Ali Eralp
-
Zulme, Sömürüye Direnme Hakkı İnsanların En Doğal Hakkıdır…
Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığında, ülkemizin “vaziyet ve manzarai umumiye”sini (genel görünümünü) şöyle anlatıyordu: Burada pek önemli bir noktayı da belirtmeli ve açıklamalıyım. Millet ve ordu, Padişah ve Halifenin hainliğinden haberdar olmadığı gibi, o makama ve makamda bulunana karşı yüzyılların kökleştirdiği din ve gelenek bağlarıyla içten bağlı ve sadık…” O günkü ortamla,…
-
Cumhuriyetin Savcıları Nerede?
Savcılara verilen “Cumhuriyet Savcısı” unvanının isim babası, Atatürk’ün Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’tur. Lozan’da doktora yaptıktan sonra yurda dönen değerli bilim adamı ve politikacı, Atatürk tarafından ‘Hukuk Reformu yapmakla’ görevlendirilir. Adalet Bakanı bu görevi alınca, “savcı” sözcüğünün önüne bir de “Cumhuriyet” ekler. Ata’nın huzurunda ‘Hukuk Reformu ve Cumhuriyet savcısı ismi” tartışılırken, Bozkurt’a çok sorular sorarlar.…
-
İhanet, Hıyanet Ustası Vatansızlar…
İnsanlık, bugünkü uygarlık düzeyine devrimcilerin savaşımlarıyla yükselmiştir. Dünyanın neresinde ileriye dönük bir değişim ya da devrim yaşanmışsa orada mutlaka gelişim de olmuştur. Diyalektiğin şaşmaz yasasıdır bu. Rönesanslar, reformlar, Fransız ihtilalleri, Ekim devrimleri, dünya halklarının toplumsal yapılarında ve yaşantılarında çok büyük değişiklikler yapmıştır. Bu açıdan bakınca, Mustafa Kemal Atatürk ‘ün gerçekleştirdiği 1923 Devrimi de Türkiye Cumhuriyeti’ni…
-
Bilim Adamları, Dolar Milyonerleri Yurt Dışına Kaçıyorlar…
Nereden nereye geldik… Sabancıların Malta vatandaşlığına girdiği ve Ülker’in hisselerini İngiltere merkezli Pladis Foods Limited’e sattığı söylenmektedir… Bir zamanlar Nazi zulmünden kaçan bilim adamları Atatürk Cumhuriyetine sığınıyorlardı. Şimdi bizinkiler başladı başka devletlere sığınmaya… Tüm dünyanın kendisine rehber ve öncü seçtiği, hayran olduğu bir lider ve ülkeden bugünkü Türkiye’ye geldik… 1930’larda bilime, çağdaşlığa, uygarlığa verilen değer…
-
Kanun Benim…
Türkiye’de orman yasaları yürürlükte. Hem de yabanıl orman yasaları. Gücü yeten gücü yetene. Sömüren sömürene. Çalan çalana, çırpan çırpana… Köşe başlarını tutan, varlıklı, bileği güçlü, iktidar destekli bazı kimseler istediğini alıyor, istediğini satıyor, dilediğini gerçekleştiriyor. Su akarken testiyi doldurmaya çalışıyor. Çoluğuna, çocuğuna, torununa, yedi sülalesine yetecek servet ediniyor. Mal-mülk, zenginlik, kişisel çıkar söz konusu olunca…
-
“Zulüm Ve Eziyetle Hürriyeti Yok Etmek Mümkün müdür?”
Descartes’ın “Düşünüyorum, öyleyse varım…” sözü Türkiye’de, “Düşünüyorum öyleyse vurun”a dönüştü. İlhan Selçuk Ağabey’in kitabının adı da buydu: “Düşünüyorum, Öyleyse Vurun.” Düşünene vurdular Türkiye’de. Karşı çıkana vurdular. Filistin askılarına astılar. Çarmıha gerdiler. Elektrik verdiler. “Tam bağımsızlık” diyen, “kahrolsun ABD emperyalizmi” diyen gencecik fidanları darağaçlarına çektiler. Çoluk çocuk, torun yüzü göstermediler onlara. Sıkıysan düşün Türkiye’de. Düşünürsen seni…
-
AKP’ye Boyun Eğenler, Eğmeyenler…
Türkiye ortasından ikiye yarıldı. Ayrıştırıldı… Kamplara bölündü. Düğünlerde, derneklerde kol kola girip halay çeken; tasada, kederde, iyi günde, kötü günde ortak hareket eden; savaşlarda, vatan savunmasında ortak düşmana kurşun yağdıran insanlar şimdi yok artık. Birbirine düşman hale getirildiler. Herkes birbirine kem gözle bakıyor. Herkes birbirini vatan haini gibi görüyor. Herkes birbirine ağır sözler söylüyor. Ben…
-
İnsan Olmalı Önce, İnsan…
Sevgidir her işin başı. Sevgidir insanı insan yapan, yücelten. Sevgi güzelliktir. Doğadır. Acıları, sevinçleri, sevdaları ortaklaşa yaşamaktır. Bölüşmektir. Sevgi insanlaşmaktır. Halktan uzakta, mutluluğu sırça köşklerinin duvarları arkasında arayanlar, anlayabilirler mi sevginin derinliğini? Yokluk, yoksulluk, nedeniyle cinnet geçirip kafasına kurşun sıkanları, kendilerini yağlı urganlarda asanları, maaş kuyruğunda can veren emeklileri görmezden gelenler, “Ulusun efendisi” köylüyü lanetleyenler,…
-
Türkiye Nereye Koşuyor?
