Etiket: Ali Nesin

  • Aziz Nesin’in oğlu olmak!!!!

    Aziz Nesin’in oğlu olmak!!!!

    Babası diri diri yakılmak istenen gerçek bir aydının oğlu olup,

    “Yetmez ama evet” ci olup, şimdi şikayet etmek…

    Aklıma ilk gelen, Martin Niemöller’in unutulmaz dizisi:

    “Önce Yahudiler için geldiler, sesimi çıkarmadım,

    çünkü ben Yahudi değildim.

    Sonra komünistler için geldiler, sesimi çıkarmadım,

    çünkü ben komünist değildim.

    Sonra sendikacılar için geldiler,

    yine sesimi çıkarmadım,

    çünkü ben sendikacı değildim.

    Sonra benim için geldiler

    ama ses çıkaracak kimse kalmamıştı!“

  • Para istemiyor, sadece bu mesajının yayılmasını rica ediyor

    Para istemiyor, sadece bu mesajının yayılmasını rica ediyor

    Ali Nesin para istemiyor, sadece bu mesajının yayılmasını rica ediyor

    Sevgili Dostlar,

    Valilik banka hesaplarımızı bloke etti. Bu Vakıf’ta maaşlı çalışan var, okuyan, beslenen çocuk var demeden, acımasızca… Bir yere kaçtığımız, kaçacağımız da yok, devlet istediği zaman istediğini alır zaten. Banka hesaplarımızı bloke etmek en hafif deyimle ancak hoyratça bir tavır olabilir.

    Konuyu kısaca anlatayım.

    2017’de sizlerin de katkısıyla komşu araziyi satın almış, böylece Nesin Vakfı’nı büyütmüştük. Babamın hayaliydi, gerçekleştirdik.

    Geçen yıl, İsmailağa cemaatinden olduğu anlaşılan Rabıta Vakfı yeni aldığımız bu arazinin hemen yanına yerleşti. Böylece onlarla komşu olduk. Eksantrik ve hatta sevimli bulduğum bu cemaatin yanı başımıza gelmesinden hiç rahatsız olmadım, hatta aksine, gülümsemeyle karşıladım. Türkiye farklı inançların, farklı görüşlerin, farklı yaşam tarzlarının bir arada barış içinde yaşayacakları bir ülke olmalı çünkü, aksi hâlde hiçbirimize huzur yok. 1995 Temmuzunda ülkeye döndüğümde de bu düşüncedeydim, bugün de bu düşüncedeyim. Siyasi tavırlarımı biliyorsunuz… Ama olaylar hiç de umduğum gibi seyretmedi.

    Yanı başımızda kalabalık ve yüksek sesli ayinler düzenlediler. Bakışlarından ve hareketlerinden rahatsız olmamızı istedikleri anlaşılıyordu. Fotoğraflarımızı çekip özel hayatımızı ihlal ettiler. Tehdit ettiler. Çatalca’da aleyhimize dedikodular çıkardılar. Hiç nedensiz düşmanca bir tavır içine girdiler. Kaçak bir cami (ya da mescit) inşaatına başladılar. İçlerinden biri bize fiziken saldırdı. Hiçbir zaman tahriklerine kapılmadık ama gerekeni yaptık; ne yazık ki şikayetlerimizin hepsi resmî mercilerden geri döndü. Arkaları sağlam anlaşılan. Buraya kadar olanlar o kadar önemli değil, biz bu tür mücadelelerle çok haşır neşir olduk, âdeta nasırlaştık. Sonrası daha vahim.

    Bir ay önce Valilik, izinsiz bağış kampanyası yaptığımız gerekçesiyle banka hesaplarımızı bloke etti. Şu anda paramıza ulaşamıyoruz. Hem araziyi hem de o süreçte toplanan parayı istiyorlar. Bir ay boyunca sorunu diyalogla, güzellikle, bu ülkeye ve insanlarına inanan uygar insanlar gibi çözmeye çalıştık, ama olmadı.

    İzinsiz bağış kampanyası dedikleri de bir Facebook duyurusundan ibaret. Kaldı ki o zamanlar sosyal medya duyurularını kampanyadan sayan bir kanun maddesi de yoktu, üç dört yıl sonra çıktı.

    Son bir söz: Nesin ailesi bu ülkenin düşmanı değildir, aksine, Birinci Dünya Savaşı’na, ardından gönüllü olarak Kurtuluş Savaşı’na katılan dedemi de sayarsak, üç kuşaktır karşılıksız bu halka hizmet ediyoruz, izin verirlerse daha da edeceğiz.

    Yetti ama!

    Ali Nesin

  • Almanya’nın katı vize uygulamalarına eleştiri

    Almanya’nın katı vize uygulamalarına eleştiri

    Federal Alman Meclisi’nde hazırlanıp tartışılan rapora göre Türk vatandaşlarına yönelik katı vize uygulamaları AB hukukuna ters düşüyor. Rapora önayak olan milletvekili Sevim Dağdelen sorularımızı yanıtladı.

