NECDET BULUZ
Rusya Devlet Başkanı Putin ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında yapılan görüşme sonrası, iki ülke yetkililerinin açıklamaları Suriye konusunun da ön plana çıktığını gösteriyor. Aslında bölgedeki dengelerin yerli yerine oturması açısından Suriye konusunu biz de önemsiyoruz.
Rusya ile Türkiye’nin Suriye konusunda iki önemli aktör olduğu görülmüştür.
Genelkurmay, MİT ve Dışişleri Bakanlığı’nda kurulan özel masalarla Suriye konusunda hızla çalışmalar başlanması hiç kuşkusuz komşumuzdaki ateşin bir an önce söndürülmesi açısından da önemsenmelidir.
Yapılan görüşmeler çerçevesinde Rusya’nın şu isteklerine dikkat:
Türkiye’nin artık sınırdan silah sevkiyatına son vereceği güvencesini Rusya’ya iletecek. Şam yönetimi ile Büyükelçiler üzerinden alt düzeyde temaslar başlayacak.
Bu iki koşul, Putin’in yapılan görüşmelerde elde ettiği kazanım olarak gösteriliyor.
Ancak, ne olursa olsun, kim bunu nasıl değerlendirirse değerlendirsin, Suriye’de ateşin söndürülmesi Türkiye’nin lehine olacaktır.
Bugüne kadar uyguladığımız Suriye politikalarının çöktüğü biliniyor. Özellikle “Esad gitmeli” düşüncesi ile yola çıktık ve bugünlere geldik. Şimdi, Şam yönetimi ile alt düzeyde de olsa görüşmelere ve iletişime geçmeye başlayacak olmamız, Suriye sorununun çözümünde atılmış çok olumlu bir adım olacaktır.
Burada önemli olan Türkiye’nin çıkarlarıdır.
Bizi, en çok etkileyen PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD’dir. Rusya’dan PYD konusunda güvence isteyeceğimiz açıklandı. Eğer bu konuda uzlaşma sağlanabilirse bu da Türkiye açısından bir başka kazanım olarak değerlendirilmelidir.
Şu anda bizi en rahatsız eden konulardan biri Halep’in geleceğidir. Bu kent çok ciddi bir işgal altındadır. Suriye ‘deki rejim karşıtlarının Halep’deki gelecekleri kuşku yaratıyor. Eğer, Rusya ile Şam yönetimi rejim karşıtlarına karşı bir saldırı başlatırsa en az 500 bin sığınmacının daha sınırımıza dayanması kaçınılmaz olacaktır.
Bu sorunu da akılcı yolla çözmek Türkiye’yi rahatlatacaktır.
Kaldı ki, Halep’teki rejim karşıtlarını Türkiye “Ilımlı muhalifler” olarak görüyor.
Bu arada şunu da anımsatalım:
Azerbaycan’ın Ermeni işgali altındaki Dağlık Karabağ konusunda Rusya’nın ağırlığını biliyoruz. İlerleyen zaman içinde Putin’in ikna edilmesi ve ilişkilerin zirveye taşınması ile bu işgalin sona erdirilmesi de sağlanabilir. Türkiye, eğer bu konuda ağırlığı koyup, sorunun çözümünde etkin rol oynarsa bunun da çok önemli kazanım olacağını şimdiden söyleyebiliriz.
Yeniden Suriye konusuna dönelim:
Baştan bu yana Rusya ile Türkiye arasında Suriye’deki gelişmeler konusunda derin görüş ayrılıkları bulunuyor. Ancak, akılcı ve ince diplomatik hesaplarla bu derin görüş ayrılıklarını asgariye indirmek ve gidermek mümkündür.
Putin ile Erdoğan’ın Suriye’nin geleceği konusunda birlikte hareket etme noktasına gelmiş olmaları atılmış önemli bir adımdır. Şimdi iki ülke kurmayları bu konuda detay çalışmalarını yürütecek.
İki ülke arasında Dışişleri, istihbarat ve silahlı kuvvetlerin oluşturduğu heyetler eşgüdüm ve bilgi paylaşımında da bulunacaklar. Suriye’deki durumun düzlüğe çıkmasında bu çalışma gruplarının ortaya koyacakları çabaların sonuç vereceğini söyleyebiliriz. Çünkü her iki taraf da bunu ısrarla istiyor.
Rusya’nın Suriye’de IŞİD unsurlarına karşı sürdürdüğü operasyonların “ılımlı muhalif grupları” kapsamaması isteniyor. Türkmenlerin durumunun da gözetilmesi gerektiği anımsatılıyor. Eğer ilişkilerde ilerleme kaydedilirse bu konularda da Türkiye kazanımlar elde etmiş olacaktır.
Temennimiz Rusya ile olan ilişkilerimizin eski rayına oturmasıdır.
Her ne kadar bunun uzun zaman alacağı görülüyorsa da atılan her olumlu adım, hem bölge, hem Suriye, hem Türkiye ve hem de Rusya açısından olumlu olacaktır.
Bölgeye huzur ve barış gelirse, bunun getirisinin ne kadar büyük olabileceğini söylemeye gerek duymuyoruz.
Burada unutmadan şunu ekleyelim:
Eğer Rus savaş uçağının düşürülmesi Türkiye’nin inisiyatifi dışında gelişmiş bir olay olarak gösteriliyor ve “Bu tamamen Rusya ile Türkiye’nin arasının açılması için kurulmuş bir tezgâhtır” deniliyorsa:
Türkiye ile Rusya arsında başlayan bu iyi ilişkilerden rahatsız olacak bazı güçlerin varlığını da gözlerden uzak tutmayalım. Bu ilişkiler gerek bölgede, gerekse bölge dışında bazılarını rahatsız edecektir. Rusya ile Türkiye’nin arasını yeniden açmak, ya da yapılan görüşmeleri tıkamak isteyenler de çıkacaktır. Bu konuda da daha dikkatli ve duyarlı hareket edilmesi gerektiğini vurgulayalım.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın