Habip Hamza Erdem

  • ŞU PARA DEDİKLERİ (3)

    ŞU PARA DEDİKLERİ (3)

                Dikkat edilirse, sonuçta ‘para’yı, ‘ölçü’ ve aracı’ olmaktan ‘güven’, ‘kesinlik’ ve giderek ‘iman’a dayandıran paracı ekonomistler de, bir anlamda ‘imajinasyon’ yapmaktadırlar.             Ki, gerçekten hemen hemen tüm bilimsel çabaların temelinde ‘soyutlama’ vardır.             Ancak bunun bir ‘bilimsel soyutlama’ olup olmayacağını ileride göreceğiz.             Öncelikle ‘para’nın ‘değer ölçüsü’ ve ‘değişim aracı’ olmasının yanısıra ‘özgül bir talep’…

  • ŞU PARA DEDİKLERİ (2)

    ŞU PARA DEDİKLERİ (2)

                Kapitalist ya da olmayan bir ‘ekonomi’nin ‘para kuramı’nı yapmak başka, tamamen ‘para’ya dayalı bir ekonomideki (économie monétaire) parayı ele almak başkadır demiştik.             O nedenle birinciler Simiand’dan Keynes’e, Friedman’dan Aglietta-Orléan’a değin, neredeyse tüm ‘paracı ekonomist’lerin öylesine sofistike, öylesine karmaşık model ve kuramları vardır ki, mesleği ekonomi olanlar bile net bir kanıya varmakta güçlük çekebilirler.             Bu köşenin okurları…

  • ŞU PARA DEDİKLERİ

    ŞU PARA DEDİKLERİ

                Konuyla ilgili olarak birkaç dikkat çekici yazının ardından, artık ‘para’ konusuna girebiliriz.             Neden para ve ne işimize yarayacak diye sorulabilir.             Denildiği üzere, eğer son söylenecek olanı başlangıçta söyleyecek olursak, en genel haliyle içinde yaşadığımız ‘ekonomik sistemi’, iktidarların ‘ekonomi politikaları’nı, gelişmiş ülkelerin ülkemiz üzerindeki ‘baskı politikaları’nı ve Robert Boyer’in deyimiyle “bir çırpıda dünyayı anlamamıza yarayan…

  • FETİŞİZMİN FES’İ

    FETİŞİZMİN FES’İ

    Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı. Türkiye’de  ‘Ordu’su dahil ‘Devlet’ ve onu ele geçirmiş olan ‘Siyaset’, kendilerini temsil eden ‘Fes’lerini havaya atarak sözde kutlamalar yapmaktadırlar. Oysa bu ‘Fes’in başına geçirildiği gövde yani ‘Halk’, gerçek bir ‘fetiş’ olan bu ‘Fes’in fetişizminden kurtulmadıkça bu kutlamaların ‘zaferin anlam’ıyla  zerre ilişkisi yoktur. ***             İşte bu yazıda fetişizmin ‘Fes’inde sözedeceğiz.            …

  • FETİŞİZMİN FE’Sİ

    FETİŞİZMİN FE’Sİ

                ‘Fetişizm’i açıklamaya nereden başlamalı sorusunu kendi kendime sorarken,Yalçın Küçük’ün ‘bugüne değin yazılmış olan tüm iktisat kitpalarını yakmak gerekir’ sözünü anımsadım.             Demek ki, bugüne değin, öncelikle ‘ekonomi’ alanında, ‘bilim’ diye, ‘model’ diye, ‘plan ve program’ diye ileri sürülmüş ‘ne’ varsa, tümünü önce bir kenara koymamız gerekiyor.             ‘Faiz’ diye ‘döviz’ diye ‘para’ diye ve…

  • FETİŞİZM ÜZERİNE

    FETİŞİZM ÜZERİNE

                Bilinen anekdota göre “eğer şeylerin görünümleri ile özleri aynı olsaydı bilime gerek kalmazdı”.             Öyleyse ‘özcü’ (essencialiste) yaklaşım, şeylerin görünümlerinin gerisinde yatan ‘öz’ü yakalama çabasından başka bir şey olmayacaktır.             Oysa Aristo’dan buyana, felsefenin temel sorunu ‘varlık/yokluk sorunu’ olup, önce ‘insan’ın kendi kendisini sorgulamasıyla başlanmaktadır.             ‘İnsan nedir?’ ya da ‘ben neyim’?             Ki, Descartes’le birlikte…

  • EŞİ BULUNMAZLIK

    EŞİ BULUNMAZLIK

    Felsefede, şiirde, edebiyatta ‘aşk’ nedir nasıldır, doğrusu pek bilmem. Yine Platon’da, Aragon’da ya da uyduruk tasavvuf’ta aşk konusu da enine-boyuna işlenmiştir, ama onu da işleyenlere bırakalım. Ancak ben burada, aşığın aşkı ile ‘eşi bulunmazlık’ arasından kimi galat-ı meşhur örneklere değinmek istiyorum. Geçenlerde Türkiye’de yapılan anketlere göre (ne halkın ve ne de ulusun değil ama) nüfusun…

  • ‘BİLİMSEL’ ANLAYIŞ

    ‘BİLİMSEL’ ANLAYIŞ

                Başlığı gören sıradan okuyucu, bu konu beni aşar deyip geçebilirken, ‘kurumsal bilimci’ de bu konu yazarı aşar diyebilecektir.             Dikkat edilirse,  ‘bilimsel’den sonra ‘yaklaşım’, ‘kuram’, ‘tutum’ değil ama ‘anlayış’ (conception) diyerek her iki tip okuyucuya hitap ettiğimizi söyleyelim.             Öncelikle ‘kurumsal bilimci’ derken neden ‘akademist’ ya da benim benimsemediğim bir deyişle ‘bilim adamı/kadını’ terimini kullanmadığımı açayım.…

  • ‘ORTAK AKIL’

    ‘ORTAK AKIL’

                ‘Bilimsel anlayış’ yazısının ardından, bu ‘anlayış’ın (compréhension) bireysel değil ama ‘ortaklaşa’ bir biçimi olabilir mi diye sorulabilir.             Nitekim 1970’li yıllardan itibaren ‘ortak anlayış’ (compréhension collective), ‘ortak düşünme’ (réflexion collective), ‘ortak karar’ (décision collective) ve ‘ortak eylem’ (action collective) konularında oldukça bol yayınlar yapılmıştır.             Ancak, bütün bu çalışmalar ‘işletme’ düzeyinde kalmış ve toplumsal düzeye…

  • SAĞ/SOL BİTTİ DİYEN AKIL-DĀNĀLAR

    SAĞ/SOL BİTTİ DİYEN AKIL-DĀNĀLAR

                Neredeyse ‘sağ/sol bitti’ söylencesi genelgeçer bir önerme olarak kabul edilip, tüm akılyürütmeler onun üzerine kurulmaktadır.             Bu tiplere ‘Akıldane’ ya da doğrudan Farçasıyla ‘Dana-akıllılar’ denilebilir ki, ben daha çok ‘çokbilmiş’ terimini yeğliyorum.             Bu çokbilmişler, solculuğu, ‘Sermaye/emek’ çelişkisine dayandıran en soyut düzeyi, kendi ‘sabit-fikirlilik’lerine uygun olarak, tartışılmaz bir ‘veri’ olarak almakta; emek deyince ‘işçi’den…

  • YENİ BİR ‘HALKÇILIK’ TANIMINA DOĞRU (8)

    YENİ BİR ‘HALKÇILIK’ TANIMINA DOĞRU (8)

    Diyorduk ki, ‘tam’ ya da ‘gerçek’ demokrasinin, kendisini önünde-sonunda sınırlamayacak bir ‘üretim biçimi’ bulmadan kurulması ‘olası’ ama, ‘radikal demokrasi’ ve benzeri yaklaşımlarla ‘olanaklı’ değildir. Bu durumda, ister istemez, kimi zaman ‘ütopik’ kimi zaman da ‘hayali’ bir tanımlamaya yöneleceğimiz sanılabilir. Oysa, başından buyana ‘siyaset’ (la politique) ve ‘politika’ (le politique) arasındaki önemli ayırıma dikkat çekiyoruz. Çünkü ‘politika’nın,…

  • YENİ BİR ‘HALKÇILIK’ TANIMINA DOĞRU (7)

    YENİ BİR ‘HALKÇILIK’ TANIMINA DOĞRU (7)

                ‘Halkçılık’ın kavramsallaştırılması ya da halk deyimiyle ‘adının konması’nın düz bir mantıkla ‘popülizm’ yerine ‘halkçılık’ demekle olmayacağını söylemeye bilmem gerek var mıdır?             ‘Sorun’un bir ‘yöntem’ sorunu olduğu ve bizim de ‘özcü’ (essentialiste) bir yöntem izleyeceğimizi söylemiştik.             Bu konuda ilk adımın Laclau-Mouffe tarafından atıldığı ve kısaca ‘proletarya’ yerine kimilerince ‘alt-sıfılar’ diye çevrilen ama bizim ‘bağımlılaştırılan…

  • YENİ BİR ‘HALKÇILIK’ KAVRAMINA DOĞRU (6)

    YENİ BİR ‘HALKÇILIK’ KAVRAMINA DOĞRU (6)

    Buraya kadar, ‘Halk’ ve ‘Halkçılık’ diyerek geldik, peki ama, haklı olarak o üzerinde fırtınalar kopartılan ‘Ulus’(Millet) nerede kaldı diye sorulabilir. İnsanların ‘zihninde’ diyeceğiz… Çünkü ‘Ulus’, ‘Ulusal sınırlar’, ‘Ulusal değerler’, ‘Ulusal çıkarlar’ gibi kavramların tümü ‘ekonomi politik’in bir ‘bilim’ olarak ortaya çıktığı dönemde, klasik denilen ‘ekonomist’lerin bir ‘mantıksal öncelik’i olarak konulmuş ‘kavram’lardır. Ne var ki, ‘öncelik’in…

  • YENİ BİR ‘HALKÇILIK’ TANIMINA DOĞRU (5)

    YENİ BİR ‘HALKÇILIK’ TANIMINA DOĞRU (5)

    ‘Halk’a bakarak  ‘yönetim biçimi’ ya da ‘demokrasi’sini ve ya da ‘yönetim biçimi’ne bakarak ‘Halk’ı tanımlamak mümkün olabilecektir demiştik. ‘Yönetim biçimi’ olarak ise, dünya genelinde şu veya bu düzeyde bir ‘demokrasi’ olduğu varsayılmaktadır. Değilmi ki, hemen hemen tüm ülkelerde ‘sandık’lar konulmakta, ‘seçim’ler yapılmakta ve ‘siyasal partiler’ yarıştırılmaktadır. ‘Sandık’tan çıkanların seçimlerin ardından ‘diktatoryal’ eğilimler göstermesi ya da…

  • YENİ BİR ‘HALKÇILIK’ TANIMINA DOĞRU (4)

    YENİ BİR ‘HALKÇILIK’ TANIMINA DOĞRU (4)

                Rusya’daki ‘Narodnik’ düşüncenin kurucuları ile Fransa’nın ‘Sosyal Tarihçileri’ arasında bir ‘iletişim’ ve ‘etkileşim’in olduğu bilinmektedir.             Öyle ki, Rus ‘romantik sosyalizm’inin giderek ‘bilimsel sosyalizm’le kaynaştığı bile söylenebilir.             Nitekim, günümüzde nasıl halkın ‘anlaşılması zor’ (illisible) bir terim olduğundan yakınılıyorsa Rus halkçılığının önderlerinden olan Vera Zassoulitch de (1848-1919) bir ‘Halk çocuğu’ (fils du peuple) olarak, Rus  köylüsünün görünmez varlığına…

  • YENİ BİR ‘HALKÇILIK’ TANIMINA DOĞRU (3)

    YENİ BİR ‘HALKÇILIK’ TANIMINA DOĞRU (3)

                Geçen bölümlerde, ‘Halk’ın birimi olan ‘insan’ın, Hristiyanlık ile birlikte bir ‘tüzel insan’ (homme moral) biçiminde anlaşılmasına geçildiğinden sözetmiştik.             Arapça’daki karşılığı ise ‘manevi şahsiyet’ terimidir.             İşte, tek tek ‘manevi şahsiyet’lerin genel toplamı olarak biraraya gelmeleri ve ‘kitlesel birlik’ ya da Michelet’nin deyimiyle bir ‘füzyon’ biçiminde ortaya çıkmaları, somutta olmasa bile soyut bir bütünlük…

  • YENİ BİR ‘HALKÇILIK’ TANIMINA DOĞRU (2)

    YENİ BİR ‘HALKÇILIK’ TANIMINA DOĞRU (2)

                Madem ki, ‘yeni’ yani varolanların dışında bir ‘Halkçılık’ tanımlamasına yöneliyoruz veya aynı anlama gelmek üzere yeni ‘kavramsallaştırma’ çabası içerisindeyiz, bu yeni bir ‘Kuram’ kurma anlamına da gelecek demektir.             Her şeyden önce bu, bir ‘bilimsel çaba’ olarak belli bir ‘yöntem’e dayanmak durumundadır.             Sonra yöntemin uygulanacağı ‘alan’ın  (domaine) belirlenmesi gerekmektedir.             Akademik çalışmalar ve…

  • YENİ BİR ‘HALKÇILIK’ TANIMINA DOĞRU

    YENİ BİR ‘HALKÇILIK’ TANIMINA DOĞRU

                Onbeşinci sayısına geldiğimiz ‘Halkçılık Tipleri’ yazı dizimizi, çeşitli ülke uygulamalarını da ekleyerek yüzelli ve hatta binbeşyüzüncü sayıya ulaştırmamız mümkündür.             Öyle ki, örneğin ‘seçim sosyolojileri’ ve ‘politika bilimi’ araçlarıyla ilgili ‘Halk’lara sunulan ‘yükselen değerler’e ve oradan bu ‘yeni değerler’ aracılığıyla, ‘politik yaşam’ ve ‘yaşam koşulları’ tanımlamasına ve o arada ‘politik kurumlar’ı karakterize edecek olan…