Ali Eralp
-
İşsizlik, Yoksulluk, Açlık Zirvede…
Yıllardan beri uyarıyoruz: “Bu gidiş gidiş değil. Plansız, programsız hareket ediyorsunuz… Yanlış yoldasınız…” Yeni Fabrikalar yapmıyorsunuz ve bir taraftan da var olanları satıyorsunuz. Üretim yok. İş yok. İşsizlik her geçen gün daha da artıyor. Şeker fabrikalarının altından girip, üstünden çıktınız. Bu yüzden yüzlerce ton pancar heba oldu. Toprak altında kaldı. Satılan fabrikalardan binlerce işçi, binlerce…
-
Yaşasın Kadınlarımızın Özgürlük Mücadelesi!
AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte kadın ikinci sınıf vatandaş durumuna düşürüldü. Kadınlara baskı, şiddet, cinsel taciz her geçen gün biraz daha artmakta, özgürlükleri her geçen gün biraz daha kısıtlanmaktadır. Kadın emeği istismar edilmektedir. Sendikalı kadınlar işten çıkarılmaktadır. Taciz, tecavüz bir çığ gibi büyüyor… Kadın cinayetleri her geçen yıl daha da çoğalıyor… 2002’de 66 olan kadın cinayetleri…
-
AKP Demek, Zulüm Demektir…
AKP demek çile çekmek, zulüm demektir. AKP demek keder, sömürü, baskı, acımasızlık, işsizlik demektir. AKP demek adaletsizlik demektir. Ülkemiz, en çok yoksula ve en çok milyardere sahip bir ülke olarak tüm dünyada nam yaptı… Yoksullar arttıkça milyarderler da artıyor. Aslında “zulüm” ve benzeri tüm sözcükleri bir araya getirip, AKP döneminde olup bitenleri anlatmaya çalışsak, yine…
-
Türkiye Üzerinde Oynanan kirli oyunlar…
19 yıldır bu ülke çok acılar, çok sıkıntılar çekti… Çeşitli olaylarla karşılaştı… Devlet kurumlarında, devlet yapısında çok büyük değişiklikler oldu. Çok kişi görevinden, makamından alındı, yerine yeni atamalar yapıldı. Eğitimci, politikacı, maliyeci, hukukçu, asker – sivil, çok kişi yargı önüne çıkarıldı. Bazıları dört duvar arasına atıldı ve yıllarca suçsuz günahsız hapis yattı. Bazıları devlete, devlet…
-
Ne Demokrasi Kaldı Ne Adalet, Hukuk Guguk Oldu…
Haksızlıklar, hukuksuzluklar gırla gidiyor. Demokrasi de bitti. Özgürlükler de bitti. Hukuk guguk oldu. Türkiye Büyük Millet Meclisi görev yapamaz hale geldi. İşlevini yitirdi. Adı var kendi yok. Baskıyla, korkuyla, yönlendirmeyle yasa geçirmeye çalışıyorlar. Sadece adı kaldı TBMM’nin. Onca milletvekili gidip geliyor meclise, ama işlevi yok… Bir bölümü verilen emirleri yerine getiriyor, bir bölümü oylamaya katılıyor…
-
Suç Patlaması Yaşıyoruz, Geleceğimizden Emin Değiliz…
Şimdiye dek hiç görmediklerimizi görüyor, yaşamadıklarımızı yaşıyoruz. Kin ve nefret sözcüklerinin havada uçuştuğu, insanların birbirine düşmanca davrandığı; bencillik üstüne kurulmuş, karışık bir dönemden geçiyoruz. Kimin eli kimin cebinde belli değil… Hak – hukuk, adalet ortalarda görünmüyor, sadece adı var… Arayasın ki bulasın. Çalan çalana, çırpan çırpana; vuran vurana, kıran kırana… Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine…
-
Politikacılık, İnsanı Sevme Sanatıdır…
Politikacılık insanı sevme sanatıdır. İnsanı, hayvanı doğayı sevmeyen ne “Adam” olur ne politikacı ne de dindar… İnsana çile çektiren, “Komşusu açken, kendisi tok yatan” bir kimse ne Tanrı’nın buyruğunu yerine getirmiş sayılır ne de peygamberin. Yöneticilik de yapamaz. Bakan, milletvekili, başkan da olamaz… Doğayı, hayvanı, insanı sevmeyen bir kimsenin ne katkısı olabilir topluma… Adam kalkmış,…
-
Ülkenin Kurtuluşu Atatürkçü Mücadeleden Geçer…
Facebook’ta, İnstagram’da, Twitter’da, her yerde “çiçek – böcek, özel yaşam, vur patlasın, çal oynasın” muhabbetleri… Şamata, gevezelik… Dolu, dolu… Başını almış gidiyor. İnsanlarımız, özel – genel tüm bilgilerini, tüm yaşantısını topluma anlatmaktan, çevresindekilere duyurmaktan büyük bir haz duyuyor, zevk alıyorlar. 24 saat ne yaptı, ne ile uğraştı, kimlerle buluştu, hangi eğlencelere gitti; neleri seviyor,…
-
Zora Girdikçe Anayasa Yapıyorlar…
Yeni bir “Anayasa” yapmak için AKP kolları sıvadı… Günümüzde geçerli olan anayasayı da yine geçmiş yıllarda onlar yapmıştı. “Neymiş, efendim, daha çağdaş, daha demokratik bir anayasa” çıkaracaklarmış… Halktan homurtular, eleştiriler yükseldikçe, ortalık karıştıkça onlar da yasa yapıyorlar durmadan. Ama bilmiyorlar ki uygar ülkelerde önemli olan yasa yapmak değil, yasaya saygı göstermektir… Onu uygulamaktır. Tüm yargı…
-
AKP’nin İktidarda Kalma Mücadelesi Ve CHP…
Sanki seçim ortamındayız… Sanki yarın seçim sandığı önümüze konulacakmış gibi partilerde bir telaş, bir heyecan… Birbirlerine sataşıyorlar, birbirlerine saldırıyorlar… Bu ülke geçmişte çok siyasal parti, çok iktidar, çok lider gördü. Zaman zaman televizyonlarda karşı karşıya geldiler. Tartıştılar. Çok sert eleştiriler oldu. Ama asla kırıcı olmadılar. Kırıcılık, sataşma geleneği AKP ile birlikte ortaya çıktı… Geçmişte politikacılar,…
-
Cumhuriyet Savcıları, Cumhuriyeti Koruyabiliyorlar mı?
Savcılara verilen “Cumhuriyet Savcısı” unvanının isim babası, Atatürk’ün Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’tur. Lozan’da doktora yaptıktan sonra yurda dönen değerli bilim adamı ve politikacı, Atatürk tarafından ‘Hukuk Reformu yapmakla’ görevlendirilir. Adalet Bakanı bu görevi alınca, “savcı” sözcüğünün önüne bir de “Cumhuriyet” ekler. Ata’nın huzurunda ‘Hukuk Reformu ve Cumhuriyet savcısı ismi” tartışılırken, Bozkurt’a çok sorular sorarlar.…
-
Haksızlığa, Hukuksuzluğa, Talana Ses Çıkarmayan Da Suçludur…
Sisli puslu, kapkara bir dönemden geçiyoruz… Karanlıkları yaşıyoruz… Stresten, sıkıntıdan, bunalmaktan nefes alamıyoruz… Boğuluyoruz… İnsanlarımız ölüyor… Kadınlarımız ölüyor… Hayvanlarımız ölüyor… Hem de pisipisine… Madenlerde… İnşaatlarda… Sınırlarda… Pusularda… Köylerde… Hastalıklarda… Sokaklarda… Zenginler daha çok sömürüp semirsin diye, ormanlarımız, doğamız yağmalanıyor… Çiçeklerimiz, kuşlarımız, güneşimiz çalınıyor… Derelerimiz kurutuluyor… Börtü böcek kan ağlıyor… Büyük Atatürk, “Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler,…
-
17 – 25 Aralık, Yolsuzluk Ve Rüşvet Haftası…
Bundan tam sekiz yıl önce, bugün, 17 Aralık 2013’te, ülkemiz, Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk skandalını yaşadı… İşin içinde bakan, başbakan çocukları, iş adamları, İran kökenli Rıza Sarraf, Halk bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan vardı. Rüşvet, yolsuzluk, kara para aklama, altın kaçakçılığı suçu ile haklarında iddianame hazırlanmıştı. 17 Aralık 2013 günü, sabaha karşı,…
-
Yoksulun Sırtından Doyan Doyana…
Çarşı Pazar yangın yeri. Fileler dolmuyor. Halk feryat ediyor. Sinirler gergin. Yurttaşlarımız kan ağlıyor… “Elim kırılsaydı da keşke AKP’ye oy vermeseydim” diyenler giderek çoğalıyor… Fabrikalar, mağazalar, gıda üreticisi çiftçiler, özel okullar işçi çıkarıyor… Patronlar perişan, işçiler perişan, işsizler aç, özel okullar kapanıyor, öğretmenler işsiz kalıyor… Emekliler sefil… Bazılarının maaşı asgari ücretin bile altına düştü… Bir…
-
Bu Kelepçeli Demokrasi Ve Sefalet Ortamından Nasıl Kurtuluruz?
