Arkadaslarım.
Turkish Forumyönetiminin Türk Ermeni protokolleri konusunda analizi ve görüsü
Sayın E. Buyukelci Pulat Tacar bey tarafından Aşağıdaki satırlarda son derece sade ve acık bir üslup ile size sunulmuştur.
Bizim bugünkü görüşümüz, Turkiye nin bu sorunu tek başına çözmeye gücü yoktur. Ermenistan ise Karabag’dan vazgeçmemek için her turlu Politik oyunu deneyecektir.
Turkiye ve Ermenistan’ı imza atmaya zorlayan ABD Ve Rusya ise bütün kozları ellerinde tutmaktadır. Bu Ağabeylerimiz ile Her üç devlet (Turkiye-Azerbaycan-Ermenistan) arasında, ağabeylerimizin isteklerine dayalı oyun devam edecektir.
Oyunu dikkatli oynamaz isek, Oyunu dikkatli oynayabilecekleri doğru olarak seçmez isek, zayıf bir anımızda oyunu kaybetmememiz için hiç bir sebep göremiyorum. “Su Uyur Düşman Uyumaz” atasözü’nü yasadığımız müddetçe unutmamalıyız.
Su an için Turkiye yi içerden kemiren onu ya bir Iran yapmak isteyen ya da toprak bütünlüğünü bölmek isteyen güçler hazır olarak beklemektedir. Turkiye ye “Osmanlının devamı Olacaksın Diyen” ve hatta ona Musul ve Kerkuk ü verip kendisi için yönetmesini isteyen bir Dis güç de mevcuttur.
İhtiraslarını, maddi çıkarlarını Turkiye nin üzerinde tutan Türkiyeli politikacılar ise her zaman olacaktır. Bu politikacıların aramızda olacağını Ulu Önderimiz bize maziden yolladığı. Asırlarca ileri gören mesajları ile Nutukları ile acık olarak belirtmiştir. Bu konuda daha fazla yazmaya lüzum yoktur.
Arkadaşlarım. Şayet ulusumuzun liderliğini yapacak kişi veya kişiler, Ulu önderimize yakin bir şekilde Turkiye yi ve Turkiye nin gücünü bilmiyorlar veya anlayamıyorlarsa, Kuvvetli bir Dis politika kuramıyorlarsa ve Uniter devlet yapısını sağlam bir şekilde sağlayamıyorlarsa. Protokoller sıfıra sıfır ve elde var sıfır olarak mevcudiyetini devam ettirecektir.
Bu protokolleri onaylamanın veya onaylamamanın buğun için bir mana ve ehemmiyeti cok buyuk degildir. Bekleyelim, görelim ve bize düseni yapmaya devam edelim. Unutmayalım ki Turkiye yi Turkiye yapan Sivil Toplum Kuruluşları ve bu vatana kanlarını, canlarını adamış olan Şehit ve Gazi aileleridir. Hepimiz bunların bir parçasıyız, SON SOZ BIZLERIN, Bu vatan için karşılık beklemeden çalışan, didinen ve ölmeyi göze alanların
Hürmetlerimle
Dr. Kayaalp Buyukataman, Başkan
Turkish Forum – World Turkish Coalition
Pulat TACAR, Retired AmbassadorUNESCO, Vice President of Turkish National Comission
From: Pulat Tacar [tacarps@gmail.com]
Sent: Friday, October 16, 2009 11:17 AM
To: turkish-forum-advisory-board@googlegroups.com
Subject: [TFAB:6219] Protokoller
Degerli TF katilanlari
Soykitimi savlari ve Ermeni Turk iliskilerinin hukuksal ve psikolojik yonleri konusunda bir kac makale yayimlamis oldugum halde, Zürih’te imzalanan Protokoller konusundaki gorus degis tokusuna neden katkida bulunmadigimi mesaj yollayarak ve telefon ederek soranlar ve suskunluguma farkli anlamlar yukleyenler oldu. Oysa, bu konuda soylenebilecek her sey soylendigi icin. naciz goruslerim bilineni tekrar etmekten ibaret olacagi kaygisi agir basmaktaydi.. Ben de ayni seyleri sakiz gibi cignemekten bikmistim. Hatta Erkaniharblerin pek mebzul oldugu bir ortamda, “Fussvoelker’e” (ayak takimi diye de terceme edilebilir) dahil olmayi bir ayricalik saymis ta olabilirim.
Goruslerimi ozetlemem gerekirse, ( soykirim iddialarina sonra donecegim) kimi Ermenilerin Dogu Anadolu topraklarinin bir bolumunu Bati Ermenistan olarak nitelemelerinin hukuksal ve fiili olarak bir deger tasimadigi gorusundeyim. Bu, provokasyon, densizlik ya da bir dudak istimnasidir (bilmeyenler icin yazayim “masturbation” demektir ) bence; Bu fillleri yegleyenler de maasallah pek mebzul…
Bu nedenle protokollerde var olan uluslararasi metinlere yollama yapilmasini diplomatik metinlerde sikca kullanilan bir yontem olarak degerlendirdim. Amiyane tabirle , “Ayvaz kasap, hepsi bir hesap” ta derler buna
Kars Anlasmasina dogrudan atif yapilmamis bulunmasi konusunda, Ermeni yoneticilerinin Ermenistan ile Azerbaycan arasindaki toprak ve sinir ihtilaflari pozisyonlarina odaklandirmak gerekir . Ne de olsa Ermeniler, Azerbaycan topraklarini bilfiil isgal etmis durumdalar ve Yukari Karabag’da kabul edebilecekleri bir cozume ulasmaga cabaliyorlar.
Protokoldeki yollama ise ise Kars Anlasmasinin Turk-Ermeni sinirini ilgilendiriyor. Esasen imzadan once de Ermeni Hukumeti sozcusu Kars’ta saptanan Turk-Ermeni sinirini kabul ettiklerini soyledi. Bunu rahmetli Hrant Dink te bir kac kez yazmisti.
Ben Ermeni diyasporasinin bu konudaki tepkisine onem vermiyorum. “Batı Ermenistan pasaportu” konusunda dolasan mesaji da alay yonu agir basan bir tebessumle karsiladim. Bundan iki yil once Paris yakininda Versailles’da Batı Ermenistan konusunda bir toplanti da yapilmisti. Eveeet. İt urur kervan yurur. “Caniniz cok ister ise , gel de al ” dersiniz.
Ote yandan, Turkiye’den toprak talep edenler sadece bazi Ermeni fanatikleri degil. Suriye Hatay konusundaki taleplerinden resmen vazgecti mi? En azindan vazgectigini resmen aciklamadi. Karakolarda, okularda Suriye haritalari Hatay’i Suriye sinirlari icinde gosteriyor. “Oh olsun, pek iyi yapiyorlar” demiyorum. Kimliklerinin bir parcasini olusturan dogmalar derinlere inmistir. İz birakmistir. Bu yaralar zamanla kabuk bağlar. Kabuk dusunce de sacede ustu kapanmis bir yara izi kalirUzun zamanda unutulur.
“Su haritalari bir kaldirin da oyle el sikisalim” demeyen Hariciye Vekilimiz basta olmak uzere Turkiye Suriye sinirini ayiran baryer el ustunde tasinarak sembolik olarak kaldirildi iki gun once. Maasaallah, ” Yeni Mezopotamya uygarligindan soz ediliyor gunumuzde (Davutoglu); veya Osmanli Milletler Toplulugu’nun yeniden olusturulmasindan dem vuruluyor (Hasan Celal Güzel) Ne güzel…? Bu gunlerei de gorduk. Allah istikbalimizi hayir etsin…
Gecen ay bizi ziyaret eden bir AB temsilcisi ile yaptigim gorusmede AB Turkiye’yi dislamaga devam ederse, akacak su yolunu bulur , ama akacağı yon dogu veya guney olur diye soylesmistik.
Dun sayin Basbakan Iraklilara soyledi : Firat uzerinden Irak’a saniyede ortalama 550 litre su veriyormusuz. Bunu saglamak icin gerektiginde Ataturk barajini baska kaynaklarla beslemekteymisiz. Sinifta kalmis ogrenci gibi sasirdim, kaldim… Yaa Huuuu bu Firat Suriyeye akmiyor mu? Dicle uzerinde baraj mi yaptik ta Irak’in suyunu kestik? Yas ilerledikce insan cografyasini da sasiriyor…. Vay halime. Peki Irak’in suyunu Suriyede yapilan baraji dizginlemiyor mu? Peki Asi’nin suyunu Suriye kesmiyor mu ? Uzatma diyecekiniz. Kisaltayim.
Bu gelismeler, Turkiye’nin dunya uzerindeki konumunun yeniden cizilmege baslanmasi nin adimlari sayilabilir mi? Dun askeri tatbikatin uluslararasi kanadinin iptal edilmesi (ertelenmesi diyelim isterseniz) “stratejik derinlik” duvarinin ustune bir tugla daha konulmasi anlamina geliyor mu?
Bunu alkislayanlar Arap ulkeleri tarihini biraz okumali bence…Suudiler ile Suriyeliler arasindaki gerginligin tam bu sirada bir kac derece birden yukselmesinin anlami nedir? diye sorarak, sorunun yanitini veremeden ve dagitmadan, “esas oglana” yani ana konumuza doneyim ve gelecege yonelik bazi tahminlerde bulunayim:
a) Azerbaycan ile Ermenistan arasindaki sorunun cozumu bir kac asamada olabilir. İlk etapta 5 veya 7 reyon Azerbaycan’a iade edilir. Ermenistan’i Yukari Karabag’a baglayan koridor Ermenistan tarafindan korunur. Azerbaycan’i Nahcivan’a baglayacak koridoru ise vermek istemeyecektir Ermenistan. Rusya kolunu bukebilir mi? Gorecegiz.
b) Daha sonra , buyuk cogunlugu ( tamami dememek icin) Ermeni nufusundan olusan Yukari Karabag ‘in statusu tartisilacaktir. Adina konfederasyon mu denir, tam ozerklik mi denir ? bilemem , ama burasi ilk asamada Ermenistan’a baglanamaz ise kuramsal olarak Azerbaycan icinde gozuken ama bilfiil ordan ayri olan bir bolge durumuna donusur. Ayni modele Gurcistan’da da rastlamaktayiz. Rusya Gurcistan icin de gecerli bir emsal olacagi icin boyle bir cozume yonelecektir. Ya da Kosova’ da pazarlanan ornek te bir cozum olabilir. Avrupa Birliginin saman altindan su yuruterek Bosna’da Sirpska Republika icin uygulamaya koydugu cozum de bir secenektir. Begen, begendigini al…
( Meraklisi hemen not etsin: bu modellerin KKTC icin uygulanmasi tabudur, yassahtir hemserim …)
c)Turkiye Hukumeti ve TBMMdeki Adalet Kalkinma Partisi cogunlugu acisindan yukarida (a) da belirtilen etap protokolun TBMM’de gorusulup ,”onaylanmasina izin verilmesi” icin yeterli midir?
(Bilen, bilmeyen icin bir parantez daha acayim. Zira, basin ve TV yorumculari yalnis konusuyor… Anayasamiza gore TBMM uluslararasi anlasmalari onaylamaz. Hukumet tarafindan onaylanmasinı uygun goren bir kanunu onaylar. Arada fark var. Onaylanmasi uygun gorulurse Hukumet takdir edecegi bir zamanda bunu onaylar veya onaylamaz , bekletir..)
Bu sorunun yaniti da pek belli degil. Basbakanin bazi sozleri Yukari Karabag’da cozum alaninda ilerleme kaydedilmesini yeterli olacagina isaret ediyor. Baska sozleri ise ” cozum ” kosulunu vurguluyor.
Esasen bizde dananin kuyrugu da bu nedenle kopacak. Muhalefet , hukumeti sozunu tutmamakla elestirecek. Yani “cozum” denilen sey neleri kapsar?
Zira, Yukari Karabag sorununun yukarida (b) de ele alinan cozumu icin koprunun altindan daha cok su akmasi gerekecektir. Tam olarak cozum beklenirse protokollerin onayi cok -ama cok- bekler. Bu da arkalarinda ayakta durarak ogrencilerinin gorevlerini yapmalarina nezaret eden hocalarimizin canini sikar. Kuran kursu hocasi gibi Hoca efendi gibi sallarlar sopayi, “yoksa mamanizi keseriz” derler… Netekim..(Sayin Evren cumlelerinin sonunda hep netekim” derdi. O donemden kaldi bu kotu aliskanlik )
Protokoller konusunda soylenecek epey sey var. Ama baskalarini tekrar etmemek icin susayim ve gumus yerine, altin alayim . Gene de bir hususa işsaret etmeden duramayacagim:
Tarih Komisyonu denen komite, ya toplanir, ya toplanmaz. Toplanmasi gecikir diyelim daha dogru olur. Toplanir ise soykirimi konusunun (tabusunun) ele alinmasini Ermeni tarafi kesinlikle kabul etmez.
Soykirimi : yani a)1915 doneminde vuku bulan olaylarin 1948 sozlesmesine gore soykirimi sucu sayilip sayilamayacagi konusu.
yani b) o olaylarin faillerinin, Osmanli Ermenilerini sirf Ermeni olduklari icin yok etme kastini tasiyip tasimadiklari konusu
esas itibariyle bir hukuk ve yargi sorunudur. Boyle bir kasit bulundugunu en ufak bir kuskuya yer vermeden isbat edilmesi gerekiyor. Bosna soykirimi davasinda
Uluslararası Adalet Divani boyle dedi.
Ermeniler ve onlari destekleyenler bunun gerceklesemeyecegini cok iyi biliyorlar. Bu nedenle siyasal anlamda soykirimi terimini ortaya attilar. Bir de “varligi tartisilamayacak tarihsel gercek” terimi var. Bu ikinci terim Holokost’un varligini inkar edenlere acilan davalar munasebetiyle Avrupa İnsan Haklari Mahkemesi ictihatina girdi. İsvicre Mahkemeleri ve isvicre Federal
Mahkemesi ise iki kararinda buna atif yapti. İlk kararinda ise Ermeni soykiriminin inkarini suc saymadi . (Bu konuya merak duyan TF okuyuculari servis edilen iki makalemi okuyabilirler. Uzun konu burada tekrar etmeyeyim )
Simdi ise 2010 yilinda yururluge girmesi beklenen AB Adalet ve İcisleri Bakanlari Konseyinin kabul ettiigi bir Yonerge var onumuzde. Bu Yonerge 1948 Sozlesmesi kurallarini cigneyerek ulusal mahkemelere yetkili mahkemenin kararini beklemeden once, soykiriminin yadsinmasini suc sayma yetkisini veriyor. Daha dogrusu bu secenek uye ulkelerin Yonergeyi onaylarken kabul edebilecekleri seceneklerden biri. Bir cesit “Demokles kilici” denebilir.
Tarih Komisyonuna doneyim:
Efendim, kurulacak komisyon bir yargi organi degildir. Oraya bazi belgeler ve veya veriler getirir uzmanlar.Bu belgelerin icerdigi fiillerin soykirimi sayilip sayilmadigina karar veremez uzman komitesi. tartiğsamaz da. Diyelim ki yetkili olmadigi halde konuyu acti birileri.Bunlardan bir bolumu soykirimi sayilir diyecektir. Bir bolumu sayilmaz diyecektir. Ayrica hepsi soykirimi sayilir dese bile, bunlar yargic degil ki. Ayni gorusu paylasmayanlari temsil etmiyor ki.
Esasen olaylarin soykirimi oldugunu dusunenlerin gorusleri ile soykirim niteligi yoktur diyenlerin de gorusleri de degismez . Zira,Dogmadir bu. Dogma kayasini parcalamak hemen hemen imkansizdir.
Bu nedenle bazi hukumet uyelerimizin “komisyonun varacagi sonucu kabul ederiz” seklindeki ifadeleri yersizdir kanisindayim .
Calismaya baslayacak komisyonun, soykirimi iddialarini ileri surenlerin soylem ve faaliyetlerini durdurmayacagini simdiden bilmemiz ve olasi senaryolari buna gore sekillendirmemiz gerekir .
Diyaspora gibi Ermenistan Cumhuriyeti de 1915 olaylarinin soykirimi niteligi tasimadigini soyleyemez. Sayin Disisleri Bakaninin, Zurih’te yapmak istedigi konusmada son derecede ilimli bir ifadeyi bile dinleyemediler. Soykirimi hukuku konusunda konusmak uzere Mart 2009’da Stokholm’e gidecektim. . Ele alacagim konulari sinirlamak istediler ve sadece Avrupa Parlamentosunun soykirimina iliskinm kararlari konusunda konusabilirsiniz , baska soz ederseniz sozunuzu keseriz dediler Su sirada bu hastalğiklarinin tedavisi yoktur.
Bu nedenle, kurulacak komisyonun dolayli bile olsa soykiriminin varligini yadsiyacak belgelerin aciklanmasi konusunda bire mutabakat saglayamayacagi kanisini tasiyorum.
Olsa olsa taraflar tarihte vuku bulan olaylar hakkinda belge teati edebilirler. Viyana’da kurulan bir uzlastirma girisimi bunu denedi. Ermeniler bizim belgelerimizi aldilar, kendileri belgelerini vermediler. Zira verirlerse “o konuyu ve o tabuyu ” tartismaya acmis olacaklardi.
Bu durumda, protoklou hatali okumuyorsam ve yalnis tefsir etmiyorsam, isgal edilen Azeri topraklari alaninda bir gelisme saglanir da TBMM ptotokollerin onaylanmasini uygun gorur ise ve Hukumet te onaylar ise, sinirlar acilacak ve diplomatik iliski kurulacaktir. Komitelerin kurulmasi ise daha sonraya atilmist,r protokoldeki takvimde. orun buradadair. Bu durumda Ermeni tarafi bizim soykirini savini gecersiz kilacagini umdugumuz Komitenin faaliyetini engelleyecek, her turlu bahane ile erteleyecektir. –Bu konuya ve arzettigi tehlikeye Sayin Profesor Suheyl Batum da bir konusmasinda degindi ve dogrusunun Komitelerin sinir acilmasindan once calismaya baslamasi oldugunun altini cizdi. eyse, simdiden hazirlikli olalim diye istitraten yazdim.
Komite basarisiz olursa ne olacak? Turkiye diplomatik yoldan veya bilim adamlarini soykirimi savi ile karsilasilan ulkelere yayarak, konunun tartismali oldugunu ve o fiilerin varligi tartisilamayacak olcude bir soykirimi sayilamayacagini anlatmaga calisacak. Yani karsi gorusunu anlatacak. Karsi gorus ise olaylarin mukatele oldugu kelimesinde dugumlenir kanisindayim.
Bu son derecede hassas bir konudur ve kanimca ” carikli” amatorlerin insafina birakilamayacak derecede ozen ister. İkna sureci konusuna Tanitim sorunsalini ele alan bir baska incelememde deginmistim.
