 yılında iyice artmış, her iki tarafa bağlı birçok komitacı, İngiltere’de, Rusya’da, Mısır’da, Bulgaristan’da, Kafkasya’da ve İran’da sokak ortasında öldürülmüşlerdir.
Van İsyanı’ndan sonra bazı küçük çeteler, Hınçak ismini taşımışlarsa da artık yeterli bir güçten yoksun kalmışlardır. Hınçak Komitesinin dağılmasında, bazı Hınçak liderlerinin Rusların gizli amaçlarını anlayarak tuttukları hatalı yoldan ayrılmaları da başlıca etkenlerden biri olmuştur.
THY’nin dünya basketbol’un en ünlü isimlerinden biri olan Kobe Bryant ile sponsorluk anlaşması yapması ve reklam kampanyası başlatması üzere, New York’taki Ermeni lobisi devreye girdi ve ünlü sporcu üzerinden yoğun bir baskı oluşturdu.
ABD’nin Los Angeles şehrindeki Ermeni Gençlik Federasyonu, Türk Hava Yolları’nın (THY) dünyaca ünlü NBA oyuncusu Kobe Bryant ile yaptığı sponsorluk anlaşması aleyhine kampanya başlatacaklarını açıkladı. Bloomberg’de yer alan habere göre, federasyon, Ermenilerin ABD’de en yoğun olduğu Los Angeles’a doğrudan sefer başlatacak olan THY’nin Bryant’la olan anlaşmasını sonlandırmasını istiyor.
THY, basketbol dünyasının en çok kazanan oyuncusu Bryant ile marka tanıtım elçiliği için anlaşmıştı. Amerika’nın Los Angeles şehrinde atılan imzaların ardından Bryant iki yıl boyunca Türk Hava Yolları’nın başta ABD olmak üzere dünyadaki marka tanıtım elçisi olacak. THY’nin Kobe Bryant’lı yeni reklamları, 2011’de Amerika ve Uzakdoğu’dan başlanarak 80’den fazla ülkede yayınlanacak. Bryant ayrıca THY’nin birçok organizasyonunda da yer alacak.