Bedia Akartürk

  • ÖMEEER ÖMER!

    ÖMEEER ÖMER!

    Çocukluğumda önce “DÖL” denilen kuzu ve oğlakları, sonra da onların anlarından oluşan ve “DAVAR” denilen keçi ve koyun sürüleri güttüm bir süre. Köyümüzün arazisi dağlardan ve derin vadilerden oluşur bizim. Bu sebeple o dağdan öbür dağa ünleyerek haberleşirdik biz. Rahmetli anamın çok ince, ancak kulakları delecek derecede tiz bir sesi vardı. Eğer eğitilseydi, ikinci bir…

  • Arkadaşına yas tutan bir yiğit: Neşet Ertaş

    Arkadaşına yas tutan bir yiğit: Neşet Ertaş

    Yanılmıyorsam 1989 veya bir sonraki yılın güz aylarıydı. Müfettiş sıfatıyla görevli olarak Erzurum ve ilçelerine gitmiştik arkadaşım Rafet Bey’le. O Tekman’da, bense Hınıs’ta çalışmış, birlikte Karayazı ilçesine gitmek için üç ilçeyi birbirine bağlayan yol çatında buluşmuştuk. Küçük bir köprü ve akan küçük bir dere vardı. Bizi Karayazı’ya götürecek aracın gelmesi için bir süre beklemek durumundaydık…