Kamu kurumları, fabrikalar satıldı, bir kısmı yabancılara geçti… El değiştirdi. Vatan toprakları haraç mezat, kapış kapış gidiyor… Kapanın elinde kalıyor. Türkiye’nin en güzel yerlerine Yahudi, İngiliz, Fransız, Amerikalılar çöreklendi… Artık görkemli malikânelerinin önünden bile geçirmiyorlar Türkleri… Yabancı korumalar bağırıyor, çağırıyor, saldırıyor… Bir adım yaklaştırmıyorlar. Bir de şu banka adlarına bakın: Finansbank, İNG Bank, Citibank, HSBC…
-
Diktatörler, Korku İmparatorluğunu Severler…
“Sevginin ne olduğunu”, bilmez diktatör. “Dert, sıkıntı, acı, çekmek, yoksulluğa düşmek, evine ekmek götürememek…” nedir, bilmez diktatör… İnsanları mutlu etme düşüncesi ona çok uzaktır. Yabancıdır o bu duyguya, düşünceye… Yardımlaşmayı, bölüşmeyi, paylaşmayı bilmez. Kadın hakları, eşitlik, özgürlük onun sorunu değildir. Kitabında yazmaz. Onun bir tek hedefi vardır; koltuğunu, iktidarını, çevresini, yakınlarını, yandaşlarını, çoluğunu çocuğunu korumak……
-
Hiçbir Dönemde Türkiye’miz Bu Kadar Çaresiz Ve Perişan Olmamıştı…
Yurt yüzeyinde açlık, yoksulluk, korku, sefalet kol gezerken, her mahallede bir yandaş, yalaka milyarder ortaya çıkıyor… Ülkemizde halkın, insanlığın, toplumun zararına ne varsa hızla artıyor, çoğalıyor. Ama halkın, insanlığın, toplumun yararına ne varsa hızla eksiliyor, azalıyor. İnsanlarımızın geçinmesi, karnını doyurması, çoluğunu çocuğunu okutup, onu bir iş sahibi yapması gittikçe zorlaşıyor. Yoksulluk, çaresizlik, işsizlik diz boyu……
-
Halk Muhtaç Olmuş Kuru Soğana…
Türkiye yangın yerine döndü… Çarşılar, pazarlar, esnaf, köylü, işadamı yanıyor… İşçiler, memurlar yanıyor, her taraf alev alev… Politikacılarımız seçim derdinde, insanlarımız geçim derdinde… MHP, “Devletin bakiyesini devam ettirmek için!” kırk yıllık düşmanı ile kol kola girmiş… Hedef, fazladan AKP’ye üç belediye başkanı daha kazandırmak ve onun sürekliliğini sağlamak… Sanki ortada Devlet kalmış gibi… O, emperyalizmin…
-
Babalarının Çiftliğine Çevirdiler Vatanı…
İlkokul öğrencisiyken öğretmenimiz bize “Ali Baba” şarkısını söyletirdi: “Ali Baba’nın bir çiftliği var… Çiftliğinde inekleri var…” Sonra sorardı: “Nasıl bağırır inekler?” Biz hep bir ağızdan yanıt verirdik: “Mööööö…” Sonra devam ederdik şarkıya: “Ali Baba’nın bir çiftliği var… Çiftliğinde kuzuları var…” Öğretmen yine sorardı: Nasıl bağırır kuzular?” Biz hep bir ağızdan yanıt verirdik: “Meeee…” 16 yıldan…
-
Yandaş TV’ler… Duyarsız, Tepkisiz Bir Toplum…
Televizyon izliyor musunuz? Daha doğrusu, televizyon programlarına katlanabiliyor musunuz? Kirli çamaşırlar gibi ortaya dökülen konular, olaylar dayanma gücünüzü zorlamıyor mu? Televizyoncuların (genellikle) tek amacı var: Daha çok seyirci bulmak, daha çok reklam almak, daha çok para kazanmak… Bir de iktidara yandaşlık yapmak, kayıtsız şartsız onun emirlerini yerine getirmek… Bu hedefe ulaşabilmek için her yol geçerli.…
-
