7 Haziran 2016, 23:46
ADIL HACIOMEROGLU
2 Haziran 2016 günü Almanya Meclisi, 1915 olaylarının soykırım olduğunu kabul etti. Hem de neredeyse oybirliğiyle bu kararı verdi Federal Meclis. Bir ret, bir çekimser oy var. Alman başbakanı ve dışişleri bakanı yok oylamada. Bu durum, hükümetin de yasa tasarısını desteklediğini göstermekte. Zaten iktidarın büyük ortağı ve Merkel’in Hıristiyan Demokrat Partisi de yasaya olumlu oy verdi. Yani iktidarıyla ve muhalefetiyle Alman Meclisi, sözde Ermeni soykırımını tanımış oldu. Bu da sözde Ermeni soykırımını kabul etmenin bir devlet operasyonu olduğunu göstermekte.
Peki, Alman Meclisi neden bunca yıl bekledikten sonra Ortadoğu’da ABD emperyalizminin geri çekilmek zorunda kaldığı bir dönemi seçti? Bu durum, bir rastlantı mı? Bizce rastlantı değil… PKK’nın hendeklere gömüldüğü, Türkiye’nin Rusya ve Suriye ile yakınlaşmakta olduğu içinde bulunduğumuz koşullarda Atlantik ittifakının Ortadoğu’da gerilemekte olduğu herkesçe kabul edilmekte. Atlantik’in en büyük projesi, Akdeniz’e Kürt koridoru açmaktı. Rusya’nın doğru zamanda müdahaleleri, Esat yönetiminin güçlenmesi, Türkiye’nin PKK’nın belini kırmasıyla Kürt koridorunun açılamayacağı anlaşıldı. Ancak bu konuda, kilit ülke Türkiye’dir. Türkiye’nin bölge ülkeleriyle dayanışma içine girmesi, Avrasya’ya yaklaşması Atlantik’in hesaplarını bozar. Bu nedenle de Atlantik ittifakı, Türkiye’yi farklı cephelerden sıkıştırmayı denemekte.
ABD, son bir yıldır ve özellikle de 24 Temmuz 2015’ten sonra Türkiye’ye türlü terör örgütleriyle savaş açtı. Türkiye’nin PKK’ya saldırarak terör örgütünü hendeklere gömmesi demek, ABD ile savaşması demektir. ABD’nin Ortadoğu’daki kara gücünün yok edilmesi, Atlantik’in bölgedeki egemenliğini sona erdirmek anlamındadır.
Cephede savaşı yitiren ABD, Türkiye’ye saldırısını diplomatik alanda sürdürmekte. Diplomatik ataklarla Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışmakta. Bu işte de Türkiye’nin en büyük ticari ortağı Almanya’yı kullanmakta Amerika. Önümüzdeki, günlerde bu kervana ABD eseri olan Atlantik’in oyuncağı birkaç uydu devlet de katılabilir. Amaç, Avrupa’nın Türkiye’ye karşı olduğu algısını yaratmak.
Alman Meclisi’nin aldığı soykırım kararı, Avrupa hukukunu hiçe saymakta. İsviçre-Perinçek davasıyla ilgili AİHM kararı görmezden gelinmekte. “Hukuk” ve “demokrasi” sözcüklerini dilinden düşürmeyen Alman siyasetçiler, efendileri ABD’den buyruk aldıklarında bu sözcükleri unutuyorlar. Ayrıca Avrupa’nın devrimci geçmişini bir kalemde silip atmaktalar.
Alman Meclisinin hukuk kurallarını hiçe sayarak Türkiye aleyhine aldığı soykırım kararından önce Türk siyasetçilerinin aymazlığı anlaşılır gibi değil. Vatan Partisi, haftalar öncesinden eyleme geçti. Tüm parti ve derneklere çağrı yaparak eylem birliği içinde davranılması gerektiğini söyledi. Türkiye’de Alman temsilcilikleri önünde gösteriler yapıldı. Berlin’e gidildi, Alman Meclisi önünde yurttaşlarımızla bir araya gelinerek bu hukuksuzluk dile getirildi. Alman milletvekilleri, alacakları kararın yanlışlığı konusunda uyarıldı.
Almanya’nın hukuksuz bir biçimde aldığı soykırım kararı, Almanya’yı mağdur edecektir. Bu kararı bayram sevinciyle karşılayan Ermenistan da mağdurdur. 1915’te emperyalizmin oyununa gelerek maceraya atılan bazı Ermeni gruplar, tarihten ders almamışa benziyor.
AKP hükümeti, ne yazık ki baştan beri dış sorunları zamanında algılayıp çözümleme konusunda yetersiz ve yeteneksiz. AİHM kararı, önemli bir hukuksal kazanımken bunu yeterince kullanamaması anlaşılır gibi değil.
AİHM’in Perinçek kararı, yalnızca AKP yöneticilerinde değil; CHP ve MHP yöneticilerinde de bir eziklik, kıskançlık yaratmakta. Bu nedenle de siyasal çıkarlarını, ulusal çıkarların üstünde tutarak Türkiye’nin haklarını savunmada aymazlık içindeler. Doğu Perinçek’in Avrupa’daki hukuk zaferini görmezden gelerek akıllarınca Vatan Partisi’nin önünü kesmeye çalışmakta bu üç parti. Siyasal ufuksuzlukları nedeniyle Türk Milleti’ne zarar vermekteler.
ABD’nin Almanya üzerinden Türkiye’ye diplomatik saldırısı ülkemize güç kazandıracaktır. Neden mi? Türkiye, kendi gerçeklerini anlayacak bu kararla. AB’nin Türkiye için bir hayal ve Atlantik’in avuntusu olduğu açıkça anlaşıldı. Ulusalcıların yıllardır anlatmaya çalıştığı bu gerçek, iktidarıyla muhalefetiyle geç de olsa kavranacak. Türkiye’nin yerinin AB değil de Avrasya olduğu apaçık ortada. Türkiye’nin komşularıyla ilişkilerinin düzelmesi hızlanacak. Rusya ile aradaki buzlar eriyecek ve ülkemiz olması gereken yerde konumlanacak.
Atalarımız: “Her şerde, bir hayır vardır.” diye boşuna dememiş.
Peki, Alman Meclisi neden bunca yıl bekledikten sonra Ortadoğu’da ABD emperyalizminin geri çekilmek zorunda kaldığı bir dönemi seçti? Bu durum, bir rastlantı mı? Bizce rastlantı değil… PKK’nın hendeklere gömüldüğü, Türkiye’nin Rusya ve Suriye ile yakınlaşmakta olduğu içinde bulunduğumuz koşullarda Atlantik ittifakının Ortadoğu’da gerilemekte olduğu herkesçe kabul edilmekte. Atlantik’in en büyük projesi, Akdeniz’e Kürt koridoru açmaktı. Rusya’nın doğru zamanda müdahaleleri, Esat yönetiminin güçlenmesi, Türkiye’nin PKK’nın belini kırmasıyla Kürt koridorunun açılamayacağı anlaşıldı. Ancak bu konuda, kilit ülke Türkiye’dir. Türkiye’nin bölge ülkeleriyle dayanışma içine girmesi, Avrasya’ya yaklaşması Atlantik’in hesaplarını bozar. Bu nedenle de Atlantik ittifakı, Türkiye’yi farklı cephelerden sıkıştırmayı denemekte.
ABD, son bir yıldır ve özellikle de 24 Temmuz 2015’ten sonra Türkiye’ye türlü terör örgütleriyle savaş açtı. Türkiye’nin PKK’ya saldırarak terör örgütünü hendeklere gömmesi demek, ABD ile savaşması demektir. ABD’nin Ortadoğu’daki kara gücünün yok edilmesi, Atlantik’in bölgedeki egemenliğini sona erdirmek anlamındadır.
Cephede savaşı yitiren ABD, Türkiye’ye saldırısını diplomatik alanda sürdürmekte. Diplomatik ataklarla Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışmakta. Bu işte de Türkiye’nin en büyük ticari ortağı Almanya’yı kullanmakta Amerika. Önümüzdeki, günlerde bu kervana ABD eseri olan Atlantik’in oyuncağı birkaç uydu devlet de katılabilir. Amaç, Avrupa’nın Türkiye’ye karşı olduğu algısını yaratmak.
Alman Meclisi’nin aldığı soykırım kararı, Avrupa hukukunu hiçe saymakta. İsviçre-Perinçek davasıyla ilgili AİHM kararı görmezden gelinmekte. “Hukuk” ve “demokrasi” sözcüklerini dilinden düşürmeyen Alman siyasetçiler, efendileri ABD’den buyruk aldıklarında bu sözcükleri unutuyorlar. Ayrıca Avrupa’nın devrimci geçmişini bir kalemde silip atmaktalar.
Alman Meclisinin hukuk kurallarını hiçe sayarak Türkiye aleyhine aldığı soykırım kararından önce Türk siyasetçilerinin aymazlığı anlaşılır gibi değil. Vatan Partisi, haftalar öncesinden eyleme geçti. Tüm parti ve derneklere çağrı yaparak eylem birliği içinde davranılması gerektiğini söyledi. Türkiye’de Alman temsilcilikleri önünde gösteriler yapıldı. Berlin’e gidildi, Alman Meclisi önünde yurttaşlarımızla bir araya gelinerek bu hukuksuzluk dile getirildi. Alman milletvekilleri, alacakları kararın yanlışlığı konusunda uyarıldı.
Almanya’nın hukuksuz bir biçimde aldığı soykırım kararı, Almanya’yı mağdur edecektir. Bu kararı bayram sevinciyle karşılayan Ermenistan da mağdurdur. 1915’te emperyalizmin oyununa gelerek maceraya atılan bazı Ermeni gruplar, tarihten ders almamışa benziyor.
AKP hükümeti, ne yazık ki baştan beri dış sorunları zamanında algılayıp çözümleme konusunda yetersiz ve yeteneksiz. AİHM kararı, önemli bir hukuksal kazanımken bunu yeterince kullanamaması anlaşılır gibi değil.
AİHM’in Perinçek kararı, yalnızca AKP yöneticilerinde değil; CHP ve MHP yöneticilerinde de bir eziklik, kıskançlık yaratmakta. Bu nedenle de siyasal çıkarlarını, ulusal çıkarların üstünde tutarak Türkiye’nin haklarını savunmada aymazlık içindeler. Doğu Perinçek’in Avrupa’daki hukuk zaferini görmezden gelerek akıllarınca Vatan Partisi’nin önünü kesmeye çalışmakta bu üç parti. Siyasal ufuksuzlukları nedeniyle Türk Milleti’ne zarar vermekteler.
ABD’nin Almanya üzerinden Türkiye’ye diplomatik saldırısı ülkemize güç kazandıracaktır. Neden mi? Türkiye, kendi gerçeklerini anlayacak bu kararla. AB’nin Türkiye için bir hayal ve Atlantik’in avuntusu olduğu açıkça anlaşıldı. Ulusalcıların yıllardır anlatmaya çalıştığı bu gerçek, iktidarıyla muhalefetiyle geç de olsa kavranacak. Türkiye’nin yerinin AB değil de Avrasya olduğu apaçık ortada. Türkiye’nin komşularıyla ilişkilerinin düzelmesi hızlanacak. Rusya ile aradaki buzlar eriyecek ve ülkemiz olması gereken yerde konumlanacak.
Atalarımız: “Her şerde, bir hayır vardır.” diye boşuna dememiş.
Adil Hacıömeroğlu
Bir yanıt yazın