Habip Hamza Erdem
-
CUMHURİYET ve DEMOKRASİ (2)
Cumhuriyet kavramının 1989 yılında, Fransa’da Devrim’in iki yüzüncü yılı kutlamaları sırasında patlayan ‘Türban’ tartışmasıyla yeni bir boyut kazandığına işaret etmiştik. ‘Türban’a yer verecek değiliz. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti’nin A’dan Z’ye tüm kurum ve kuruluşlarının, o arada Ordu’sunun, büyük küçük tüm mahkemelerinin, tüm eğitim ve öğretim kurumlarının, giderek eğitimsiz tüm katmanlarının başına geçirilmiş; böylece…
-
CUMHURİYET ve DEMOKRASİ
Cumhuriyet’in yüzüncü yılını (sözde) kutladık. Şimdi ikinci yüzyılını yaşayacağız. Kuşkusuz gazete ve televizyonlarda Cumhuriyet’in anlamı üzerine çok sözler edildi. Ancak derinliği olan açıklamalara pek rastlandı denemez. Kaldı ki, bu, tarihsel, ekonomik, politik, felsefî, psikolojik vb alanlarda ‘yaşamsal’ diyebileceğimiz konuda, yapılacak tartışmalar son hafta ya da en son güne bırakılmak yerine,…
-
CUMHURİYET
Cuhuriyet’in ‘felsefî’ ve ‘bilimsel’ niteliklerine tarihsel bir göz atış olarak ‘Sol/sosyal demokrasi/ sosyalizm’ başlıklı bir yazı dizisi yayınladık. Orada, Cumhuriyet kavramının kavramsallaştırılma çabalarına ilişkin kimi düşünüre gönderme yapmıştık. Bunların içinden, Jean Jaurès’in “Cumhuriyet olmaksızın sosyalizm güçsüz ve sosyalizm olmaksızın Cumhuriyet bir hiç (vide) olacaktır”, gibi sözlerinin altını çizmiştik. Oysa, Türkiye’de öcü gibi…
-
SOL/SOSYAL DEMOKRASİ/SOSYALİZM (10)
‘Sosyalizm’ kavramının ‘sosyal bilimler’in ortaya çıkışıyla birlikte ortaya çıktığını söylemiştik. ‘Bilimsel sosyalizm’ ise, bir başına ele alınabilecek bir konu olup, ayrı bir yazı dizisinde değerlendirilebilir. Bununla birlikte Jean Jaurès’in ‘Cumhuriyet olmaksızın sosyalizm güçsüz ve sosyalizm olmaksızın Cumhuriyet bir hiç (vide) olacaktır” sözü de unutulmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ise; 2 Mart 1919’da Moskova’da toplanan IIIncü Enternasyonal (Komintern)’de…
-
SOL/SOSYAL DEMOKRASİ/SOSYALİZM (9)
Reich’ten Bundesrepublik’e Aşağı yukarı tüm Orta-Çağ boyunca cermen halkları ve onlara bağlı olanlar, Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu içinde yer almışlardı. 1871 yılında, Almanya İmparatorluğu denilse de ilk modern anlamda ‘Devlet’, Bismarck tarafından kuruldu, ki IInci Reich olarak adlandırılmaktadır. Burada Napolyon Bonapart’ın ‘İmparatorluk’unun da ‘modern Devlet’ niteliğini taşıdığını anımsatalım. Şu farkla ki, birincisi ‘federal’ ikincisi ‘merkezî’ karakterde idiler. Böylece, Bismarkçı…
-
SOL/SOSYAL DEMOKRASİ/SOSYALİZM (7)
Cumhuriyet’in Alman ve Fransız toplumları tarafından nasıl anlaşıldığı ve neden öyle anlaşıldığı konusuna değinmiştik. Burada, tartışmasız bir biçimde, ‘sözcüklerin gücü’nün nasıl kendisini ortaya koyduğuna işaret ederek geçelim. Arnold Ruge’ün, büyük olasılıkla Marx’tan esinlenerek, Alman toplumunda res publica anlayışının olmadığına ilişkin görüşlerini ve 1848 yılında Frankfurt Parlemanto’suna Bresalau milletvekili olarak girdiğinde, parlamento kürsüsünden Almanya’nın, bizdeki söylenişiyle,…
-
SOL/SOSYAL DEMOKRASİ/SOSYALİZM (6)
Sosyalizmin, ‘şeylerin devinimi’ne uygun ‘düşünce devinimi’ (mouvements des idées) ve yaşamsal sezgilerle gerçeğin aranmasına yönelik bir ‘felsefî pratik’ olduğu söylenecek olursa, bunun bir ‘bilimsel pratik’ olacağı da söylenemez mi? İşte sosyalizmin daha önceki tanım ve yorumlarının ötesinde ‘bilimsel sosyalizm’ olarak tanımlanması bu bakış açısıyla olmuştur. Böylece, “Filozoflar, bugüne değin, dünyayı yorumlamakla yetinmişlerdir, oysa asıl…
-
SOL/SOSYAL DEMOKRASİ/SOSYALİZM (5)
Felsefe profesörü olan Jean Jaurès 1885 yılında daha 26 yaşındayken milletvekili seçilecektir. Laik ve evrensel Cumhuriyet’in ‘havari’si olarak bilinen Jules Ferry’nin (1832-1893) yönetiminde Millet Meclis’ine giren Jaurès henüz kendi ‘sosyalizm’ düşüncesini geliştirmiş değildir (1). Jaurès, 1906 yılı seçim propagandaları boyunca ‘Sosyal Cumhuriyet’ anlayışını paylaşmakta ve seçmenlerine de bu Sosyal Cumhuriyet için ‘inanç…
-
SOL/SOSYAL DEMOKRASİ/SOSYALİZM (4)
Peki ama, demiştik, belli bir döneme ilişkin düşüncelerin, tutarlı bir bütünlük içinde olmaları ile zaman içinde değişim ve dönüşüm göstermelerini nasıl anlayabilir ve açıklayabiliriz? Bunun için Rhin’in batı yakasına geçip, Alman (entelektüelleri) ve Almanya’nın Fransa’dan nasıl görüldüğüne bakmamız gerekmektedir. Bu konuda, Fransa’da da ağırlıkları olan iki filozoftan biri Charles Philippe Théodore Andler (1866-1933) diğeri ise Jean Jaurès (1859-1914)tir. Andler’in tezi…
-
SOL/SOSYAL DEMOKRASİ/SOSYALİZM (3)
Sosyalizm Prochasson, Erik Hobsbawn, (Labouring Men, Studies in the History of Labour, London, Weidenfeld and Nicolson, 1964) ve E.P. Thompson, (The Making of the English Working Class, Londres, Victor Gollancz, 1963) gibi yazarlar dahil bir kesim tarihçiler, sosyalizmi, ‘egemen kültür’ bağlamında sorgulanması gereken, bir başına bütünsel bir ‘kültür’ olarak görmekteydiler diyor. Ancak, giderek ve yavaş yavaş, sosyalizm, ‘bilge kültür’ (culture…
-
SOL/SOSYAL DEMOKRASİ/SOSYALİZM (2)
Episteme mi İdeoloji mi? Jean Claude Vuillemin (1), Paul-Michel Foucault’nun (1926-1984) ‘episteme’ kavramına gönderme yaparak, düşüncenin derinde gizli olan tutarlılığının, tanımaya olanak veren ve günü geldiğinde açığa çıkması bağlamında konuya yaklaşmaktadır. Yani ‘düşünce’lerimizin bir ‘tarihsel önselliği’ (à priori historique) vardır ve bir tür ‘arkeolojik’ çaba sonunda bunlar gün yüzüne çıkarılmaktadırlar. Ancak bu, episteme aracılığıyla, ‘bilgi’lerimizin belli bir…
-
SOL/SOSYAL DEMOKRASİ/SOSYALİZM (1)
‘‘Marx’ta Para’’ yazı dizimizin sosyal medyada yayınlanmamış 6 yazısı kaldı. Suzanne De Brunhaff’un ‘Devlet ve Sermaye’ başlıklı kitabı ile diğer birkaç makalesinin de özetlendiği eklerlerle birlikte “Marx’ta Para/Kredi/Sermaye- Kapitalist Üretimin Finansmanı ve Sorunları” başlıklı bir kitap olarak hazırlanmış bulunuyor. Kitabın yayını beklemeden, kalan son altı yazıyı isteyen okuyucuya özelden göndereceğimi belirtirken; Cumhuriyet’in yüzüncü yılı…
-
MARX’TA PARA (35)
B ) KREDİ ve KONJONKTÜR Marx, sıklıkla, sığ paracıların ‘sığ konjonktürcü’ olup olmadıklarını sorgulamaktadır; “Genel denge kuramına marksist yaklaşım, dengenin neden bozulduğu değil ama kapitalizmin gelişme biçimindeki çevriminin (cycle) neden yetersiz kaldığıdır” (1). Tartışmasız, H. Bartoli’nin dediği gibi, Marx’ın bir çevrim (cycle) kuramı kurmadığı ama nedense Kapital’den kimi pasajlarına dayanarak çeşitli marksist çevrim kuramları türetilmektedir.…
-
MARX’TA PARA (34)
“Ulusal denilen bankaların metalik rezervlerinin üç işlevinin olduğu söylenebilir: (Bununla birlikte, bir başına bu koca rezervi düzenleyemeyerek iç ve dış ticaretin bir paralizasyonuna katkı verebilecektir). 1°Uluslararası ödemeler için kullanılabilecek evrensel para rezerv fonları 2° İç piyasa dolanımı için rezerv fonları, ki yerine göre artırıp azaltabilecektir 3° Depo ödemeleri için rezerv fonları ve banknotlar için konvertibilite…
-
MARX’TA PARA (33)
Kapital’den alınan bu uzun alıntı, bir finansal krizin niçin ortaya çıktığı ve nasıl yayıldığını açıklamaktadır. Her ülke kendi dengesizlikleri dolayısıyla ilişkide olduğu ülkelerin finansal dengesini bozmaktadır. Bununla birlikte bu finansal sorunların yayılması bir ‘zaman sorunu’ olup, hem üretim yeri ile ürünün son satıldığı piyasa arasındaki uzaklık ve hem de malların dağıtım ve nakit olarak ödenme…
-
MARX’TA PARA (32)
Marx, uluslararası altının, genel finansal konjontür bağlamında dünya piyasası ölçeğinde dolandığını varsaymaktadır. Gerçekten de finansal konjonktür ekonomik konjonktürün bir yansımasından başka bir şey değildir. Çünkü parsal ve finansal devinimler, iç ve dış parasal ve finansal olmayan dalgalanmaları yansıtmaktadırlar. Ne var ki, özgün finansal yapıların varlığı dolayısıyla ancak ‘kendi tarzları’yla yansıtabilmektedirler denilebilir. Örneğin “ödemeler dengesi,…
-
MARX’TA PARA (31)
Kredi sistemine tamamen ‘fiktif’ karakterini veren, aynı zamanda pür olarak bir finansal dolanımın gelişmesi ve finansal sistem olarak varlığını korumasıdır. Finansman çevriminin son toplamda üretici kapitalistlerin gereksinmelerine bağımlı olabilmesi için, sürekli olarak kendi üzerlerine kapanması ve sermaye dolanımından bağımsız olarak ona eklemlenmesi gerekmektedir. O nedenle kapitalizmde bile, kredi bir sistem oluşturmakta (para, ticaret…
-
MARX’TA PARA (30)
Görülüyor ki, gelecekte üretilecek para-değer ya da sermaye-değerler üzerine hukuksal titrler, ya kamu borçları örneğinde olduğu gibi sermayeyi temsil etmemekte ya da reel sermaye değerinden bağımsız olarak yönetilmiş olmakta ve bir hak birikiminden (accumulation de droits) başka bir anlamı olmamaktadır (1). Titrlerin, finans piyasasının özgül koşullarına göre dolanımı, geçmiş ile gelecekte olacakları göstermesine…
KONU HAKKINDA YAZILAR
-
CUMHURİYET ve DEMOKRASİ (2)
-
CUMHURİYET ve DEMOKRASİ
-
CUMHURİYET
-
SOL/SOSYAL DEMOKRASİ/SOSYALİZM (10)
-
SOL/SOSYAL DEMOKRASİ/SOSYALİZM (9)
-
SOL/SOSYAL DEMOKRASİ/SOSYALİZM (7)
-
SOL/SOSYAL DEMOKRASİ/SOSYALİZM (6)
-
SOL/SOSYAL DEMOKRASİ/SOSYALİZM (5)
-
SOL/SOSYAL DEMOKRASİ/SOSYALİZM (4)
-
SOL/SOSYAL DEMOKRASİ/SOSYALİZM (3)
-
SOL/SOSYAL DEMOKRASİ/SOSYALİZM (2)
-
SOL/SOSYAL DEMOKRASİ/SOSYALİZM (1)
-
MARX’TA PARA (35)
-
MARX’TA PARA (34)
-
MARX’TA PARA (33)
-
MARX’TA PARA (32)
-
MARX’TA PARA (31)
-
MARX’TA PARA (30)