Yeni başlayanlar için belgeleriyle ERMENİ VAHŞETİ
BazI sözde aydınlar çirkin bir ‘özür’ kampanyası başlatıyor, diasporanın atalarının bu topraklarda yaptığı vahşetler unutturulmaya çalışılıyor. Ermenistan, ‘karşılıklı arşivleri açalım’ önerisini asla kabul etmiyor. Çünkü tarih konuşunca sözde soykırım tellalları susmak zorunda kalacak. Yeni yazı dizimizde belgeleriyle Ermeni vahşetini bulacaksınız.
Resmi belgelerle Ermeni vahşeti
GİRİŞ
Tarihte eşi görülmemiş ihanet
19 yüzyıllık dünya tarihi yeni bir asrın eşiğine geldiğinde Ermeniler, yüzyıllardır aynı toprağı paylaştıkları bir başka halkın cefasından bir “bağımsızlık” hikayesi çıkarmak için harekete geçiyordu. 600 yıllık bir imparatorluk döneminde “milleti-i sadıka” olarak anılan Ermeniler, küresel devletlerin karşısında kan ve can veren Osmanlı’dan “kendi payına düşeni” alabilmek için ayaklanıyordu. Her şey 93 harbi ile başlamıştı. Türk milleti kan ağlıyordu. Ordu, topraklarını ve insanlarını Ruslara karşı koruma mücadelesi verirken, askerin ikmal yolları çeteler tarafından kesiliyor, erkeksiz kalan köylere yapılan baskınlar, eli silah
tutan kadın, çocuk ve yaşlılar tarafından önlenmeye çalışılıyordu. 1914 yılının Aralık ayıydı. Dondurucu soğuk, Allahuekber dağlarının sırtlarını buzla örtmüştü. Günlerdir aç, susuz yürüyen gencecik askerler, buz tutan bu dağı yalınayak aşarken, Rus ordusunun her an karşılarına çıkabileceğini biliyordu. Onlar adı, sanı konmuş bir düşmana karşı savaşacaklarını düşünüyorlardı. Sırtlarında asırlardır komşuluk ettikleri Ermeni gönüllülerin hain kurşunlarını hissettiklerinde, dünya tarihi de eşi benzeri görülmemiş bir ihanete tanıklık ediyordu. İşte bu dizimizde, Ermeni vahşetlerini belgelerle ortaya koymaya çalışacağız.
Ermeni mezalimini unutturmak istiyorlar
* Ermenici bazı sözde aydınlar, çirkin bir kampanya başlatarak, Türk milletini Ermenilerden özür dilemeye çağırırken, diasporanın atalarının bu topraklarda yaptıkları vahşetler unutturulmaya çalışılıyor.
* Ancak, gerçekler hiç de öyle değil. 93 harbini fırsat bilen Ermeni çetelerin, Anadolu’da çocuk, kadın ve yaşlıları nasıl katlettikleri hala hafızalarda. Özür dilemesi gereken Türkler değil, tam aksine Ermeniler
Dünya parlamentoları, “sözde soykırım” iddialarını birbiri ardına yasalaştırıp resmiyete bağlarken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, akademisyenleri, siyasileri vasıtasıyla meseleyi bilimsel verilerle açıklığa kavuşturmaya çalışıyor. Bu amaçla dile getirilen, Türkiye ve Ermenistan’ın devlet arşivlerinin karşılıklı açılması ve tarihçiler tarafından incelenmesi talepleri, Ermenistan tarafından asla kabul edilmiyor. Çünkü tarih konuşmaya başlarsa, soykırım tellalları susmak zorunda kalacak. Çünkü 600 yılı aşkın tarihine hiçbir zaman soykırım gibi bir insanlık suçunu katmayan Osmanlı’ya sürülen leke, Türk ırkına husumet besleyenlerin ellerine bulaşacak.
Katliamları anlatamadık
Aslında gerçekler ortada. Yalnızca Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Ermenistan’ın resmi arşivlerinde değil, bugün soykırım çığırtkanlığı yapan ve sözümüz ona dünyaya “insanlık” dersi vermeye kalkışan Batı’nın sakladığı dosyalarda. Türkiye’nin belki de tek hatası, Ermeniler tarafından yapılan katliamları dile getirip “özür” beklememek oldu. Asırlar boyu çektiği acıları içine gömen, yaralarını kendi imkanlarıyla saran, asla yardım talep etmeyen, onurlu Türk milleti; “kol kırılır yen içinde kalır” anlayışıyla mücadele ettiği bu ihaneti, dünya parlamentolarına şikayet etmediği, propaganda malzemesi yapmadığı ve anlamsız kampanyalar düzenlemediği için eksik kaldı. Oysa yaşananlar ne insanlığa, ne çağdaşlığa ne de başka bir insani kavrama sığardı. Bugün bazı sözde aydınların başlattığı çirkin özür dileme kampanyası ile Ermeni soykırımı iftirasının tellallığını yapanların gerçek niyeti; Osmanlı Devleti’nin, tehcir ettiği Ermenilerin soykırıma tabi tutulduğunu iddia ederek, o tarihte kendileri tarafından ortaya konan ibretlik ihanetin üzerini örtmektir. Düzmece ve sahte belgelerle bir milletin adını kirletmeye çalışanlar, savaş nedeniyle çetin mücadeleler veren koskoca bir devleti içeriden vurarak sözde “bağımsızlık” hikayesi çıkarma gayretindedir. İstedikleri, sözde bağımsız bir Ermenistan’ı Anadolu topraklarında kurabilmektir.
Okullara Ermeni cani Antranik’in fotoğraflarını astılar
Çukurova Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği Başkanı Cezmi Yurtsever, Fransız işgal döneminde Adana vilayetinde yaşanan katliamları araştırırken, önemli veriler elde edildiğini açıkladı. Adana Valiliği’nin desteğiyle yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi veren Yurtsever, “Adana’daki okulların giriş kapısına, 1915-1918 yıllarında Doğu Anadolu vilayetlerinde 500 bini aşkın Türk insanının ölümünden sorumlu tutulan Rus Ordusunun yardımcı milis gücü Ermeni İntikam Alay Kumandanı Antranik’in fotoğraflarının asılması, bu olaylardan sadece biridir” dedi.80 orijinal belgenin asıllarından kopyaları alınarak Türkçeye çevrildiğini anlatan Yurtsever, bu belgelerin “Çukurova Savaş Günleri” adıyla yayınlanacağını kaydetti.
Osmanlı döneminde paşa bile oldular
OSMANLI’nın “en mutlu” azınlığı olan Ermeniler, imparatorluk döneminde sınırsız hak ve özgürlüğe sahip oldu. Savaştan muaf olan Ermeniler, cephede can veren Türklerden boşalan bürokratik kadrolara geliyordu. Bu tarihlerde, Ermeniler arasından, 5 bakan, 22 paşa, 33 milletvekili, 7 büyükelçi, 11 konsolos, 12 müderris, 8 tabip general, 42 yüksek dereceli memur çıktı. Rum isyanından sonra boşalan Osmanlı hariciyesine yerleştirilen Ermenilere, Osmanlı Devleti’ne hizmetlerinden dolayı “millet-i sadıka” adı verildi.
Türkleri sırtından vurdular
BATI, Ermenilere verdiği desteği başlangıçta gizli görüşmeler ve gizli politikalarla sürdürmüş, tarih ilerledikçe bu destek gün yüzüne çıkmıştı. 8 Ekim 1917 ’de M.L.Meguerditchian imzasıyla Iskenderiye ’den “çok gizli” olarak, Ermeni Millî Delegasyonu Başkanı Boghos Nubar Paşa’ya yollanan dosyada, “Kafkasya’da oluşturulan gönüllü Ermeni alayları Büyük Ermenistan’ı kurmak için çarpışırken, ulusal hedefimiz Büyük ve Küçük Ermenistan ’ın kurulmasdır” denilirken, Türklere yönelik bir soykırımın, planlı devlet politikası haline getirildiği anlaşılmaktadır. Ermeniler, yüzyıllardır bir arada yaşadıkları Türkleri sırtından vurarak, soykırımı uygulamıştır.
ABD katliamı soykırımdır
Tarih, pek çok soykırıma tanıklık etmiştir. Bu soykırımlarıın en yenisi komşumuz Irak’ta yaşanmıştır. ABD’nin işgalinden bu yana, aralarında çocuk, yaşlı ve kadınların da bulunduğu 1.5 milyon Müslüman Iraklı, ABD askerleri tarafından hunharca katledilmiştir. Bunun adı soykırımdır. İnsanlığın bittiği bu ülkede, 6,5 milyon çocuk öksüz, 2.5 milyon kadın da dul kalmıştır. Dünya Sağlık Teşkilatı’nın verdiği bilgiler ise insanın kanını donducak cinsten: “Ülkede 150 binden fazla kadın işkenceye maruz kaldı ve tecavüze uğradı. Tecavüze uğrayan kadınların çareyi intihar etmekte buldu.” Soykırımdan suçlanan sadece ABD değil elbet. Pek çok ülke bu suçu işlemiştir. Fransızlar, 1954-1962 yılları arasında Cezayir’de en az 1 milyon Cezayirli’yi katletmiştir. 1965-1966 yıllarında Endonezya ordusu bir milyon komünisti ve ailelerini öldürmüştür.
Bosna’da da yaşandı
1975-1979 yılları arasında Kamboçya’da Kızıl Kmerler 1.7 milyon Kamboçyalı’yı katletmiştir. 1994’de Ruanda’da 500.000 Tutsi, Hutular tarafından öldürülmüştür. 1991’den sonra Bosna-Hersek ile Kosova’da binlerce Müslüman Sırp vahşetine maruz kalmıştır. Soykırım suçu, gerçek anlamda bu olaylarda işlenmiştir.
YARIN: 93 harbi ihanet fitilini ateşledi
Bir yanıt yazın