Daha acik soyleyeyim : Isvicre’de Federal Mahkemenin aldigi beraat kararindan sonra Dogu Perincek’in ve daha sonra uc Turk vatandasinin soykirimini inkar nedeniyle mahkum edilmesinin ardinda, o ulkede yapilmak istenen provokasyon yatmaktadir. Bunu birinci elden biliyorum . Bu nedenle Talat Pasa Komitesi faaliyetlerinin ulkemize ve davamiza bir yarar saglamadiigi kanisinday,m. Asiri sagci, yabanci dusmani İsvicre Halk Partisinin Baskani ve o zamanlar Adfalet Bakani Blocher , Sn. Perincek’i ve onu destekleyenleri oyuna getirmistir. Perincek te İsvicre’de halk oyu ile degistirilmis bulunan Ceza Yasasinin yeniden eski haline getirilmesini isvicredeki eylemleri ile saglayacagini iddia etmisti. Oysa Blocher, yabancilara hakaret edebilmenin veya irk ayrimciliginin İsvicrede cezasiz kalmasini istiyordu. Tum Avrupa ülkeleri gibi İsvicre de Ceza Yasasina irk ayrimciligi ve yabanci dusmanligi sucunu koymustu. Buna diger bazi Avrupa ulkeleri gibi soykiriminin inkarini da eklemisti. Bu geri donulmez bir gelisimdi. Bu egilimi – hele o ulkenin uyrugu olmayan bir politikacinin- tersine cevirecegini ileri surmesi kabul edilemeyecek bir kiskirtma sayildi o ulkede. Ayni sekilde Turkiye’de disardan biri gelip te bize gazel okumaga kalkarsa, neler olacagini siz dusunun…
Ayrica, Ermeni tarafinin Uluslararasi Ceza Mahkemesini olusturan Roma Statusunun ongordugu suclar arasinda soykirimi uzerine yogunlasmis bulunmasinin da sonucta pek te aleyhimize olmadigi kanisindayim. gecerken soylemis olayim. Neden boyle dusundugumu ise adi Arif olan anlayacaktir. Daha fazla actirmayin kutuyu.
Summa sumum
Soykirimi sanayii yoluna devam etmek isteyecektir. Buna mukabil , basta ABD baskani olmak uzere Metz Yegern’ciler kendi cikarlarinin geregi olarak Turkiye- Ermenistan protokollerinin bir sekilde uygulanmasini teminen taraflara baski uygulayacaklardir. Bu baglamda soguk kanliligimizi muhafaza edelim derim. Her havlayan yaratiklar, Harutlar sinirlerimizi alt ust etmesin. Hakli olan goruslerimizi karari etkileyecek noktalara anlatmak icin daha fazla caba harcamaliyiz. Ama bilelim ki kitap yazmak sorunu cozmuyor. Etkilemege calistiklarimiz , yazilanlari okuyarak veya binlerce sayfa belgeyi inceleyerek gorus degistirmeyeceklerdir. Bir kac uzman disinda , digerlerinin okumaga zamani yoktur.
Benden gorus serdetmemi isteyen bir kac arkadasimin vebalidir yukaridaki uzun sunus. Degerli vaktinizi aldim ise ozur dilerim.
Saygilarla ve dostlukla
Pulat Tacar
Pulat Tacar (Tacar, Pulat)
-
Kulturel Haklar, Dunyadaki Uygulamalar Ve Turkiye Icin Bir Model onerisi
by Pulat Tacar
Hardcover, Gundogan, ISBN 9755201351 (975-520-135-1)
-
Teror Ve Demokrasi
by Pulat Tacar
Hardcover, Bilgi Yaynevi, ISBN 975494847X (975-494-847-X)
Pulat TACAR, Retired Ambassador |
UNESCO, Vice President of Turkish National Comission |
|
|
Articles in the Journals |
|
» |
The Tale of European Parliament’s 1987 Resolution Entitled |
|
Review of ARMENIAN STUDIES,Volume 3 – 2005, Number 9 |
|
» |
The Analysis of the Alleged Armenian Genocide from the Legal and ethical Perspectives (English Summary of the Turkish Article) |
|
Armenian Studies,June-July-August 2001, Issue 2
2009 ÜYELİK AİDATLARI VE BAGIŞLARINIZ
THE FOLLOWING LINKS WILL TAKE YOU TO THE DUES AND DONATIONS PAGE
Turkish Forum
Hakkımızda (About Us) | Kayıt Ol (Subscribe) | Bize Yazın (Contact Us) | Bağışlarınız (Donations) | Güncelle (Update) |
|