Küresel Jeopolitik Tehditler: Evangelist-Siyonist İdeoloji ve Dünya Dengelerine Etkileri. Sefa Yürükel

Sefa Yürükel - sefa yurukel

Sefa Yürükel

Son yıllarda küresel siyasette artan tansiyon, büyük ölçüde Evangelist-Siyonist ideoloji etrafında şekillenen politikalardan kaynaklanmaktadır. Bu ideoloji, yalnızca Ortadoğu’yu değil, dünyanın genel jeopolitik dengelerini tehdit etmektedir. ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasındaki yakın iş birliği, bu ideolojinin siyasi bir ajandaya dönüşmesine olanak sağlamış ve 2020’lerde Birleşmiş Milletler (BM) gibi platformlarda açıkça dile getirilen genişleme hedefleriyle somut bir boyut kazanmıştır (Netanyahu, 2020).

Evangelist-Siyonist İdeolojinin Tarihsel ve Teolojik Temelleri

Evangelist-Siyonist ideoloji, Hristiyanlığın Evangelist yorumunun siyasi bir araç olarak kullanılması ve Yahudi milliyetçiliği ile birleşmesiyle ortaya çıkmıştır. Evangelistlerin teolojik anlayışında, İsrail devletinin genişlemesi ve Kudüs’ün dünya merkezi haline gelmesi, kıyametin gerçekleşmesi için bir ön koşul olarak görülür (Hertzl, 1896). Bu ideoloji, yalnızca teolojik bir iddiayı değil, aynı zamanda küresel hegemonya arayışını da içermektedir.
Netanyahu’nun BM’de sergilediği harita, bu ideolojinin siyasi bir tezahürüdür. Söz konusu harita, Filistin’in tamamen ilhak edilmesi, Suriye’nin ve Irak’ın parçalanması, Suudi Arabistan’ın kuzeyinin İsrail kontrolüne alınması, Kıbrıs’ın stratejik bir ilhak bölgesi olarak gösterilmesi ve Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgelerinin bu “Büyük İsrail” projesi içinde yer aldığını açıkça göstermektedir (Netanyahu, 2020; Çandar, 2019). Bu stratejik plan, sadece bölgesel değil, küresel bir istikrarsızlık kaynağıdır.

Evangelist-Siyonist Ajandanın Bölgesel Etkileri

  1. Ortadoğu’da Yeni Sınırlar ve İlhak Planları

Bölgeye yönelik genişleme politikası, mevcut ulus-devlet yapılarını tehdit etmektedir. Filistin meselesi, bu planların ilk aşaması olarak görülmektedir. İsrail’in sürekli yerleşim genişletme politikaları, Kudüs üzerindeki hak iddiaları ve Filistin, Suriye, Lübnan, topraklarının bir kısmının ilhak etme vizyonu ve politikası , diğer bölge ülkelerine yönelik daha büyük bir stratejinin yalnızca başlangıcıdır (Huntington, 1996).
Bunun yanı sıra, Suriye ve Irak’ın parçalanması, bu ülkelerdeki etnik ve mezhepsel gerilimlerin körüklenmesiyle mümkün kılınmaktadır. Özellikle Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgelerinin ayrıştırılması ve Irak’ta Şii-Sünni çatışmalarının artırılması, bu stratejinin bir parçasıdır (Çandar, 2019).

  1. Kıbrıs’ın Stratejik Önemi

Evangelist-Siyonist haritada Kıbrıs, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları ve jeopolitik konumu nedeniyle önemli bir ilhak bölgesi olarak yer almaktadır. İsrail’in Doğu Akdeniz’deki enerji projelerini genişletme çabaları ve Kıbrıs’ın bu projelerdeki rolü, bu adayı stratejik bir hedef haline getirmiştir (Küçük, 2021). ABD ve İsrail’in Kıbrıs’taki varlıklarını artırmaya yönelik girişimleri, Türkiye’nin bölgedeki çıkarlarını tehdit etmektedir (Çandar, 2019).

  1. Türkiye Üzerindeki Tehditler

Evangelist-Siyonist plan, Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgelerine yönelik iddialarla ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Aynı zamanda Ege’deki adaların ve İstanbul ile Çanakkale boğazlarının stratejik kontrolüne dair hedefler, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine açık bir saldırıdır. Bu plan, sadece askeri değil, ekonomik ve kültürel bir hegemonya amacı da taşımaktadır (Hertzl, 1896). Türkiye’nin, ABD’nin güdümünden çıkıp bağımsız bir dış politika geliştirmesi, bu tehditlerle başa çıkabilmek için hayati önem taşımaktadır.

  1. Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri

Suudi Arabistan’ın kuzeyi ve Kızıldeniz’deki stratejik noktalar da bu genişleme planlarının hedefi halindedir. Suudi Arabistan’ın, özellikle Neom projesi gibi modernleşme girişimlerinin İsrail ile örtüşmesi, bu planın ekonomik ve teknolojik bir zemine oturtulduğunu göstermektedir (Çandar, 2019). Aynı zamanda, Siyonist genişleme politikası, Körfez ülkelerinde mezhepsel ayrışmaları körükleyerek bölgeyi sürekli bir istikrarsızlık içinde bırakmayı amaçlamaktadır (Küçük, 2021).

Katolik ve Ortodoks Dünyasının Tepkileri

Evangelist-Siyonist doktrine karşı Katolik lider Papa Franciscus’un direnişi dikkat çekicidir. Papa, dünya genelindeki başpiskoposlara bu tehlikeye karşı harekete geçmeleri için talimatlar vermiştir (Pope Francis, 2023). Ancak “Ortodoks dünyası ve Müslüman ülkelerin” bu tehdide karşı sessiz kalması, direnişi zayıflatmaktadır. “Müslüman dünyasının” parçalanmış yapısı, Türkiye, İran ve Suudi Arabistan gibi bölgesel güçlerin iş birliğini engellemekte ve ortak bir savunma stratejisi geliştirilmesini imkansız hale getirmektedir (Huntington, 1996).

Küresel Risk: Yeni Bir Dünya Savaşı mı?

Evangelist-Siyonist genişleme ideolojisi, yalnızca bölgesel değil, küresel bir çatışmayı da tetikleme potansiyeline sahiptir. Bu ideolojinin temelinde yatan “Tanrının yeryüzündeki gölgesi” anlayışı, teolojik bir megalomaniye dönüşmüş durumdadır (Hertzl, 1896). Bu durum, dünya genelinde artan kutuplaşma ve negatif enerji birikimini beraberinde getirmektedir. Eğer bu politikalar durdurulamazsa, ufukta büyük bir küresel savaş ya da yaygın köleleştirme politikalarının devreye sokulması muhtemeldir.

Çözüm Önerileri ve Stratejik Tavsiyeler
1. Türkiye’nin Bağımsız Dış Politika Geliştirmesi
Türkiye, ABD yörüngesinden çıkarak bağımsız ve çok kutuplu bir dış politika geliştirmelidir. Rusya, Çin ve İran gibi ülkelerle ittifaklar güçlendirilmelidir. Aynı zamanda, bölgesel iş birliğini artırmak için Suudi Arabistan ve Mısır gibi ülkelerle diplomatik ilişkiler güçlendirilmelidir (Çandar, 2019).
2. Küresel İttifakların Güçlendirilmesi
Evangelist-Siyonist ideolojiye karşı, “Müslüman dünyası ile Katolik ve Ortodoks dünyasının” ortak bir savunma stratejisi geliştirmesi gereklidir. Bu, Evanjelik – siyonist ittifaka karşı aynı zamanda siyasi bir ittifakı da beraberinde getirecektir (Pope Francis, 2023).
3. Bölgesel Güçlerin Ortak Savunma Anlaşmaları
Ortadoğu’da yer alan ülkelerin, sınır güvenliği ve toprak bütünlüğünü korumak için ortak savunma anlaşmaları geliştirmesi gereklidir. Türkiye, Mısır, İran ve Suudi Arabistan arasındaki rekabet bir kenara bırakılarak ortak tehditlere odaklanılmalıdır (Huntington, 1996).
4. Halkların Bilinçlendirilmesi
Kamuoyunun bu tehdide karşı bilinçlendirilmesi hayati önemdedir. Medya ve akademik çevreler, Evangelist-Siyonist ideolojinin gerçek yüzünü açıkça ifşa etmeli ve bu plana karşı küresel bir farkındalık oluşturmalıdır (Küçük, 2021).

Sonuç

Evangelist-Siyonist ideoloji, yalnızca teolojik bir saplantı değil, aynı zamanda dünya barışını tehdit eden büyük bir jeopolitik ajandadır. Türkiye ve dünya ülkeleri, bu tehdide karşı hazırlıklı olmalı ve bağımsız bir strateji geliştirmelidir. Bugün direnmeyenler, yarın köle olmaya mahkûmdur. Ancak bu tehdit, aynı zamanda insanlığın birleşmesi ve ortak değerler etrafında bir araya gelmesi için bir fırsat da sunmaktadır. Müslüman, Katolik ve Ortodoks dünyalarının iş birliği, bu tehdide karşı en güçlü savunma olacaktır. Dünya, ya Evangelist-Siyonist hegemonyanın boyunduruğuna girecek ya da bağımsızlık mücadelesini kazanarak özgürlüğünü koruyacaktır.

Çünkü bu konudaki tehlike sanıldığından ve görüldüğünden daha büyüktür. Tehlikenin büyüklüğü teknolojik ve ekonomik ve askeri araçların modern anlamda kullanıldığı bir alan olduğu için dünya üzerindeki bütün milletler ve devletler bu tehlikeye karşı birleşik ve bütünlüklü olarak hareket etmelidir.

Kaynakça
• Hertzl, T. (1896). Der Judenstaat: Bir Yahudi Devleti Üzerine. Leipzig.
• Netanyahu, B. (2020). “BM’de Büyük İsrail Haritası Konuşması,” Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Konuşması.
• Trump, D. (2020). “Middle East Peace Plan,” White House Records.
• Pope Francis (2023). “Global Unity Against Zionism,” Vatican Official Press Release.
• Çandar, C. (2019). Ortadoğu’da Yeni Sınırlar ve Stratejik Dengeler. İstanbul: Bilgi Üniversitesi Yayınları.
• Huntington, S. (1996). Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması. Ankara: Kural Yayınları.
• Küçük, M. (2021). Doğu Akdeniz Enerji Politikaları ve Bölgesel Güvenlik. İstanbul: SETA Yayınları.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir