Etiket: Enerji

  • Azeri doğalgazı zamlı gelecek

    Azeri doğalgazı zamlı gelecek

    Nurettin ATMACA/ BAKÜ, (DHA)

    Azerbaycan, Türkiye’ye sattığı doğalgazın fiyatını artırma kararı aldı. Henüz tespit edilmeyen yeni fiyat, hesaplara 15 Nisan başlangıç kabul edilerek yansıtılacak. Kararın, Türkiye-Ermenistan arasındaki son gelişmelerin ardından alınması dikkat çekti. Azerbaycan, Karabağ sorunu çözülmeden Türkiye-Ermenistan sınır kapısının açılmasına karşı çıkıyor.
    Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi’nin (SOCAR) Başkanı Rövneg Abdullayev, bu konuda Türkiye ile görüşmelerin devam ettiğini söyledi. Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta yapılan konferans çerçevesinde Türkiye’nin Enerji Bakanlığı ve Botaş Şirketi ile müzakereler yapıldığını belirten Abdullayev, bugüne kadar Türkiye’ye metreküpü 120 dolardan satılan doğalgazın zamlı yeni fiyatının 15 Nisan başlangıç kabul edilerek hesaplara yansıtılacağını bildirdi.

    SOCAR Başkanı, “Biliyorsunuz 2001 yılında Şahdeniz Anlaşması çok geniş katılımlı imzalanmıştı. O zaman biz Rusya’dan 30 dolara gaz aldığımızda, Türkiye ile de 120 dolardan doğalgaz satmak için anlaşma yapmıştık. Şimdi bu mukavele eskidi. Fiyatlar çok yükseldi” dedi.

  • Ateş Ermenistan ilişkilerini Meclis’e taşıdı

    Ateş Ermenistan ilişkilerini Meclis’e taşıdı

    CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini, TBMM gündemine getirdi. Ateş’in, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, Türkiye’nin Ermenistan ile 2004 yılından bu yana İşviçre’de görüşmeler yaptığı iddiası doğru mudur?” dedi.

    AA

    Ankara – CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş‘in, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu yazılı soru önergesinde, 15-17 Nisan 2009 tarihleri arasında Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerinden oluşan bir heyetin, görüşmeler yapmak üzere Azerbaycan’a gittiği belirtildi.

    Görüşmelerde, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini derinden yaralayacak iddiaların gündeme getirildiği ifade edilen soru önergesinde, ”Belirtildiğine göre, bu iddiaların belgeleri Azerbaycanlı yetkililerin elinde bulunmaktadır” denildi.

    Ateş’in, Başbakan Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle sorduğu sorular ise şöyle:

    ”Türkiye’nin, Ermenistan ile 2004 yılından bu yana İsviçre’de görüşmeler yaptığı iddiası doğru mudur? 2004 yılından bu yana, hangi tarihlerde kaç görüşme yapılmıştır? Bu görüşmelerde Türkiye kimler tarafından temsil edilmiştir? Bu görüşmelerde hangi konular ele alınmıştır?

    Türkiye’nin, Azerbaycan’dan düşük fiyatla doğal gaz talep ettiği ve bu doğal gazı üç kat fiyatla Avrupa ülkelerine satmak istediği, ayrıca transit ücreti içinde üç katı fiyat önerdiği iddiası doğru mudur? Söz konusu talebin reddedilmesi üzerine, Türkiye-Ermenistan sınır kapısının açılmasının gündeme getirildiği doğru mudur?

    Bu iddialar doğru ise doğal gaz anlaşması yapılması için Türkiye-Ermenistan sınır kapısı baskı unsuru olarak mı kullanılmaktadır?

    Yaşanan bu gelişmeler, Azerbaycan’ı Türkiye’den uzaklaştırarak, iki dost ülkenin ilişkilerini sosyal, kültürel ve ekonomik yönden olumsuz yönden etkilemeyecek midir?”

  • Nabucco projesi Karabağ sorununun ipoteğinde

    Nabucco projesi Karabağ sorununun ipoteğinde

    Barçın Yinanç

    Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde esen fırtınanın şiddeti azalmış görünüyor. Ancak Azerbaycan’daki güven bunalımının şiddetinin kısa vadede kolay kolay azalacağını söylemek zor. İki ülke arasında ifadesini “tek halk iki devlet” şeklinde bulan güven ilişkisi büyük bir darbe aldı. Aslına bakarsanız, güven bunalımının Azerbaycan ile Türkiye yerine, Aliyev yönetimi ile AK Parti hükümeti arasında yaşandığını söylemek daha doğru olur. Zira son dönemlerde Azeri basınında çıkan eleştiriler devleti değil, AK Parti hükümetini, özellikle de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef almaya başlamıştı.

    Bu güven bunalımının özellikle Türkiye ile Ermenistan arasında yapılan görüşmelerle ilgili olarak Bakü’nün karanlıkta bırakılmasından kaynaklandığı anlaşılıyor.
    İlginçtir, şimdiye kadar Türkiye’ye yönelik suçlamalar basın üzerinden yapılırken son günlerde Azeri yetkililer, hükümetin tutumundan duydukları rahatsızlığı saklamaz oldular. Örneğin geçen günlerde Azerbaycan Diplomasi Akademisi’nde bir konuşma yapan Dışişleri Bakan Yardımcısı Aras Azimov Türk-Ermeni ilişkilerinin normalleşmesinin şartlarını içeren belgelerin kendileriyle paylaşılmadığından yakındı. Ermenistan’la yürütülen Yukarı Karabağ müzakerelerinden sorumlu olan Azimov, “Üzücü olan şu ki biz bu belgelerin varlığını ve içeriğini Minsk Grubu’ndan öğrendik” dedi. Yukarı Karabağ sorununun çözümü için AGİT içinde oluşturulan Minsk Grubu’nda Ruslar ve Fransızlar da var. Azimov yabancı ülke diplomatları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine açık olan toplantıda Ankara’ya Türk-Ermeni görüşmeleri ile Türk- Azeri görüşmelerini koordine etmeyi önerdiklerini, ancak bu önerinin reddedildiğini de söyledi. Benzer şekilde sınırın açılmasının ne zaman ve hangi şartlarda olacağına dair ortak bir anlayış oluşturma önerisi de Ankara’da kabul görmemiş.
    Türk tarafı, “Biz Ermenilerle yaptığımız görüşmelerden Azerileri haberdar ediyoruz” diyor. Azeri tarafı ise “Ermenilerle ne görüşülüyor bilmiyoruz” diyor.
    Kapalı kapılar ardında nelerin yaşandığını, kimin doğru söyleyip kimin kamuoyunu yanılttığını belki bu aşamada tam anlamıyla tespit etmek mümkün değil. Ancak şu bir gerçek ki, haberli ya da habersiz olsun, Azeriler kızgın.
     
    ‘Gaz için en uygun altyapı Ruslarda’

    Bu arada Azerilerde oluşan güven bunalımının ne derece kalıcı olduğunu test etmemizi sağlayacak bir konu önümüzde duruyor: Nabucco projesi. Bu proje ciddi şekilde darbe almış durumda. Azerbaycan’ın, Yukarı Karabağ sorununun çözümünde ilerleme sağlanmadan, gazını Nabucco projesine tahsis etmesi bu aşamadan sonra çok zorlaştı. Zira, Aliyev’in Yukarı Karabağ’da ilerleme olmadan, Türk-Ermeni sınırının açılmasını önlemek için kullanabileceği tek koz bu. Aliyev’in Nabucco konusunda kendisiyle temaslarda bulunan Avrupalı yetkililere, Bakü-Tiflis-Ceyhan hattının aslında çok da kârlı olmadığını, gaz ve petrolü uluslararası piyasalara ulaştırmanın en ucuz yolunun Rusya’dan geçtiğini, zira bütün altyapının eksiksiz olarak Azeri sınırından itibaren başladığını söylemesi hayra alamet değil. Bu aralar Kafkaslar’daki gelişmeler sadece Dışişleri değil Enerji Bakanlığı’nın da başını ağrıtıyor olsa gerek.

  • sınırı açarsanız gazınızı keserim

    sınırı açarsanız gazınızı keserim

    Barçın Yinanç

    24 Nisan tarihine yaklaşılırken Türkiye’nin Ermenistan sınırını açacağına dair huzursuzluğu artan Azerbaycan sonunda doğalgaz kozunu kullanacağı yönünde ciddi işaretler vermeye başladı. Ankara’ya ulaşan duyumlara göre Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, kendisiyle görüşen üçüncü taraflara, “Dağlık Karabağ’ın çözümü yönünde ciddi bir ilerleme sağlanmadan Türkiye, Ermenilerle anlaşmaya varırsa doğalgazı keseriz” mesajları verdi.
    Şimdilerde Türk-Ermeni yakınlaşması nedeniyle Ortaasya doğalgazını Avrupa’ya taşıyacak olan Nabucco Projesi’nin suya düşeceği endişesi yaşanıyor. Zira Nabucco’yu dolduracak gazın ilk bölümünün Azerbaycan’dan gelmesi planlanıyor.
    Geçen hafta Aliyev’in bu mesajını çok ciddiye almak gerektiğini gösteren bir gelişme yaşandı. Rus Gazprom şirketi ile Azerbaycan şirketi, uzun vadeli doğalgaz işbirliği için bir “mutabakat muhtırası” imzaladı. Mutabakat muhtırası, nihai anlaşma anlamına gelmez ama bu konjonktürde, Azerbaycan’ın “İstersem gider Ruslarla anlaşırım” şeklinde bir gözdağı anlamına gelir.
    Türkiye ile Azerbaycan, Azeri gazının fiyatı konusunda uzun süredir pazarlık halindeler. Türkiye’nin Bakü-Tiflis- Erzurum hattından bir yıl boyunca bin metreküpü 120 dolardan doğalgaz almasını sağlayan anlaşmanın süresi dolduğundan bu yana, iki taraf fiyat konusunda bir türlü uzlaşmaya varamadı. Bunun en önemli nedeni, Türkiye’nin 350 dolar civarında olan uluslararası pazar fiyatlarından gaz almaya yanaşmak istememesi.
    Nabucco nedeniyle doğalgazdaki egemen konumunun tehlikeye düşeceğinden korkan Rusya ise Azerilere “Tüm doğalgazınızı uluslararası pazar fiyatından alayım” diyor. Nitekim, 27 Mart’ta imzalanan muhtırayla Azerileri ikna yönünde yol kat etmiş görünüyor.
    Aslında son Gürcü savaşı ile Rusların bölgedeki etkinliğini artırmasından gözü korkan Azerbaycan’ın çok da Rusya’yla anlaşmaya gönlü yok ancak son dönemde hız kazanan Ankara- Erivan yakınlaşması, Azerileri son derece kızdırmış durumda. Hükümet, özellikle de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Azeri basını tarafından her gün topa tutuluyor.
    Ancak Türkiye 24 Nisan baskısı altında. Aslında Ermenilerle ilişkilerin adım adım normalleşmesine dönük bir takvim konusunda anlaşma üç aşağı beş yukarı sağlanmış durumda. İki tarafın ilk aşamada sadece paraf atacağı bir protokolden bahsediliyor. Protokolde, Dağlık Karabağ’daki çözüm sürecine ilişkin bir bölüm de var. Ancak bu bölüm Azerileri tatmin etmekten uzak. Türkiye’nin Dağlık Karabağ konusundaki baskısı karşısında ise Erivan geri adım atmıyor. Ermeni yönetimi, “24 Nisan öncesinde Türkiye nasılsa protokolü bu haliyle kabul eder” hesabında. ABD tarafı da uzlaşma bir an önce açıklansın istiyor ki, 24 Nisan’da Obama’nın elinde seçim sırasında verdiği tanıma sözünden dönmesinin haklı bir gerekçesi olsun.
    Hükümet büyük bir açmazla karşı karşıya. 24 Nisan’dan önce uzlaşma açıklanmazsa Obama’nın “soykırım” ifadesini kullanma olasılığı güç kazanacak. Ancak 24 Nisan’dan önce açıklama yapılırsa bu kez Azeriler küstürülecek. Bunun en önemli sonuçlarından biri de Azerilerin Rusların kollarına itilip, Türkiye’nin enerji köprüsü konumunu güçlendirecek Nabucco’nun tehlikeye düşmesi olacak.
    Obama yönetiminde 24 Nisan’a ilişkin ciddi bir sıkıntı var. Ancak, Obama’nın Türkiye’ye geldikten sonra ABD’ye geri dönüp soykırım deme ihtimali düşük. Zira bu, iki ülke ilişkilerine “çuval hadisesi”nden çok daha büyük darbe vurur. Bu açmazdan çıkmanın yolu, ABD’ye baskı yapıp Ermenileri Dağlık Karabağ konusunda adım atmaya zorlamaktan geçiyor.
  • Azeri doğalgazına Rusya kancası

    Azeri doğalgazına Rusya kancası

     

    Enerji hatlarıyla ilgili kıran kıran mücadele, taktik adımlarla sessiz ve derinden devam ediyor. Orta Asya gazında Rusya’nın Avrupa pazarındaki tekel konumunu ortadan kaldırmayı amaçlayan Nabucco projesi tartışılmaya devam ederken, Rusya da bu hattı gazsız bırakıp varlık nedenini ortadan kaldırabilmek için hamlelerini sürdürüyor. Son hedef Azeri gazı:

     

    Gazprom tarafından yapılan açıklamada, Azeri gazını Gazprom’un satın almasıyla ilgili görüşmelere resmen başlanması kararı alındığı bildirildi. Gazprom Başkanı Aleksey Mille ile Azeri devlet petrol şirketi Socar Başkanı Rovnag Abdullayev arasında yapılan görüşmede, gaz sevkiyatının gelecek sene başlatılması, bu amaçla Bakü’den Rusya’nın Dağıstan sınırına 200 kilometrelik yeni bir boru hattı döşenmesi ele elındı.

