Umurumda değil sizin mangal sefanız da, iki buçuk milyon pet şişe suyunuz da, kebabınız da, zerde pilavınız da…
Böyle Devlet sponsorluğunda sivil tepki mi olur…
Ben masum şehitlerime yanıyorum, günahsız Mehmetçiklerime yanıyorum, daha suçlu olup olmadığı bile anlaşılmadan cenazesi çöpe atılmak istenen kimsesiz vatandaşıma yanıyorum..
Sakin bir Temmuz akşamı aniden başımıza çöken felaketin sonuçlarını kimse zaferiymiş gibi göstermeye kalkışmasın. “Tankın üstüne şöyle çıktım” diyenler, “Ben yazmıştım” diyenler, “Allah’ın bir lütfu” diyenler; yaygara yaparak kendi suçlarının üstünü örtenler, görüntünüz ve sesiniz bu uğursuz havada giderek iğrençleşiyor…
“Her darbenin veya darbe girişiminin kaybedeni Millet’tir, kazananı ise sizlersiniz” gerçeğini bir türlü unutturamıyorsunuz. Unutturamıyorsunuz, çünkü siz kırk gün kırk gece şenlikler düzenlerken bizim hayatlarımız sönüyor, önümüzdeki en az 100 yıla bıraktığımız acı ve nefret tohumlarının ağırlığı altında biz eziliyoruz.
Bir darbe girişimine direnen veya liderinin çağrısı ile sokaklara inip canını veren bütün vatandaşlarımız şehittir. Onlar Türk Milleti’nin bağrındaki en onurlu yere oturdular. Hiç bir şeyden haberi olmayan, komutanının emriyle nereye gittiğini bilmeyen kınalı Mehmetçik’lerimiz de kalbimizin en hassas yerinde yaradır. Allah onları birbirine kırdıran siyasetçisini, askerini sonsuz ateşlere atsın.
Bu evlatlarımız artık rahat bırakılsın, aziz ve masum ruhları ne tartışmalarla, ne şenliklerle rahatsız edilmesin. İnsanlık, Türklük, Müslümanlık bunu emrediyor..
Yaramız çok yeni, ruhlarımız komada, ağır bir travmanın içindeyiz. Acıya vakar ve sessizlik yaraşır oysa. Böyle anlarda herkesin kendi içine dönüp olup bitenleri vicdan mahkemesinde değerlendirmesine ihtiyaç vardır. Büyük bir saygısızlık ve anlayışsızlık içinde buna izin vermiyorsunuz. Sokaklarda korna çalıyor, sloganlar atıyor, festivale gider gibi yiyecek ve içeceklerle donatılmış meydanlara koşuyorsunuz.
Üzerine ABD bayrağı giydirilmiş zavallı ineği linç eden cahil berberiler gibi görüntüler veriyorsunuz.
Bunları gönlünüzden taşan duygularla yapsanız yine sözümüz yok; “emirle” yapıyorsunuz, “ikinci bir emre kadar” yapıyorsunuz; zorlamalarla yapıyorsunuz. Toplumun acısını bir müddet kendi içinde yaşamasına, yas tutmasına izin vermiyorsunuz.
Böyle bir şımarıklık içinde ne milli birlik olur, ne kaynaşma olur, ne barış olur.
Ülke yangın yerine dönmüş, hayatlar sönmüşken herşey hâlâ bir tek adamın gönlünü hoş tutmak, arzularını yerine getirmek üzerinden kurgulanıyor.
Bunca karmaşada mantıklı bir şeyler söylemeye çalışan insanların üstüne küfürbaz, cahil, sapkın trollerinizi salmaktan bile vazgeçmemişken “Milli birlikten” söz ediyorsunuz..
Umurumda değil sizin mangal sefanız da, iki buçuk milyon pet şişe suyunuz da, kebabınız da, zerde pilavınız da..
Böyle Devlet sponsorluğunda sivil tepki mi olur…
Ben masum şehitlerime yanıyorum, günahsız Mehmetçiklerime yanıyorum, daha suçlu olup olmadığı bile anlaşılmadan cenazesi çöpe atılmak istenen kimsesiz vatandaşıma yanıyorum..
Lanet olsun sizin kutlamanıza da, takınmak istediğiniz ünvanlara da, bir milleti felakete götüren egonuza da.. Bu nasıl acı yaşamak? Bu nasıl şehide saygı?
Biz ne zaman “rüşvetlerle” tepki gösteren bir toplum olduk? Bu Millet bağımsızlığını yiyecek lokması yok iken kazandı. Kimin ahlâkıdır meydanlarda etli pilav kaynatmak, şerbet-ayran dağıtmak?
Biz Mustafa Kemal Atatürk’ten böyle öğrenmedik. Alçakgönüllülüğü öğrendik, mütevazılığı, gönlü zenginliği öğrendik. Milletimizin acılarına saygı duymayı öğrendik. Nerede davul çalıp nerede yas tutulacağını öğrendik.
Hiç boşuna asmayın Atatürk posterlerini binanıza, boşuna onun adını ağızlarınıza almayın. Aklı, mantığı ve vicdanı olan Atatürkçüleri kandıramazsınız; ancak kendi ayarınızdaki siyasetçileri kandırırsınız.
Dünyanın neresinde görülmüş kanlı bir darbeye bu kadar sevinen, festivaller düzenleyen, meydanlara trilyonlar akıtan bir güruh?
Doymak bilmeyen hırsınızla, ahmak muhalefetinizle, hain FETÖ’cülerinizle, kuş beyinli generallerinizle, haysiyetsiz darbecilerinizle ülkeyi mahvettiniz. Okuduğunuz selalar, Türkiye’nin ölüm selâsıdır..
Yüz yıllık birikimlerimiz uğursuz bir Temmuz gecesi yok olup gitti, masum evlatlarımız şehit oldu, can verdi..
İçime sinmiyor mitinginiz, kutlamanız, kornalarınız..
Bahçelinizi de, Kılıçdaroğlunuzu da yanınıza alıp evlerinize, saraylarınıza çekilin artık.
Daha fazla üzerimizde tepinmeyin..
Fatma Sibel YÜKSEK (GÜRCİHAN), 7 Ağustos 2016
Bir yanıt yazın