Terörün kökü dışarıda olunca…

NECDET BULUZ

Biz, terörle mücadelede konusunda yıllardır hep şunu söyledik:
“Terörün kökü dışarıda olduğu ve dış güçlerce de desteklendiği sürece bu konuda başarılı olmak mümkün olmaz. Eğer PKK terör örgütünün kökü dışarıda olmamış olsa, dış güçlerce de desteklenmese ise 35 yıldır ayakta kalabilmesi mümkün olabilir miydi?”
Devletimizin ve güvenlik güçlerimizin başta PKK terör örgütü olmak üzere, diğer tüm örgütlere karşı verdiği mücadeleyi hem başarılı buluyor hem de sonuna kadar destekliyoruz. Verilen binlerce şehitlerimize rağmen halen bayrama gider gibi terörle mücadelede canını hiçe sayan çocuklarımızın ortaya koyduğu bu başarıları görmezden gelebilir miyiz?

PKK terörünün kökü Kuzey Irak’ta ve Suriye’nin Güneyinde PYD’nin bulunduğu bölgededir. Bugün askerlerimiz Cerablus’ta IŞID ve PYD’ ye karşı mücadeleyi hızlandırdıysa bunun en önemli nedenlerinden biri terörün dış kaynaklarını kurutmaktır. Kuzey Irak’taki PKK kamplarının sürekli bombalanarak imha edilmesi bu nedenledir. Terörün dış kaynaklarının mutlaka kurutulması gerektiği görüşünde olduğumuzun altını çizelim.

Dikkat edilecek olursa Peşmergebaşı Barzani de, PYD Lideri Salih Müslim’de dış ülkelerde ağırlanıyor, sanki bir devlet yetkilisi gibi davranılıyor. Dış ülkeler terör örgütlerine mesafe koymuyorlar.

PKK, dış güçlerce destekleniyor. Her ne kadar Peşmergebaşı Barzani teröre karşı görüntü vermeye çalışıyorsa da PKK’nın en büyük destekçisi olarak biliniyor.

PYD güçlerini koruyan, silahlandıran ve bölgede güçlenmesini sağlayan Amerika ve Batılı güçlerin bu PKK’nın Suriye koluna verdiği silahların bugün PKK tarafından da kullanıldığını görmekteyiz.

PKK’ya doğrudan destek vermediklerini söyleyen ve PKK’yı terör örgütü olarak gördüklerini söyleyenler, PYD’ ye verdikleri destek ve silahlarla salında PKK’ya takviye yapıyorlar.

Dikkat edilecek olursa Doğu ve Güneydoğu savaş alanı gibi. PKK’ya darbe üzerine darbe indiriliyor. Bizi yönetenler “Artık PKK’nın sonu geldi” diyorlar ama dışarıdan gelen takviyelerle örgüt çökertilemiyor. 10 PKK’lı öldürüyorsunuz, dışarıdan onların yerine 100 tane geliyor. İşin sonu gelmiyor. İçeriden de takviye alıyorlar.

Hükümet OHAL kapsamında çıkarılan yeni bir kararname ile PKK’ya destek veren belediyelerin mallarına el konulma kararı aldı. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’daki birçok belediyenin PKK’ya her türlü desteği verdiği biliniyor. Doğru bir karar alındığı görüşündeyiz.

Bugün FETO terör örgütüne karşı nasıl bir mücadele ve dayanışma örneği gösteriliyorsa da PKK’ya, IŞİD’a ve diğer terör örgütlerine karşı da aynı mücadele mutlaka verilmelidir.

Bölgede Kürt halkının giderek PKK terör örgütünden uzaklaştığını ve koptuğunu da görebiliyoruz. Ancak, PKK’nın sivil militan takımlarının da halen iş başında olması, devlet kadrolarında bulunmaları, örgüt ile ilişkide bulunmaları da önemsenmelidir.

Geçtiğimiz yıllar içinde şehirlerdeki sivil kadrolaşmalarını da tamamlayan PKK’nın eylemleri sadece dağlardaki silahlı mücadele ile sınırlı kalmıyor. Kaldı ki devlet kadroları içinde bile PKK destekçilerinin var olduğu ve bunların çoklarının tespit edildiği de yetkililerce açıklanmış bulunuyor.

Geçenlerde Sevginaz Hamevioğlu konu ile ilgili bir mesaj yayınladı. Milliyetçi Hareket Partisi’ne olan yakınlığı ile tanıdığımız ve bir süre birlikte de çalıştığımız sevgili Hamevioğlu, mesajında çok önemli noktalara değiniyor. “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” başlığı altında yayınladığı bu mesajı sizlerle paylaşmak istedik:

“Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!

İlmiyle amel etmeyen Alim, başkalarını giydirdiği halde kendisi çıpğak iğne gibidir. İmam Gazali
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda bölücü PKK terör örgütü, gerek Fetullahçı terör Örgütü’yle gerek PYD ile gerek DAİŞ’le, gerek YPG ile bunların beşi de birbirleriyle dolaylı yollarla birçok yerde örtüşüyor.” dedi.
Başbakan Yıldırım, FETÖ ile PKK ve PYD’nin ilişkisini tespit ettik. Darbe girişimi öncesi ve darbe sonrası görüşmüşler. Görüşmeler Irak’ın kuzeyinde gerçekleşmiş. Her şey ortada. İhanetin bütün bağlantıları çözülüyor…” dedi.
Diyarbakır’daki Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesi’nde çatışmalarda yaralanarak hastaneye getirilen asker polislerle ilgilenilmediği hastaneden cenazelerinin çıktığı ortaya çıktı.Aynı hastanede PKK’lıların sahte isimle veya kayıtsız tedavi edildiği, çatışmada yaralanan teröristlerin tedavisi için gizlice Sur ilçesine götürüldüğü, yaralı PKK’lı teröristleri kaçırmayı planlayıp, hastaneye personel alımı için PKK onayına başvurdukları, hastaneye hizmet veren taşeron firmaların bile PKK’nın kontrolünde ihbar edildi!..
Benzer skandalların Van Devlet hastanesinde de yaşandığı ortaya çıktı.
Başbakan Yıldırım: “PKK terör örgütü ile ilişkisi olan 14.000 öğretmen tespit ettik onları başka yerlere aktaracağız. Bunlar terör örgütüne hizmet eder hale gelmişler…” dedi.
FETÖ-PKK-PYD-DAEŞ/IŞİD’in birbirleriyle bağlantılı eli kanlı, hain terör örgütleri olduğu açıklaması yapılıyor… Katılıyoruz. Ancak;
Neden FETÖ terör örgütü mensubu kamu görevlilerine memuriyetten el çektirlirken, PKK terör örgütü mensubu öğretmenlerin sadece görev yeri değiştiriliyor?
Neden PKK’lı doktor ve hemşirelerin görevlerine son verilmiyor? Neden güneydoğudaki hastanelerin personel alımları ve hizmet veren taşeron firmalar araştırılarak gereği yapılmıyor?
Sevgi ve saygılarımla
Sevginaz Hamevioğlu”
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz

NECDET BULUZ - teror terorulanetliyoruz 101015

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir