Başbakan Yıldırım’dan Prof. Dr. Mustafa Aşkar’a Cevap: “Zırva”
TRT’de Ramazan Sevinci adlı programa katılan Prof. Dr. Mustafa Aşkar’ın “Alnı secdeye gelen bir varlık var mı insanın dışında? Yok. Secde eden tek varlık insan. O zaman, ben düz söyleyeyim. Ayette de bunu söylüyor, ağır gelmesin. Namazı hayvanlar kılmaz, namaz kılmayan da hayvandır” sözlerine Başbakan Binali Yıldırım sert tepki göstererek cevap vermiştir: “Halt etmiş, kim söylediyse zırva. Unvanı ne olursa olsun yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede böyle münasebetsiz laflar edenlerin Müslümanlar nezdinde hiçbir yeri yoktur. Değerlendirecek bir yanı yok. Biz dinimizin değerlerini biliyoruz. Hoş görü dinidir, sevgi dinidir, kardeşlik dinidir. Dolayısıyla bu ve buna benzer sözler kabul edilemez. Böyle bir şey söylediyse çok büyük hata etmiş.”
Benzer bir tepki de Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan gelmiştir: “Kur’an-ı Kerim ayetlerinden ve konuya ilişkin diğer dini metinlerden böyle bir çıkarımda bulunmak İslam’ın hikmet dili ve rahmet mesajıyla bağdaşmaz. Dinimizde namazın yeri, önemi ve değeri herkesçe bilinmektedir. Ancak insanların inanç ve ibadet özgürlükleri hedef alınarak tezyif ve tahkir edilmesi asla kabul edilemez. Kur’an-ı Kerim ayetlerinden ve konuya ilişkin diğer dini metinlerden böyle bir çıkarımda bulunmak İslam’ın hikmet dili ve rahmet mesajıyla bağdaşmaz.”
Bakara suresinde belirtildiği gibi dinde zorlama yoktur. Din iman demek olduğuna göre iman etmesi için kimseye zorlama olmaz. Zor kullanılarak kabul edilmiş iman Allah nezdinde makbul değildir. Eğer imanda zorlama olsaydı yeryüzünde imansız bir kişi kalmazdı. Dini, kişinin kendi tercihi ile kabul etmesi gerekir.
İslam dininin hakim olduğu coğrafyalarda zorlama yoktur. Kişiler dini görevlerini isteyerek yapmalıdır. Dinin aslı olan imanın esası kalben inanmaktır. Çünkü zorlanan kimsenin açığa vuracağı iman, Allah nezdinde gerçek iman olmaz.
ABD’li araştırma kuruluşu PEW’in 230 ülke ve bölgeyi ele alarak yaptığı anket ve araştırmalar sonucunda dünyada 10 kişiden 8’i bir dini grup içinde yer alır. Bir dini grup içinde yer alanların oranı 2010 yılı verilerine göre 6,9 milyarlık dünya nüfusunun yüzde 84’dür. Rapor’a göre dünya nüfusunun yüzde 32’si (2,2 milyar) Hıristiyan, yüzde 23’ü (1,6 milyar) Müslüman, yüzde 15’i (1 milyar) Hindu, yüzde 7’si (500 milyon) Budist ve yüzde 0,2’si (14 milyon) Yahudi’dir.
Ayrıca yüzde 6’sı (400 milyon) geleneksel dinlere inanan Afrika, Amerika, Asya ve Avustralya bölgelerindeki insanlardan oluşuyorken, yüzde 1’i de (58 milyon) Jainizm, Sihizm, Şintoizm, Taoizm, Tenrikyo ve Zerdüştlük gibi diğer dinlerine inanmaktadır.
Hıristiyanlar ve Müslümanların ardından en büyük üçüncü grup olan herhangi bir dine inanmayanların dünya nüfusuna oranı yüzde 16’dır. (1,1 milyar) Bu grupta Tanrı’ya ya da evrensel bir ruha inanan, fakat kendisini herhangi bir dinin üyesi olarak görmeyen insanlar da vardır. Herhangi bir dine inanmayanların üçte biri (%76) Asya-Pasifik bölgesindedir. Sadece Çin’de yer alan dinsiz sayısı 700 milyondur.
Bu durumda tüm Müslümanların namaz kıldıklarını varsayım olarak kabul edersek, geriye kalan 5.3 milyon insan nedir? Aşkar’a göre bunlar namaz kılmadıklarına göre insan değil midir? TV’yi bulan John Logie Baird ile Philo Taylor Farnsworth hayatlarında hiç namaz kılmadıklarına göre insan değillerse nedir? İnsan olmadıklarına göre TV gibi önemli bir icadı nasıl gerçekleştirmişlerdir? Acaba hayvanlar ne zamandan bu yana insanlığa hizmet etmektedirler? İnsan olmayan Baird ile Farnsworth’un buluşu olan TV’ye çıkıp açıklama yapan Alkar kendisi ile çeliştiğinin acaba farkında mıdır?
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli ” Zaten suç unsuru varsa gerekli işlemler mahkemeler tarafından yapılır…Şahsi görüşümüzün açıklanması farklı yorumlara sebep olabilir” diyerek Aşkar’ı hafiften eleştirse ve de Aşkar, “Ramazan Sevinci Programında gayri ihtiyari maksadımı aşan ifadelerimden dolayı özür dilerim. Sözlerim yanlış anlaşıldı. Bunun dışında sözlerimden farklı ifadeler çıkaran, yorumlarda bulunanların ifadeleri ise kendilerini bağlar” dese de, bana göre yanlış anlaşılacak bir şey yoktur.
Bu konuda bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Paris’te görev yaparken Yusuf Bozkurt Özal’a Balkanlarda eğer Osmanlı Batılı ülkelerin yaptığı gibi bir entegrasyon gerçekleştirmiş olsaydı, tüm Balkanlar Müslüman olurdu deyince bana aynen şöyle demiştir: “Dinde zorlama olmaz.”
Bir yanıt yazın