Etiket: DTP

  • Göreceksiniz daha ne gelişmeler olacak

    Göreceksiniz daha ne gelişmeler olacak

    ANKARA

    ‘Barış Grubu’ adı altında 34 PKK’lının Türkiye’ye teslim olması sonrası yaşanan görüntüleri değerlendiren İçişleri Bakanı Atalay, “Sabrımızı sonuna kadar zorluyor, fedakârlıklar yapıyoruz. Bu tür görüntülerin tekrar sergilenmesini kimse aklından bile geçirmesin” dedi.

    Atalay, yine de bu yolda kararlılıkla devam edeceklerini belirterek, “Göreceksiniz daha ne gelişmeler olacak” diye ekledi.

    İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay, terör örgütü üyelerinin teslim olması sırasında ortaya çıkan görüntüler ve süreçle ilgili dün Bakanlığı’nda basın toplantısı düzenledi. Atalay, özetle şunları söyledi: “Provokasyonlara, zihin bulandırma ve karalama kampanyalarına rağmen bu yolda kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz. Göreceksiniz daha ne gelişmeler olacak. Süreci siyasi bir gösteriye dönüştürerek asla kabul edemeyeceğimiz görüntüler sergileyen DTP, büyük bir sorumsuzluk örneği göstermiştir.

    “Türk’ü uyarmıştık”

    DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ile Cumartesi günü Tarım Bakanımız Mehdi Eker’in Atatürk Orman Çiftliği’ndeki makamında açık görüştük. Görüşmede, ‘Bu şovları yapmayın, bu provokasyonları yapmayın. Süreci tıkarsınız, zarar verirsiniz’ diye uyardık. Ahmet Türk de bu konuda çaba sarf etti ama önleyemedi. Biz pek çok şeyi göze alıyoruz. Sabrımızı sonuna kadar zorluyor, fedakârlıklar yapıyoruz. Acaba bunlar da davranışlarıyla, hükümet olarak büyük bir gayret ve iyi niyetle yürüttüğümüz bu süreci sabote etmek mi istiyorlar?

    “Teslim şartları belli”

    Başka türlü anlamak da mümkün değil. Bu tür görüntülerin tekrar sergilenmesini kimse aklından bile geçirmesin. Bu konuda asla müsaade ve müsamaha gösterilmesi düşünülemez. Bizim yolumuz çok net: Demokrasinin standardını geliştirmek ve terörü bitirmek. Teslim olma şartları belli. Şartları hukuk, devlet belirliyor. Bu şartlarda gelenlere kapımız açık. Bundan sonraki gelişmeler için herhangi bir tarih yok.”

  • PKK Film Günleri

    PKK Film Günleri

    PKK

    Hani, kızgın kumdan serin sulara atlarsınız ya…

    Hani, sessizce şarkı söylerken milyonların dinlediğini fark edersiniz ya…

    Hani, içinizde büyüttüğünüz sevginin karşılığını görürsünüz ya…

    Hani, bir nefes olurda, yalnız kalmazsınız ya…

    Hani, yuvanıza dönün, evinize ana ocağınıza, bağrımıza basmaya hazırız diyor ya Başbakan;

    İşte böyle bir şey mutluluk…

    Yıllarca dağlarda zor şartlarda yaşamış PKK Terör örgütü mutlu umutlu artık. Tıpkı örgütü destekleyen Ahmet Türk, Emine Ayna ve Kürt Açılımcıları gibi…

    Bir diyar şehir Diyarbakır, böylesine gösterilere daha önce ev sahipliği yapmamıştı. Havai fişekler patlatıldı, kutlama amaçlı ateşler açıldı. Binlerce kişi konvoy eşliğinde kilometrelerce yürüdü.

    DTP otobüsünün içinde bulunan PKK’lıları ilçe merkezine girerken, karşılayan grubun

    “Kürdistan sizinle gurur duyuyor” sloganları ile coşkusu, mutluluğu görülmeye değerdi.

    Elebaşı, bebek katili, terörist Öcalan istedi;

    Dağdaki bağa indi.

    Dağdan gelen bağdakini kovdu.

    Dağdakine seslenen Başbakan bağdaki ile küstü.

    Küskün bağdakiler sessiz çoğunluk oldu.

    Sessiz çoğunluk sessizlikten dilini yuttu.

    Dilini yutan sessiz çoğunluk ‘nefes’ nefese kaldı.

    Nefes gösterime girdi.

    Gösterime giren Nefes, sınır karakolunda yaşananları anlattı.

    Kınalı kuzular anaları ile hasretle konuştu.

    Hasretle beklenen evlatlar terörün hain saldırılarına şehit düştü.

    Davulla zurna ile asker ocağına gönderilen evlatlar, tabutta döndü.

    Tabutla dönen evlat, vatan sağ olsun diye karşılandı.

    Vatan sağ olsun diye binlerce asker mücadele etti.

    Mücadele PKK terörüne karşı verildi.

    Teröristler her defasında inlerine kaçtı.

    İninden çıkan teröristler yurda dön çağrısı ile sınırı aştı.

    Sınırı aşan teröristlerin kutlamalarına Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan ‘şişt sakin ol’ dedi.

    Selahhatin Demirtaş hep birlikte sevinmeye çağırdı.

    .

    .

    .

    Ve muhatap alınanlar, muhatap alanları, muhataplıklarının mutabakatı için; Avrupa’dan gelecek 16 PKK’lının ‘görkemli’ karşılama törenine davet etti.

    Onlar törene hazırlana dursun; bizde sessiz sinema oynayalım.

    Ay grubunda, Yıldız grubunda olmak isteyenler isimlerinizi yazdırın.

    Tamam, mı liste…

    Başlıyorum ilk ben anlatıyorum.

    …Yerli

    …1 kelime

    …Koşuyorum, mücadele ediyorum, düşüyorum, etrafımda gölgeleri görüyorum (Görsel olarak yaptığımı hayal edin)

    … Ve dimdik ayaktayım

    Yıldız grubu tahmininiz var mı?

    …Bildim

    …Bildim

    …Tamam, söyle lütfen.

    …Kurtuluş

    …Savaş

    …Hayır, bilemedin, biraz daha zorla kendini.

    …Tabii ya

    DİRİLİŞ

    Şimdi sıra kimde kim anlatıyor?

    .

    .

    .

    …Nuran, anlatacağım ama bu film gösterimde değil.

    …Nedir?

    ….Anlatıyorum; teröristler sınırda sevinçle karşılanıyor, sorguları 10’ar dakika, elini kolunu sallayarak sınırlarımızdan geçenler serbest kalıyor, ‘Kürdistan’ diye haykırıyor, seninde dün yazdığın gibi mektup sunuyorlar (aşk mektubi olmadığını hepimiz gördük), ‘Kürdistan gerçeğini kabul etmemizi, dillerini rahatça konuşmayı’ istiyorlar, PKK bayrakları ile yurdumuzda dolaşıyorlar, ‘liderimiz istedi geldik yaşasın PKK’ diyorlar.

    …Bu film değil ki Mehmet.

    …Biliyorum Nuran.

    …Eee

    …E si herkes bunu izliyor.

    …Dün PKK lehine slogan atmak, PKK bayraklarını asmak, PKK terör örgütü lehine gösteriler yapmak suçken, üstelik üye olmak dahi suçken ABD, AB ve onların maşası Barzani destekliyor diye görmezden gelinmesini anlamıyorum.

    …Bu ülkenin savcıları, yargıçları, ordusu, aydınları, sanatçıları, hukukçuları ve halkı var.

    … Nerede? Ben göremiyorum Nuran.

    …Ağaca çıktı,

    …Ağaç nerede?

    …Balta kesti,

    Devamını sana ve izleyicilere bırakıyorum.

    İyi seyirler!

    Not:

    Senaryo: ABD+AB+DTP+PKK+AKP (Güçlü senaryo)

    Oyuncular: DTP+PKK+AKP (Helal olsun AKP)

    Yönetmen: ABD+AB+PKK (Gişe rekoru kıran film)

    Nuran.Talay@politikadergisi.com

  • DTP A.Gül’ün konuşmasını olumlu buldu

    DTP A.Gül’ün konuşmasını olumlu buldu

    DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, yeni yasama yılının başlaması nedeniyle yaptığı konuşmanın ”önemli” olduğunu belirterek, ”Sayın Cumhurbaşkanı bugün yaptığı konuşmalarını Anayasal güvenceye bağladığı takdirde sorun aşılmış olur” dedi.

    AA

    Ankara– DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, TBMM Genel Kurulu’ndan ayrılırken, gazetecilerin sorusu üzerine, Cumhurbaşkanı Gül’ün yeni yasama yılının başlaması nedeniyle yaptığı konuşmayı değerlendirdi. Ahmet Türk, şöyle konuştu:
    ”Gerçekten bugün söylediklerini Anayasal güvenciye bağladığı takdirde bence sorun aşılmış olur. Önemli bir konuşmaydı. Farklılıkları zenginlik sayan, farklı kültürlerin kendini yaşatmasını demokrasi gereği olduğu yönündeki söylemleri, önemliydi, önemli tespitlerdi. Demokratik Türkiye’nin, demokratik Cumhuriyetin beklentisi budur. Halkın beklentisi budur.”

    Cumhurbaşkanı Gül’ün, ”Kültürel kimlikten” bahsettiğini söyleyen gazeteciye Türk, ”Bunlar önemli şeyler. Ama bunların hukuka, Anayasaya, diğer şeylere bağlanması gerekir” karşılığını verdi. Türk, kuvvet komutanlarının uzun bir aradan sonra izleyici olarak Genel Kurul salonuna geldiklerini belirten gazeteciye de ”Onu Sayın Meclis Başkanına sorun” dedi.

  • ‘Hangi barıştan bahsedecekler?’

    ‘Hangi barıştan bahsedecekler?’

    Bingöl Şehit Aileleri Malulleri ve İnsan Hakları Derneği Başkanı Ziya Sözen, Şemdinli’de PKK’nin saldırısı sonucu 4 askerin şehit olmasıyla ilgili olarak, örgüt mensuplarının hain tuzaklarıyla “insanlıktan nasibini almadıklarını” ortaya koyduğunu belirtti.

    AA

    Bingöl– Bingöl Şehit Aileleri Malulleri ve İnsan Hakları Derneği (BİŞHAK) Başkanı Ziya Sözen,”PKK terör örgütü ve yandaşları, 1 Eylüle Diyarbakır’da Dünya Barış Günü’nü kutlayacaklar. Bunlarda hiç utanma, sıkılma yok mu? Hangi barıştan bahsedecekler?” dedi.

    Sözen, Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde terör örgütü PKK’nın saldırısı sonucu 4 askerin şehit olduğunu anımsattığı yazılı açıklamasında, örgüt mensuplarının, hain tuzaklarıyla ”dinden, imandan ve insanlıktan nasiplenmediklerini” ortaya koyduğunu ifade etti.

    Terör örgütünün sözde ateşkes ilan ettiğini belirten Sözen, PKK terör örgütü mensuplarının, bir kez daha ”hainliklerini, kalleşliklerini ve korkaklıklarını” yaptıkları saldırıyla gösterdiğini vurgulayarak, şöyle devam etti: ”Analar ağlamasın derken, hangi analardan bahsedecekler? Yoksa onların gözünde sadece terörist anneleri mi değerli? Yoksa barış, kardeşlik, demokrasi gibi kavramlar sadece ülkesine, bayrağına, milletine, özüne, atasına ihanet edenler için mi geçerli? Utanın, utanın. Bu mübarek ramazan ayında ocağına ateş düşürdüğünüz ailelerin gözünün içine baka baka nasıl barıştan, demokrasiden bahsedersiniz?”

  • DTP’den “Kürt Açılımı” vurgulu 1 Eylül mesajı

    DTP’den “Kürt Açılımı” vurgulu 1 Eylül mesajı

    DTP Genel Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamada, bütün insanlığın ortak ideali olan barışa yönelik beklenti, özlem ve umutların her zamankinden daha fazla doruğa çıktığı bir dönemde 1 Eylül Dünya Barış Günü’nün kutlanacağı belirtildi.

    ANKA

    Ankara– DTP, ‘Dünya Barış Günü’nedeniyle yayımladığı mesajda, son günlerde yürütülen Kürt Açılımı’na vurgu yaparak “Bir başka bahara ertelenemeyecek olan barışın yolu ise, çağdaş dünyanın bir gereği olan diyalog ve müzakereden geçmektedir. Bunun dışındaki yol ve yöntemlerin çözüm olmayacağı gerçeğinden hareketle hükümeti ve devleti bir kez daha Kürt halkının iradesiyle müzakereye çağırıyor, Dünya Barış Günü’nün böylesi bir sürecin başlangıcına vesilesi olmasını temenni ediyoruz”görüşünü dile getirdi.

    Barışın, ölümleri, acıları ve annelerin gözyaşlarını ortadan kaldıracağı, demokrasi, özgürlük ve adalete giden yolun önünü açacağı belirtilen açıklamada şöyle denildi:
    “Toplumsal acıların merhemi de çaresi de, barıştır. Bu nedenle gerek ülkemizde gerekse de Ortadoğu’da ve dünyamızda barışa olan ihtiyacın her zamankinden daha fazla arttığı bir dönemden geçiyoruz. Ülkemizde çeyrek asırdan fazla süren ve on binlerce insanımızın yaşamına mal olan Kürt Sorunundaki çatışmalı ortamın onurlu bir barışla sonlandırılması, barışını arayan Türkiye’nin önündeki en önemli ve acil gündemlerden biri olduğu gibi aynı zamanda 72 milyonun ortak özlemi ve beklentisidir. Halkımızın yıllardır yürüttüğü ve uğruna bedeller ödediği özgürlük mücadelesi sayesinde ülkemiz artık Kürt sorununun özgür birlik ve demokratik haklar bağlamında çözümü noktasında önemli bir eşiğe gelmiş bulunmaktadır. Bir başka bahara ertelenemeyecek olan barışın yolu ise, çağdaş dünyanın bir gereği olan diyalog ve müzakereden geçmektedir. Bunun dışındaki yol ve yöntemlerin çözüm olmayacağı gerçeğinden hareketle hükümeti ve devleti bir kez daha Kürt halkının iradesiyle müzakereye çağırıyor, Dünya Barış Günü’nün böylesi bir sürecin başlangıcına vesilesi olmasını temenni ediyoruz. Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle bütün farklı kimlik ve kültürlerin özgürce, kardeşçe ve eşit bir biçimde birarada yaşayacağı yeni bir Türkiye’nin inşası için barış mücadelesini her zamankinden daha fazla yükseltmemiz, kararlı olmamız, tarihi bir görev olarak durmaktadır.”

  • Eruh’ta katliamın yıldönümünde festival

    Eruh’ta katliamın yıldönümünde festival

    PKK ilk katliamını 15 Ağustos 1984 yılında Eruh’ta yapmıştı. Katliamın 25. yıldönümünde Eruh iki olay ile gündeme geldi. Abdullah Öcalan Kürt sorunuyla ilgili yol haritasını buradan açıklayacağını söyledi. Eruh’lu belediye başkanı da 15-16 Ağustos tarihleri arasında ilçede bir festival organize etti.

    Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak, DTP Siirt İl Başkanı Sıdık Taş ve Eruh DTP İlçe Başkanı İbrahim Şen’in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişinin katıldığı basın toplantısında açıklamayı okuyan Eruh Belediye Başkanı Mehmet Melih Oktay festival için hazırlıkların tamamlandığını söyledi.

    Hakkari’de çıkan çatışmada hayatını kaybeden Muhsine Ete’nin (Sema) cenazesinin Siirt’e getirileceğine dikkat çeken Oktay, “Festival çalışmalarımız coşkuyla sürerken, çatışmalı ortamın sonucunda tekrardan şahadet haberleri gelmekte ve Siirt’te bir anne yine göz yaşı dökmektedir.” dedi.

    Oktay’ın ardından söz alan Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak da bütün Türk aydınlarının, demokrasi dostlarının ve insan hakları savunucularının festivale davetli olduğunu söyledi. 15 Ağustos’ta başlayacak festival, 16 Ağustos yapılacak basın açıklaması ile sona erecek.

    (CİHAN)

  • TERÖRLE MÜZAKERENİN FOTOĞRAFI

    TERÖRLE MÜZAKERENİN FOTOĞRAFI

    Bekaa’daki kampta terör çetesinin başı Abdullah Öcalan’la kol kola giren DTP Başkanı Ahmet Türk, şimdilerde açılım tiyatrosunda başrol oyunculuğu yapıyor

     

    İçişlerİ Bakanı Beşir Atalay, sözde açılıma yönelik parti turu çerçevesinde bölücü PKK terör örgütünün siyasi kanadı DTP ile görüştü. Balgat’taki buluşmaya Atalay’la birlikte AKP Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu ve Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ da katıldı. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, iktidara barış(!) şartlarını bildirdi.

     

    Silahı bırakıp masaya oturun
    Gazetecilerin sorularını cevaplayan Ahmet Türk, terör çetesinin başı Abdullah Öcalan’ın “demokratik çözüm” sözüne atıfta bulunarak, “Bugün geldiğimiz noktada artık sorunların silahla, operasyonlarla çözülmeyeceğini herkesin görmüş olmasıdır. Bu bakımdan önemli bir süreçtir. Çalışmaları, İçişleri Bakanı yürütüyor” diye konuştu.

     

    Bu görüşmeyi önemsiyoruz
    Bakan Atalay, ise siyasi partilerle görüşmeyi önemsediklerini ifade ederek, şunları kaydetti: “ Bu ziyaretlerimizde çalışmalarımızı anlatıyoruz. Onların görüşlerini ve katkısını almaya çalışıyoruz. Biz buna benzer önemli konuları, hükümet olduğumuz süreç içinde gerçekten başardık. Çabamız bunun içindir.” 



    Aşağıdaki fotoğraf terör yuvası Bekaa’da çekildi. Soldaki fırıldak Talabani… ABD onu Irak’a Cumhurbaşkanı olarak atadı. Yanındaki insan kılığına büründürülmüş çete başı Apo. Kemal Burkay ve Ahmet Türk el ele… İktidar şimdi bu Ahmet Türk’le sözde açılım yapıyor!!!

     

    GÜL VE ERDOĞAN’IN ARDINDAN ATALAY DA DTP’LİLERLE GÖRÜŞTÜ
    PKK’yla 3. müzakere

    İçişleri Bakanı, PKK’ya terör örgütü demeyen ve bu örgütle bağını gizlemeyen DTP’lilerle biraraya geldi. Görüşmenin ardından açıklama yapan Ahmet Türk, ciddi ve önemli bir sürecin başladığını belirtti.

    Bakan Atalay’ın DTP Genel Merkezi’nde yaptığı görüşme, bir saat sürdü. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, “30 yıldan beri yaşanan acıların sona ermesini istiyoruz. Bunun için siyasiler kadar biz de çaba gösteriyoruz. Umut ediyoruz ki bu çabalar, bir hayal kırıklığı yaratmaz” dedi.

     

    Haber: Fatih ERBOZ
    İçişleri Bakanı Beşir Atalay, sözde açılıma yönelik parti turuna DTP ile devam etti. Atalay, PKK’ya terör örgütü demeyen ve bu örgütle bağını koparmayan DTP’lilerle görüştü. Atalay, Balgat’taki DTP Genel Merkezi’ne AKP Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu ve Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ ile geldi. Atalay ve beraberindekiler, DTP Grupbaşkanvekili Selahattin Demirtaş tarafından karşılandı. Saat 11.30’da başlayan görüşmeye Ahmet Türk ve Demirtaş’ın yanısıra DTP MYK üyesi Hatice Çoban da katıldı. Yaklaşık 1 saat süren görüşmenin ardından açıklama yapan DTP lideri Ahmet Türk, ciddi bir sürecin başladığı umudunu taşıdıklarını ancak bir yol haritasına gereksinim bulunduğunu söyledi. Ahmet Türk şunları söyledi:

    Amaç, demokratik Türkiye
    “Önemli bir sürecin içindeyiz. 30 yıldan beri yaşanan acıların sona ermesi konusunda bugün Türkiye’de siyasiler bir çaba gösteriyor. Biz de bu acıların sona ermesi, barışa erişilmesi, Türkiye’nin normalleşmesi için çaba gösteriyoruz. Umut ediyoruz ki bu çabalar bir hayal kırıklığı yaratmaz. Umutluyuz çünkü bugün geldiğimiz noktada artık sorunların şiddetle, silahla, operasyonlarla çözülmeyeceğini herkesin görmüş olmasıdır. Bu bakımdan önemli bir süreçtir. Tabii ki bu konudaki çalışmaları, hükümetin İçişleri Bakanı yürütüyor. Siyasi parti olarak bize de düşen görev ve sorumluluğu yerine getirmeye hazırız. Başından beri amacımız sorunun çözümüdür, birilerinin söylediği gibi Türkiye’yi çözmek değil. Tam tersi Türkiye’de toplumsal uzlaşıyı sağlamaya yönelik bir çabadır. Bütün halkımızı kucaklaştırmak için çaba gösteriyoruz. Yeniden toplumsal uzlaşıyı, diyaloğu ortaya koyacak bir mantığın gelişmesi için çaba gösteriyoruz. Amacımız demokratik bir cumhuriyettir, demokratik bir Türkiye’dir. Kürdüyle Türküyle her vatandaşın kendini özgürce ifade edebileceği demokratik bir Türkiye’nin yaratılmasıdır, diye düşünüyoruz. ”

    Biz bu sorunu çözeriz
    İçişleri Bakanı Beşir Atalay da,  ’huzur projesi’ diye adlandırdığı sözde açılımı değerlendirirken, “Kendimize güvenelim, biz bu sorunu çözeriz. Kendi sorunlarımızı kendimiz çözeceğiz. Yeter ki öz güvenimiz olsun, kendimize güvenelim. Onun için büyük bir katılımla, inşallah bütün partilerimizin, bütün sivil toplum kuruluşlarımızın, bütün kesimlerin katılımıyla kardeşlik ve huzur ortamımızı artıralım istiyoruz. Çabamız bunun içindir” dedi.

     

    DTP-PKK  ve Talabani el ele…
    Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den sonra, İçişleri Bakanı Beşir Atalay tarafından da muhatap alınan DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, bebek katili Abdullah Öcalan’a olan yakınlığı ile tanınıyor.  Teröristbaşı Öcalan’ın bir dönem avukatlığını da yapan Ahmet Türk, 1993 yılında çekilen bir fotoğrafla gündeme gelmişti. Lübnan’da terör örgütünün Bekaa kampında, peşmerge reisi Celal Talabani ve teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın buluşmasına eşlik ederek el ele pozlar vermişti. Aynı toplantıya Kemal Burkay ve Mehdi Zana da katılmıştı.

  • “Öcalan’ı dikkate almalıyız”

    “Öcalan’ı dikkate almalıyız”

    DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Kürt açılımı konusunda Abdullah Öcalan’ın sürece dahil edilmesi gerektiğini söyledi. Türk, Öcalan’ın yarın yapacağı açıklamayla ilgili olarak da “Açıklamanın içeriğini bilmiyorum. İnanıyorum ki onun bu projesi, barışçıl bir sürecin gelişmesine katkı sunsun” ifadesini kullandı.

    AA

    Ankara – DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Kürt açılımı konusunda yapılan çalışmaları konusunda sorularını yanıtladı.

    “Öcalan sürece dahil edilmeli”

    DTP Genel Başkanı Türk, ”Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın sürece dahil edilmesini istiyor musunuz? ” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

    ”Taraflardan biri midir, biridir. PKK üzerinde önemli bir etkinliği var mı, var. Toplum tarafından önemsenen bir isim midir, isimdir. O zaman sürecin gerçekten demokratik, barışçıl bir sürece, çözüm sürecine evrilmesi konusunda etkili olan herkesin hassasiyetini, söylediklerini dikkate almamız gerekiyor. Sonuçta elinde silahı tutan PKK’dır. PKK’yı en fazla etkileyecek olan o. Siyasetin de başıdır. Öncüsüdür. O zaman onun söylemlerinin, bu sürecin barışçıl bir sürece evrilmesine etkili olacağını düşünüyorsak, onun söylediklerini de önemsememiz gerekiyor, dikkate almamız gerekiyor.”

    ”Siz terör örgütü elebaşı Öcalan ile diyalog kurulmasından yana mısınız?” sorusu üzerine de Türk, ”Dünyada bunun formülleri var. Bunları uzun uzun tartışıp süreci tıkamaya gerek yok. Önemli, etkili olduğunun görülmesi gerekiyor. Türkiye’de bu sorunlarla ilgili olan insanlar, birilerinin toplum üzerinde etkisi varsa, siyasi üzerinde etkisi ve rolü varsa, söylediklerinin önemli olduğunu görmek gerekir” diye konuştu.

     

    Öcalan’ın yapacağı açıklama

    ”Yarın terör örgütü ele başı Abdullah Öcalan’ın sürece ilişkin öneride bulunacağı” yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine Türk, 30 yıl önce Kürtlerin silah kullanmaya mecbur bırakıldığını iddia etti. Türk, şunları söyledi:

    ”Bugün farklı bir Türkiye’deyiz. Artık demokratik siyasetle, tartışmayla, diyalogla sorunları gündeme getirebiliyoruz. 15 Ağustos’ta başlayan silahlı mücadelenin artık bu süreçte, barışçıl demokratik bir sürecin kapısının aralanması için bir gün olmasını diliyorum. 15 Ağustos’ta Öcalan’ın yapacağı açıklamanın, bu sürece bir katkı sunacağı inancını taşıyorum. Açıklamanın içeriğini bilmiyorum. İnanıyorum ki onun bu projesi, barışçıl bir sürecin gelişmesine katkı sunsun.”

    ”Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) bu süreçteki tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?”

    sorusuna da Türk,

    ”TSK’nın bu gelişmeleri dikkatle izlediğini, toplumsal bir uzlaşı olması konusunda bir fırsatın yaratılmasında sessizce beklediğini düşünüyorum”

    karşılığını verdi.

     

    “Atalay’a düşüncelerimizi aktardık”

    AKPGenel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile yaptığı görüşmelerde sorunun çözümü konusundaki düşüncelerini muhataplarına anlattıklarını söyledi.

    Erdoğan ve Atalay’a, değişim, dönüşüm ve sorunun çözümünün kaçınılmaz olduğunu dile getirdiklerini vurgulayan Türk, ‘’72 milyonun hassasiyetleri gözönünde bulundurularak bir çözüme gidilmeli” dedi.

    Türk, İçişleri Bakanı Atalay başkanlığında bir çalışma yapıldığını, bu çalışmanın içeriğinin paylaşılması konusunda herkeste bir çaba olduğunu ifade ederek, ”30 yıldan beri silahlı sürecin yaşadığı bir Türkiye’deyiz. Eğer bu konuda, etkili rol alması gereken insanları hiç yokmuş gibi davranarak veya onların düşüncelerini önemsemeyecek bir yaklaşım biçimini sergilemek, sıkıntıların doğmasına neden olacak. Ben burada hem TSK’yı hem de PKK’yı kastediyorum. Bu işin öncülüğünü yapacak olan siyasi iradedir. Açılımı yapacak olan siyasi iradedir. Ama tüm düşüncelerin dikkate alınması gerektiğine inanıyorum” diye konuştu.

    ”Atalay, size somut bir öneri getirdi mi?” sorusuna Türk, şu karşılığı verdi: ”Somut bir öneri getirmedi. Şu anda bir sürecin başlangıcındayız. Tartışma dönemi gelişecek. Kısa, orta ve uzun vadede neler yapılması konusunda bir sürecin başlayacağına inancındayım. O dönemde düşüncelerimizi ortaya koyacağız. Ama şu andaki çalışmalar, o aşamada değil. Kesin projeyle gelmek, kamuoyunda sıkıntı yaratırdı. O nedenle araştırma ve yoklama dönemi, tartışma döneminden sonra bazı şeyleri olgunlaştırmak mümkün.”

    Bazı kesimlerin, demokratik açılım sonucunda, Türkiye’nin bölünebileceği yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine Türk, şunları söyledi:

    ”Bizim amacımız Türkiye’yi çözmek değil, sorunu çözmektir. Halkların sevgiyle kucaklaşmalarını sağlamaktır. Çünkü biz etnik milliyetçiliğin ne kadar tehlikeli olduğunu bilen insanlarız. Siyasi ve demokrasi kültürümüz, birlikte yaşamayı esas alan, paylaşmayı esas alan bir anlayıştadır. Biz halkların kardeşliğini, halkların birlikteliğini esas alıyoruz. Bu halkların, kendilerini özgürce ifade edebilecek bir ortama kavuşması konusunda çaba sarf ediyoruz. Bizim için sınırlar heyecan verici değil. Bin yıldır birlikte yaşamış iki halkı birbirinden ayrıştırmanın ne Türk’ün ne de Kürt’ün yararınadır. İkisinin de zararınadır. Ortadoğu’da etnik ve mezhepsel çatışmaların, ne kadar zararlı olduğunu da görüyoruz. Türkiye’de bin yıl birlikte yaşamış iki halkı birbirinden ayrıştırmak, görmek istediğimiz demokratik bir Ortadoğu’yu da baltalar. O halkların, bu hedeflere ulaşmasını baltalamış oluruz.”

    DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna‘nın, CHP ve MHP’ye yönelik, ”AKP’nin oyununa gelmeyin” sözlerinin hatırlatılması üzerine Türk, yapılacak değişiklikler belli olmadan bu tür ifadeleri doğru bulmadığını söyledi.

    Türk, ”Dereyi geçmeden paçaları sıvamak çok doğru değil. Hele o dereyi geçelim, ondan sonra değerlendirme yaparız” dedi. Türk, hassas bir konuyu aceleci bir mantıkla yorumlamanın doğru olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

    ”Bunu sadece Emine Hanım için söylemiyorum. 40 bin insanın yaşamını yitirdiği, annelerin acılar çektiği bir süreç… Bu süreç için hesap yapmayı, aceleci davranmayı, bunu magazinleştirmeyi doğru bulmuyorum. Sürecin şimdiden başarısız olacağı yönündeki bir belirlemeyi, tartışmanın önünü kesmeye yönelik bir anlayış olarak değerlendiriyorum. Ben bunu Ayna için söylemiyorum, CHP ve MHP’nin tavrı için söylüyorum. Yıllardan beri barış ve demokrasi talebi ile yola çıktık. Bugün bir şeyler söyleniyorsa, bunu ciddiyetle ve sabırla beklememiz, sonuçları görmemiz lazım. Bu sonuçlar üzerinden tartışmamız gerekir.”

     

    “Sorunun bugüne kadar köklü bir biçimde ele alınmadı”

    Türk, Türkiye’de 30 yıldır süren sorunun bugüne kadar köklü bir biçimde ele alınmadığını ileri sürdü. Bugün artık nedenlerin tartışıldığı, çözüm için nelerin yapılması gerektiği konusunda bir duyarlılık oluştuğunu vurgulayan Türk, ”30 yıldan beri silah kullanarak veya çatışmayla bu sorunun çözülmeyeceğinin hem bir kesim siyasiler, hem de toplum tarafından görülmüş olması çok önemli. Artık tartışmaların diyalogla çözülmesi konusunda, hem Türkiye’de hem de dünyada bir anlayış gelişti” diye konuştu.

    Türk, örgütün silahla sorunun çözümü konusundaki bakışının da değiştiğini ileri sürdü.
    Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un, ”Asker görevini yapmıştır. Artık bundan sonra sosyal, ekonomik, kültürel ve psikolojik tedbirlerin alınması gerekir” dediğini ifade eden Türk, bu sözlerin farklı bir sürecin gelişmesine şans yarattığını kaydetti.
    Ahmet Türk, 1930-1940’ların ulus devlet mantığı ile soruna yaklaşılması halinde sorunun çözülmeyeceğini iddia ederek, ”Çağdaş dünyanın değerleri üzerinde kendimizi yeniden değerlendirirsek, sorunun çözümü zor değildir. Çünkü, talepler Türkiye’nin bütünlüğü içerisinde çözülmesi gereken taleplerdir. Kendi yurttaşının kültürel haklarını yerine getiren bir Türkiye’de, Türk halkının bir kaybı olmaz. Tam tersine, Türk halkının da daha özgürleşmesine, demokrasiye kavuşmasına neden olur. Yani bizim taleplerimiz Türk halkının aleyhine değil” diye konuştu.

    “Muhalefeti eleştirdi”

    DTP Genel Başkanı Türk, MHP ve CHP’nin sürece ilişkin tavrının sorulması üzerine, bu sorunun herkesi ilgilendirdiğini söyledi. Türk, şöyle devam etti:

    ”Bu sorunun çözümsüzlüğünden Türk, Kürt, toplum ve siyasetçiler etkileniyor. Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne zarar vermeyen, gerçekten halkların kucaklaşmasını esas alan bir projeye karşı çıkmak, kandan beslenmektir. Bunu doğru görmüyorum. Bunun vebali, günahı çok ağır olur. Kürt’ün de Türk’ün de Türkiye’nin de bu çatışmalara, kardeş kavgasına tahammülü kalmamıştır. Herkesin sürecin olumlu bir şekilde gelişmesi konusunda katkı sunması gerekir. Bu tavır, iç siyaset tavrıdır. Bu ne milliyetçiliğe, ne insan sevgisine ne de birlikte yaşama arzusuna yönelik bir tavırdır.”
     

    ”Kürt kelimesinin Anayasa’ya geçirilmesi doğru değil”

    Anayasa’nın herkesi kucaklaması gerektiğini vurgulayan Türk, mevcut Anayasa ile demokratik açılımın yapılamayacağını ileri sürdü.

    Türk, ”Dünyanın hiçbir anayasasında etnisiteye dayalı bir maddenin, o toplumda barışmayı sağlamayacağına inanıyoruz. Kürt kelimesinin Anayasa’ya geçirilmesini doğru bulmuyoruz. Çünkü, Kürt’ü geçirdiğiniz zaman Çerkez’i, Laz’ı görmezlikten gelmiş oluruz” diye konuştu.

    Ahmet Türk, Anayasa’nın 66. maddesinin tüm farklılıkları inkar ettiğini, bu maddenin değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
     

    ”Mesele iç dinamiklerle çözülmeli”

    Türk, süreçte ABD’nin rolünün sorulması üzerine de ”Mesele iç dinamiklerle çözülmeli. Müdahaleleri doğru bulmayız. Demokrasiye inanıyorsak, iç reflekslerle sorunları çözebilmeliyiz. Dışarıdan yapılacak katkılar, ancak diyaloğun gelişmesiyle sınırlı kalmalı” dedi.

    Sürecin kesintiye uğraması durumunda nelerin olacağının sorulması üzerine de Türk, şunları kaydetti:

    ”Umut yolculuğuna çıkmışız. Bunun başarıyla sonuçlanması çok önemli. Hayal kırıklığı yaşatmamak için çok dikkatli, çok esnek olmamız gerekiyor. Hayal kırıklığı yaşandığı takdirde güven ortamı kaybolacak. Bundan sonraki açılım tartışmaları, toplumu bugünkü gibi heyecanlandırmaz. Kürtlerin de geleceği nokta şudur: ‘Ne yaparsak yapalım, benim devletim, birlikte yaşadığım kardeşlerim beni kucaklamak istemiyor…’ En büyük kayıp, umutların yitirilmesi olur.

    Hassasiyetlerin esas alınması önemli. Sürecin önemli olduğunu görmemiz gerekiyor. Bazı fırsatlar 50 yılda bir gelir. Yaratılan fırsatları doğru değerlendirmezsek, yarın pişmanlık duyacağımız sürecin içine düşebiliriz. Herkes duyarlılıkla ve özveriyle katkı sunacak bir noktada olmalıdır.”

