Bu bir yarışmaydı aslıda, Erkan Yolaç sunuyordu, Evet de desen, Hayır da desen, yarışmayı kaybetmiş oluyordun, o da havaya zıplıyordu bağırarak. Bu sefer farklı, iş çok ciddi.
Hayır’cılara göre, Evet dersek Türkiye güya bundan sonra diktatörlükle yönetilecek, Evet’çilere göre Hayır dersek Türkiye kaygan bir zeminde yönetilecek, istikrar yakalamak zor olacak, nitekim geçmiş yıllardan gelen tecrübeler var.
İşi daha ilerilere götüren de var, Hayır’da hayır vardır diyor Hayır’cılar. Evet dersek, Cumhuriyet rejiminin sonu gelecekmiş, Evet dersek eyalet sistemine geçilecekmiş?, fevri yönetimler olacakmış?, Erdoğan’ın astığı astık, kestiği kestik olacakmış?
Hayır dersek, PKK ile, Feto ile, DHKP-C ile, Amerika, İsrail, Avrupa ile aynı safta yer alacakmışız?
Hayır demek bu ülkenin bölünmesi demekmiş?
Şimdi bırakalım Evet-Hayır oyununu bir tarafa ve daha gerçekçi bir yaklaşım sunalım. Nedir bu Anayasa değişikliğinde getirilen 18 madde o na bakalım. Çünkü aslında bu 18 madde ile başladı bu tartışma, halk oylamasına sunulacak olan da bu zaten. Bu 18 madde anlaşılırsa olay daha gerçekçi hale gelir, gerisi laf-i guzaf.
Skolastik düşüncedeki gibi at’ın ağzında kaç diş vardır diye tartışmak yerine , at’ın ağzını açıp dişlerini saymak daha akıllıca bence.
Nedir bu maddeler bir bakalım.
Madde 1-
Yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerce kullanılacağına dair hüküm, “bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılacağı” şeklinde değiştirliyor.
Ne var şimdi bunda! Bağımsız olan mahkemeler aynı zamanda tarafsız olacak. Peki mahkemeler bağımsız olur da tarafsız olamaz mı?
Olamayabilir, hakim bağımsızdır, kimsenin etkisinde kalmamış olabilir ancak, kendi görüşünden taraf tavır alırsa, bağımsızdır ama tarafsız değildir. Peki bu tarasızlık ilkesi nasıl sağlanacak belli değil doğrusu, ama bağımsız ve tarafsız mahkeme kimsenin itiraz edeceği bir konu olamaz.
Madde2-
Milletvekili sayısı 550 den 600 e cikiyor, daha çok iş varsa daha çok vekil gerekir, çok avukatla temsil edilen duruşmalar nasıl güçlü savunma demekse, çok milletvekili halkın sesini iyi duyuracağı, ve muhatablarına daha kolay ulaşabileceği anlamı taşır ki bu eleştirilecek bir şey değildir.
Madde3-
Seçilme yaşı 25 ten 18 e düşüyor. Ne var bunda kardeşim. Eskiden siyasilerin yaşlı olduğu, gençlere fırsat sunulmadığı eleştirilirdi, şimdi genç bir siyasi yapı kurgulanıyor, bu sefer de çocuktan cacık olmaz kavramı savunuluyor. Boş tartışmalar bunlar.
Madde4-
Milletvekili 4 yılda değil 5 yılda bir seçilecek, ayrıca milletvekili seçimleriyle Cumhurbaşkanlığı seçimleri aynı günde yapılacak. Ne var bunda, her seçim bir maaliyet, her seçim bir külfet, iş kaybı, daha uzun vadede olması istikrarı artırır, her sene hükümet değişmesinin, sıklıkla seçim yapılmasının tek yararı yenilen pehlivan güreşe doymazmış misali, seçim kaybeden siyasilerin umudu olmaktan öteye geçmeyen bir saçma istektir.
Madde5-
Bu madde de TBMM’nin görev ve yetkileri var. Eskisi gibi yani, kanun koymak, değiştirmek, kaldırmak, kanun teklifleri sunmak, görüşmek, bütçe yapmak, para basılması, savaş ilanı, genel af, özel af… hasıl-ı kelam eskiden neise o!
Madde6-
TBMM belli konularda meclis araştırması ve genel görüşmeler yapabilir ve milletvekilleri yazılı soru sorabilir.
Madde7-
Cumhurbaşkanı 40 yasını doldurmuş, yükseköğrenim görmüş ve milletvekili seçilme yetrliliğine sahip Türk vatandaşları arasından ve doğrudan halk tarafından seçilir. Cumhurbaşkanı’nın diplomasi yok diyenler, var ama sahte diyenler, Cumhurbaşkanı Türk değil diyenler, Erdoğan seçilince bu maddeyi nereye koyacağız? Hadi söyleyin?
Madde8-
Cumhurbaşkanı’nın adı Başkan olarak değişiyor ve yürütme yetkisi de veriliyor. E güzel nevar bunda ciyak ciyak bağıracak?. Bu madde den kasıtla işin diktatörlüğe varacağını varsayanlar üzülmesin, tek adamlığı da gördü bu memleket, günü geldi değiştirdi. Nedir bu feryat figan. Cumhurbaşkanlığı makamını bir protokol olarak görmek isteyenler günü geldiğinde hizip makamı olarak kullanmışlardır, Nifak makamı olarak kullanmışlardır, çatışma kültüründen bu millet hep kaybetmiş, ekonomik olarak kaybederken siyasi çalkantılarla yıllar yılı heba olup gitmiş, belirsiz siyasi yönetimlerle yönetilen bu güzelim ülkenin planları 2-3 yıllık planlardan öteye geçememiştir, oysa batılı ülkelerde planlar 50 yıllık yapılırken bizdeki sürünceme beklentisi cahillik değilse art niyettir.
Madde9-
Cumhurbaşkanı eğer suç işlerse hakkında suç duyurusunda bulunulabilecek, hemde görevdeyken hemde iki ay içinde sonuç almak üzere. Daha ne, yanlış yapanın hesabını vereceği bir sistem değilmiydi kavganiz yoksa? Bunun yeterince hesap sorma olmadığını düşünenler geçmiş dönemdeki uygulamalara baksın önce?
Madde 10-
Cumhurbaşkanı’na yardımcılar geliyor, hemde birden fazla, ne var bunda, istikrara yönelik sağlam adımlar bunlar, velev ki bir şey oldu kaosu önleyecek adımlar bunlar, cumhurbaşkanı yoksa yardımcısı ya da yardımcıları girecek devreye ki sistem işlesin, şahıslara bağlı yönetimlerin yerine sistemlere bağlı yönetim demektir bu. Ancak Türkiye’nin istikrarlı yönetilmesinden hazzetmeyen kışlerin eleştirisi olabilir bu!
Madde11-
Cumhurbaşkanı seçimler yenilenirken yeniden aday olabilecek, Tayyib Erdoğan’dan görev süresinin sonunda kurtulmayı bekleyenlerin kabusu bu madde, Yani Erdoğan ölene kadar lider, ne var bunda, halk seçiyorsa lider olsun, halk istemiyorsa zaten seçilemez, halkın tercihine mi güvenmiyorsunuz? Yoksa Erdoğan’ın bu halkın gözünden ve gönlünden düşeceğine mi inancınız yok? Öyleyse liderlik hayalleriniz suya düştü. Ya halka yeni şeyler sunmak zorundasınız, ya da halkın gönlüne girmek için kendizi yenilemek zorundasınız. Yök artık öyle beleş köfte eski usul. Korkularınız sağlam ama beklentileriniz çürük, beleşe konamama kaygları bunlar. Yök kardeşim halk bu işi bilmiyor, ben halka güvenmem diyorsanız o başka, o zaman yeni bulduğunuz sistemin adını söyleyin de biz de bilelim.
Madde12-
Cumhurbaşkanı’na OHAL ilan etme yetkis veriyor. Ne o, yakıp, yıkıp, kaos olurturup, terör estirip sonra da akşam eviniz de mi uyumak istiyorsunuz, olağanüstü durumlar olağanüstü yönetimleri gerekli kılar, tüm dünyada böyle, aksini iddia etmek kargaşa çıkarma hakkımı elimden alıyorsun ağlamasıdır ki, açın avucunuzu yalayın, hayalleriniz korkularınızı oluyor.
Madde13-
Askeri mahkemeler kaldırılıyor, disiplin mahkemeleri ve savaş mahkemeleri hariç.
Bir memlekette iki sınıf yargı olabilir mi? Yani ben tavuğa kış deyince hakim Ahmet yargılayacak beni, üsteğmen birinin tavuğuna kış deyince o nu Albay hakim Ahmet yargılayacak öylemi? Peki nasıl bu mahkeme bağımsız ve tarafsız olacak? Tabiki olamayacak, dolayısıyla yanlış bir durum yok ortada.
Madde14-
Haimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısı ve ismi değişiyor. Yüksek kelimesi çıkartılarak, isim “Hakimler ve Savcılar Kurulu” olarak yeniden düzenleniyor. Bu madde de en çok tartışılan maddelerden biri, bu düzenlemeyle yargı bağımsızlığının kaldırıldığı iddia ediliyor. Şimdiye kadar yargı hantalmıydı? Hantaldı, yıllarca süren mahkemeler oluyormuydu? Oluyorsu., Gecikmelerden dolayı dosyalar zaman aşımına bile uğrayıp verilen cezaların sumenaltı yapma yöntemiyle uygulanmadığı bile oluyordu. Demekki mükemmel bir yapı yok ortada, mükemmel değilse değiştirlmesi, ıslah edilmesi, yeniden yapılandırıması normaldir. Kurun üye sayısı 13, daire sayısı 2 oluyor.Kurula Adalet Bakanı Başkanlık edecek, ve Adalaet Bakanlığı Müsteşarı kurulun daimi üyesi olacak. Kurul üyeleri Cumhurbaşkanı, kurul üyeleri, Yargıtay, Danıştay, Hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri ve avukatlar arasından seçilecek. Hangisini beğenmediniz? Cumhurbaşkanı’nın seçtiğini mi?, Avukatlar arasından katılanları mı?, Yüksek öğretim kurumlarından seçilenmleri mi? Hangisini beğenmediniz?
Madde15-
Bu madde kamu tüzel kişilerinin harcamaları yıllık bütçeyle yapılacak ki zaten her kurumun yıllık bütçesi vardı,, bu değişiklik kimsenin umurunda değil eskiden de bu yöntem vardı zaten.
Madde16-
Anyasadan bazı ibareler çıkartılıp bazı ibareler de ekleniyor.
Madde17-
Bu madde bir sonraki seçim tarihini işaret ediyor, 3 Kasım 2019 yani erken seçim yok, yeni bir seçim tantanasıyla yeni ekonomik kayıplara, iş kayıplarına gerek yok, her seçim maddi kayıp demek, külfet demek, kayıp demek, zaten seçilmiş bir hükümet var, Cumhurbaşkanı var, neden durup dururken seçime gidilsin? Zaten mantıklı değil, dolayısıyla güreşe doymayan sahte pehlivanlar, avucunuzu yalayın.
Madde18-
Cumhurbaşkanı’nın varsa partisi ile ilişkisinin kesileceği, Askeri yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ibarelerinin kaldırılmasına dair değişiklikler TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunda Cumhurbaşkanı’nın göreve başladığı tarihte yürürlüğe gireceği ile alakalı ki, tartışma konularından bir zaten değil.
Şöyle genel itibariyle baktığımızda bazı maddeler öne çıkıyor, Partili Cumhurbaşkanı kavramı öne çıkıyor ki bu madde zaten Erdoğan tarafından fiili uygulamaya konmuştu sacede anayasa maddeleri arasındaki yerini aldı, yeni bir durum yok yani, Nasıl ki Başbakan ile aynı partili belediye başkanı birbirinden ayrı düşünülmüyorsa, ve bunda bir mahsur yoksa, aynı görüş ve partiye sahip, Cumhurbaşkanı ve Başbakan pekala olabilir, mesele icraatın yapılırken birbirini engelleyen iki kurum değil de birbirini destekleyen ve birbiriyle uyum içinde çalışan iki makam olması milletin ve devletin menfaatinedir.
Diğer madde yargı üyelerinin geleneksel yöntemiyle seçilmesi yerine yeni düzenlemeler getirilmesi. Kardeşim yargı sistemin bağımsizmiydi? Duyamadım…
Değildi, Fetocu hakimden ve savcıdan bahsedebiliyorsan demekki değildi, solcu hakimden bahsediyorsan, değildi, hangi adalet bakanlarının kadrolarını kimlerle doldurduğunu çok iyi biliyoruz biz. Demekki eksiklikler var idi. Bağımsız ve tarafsız olmayan bir yargı bağımsızlığı nasıl zedelenebilir. Yıllarca sürüncemede kalan dava dosyaları ve geciken adaletler, adaletmiydi yani???
Lafın gelişi söylenen sözdü “Adalet Mülkün Temelidir” sözü. Adaletin tesis edildiği ülkelerde mahkeme çıkışı katliamlar olmaz, mafya omaz, kan davaları olmaz vesselam…
Bir diğer konu Başkanlık gelecek , eyalet sistemi gelecek.
Gelsin.
Ne var ki, kaç kişi biliyor eyalet sistemi nedir? Başkanlığı bilen kim? Saçma sapan tartışmalar zaten bunlar. Adem-i Merkeziyet yönetimi ne demek bir zahmet bakın, yerinden yönetim ne demek bir zahmet bakın, acaba hangi yönetim şekli daha efektif ve etkili bilen varmı?
O zaman başkanlık ve eyalet tartışmaları boş lakırtı…
Halk Osmanlıda “bende” idi, Mustafa Kemal Paşa’ya hitap edilirken “hazretleri” kelimesi de eklenirdi, oysa şeyhlik ve şıhlık kalkmıştı, Oysa Erdoğan’a ne hazret diyen var, ne bende olan. Yani tek adamlık kaygıları duyanlar üzülmesin, yargı bağımsızlığı elden gidiyor diyenler aynaya bir baksın bakalım, bağımsizmiydi??, Cumhuriyet elden gidiyor diyenlere cevap bile vermiyorum artık aynı terane 25 yıldır var, diktatörlükten korkanlar bu ülkede yıllardır halkını yok sayan, cahil sayan, tepeden bakan bürokratik bir diktatörlük vardı zaten bu ülkede, başkanlık gelir diyenler, eyalet sistemine geçeriz diyenler, sizi bununla korkutan ülkelere bir bakın bunların hepsi var onlarda, onlara iyi olanı size kötü diyorlar, kaldırın kafayı, bir daha düşünün derim.
Ayhan Kılıç
ayhankilic@turkishnews.com
İstanbul