NECDET BULUZ
Geçenlerde yazdığımız bir yazıda Amerika ile Türkiye arasında dostluk ve müttefikliğe yakışmayan olaylar zincirine değinmiş ve “Amerika her zaman Türkiye’ye düşmanlık yapıyor” demiştik.
Şimdi bir Amerikan düşmanlığı ve ikiyüzlülüğü ile daha karşılaştık.
“Fırat Kalkanı” ile Mehmetçik Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlamak, sınır boylarındaki IŞİD, PYD ve diğer terörist unsurları başka yerlere süpürmek için başlatılan operasyonlarda büyük başarı sağladı.
Ancak, görüldüğü gibi Mehmetçik’in bu başarısı başta müttefikimiz Amerika ve diğer dış güçler tarafından endişe ile izleniyor.
Mehmetçiğin “Fırat Kalkanı” harekâtının hızını kesmek isteyen Amerika, sınır boylarındaki PKK’nın uzantısı PYD güçlerine Amerikan bayraklarını astırarak kalkan olmaya başladı.
Aymazlığın, küstahlığın bu kadarına pes doğrusu…
Her alanda olduğu gibi bu alanda da bizi “şamar Oğlanı”na çevirmeye kalkışıyorlar. Neden sessiz kalalım ki?
Türkiye, böyle bir durum karşısında sessiz kalmadı ve gereken girişimlerde de bulundu. Sonra ne oldu?
Pentagon Sözcüsü Peter Cook, konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, Tel Abyad’da PYD’li teröristlerin bulundukları binalara Amerika bayrağı asmalarından haberlerinin olmadığını, böyle bir şey varsa bunu ortakları ile görüşeceklerini söylemekle yetindi. Alaycı bir üslup kullanan Peter Cook, sanki bizimle dalga geçiyor.
Aklımızla alay ediyorlar. Bizi enayi yerine koyuyorlar. Yanı başımızda PYD’liler bulundukları binalara Amerikan bayrakları asacaklar, bundan müttefikimizin haberi olmayacak öyle mi? Havada uçan sineğin erkek mi dişi mi olduğunu bile anında tespit edebilen Amerikalıların bu açıklamalarına inanmak mümkün mü?
Bunlar yetmiyormuş gibi ilçenin gümrük binasına bile Amerikan bayrağı asılarak adeta meydan okuma gerçekleştirilmek istendi.
PYD’li bir yetkili, Batı basınına konu ile ilgili yaptığı açıklamada şu itiraflarda bulundu, söylediklerine dikkat:
“Türkiye, Tel Abyad üzerinden Rakka’ya kadar ilerlemek istiyor. Konuyu ilettiğimiz Amerikalı bir komutan şehrimize geldi ve Türkiye’nin müdahale etmemesi için kentin önemli yerlerine Amerikan bayrakları diktirdi. Dikilen Amerikan bayraklarını da bizzat komutanın emri ile bize verildi. “
Şimdi konuyu dağıtmadan görüşlerimizi yansıtalım:
“Fırat Kalkanı” başladığında Amerika ve diğer dış güçler Türkiye’nin ne yapabileceğini, gücünü test etmeye kalkıştılar. Böylesine kısa sürede böyle bir başarı tahmin etmiyorlardı. IŞID’ı bölgede dağıtan ve süren Mehmetçik destan üzerine destan yazmaya başlayınca da endişeler arttı. Şimdi, bütün hedef Mehmetçiğin önünü kesmek ve PYD güçlerinin yerini sağlamlaştırmak olarak ön plana çıktı.
Şu bir kez daha açıkça görüldü:
Amerika’nın Suriye’de ve bölgede planları var. Bu planlarını gerçekleştirmek için yıllardır destek verdiği PKK’nın uzantısı PYD’ ye ihtiyaç duyuyor. Türkiye ile planlarını hayata geçiremeyecek olan Amerika bu nedenle de oyun üzerine oyun oynuyor.
Türkiye, baştan bu yana PYD için “Terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı” diyor. PYD’nin elindeki Amerikan silahlarının PKK’lıların da eline geçtiğini belgelerle ortaya koyuyor. Ancak, en büyük müttefikimiz Amerika “PKK’yı terörist olarak kabul ediyoruz ama PYD terörist grup değil” diyor. Adeta PYD’yi kara gücü olarak görüyor ve her alanda korumaya alıyor.
Artık bazı gerçeklere arkamızı dönemeyiz.
Amerika’nın ikiyüzlülüğü ve Türkiye düşmanlığı yeni değil, geçmişte de birçok örneğini gördük ve yaşadık.
Suriye’den sığınmacı akınına uğradığımızda bile “güvenli bölge” için adım atmayan, Türkiye’nin mülteci akınında boğulmasında seyirci klan aynı Amerika olmadı mı?
Bugün bile PKK’ya doğrudan olmasa bile dolaylı olarak en büyük desteği veren dış güç kimdir?
Gerek içte, gerek dışta terör örgütü PKK’ya karşı verdiğimiz mücadelede bile bizi yalnızlığa sürüklemediler mi?
Hangi birisini sayalım?
Artık şapka düştü, kel göründü.
Yapılması gereken Amerika’nın bu tutum ve davranışlarına karşı yeni politikalar geliştirmek olmalıdır. İlk olarak da İncirlik Üssü’nün gündeme getirilmesinde fayda olabileceğini düşünüyoruz.
Artık kendimizle oynatmayalım. Hani Başbakan Binali Yıldırım’ın deyimi ile “Ya herro, ya merro” ya ne dersiniz?
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın