Sofrasını hazırlamış ezanın okunmasını bekliyordu. İçi bir başka buruktu bu ramazan. Herkes gibi o da eski ramazanları özlüyordu.
Tek kişilik sofrasına baktı ve çocukluk yıllarına dalıp gitti.
Konakta kalabalık bir ailede büyümüştü. Ramazanlarda iftar sofraları otuz kırk kişinin altına düşmezdi.
Saatler öncesinden iftar hazırlığına başlanır ve evin gelinleri bütün hünerlerini döktürürlerdi.
Mis gibi kokan tarhana çorbasıyla açarlardı oruçlarını. Arkasından yöresel yemek çeşitleri gelirdi. En sonunda da kınalı parmaklarıyla açtıkları baklavayı getirirdi gelinler.
Herkes sofrada beklerdi ezanın okunmasını.Yalnız çocuklar kapı önünde beklerdi nedense. Ezanın okunmasıyla kaşıklar alınır ve büyük bir neşe içinde iftar yapılırdı. Arkasından kahveler içilip camiye teravi namazına gidilirdi.
Hele sahuru hiç sormayın. Gece saat onikiden sonra meydandaki köy fırını yakılır, gelinler koca koca tepsilerle haşhaşlı afyon bükmesi yaparlardı. Yanına mutlaka yarma erikten ya da üzüm eriğinden hoşaf olurdu.
Gece boyu fırındakiler ayrı eğlenir, evdekiler ayrı.
Dayısı pişmaniye yapardı siniler dolusu.
Çocukluğundaki ramazanlar hep kışa rastlıyordu.
Sonra dayısı deve oyunları düzenler resmen orta oyunu sergilerdi. Ümran’ın tiyatro tutkusu dayısından geçmişti besbelli.
”Yaşlanıyorum galiba, geçmişe özlem duymaya başladım” diye geçirdi içinden.
Sonra dünyanın öbür ucundaki çocukları geldi aklına. Yıllardır ilk defa yalnız ramazan geçirecekti.
Derin bir iç geçirdi.
Amerika’daki ramazanları hatırladı.
Bir ara öylesine daldiki kendi kendine konuşmaya başladı.
‘’ Bazen acaba diyorum, bu yaban eller çocukluğumuzu da mı çalmış’’
ABD de Türkler genelde aynı yerlerde oturuyordu.
1999 yilinda yillik iznine giden Umran’i deprem oldu diye cocuklari bir daha geri gondermediler. Onceleri dagin tepesinde tek basina kalan Umran 2000 yilinda Clifton’a tasindi. Evin hemen yakininda cami vardi. Ramazandan bir kac gun once ziyaret ettiginde Gaffar hocayla tanisti. Anne-ogul iliskisi onlari iyice yakinlastirdi. Ramazan gelip cattiginda evde yalniz kalan Umran kalkar kalkmaz solugu camide aliyordu. Onceleri evde ne varsa goturup pisiriyordu camide. 3-5 kisiyle birlikte iftar yapiyorlardi.