Vatanımız bir çöküş yaşıyor. Hem de her alanda… Ekonomide, eğitimde, tarımda, sanat ve kültürde, dış ilişkilerde, sosyal yaşamda… Halkımızın yarısı asgari ücretle çalışıyor. 10 milyon emeklinin içerisinde asgari ücretten daha düşük maaş alanlar bile var. Sefalet diz boyu. Ne fabrika kaldı ne ekili alan… Üç beş açgözlü holdingin doymak bilmez kazanç hırsı yüzünden ormanlarımız da…
-
Yüzde 1’lik, 2’lik Mini Partiler Kurarak Vatanı Kurtaramayız…
Boğazlarına kadar pisliğe batmışlar… Yolsuzluk, arsızlık, utanmazlık bataklığına saplanmışlar… Utanma, sıkılma, haya kalmamış… Yüzlerine tükürsen “Yağmur yağıyor” diyorlar… “Devlet malı deniz, yemeyen domuz” önerisini kendilerine ilke yaparak yola çıkmışlar. Ormanları, akarsuları, yeraltı ve yerüstü zenginliklerini talan ediyorlar… Köstebek gibi oyuyorlar topraklarımızı… Maden çıkarmak uğruna Kaz dağlarını, havalimanı yapmak uğruna İstanbul’un gözbebeği Kuzey Ormanlarını talan ettiler.…
-
Baskı Ve Zulüm İle Özgürlükler Yok Edilemez…
Ülkemizde bir baskı ve korku düzeni kuruldu… Türkiye bir “Korku İmparatorluğu’na dönüştürüldü. Herkes birbirine kuşkuyla bakıyor. Herkes birbirinden çekiniyor. Düşündüğünü söyleyemiyor. Köşe yazarlarının, sanatçıların başına gelenleri bilmeyen kalmadı. Hallaç pamuğu gibi atılıyorlar. Hâkim önüne çıkarılıyorlar. Konuşmak, eleştirmek, gerçekleri açıklamak, kirli çamaşırları ortaya dökmek, ihale yolsuzluklarını, hırsızlık belgelerini gözler önüne sermek yasak. Açıklarsan ya FETÖCÜ ya…
-
“Yiyin Efendiler, Yiyin; Aksırıncaya, Tıksırıncaya Kadar Yiyin…”
AKP döneminde saraylarda, köşklerde, yalılarda, konaklarda yeni bir “Lale Devri” başladı… Zevk, sefa, eğlence gırla gidiyor… Vur patlasın, çal oynasın… Çalgılar, çengiler, rakılar, içkiler… İçkiyi, rakıyı halka yasakladılar. “Günah” dediler. Kendileri toplantılarda, eğlencelerde kadeh tokuşturuyorlar. Büyük bir çoğunluk günümüzde açlıktan, yoksulluktan cehennem azabı çekerken, onlar bu dünyada cenneti yaşıyorlar. Ne demiş atalarımız? Biri yer, biri…
KONU HAKKINDA YAZILAR
-
İşsizlik, Yoksulluk, Açlık Zirvede…
-
Yaşasın Kadınlarımızın Özgürlük Mücadelesi!
-
AKP Demek, Zulüm Demektir…
-
Türkiye Üzerinde Oynanan kirli oyunlar…
-
Ne Demokrasi Kaldı Ne Adalet, Hukuk Guguk Oldu…
-
Suç Patlaması Yaşıyoruz, Geleceğimizden Emin Değiliz…
-
Politikacılık, İnsanı Sevme Sanatıdır…
-
Ülkenin Kurtuluşu Atatürkçü Mücadeleden Geçer…
-
Zora Girdikçe Anayasa Yapıyorlar…
-
AKP’nin İktidarda Kalma Mücadelesi Ve CHP…
-
Cumhuriyet Savcıları, Cumhuriyeti Koruyabiliyorlar mı?
-
Haksızlığa, Hukuksuzluğa, Talana Ses Çıkarmayan Da Suçludur…
-
17 – 25 Aralık, Yolsuzluk Ve Rüşvet Haftası…
-
Yoksulun Sırtından Doyan Doyana…
-
Bu Kelepçeli Demokrasi Ve Sefalet Ortamından Nasıl Kurtuluruz?
-
Yüzde 1’lik, 2’lik Mini Partiler Kurarak Vatanı Kurtaramayız…
-
Baskı Ve Zulüm İle Özgürlükler Yok Edilemez…
-
“Yiyin Efendiler, Yiyin; Aksırıncaya, Tıksırıncaya Kadar Yiyin…”