  • DTP Eruh Yolcusu

    DTP Eruh Yolcusu

    Demokratik Toplum Partisi (DTP) İstanbul teşkilatı, yasa dışı terör örgütü PKK’nın silahlı eylemlerine başladığı 15 Ağustos’ta Eruh’a gidiyor. 15 Ağustos’u barış atılımına çevirmek istediklerinin altını çizen DTP İstanbul İl Başkanı Mustafa Avcı, ‘Silahlı çatışmanın başladığı yerde barışçıl çözüm startını vermek üzere bir araya geliyoruz.’ dedi.

    Beyoğlu’nda bulunan DTP İstanbul İl Başkanlığı’nda bir açıklama yapan DTP İl Başkanı Mustafa Avcı, tarihi bir süreçten geçtiklerini söyledi. Kürt sorununun demokratik çözümü için yürütülen tartışmaların, sürecin barışa çevrilmesi noktasında olumlu bir zemin oluşturulduğunu belirten Avcı, ‘Süreç, Kürt sorununun demokratik çözümü için herkese ve her çevreye tarihi bir sorumluluk yüklemektedir.’ dedi.

    DTP’nin çatışmaların başladığı 15 Ağustos’u bir barış atılımına dönüştürmek istediğini kaydeden Avcı şöyle konuştu: ‘Bunun içinde silahlı çatışmanın başladığı yerde, Şemdinli’nin Eruh ilçesinde barışçıl çözüm startını vermek üzere, Türkiye genelinden barışseverleri bir araya getirme kararı aldık. Buluşma bir festival havasında geçecektir. Bu etkinlikte silahların susması, silahların yerini diyaloğun alması gerektiği gerçeği ve gerekliliğine bir kez daha dikkat çekerek, barış hamlesini başlatmış olacağız. Artık ne gerilla ne de asker ölümlerini yaşamak ve görmek istemiyoruz. Artık bu toplum için ‘yaşa ve yaşat’ temel bir yaklaşım olmamalıdır. Eruh’a düzenleyeceğimiz barış yürüyüşüne tüm demokratik kesimleri davet ediyor, duyarlılık geliştirmelerini bekliyoruz.’

    Basın açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Avcı, Cumhurbaşkanının açıklamaları ve Hükümetin Kürt sorunu ile ilgili çalışmalarıyla ilgili soruları şöyle cevapladı: ‘Bu atılımları altı doldurulursa çok önemli buluyoruz. Ama kaygılarımız da hala sürüyor. Önceki hükümetlerin de bu tür atılımları, çıkışları olmuştu. Kaygılarımız var, ama önemsiyoruz. Bizim istediğimiz artık silahların susması. Barışçıl bir ortam oluşturulmasıdır.’

    (CİHAN)

  • Bebek Katili İçin Açıldık Saçıldık

    Bebek Katili İçin Açıldık Saçıldık

    TUNCELİ

    “Burası Bodrum değil Tunceli

    Munzur ile Pülümür Çayı kumsallarını tercih edenler 38 derece sıcaklığa rağmen “sözde Kürt sorunun açılımı gölgesinde” serinliyormuş

    Neden şimdi açıldık saçıldık öyle ya, o çay hep oradaydı.

    Terör silahını kullananların hesabı ortada, kan dökmek, bölgenin gelişmesine engel olmak, böylece hâkimiyetlerini korumak.

    Elebaşlarına da krallar gibi bakılıyor nasılsa, bir kuş sütü eksik.

    Eee ne oldu?

    Binlerce insanı katletmiş Öcalan mühim adam oldu.

    Öcalan’ın planları…

    Öcalan’ın sözleri…

    Öcalan’ın kararları…

    Popülaritesini artırmaya, başımıza taç etmeye devam ediliyor!

    Vatani görevini yapması için evladını gönderen ana’nın, terörü destekleyenler ile buluşturmak da; yüreği yaralı, acılı anaya hançer saplamaktan da öte değil ya…

    Çiftçiye ananı da al git densin…

    Deniz feneri davasını sorgulayan kadın hallaç pamuğu gibi dışarı atılsın…

    Ülkenin aydınlanması, çağdaş seviyelere yükselmesinde somut katkıları olan bilim adamları içeri tıkılsın…

    Bebek katili sefa sürsün, aydınlarımız cefa çeksin…

    Hadi madem aynı kefeye koymak gibi hakaret yapılıyor, bari eşit şartlarda tutulsunlar. Bilim adamları hastalıkları ile mücadele ederken, haklarında yapılan suçlamalar sabitlenmemişken, psikolojik baskıya ve sağlıksız koşullarda yaşamaya mahkûm ediliyor.

    Adalet nerede? (Adalet ve Kalkınma Partisi’ in baş kelimesinde tutsak kaldı sanırım)

    Yok, yok olası bir şey değil bu…

    Sözde Kürt sorunu; bölgede çıkar hesapları olan emperyalist güçlerce planlandığı alenen ortadayken, çanak tutmak, destek olmak, terörü muhatap almak mağlubiyetin göstergesi mi?

    Nasıl bir psikolojidir bu?

    “Katiline aşık olmak”, “ tecavüz eden sapığa hayran kalmak” gibi sanki…

    Oldu olacak katili başımıza taç etmekle yetinmeyip, Başbakan olsun diyen çıkar diye korkuyorum. Maazallah dikkate alınırsa… Deli saçması işte.

    Bu kadar değer verileceğini bilse idi Öcalan daha çok kan döker, bölgeyi daha çok karıştırırdı. Öyle kurbağanın ılık süte alıştırılması gibi sindirebilmek için bekleme sürecine girmezdi.

    Mayınların temizleme yasa önerisi…

    Sözde Kürt sorunu açılımı…

    İllegal Kurulmuş Kürdistan Devleti’nin tüm ülkelerce tanınmasına destek olmak…

    Hangi medeniyetler seviyesine yükseltir bizi?

    Eyalet sistemi popüler mi? İnatla bunu savunanlara destek olunuyor.

    AB üyelik kıstasları uğruna; sınırlarımızı askerin değil de özel güvenlik güçlerinin korumasıyla vesika sahibi olmaya gerek var mı?

    Yanıtını vicdanlarını henüz yitirmemişlerin yetkililerin vereceğini ümit ediyorum!

