Erkan Güçiz
Böyle diyor, Küresel Çete’nin akıl hocası CFR (Council on Foreign Relations – Dış İlişkiler Konseyi), yayınladığı Politika Yenileme Bildirisinde.
***
Devlet-kurma işleri için USAID’in yeniden düzenlenmesi
Başkalarının ülkelerinde ulus yaratma, Amerikan politikasının sinir hastalığı haline geldi. Bu ulus yaratma hevesine karşı düşüncede, Başkan Obama ve Donald Trump birleşiyorlar. Fakat aynı zamanda ABD liderleri, çökmekte olan devletlerin ABD çıkarlarına ciddi ölçüde zarar verdiğini kabul ediyorlar. Obama 2016 Ülkeye Sesleniş konuşmasında, “IŞİD olmasa bile, Ortadoğu, Afganistan, Pakistan’ın ve Orta Amerika’nın bazı bölgeleri, Afrika ve Asya gibi dünyanın pek çok yerinde istikrarsızlık onlarca yıl devam edecek. Bunların bazıları yeni terör örgütlerine yataklık yapabilir. Diğerleri, etnik savaşlar, açlık ve yeni sığınmacı akınlarını doyurmayla boğuşacaklar”, diyor.
***
Kimden söz ediyor dersiniz, bizim durumumuza yakıştıracağımız yerleri var mı bu sözlerin?
***
Fakat ABD’nin, dünya istikrarsızlığına müdahalesi yalnız askeri güçle yeterli olamaz. İnsansız Hava Araçları ve Özel Hareket timleri ile yapılan ufak çapta askeri hareketlerin yeterli olmadığı görünüyor; ABD halkı, Irak ve Afganistan’daki gibi geniş ölçüde bir hareketin de arkasında olmayacak. “Kinetik” darbeler, terör liderlerini öldürse de terör örgütlerini ortadan kaldıramaz ve hiçbir şekilde hukuk ve güven içinde devam edebilecek bir yerel düzen kuramaz. ABD’ye, kaos içindeki ülkelerde doğru işleyen kurumları teşvik edecek sivil bir yetenek lâzım; buna devlet-kurmak denilse de çoğu tarafından ulus-kurmak olarak biliniyor bu.
***
ABD, kendini tüm dünyanın jandarması olarak gördüğü gibi aynı zamanda “Dünya Kayyum Hizmetleri”nin de yalnızca kendisine emanet edildiği kanısında.
Kim kendini ABD’nin çıkarlarına göre idare edemiyorsa, biz gider yeni bir “Ulus” yaratırız ve onlara bir “devlet kurdururuz” diyor. “Barzani Devleti” bunun en güzel örneği.
Ve şimdi sırada, “Öcalan Devleti” var.
Tarih ABD’nin bu “becerilerine” tanık; Kore, Vietnam, Sudan, Yemen gibi, “Güney-Kuzey” olarak böldüğü yerler var; Yugoslavya gibi bir devletten, yedi yeni devlet çıkardığı haller de var.
***
Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Gelişim Kurumu (USAID) bunun öncüsü olmalı. Devlet-kurma misyonunu yürütebilmek için USAID bir değişimden geçmek zorunda. Daha az işi daha iyi yapmalı; enerjisini stratejik önemi olan devletlerde temel devlet kurumları kurmaya kullanmalı.
Gereksiz Hedefleri Bırakın
USAID 2016 bütçesi 22.3 milyar dolar; bunun 10.7 milyar doları doğrudan USAID tarafından kullanılıyor ve yalnız 2.4 milyar dolar devlet-kurma denebilecek yerlerde harcanıyor. Kalan kısmı, yoksullukla mücadele, sağlık, biyoçeşitlilik, kadın haklarını güçlendirme, eğitim, yerleşim alanları temizliği ve ekonomi ve tarımı geliştirmede kullanılıyor. Bunlar takdire değer amaçlar fakat USAID bu konularda, Dünya Bankası, Oxfam ve Africare gibi kuruluşlardan daha iyi bir iş yaptığını gösteremedi. Dolayısıyla, USAID bu konuları uluslararası veya özel sektör kuruluşlarına bırakmalı. USAID’i savunanlar yapılanların, başarılı devletlerde görülen sağlık hizmetleri, elektrik şebekleri, çevreyi koruma düzenleri gibi devlet-kurmaya yardımcı etkenler olduğunu söylüyorlar. Bu doğru, fakat devletlerin başarısı topluma sundukları hizmetlerden ötürü değil, başarılı oldukları için bu hizmetleri sunabiliyorlar.
Gelişmekte olan ülkelerde, “demokrasi” bile lüks meta sayılabilir. Halbuki USAID’in devlet-kurma programı, Demokrasi, İnsan Hakları ve Yönetim olarak tanımlanır. En önemli olanı –yönetim– en sona konmuş. ABD, demokrasi olmayan ülkelerle bir arada yaşayabilir, yeter ki sorumlu davransınlar; Ürdün gibi bazı otokratik ülkeler bile ABD’nin yakın müttefiki. Güney Kore, Şili ve Endonezya gibi çoğu da, zamanla demokratik yönetime dönüştü.
***
Burada bir an duraklayalım; Banu Avar’ın, “Kaçın! Demokrasi geliyor” sözünü bu sayılan ülkeler ya duymamış, ya da kaçamamışlar.
“Kalsın, biz almayalım bu lüks malınızdan”, diyecek yeteri sayıda vatansever de çıkmamış herhâlde.
Yıllar süren CIA operasyonları ile onları içeriden fethetmiş ABD.
AKP’yi yaratan ve iktidar yapan ABD, “sapsız balta” Recep Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen’i kullanarak “Demokrasi getiriyoruz” ayağıyla, Türkiye’yi bölmeyi planlıyordu. Fakat bu iki maşa arasında çıkan paylaşım kavgası 17-25 Aralık’ta su yüzüne vurdu, plan aksadı.
Şimdi yeni planıyla ABD, “Kürt kozunu” açıktan açığa oynamak zorunda kaldı.
***
Stratejik Olarak daha Önemli Ülkeler Üzerinde Odaklanın
Şu an USAID yüzden fazla ülkede faaliyet halinde. Bugünkü bütçesi ve çalışan sayısı ile USAID otuz-kırk ülkeden fazla yerde etken olamaz. Bütçeyi artırmak yerine, eldeki imkânlarla daha az sayıda ülkede daha fazla iş çıkarabilir.
…
USAID hareket alanını, ABD için stratejik önemi olan ve bir farklılık yaratabileceği ülkelerle sınırlamalı. İslamî terörün ABD için yarattığı tehdit göz önüne alınırsa, nüfusun yüzde 40’tan fazlası Müslüman olan, Batı Afrika’dan Güneydoğu Asya’ya uzanan istikrarsızlık alanındaki ülkelere öncelik verilmeli. Bu bölgelerde üslenmiş ABD silahlı kuvvetleri askeri danışmanlık hizmetleri verirken USAID yakın işbirliği ile polis ve yönetim konularına odaklanmalı.
***
1960’larda Başbakan İsmet İnönü şöyle demiş:
“Daha bağımsız ve kişilik sahibi dış politika izlenmesini istiyorsunuz. Herkes aynı şeyden söz ediyor. Nasıl yapacağım ben bunu? Karar vereceğim ve işi teknisyenlere havale edeceğim. Onlar ayrıntılı çalışmalar yapacaklar ve öneriler hazırlayacaklar. Yapabilirler mi bunu? Hepsinin çevresinde uzman denen yabancılar dolu. İğfal etmeye çalışıyorlar. Bunu başaramazlarsa, işi sürüncemede bıraktırmağa çalışıyorlar. O da olmazsa karşı tedbir alıyorlar. Bir görev veriyorum. Sonucu bana gelmeden Washington’un haberi oluyor. Sonucu, memurumdan önce Sefirden (yabancı Büyükelçiden) öğreniyorum…” Doğan Avcıoğlu – Türkiye’nin Düzeni
Bir soralım; yarım yüzyıl sonra, bugün bizim Genelkurmay’da, Emniyet Genel Müdürlüğünde ve tüm bakanlıklarda kaç ABD’li danışman(!) var acaba.
1960’lardan bu yana o kadar kanıksadık ki, adamlar anamızın ne renk don giydiğini bile dünyaya ilan ediyor ve biz aldırmıyoruz artık.
***
USAID, hepsinden önce, etken bir devlet düzeni olmayan Libya, Somali, Suriye ve Yemen’i hedef olarak almalı. Bunlardan bazıları USAID çalışmaları için güvensiz yerler olabilir; USAID güvenlik önlemlerini artırarak bu riski göze almalı. Bir sonraki sırada, çok sayıda ABD askeri güçlerinin konuşlandığı, Irak ve Afganistan gibi ülkeler var. Üçüncü basamakta olanlar, işleyen fakat güçsüz devletler olan, hemen hemen tüm Ortadoğu ülkeleri. Varlıklı sayılabilecek Türkiye ve Körfez ülkeleri gibiler ve, Sudan ve İran gibi ABD düşmanları liste dışında bırakılabilir.
***
Bu varlıklı sayılabilecek(!) dedikleri Türkiye ve Körfez ülkelerinde zaten ellerinin altında olmayan hiçbir devlet kurumu ve Sivil Toplum Kuruluşu olmadığı için bir yenilik ve değişime gerek görmüyorlar.
***
Elbette ki, yeniden düzenlenmiş USAID devlet-kurma işinde her defasında, belki de çoğunda başarılı olamayacak. Bu son derece güç bir eylem. Fakat ABD, çok farklı yerlerde devlet-kurmayı desteklemede başarılı oldu; Kolombiya, Doğu Timor, Salvador, Almanya, İtalya, Japonya, Kosova, Filipinler ve Güney Kore bunun örnekleri. USAID bu girişimlerinde ne derece başarılı olur tahmin etmek imkânsız ama büyük harcamalara girmeden birkaç yerde bile olsa bu yatırıma değer. Çöken devlet sorununa çözüm olarak devlet-kurma tek seçenek ve sonu gelmeyen askeri müdahalelere de gerek kalmayacak bu yolla.
***
Askeri müdahaleyi ABD halkı artık desteklemiyor; uçak dolusu tabutları merasimle karşılamaktan bıktılar.
Kaleyi içerden, ülkenin hainlerini kullanarak fethetmek hem daha kolay hem de daha ucuza geliyor.
O merasimler şimdi bizim ülkemize aktarıldı.
Ve biz bıkana kadar da devam edecek.
***
________________________________________
Kaynak:
________________________________________
Ek bilgi:
USAID kendini, “aşırı küresel yoksulluğu sona erdirmek ve demokratik toplumların potansiyellerini gerçekleştirmelerini etkinleştirmek için çalışan bir ABD Hükümeti kuruluşudur”, diye tanıtıyor. ABD bütçesinin dış harcamalar bölümünün en büyük kısmı buraya ayrılmıştır.
Yabancı ülkelere politik müdahale ana görevi olan bu kuruluş, “insani yardım” kisvesi altında, CIA elemanlarının o ülkelerde diplomatik pasaportla serbestçe hareketlerini sağlar.
USAID’nin alt kuruluşu OTI, (Office Of Transition Initiatives – Değişime Önayak Olma Bölümü), “temel siyasi değişimleri destekleme” başlığı altında askeri ve sivil darbe planlama ve yürütme işleri yaptığını kendi sayfasında ilan ediyor.
Venezuela’da, Chavez’i devirmek için USAID/OTI tarafından neler yapıldığı bağlantında.
Gazi Mustafa Kemâl Atatürk
Bir yanıt yazın