Kategori: Finlandiya

  • Ermenistan ve Yunanistan’a Can Suyu Politikaları

    Ermenistan ve Yunanistan’a Can Suyu Politikaları

    Prof.Dr. Alaeddin Yalçınkaya

    Ermenistan ve Yunanistan’a Can Suyu Politikaları

    İran-İsrail savaş tiyatrosunun heyecanlı sahneleri, medyanın başarılı organizasyonuyla kamuoyunu meşgul ederken dış politikada sessiz gelişmeler yaşanmaktadır. Doğu, batı ve güneydeki üç komşumuz Ermenistan, Yunanistan ve İsrail’in soykırım sicilleri yanında Türkiye açısından diğer ortak özelliği ülkemize karşı her türlü terörü desteklemeleridir. Binlerce şehidimizin, onbinlerce vatandaşımızın katillerinin bağlantıları, bir şekilde bu üç ülkeye, lobilerine veya yan kuruluşlarına da ulaşmaktadır. I.Dünya Savaşı ve öncesinde milyonlarca vatandaşımızı katleden Taşnak çetelerinin devamı bugün Ermenistan’ı yönetirken Türkiye’ye soykırım iftirası hâlen her zeminde sürdürülmektedir. İsrail ve Yunanistan, 40 yıldır kan döken teröristlerin en önemli ayaklarını oluşturmaktadır. İsrail’in soykırımlar dizisinin son halkasını Gazze oluşturduğu halde İran ile çatışma ile perdelenmek istenmektedir. Yunanistan’ın bağımsızlık sürecinde Müslüman katliâmı, Anadolu’yu işgali, nihayet Kıbrıs Türklerine karşı soykırım sicilleri unutturulmak istenmektedir.

    1-3 Mart Antalya Diplomasi Forumu’na katılan Ermenistan Dışişleri Bakanı, normalleşmenin faydaları masalını anlattı. AA’nın sorularını cevaplarken, Türkiye-Ermenistan sınırının üçüncü ülke vatandaşlarına açılması konusunda mutabakata varıldığını öğreniyoruz. Böyle bir mutabakat gerçekten varsa bunu öncelikle Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan öğrenmemiz gerek, Ermenistan’ınkinden değil! Böyle bir mutabakat olmadığı halde Ermenistan, zemin oluşturmak, kamuoyunu yönlendirmek hedefini güdüyorsa süreç hakkında doğru bilgileri de kendi bakanlığımızdan duymamız lazım. Eğer konuyla ilgilenen Türk kamuoyunun nabzını ölçmek üzere kapalı kapılar arkasında Ermeni bakandan böyle bir açıklama istendiyse Türk demokrasisi ve diplomasisi açısından bu durum ayıplıdır.

    İran-İsrail savaş tiyatrosunun heyecanlı sahneleri, medyanın başarılı organizasyonuyla kamuoyunu meşgul ederken dış politikada sessiz gelişmeler yaşanmaktadır. Doğu, batı ve güneydeki üç komşumuz Ermenistan, Yunanistan ve İsrail’in soykırım sicilleri yanında Türkiye açısından diğer ortak özelliği ülkemize karşı her türlü terörü desteklemeleridir. Binlerce şehidimizin, onbinlerce vatandaşımızın katillerinin bağlantıları, bir şekilde bu üç ülkeye, lobilerine veya yan kuruluşlarına da ulaşmaktadır. I.Dünya Savaşı ve öncesinde milyonlarca vatandaşımızı katleden Taşnak çetelerinin devamı bugün Ermenistan’ı yönetirken Türkiye’ye soykırım iftirası hâlen her zeminde sürdürülmektedir. İsrail ve Yunanistan, 40 yıldır kan döken teröristlerin en önemli ayaklarını oluşturmaktadır. İsrail’in soykırımlar dizisinin son halkasını Gazze oluşturduğu halde İran ile çatışma ile perdelenmek istenmektedir. Yunanistan’ın bağımsızlık sürecinde Müslüman katliâmı, Anadolu’yu işgali, nihayet Kıbrıs Türklerine karşı soykırım sicilleri unutturulmak istenmektedir. - image 6

    Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesi konusunda iki yıl önce özel büyükelçiler atanmış olup müzakereler sürmektedir. Bu sürecin başından itibaren böyle bir normalleşmenin yanlışlığı, her fırsatta dile getirildi. Soykırımcı Ermeni-sever çevrelerin “ön koşulsuz olarak diplomatik ilişkiler kurulsun” dayatmalarına karşın “ön koşulsuz olarak Ermenistan Türkiye ile sınırları tanıdığını ilan etmeli” denildi. Ancak, mesela bir bakanın “Türkiye ile mevcut sınırları tanıyoruz” benzeri bir beyanı kesinlikle kandırmaca olur. Zira Ermenistan Anayasası Giriş kısmında atıfta bulunulan Ermenistan Bağımsızlık Deklarasyonu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun (Batı Ermenistan olarak adlandırılır) Ermenistan’ın ayrılmaz parçası olduğunu yazar. Bu gerçek ortada iken Türkiye’nin normalleşme sürecine katılması, Ermenistan’ın saldırgan pozisyonunu kabullenmesi anlamına gelmektedir.

    Ermenistan’dan veya üçüncü ülkelerden gelen normalleşme taleplerine karşı yapılması gereken, ön koşulsuz olarak anayasalarındaki saldırgan ifadelerin kaldırılmasını talep etmektir. Aynen İsveç ve Finlandiya’nın, NATO üyeliği için, teröre destek sağlayan yasalarını değiştirmeleri gibi. Bunun için çeşitli başkentlerde yıllarca süren müzakerelere gerek yoktur. Ermenistan Parlamentosu’nun tek taraflı yaptığı saldırganlık düzenlemesini, pazarlık konusu olmadan tek taraflı olarak kaldırması gerekmektedir. Bu adımdan sonra iki ülke arasında iyi komşuluk, dostluk, işbirliği gibi konular kapsamında anlaşma imzalanması mümkündür. Bu süreçte Azerbaycan’a yönelik saldırgan iddialara son verilmesi, otuz yıldır işlenen soykırım, insancıl hukuk ihlalleri ve tahribatın elbette tazmin edilmesi gündeme gelecektir. “Azerbaycan’ın, Filistin halkının, Doğu Türkistan Müslümanlarının… uğradığı soykırım ve haksızlık bizi ilgilendirmez” diyenlerin muhtemel saldırıları ve haksızlıkları beklemelerinden normal birşey yoktur.

    İran-İsrail savaş tiyatrosunun heyecanlı sahneleri, medyanın başarılı organizasyonuyla kamuoyunu meşgul ederken dış politikada sessiz gelişmeler yaşanmaktadır. Doğu, batı ve güneydeki üç komşumuz Ermenistan, Yunanistan ve İsrail’in soykırım sicilleri yanında Türkiye açısından diğer ortak özelliği ülkemize karşı her türlü terörü desteklemeleridir. Binlerce şehidimizin, onbinlerce vatandaşımızın katillerinin bağlantıları, bir şekilde bu üç ülkeye, lobilerine veya yan kuruluşlarına da ulaşmaktadır. I.Dünya Savaşı ve öncesinde milyonlarca vatandaşımızı katleden Taşnak çetelerinin devamı bugün Ermenistan’ı yönetirken Türkiye’ye soykırım iftirası hâlen her zeminde sürdürülmektedir. İsrail ve Yunanistan, 40 yıldır kan döken teröristlerin en önemli ayaklarını oluşturmaktadır. İsrail’in soykırımlar dizisinin son halkasını Gazze oluşturduğu halde İran ile çatışma ile perdelenmek istenmektedir. Yunanistan’ın bağımsızlık sürecinde Müslüman katliâmı, Anadolu’yu işgali, nihayet Kıbrıs Türklerine karşı soykırım sicilleri unutturulmak istenmektedir. - image 7

    Hâlen birçok ülke arasında diplomatik ilişki bulunmamaktadır. Uluslararası hukuk açısından komşular dahil devletler arasında diplomatik ilişki kurulmaması suç değildir. Bununla beraber bütün komşularımızla diplomatik dahil gerekli ilişkilerin kurulmasının, ülkemizin çıkarları dikkate alınarak makul seviyede tutulmasının faydaları bulunmaktadır. Bu bağlamda 2011’de ülkemiz açısından da felaketler zincirine yol açan yanlış politikalar sürecinde Suriye ile ilişkilerin kesilmesi, geçen sürede mesela Rusya’nın bütün girişimlerine rağmen kurulmaması, Türkiye’nin çözülmesi gereken en acil sorunlarındandır. Bir an önce 900 km’lik sınır komşumuz olan aynı zamanda ABD-İsrail projesi Teröristan’ın hukuki sahibi durumundaki güney komşumuzla diplomatik ilişkiler kurulmalıdır.

    Öte yandan bir ülkenin anayasal olarak başka bir ülke toprağını kendi ülke sınırları içinde düzenlemesi ise hukuken suç olup savaş anlamına gelmektedir. Ermenistan’ın Türkiye topraklarını kendi ülkesinin parçası olarak yaptığı düzenleme uluslararası hukuk açısından suç olduğu halde belirtildiği gibi diplomatik ilişkilerin kurulmaması suç değildir. Bu gerçekler dikkate alındığında normalleşmenin önündeki engel Türkiye olmayıp Ermenistan’ın soykırımcı, saldırgan, yayılmacı, iftiracı politikalarıdır.

    Türkiye, bağımsız Ermenistan’ı ilk tanıyan ülkelerden olduğu halde saldırgan politikalarını sürdürdüğünden ilişkiler kesilmiş, daha doğru ifade ile kurulmamıştır. Buna karşın 2004’de olarak hava ulaşımının açılması saldırgan ülkeye tek taraflı taviz olup bundan geri adım atılması gerekmektedir. Mutabakata varıldığı belirtilen üçüncü ülke vatandaşlarının Ermenistan’a geçebileceği açıklaması endişeyi mucip bir gelişmedir. Ermenistan’a geçebileceklerin başında çeşitli yollarla Suriye ve Ermenistan arasında Türk askerlerini şehit eden, Azerbaycan’da soydaşlarımıza saldıran başka ülke vatandaşı teröristler bulunmaktadır. Fransa’dan, ABD’den, Rusya’dan gelerek Ermenistan’a gideceklerin büyük kısmı terörist veya ilişkili görevlileridir. Daha önce Türkiye üzerinden gidenler Karabağ’daki Ermeni terör kampını ziyaret etmiş, Erivan’dan Türkiye’ye hakaretler, iftiralar savurmuştur. Sınır kapısı açıldığında bu menü çok daha zenginleşecek, geçici mülteci statüsündeki uyuyan hücrelerin çok daha renkli eylemleri ortaya çıkabilecektir. Az sayıda da olsa üçüncü ülke turistleri Ermenistan’a giderek saldırgan politikalarından dolayı çöken ekonomisine can suyu verecek, bu programlarda ecdadımıza, bize hakaret ve küfür fasılları yer alacaktır.

    İran-İsrail savaş tiyatrosunun heyecanlı sahneleri, medyanın başarılı organizasyonuyla kamuoyunu meşgul ederken dış politikada sessiz gelişmeler yaşanmaktadır. Doğu, batı ve güneydeki üç komşumuz Ermenistan, Yunanistan ve İsrail’in soykırım sicilleri yanında Türkiye açısından diğer ortak özelliği ülkemize karşı her türlü terörü desteklemeleridir. Binlerce şehidimizin, onbinlerce vatandaşımızın katillerinin bağlantıları, bir şekilde bu üç ülkeye, lobilerine veya yan kuruluşlarına da ulaşmaktadır. I.Dünya Savaşı ve öncesinde milyonlarca vatandaşımızı katleden Taşnak çetelerinin devamı bugün Ermenistan’ı yönetirken Türkiye’ye soykırım iftirası hâlen her zeminde sürdürülmektedir. İsrail ve Yunanistan, 40 yıldır kan döken teröristlerin en önemli ayaklarını oluşturmaktadır. İsrail’in soykırımlar dizisinin son halkasını Gazze oluşturduğu halde İran ile çatışma ile perdelenmek istenmektedir. Yunanistan’ın bağımsızlık sürecinde Müslüman katliâmı, Anadolu’yu işgali, nihayet Kıbrıs Türklerine karşı soykırım sicilleri unutturulmak istenmektedir. - image 8

    Hukuken bizim olan adalarımızı işgal eden, uluslararası hukuk kapsamında silahsızlandırılmaması gereken adaları silah deposu haline getiren, ilan ettiği MEB ile Adalar Denizi’ni Yunan Gölü olarak kullanan Yunanistan ile kapıda vize anlaşması, Yunan ekonomisi açısından can suyu özelliği taşımaktadır. Bir başarı olarak sunulan bu anlaşma ile Yunan ekonomisine yıllık 1,5 milyar Euro katkı, aynı zamanda Yunanistan’ın saldırgan, işgalci ve ihlalci politikalarını tanıma anlamına gelmektedir. Uzun ihlaller listesi gündemde iken böyle bir anlaşmanın diplomasi tarihindeki anlamı çok tartışılacaktır.

    Yunanistan ile herhangi bir temastan önce Türkiye, Akdeniz ve Adalar Denizi’nde uluslararası hukuk ve  ilgili mahkeme kararlarını da dikate alarak karadan akraya hesap çerçevesinde kendi MEB alanını ilan etmelidir. Bu alan mavi vatan olduğu halde sadece romantik söylemlerde kalmakta, fiiliyatta Yunanistan bütün alanı control etmektedir. Çünkü Türkiye reddetse de üçüncü ülkelerin dikkate aldığı ilan edilmiş bir MEB alanı bulunduğu halde ülkemiz kendi MEB alanını ilan etmekten kaçınmakta, bir anlamda meydanı Yunanistan’a bırakmaktadır. Türkiye’nin ilan ettiği MEB alanını da Yunanistan tanımayacaktır veya bu çerçevede müzakere masasına oturulacaktır. Son çözüm uluslararası mahkemeler olup benzer bütün davalarda Türkiye’nin lehine olan, anakaradan anakaraya hesaba dayanan kararlar verilmiştir.

    Yunan ekonomisine 1,5 milyarlık katıkının mahiyetini anlamak için, mali sıkıntıyı aşma yolunda bakanımızın günlerce seyahatinden sonra 1,5 milyar Dolar kredi müjdesi ile döndüğünü hatırlatalım. Belirtelim ki Yunanistan’a giden para bir anlamda hediyedir. Doğrudan Yunanistan maliyesine aktarılan vize ücreti ile esnafa, girişimciye ödenen mal/hizmet karşılığı her bakımdan cansuyu, kemiksiz et demektir. Türkiye’nin uluslararası kuruluşlardan alabildiği ise faiziyle ödenecek, ağır şartlarla alınmış kredidir. İhlalci ve işgalci komşulara bu hediyelerin neyin karşılığında verildiği de merak konusudur.

    alaeddinyalcnkaya@gmail.com

    twitter.com/alaeddinyalcink

  • Türkiye neden NATO’yu içerden sabote ediyor?

    Türkiye neden NATO’yu içerden sabote ediyor?

    Türkiye gerçekten hiçbir şeyi tam olarak sabote etmeye çalışmıyor. Türkiye o kadar uzun süredir içtenlikle batıya dönük ki gerçekten AB’de olması gerekiyor. Ve bunun sonucunda ortaya çıkacak istikrarlı bir para birimine ihtiyacı var çünkü lira kısıtlı. Türkiye, AB olmadan bir sonraki devlet olma düzeyine yükselemez.

    Ama şu anda Türkiye, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılmasının bedeli olarak AB’yi Türkiye’yi kabul etmeye zorlayan yozlaşmış, otokratik, intikamcı, çaresiz bir hükümete sahip. Ancak liradaki durumla, Erdoğan iktidardayken oraya asla ulaşamayacaklar. Erdoğan, Türk bankalarına enflasyonla mücadele için faiz oranlarını düşürmeleri talimatını veriyor. Etki tam olarak iktisatçıların tahmin ettiği gibi oldu: enflasyon çok daha kötüye gitti, ancak Erdoğan’ın düşük eğitimli, daha yaşlı, köktendinci Müslümanlardan oluşan tabanı için çiğ et oldu.

    Türkiye gerçekten hiçbir şeyi tam olarak sabote etmeye çalışmıyor. Türkiye o kadar uzun süredir içtenlikle batıya dönük ki gerçekten AB'de olması gerekiyor. Ve bunun sonucunda ortaya çıkacak istikrarlı bir para birimine ihtiyacı var çünkü lira kısıtlı. Türkiye, AB olmadan bir sonraki devlet olma düzeyine yükselemez. - nato zirvesi madrid 2022 isvec finlandiya
    Türkİye oyun oynuyor

    Yani Türkiye oyun oynuyor ve NATO da istemeden işin içine giriyor. İsveç ve Finlandiya’nın hemen hemen tüm diğer NATO ülkeleriyle tek taraflı anlaşmaları var ve NATO’ya katılmasalar dahi, NATO birlikleri ile tatbikat yapmaktalar.

    NATO iyidir. Ancak yaz ve Erdoğan’ın seçimi yaklaşırken işler çılgına dönebilir.

    R. W. Carmichael
    ABD Hava Kuvvetlerinde Eski İstihbarat Analisti 1962–1970

  • Finlandiya Tatar Türkleri

    Finlandiya Tatar Türkleri

    Unutulan Türkler 4: Finlandiya Tatar Türkleri

    Finlandiya ya da resmî adıyla Finlandiya Cumhuriyeti, Kuzey Avrupa’da Baltık Denizi kıyısında yer alan bir Kuzey Avrupa ülkedir. İskandinav Yarımadasında, başkenti Helsinki’dir. Doğusunda Rusya, kuzeyinde Norveç ve batısında İsveç yer alır.

    Finlandiya, 1809 yılında İsveç idaresinden Çarlık Rus idaresine geçmişlerdir. Rus idaresine geçince Rusya´dan tüccarlar Finlandiya´ya gelmeye başlar. Tataristan´da kürk ve kumaş ticareti yapmaya başlayan Tatar Türklerinin bir kısmı böylelikle Finlandiya´ya yerleşmiştir. Yerleşen Tatar Türkleri, Mişer boyuna mensupturlar (Küçük 2012, s. 116).

    Literatürde Finlandiya Türkleri, Fin-Tatar toplumu veya Türk-Tatar toplumu olarak da adlandırılmaktadır (Küçük 2012, s. 116). Tatar kelimesi, çeşitli zamanlarda farklı değişik anlamlarda kullanılmıştır. Ruslar yüzyıllar boyunca Rusya Avrupa’sında yaşayan Türk kökenli Müslüman için; Batılı bilginler Türkistan ve Karadeniz’de yaşayan Türkler için; Osmanlı ise 16. yüzyıldan itibaren Kuzey Türkleri için kullanmıştır. Tatar kelimesi ilk olarak Orhun Yazıtlarında geçmektedir.

    Tatar Türklerinin büyük bir çoğunluğu Finlandiya´nın başkenti Helsinki´de yaşamaktadır. Başkent dışında Tampere, Jarvenpaa, Turku ve Kotka’da yaşayan Tatar Türkleri bulunmaktadır (Yılmaz 2017). Finlandiya, 1917 yılında Rusya´dan ayrılmıştır. SSCB kurulmasının ardından sınırlar kapatılmıştır. Finlandiya´daki Tatar Türkleri, Tataristan´a geçememiş ve Tataristan ile irtibatları kesilmiştir. Finlandiya 1919 yılında yeni bir anayasa kabul edince Tatar Türkleri tekrar teşkilatlanmak zorunda kalmışlardır. Ufa´da bulunan Müslümanların Merkez-i Diniyye Nezaretinden ayrılarak Finlandiya İslam Cemaati olarak Helsinki´de teşkilatlanmışladır. Kendi millî, dinî gelenek ve göreneklerini, yaşam biçimlerini, inanışlarını korumak ve sosyal etkinliklerde bulunmak için bulunmak için teşkilatlanırlar.

    Finlandiya Tatar Türkleri 1935 yılında “Finlandiya Türkleri Birliği”, spor kulübü olan “Yoldız Spor Kulübü” 1945 yılında kurulmuştur. 1925 yılında kurulan “Finlandiya Cemaati İslamiyesi” Finlandiya hükümeti tarafından resmen tanınmış ve kanun önünde onaylanmıştır (Binark 2020).

    Finlandiya atar Türkleri için 1948 yılında Halk mektebi açılmıştır. Bu okul Fin ve İsveç okullarının sahip olduğu imkânlara sahip olmuş ve burayı bitiren çocuklar Fin-İsveç okullarında eğitimlerine devam etmişlerdir. Bu okulda eğitim Tatar şivesi ve Türkiye Türkçesi ile yapılmıştır. Tatar Türklerinin Mişer şivesi, Çağatay Kıpçakçasından çok Oğuz Türkmen lehçesine benzemektedir (Küçük 2012, s.120).

    Finlandiya, 1998 yılında yürürlüğe giren Avrupa çerçeve anlaşması ile bölge ve azınlık dillerine ilişkin sözleşmeyi onaylamıştır. Böylece Tatar Türk cemiyeti korunma altına alınmıştır. Finlandiya Tatar Türkleri bu anlaşma ile kültürel değerlerini yıllarca en iyi şekilde koruyarak günümüze kadar getirmişlerdir. Türk-Tatar toplumu, Finlandiya´nın millî azınlıkları arasında yer almaktadır (Küçük 2012, s.121).

    Günümüzde Avrupa’nın kuzeydoğusunda Finlandiya’da yaşayan Tatar Türkleri, Fin halkı ve hükumeti tarafından saygı duyulan bir topluluktur. Türk kültürünü ve dilini yıllarca en iyi şekilde koruyup yaşatmışlardır. Türkiye’ye kardeşlik ve dostluk bağı ile bağlıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğu andan itibaren, Finlandiya Tatar Türklerine maddi ve manevi destek olmuştur. Finlandiya Tatar Türkleri, Finlandiya-Türkiye, Finlandiya- Rusya, Tataristan Cumhuriyeti ve Türk Cumhuriyetleri arasında ticarî ve kültürel ilişkilerin gelişmesinde önemli rolleri vardır.

    Kaynakça

    Küçük, E. (2012). Finlandiya’da Türk-Tatar Toplumu. Uluslararası Türk ve Tarih Araştırmaları Dergisi, 114-140.

    Binark, N. (2020). Finlandiya’da Yaşayan Kazan Türkleri.

    https://www.wikiwand.com/tr/Tatarlar (11.04.2020)

    BİLİM DALI / TURKISH FORUM – ABDULLAH TÜRER YENER

  • Rusya’nın sıradaki hedefi hangisi olabilir?

    Rusya’nın sıradaki hedefi hangisi olabilir?

    Rusya, Ukrayna saldırısını Baltık devletlerinin de ötesine götürmeye karar verirse, Putin’in Polonya ve Finlandiya arasındaki olası hedefi hangi ülke olabilir?
    Korkarım ki kesinlikle Polonya.

    Ayrıca Polonya, Baltık Devletleri’nin bile üzerinde bir Rus öncelikli listesine sahip.

    Finlandiya’ya saldırmanın tek nedeni bu ülkenin NATO üyesi olmasını engellemek olabilir ama Rusya’nın Ukrayna’daki tüm kayıplarından sonra böyle aptalca bir kararın alınabileceğinden şüpheliyim.

    Polonya ile durum oldukça farklı.

    Polonya, en sert Rus karşıtı yaptırımların savunucusuydu ve Rusya’ya yaptırım uygulamak için kullanılan tüm araçların sadık destekçisiydi;

    Polonya, uluslararası siyasi sahnede Ukrayna’nın en aktif destekçilerinden biriydi. Polonya Cumhurbaşkanı A. Duda ve Başbakan M. Morawiecki, diğer ülkeleri Ukrayna’ya mümkün olduğu kadar yardım etmeye ikna etmek için kelimenin tam anlamıyla düzinelerce dış ziyaret gerçekleştirdi. Polonya’daki Katolik Kilisesi Piskoposluğu’nun şefi bile Papa Francis’i ziyaret ederek, savaş hakkında kamuoyuna yaptığı açıklamalarda bu kadar belirsiz ve anlaşılmaz olmayı bırakması için onu ikna etmeye çalıştı;

    Polonya, Ukrayna’yı AB üyeliğine hızlı bir şekilde sokmayı önerdi ve bunun gerçekleşmesi için birçok diplomatik eylem gerçekleştirdi;

    Muhtemelen benim ülkem, Ukrayna askeri güçlerinin ülkelerini savunmasına yardım etmek için silah, mühimmat ve malzeme teslim eden ilk ülke oldu;

    Polonya, Rus uçaklarını ve helikopterlerini imha etmede çok başarılı olan MANPADS Piorun’u da teslim etti;

    Polonya 2 700 000’den fazla Ukraynalı mülteciyi kabul etti ve gelecek kadarını kabul edeceğini açıkladı;

    Ülkem aynı zamanda Ukrayna’ya gönderilen Batılı askeri yardımların çoğunun lojistik merkezidir;

    Basına göre, Polonya’da iki Ukraynalı tugayın Batı silah ve teçhizatını kullanmak üzere eğitildiği eğitim tesisleri var.

    Rusya’daki bağımsız Levada Center’ın yaptığı kamuoyu yoklamasına göre, Rusların ezici çoğunluğu bir sonraki saldırının Polonya’ya gerçekleşmesini istiyor;

    Putin, Polonya’dan tüm sadist kalbiyle nefret ediyor.
    Neyse ki, Rus askeri kuvvetlerinin Ukrayna’daki acıklı performansından ve tüm kayıplardan sonra, Rusya artık Polonya’ya karadan saldıramaz, Polonya’yı başarılı bir şekilde ele geçirip en azından bir süre işgal etmekten bahsetmiyorum bile.

    Rusya, Ukrayna saldırısını Baltık devletlerinin de ötesine götürmeye karar verirse, Putin'in Polonya ve Finlandiya arasındaki olası hedefi hangi ülke olabilir?Korkarım ki kesinlikle Polonya. - zirhli arac polonya ukrayna mortar

    Polonyalı kundağı motorlu havan RAK – Ukrayna’da olanlardan sonra, tankların çoğu da dahil olmak üzere Rus zırhlı araçlarının çoğunu yenebileceklerini biliyoruz. (kaynak: zbiam.pl).

    Rusya, diğer Rus sınırlarını koruyan askeri güçlerinin neredeyse tamamını ve şu anda Ukrayna’da bulunan kuvvetlerin neredeyse tamamını Polonya’nın fethine adasaydı belki yapılabilirdi, ancak bu öyle bir felaketin tarifi olurdu ki, Rus ordusu bile değil. muhtemelen bu tür emirlere itaat etmezdi.

    Bununla birlikte, belki de Kalinigrad Exclave’den gelen uçaklar ve toplar tarafından desteklenen, Polonya’ya karşı daha büyük bir Rus füze saldırısı tehdidi var. Rusya nükleer silahlarını Polonya’ya karşı da kullanabilir, böyle bir senaryo genellikle Rus askeri güçlerine eğitimde verilir.

    Zaman esastır. Ukrayna’daki Rus kayıplarının artmaya devam edeceğini umuyorum, bu da Polonya’ya varsayımsal Rus saldırılarını durdurmak için gereken savaş mühimmatını satın almak veya üretmek için yeterli zaman verebilir.

    Okuduğunuz için teşekkürler,

    /Şanslı/ Polonya

  • Türkiye neden veto kartını kullandı

    Türkiye neden veto kartını kullandı

    Türkiye Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılım taleplerini başlangıçta neden veto etti? Rusya’yı desteklemek istediklerini mi gösteriyorlar?

    Rus ayısı isimli bir kanalda yer alan görüş şu şekilde:

    Finlandiya veya İsveç’in NATO’ya katılması Türkiye’nin umurunda değil. Türkiye’nin “Kürt teröristleri desteklemekten” bahsetmesinin gerekçesi saçma çünkü diğer birçok NATO üyesi zaten Kürt hareketini destekliyor ve hatta ABD onları Türk ordusuyla savaşmak için kullandıkları silah ve kaynaklarla destekliyor!

    Peki Türkiye neden bu veto ile tehdit ediyor? Çünkü bu fırsatı değerlendirerek, Batı’ya (ABD, İngiltere ve AB) para birimini batıran ve Türkiye’yi ekonomik çalkantılara ve jeopolitik aşağılanmaya sürükleyen yaptırımları kaldırması için baskı yapıyorlar.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Finlandiya ve İsveç hiç zahmet etmesinler demiş ve ağa babaları olarak Amerika ile görüşmek istediğini dile getirmişti. Bu görüş bunu destekliyor.

  • Avrupa, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılımını Gerçekten İstiyor mu?

    Avrupa, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılımını Gerçekten İstiyor mu?

    Prof.Dr. Alaeddin Yalçınkaya

    Avrupa, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılımını Gerçekten İstiyor mu?

    İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği konusunda Türkiye’nin itirazları, AB açısından paratöner fonksiyonu görmektedir. Bütün NATO üyeleri, bu iki kritik ülkenin üyeliğini sanki iştiyakla beklerken sadece Türkiye veto ediyormuş izlenimi, uygun bir meta olarak kullanılmaktadır. Akşam sabah şehit cenazeleri gelirken terörle mücadelede müttefiklerince sırtından hançerlenen Türkiye, yeni müttefiklerle bu ihanetin daha da genişleyeceğini her fırsatta dile getirmelidir. Bununla beraber konunun daha derin boyutları bulunmaktadır: 1. Başta Almanya olmak üzere diğer üyeler, NATO’nun, Rusya’nın hassas yerlerine kadar genişlemesini ne kadar destekliyor? 2. NATO’nun mevcut üyelerinin terör örgütüne hamilik derecesi, muhtemel üyelerinden en az yüz kat fazla! 3. NATO’nun genişlemesinin Türkiye-Rusya İlişkilerine etkisi.

    İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerine karşı Türk vetosu yaygarası, batının iç çelişkilerini örtbas etmede uygun bir enstrüman olarak pazarlanmaktadır. Türkiye’nin NATO üyeliğinden hiç de hazzetmeyen Ermeni, Rum, hatta Yahudi lobileri ile diğer Türk düşmanı cephelerin faaliyetleri ayrı bir konudur. En ezından Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) ve İsrail’in NATO üyeliği veya ileri işbirliğine karşı Türkiye engelinden, Türkiye’deki ulusalcılar ve muhafazakarlar da haberdar olsa gerek. Buna karşın vatansever kimlikle “Türkiye’nin NATO’dan ayrılmasının” gündeme getirilmesi son derece tehlikelidir. Yani GKRY’nin üyeliği önündeki engel kaldırılmalı ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin haklarına karşı NATO cephesi oluşturulmalıdır. Kara Avrupasından daha fazla koparabilmek için dönemin İngiliz başbakanının blöf niyetiyle Brexit’i gündeme getirmesinden dolayı bugün en fazla kendisi dizlerini dövmektedir. Sandık başına gitme zahmetine katlanmayanlar veya Brexit yönünde oy kullananların da önemli bir kısmı pişman oldular. Cameron defalarca yeni referendum talebinde bulundu ancak ok yaydan çıkmıştı. Ağızdan çıkan bir sözün küresel medyaca bilgisiz yığınlara mal edilmesi, kışkırtılması, hiç de beklenmeyen yönde kullanılması zor değildir.

    İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği konusunda Türkiye'nin itirazları, AB açısından paratöner fonksiyonu görmektedir. Bütün NATO üyeleri, bu iki kritik ülkenin üyeliğini sanki iştiyakla beklerken sadece Türkiye veto ediyormuş izlenimi, uygun bir meta olarak kullanılmaktadır. Akşam sabah şehit cenazeleri gelirken terörle mücadelede müttefiklerince sırtından hançerlenen Türkiye, yeni müttefiklerle bu ihanetin daha da genişleyeceğini her fırsatta dile getirmelidir. Bununla beraber konunun daha derin boyutları bulunmaktadır: 1. Başta Almanya olmak üzere diğer üyeler, NATO'nun, Rusya'nın hassas yerlerine kadar genişlemesini ne kadar destekliyor? 2. NATO'nun mevcut üyelerinin terör örgütüne hamilik derecesi, muhtemel üyelerinden en az yüz kat fazla! 3. NATO'nun genişlemesinin Türkiye-Rusya İlişkilerine etkisi. - image

    Başta terör örgütünün bir numaralı destekçisi ABD olmak üzere Türkiye düşmanı cephenin önde gelenleri her fırsatta bu ülkenin önemini, teröröle mücadelesinde haklılığını, teröre destek politikalarını gözden geçirme gereğini lafla da olsa ikrar ihtiyacı duyuyorlarsa, bunun temelinde Türkiye’nin NATO üyeliği bulunmaktadır. Türkiye’nin jeopolitik önemi elbette tartışmasızdır. Ancak mesela başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleri de ABD’nin öz askeri üsleri olup NATO üyesi değillerdir. Çünkü devletin kurumsallaşmadığı bu gibi ülkelerde herşey kişileri ikna, tehdit veya satın almayla halledilebilmektedir. Bu anlamda NATO üyesi olmayan Türkiye’yi kendi küresel çıkarları doğrultusunda kullanmak ABD açısından daha kolay olabilir. Belirtelim ki sadece NATO’dan gelecek saldırı ve tehditlere karşı bile NATO üyeliğimiz son derece önemlidir.

    Yunanistan ve Fransa’nın, ayrıldıklarına bin pişman olduktan sonra yeniden NATO’ya dönüşleri kolay olmamıştır. Hesapsız kitapsız çıkışlarla bu kaleyi terketmeyi telaffuz edebilen liderlere, bu örgütün temel sözleşmesini, üyelikten kaynaklanan avantajları, içeride ve dışarıda olmanın güvenlik ve siyasi boyutlarını lütfen danışmanlar ordusu bir daha anlatsın. Ülkemizin yanıbaşında teröristan devleti kuran ABD’ye (NATO’ya değil) rest çekmek gerekiyorsa geçmişte olduğu gibi başta İncirlik olmak üzere ABD üslerinin kapatılması, bu yönde somut adımlar atılması çok daha elzemdir. Pentegon isterse alternatif olarak gördüğü İsrail’de, Yunanistan’da, hatta Suriye topraklarındaki teröristan arazisinde yeni üsler kurmayı denesin.

    Başta Almanya olmak üzere birçok ülke, Avrupa’da NATO üzerinden ABD varlığını her fırsatta sorgulamışlardır. Ukrayna krizi, aslında bu sorgulamaya karşı kumpas olup NATO karşıtlarının seslerini kesmeyi sağlamıştır. Bu bağlamda saldırılar başlayıncaya kadar Ukrayna’nın, NATO dahil istediği örgüte girme hakkının bir tuzak olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Hal böyle iken Rusya’nın yanıbaşındaki iki ülkenin de önemli ölçüde ulusal ve uluslararası dayatmalar sonucu NATO üyeliklerinin gündeme gelmesi derin oyunun yeni sahneleri olarak görülmektedir. Bu süreçte mesela Hırvatistan’ın veto beyanı, aslında Almanya’nın yönlendirmesi ile ortaya konmuş “elde var bir” olarak değerlendirilebilir. İki adayın üyelik süreci başladıktan sonra daha bir çok engeller ortaya çıkabilecektir. Ancak bu aşamada Türkiye’nin cephedeki karşı görüntüsü yeterli bulunmaktadır. Belirtilen tespitler, Rus saldırganlığı veya barbarlığını haklı çıkarmayıp bu gerçeklerin baştan hesaba katılması gerektiğine işaret etmektedir.

    İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği konusunda Türkiye'nin itirazları, AB açısından paratöner fonksiyonu görmektedir. Bütün NATO üyeleri, bu iki kritik ülkenin üyeliğini sanki iştiyakla beklerken sadece Türkiye veto ediyormuş izlenimi, uygun bir meta olarak kullanılmaktadır. Akşam sabah şehit cenazeleri gelirken terörle mücadelede müttefiklerince sırtından hançerlenen Türkiye, yeni müttefiklerle bu ihanetin daha da genişleyeceğini her fırsatta dile getirmelidir. Bununla beraber konunun daha derin boyutları bulunmaktadır: 1. Başta Almanya olmak üzere diğer üyeler, NATO'nun, Rusya'nın hassas yerlerine kadar genişlemesini ne kadar destekliyor? 2. NATO'nun mevcut üyelerinin terör örgütüne hamilik derecesi, muhtemel üyelerinden en az yüz kat fazla! 3. NATO'nun genişlemesinin Türkiye-Rusya İlişkilerine etkisi. - image 1

    NATO’da baş müttefikimiz, ülkemizde özel üsleri bulunan ABD’nin teröre desteğinden öteye bu örgütü kurup yönettiğini, on binlerce tırlık ölüm makinelerini teröristlerle birlikte yanıbaşımızda konuşlandırdığını, her fırsatta gündemde tutmak gerekmektedir. Bu konudaki belge ve delilleri sadece Pentegaon veya CIA yetkilileriyle paylaşmak yetmez, zaten onlarda fazlasıyla bu var. Fakat öncelikle bu delillerin ulusal ve uluslararası kamuoyu ile, özellikle dost ve tarafsız ülkelerle paylaşılması gerek. Aynı şekilde Fransa, Almanya, İngiltere ile diğer NATO üyelerinin gerek ittifak anlaşmasına gerekse kendi iç hukuk düzenlemelerine aykırı bir şekilde teröre desteğini kamuoyu ile paylaşmak, resmi görüşmelerde yazılı olarak tespit etmek önemlidir. Bu bağlamda kamu diplomasisi araçları olabildiğince kullanılarak gerektiğinde kendi medya, sivil toplum kuruluşları ve yargı mercilerine başvuru yolları aranmalıdır.

    PKK’nın Avrupa ülkelerinde, AB ve Avrupa Konseyi zeminlerinde cirit atmasına karşın Diyarbakır annelerinin, terör mağdurlarının, şehit yakınları ve gazilerimizin de buralarda seslerini duyurmaları için ilgili kuruluşlar desteklenmelidir. Bütün bunlar, üyelik kapısında bekleyen İsveç ve Finlandiya ile pazarlıkları hafife almak anlamına gelmemektedir. Muhtemelen bu ülkeler, istenen talepleri karşılayıp üyelik sürecine girebilecektir. Üye olduktan sonra ise mevcut üyelerin yaptıklarını yapmamasının garantisi olmayacaktır.

    İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği konusunda Türkiye'nin itirazları, AB açısından paratöner fonksiyonu görmektedir. Bütün NATO üyeleri, bu iki kritik ülkenin üyeliğini sanki iştiyakla beklerken sadece Türkiye veto ediyormuş izlenimi, uygun bir meta olarak kullanılmaktadır. Akşam sabah şehit cenazeleri gelirken terörle mücadelede müttefiklerince sırtından hançerlenen Türkiye, yeni müttefiklerle bu ihanetin daha da genişleyeceğini her fırsatta dile getirmelidir. Bununla beraber konunun daha derin boyutları bulunmaktadır: 1. Başta Almanya olmak üzere diğer üyeler, NATO'nun, Rusya'nın hassas yerlerine kadar genişlemesini ne kadar destekliyor? 2. NATO'nun mevcut üyelerinin terör örgütüne hamilik derecesi, muhtemel üyelerinden en az yüz kat fazla! 3. NATO'nun genişlemesinin Türkiye-Rusya İlişkilerine etkisi. - image 3

    NATO genişlemesinin asıl hedefi Rusya, Türkiye’nin birçok açıdan göbekten bağlı olduğu bir anlamda stratejik müttefikidir. Petrol ve doğalgazda aşama aşama telafi edilebilecek bağımlılık olmasına karşın nükleer santral, S-400, beşinci nesil savaş uçakları, turizm ve gıda gibi birçok alan bulunmaktadır. Buna karşın Rusya’nın PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmediği, ülkesinde temsilciliğinin bulunduğunu hatırlatalım. Bütün bunların ötesinde Suriye’deki son derece hassas mevcudiyetimizin de temeli, uluslararası hukuk temeli olmayan Putin taahhütleridir. Bu bağlamda ABD, PKK’yı (PYD, YPG’yi değil) terör örgütü kabul etmiş, fakat uygulamada bunun dahi sonucu görülmemiştir. Tescilli örgüt liderleri, üst düzey CENTCOM komutanlarıyla her fırsatta poz vererek bunları cesurca paylaşabilmektedirler. Sadece bu fotoğrafları kullanarak Türkiye’nin NATO, Uluslararası kuruluşlar, hatta ABD iç yargı yollarını kullanması mümkündür. İsveç ve Finlandiya’nın adaylıklarının, terörle mücadelede Türkiye’ye sunduğu çok daha geniş manevra alanlarının değerlendirilmesi elzemdir.

    alaeddinyalcinkaya@gmail.com

    twitter.com/alaeddinyalcink

  • İsveç ve Finlandiya’ya karşı hangi kanıtlar var?

    İsveç ve Finlandiya’ya karşı hangi kanıtlar var?

    Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılmasına itiraz etmesine anlam veremeyen dostlarımızın aşağıdaki maddelere göz gezdirmelerini rica ederiz. Eminiz kendileri de buna benzer pek çok gerekçeyi bulup bize gönderebilirler.

    • İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı YPG’yi ve komutanlarını 2020 ve 2021 yıllarında ziyaret etti. Ann Linde, YPG’ye yılda 376 milyon dolar yardım sözü verdi.
    Türkiye'nin Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılmasına itiraz etmesine anlam veremeyen dostlarımızın aşağıdaki maddelere göz gezdirmelerini rica ederiz. Eminiz kendileri de buna benzer pek çok gerekçeyi bulup bize gönderebilirler. - pkk destekleyen isvec politikacilari
    • İsveç’te çok sayıda milletvekili, PKK’nın düzenlediği mitinglerde Türkiye’yi düşman olarak nitelendirerek konuşma yaptı.
    • İsveç’in başkenti Stockholm’de terör örgütü PKK’ya ait pankartlar açıldı.
    Türkiye'nin Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılmasına itiraz etmesine anlam veremeyen dostlarımızın aşağıdaki maddelere göz gezdirmelerini rica ederiz. Eminiz kendileri de buna benzer pek çok gerekçeyi bulup bize gönderebilirler. - stockholm isvec pkk bayragi
    • AB, ABD ve NATO tarafından terör örgütü olarak tanınan PKK’nın dev bayrağı Stockholm’de sergilendi.
    • İsveç ve Finlandiya, 33 FETÖ ve PKK’lı teröristi Türkiye’ye iade etmeyeceklerini açıkladı.
    • TSK, operasyonları sırasında PKK tarafından kullanılan İsveç yapımı çok sayıda silaha el koydu.
    • Finlandiya, Zeytin Dalı Harekatı sırasında silah ihracatını durdurdu.
    • YouGov, 2019’da Türkiye PKK ve DEAŞ ile savaşırken bir anket yapıyor. “Türkiye’ye saldırı olursa savunalım mı?”
      İsveç: Evet: %11 Hayır: %55
      Finlandiya:
      Evet: %5 Hayır: %69

    Şimdi Türk Ordusu’ndan bu iki ülkeyi savunmasını ve bu savunma için milyarlarca dolar vermesini mi istiyorlar?

    Türkiye'nin Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılmasına itiraz etmesine anlam veremeyen dostlarımızın aşağıdaki maddelere göz gezdirmelerini rica ederiz. Eminiz kendileri de buna benzer pek çok gerekçeyi bulup bize gönderebilirler. - isvec polisi pkk bayragi
    İsveç polis aracı Terörist bayraklarıyla süslenmiş.

  • İsveç ve Finlandiya’nın NATO Üyelikleri

    İsveç ve Finlandiya’nın NATO Üyelikleri

    Sn. Karluk'un e-postasında  konu başlığı yazmadan paylaştığı makalesinin başlığı: Türkiye İsveç ve Finlandiya'nın NATO Üyeliklerine Neden Karşı? - nato uyeleri

    Sn. Karluk’un e-postasında  konu başlığı yazmadan paylaştığı makalesinin başlığı: Türkiye İsveç ve Finlandiya’nın NATO Üyeliklerine Neden Karşı?

    Görünen gerekçe olarak anılan iki devletin terör örgütüne akçalı destek vermesi, kollanarak iadesi istenen teröristlerin Türkiye’ye verilmemesi olarak değerlendirmiş.

    Malum medyada bu sav üzerinden yaygara koparıyor.

    Türkiye’de PKK ve FETÖ terör örgütlerini inşa eden ve hala da koruyup kollayan başta ABD ve NATO ülkeleri değil mi?

    OTAN(nato) müttefiki Türkiye’ye kaşı düşmanca tutumları karşısında TBMM’deki iktidar ve muhalefet partilerinin tutumu ne?

    De Gol’ün (de Gauelle) Fransası 1966 ne yapmıştı?

    OTAN’nın Amerikan etkisi altında olduğunu nedeni ile NATO’nun askeri kanadından ayrıldığını açıklar. Apar topar Paris’teki NATO merkez karargâhı Brüksel’e taşınır.

     ***

    AKP iktidarı sürecinde Rusya’yı, Türkiye’yi Balkanlar, Akdeniz ve Karadeniz’den kuşatma amaçlı 29 Mart 2004’de  Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovakya, Slovenya  1 Nisan 2009’da Arnavutluk, Hırvatistan; 5 Haziran 2017’de Karadağ; 27 Mart 2020’de  (Kuzey) Makedon’ya apar topar NATO’ya alınırken TBMM tutumu ne olmuştu?(1 )

    Emperyalist devletlerin uzun erimli planlarından bilgilerinin olmaması düşünüle bilir mi?

    Amerika’nın Avrupa’daki çıkarlarına hizmet için 1949 yılında kurulan  OTAN (nato)  Türkiye’nin 1952 sokulması ile ilgili Karluk’un değerlendirmelerine girmeden mevcut şartlar altında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yapması gereken hiç bir vaade kanmamak ve  kesinlikle anılan  iki devleti Kuzey Atlantik Örgütü’ne sokmamaktır. 

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “… Müslüman aynı delikten iki kez ısırılmaz. Biz FETÖ ve PKK gibi terör örgütlerinin ülkemize verdiği zararları, toplumsal yapımızda yol açtığı tahribatları yeniden yaşamak istemiyoruz.” dese de  (2 )

     2004-2020 yılları arasında OTAN yılanı aynı delikten Türkiye’yi 11 kez soktu.

    Bir kez daha sokar ise eğer ülke komaya girecektir.

    Saygılarımla…25.5.2022 Ç.ba 

    (1 ) https://www.nato.int/nato-welcome/index_tr.html

    (2 ) https://www.milliyet.com.tr/yerel-haberler/ankara/cumhurbaskani-erdogan-musluman-ayni-delikten-iki-kez-isirilmaz-12304367

  • Ak Zambaklar Ülkesi Finlandiya’da

    Ak Zambaklar Ülkesi Finlandiya’da

    Ak Zambaklar Ülkesi Finlandiya’da – blogspot.com / TURKISHFORUM – ABDULLAH TÜRER YENER

    Ak Zambaklar Ülkesi Finlandiya'da - blogspot.com / TURKISHFORUM - ABDULLAH TÜRER YENER - ak zambaklar ulkesi finlandiya

    KİTABIN ADI
    Ak Zambaklar Ülkesi Finlandiya’da
    KİTABIN YAZARI Grigoriy PETROV
    ÇEVİREN Hasip Ahmet AYTUNA
    YAYINEVİ VE ADRESİ İnkılap Kitabevi / İSTANBUL
    BASIM TARİHİ 1994
    KİTABIN YAYIM MAKSADI Politika-Sosyal Ve Ekonomik Koşullarin Ve Önemli Kişiliklerin Bir Ulusun Gelişmesine Ve İlerlemesine Yön Verişini Anlatmak

    KİTABIN ÖZETİ :

    1. Tarihin Verdiği Dersler :
    Altyapısı eskimiş ulusların bir zamanların çok güçlü kuruluşları olan örgütleri, düzenleri ve hatta yönetim şekilleri, her nasılsa zamanımıza kadar sürüp gelebilmiştir. Bugün yeterlilik ve geçerlilik değerlerini kaybetmişler ve günlük ihtiyaçları karşılayamaz duruma gelmişlerdir.

    2. Kahramanlar ve Ulus :
    Devletlerin güçleri ve güçsüzlükleri, ulusların toplu halde gelişmeleri veya çözülüp dağılmaları her zaman ve yalnız onları yönetenlerin değerli veya değersiz ya da erkli veya erksiz olmalarından ileri gelmez. Yöneticiler iyi veya kötü, kahraman veya korkak, ya da hain olabilirler. Fakat her biri kendi ulusunun eseridir. Onlar ulusal ruhun birer kopyasıdırlar. Halk yığınlarının yarattığı kişilerdir ve kendi uluslarına benzerler. Bu yakınlık “Her ulus layık olduğu devlet şekli ile ve hakettiği yönetimle yönetilir”. özdeyişiyle pekiştirilmiştir.

    3. Suomi’nin Tarihi :
    Fin ulusunun hayatında ve tarihinde çok önemli yer tutmuş olan ilginç iki özelliği bulunmaktadır. Bunların birincisi; Finlilerin 1917 Rus devrimine kadar tarihleri boyunca bağımsız bir ulus ve devlet hayatı yaşamamış olmalarıdır. İkincisi; Fin tarihlilerin boyunca, başlı başına büyük güç sayılacak ve kendilerine önderlik yapacak değerde büyük adamlar yetiştirmemiş olmalarıdır. Finlilerin, görünen ve bilinen yüksek kültürleri, tek tek büyük kişilerin eseri değil; Fin halkının bir bütün olarak, birlikte yarattığı ortak bir eser olmuştur.

    4. Snelman Kimdir? :
    Snelman, yeniden doğmakta olan genç Fin aydınlarının en gözde temsilcilerinden biridir. Snelman, her şeyden çok, bir halk öğretmeni ve Finlilerin ulusal kültürlerinin yaratıcısı olmakla ün yapmıştır. Grigoriy Petrov, Snelman’ı, binlerce göller ve bataklıklar ülkesi Finlandiya’yı “Akzambaklar Ülkesi”ne dönüştüren ve yepyeni bir Finlandiya yaratan lider olarak tanımlamaktadır. Snelman’ın istekleri doğrultusunda genç Fin öğretmenler, din adamları, avukat ve memurlar harekete geçmişler; halk yığınlarının eğitimi, okur yazarlığı, aydınlatılması ve uyarılması için bir seferberlik başlatılması gereğini insanlar arasında yaymaya başlamışlardır.

    5. Kilise ve Halk :
    Kilise papazları kiliselerinde cemaatlerine yeni ve daha başka bir dil ile konuşarak yeni konular etrafında konferanslar vermeye başlamışlardır. Gençler ve çocuklarla da ayrı ayrı toplantılar yapmışlar, bunu yaparken de aklı, ilmi ve hayatın gereklerinden olan neşe ve eğlenceyi uluorta eleştirip lanetlemeden yapmışlardır. Tersine, onları ilgilendikleri herşeye, her zaman ruhlarının çocukça temizliği ve gençliğin ideallerinin ateşi ile, fakat akıllı bir şekilde eğilmeye davet etmişlerdir. Bütün bu çalışmalar halkı uyarmış, harekete geçirmiştir. Toplumu iyiye ve iyiliğe doğru yöneltmiş, birçok insanın gönlünü ferahlatmış ve dünyaya daha güleç bakmalarını sağlamıştır.

    6. Memurlar-Eğitimciler :
    Snelman’ın halka karşı yaptığı konuşmalar halkın kendi memurlarına karşı daha çok güven beslemesini sağlamıştır. Dinç, zihin ve ruhca gelişmiş, ahlakça üstün yeni genç memurlar devlet kuruluşlarında görev almaya başlamışlardır. Bu sayede Finlandiya örnek gösterilmeye layık bir kalkınma aşamasına erişmiştir. Halk da bu yeni kuşak memurlarıyla pek haklı olarak övünmeye başlamıştır.

    7. Halk Okulu Kışla :
    İsveç yönetimi altında iken Fin kışlası bütünü ile en kaba, en çirkin küfürlerle dolup taşardı. Erler, subaylar ve hatta generaller küfrederlerdi. Anaya, babaya ve hatta Tanrı’ya küfretmekten çekinmezlerdi. Finli genç subaylar bu döneme kötü davranışlara son vermişler; kışlaya vücut, söz ve ahlak temizliğini getirmişlerdir. Erlere sabah, akşam ve her yemekten önce ve sonra el yıkamayı, yüz ve diş temizliğini öğretmişlerdir. Okuma-yazması kıt olanları okur-yazarlıkta ilerletmek ve bilgice yetiştirmek için gece dersleri, karşılıklı konuşma ve tartışma saatleri düzenlemişlerdir.

    8. Futbol :
    Snelman ve arkadaşları gençlerin körpecik fakat dinç ve güçlü dimağlarını geliştirecek çalışmaları bir yana iterek, sadece futbola kendilerini bu derecede tutku ile kaptırmış olmalarını asla uygun bulmamışlar; bu gidişi, bütün gençliğin zihinsel ve ruhsal yönlerden yoksun, bomboş ve çırılçıplak durumda bulunması şeklinde yorumlamışlardır.

    9. Analar, Babalar ve Çocuklar :
    Snelman ve arkadaşları, Finlandiya’nın geleceğe yönelmiş kalkınmasıyla ilgili bütün ümitlerini Fin gençlerinin akıllıca eğitimi konusuna bağlamışlardı. Gençlik, onların çok sevdiği ve aynı zamanda üzerinde duyarlılıkla durduğu bir konuydu. Bu nedenle Snelman; dosdoğru konuşur, gençleri uygunsuz davranışlarından dolayı yüzlerine karşı azarlamaktan çekinmezdi. Ama yaşlılar önünde gençler eleştirilirken moralce bozuldukları; bu sebeple gençlerden hiçbir iyi hareket ve tutum beklenemeyeceği iddia edilirken, Snelman gençleri daima savunurdu.

    10. Karokep (bir kişiliğin dramı) :
    Yarvinen ve Karokep aynı ulusun ve aynı çağın çocuklarıdır. Bu; çocukluklardan iyi koşullar içinde ve elverişli etkiler altında kaldıkları gibi, kötü koşullar altında da yaşayarak ve çoğu kez ezilerek büyüyenler vardır. Yarvinen karşılaştığı çeşitli zorlukları yenebilmiş ve günün birinde herkesin sevdiği, saydığı ve değer verdiği bir kişi olmuştur. Çocukluk arkadaşı Yohan Karokep ise gençlik yıllarında hırsızlık ve soygunculuk yapmış ve daha sonra da istemeyerek katil olmuştur ki, bu O’nun kendi suçundan ziyade kötü talihinin onu zorla ittiği kötü bir sondur. Bu iki arkadaş bir madalyonun iki yüzü gibidirler.

    11. Aydınlar ve Halk :
    Yazara göre; yüksek okullarda, gerçek anlamda öğrenim ve öğretim; bu okullardan alınan diplomalardan daha üstün değerler taşımaktadır. Yüksek öğrenim kurumlarının gerçek ödevi ve görevi diploma vermek değil; gittikleri yerlerde ve tuttukları işlerde işlerini ve etraflarını gerçek anlamdaki bilgileri ile aydınlatacak, güçlü ışık saçıcılar yetiştirmektir. Bu kimseler yalnız kendi uluslarının değil; yeryüzünün ve insanların da aydınlanmasına yardım edecek güçlü ışık üreteçleri, güçlü moral ve ruhsal ışık santralleri olacaktır. Yazara göre bu söyledikleri gerçekleşirse Karokep’in başına gelenlere benzer olaylar gerçekleşmeyecek ve sadece bir iz olarak kalacaktır.

    12. Yarvinen, Okunen ve Tomas Gulbe Nasıl Kral Oldular ? :
    Yarvinen ilk önce şekerleme ve simit satarak işe başlamış daha sonra arıcılıkla ilglilenmiştir. Yalnız çocukların değil, az kazançlı işçilerin ve fakir köylülerin de rahatlıkla satın alabilecekleri ürünleri fiyatla satarak kısa bir süre sonra büyük kazançlar elde etmiş ve uygun “Tatlıcılar Kralı” olmuştur.
    Okunen önce ayakkabı yapım atölyesine girmiş, burada tecrübe kazanarak zamanla usta olarak yetişmiştir. Daha sonra gitmiş olduğu Paris’ten Finlandiya’ya dönerek yüksek tahsil görmüş ve iki oğluyla büyük bir mağazalar zinciri kurmuştur.
    Tomas Gulbe ise köyleri dolaşarak yumurta toplamakla işe başlamıştır. Gittiği köylerden yumurta toplayarak, yerlerine küçük manifatura malları vermiş ve yumurtaları istifleyerek yabancı ülkelerdeki tüccarlara göndermiştir. Bu işi kısa zamanda büyütmüş, ve on yıl sonra Finlandiya’da ünlü bir yumurta kralı olmuştur.

    13. Köylüler, İşçiler, Küçük Zanaatkarlar :
    Snelman; henüz çocukluk ve okul çağlarında iken dünyada ve uluslar arasında gelip geçen ve her biri ağır suç sayılacak nitelikteki kıyasıya boğuşmalardan ve kendi deyimine göre insanlar arasında, uşak ve kölelik anlayışı ile yürütülen alçakça davranışlardan ve özellikle, saray entrikalarından nefret eder; bu işlere adları karışanlara karşı derin bir kin duyardı.

    14. Hastalarını İyileştiren Hekim :
    “Bir Köy Hekiminin Anıları” adındaki bir kitabın yazarı bu kitabında, görev aldığı ilk günden başlayarak kendi hayat hikayesini ve sıra ile; küçük bir ilçede oturan bir ayakkabı onarıcısının oğlu olduğunu, Tıp Fakültesini nasıl bitirdiğini her yeni göreve ne gibi parlak, planlar ve ümitlerle başladığı halde şansının hiçbir işte kendisine güleryüz göstermediğini, çocukluk ve gençlik yıllarının da hep sürekli yoksunluklar ve ihtiyaçlar içinde geçtiğini, fakat hayatın yalnız kendisine değil pek çok kimseye de gülmediğini görerek her gün biraz daha artan derin üzüntülere kendini kaptırdığını anlatmaktadır.

    15. Piskopos Makdonald :
    Piskopos Makdonald; Finlandiya’da yaşayan ve koyu aristokrat olan İsveçli bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelmişti. Yayınladığı kitap, Fin din adamlarının çalışmaları ve Fin ulusunun ruhsal gelişmesi üzerinde büyük bir devrim yapmıştır. Soylu bir aileden gelen ve Graf ünvanını taşıyan Makdonaldlar; Finlandiya’da koyu dindar ve gerçek din adamları olmakla ün yapmışlardı. Yıllar boyunca Makdonald soyundan gelen kişiler arasından birisinin mutlaka din adamı olması bir gelenek halini almıştı. Makdonald’lardan gelme her din adamı; Şötlandiya’da kiliseye hep canla başla hizmet etmişlerdir. Bu aydın rahipler, ülkede Katolik kilisesinden olan din adamlarının halkta gördükleri hoşgörüyü eleştirirler, halkı aydınlatma görevlerini ihmal eden bu kişilerle uğraşırlar; onları, ulusun asalakları ve kilisenin tembel uşakları ve din sömürücüleri olmakla suçlarlardı. Reform yanlısı aydın kişilerle ve bilginlerle yakınlık kurarlar, kilise öğretilerinin hurafelerden ayıklanıp temizlenmesini; kilisenin, gerçek hayat koşullarıyla ilgili olmayan tutucu öğretilerinin düzeltilmesini ve sağlam temeller üzerine nasıl oturtulacağı gibi konular üzerinde tartışmalar sürdürürlerdi.

    16. Sonsuz Uğraşı (Papaz Makdonald Efsanesi) :
    L. Makdonald, kitabını, aşağıdaki güzel efsane ile bitirmektedir. İki ruh karşılaşmış. Bunların biri kötü ruh; yani ölümün, kötülüğün, zorbalığın ve yalancılığın ruhu imiş. Öteki ise; gerçeğin, gerçekliğin, iyinin ve iyiliğin, sevincin ve yaşamın ruhu. Kara ruh derin derin nefesler alarak yeryüzünün bütün havasını kendi içine çekmek ve sonra bu havayı üfleyerek yeryüzünün bütün ateşlerini ve ışıklarını söndürmek ve aydın ruhu da yere sermek istemiş. Kendini zorlamış, bu zorlama nedeniyle yüzü kıpkırmızı olmuş, bir tulum gibi şişmiş ve yere yığılıp nefes alamaz olmuş. Bütün gücünü böylece kaybetmiş. Sadece ince bir fısıltı halinde: ”Hakkın varmış! Ama, bizim seninle savaşımız bitmemiştir. Bitmez de! Seninle ben; bir gün, elbette gene karşılaşacağız!” diyebilmiş ve susmuş! Bundan sonra, aydın ru-hun ateşleri, meşaleleri yanmaya, parıldamaya ve etrafı aydınlatmaya devam ederken, gökyüzü, gitgide aydınlanarak pembeleşmiş. Bir ateş koru gibi, kıpkırmızı bir hale gelmiş. Daha sonra da bu kırmızılık, yavaş yavaş değişerek parlak bir altın rengini andırmış. Tertemiz ve bulutsuz göklerde güneş yükselmeye başlamış.

    17. Efsanenin Anlamı :
    Luka Makdonald, bu efsanenin taşıdığı anlamı şöyle açıklamaktadır:
    “Ne yazık ki, insan hayatı ve bu hayatın düzeni, çok kere insanların ne olduklarını iyice belirleyemedikleri kapkara ve yıkıcı çeşitli güçlerle savaşmak zorunda kalmaları gibi nedenler yüzünden, hemen daima hem güçleşmekte ve hem de çok karmaşık bir problem haline gelmektedir. Büyük işler peşinde koşan insanlar, sempati ile karşılanmaktadırlar”.
    Makdonald’a göre, bugün bile, iyi ve büyük, genel ve ulusal her işte, politikada, basında ve kamusal işlerde çoklukla vicdan korkusu, utanma duygusu olmayanlar, yeteneksiz demagoglar, şöhret düşkünleri, açgözlüler ve her alanda deneyimsiz kimseler hep öne geçmekte ve her şeye burunlarını sokmaktadırlar. Politikayı, hayata ve topluma çekidüzen vericiliği ve liderliği; bir ayrıcalık sağlamak, bir basamak yapmak isteyenler ve hatta; kirli, namus ve ahlaka zıt yollarla zenginliklere veya kişisel yükselmelere erişmek için etkili birer araç gibi kullanan yalancı kahramanlara çok rastlanmaktadır.

    SONUÇ :
    1. KİTABIN ANAFİKRİ :
    Bir toplum içinde varolan ve kahraman olarak belirip sivrilen kişilerin hangi koşullar altında bir ulusun ilerlemesine, gelişmesine ve bir kahraman ulus olmasına nasıl yardım ettikleri ve neler yaptıkları.
    2. KİTABIN GETİRDİĞİ YENİLİKLER :
    Kitap; politika, sosyal ve ekonomik koşullar dikkate alınarak yazılmıştır.
    3. KİTAP HAKKINDA GENEL DEĞERLENDİRME VE TEKLİFLER :
    Kitap bir milletin uyanışını anlatmaktadır. Lider, yönetici ve eğitimciler tarafından okunabilir

  • Fin eğitim sistemi

    Fin eğitim sistemi

    Fin eğitim sistemi – İNFO FİLLAND..Fİ / TURKISHFORUM – ABDULLAH TÜRER YENER

    Fin eğitim sistemi - İNFO FİLLAND..Fİ / TURKISHFORUM - ABDULLAH TÜRER YENER - finlandiya haritasi

    Finlandiya’da eğitim yüksek düzeydedir. Okullar arasında öğrenim sonuç farkları azdır ve hemen hemen herkes temel eğitimi hedeflenen sürede bitirmektedir. Okul öncesi eğitim, temel eğitim ve ikinci düzey eğitim ücretsizdir ve bundan sonraki eğitimler de büyük oranda ücretsizdir. Amaçlanan, ailenin gelirinden bağımsız olarak herkesin kaliteli bir eğitim görme olanağının olması ve aktif bir vatandaş olarak gelişmesidir.

    Eğitim sistemi erken eğitimi, okul öncesi eğitimi, temel eğitimi, ikinci derece eğitimi ve yüksek eğitimi içerir. Yetişkin eğitimi yetişkinler içindir ve temel eğitimden yüksek eğitime kadar birçok alternatif içerir.

    Erken eğitim
    Finlandiya’da çocukların okul çağına gelmeden önce erken eğitime katılma hakları vardır. Erken eğitim, çocuk yuvalarında ve aile gündüz bakımında verilir. Çocuk, ebeveyniyle beraber, örneğin bir oyun parkında da açık erken eğitime katılabilir. Hedef, çocuğun gelişimini ve refahını desteklemek ve ayrıca öğrenimde eşitliği sağlamaktır. Erken çocukluk eğitiminde çocuk, sosyal ve dil becerilerini, el becerilerini ve çeşitli bilgileri öğrenir. Ayrıca çocuk ileride daha fazla öğrenmesine yardımcı olacak beceriler kazanır.

    Gün içinde çok oyun oynanır ve dışarı çıkılır. Çocuğun ana dili Fince veya İsveççeden başka bir dilse çocuğun Fince ya da İsveççe öğrenmesi desteklenir. Çocuğun ihtiyacı varsa, özel eğitim de alabilir.

    Finlandiya’da erken eğitimi belediyeler düzenler. Erken eğitim vergi gelirleriyle finanse edildiğinden aileler için daha ucuzdur. Bunun dışında Finlandiya’da erken eğitim veren özel yerler de vardır. Çocuklarla alanında eğitimli erken çocukluk eğitimi öğretmenleri, sosyal hizmet çalışanları ve çocuk bakıcıları çalışır.

    Erken eğitim hakkında daha çok bilgiyi sayfasından okuyun. Erken eğitim.

    Okul öncesi eğitim
    Öğrenim yükümlülüğü başlamadan önce Finlandiya’da çocuğun bir sene boyunca okul öncesi eğitime katılması gerekir. Okul öncesi eğitim genelde çocuğun altı yaşını doldurduğu sene başlar. Okul öncesi eğitimi belediyeler düzenler ve eğitim aileler için ücretsizdir. Bu eğitimi, yüksek eğitimli erken çocukluk öğretmenleri vermektedir. Okul öncesi eğitim genellikle Pazartesi’den Cuma’ya, okulların açık olduğu saatlerde günde dört saattir. Çocuk, okul öncesi eğitime ek olarak erken çocukluk eğitimine de katılabilir.

    Sene boyunca çocuk okulda yararı olacak becerileri, örneğin harfleri öğrenir. Okuma daha öğretilmez. Çocuğun ana dili Fince veya İsveççe değilse çocuk Fince ya da İsveççe öğrenme konusunda desteklenir. Ayrıca gün içinde oyun oynanır ve dışarı çıkılır.

    Daha fazla bilgi için InfoFinland’ın Okul öncesi eğitim sayfasını okuyun.

    Temel eğitim
    Finlandiya’da ilköğretim çocuğun yedi yaşını doldurduğu sene başlar. Finlandiya’da kalıcı olarak ikamet eden her çocuğun ilköğretime katılması şarttır. İlköğretimde dokuz sınıf bulunur.

    Finlandiya’da temel eğitimi yasalar yönetir. Bunun dışında ulusal öğretim programının temelleri ve yerel öğretim programları uygulanır.

    İlköğretimi belediyeler düzenler ve aileler için ücretsizdir. Birinci ve ikinci sınıfta haftada en az 20 saat ders yapılır ve ders sayısı üst sınıflara geçtikçe artar.

    Finlandiya’da temel eğitim öğretmenlerinin hepsi yüksek lisans yapmıştır. Temel eğitimde 1-6. sınıfların sınıf öğretmenlerinin uzmanlık alanı pedagoji, 7-9. sınıfların öğretmenlerinin uzmanlık alanı öğrettikleri derslerdir.

    Öğretmenlerin ulusal ve yerel öğretim programlarını temel alarak verdikleri eğitimi bağımsız olarak planlama serbestlikleri vardır. Son zamanlarda öğretim programında birçok ders genişliğindeki bütünlüklere, günlük hayatın olgularının araştırılmasına, bilgi teknolojisi ve iletişim teknolojisine odaklanılmıştır

    Genelde ilk altı sene çocuğa aynı öğretmen öğretmenlik yapar. Böylelikle öğretmen öğrencilerini iyi tanıdığı için öğrencilerine uygun bir öğretim geliştirebilir. Önemli hedeflerden biri öğrencilerin bağımsız olarak düşünmeyi öğrenmeleri ve öğrenmelerinden kendilerinin sorumlu olmasıdır.

    Öğrencilerin derslerde ilerlemesini öğretmen değerlendirir. Temel eğitimde bütün notları öğretmen verir. Ülke genelinde düzenlenen bir sınav yoktur. Bunun yerine öğrenim sonuçları örnek bazlı değerlendirmelerle takip edilir. Bu değerlendirme genelde dokuzuncu sınıfta düzenlenir.

    Çocuk ya da genç Finlandiya’ya daha yeni taşınmışsa temel eğitime hazırlık eğitimine katılabilir. Hazırlık eğitimi genelde bir sene sürer. Bundan sonra öğrencinin hâlâ dil konusunda desteğe ihtiyacı varsa Fince ya da İsveççeyi ikinci dil yani S2-dili olarak okumaya devam edebilir.

    Kendi ülkelerinden temel eğitim bitirme belgesi olmayan yetişkin göçmenler temel eğitimi yetişkin liselerinde tamamlayabilirler.

    Temel eğitim hakkında daha fazla bilgi için InfoFinland’ın Temel eğitim sayfasını okuyun.

    İkinci derece eğitim
    İlköğretimden sonra gelen yaygın eğitim alternatifleri lise ve meslek eğitimidir. Bunlar ikinci derece eğitimlerdir. İkinci derece eğitim öğrenciler için ücretsizdir.

    Finlandiya’da zorunlu eğitim 2021 yılında genişletilmiştir. İlköğretimden sonra bütün gençlerin ikinci derece eğitimi tamamlayana kadar veya 18 yaşını doldurana kadar eğitim almaları zorunludur.

    Eğer genç, 2021 yılı baharında veya sonrasında ilköğretimin 9. sınıfındaysa, ortaöğretime başvurmalıdır.

    Lise
    Lise, genel kültür veren bir eğitimdir ve eğitim sonunda bir meslek edinilmez. Lisede temel olarak ilköğretimde görülen derslerin aynıları görülür, ancak dersler daha kapsamlı ve bağımsızdır. Lisenin sonunda öğrenciler genelde yeterlilik sınavına girerler. Öğrenciye bağlı olarak lise 2-4 sene sürer. Liseden sonra üniversiteye, uygulamalı bilimler üniversitesine veya lise temelli meslek okuluna girilebilir.

    Çoğu lisenin öğretim dili Fince ya da İsveççedir. Büyük şehirlerde öğretim dili başka, örneğin İngilizce ya da Fransızca olan liseler de vardır.

    Yetişkinler lise derslerini yetişkinler lisesinde tamamlayabilir. Yetişkinler lisesinde tek tek kurslar ya da bütün lise ders programı ve diploması tamamlanabilir. Öğretim, yakın eğitim, uzaktan eğitim, internet üzerinden eğitim ve bağımsız eğitim şeklinde olabilir.

    Lise eğitimi hakkındaki bilgileri InfoFinland’ın Lise sayfasından okuyun.

    Liseye hazırlayıcı eğitim
    Lisede iyi dil bilmek gerekir. Öğrencinin ana dili Fince ya da İsveççe dışında bir dilse ve dili daha lise eğitimi için yeterli değilse öğrencinin liseye hazırlayıcı eğitime (LUVA) başvurması mümkündür. Daha fazla bilgi için InfoFinland’ın Lise sayfasını okuyun.

    Meslek eğitimi
    Meslek eğitimi, liseye kıyasla daha uygulama odaklıdır. Meslek eğitiminin temel programı yaklaşık üç senede tamamlanabilir. Kariyeriniz boyunca mesleki yeterlilik derecesi veya mesleki uzmanlık derecesi de tamamlayabilirsiniz. Meslek eğitiminde çalışma hayatında öğrenme esastır. İstendiği takdirde, meslek eğitiminden sonra yükseköğrenime kadar devam edilebilir.

    Eğitim programının içerdiği beceriler önceden öğrenilmişse beceri gösterme sınavına katılarak da meslek diploması ya da özel meslek diploması alınabilir

    Meslek diploması işte öğrenim sözleşmesi ile de alınabilir Bu durumda öğrenci kendi alanında bir iş yerinde çalışır, en az staj maaşı tutarında maaş alır ve aynı zamanda derslerini tamamlar.

    Daha fazla bilgiyi InfoFinland’ın Meslek eğitimi sayfasından okuyun.

    Mesleki eğitime hazırlayıcı eğitim
    Dil ve öğrenim becerileri, meslek eğitimi için yeterli değilse meslek eğitiminden önce mesleki eğitime hazırlayıcı eğitime (VALMA) başvurulabilir. Daha fazla bilgiyi InfoFinland’ın Meslek eğitimi sayfasından okuyun.

    Yüksek eğitim
    İkinci derece eğitimden sonra yükseköğrenime devam edilebilir. Finlandiya’da yükseköğrenim uygulamalı bilimler üniversiteleri ve normal üniversiteler tarafından verilir. Yükseköğrenim okulları ve kurumları öğrenci seçimlerine kendileri karar verirler.

    Yüksekokulda eğitim öğrenci için ücretsiz de olabilir ücretli de. Bir AB ya da AEA ülkesi vatandaşı veya bu ülkelerden birinin bir vatandaşının aile bireyi olunmadığı takdirde ve İngilizce lisans ya da yüksek lisans yüksekokul eğitim programı tamamlanacaksa dönem harcı ödenmelidir.

    Daha fazla bilgi için InfoFinland’ın Finlandiya’da yabancı bir öğrenci sayfasını okuyun.

    Meslek yüksekokulları
    Meslek yüksekokulunda eğitim üniversite eğitimine nazaran daha uygulama odaklıdır. Eğitime işte öğrenme de dahildir Meslek yüksekokulu diploması 3,5-4,5 sene içinde tamamlanabilir. Bundan sonra eğitime devam edilmek ve lisans üstü meslek yüksekokulu programı tamamlanmak isteniyorsa önce eğitim programı ile aynı alandan üç sene boyunca iş deneyimi edinmek gerekir. Daha fazla bilgi için InfoFinland’ın Meslek yüksekokulları sayfasını okuyun.

    Üniversiteler
    Üniversitelerde eğitim bilimsel araştırmalara dayanır. Üniversite lisans diploması yaklaşık üç senede ve yüksek lisans diploması yaklaşık iki senede alınabilir. Üniversiteler bazı eğitim programlarında İngilizce öğretim verebilir. Yine de eğitim programlarının öğretim dili Fince ya da İsveççedir.

    Master programı tamamladıktan sonra eğitime devam hakkı için başvurup doktora öncesi eğitimi ya da doktora eğitim programı tamamlanabilir

    Daha fazla bilgi için InfoFinland’ın Üniversiteler sayfasını okuyun.

    Eğitim için başvuruda bulunma
    InfoFinland’ın Eğitim için başvuruda bulunma sayfasında Finlandiya’da ikinci derece eğitim ve yüksek eğitim için nasıl başvurulabileceği hakkında bilgiler vardır. Finlandiya’da okumayı planlıyorsanız InfoFinland’ın Finlandiya’da yabancı bir öğrenci sayfalarını da okuyun.

    Diğer eğitim olanakları
    Finlandiya’da diploma verilmeyen, her yaştan kişiye eğitim sunan birçok eğitim kurumu da vardır. Bu kurumların büyük bir bölümü yetişkinlere yöneliktir. Bu tür genel kültüre yönelik eğitim kurumları halk eğitim merkezleri, yetişkin eğitim merkezleri, yaz üniversiteleri, öğrenim merkezleri ve spor ve beden eğitimi merkezleridir.

    Eğitim genel kültür verme amaçlıdır. Örneğin çeşitli dilleri, sanat dalları, elişi ve iletişim okuyabilirsiniz. Genelde eğitim öğrenciler için, az da olsa ücretlidir.

    Bazı durumlarda bu eğitim kurumlarında öğrenim ücretsiz olabilir. Örneğin okuma yazma eğitimi ve başka bir dil eğitimi uyum sağlama planınızda onayladıysa, eğitimden ücret alınmaz.

    Dil eğitimi
    Fince veya İsveççe öğrenmek istiyorsanız konu hakkında daha çok bilgiyi InfoFinland’ın Fince ve İsveççe sayfasından okuyun.

  • Prezident İlham Əliyev Finlandiyanın ölkəmizdə yeni təyin olunmuş səfirinin etimadnaməsini qəbul edib  YENİLƏNİB

    Prezident İlham Əliyev Finlandiyanın ölkəmizdə yeni təyin olunmuş səfirinin etimadnaməsini qəbul edib YENİLƏNİB

    Prezident İlham Əliyev Finlandiyanın ölkəmizdə yeni təyin olunmuş səfirinin etimadnaməsini qəbul edib YENİLƏNİB

    Prezident İlham Əliyev Finlandiyanın ölkəmizdə yeni təyin olunmuş səfirinin etimadnaməsini qəbul edib YENİLƏNİB - narine aliyev

    Azərbaycan Respublikasının Prezidenti İlham Əliyev noyabrın 22-də Finlandiya Respublikasının ölkəmizdə yeni təyin olunmuş fövqəladə və səlahiyyətli səfiri xanım Kirsti Narinenin etimadnaməsini qəbul edib.

    AZƏRTAC xəbər verir ki, səfir Kirsti Narine Finlandiya Prezidenti Sauli Niinistönün salamlarını dövlətimizin başçısına çatdırdı və etimadnaməsini Prezident İlham Əliyevə təqdim etdi.

    Azərbaycan Prezidenti Finlandiya Prezidentinin salamlarına görə minnətdarlığını bildirdi, onun da salamlarını Finlandiya dövlətinin başçısına çatdırmağı xahiş etdi. Prezident İlham Əliyev Finlandiya Prezidenti ilə ikitərəfli və beynəlxalq təşkilatlar çərçivəsində görüşlərini xatırlatdı. Dövlətimizin başçısı regionda vəziyyətin dəyişdiyini və regional əməkdaşlıq üçün geniş imkanların yarandığını vurğuladı.

    Səfir Kirsti Narine ölkələrimiz arasında çoxlu oxşarlıqların olduğunu dedi, əlaqələrimizi genişləndirmək üçün imkanların mövcudluğunu qeyd etdi. Səfir Azərbaycanın Qoşulmama Hərəkatına uğurlu sədrliyini yüksək qiymətləndirdi.

    Görüşdə Azərbaycanla Avropa İttifaqı arasında əməkdaşlığın, regionda sülhün və sabitliyin gücləndirilməsi, həmçinin qarşılıqlı maraq doğuran digər məsələlər ətrafında fikir mübadiləsi aparıldı.

  • Eller neden bolluk icinde!

    Eller neden bolluk icinde!

    Finlandiya’da yaşıyorum. Burada insanların yaşam standartları genel olarak oldukça iyi. Yoksul insanlara rastlamak çok zor. Alkol veya narkotik madde ya da kumar gibi bağımlılığı olmayan biri kimseye muhtaç olmaz. Gerekirse devletten barınma ve geçinme desteği alır. - helsinki finlandiya

    Finlandiya’da yaşıyorum. Burada insanların yaşam standartları genel olarak oldukça iyi. Yoksul insanlara rastlamak çok zor. Alkol veya narkotik madde ya da kumar gibi bağımlılığı olmayan biri kimseye muhtaç olmaz. Gerekirse devletten barınma ve geçinme desteği alır.

    Buna rağmen ne gıdalar ne de eşyalar mümkün olduğunca israf edilmez. Çok gerekli olmadıkça bir şey satın alınmaz. Bir şeye ihtiyaç kalmamışsa ya ihtiyaç duyabilecek birine verilir ya da ikinci el mağazalarında ya da internetten satılır.

    Mesela çocukları olan bir aile ne kadar varlıklı da olsa ikinci elden kıyafet alır. Bir yıl sonra küçülenleri satar ve yeniden ikinci el kıyafet alır. Bazen bir şey almayacak olsa bile bit pazarında dolaşmaktan hoşlanır. Bu arada fincede kirppu bit, tori ise pazar demek. Aynı bizdeki gibi bitpazarı dedikleri kirpputori’den giyinmek hiç gocunulacak bir şey değildir. Aksine sizin sınırsızca tüketim çılgınlığından imtina edecek entellektüel seviyede olduğunuzu ve alçakgönüllülüğünüzü ortaya koyar.

    Burada gösterişli arabalar ve gösteriş düşkünlüğü yadırganır. Belki de soğuk iklim yüzünden gösterişli giyinen birine pek rastlamazsınız. İnsanlar iklime uygun ve rahat şeyler giyerler. Mesela yazın naylon terlikle gezen insanlar görürsünüz. Çünkü naylon terlikle plaja da gidersiniz, alışverişe de, tiyatroya da. Kolayca yıkanır, kolayca kurur. Kimse sizi yadırgamaz, ayıplamaz. Bir öğretmen de derse terlikle gelebilir hatta terlikleri de çıkarıp hoşlanıyorsa yalınayak ders anlatabilir.

    Ve artık terliklerini kullanmak istemiyorsa çöpe atmaz. 1 euroya satabilir. O bir euroya ihtiyacı olduğundan değil, terliğin ona ihtiyacı olan birini bulması için. Eğer bu terlik kullanılamayacak kadar eskimişse de geri dönüşüme atar ki doğayı kirletmek yerine yeniden bir ihtiyacı karşılayabilecek bir şeye dönüşebilsin.

    Matematik dünyası dergisinde okuduğum bir şeyi de paylaşıp bitireceğim. Bir okur soru köşesine neden matematikçiler hep eskimiş gömlekler giyerler diye bir soru göndermişti. Dergi editörü de henüz bitmemiş bir gömleği neden atsınlar ki diye cevap vermişti.

    Kimin ne diyeceğine takılmayıp üzerinde yaşadığımız gezegene saygı duyarak yaşayalım.

    Ne kadar az satın alıyorsak o kadar olgunuz. Ne kadar az çöp atıyorsak o kadar olgunuz. Emek verilerek üretilmiş her şey değerlidir. 1 lira değer biçilse bile o bir lira değerlidir.

  • SURVİVOR Çakalları ..

    SURVİVOR Çakalları ..

    Bir taraftan analar ağlıyor ve bir taraftan TV8 başına kitlenmiş büyük bir GRup var ..

    ACUN MEDYA ; Bu işleri yürütmekle görevlendirilmiş bir numaralı ajan medya’dır..
    4 adet zibidinin reklam panosudur..

    SLOGANI; Unuttur, dağıt, keyif ver ve düşünceleri saptır, yok et. Görevi budur.Bir taraftan analar ağlıyor ve bir taraftan TV8 başına kitlenmiş büyük bir GRup var .. - 20180330 225346.

    Şimdi bu SURVİVOR Denilen oyunun tarihçesi, nereden, nasıl geldiği, kimin icat ettiği konusunda sizlere uzun uzun bir bilgi vermeye ve anlatmaya gerek duymuyorum.
    Çünkü hepimiz biliyoruz ki bir İNGİLİZ ÜRÜNÜDÜR..
    İngiliz baronlarının kafa dağıtmak, stresten uzak kalmak için para ile tuttukları insanları orta yerde oynatıp, aslında diğer bir deyimle bir tür YARIŞ, KUMAR, BAHİS Oyunudur..

    İşte biz buna SURVİVOR Diyoruz..
    Ama ben işin bu tarafı ile ilgilenmeyeceğim..

    ××××××××××××××××××××××××××××××××××××××××

    Benim ilgilendiğim taraflar şunlar ;

    Birincisi; Beyinleri FORMATLAMAK için izlettirilen bir çeşit uyku ilacı..

    İkincisi; Siyasette kullanılan önemli bir araçtır.. İyi ve güçlü olan kazanır mantığını ortaya koymaktır..
    Aynı zamanda bir mesajdır..

    Üçüncüsü; Bir çeşit psikolojik tedavi yöntemidir..
    Köleliğe ilk adımdır..
    Amaç budur..

    ××××××××××××××××××××××××××××××××××××××××

    Biz simdi bütün bunları da bir tarafa bırakalım ve olaya şu pencerelerden bakalım..

    Survivör; Şu an ki sahip olduğumuz iktidarın amaçlarına ve isteklerine tamamen ters düşen bir oyundur..

    Ama nedense hacı hocalar çıkıp bunlar için bir yorumda bulunmuyorlar..

    Mesela ıssız ve sessiz bir ada’da, bir çadırda ERKEK VE KADINLARIN Yarı çıplak dolaşmalarına bir ses yok..
    Birlikte yatıp kalkmalarına bir ses yok..
    Mesela suya girdiklerinde (ıslandıkları zaman) her iki cinsin, cinsel uzuvlarının pekala belli olduğu gibi, ebadını bile kestirmek mümkün..Ve buna da bir ses yok..
    Göğüsler ortada cirit atıyor, bir ses yok..
    Birbirlerine sarıldıkları zaman, 180 derece sıcak temas halindeler, herşey apaçık ortada ve serbest, buna da bir ses yok..
    Daha sı, daha sı, daha sı..

    Neyse bu sonuçlar, bu yarışmanın bir yüzünü göstermekte..

    ××××××××××××××××××××××××××××××××××××××××

    Gelelim ikinci yüzüne ;

    Bu yarışmada kim kazanıyor ?
    Sana, size, ailene, çocuklarına bir faydası oluyor mu ?
    Ülkemize bir katkı sağlıyor mu ?
    Bütçemize bir getirisi var mıdır ?

    Yok..

    Kazanan ACUN..
    Kazanan 4 adet zibidi..
    Kazanan TV8..
    Kaybeden MİLLET..
    Kaybeden bizim AHLAK ve KÜLTÜRÜMÜZ..

    Bütün bunlara sessiz kalan bizim iktidar ..
    HANİ 24 SAAT DİN’DEN, İMAN’DAN BAHSEDİLİYORDU..!!

    ××××××××××××××××××××××××××××××××××××××××

    Bu ülkede, bir tarafta Anneler çocuklarının tabutlarını okşarken, diğer tarafta şen, şakrak, sorumsuz, robotlaşmış bir topluma dönüştüğümüzün ifadesidir survivor..
    Geldiğimiz nokta aslında çok vahim bir noktadır..
    Bir ülkenin ya çöktüğünün, ya da çökmeye yakın bir konuma geldiğinin göstergeleridir..

    Bizim makbule’ler-fatma’lar tv8 başında ve hiç birşeyden haberleri yok gariplerin..
    Uyutulduğunun farkında değiller.. Geleceğinin çalındığının farkında değiller..
    Çocuğunun yarın birgün bir ahlak çöküntüsü içerisinde büyüyeceğinin farkında değiller aptallar..
    Gelişmıs ülkeler gibi modern desen değiller..
    Akıllı desen değiller..
    Bir hayat güvenceleri yok..
    İş yok, güç yok. Kaygı yok, tasa yok..Parti peşinde gezip, 2 lokmaya talip edip, işte böyle SURViVORU SEYRETMEYE devam ederler..

    İşte böyle bir toplumu ikna edemezsiniz..
    İşte bu toplumun önünde, ağzınla kuş tutsan yine faydasız.
    Böyle bir toplumu ikna etmenin tek yolu, onun bildiği, anladığı dilden, onunla anlaşabilmektir..

    ××××××××××××××××××××××××××××××××××××××××

    Hani şu fetva veren yobazlar vardı ya ;
    Sahi onlar nerede ??

    Hani islamiyette su yaştaki çocukla evlilik yapılır, birlikte asansöre binilmez, başı açık öğrencileri görünce sinir olanlar, her cuma, cuma mesajlarını göndermeyi aksatmayanlar, başı açık bayanları tekmeleyenler, Metroda kadın erkek vagonlarını ayırmak isteyen ve aklıma gelmeyen daha bir sürü vs vs vs’li yobazlar ne bok yerler..

    ACUN TORPiLLi’Mİ ??

    O YOBAZLARA SESLENİYORUM ;
    İşte sana en büyük Ahlak ÇÖKÜNTÜSÜ Yaratacak olan programlar bunlar..
    Bunun için neden bir fetva vermiyorsunuz ??

    Ama tabii ki biz bu meselelerin nedenlerini biliyoruz..
    Oyunları biliyoruz..
    Yapılmak istenenleri biliyoruz..
    Ama inşallah herkes kendi kazdığı kuýuya kendisi düşecektir, en başta sen düşeceksin..

    Allah’ın Adaleti mutlaka tecelli edecektir..
    Bu bilerek ses çıkaramadığın programlar, önce senin kızının ve sonra senin oğlunun ahlaki vecibelerini bozacaktır bundan eminim..

    Mehti SARAÇ..

  • KADIN..

    KADIN..

    Yanında gördüğünde yüzünü güldüren..
    Olmayınca permerişan olduğumuz..
    Sıcak yastığın, yatağın..
    Çay ın, Kahve’n..
    Sigaran..

    Ve aslında Stres topun..
    Sağlık sunan hücrelerin..
    Yanlızlığını bitiren yaşam kaynağın..
    Görmeni sağlayan gözlerin..
    Edebinle yürümene vesile olan yardımcın.

    Ağzının tadı..
    Yediğin lokma..
    Verdiğin nefes..
    Içtiğin su..
    Yürüdüğün yol..

    KADIN ; CAN’DIR, CANAN’DIR..

    Zenginlikmi istiyorsun !!
    Al kafa dengi bir KADIN..

    Para-pul’mu !!
    Al kafa dengi bir KADIN..

    Mücevherat’mı !!
    Al kafa dengi bir KADIN..

    Mutlu olmak’mı !!
    Al kafa dengi bir KADIN..

    Dünya’nın kaynağı bir KADIN’DIR..
    KADIN icindir her mücadele..
    KADIN icindir döktüğün ter.
    KADIN icindir çalıştığın, cabaladığın.

    Rüya görüyorsan KADIN’DIR sebebi.
    Hayal kuruyorsan KADIN’DIR sebebi.
    Umutlarla yaşayabiliyorsan KADIN’DIR sebebi..

    Hangi taşı yerinden oynatırsan oynat SEBEBİ KADINDIR..

    CENNET MUTLULUĞU bile Kadınlar üzerine dizayn edilmiştir..

    Kadın ; Sonsuz bir mutluluğun simgesidir..

    Hayal et, beynindeki kadını..
    Ve onun icin neler vereceğini..

    O ki benim vesilem..
    O ki beni büyüten..
    O ki benim kahrımı çeken..
    O ki beni bu günlere getiren..

    Be hey gafil..
    KADIN’A el uzatılmaz.. Uzanan o elleri bana emanet etseler ve onları kırarken VİCDANIM bedenimi terkeder..

    KADIN, Allah’ın sana emanetidir..
    ELİN-KOLUN nasıl ki sana emanetse, KADIN DA sana emanettir..
    KADIN ; CAN'DIR, CANAN'DIR.. - IMG 20180308 231114 094
    Onu ye, iç, sev, okşa diye rabbim sana hediye etmiştir..
    KIYMETINI BIL.BIL.BIL..

    Mehti SARAÇ.

  • KADIN bir Dünya’dır, Dünya ise bir KADIN’DIR..

    KADIN bir Dünya’dır, Dünya ise bir KADIN’DIR..

    • BİR KADIN NASIL GÜZELLEŞİR VE NE İSTER, HAYAT NEDİR BİLİYOR’MUSUN ??
    • KADIN ; Bir Aşk’tır ve sonra bir şehvet..
    • KADIN ; Aslında bir hayattır..
    • Önce beyni ile sevişeceksin..
    • Sonra bedeni ile..
    • Esir edeceksin..
    • Yüreğine ve beynine…
    • Sonra dile ne dilersen..
    • Sana bir melek olur, cin olur, kedi ve köpeğin olur..
    • Kulun olur, kölen olur..
    • Onunla konuşurken off çekmeyeceksin..
    • Onunla sevişirken yer seçmeyeceksin..
    • Onunla yatarken sırtını dönmeyeceksin..
    • Onu da dinleyeceksin..
    • Güven vereceksin..
    • Hor görmeyeceksin..
    • Fikrine, zikrine saygı göstereceksin..
    • Ona sadece “” Kadınım”” diye hitap edeceksin..
    • Gözlerine bakarken bile onu özleyeceksin be ustam..
    • Kadın bir ustalıktır..
    • Bir zarafettir..
    • Büyük bir sanat eseridir..
    • Bunu asla ve asla unutmayacaksın..
    • Ona inanıp tapacaksın tapacaksın..
    • Kahven o olacak..
    • Çayın o..
    • Gazeten o..
    • Sevincin o…
    • Mutluluğun o…
    • Zevkin, sefan o olacak.
    • Yatağınız ateş gibi olacak ateş gibi be ustam..
    • Ellerini seveceksin..
    • Parmaklarını..
    • Tırnaklarını..
    • Gözlerini seveceksin..
    • Kaşlarını..
    • Kirpiklerini..
    • Boynunu öpeceksin..
    • Dudaklarını..
    • Dilini..
    • Ve kulaklarını..
    • Bazen onun çocuğu olacaksın..
    • Göğüslerini emeceksin..
    • Onları severken, öperken demleneceksin..
    • Kadın olduğunu ona her saniye hissettireceksin be ustam..
    • Kadındır..
    • Naziktir..
    • Duygusaldır..
    • Korkaktır..
    • Ürkektir..
    • Ona bir kalkan olup,koruyup, kollayacaksın..
    • Ağlatmayacaksın..
    • İnletmeyeceksin..
    • Zulmetmeyeceksin..
    • Esir gibi kullanmayacaksın be ustam..
    • Görüyorum ki ülkemde Kadınlar çok mutsuz, perişan ve yapayalnız..
    • Kaderine terk edilmiş yuvasız kuşlar gibi dışarda, çarşıda, pazarda sokakta..
    • İmdat dilenir olmuş bekçiden, hancıdan, yolcudan..
    • Elleri nasırlaşmış, ayakları şişmiş..
    • Hastalıktan, çaresizlikten ve yoksulluktan derbeder edilmiş..
    • Ey memleketim; Bu senin ayıbın..
    • Kadın bir Dünyadır..Dünya ise bir KADIN’DIR..
    • Ve bilin ki ;
    • Sen fakirsen, sen yoksulsan, sen üzgünsen, sen huzursuzsan, sen umutsuzsan, sen dertliysen, ve sen kederliysen sebebi üzdüğün bir kadındır be ustam..
    • BİR KADIN NASIL GÜZELLEŞİR VE NE İSTER, HAYAT NEDİR BİLİYOR'MUSUN ??
KADIN ; Bir Aşk'tır ve sonra bir şehvet..
KADIN ; Aslında bir hayattır..
Önce beyni ile sevişeceksin..
Sonra bedeni ile..
Esir edeceksin..
Yüreğine ve beynine...
Sonra dile ne dilersen..
Sana bir melek olur, cin olur, kedi ve köpeğin olur..
Kulun olur, kölen olur..
Onunla konuşurken off çekmeyeceksin..
Onunla sevişirken yer seçmeyeceksin..
Onunla yatarken sırtını dönmeyeceksin..
Onu da dinleyeceksin..
Güven vereceksin..
Hor görmeyeceksin..
Fikrine, zikrine saygı göstereceksin..
Ona sadece "" Kadınım"" diye hitap edeceksin..
Gözlerine bakarken bile onu özleyeceksin be ustam..
Kadın bir ustalıktır..
Bir zarafettir..
Büyük bir sanat eseridir..
Bunu asla ve asla unutmayacaksın..
Ona inanıp tapacaksın tapacaksın..
Kahven o olacak..
Çayın o..
Gazeten o..
Sevincin o...
Mutluluğun o...
Zevkin, sefan o olacak.
Yatağınız ateş gibi olacak ateş gibi be ustam..
Ellerini seveceksin..
Parmaklarını..
Tırnaklarını..
Gözlerini seveceksin..
Kaşlarını..
Kirpiklerini..
Boynunu öpeceksin..
Dudaklarını..
Dilini..
Ve kulaklarını..
Bazen onun çocuğu olacaksın..
Göğüslerini emeceksin..
Onları severken, öperken demleneceksin..
Kadın olduğunu ona her saniye hissettireceksin be ustam..
Kadındır..
Naziktir..
Duygusaldır..
Korkaktır..
Ürkektir..
Ona bir kalkan olup,koruyup, kollayacaksın..
Ağlatmayacaksın..
İnletmeyeceksin..
Zulmetmeyeceksin..
Esir gibi kullanmayacaksın be ustam..
Görüyorum ki ülkemde Kadınlar çok mutsuz, perişan ve yapayalnız..
Kaderine terk edilmiş yuvasız kuşlar gibi dışarda, çarşıda, pazarda sokakta..
İmdat dilenir olmuş bekçiden, hancıdan, yolcudan..
Elleri nasırlaşmış, ayakları şişmiş..
Hastalıktan, çaresizlikten ve yoksulluktan derbeder edilmiş..
Ey memleketim; Bu senin ayıbın..
Kadın bir Dünyadır..Dünya ise bir KADIN'DIR..
Ve bilin ki ;
Sen fakirsen, sen yoksulsan, sen üzgünsen, sen huzursuzsan, sen umutsuzsan, sen dertliysen, ve sen kederliysen sebebi üzdüğün bir kadındır be ustam.. MEHTİ SARAÇ - IMG 20180121 005028
    • MEHTİ SARAÇ
  • SÜPERBAHİS(BAHİS SİTESİ) CİDDİ ŞEKİLDE TÜRK VATANDAŞLARINI DOLANDIRIYOR

    SÜPERBAHİS(BAHİS SİTESİ) CİDDİ ŞEKİLDE TÜRK VATANDAŞLARINI DOLANDIRIYOR

    Öncelikle... - tumblr static bo88jbdbye8k8so4gsc4sc4osÖncelikle…

    —1—DİKKAT…!