Yandaşlık, Yalakalık Bu Ülkede Bir Geçim Kaynağı Oldu…
16 yıldan bu yana AKP iktidarda. AKP başımızda… Ülkeyi yönetiyor… Yönettiğini sanıyor… Her şey alt üst oldu. Her şey paramparça… Bozulmayan bir kurum, bir düzen kalmadı. Onlara göre her olayın, her sorunun çözümünü “manevi – ruhsal” dünyada aramak gerekiyor. Ülkemizin geri kalmasının tek nedeni dinden uzaklaşılması, dine gereken önemin verilmemesinden kaynaklanıyor… Kolları sıvadılar. Bir din…
-
Atatürk’ün Türkiye’sini Araplaştırmak İstiyorlar…
Sevgili vatanımızda bir savaş veriliyor bugün… Bu, aydınlıkla karanlığın, iyilikle kötülüğün, şeriatçılıkla milliyetçiliğin, yalanla gerçeğin, Ortaçağla uygar dünyanın savaşı… Adam tutturmuş, “Ben İlla da şeriata, hilafete, saltanata geri döneceğim… Osmanlıyı yeniden kuracağım…” Atatürk’ü, Cumhuriyeti, laikliği, demokrasiyi uygarlığı hedef tahtasına yatırmış… Düşman ilan etmiş… “Atış serbest…” diyor. Gelen vuruyor, giden vuruyor. Çarşaflı kadınlar Atatürk heykellerine baltayla…
-
Mülteci Belası: Güneydoğu, Patlamaya Hazır, Saatli Bir Bomba…
ABD emperyalizmi ve işbirlikçileri eliyle ülkemizde sinsi, gizli bir plan uygulanıyor. Fabrikalar, vatan toprakları, limanlar satılıyor, sattırılıyor… Ormanlar yağmalanıyor. Tarım, hayvancılık bitiriliyor. Bir tek üretim yeri, imalathane, fabrika açılmıyor. Açtırılmıyor… İthalat artarken, ihracat azalıyor. Durduruluyor… Halk yoksullaşıyor, yoksullaştırılıyor. En büyük bütçe Diyanet işlerine ayrılıyor. Halk işsiz güçsüz bırakılıyor. Öğretmenlerin tayinleri yapılmıyor. Ama açıkta kalan bir…
-
Korku İmparatorluğunun Sınırları Genişletiliyor…
Her yerde, her yanda korku… Millet konuşmaya, yazmaya, söz söylemeye çekiniyor… Yazar, “Başım derde girmesin” diye kullanacağı sözcükleri cımbızla seçiyor… Yargıç, iktidarın hoşuna gidecek kararlar alıyor. Memur, adım atmaya korkuyor… Nasıl ileri demokrasi bu? At izinin it izine karıştığı bir ortamdan geçiyoruz… Kimin nerede, ne zaman, ne için tutuklanacağını bilemediğimiz, bilemeyeceğimiz, belirsizliklerin egemen olacağı bir…
KONU HAKKINDA YAZILAR
-
Zulme, Sömürüye Direnme Hakkı İnsanların En Doğal Hakkıdır…
-
Cumhuriyetin Savcıları Nerede?
-
İhanet, Hıyanet Ustası Vatansızlar…
-
Bilim Adamları, Dolar Milyonerleri Yurt Dışına Kaçıyorlar…
-
Kanun Benim…
-
“Zulüm Ve Eziyetle Hürriyeti Yok Etmek Mümkün müdür?”
-
AKP’ye Boyun Eğenler, Eğmeyenler…
-
İnsan Olmalı Önce, İnsan…
-
Türkiye Nereye Koşuyor?
-
Diktatörler, Korku İmparatorluğunu Severler…
-
Hiçbir Dönemde Türkiye’miz Bu Kadar Çaresiz Ve Perişan Olmamıştı…
-
Halk Muhtaç Olmuş Kuru Soğana…
-
Babalarının Çiftliğine Çevirdiler Vatanı…
-
Yandaş TV’ler… Duyarsız, Tepkisiz Bir Toplum…
-
Yandaşlık, Yalakalık Bu Ülkede Bir Geçim Kaynağı Oldu…
-
Atatürk’ün Türkiye’sini Araplaştırmak İstiyorlar…
-
Mülteci Belası: Güneydoğu, Patlamaya Hazır, Saatli Bir Bomba…
-
Korku İmparatorluğunun Sınırları Genişletiliyor…