    Federal Alman Meclisi’nde hazırlanıp tartışılan rapora göre Türk vatandaşlarına yönelik katı vize uygulamaları AB hukukuna ters düşüyor. Rapora önayak olan milletvekili Sevim Dağdelen sorularımızı yanıtladı. - pasaport

    Ünlü yazar Aziz Nesin’in oğlu Ali Nesin, geçen sonbaharda babasının anısına düzenlenen bir törene katılmak üzere Almanya’nın Essen kentine gelmeyi planlıyordu. Ancak İstanbul’daki Alman Başkonsolosluğu, tüm belgeleri hazır olmasına rağmen matematik profesörü Nesin’i bir de sabahın altı buçuğunda konsolosluk binasına çağırınca, Nesin uygulamanın aşagılayıcı olduğunu belirterek vize için kuyruğa girmekten vazgeçti.

    Almanya’ya gelmek isteyenler gerçekten de deyim yerindeyse “vize çilesi” çekmek zorunda. Zira vize başvurusu için bir yığın belge gerekiyor. Federal Meclis çatısı altındaki bir komisyonun Türklere yönelik vize uygulaması hakkındaki raporuna göre, Almanya’nın tutumu Avrupa Birliği hukukuna ters düşüyor. Bu raporun hazırlanmasına önayak olan Sol Parti Meclis Grubu Uyum ve Göç Politikası sözcüsü Sevim Dağdelen, Deutsche Welle Türkçe’den Aydın Üstünel’in sorularını yanıtladı.

    Dağdelen’e yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:

    – Sayın Dağdelen, Almanya’nın tutumu Avrupa Birliği hukuku ile hangi noktada çelişiyor?

    Avrupa Adalet Divanı bir karar almıştı. 2009 Şubatında alınan bu karar özellikle hukuk çevrelerince “Soysal Kararı” olarak tanınıyor. Bu “Soysal Kararı”nda Türk bir vatandaş vizesiz Almanya’ya girebilmesi için Avrupa Adalet Divanı’na başvuruyor ve Avrupa Adalet Divanı buna ‘evet’ diyor. Yani vizesiz Almanya’ya girilmesine yeşil ışık yakıyor. Almanya ve Türkiye’nin yapmış oldukları iş sözleşmesinin bu yıl 50. yıldönümü kutlanıyor. Bunun çerçevesinde çeşitli anlaşmalar yapıldı, örneğin 1980’de imzalanan Serbest Dolaşım Anlaşması ile vize muafiyeti tanındı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına. Alman hükümeti ise şimdi Avrupa Adalet Divanı’nın bu konudaki kararını gözardı ediyor ve hukuku çiğneyen tavrını bugüne kadar sürdürmekte.

    – Almanya, aile birleşimi konusunda dört yıldır, yurtdışından gelen eşlere Almanca testini geçme şartı uyguluyor. Federal Meclis’teki komisyon tarafından hazırlanan rapora göre, bu uygulama da Avrupa hukukuna uygun değil. Federal Hükümet’in bu konudaki ısrarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

    Almanya Hükümetinin bunda ısrar etmesi ilk olarak şöyle bir ikiyüzlülük içeriyor: Her fırsatta, Almanya’da yaşayan göçmen kökenli insanlardan hukuka ve yasalara uyum sağlamalarını talep etmesi, ama aynı zamanda hem Alman hukukunu hem de Avrupa Birliği hukukunu çiğnemesi, Alman hükümetinin bir ikiyüzlülüğü. Ayrıca Almanya’ya yerleşmek isteyen insanların Almanca testine tabi tutulması, tüm ülkelerin vatandaşları için geçerli değil, ama test Türkiye vatandaşları için şart. Burada Türkiye kökenli insanlara karşı alınmış bir tavır, ayrımcı bir uygulama sözkonusu.

    – O zaman Federal Hükümet’ten ne gibi bir adım atmasını talep ediyorsunuz?

    Özellikle bu yıl, 2011’de Almanya ile Türkiye arasındaki İş Sözleşmesi’nin 50. yıldönümü. En azından, bunun için de olsa, gerçekten bu hukuksuzluk, bu yasadışı uygulamaların, bu haksızlıkların kaldırılmasını talep ediyoruz Sol Parti olarak, ve bunun üzerinde zaten yıllardır çalışıyoruz. Biz bunun değişmesini, hukuka uygun bir şekilde hareket edilmesini ve Türk vatandaşlarına vizesiz Almanya’ya gelme fırsatı tanınmasını talep ediyoruz. Fakat burada eşitlik istiyoruz. Sadece Türk Hükümetinden ya da işveren birliklerinden işverenler hakkında gelen talepler doğrultusunda değil, biz Sol Parti olarak herkesin hukuka göre Almanya’ya vizesiz girebilmesini, akrabasını, ailesini ziyaret edebilmesini, turist olarak gelebilmesini veya üniversite öğrencisi olarak burada serbest dolaşabilmesini istiyoruz.

     

    © Deutsche Welle Türkçe

    Haber: Aydın Üstünel

    Editör: Murat Çelikkafa