    Tarih
    05/11/2017 01:09 EET
    Bahis referansı
    999387351
    Çeşidi
    Tekli
    Toplam bahis miktarı
    15.00 TRY
    Statü
    Geçersiz Bahisler
    (Potensiyel Kazanç)
    15.00 TRY
    Spor Bahis İçeriği/Bahis Türü / Seçiminiz Fiyat Handicap E/W Şartlar Sonuç
    Basketbol Santiago De Maria Women v Halcones de Sonzacate WomenMaç Kazananı (beraberlik hariç)Halcones de Sonzacate Women 67.0  

    Bu örneği verilmiş olan bahis, daha maç başlamadan bir müşterisi tarafından  67 ‘li orana oynanmış ve bu bahis sitesinin sistemi tarafından sorunsuz bir şekilde normal bir bahis gibi kabul edilmiş ve oynanmıştır…

    Maç belirlenen saatte ve gece başlıyor.. Bu oran kazanıyor.. Para müşterinin hesabına hemen yansıyor..
    Müşteri parayı çekmiyor, seviniyor ve sabah erkenden bu para BAHİS SİTESİ tarafından gasp ediliyor, müşterinin hesabından geri alınıyor..
    Bu mevzu ile ilgili arasında mesajlarla bir kaç konuşma geçiyor ve bahis sitesinin vermiş olduğu cevap şöyle ;
    Sayın Üyemiz
     
    Sorunuzun takibini kolaylaştırmak için bir yardım bileti oluşturulmuştur. Sizin bilet kodunuz  C-10487436. 
    Lütfen bu kodu bizimle tekrar iletişime geçtiğinizde kullanınız.

    Teknik bir arıza sonucu o maça ve orana yapılan tüm bahisler iptal edilmiştir. Konu ile ilgili site kurallarında belirtilen tüm maddeler sizin için aşağıda belirtilmiştir. 

    2.5 Superbahis herhangi bir bahisi veya bahisin bir bölümünü her hangi bir gerekçe göstermeden, istediği zaman iptal etme hakkına sahiptir. Buna ek olarak Superbahis, bir müşterinin hesabını kapama ve hesaplarındaki bakiyeyi başka bir açıklama yapmadan iade etme hakkına sahiptir. Bu durumda bekleyen bahisler kabul edilecektir.

    2.11 Bütün fiyatlar bir bahisin yapıldığı zamandaki değişime ve düzeltilmesine bağlıdır. Superbahis, duyurma, ilan etme ile fiyat veya sonuçları işaretleme dahil olmak üzere kasıtlı olarak yapılan veya Superbahis kurallarına uymayan bahislerin kabul edilmesi ile hiçbir yazım, insan veya yazılım hatasından sorumlu tutulamaz. Yanlış bir fiyattan bahis kabul edildiği takdirde Superbahis, yapılan bahisi geçersiz ilan etme hakkını saklı tutar.

    2.12 Superbahis, oynanmamış ve/veya iptal edilmiş oyunlara yapılan bahisler dahil olmak üzere herhangi bir bahisi reddetme veya iade etme hakkını saklı tutar. (Herhangi bir özel oyun kuralına uygun olarak)

    Daha fazla yardım istediğinizde lütfen bize bu emaili cevaplayarak ya da canlı sohbet servisimizi kullanarak (iş saatlerimiz) içinde bize ulaşmaktan çekinmeyiniz.
     
    Superbahis Destek Takımı
    info@superbahis.com
    C-10487436 -ref:_00D208VAS._500D01aKwbo:ref

    Bunun adı ne demek biliyor musunuz ??? BEN PARANIZI İSTEDİĞİM ZAMAN ALIRIM; KULLANIRIM; GASP EDERİM VE SANA’DA DANIŞMAM…

    Bir kaç tane de çakma kural koymuş ve millete, müşteriye dayatıyor..

    MÜŞTERİNİN CEVABI ; 
    ((—–05.11.2017 tarihli ve saat 11.01 de oynamış olduğum ID999387351 nolu bahis ve İşlem referansı -15887863571 ile kabul edilen bahsim normal kurallar çerçevesinde oynanmış ve bahis sonunda mac oynanmış ve kazanmistir..sistem doğal olarak  15887837918 işlem referansı ile kabul etmiş ve kazanılan meblağı Hesabıma aktarmıştır.. Tüm gün hesabım da olan PArA neden geçersiz sayılıp izinsiz hesabımdan alınıp el konulmuştur??
    O BAHİS KABUL EDİLİP ONAYLANMIŞ İSE ÖDEMEK ZORUNDASINIZ…ÖYLE İŞİNİZE GELMEYEN ŞEYLERİ KURAL DİYE GÖSTERİP BİZLERE Yani müşterilere dayatma hakkınız yoktur..o zaman siz kafanız estiginde kural böyle diye herkesi dolandırıyorsunuz demektir…mac kazanmıştır ve sizin oran hakkında, yanlıştir,yuksektir veya başka bahanelerle karşımıza gelme hakkımız yoktur…hesabımdan izinsiz, hükümsüz ve gasp edilircesine kesilen 1005.00 TL yi hesabimda istiyorum. Aksi halde İngiliz kumar mahkemesi ve diğer yurt içindeki gazete ve basını kullanarak Superbahis dolandırıcılığı hakkında türk kamuoyuna manşet haberlerle duyurmak zorunda kalabilirim.. YANİ 1005 TL SİZE BELKİ 1005 MİLYON EURO VEYA DOLAR ZARARA SOKUP MÜSTERİ CEVRENİZDE BUYUK KAYGİ UYANDİRACAKTİR…ŞU AN HAKLIYIM VE PARAMİN İADE SİNİ İVEDİLİKLE İSTİYOR SAYGILAR SUNUYORUM..—–))
    MÜŞTERİ HAKLI Tabii ki… Bu bir tane örnekti…
    —2— DİKKAT ….!
    Yoğun olarak bahis oynayanlar dikkat ;
    Seri bir şekilde yaptığınız bahisleri takip edemiyorsunuz ve ”Nasıl olsa sistemde kayıtlı” diyerek rahatça oynuyor ve takip edemiyorsunuz..
    Bazen hangi maça ne verdiğinizi unutuyorsunuz ve kazandığım zaman nasıl olsa ”param hesabıma geçer” düşüncesine kapılıp sistemin başına ne çoraplar ördüğünü bilmiyor garibim…
    Evet sistem seni DONUNA KADAR Dolandırıyor sen farkında bile değilsin.. Bazen mesela Tenisler de veya Basketbol, Futbol hiç fark etmiyor 7,nci oyuna verdiğini düşünüyorsun ama bir bakıyorsun’ki  8’nci oyun olmuş ve sen bekliyorsun kazandım diye , işte öyle değil sistem senden çalıyor…
    Bunu kimlere yapıyor ; Çok bahis oynayan, yüklü para yatıran ve bir seferde 40-50 kupon birden yapan insanlardan rahatlıkla çalabiliyor çünkü onların, izleme ve kayıt etme şanları pek yok, hem kaayıt altına alsalar bile sistemin son hali geçerli olduğu için bir hak iddia edemiyorlar.. Bunu yapan bahis sitesi de şu ana kadar SÜPERBAHİS sitesidir.. Örneği vardır kayıt altındadır…
    —3—DİKKAT…!
    Başka ne yapıyor ; Eğer bir sorun varsa ve bunun için bir kuralları yoksa, izah edilememişse hemen 1 saat sonra bir bakarsınız ki o yönde veya ona yakın, kendi menfaatleri yönünde hemen sisteme bir KURAL İlave ediliyor… Ve bunu hemen getirip ÖNÜNE KOYUVERİYORLAR Bu sahtekarlar ordusu..
    —4— DİKKAT…!
    Eğer yüklü bir para kazanmışsanız ve para çekme talimatı vermişseniz hemen parayı 300-500 tl gibi anında hesabına yollamıyor..
    Önce kırk dereden su getiriyor, çok olmazsa bilgi güncellemesi istiyor, bir takım belgeler ve bilgiler göndermenizi istiyor, sayfanızı bir kaç gün dondurabiliyor, iletişim yollarını kesebiliyor ve sizi iyice bunaltıp, psikolojik baskı, öfke ile tekrar KUMAR OYNAMAYA; BAHİS YAPMAYA Zorluyor ve tabii ki hepsini kaybediyor, üzerine bir soğuk su içmekten kendinizi alıkoyamıyorsunuz…
    DAHA Bir çok nedenleri size sayabilirim ama şu an açık ve net bir şekilde görülen şeyler bunlardır..
    Bu yüzden sizleri ve TÜRK MAKAMLARINI Özellikle bu SÜPERBAHİS Konusunda daha hassas davranmalarını temenni ediyorum..Öncelikle... - superbahis inceleme
    Gerçekten büyük bir GASPÇI ve DOLANDIRICI Çetelerinin ortak düzenlediği, piyasaya sunduğu sinsi ve akılcı bir sahtekarlar ordusu sitesidir…
    Güvenilir değildir, paranızı çöpe atarsınız ve bu tür BAHİS SİTELERİ içerisinde en GASPÇI ve DOLANDIRICI Siteler SÜPERBAHİS ve BETTSON adında bir başka sitedir..
    Bu sitelerden uzak duralım.. İnternette ”güvenilir”kodu ile sizi aldatan bir çok site güvenilir değildir…

    Bu durumda yapmanız gereken şey, bariz ve elle tutulur müşküllük durumlarınız varsa ve iyi ingilizce bilen bir arkadaşınız veya bir TERCÜME Bürosuna giderek bir dilekçe, müracaat formu düzenleyerek İNGİLİZ ( Gamblingcommission ) Mahkemesinde dava açmanızdır..
    İnternetten detaylı incelemeleri yaparak buraya ulaşabilirsiniz…..
    Mehti SARAÇ
  • Finlandiya Büyükelçisi: “Türkiye’ye daha çok Finli gelsin istiyoruz”

    Finlandiya Büyükelçisi: “Türkiye’ye daha çok Finli gelsin istiyoruz”

    Finlandiya’nın Ankara Büyükelçisi Nina Irmeli Vaskunlahti, “Türkiye’ye Finlandiya’dan daha çok turist gelmesini istiyoruz” dedi.

    Finlandiya'nın Ankara Büyükelçisi Nina Irmeli Vaskunlahti, "Türkiye'ye Finlandiya'dan daha çok turist gelmesini istiyoruz" dedi. - 66589

    Sağda: Büyükelçi Vaskunlahti

    Büyükelçi Vaskunlahti, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı (EBSO) ziyaret etti.

    Ziyaretin amacının iki ay önce atanan Büyükelçi ile tanışmak ve Türkiye ile Finlandiya arasındaki işbirliğini arttırmak olduğunu kaydeden Yorgancılar,

    “Türkiye ile Finlandiya arasındaki ticaret hacmi 1 milyar 600 milyon dolar. 300 milyon dolar ihracat, 1 milyar 300 milyon doları ise ithalat. Bu yılın ilk dokuz ayı itibari ile 980 milyon dolarlık ticaret hacmimiz var. Finlandiya’dan tekstil ve kağıt ürünleri önemli ithal ürünlerimiz. İzmir’de 3 tane Finli firma bulunuyor. Bu sayının artmasını ümit ediyoruz. Büyükelçi’ye başarılar diliyorum” diye konuştu.

    Finlandiya Büyükelçisi Vaskunlahti de işbirliği yapmanın önemli olduğunu ifade ederek, “İzmir’e ilk gelişim ama son olmayacak. Türkiye’ye Finlandiya’dan daha çok turist gelmesini istiyoruz” dedi.

    ileFinlandiya Büyükelçisi: “Türkiye’ye daha çok Finli gelsin istiyoruz”.

  • ‘Türkiye dünyada herhangi bir AB devletinden etkili’

    ‘Türkiye dünyada herhangi bir AB devletinden etkili’

    AB ülkelerinden Finlandiya’nın Dışişleri Bakanı Stubb, Financial Times ile mülakatında Fransa gibi AB ülkelerinin, Türkiye’nin AB üyeliğini bloke etmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirirken “Ben, Türkiye’nin, dünya siyasetinde herhangi bir AB devletinden daha etkili olduğuna inananlardan biriyim” dedi.

    AB ülkelerinden Finlandiya'nın Dışişleri Bakanı Stubb, Financial Times ile mülakatında Fransa gibi AB ülkelerinin, Türkiye'nin AB üyeliğini bloke etmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirirken "Ben, Türkiye'nin, dünya siyasetinde herhangi bir AB devletinden daha etkili olduğuna inananlardan biriyim" dedi. -

    ANKA

    Londra- AB ülkelerinden Finlandiya’nın Dışişleri Bakanı Alexander Stubb, Financial Times gazetesi ile yaptığı mülakatta AB üyesi 27 ülkenin ulusal savunma politikalarını daha iyi koordine etmeleri gerektiğini vurguladı.

    ‘AB eskisi kadar seksi değil’

    “ABD’nin Avrupa’daki varlığının daima süreceğine inanmıyorum” diyen Stubb “ABD, Avrupalılardan başka ortaklarla ile flört ediyor. AB eskisi kadar seksi değil” ifadelerini de kullandı. NATO üyesi olmayan Finlandiya’nın Dışişleri Bakanı Stubb, mülakat sırasında Türkiye’ye değinirken de Fransa gibi AB ülkelerinin, Türkiye’nin AB’ye katılımını bloke etmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Stubb şunları söyledi: “Ben, Türkiye’nin, dünya siyasetinde herhangi bir AB devletinden daha etkili olduğuna inananlardan biriyim. Eğer Türkiye’nin Batı Balkanlar, Afrika Boynuzu, Basra Körfezi ve İran’daki rolüne bakarsanız, doğu ile batı arasındaki kilit rolü çok büyüktür.”