    Eh bu kadar karanlığın üzerine; “güneşli günler göreceğiz, sevinin çocuklar” dersem pet şişeleri fırlatabilirsiniz.

    nuran.talay@politikadergisi.com

  • CIA Ajanı Barbara Kuzey Irak’a kaçtı

    CIA Ajanı Barbara Kuzey Irak’a kaçtı

    Pazartesi, 10 Ağustos 2009 10:13

    Batman’da dernek kurulması için tarikat lideriyle ‘gazeteci’ kimliğiyle görüşen CIA ajanı Barbara Anna Lakeberg, yakalama kararı üzerine sahte pasaportla Kuzey Irak’a kaçtı

    Batman’da DTP’nin “İnanç Komisyonu”nda yer alarak PKK ve Abdullah Öcalan’ın propagandasını yaptığı gerekçesiyle geçen yıl tutuklanıp 8 ay cezaevinde kalan Hüseyin Bulut ile “araştırmacı- gazeteci” sıfatıyla görüşen ABD’li Barbara Anna Lakeberg istihbarat birimlerince takibe alındı. Bulut’un evinde ele geçen bilgisayar hard disklerinde ve CD’lerde ABD’li kadının görüntülerine ve konuşmalarına rastlanılması üzerine soruşturma genişletildi.

    Lakeberg’in Bulut’a hitaben yazdığı bir mektubu da ele geçiren istihbarat birimleri, kadının ABD gizli servisi CIA ajanı olduğunu tespit etti. Lakeberg’in, Hüseyin Bulut ile görüşmesinden kısa süre önce K. Irak’tan Türkiye’ye giriş yaptığı belirlendi. Bunun üzerine Diyarbakır Özel Yetkili C. Başsavcılığı, Barbara Anna Lakeberg için yakalama kararı çıkardı.

    10 PARMAĞINDA 10 MARİFET!

    Durumu öğrenen Lakeberg bir anda ortadan kayboldu. CIA ajanı kadının, Batman’dan Silopi’ye, buradan da Habur sınır kapısı üzerinden sahte pasaportla K. Irak’a geçtiği anlaşıldı. Budist olduğu ve iyi derecede Kürtçe konuştuğu öğrenilen Lakeberg’in, Irak’ın kuzeyinde insan hakları alanında faaliyet yürütmek üzere bir dernek kurduğu, Diyarbakır ve Batman’da da bu derneğin şubelerini açmak istediği tespit edildi. Hüseyin Bulut ile yardımcısı A.T.’nin düzenli olarak Lakeberg ile görüştükleri de saptandı.

    Lakeberg’in görüştüğü 15 kişi hakkında, “PKK’ya yardım, Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkındaki kanuna muhalefet, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve askerlikten soğutmak, PKK adına suç işlemek ve propagandasını yapmak” iddialarıyla 20 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı.

    Kaynak: Sabah

  • DTP-ABD muhabbetinin bilinmeyenleri?

    DTP-ABD muhabbetinin bilinmeyenleri?

    Sabahattin ÖNKİBAR

    Haberi dün okudum, PKK pardon DTP, ABD’de temsilcilik açacakmış.. İyi ama bu olacak şey midir? DTP gibi bir yapı, Okyanus ötesinde niçin büro açar? Bugüne kadar hangi partimiz ABD’de böyle bir büro açtı ya da ona izin verildi? Washington Türkiye’de tartışmalı olan ve bölücü örgütle irtibatı sorgulanan etnik düzlemde siyaset yapan bir partiye nasıl böyle bir izni verir? Dahası, böylesine gergin bir iklimde ABD’nin Ankara Büyükelçisi, genel vali görüntüsü ile DTP’yi elçilikte niye ağırlıyor ve acayip demeçler veriyor? İşte görüyorsunuz her şey açık ve nettir. Kürt açılımı ya da eşikteki paketinin mimarı AKP ve Tayyip Erdoğan değil, bizatihi ABD’dir. Washington dayattı, AKP yerine getiriyor. Durum bundan ibarettir. ABD belli ki Kuzay Irak’taki Barzani ve Talabani adlı yoldaşları ile Irak’tan çekilme sonrasında bölgenin güvenliğini Türkiye’ye vermek için tasarladığı projeyi uyguluyor. Hedef bellidir. Yakın süreç için PKK’yı silah bırakmaksızın, tasfiye etmeksizin uykuya yatıracaklar ve düz ovada siyaset yapmasını sağlayacaklar… Tabii bu arada Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması için de zemin hazırlayacaklar… Olmaz olamaz demeyin, PKK’nın siyasi kanadı olduğu artık tescilli olan DTP ile yapılan müzakereyi çok değil, bir-iki yıl önce dillendirseydik yine olmaz denilirdi. Oysa bugün gelinen nokta ortadadır… Görüyorsunuz, Türkiye bir noktaya adım adım taşınıyor ve buna hiç kimse baş kaldıramıyor… Türkiye’de bu dayatmaya boyun eğmeyecek tek yapı TSK idi, ama onu da şimdi Ergenekon’la vuruyorlar… Son gelişmeler dikkate alındığında Ergenekon’un niçin ve kime karşı planlanıp gündeme getirildiği ortaya çıkmıyor mu?

  • Gül’ün heyetine DTP’li vekil de girdi

    Gül’ün heyetine DTP’li vekil de girdi

    Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 22 Temmuz seçimleriyle Meclis’e giren ve bugüne kadar yurtdışı gezilere çağrılmamaktan şikayetçi olan DTP’nin sesine kulak verdi ve bir ilke imza atarak Çin’e yaptığı gezi için DTP’den de temsilci istedi. Gül’ün Çin gezisine DTP adına Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş katıldı.

    ANKA

    Ankara– Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dün akşam beraberindeki bakan, milletvekilleri ve bürokratlarla birlikte Çin’e hareket ederken, daha önceki gezilerinin aksine bu kez DTP’yi de geziye davet etti. DTP’den Gül’ün Çin Halk Cumhuriyeti gezisine DTP grubu adına Grup Başkanvekili ve Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş da eşlik ederken, Demirtaş’ın Cumhurbaşkanı tarafından ismen daveti üzerine geziye katıldığı kaydedildi.