Habip Hamza Erdem

  • TOPLUMSAL EYLEMBİLİM

    TOPLUMSAL EYLEMBİLİM

    TOPLUMSAL EYLEMBİLİM             2010’lara geri gidersek, demek ki on yıldan buyana ‘Bunlar iç savaş çıkaracak’ diyorum.             Bir ‘Dış savaş çıkaracak’ da demiştim.    Unutulmamalıdır ki, ‘her iç savaş aynı zamanda bir dış savaştır’. Bugüne değin benzer değerlendirmeler, ‘Kaos ortamı yaratılmak isteniyor’ biçiminde, ne niyetine yenirse o anlamda kullanılmaktadır. Çekimser ve hatta korkak değerlendirmelerdir bunlar. Çoğu…

  • HUKUK SİYASETİN NESİDİR ?

    HUKUK SİYASETİN NESİDİR ?

    HUKUK SİYASETİN NESİDİR ?             Geçenlerde, hangi tarihte olduğunu bilmediğim bir tartışmayı izledim.             Hukuçulardan biri, ‘Hukuk siyasetin eşşeğidir’ dedi diye öbürü şiddetle karşı çıktı.             Bu tanımlama yanılmıyorsam Hasan Yalçın’a aittir.             Ve bir ölçüde doğrudur.             Daha doğrusu, hukukun tanınmadığı ülkelerde doğrudur.             Sözgelimi ‘Şahsım Devlet’lerinde tam da böyledir.             Oysa bir de ‘Hukuk Devleti’…

  • UMUDUMUZ…

    UMUDUMUZ…

    UMUDUMUZ…             En çaresiz kaldığımız günlerde bile, bütün olumsuzlukları sıraladıktan sonra  « Ama umudumuzu yitirmiyelim » diye biritiriz, değil mi?             Bu ‘kalu (galü) bela’dan beri böyledir sanıyorum.             Bela’dan buyana demek.             Ne var ki, beladan öteye geçtiğimiz de görülmemiştir.             Kim ki, geleceğimizin daha iyi olacağını söyler, biliniz ki ‘geçmiş’ini hep özlemle anmaktadır.             Bilimin…

  • İKİ REKAT NAMAZ

    İKİ REKAT NAMAZ

    Çoğunuzun bildiği ve benim de sevdiğim bir fıkra var. Müslüman ve Hristiyanların birlikte yaşadığı bir ülkede geçiyor. Kurban Bayramıdır ve adet olduğu üzere müslümanlar kurban kesmektedirler. Bir Hristiyan ailede, evin hanımı “bey bey, der kocasına, bütün komşular kurban kesiyorlar, biz de kessek ne iyi olur”. Adamcağız düşünüp taşındıktan sonra keselim der. Hemen bir koç mu…

  • RECEP PEKER

    RECEP PEKER

    Nedense Sedat Peker’e hep Recep Peker diyorum. Kimileri bu durumda ‘Allah söyletiyor’ diyorlar. Bektaşinin dediği gibi ‘O bana pek söyletmez’ ama öyle olsun diyelim. Gelelim Sedat Peker’in ‘Tayyip Abi’sine.. Bu videoların yayınlanmaya başladığı gün, ‘bu işin ucu’ Sedat Peker’in ‘Tayyip Abi’sine uzanır demiştim. Koca koca, iri iri, iri kıyım, ‘şey kadar’ da denilebilecek, eski ve yeni, uzman ve uzmanlığı…

  • VİRANÜLKE

    VİRANÜLKE

                Viranşehir Cumhuriyet Savcısı ‘Bakan’ların, ‘Vali’lerin, ‘Eminiyet Müdürleri’nin ‘yassak genelgeleri’nin hiçbirinin hukuksal dayanağının olmadığını söylemiş.             Hemen söyleyelim, gerçek bir ‘Cumhuriyet Savcı’ imiş, kutlarım.             Ama hemen hakkında soruşturma açılmış, belki ‘Cumhuriyet Savcılığı’ elinden alınacaktır.             Neden mi?             Türkiye’de ‘Devlet’ olmadığı için..             Tam bir ‘hallüsinasyon’ içinde olduğunuz, elle tutulur bir nesne olmadığı halde ‘varmış’ gibi…

  • TANTANA

    TANTANA

                Görkemli yani şaşaalı olan her ne ise ona, eşanlamlı olarak tantanalı da denilmektedir.             Ancak ‘kuru gürültü’ ya da ‘gürültü patırtı’ anlamı da var.             Kaldı ki her iki anlamı belli bir noktada buluşmaktadır da denilebilir.             Somut örnek olarak, eski İçişleri Bakanı Saadettin Tantan’ın konumuna bakabiliriz.             Bir zamanların ‘görkemli operasyonlar’ yapan eski İçişleri Bakanı Tantan, şimdilerde sadece ve ancak ‘kuru…

  • YAZMASAM MI ACABA ?

    YAZMASAM MI ACABA ?

                Her yazarın olduğu gibi, benim de bir biçemim var.             Kimi zaman ‘leb’ dediğimde ‘lebelebi’yi anlarlar sanıyorum.             Kimi zaman de ‘Bilal’e anlatır gibi’ yazıyorum.             Şimdi şu ‘sizin cumhurbaşkanınız’a Dr Recep dediğimi ve hiçbir zaman ‘benim cumhurbaşkanım’ olmadığını kez yazmam gerekiyor acaba?             Ve ona ‘bizim cuhurbaşkanımız’ diyenlere, a’dan z’ye sadece ve yalnızca acıdığımı yinelemek…

  • DARBE DİLENMEK

    DARBE DİLENMEK

    İlk Kurșun gazetesinde Zahide Uçar imzalı bir yazı var, bașlığı “Șimdi Ordudan Darbe Dilen Erdoğan”. Demek Erdoğan’ın ‘darbe dileneceği’ günler gelip çattı. Ben de 2007 seçimlerininden bir yıl sonra, yani bundan dört yıl önce șöyle yazmıșım: “Ve gün gelir iki polis bir emekli pașayı karakola götürerek emekli olmayan pașaya selam göndermiș olur. Devrimci darbeye yelteneyim diye düșünme sakın pașa demektir bu. Pekiyi…

  • ZİLLET-İ NEFS

    ZİLLET-İ NEFS

    ZİLLET-İ NEFS          ‘İzzet-i nefs’ diye Osmanlıca bir deyim var.          Türkçe karşılığı ise ‘Onur, gurur’ ya da onur ve gururunu korumak anlamına geliyor.          Daha geniş bir anlamda, ‘insanlık, adamlık ve ya da kişilik’ sahibi olmak ve insanın bu kendi ‘öz-nitelik’lerini ‘her koşulda’ korumak demek oluyor.          Ölçütü ise, özellikle insanın bu öz-niteliklerine bir saldırı sözkonusu olduğu zaman,…

  • 24 Nisan’ın Anlamı

    24 Nisan’ın Anlamı

    Bu yıl 24 Nisan’ı Türkiye Cumhuriyeti Devleti de anacak. Nicedir ‘Ermeni Diyasporası’ anıyordu. Ermeniler’in niye Van İsyanı günü olan 14 Nisan’ı değil de, 24 Nisan’ı anma günü olarak seçtiklerini anlamak zor. 24 Nisan’da ‘Büyük tutuklama’ yapıldı da ondan diyorlarmış. Oysa Le Matin gazetesi’nin Londra kaynaklı haberlere dayanarak yazdığına göre, 24 Nisan’da İstanbul’da bir ‘Ermeni Komplo’su…

  • KUMPAS

    KUMPAS

    KUMPAS             Türkçe’mize bir süredir yeni bir sözcük girdi: kumpas!             Yanımda Türkçe sözlük olmadığı için Google’dan baktım; aynen şöyle yazıyor: “Kumpas kelimesi dilimizde sıklıkla karşımıza çıkan sözcükler arasındadır.Kumpas kelimesi Fransızca kökenlidir.TDK’ye göre kumpas kelimesi ise şu anlama gelmektedir: – Dizicilerin harfleri satır durumuna getirirken içine yerleştirdikleri ayarlanabilir demir yuva– Sanayide kalınlık ve incelikleri ölçmede…

  • SIRA KARA ve HAVACILARDA

    SIRA KARA ve HAVACILARDA

    SIRA KARA ve HAVACILARDA             Eğer hâlâ ‘Türk Subayı’ diye bir kavram (mevhum) varsa, emekli amirallerden sonra, sıra karacı ve havacı generallere gelmiş demektir.             Albaylara, yarbaylara, binbaşı ve yüzbaşılara…             Astsubaylara, çavuşlara..             Ve kuşkusuz mehmetçiklere..             Sıra Boğaziçi öğretim üyelerinden sonra, zerre kadar ‘bilimsel’ anlayış almış tüm öğretim üyelerine..             Sıra tüm üniversite…

  • MUHALEFETİ AMİRALLER DE KURTARAMADI

    MUHALEFETİ AMİRALLER DE KURTARAMADI

    MUHALEFETİ AMİRALLER DE KURTARAMADI             Emekli amiraller bildirisi ne diyor: 1° Montrö tartışılamaz, 2° Ordu tarikatlara teslim edilemez.  Normalde olması gereken ve benim de şiddetle desteklediğim sava göre, öncelikle ‘sözde’ iktidar adayı muhalefet (CHP ve İYİ parti) olmak üzere, Ordu içinden yurtsever subaylar, öğretim üyeleri ve öğrencileri dahil üniversiteler, işçi sendikaları, esnaf kuruluşları, köy kooperatifleri,…

  • ŞAHSIM DEVLETİ (17) Demokrasi ölçütü

    ŞAHSIM DEVLETİ (17) Demokrasi ölçütü

                ‘Demokrasi’nin oy oranıyla ölçülemeyeceğini söylemiştik.             Ne de ‘çok partili’ olup olmamakla ilgisi var.             Bu iki ‘ölçüt’, ancak ve sadece kabaca bir ‘görünüm’ verebilirler.             Peki ama ‘kanıtlayıcı’ ya da ‘bilimsel’ ölçüt nedir diye sorulacak olursa; ‘bilinçli’ ve dolayısıyla ‘özgüvenli’ yurttaşlara dayanıp dayanmadığıdır diyeceğiz.             Sözde ‘siyaset bilimci’lerinin ‘özgürlük’ kavramından ‘ne’ anladıklarıylarıyla ilgili…

  • ŞAHSIM DEVLETİ (16) Cumhuriyet esprisi

    ŞAHSIM DEVLETİ (16) Cumhuriyet esprisi

                İnsanlık tarihinde, ‘Modern’ denilen dönemden önceki bin yıllık dönem için, dünya genelinin bir ‘durgunluk dönemi’ (immobilisme) içinde olduğu bilinmektedir.             Buna ‘Orta-Çağ karanlığı’ da denilmektedir.             Ardından gelen ‘Yeni-Çağ’ XVnci yüzyıldan itibaren başlamış olsa bile, irdelemekte olduğumuz ‘Devlet-Ulus’ kavramı bakımından ‘Milad’, 1789 Fransız Devrimi’dir.             Ancak ‘Devrim’lerin bir ‘süreç’ olduğu kesinlikle gözardı edilmemelidir.             Nitekim…

  • ŞAHSIM DEVLETİ (15)-’Demokratik bölgecilik’

    ŞAHSIM DEVLETİ (15)-’Demokratik bölgecilik’

                Bu yazı dizisi boyunca yazdıklarımız, kimilerince ‘tarihsel’ veya ‘kuramsal’ değerlendirmeler olarak görülebilir.             Oysa, ne somut gerçeklik ve ne de ‘Türkiye’nin somut gerçekliği’ne uzak olmadığı gibi, gelecekle ilgili ‘kestririm’lere de olanak verebilecek niteliktedir.             Örnek olsun, Türkiye’de ‘Demokratik Bölgeler Partisi’ adlı bir parti bulunmaktadır.             Dahası ‘yerel demokrasi’yi hedefleyen bolca kuruluşun olduğunu da biliyoruz.            …

  • ŞAHSIM DEVLETİ (14)

    ŞAHSIM DEVLETİ (14)

                François Mitterand 1981 yılında Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, bir bakanlar kurulu toplantısında şöyle diyordu:             “Fransa’nın Fransa olması için güçlü ve merkezî bir iktidara gereksinmesi vardı. Bugün ise dağılmaması için yad-merkezci (adem-i merkeziyet) bir iktidara gereksinmesi vardır” (*).             Şimdi Türkiye’de bolca bulunan ‘aklıevvel’ler şöyle dursun, sözde ‘siyaset bilimci’lerinin bile ‘Fransa’nın Fransa olması’ ya da aynı anlama…