    Gazprom Azeri gazını satın almayı ilk kez geçen temmuz ayında önermiş ama net bir cevap alamamıştı. 2007’ye kadar Rusya’dan gaz satın alan Azerbaycan, BP’nin başkanlık ettiği konsorsiyumun gaz çıkarmaya başlamasıyla geçen yıldan itibaren ihracatçı konumuna yükselmiş ve Türkiye’ye gaz sevkiyatı başlamıştı.

    Bazı uzmanlar, şimdi Gazprom’un Azeri gazını satın almaya başlaması durumunda, zaten “Bu hattı dolduracak gaz yok” eleştirilerine muhatap olan Nabucco projesinin daha da sıkıntıya düşeceğini savunuyor. Ancak karşıt görüşte olanlar, “Türkmenistan Devlet Başkanı Berdimuhammedov son Moskova ziyaretinde Rusya’ya yeni boru hattı döşenmesi anlaşmasını imzalamadı. Çünkü alternatif Nabucco’nun önünü kapatmak istemiyor. Hem Türkmenler hem de Azeriler haklı olarak Rusya ile Nabucco arasında tercih yapmak istemiyoır, ikisine de sıcak bakıyor” yorumunu yapıyor.

    BOTAŞ’tan Güney Akım’a tepki

    Bu arada Botaş Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Saltuk Düzyol, Güney Akım Boru hattıyla Türkiye gibi arz çeşitliliği olan bir ülkenin by pass edilmek istendiğini kaydetti.
         Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mezunları Derneği Enerji Komisyonu tarafından düzenlenen ”Nabucco Projesi” konulu panele konuşmacı olarak katılan Düzyol, Güney Akım Boru Hattı’nın enerjide güzergah çeşitliliği sağlamakla birlikte arz çeşitliği sağlamadığını belirterek, söz konusu hattın Avrupa’nın doğal gaz ihtiyaçlarını uzun vadede karşılayamayacağını savundu.
         Düzyol, Türkiye ile birlikte AB üyelerinin enerjide önemli ölçüde dışa bağımlı olduğuna işaret ederek, Norveç, Cezayir ve Rusya dışında yeni tedarikçilere ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
         Rusya ile Ukrayna arasında Ocak ayında gaz fiyatları konusunda yaşanan anlaşmazlıkları hatırlatan Düzyol, ”Nabucco, Türkiye gibi hızlı büyüyen bir ülkeye bir piyasada pozisyon alma imkanı veriyor. Türkiye transit taşımacılıktan gelir elde edecek” dedi.
         Düzyol, Nabucco önündeki engelin arz kaynağı temelindeki güçlükler olduğunu belirterek, enerji koridoru olmak için gerekli alt yapı oluşturulmasının gereğini vurguladı.
         Başlangıç gazı için düşünülen İran’ın uluslararası toplum baskısı gibi nedenlerle arz kaynağı olmasının zor olduğunu ifade eden Düzyol, başka önemli bir doğal gaz zengini ülke olan Türkmenistan’ın tedarikçi ülkeler olmalarına rağmen Rusya ve İran’ın baskısına uğradığını, Türkmenistan’ın Rusya ve Çin’e gaz konusunda önemli oranda taahhütleri olduğunu anımsattı.
         Irak gazına da değinen Düzyol, söz konusu kaynağın yatırım maliyetinin yüksek olduğunu ifade etti.
         Düzyol, Nabucco Boru Hattı için 2009 sonlarında nihai yatırım kararın verilmesinin beklendiğini, plana göre 2011 yılında inşaata başlanacağını ve söz konusu hattın 2014’de işletmeye alınacağını bildirdi.
         Panelin diğer konuşmacısı eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Müsteşarı Yurdakul Yiğitgüden de enerji politikasında birimler arası uyumsuzluk ve çekişmenin olmaması gerektiğini belirtti.
         Yiğitgüden, ”Nabucco ve benzer projelerde kendimizi ön plana çıkarak proje olmaz. Birçok ülke ve değişkeni göz önünde bulundurmak durumumdayız” dedi.