Senin yatacak yerin var mı merak etmekteyim…

Hatırlarsanız, Erdoğan genelde topluma hitabında şimdilerde söylemediği “Yola Devam” derdi.

Onu engelleyecek bir muhalefetin olmayışı ile 14 yıldır dikensiz, güllü yollarda

engelleri teker teker rahatlıkla atlayarak ülkeyi bu günlere taşıdı.

Meclisi, dolayısı ile Türkiye’yi tek adam olarak yönetti.

Ne var ki ona yetmedi, daha fazlasını istedi.

Cumhurbaşkanlığı belirli bir dönem içindi, sona erdiğinde “Yüce Divan ”da yargılanma durumu söz konusuydu.

Kurtulmanın iki yolu vardı.

Erdoğan ya Türk usulü (!) başkan olacaktı ya da değiştiremediği anayasayı değiştirebilmek için darbe yapması gerekiyordu.

Darbeyi yapamadı ama FETÖ’nün 15 Temmuz 2016 gecesi yapmaya kalkıştığı darbe girişimi onun için biçilmiş kaftan oldu.

Bundan ötürü Atatürk Hava Limanında halka hitabı sırasında “bu darbe Allah’ın lütfudur” dedi.

Şimdi sıra (KHK) OHAL ile yolun sonuna yani hükümranlığını ilan etmeye geldi.

***

O yıllarda Erdoğan yalnız değildi, yol arkadaşı vardı tabiki.

Hoca efendi namı diğer, şimdilerde FETÖ denilen örgütün başı ile can ciğer kuzu sarmasıydılar adeta.

2007 den itibaren Kürt açılımı, daha sonra Demokratik açılım, barış süreci başlıklarıyla İmralı’daki bebek katili ile devleti aynı masaya oturtarak bugün başımızın büyük belaya girmesini sağlayan anlaşmayı yaptı.

Amacı Doğu ve Güneydoğunun oylarını alarak başkanlığını ilan etmekti.

Umduğu gibi olmadı.

Aynı yıl “12 Haziran 2007) İstanbul’un Ümraniye ilçesinde bir gecekonduda bulunan el bombaları, TNT kalıpları fünyeler ile Ergenekon davaları ile

ordumuzun gövdesi parçalanmaya başladı, Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı darbe yapıldı.

TBMM sinde Erdoğan “Ben bu davanın savcısıyım” derken CHP’nin o günkü lideri Deniz Baykal da “Sen savcısı isen ben de avukatıyım” demişti.

Aradan geçen zaman bu düzmece kumpasa inanmayan Baykal’ı haklı çıkartmıştı.

O uğursuz yılda yüzlerce komutan ve aydın tutuklanarak hücrelere kapatılmıştı.

***

Aralarında İdeoloji olarak fark olmayan Erdoğan ile Gülen’in iktidarı bölüşememelerine kadar çok iyi giden birliktelik bir gün bozuldu.7 Şubat MİT krizinden sonra da araları iyice açıldı.

17+25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet olaylarının FETÖ tarafından meydana çıkartılması ile ipler iyice koptu.

Başbakan Erdoğan o zaman Gülen Cemaati tarafından iktidara ve devlete karşı darbe yapılmak istendiğini ve ilk kez paralel devlet olduğundan söz etti.

17 Aralık’tan hemen bir gün sonra emniyetin çeşitli kademelerinde görev değişiklikleri başladı. 18 Aralık’ta, aralarında operasyonu gerçekleştirenlerin de bulunduğu beş şube müdürü görevden alındılar.

İşte bu operasyonlar sırasında Erdoğan Ergenekon davalarının kumpas olduğunu söyleyiverdi.

Bu sayede zindanlara kapatılan aydınlar, komutanlar, ömürlerinden çalınan yıllar bir yana, suçsuz oldukları ispatı ile özgür kaldılar.

Kıssaca özetlemeye çalıştım.

Gerisi malum, hiçbir partinin tek başına kazanamadığı 7 Haziran 2015 seçimleri ile AKP, 2002 yılından buyana tek başına elinde tuttuğu iktidarı kaybetti.

Türkiye için AKP den kurtulmanın yolu açılmıştı ama CHP’nin koalisyon hükümeti kurma çabalarını MHP, AKP nin arka bahçesi olarak istemeyince koalisyon umutları suya düştü.

Erdoğan için büyük bir fırsattı bu durum, hemen erken seçim istedi.

1 Kasım 2015 te yenilenen seçimlerde iktidarın vermiş olduğu güçle AKP kazandı.

Tüm bunları yeniden yazmamın nedeni Erdoğan’ın hiçbir zaman dediği gibi aldatılmadığını bilhassa olayların içinde olduğunu halkı yanıltmaya çalıştığını CHP’nin kamuya eylemlerle anlatmasını istediğim içindir.

Siyasette hele iktidarda ise birileri kandırılmak olmaz ve bunu söylemeye hakları yoktur.

Şimdi FETÖ’cü diyerek binlerce insan tutuklanmakta veya işlerinden atılmaktadırlar.

İnsanın aklına acaba tüm bu tutuklananların hepsi FETÖ’cümüdür sorusu geliyor.

Kılıçdaroğlu 30 binin üzerinde mağdur insanın genel merkeze şikayetçi olarak geldiğini söylüyor.

4 Ekim Grup konuşmasında FETÖ’yü kimin büyüttüğünü,15 Temmuzun sorumlusunun iktidar olduğunu, şehitler arasında ayırım yapıldığını ve iktidarın baskı uyguladığı gibi haklı sözler söyledi.

Ayrıca;

“Yenikapı’ya gittim, hamaset yapmadım. 12 maddede anlattım. Çıkıp itiraz etmediler. Ne söyledik; camiye, kışlaya, adliyeye siyaset sokmayın. Siyasette uzlaşma kültürünü geliştirelim dedik. ‘Rabbim ve milletim affetsin’ diyor. Bu bir özeleştiri değildi. Kandırıldım diyor. Bu bir özeleştiri değildir. Gereğini yapacaksın. O koltukta oturamazsın” dedi.

Kılıçdaroğlu’nu yanlışları olsa da şu söylediği sözlerde haklıdır.

Ha, bu arada Bahçeli grup toplantısında CHP ye çattı.

CHP su kaynatıp kayış atıyormuş.

Bence CHP’ye son sözü bile söyleyecek bir kişi değildir kendisi.

Ülkeye verdiği zararı tarih yazacaktır.

Bahane etmeden koalisyon hükümetini kabul etseydi Türkiye bu gün bu durumda olmayacaktı.

Yatacak yeri var mı merak etmekteyim…

Ey Bahçeli!

İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır derler.

Tünay Süer 06.10.2016

Not: terör şu dakikada İst. Yenibosna’da kendisini gösterdi yine.

Polis karakolu yakınında patlatılan bomba ile çok yaralı var.

Allah FETÖ’nün de, teröründe belasını versin.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hatırlarsanız, Erdoğan genelde topluma hitabında şimdilerde söylemediği “Yola Devam” derdi. - kilicdaroglu partisinin grup toplantisinda konustu 111777 5