Cumhuriyet Halk Partisi’nin Kimlik Krizi: Tarihsel Misyondan Güncel Çıkmazlara Hasta Parti Durumu. Sefa Yürükel

Sefa Yürükel - sefa yurukel

Sefa Yürükel

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi olarak tarihsel bir öneme sahiptir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “iki büyük eserimden biri” dediği CHP, sadece bir siyasi hareket değil, aynı zamanda modern Türkiye’nin kurucu değerlerinin taşıyıcısı olarak tanımlanmıştır. Ancak bugün CHP, tarihsel misyonundan kopmuş, güncel siyasi figürler üzerinden şekillenen bir kimlik krizinin içine sürüklenmiştir. Bu durum, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu yapısal ve jeopolitik sorunlar göz önüne alındığında, toplumun geniş kesimlerinde hayal kırıklığı yaratmaktadır.

İşte mevcut, bu karmaşık ve Türkiye’nin kötü yönetildiği hatta yönetilemediği durumda da CHP’nin tarihsel misyonu, bugünkü durumu ve neden bir lider tartışmasından öteye geçemediği CHP ve Türk Milleti tarafından Atatürk adına sorgulanmalıdır.

I. CHP’nin Tarihsel Misyonu ve İlkeleri


CHP, Atatürk’ün altı ok ilkeleri (Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Devletçilik, Milliyetçilik ve İnkılapçılık) üzerine inşa edilmiştir. Bu ilkeler, CHP’nin sadece bir siyasi parti değil, Türkiye’nin modernleşme sürecinin rehberi olmasını sağlamıştır. Ancak bu misyon, özellikle çok partili hayata geçiş ve Soğuk Savaş dönemiyle birlikte değişime uğramış, parti zamanla ideolojik olarak bir savrulma yaşamıştır.

II. Güncel Durum: Kişiler Üzerinden Siyaset ve Kimlik Krizi


Bugün CHP, ülkenin en köklü ve tarihsel anlamda en önemli partisi olmasına rağmen, politika üretmekten çok liderlik tartışmalarıyla gündeme gelmektedir. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş gibi figürler üzerinden yürütülen tartışmalar, partinin siyasi kimliğini belirsizleştirmekte ve toplumsal beklentilere yanıt vermekten uzaklaşmasına neden olmaktadır. Siyasetin kişilere indirgenmesi, CHP’nin “sorun çözen” bir parti olmaktan çıkıp, “lider kim olacak” sorusuna hapsolmasına yol açmıştır.


• Eleştirel Bakış: CHP’nin mevcut liderlik tartışmaları, partinin temel ilkeleriyle bağdaşmayan bir dar görüşlülüğü ortaya koymaktadır. Bugün Türkiye, ekonomik kriz, mülteci sorunu, artan jeopolitik baskılar ve demokrasi erozyonu gibi büyük sorunlarla karşı karşıyayken, CHP’nin bu sorunları çözmeye yönelik bir vizyon ortaya koymak yerine, liderlik tartışmalarına odaklanması ciddi bir eleştiriyi hak etmektedir.

III. Emperyalizm ve Yeni Siyaset Figürleri


Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş gibi figürlerin öne çıkarılması, küresel politik stratejiler ve medya manipülasyonları bağlamında değerlendirilmelidir. Bugün siyasette liderlerin kim olduğundan çok, hangi güçlerin bu liderleri nasıl şekillendirdiği sorusu önem kazanmaktadır. Emperyalizmin yeni yöntemleri, liderleri yerel siyasetin dışındaki güç odakları tarafından popülerleştirme üzerine kuruludur. Bu bağlamda, CHP’nin bu figürlere yönelik eleştirel bir duruş geliştirmek yerine, bu figürler üzerinden politika yapması, partinin bağımsızlığını ve tarihsel misyonunu sorgulanır hale getirmektedir.

IV. Türkiye ve Dünya: Büyük Resmi Kaçırmak


Türkiye, bugün jeopolitik olarak tarihinin en kritik dönemlerinden birini yaşamaktadır. Doğu Akdeniz’deki enerji mücadelesi, ABD-Rusya-Çin eksenindeki güç savaşları, mülteci krizi ve ekonomik bağımlılık gibi sorunlar, ülkenin geleceğini şekillendiren ana başlıklardır. CHP’nin bu büyük resme yönelik bir program sunmaması, partinin Türkiye’nin geleceğine dair bir vizyon geliştiremediğini göstermektedir. CHP’nin Atatürk dönemindeki gibi bir ulusal strateji ve bağımsızlık temelinde politika üretmesi beklenirken, bugünkü gündem, bu beklentiden oldukça uzaktadır.

V. Çözüm Önerileri ve Atatürkçü Bir Programın Gerekliliği


CHP’nin bu kimlik krizinden çıkması için, tarihsel misyonuna geri dönmesi ve bir “Atatürkçü program” oluşturması gerekmektedir. Bu programın temel unsurları şunlar olmalıdır:


1. Ulusal Bağımsızlık: Türkiye’nin ekonomik ve siyasi bağımsızlığını esas alan politikalar geliştirilmelidir.
2. Halkçılık ve Sosyal Adalet: Halkın gerçek sorunlarına odaklanan ve toplumun geniş kesimlerini kapsayan bir siyaset anlayışı benimsenmelidir.
3. Laiklik ve Bilimsel Eğitim: Türkiye’nin eğitim sistemi, laiklik ve bilimsel temellere dayandırılmalıdır.
4. Demokratikleşme: Parti içi demokrasiden başlayarak, Türkiye’deki demokratik değerlerin güçlendirilmesi için çalışılmalıdır.
5. Küresel Baskılara Karşı Strateji: Emperyalizmin yeni araçlarına karşı, bağımsız bir dış politika stratejisi geliştirilmelidir.

Sonuç
CHP, bugün tarihsel sorumluluğunun ve misyonunun çok gerisinde bir görüntü çizmektedir. Lider tartışmalarına sıkışmış bir partinin, Türkiye’nin büyük sorunlarına çözüm üretmesi beklenemez. Atatürk’ün kurduğu ve “iki büyük eserimden biri” dediği bir partinin, yeniden kuruluş felsefesine dönmesi, ancak halkın sorunlarına gerçekçi çözümler sunan bir program geliştirmesiyle mümkün olacaktır. Aksi takdirde, CHP sadece kendi tarihine değil, kendi kendini hasta etmiş, misyonundan ve gerçeklerden kopmuş bir sürrealist parti olarak Türkiye’nin geleceğine de ihanet etmiş olacaktır.

Kaynakça
1. Ahmad, Feroz. Modern Türkiye’nin Oluşumu.
2. Zürcher, Erik Jan. Türkiye’nin Modernleşme Süreci.
3. Mango, Andrew. Atatürk: Modern Türkiye’nin Kurucusu.
4. Keyder, Çağlar. Türkiye’de Devlet ve Sınıflar.
5. Kırlı, Cengiz. “Cumhuriyet ve Modernleşme: CHP’nin Tarihsel Dönüşümü”.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir