Oteller bir yandan paralı turist, öte yandan kaliteyi artırma peşinde. Her şey sil baştan. Her şey dahil sistemde hem kalite artacak, hem yeme-içmeden tasarruf edilecek. İsraf asgari düzeye indirilecek. Konukların daha çok rahat etmesi sağlanacak.
EMITT Turizm Fuarı kapsamında seyahat yazarı Bahar Akıncı moderatrölüğünde düzenlenen “Sessiz Lüks ve Sürdürülebilir Konaklama: Modern Otelcilik Yaklaşımları” konulu panele Avantgarde Collection & Lucis Companies İcra Kurulu Üyesi Cem Doğan, IHG Hotels & Resorts İş Geliştirme Türkiye Direktörü Nilsun Tümer ve Accor Türkiye Gelişmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Onur Kurç katılım sağladı.
Toplantıda konuşan IHG Hotels & Resorts İş Geliştirme Türkiye Direktörü Nilsun Tümer şu ifadeleri kullandı:
“6 bin 500 otelimizin yüzde 14’ü lüks segmentte yer alıyor. İnşaat aşamasında 2 bin 220 otelin yüzde 20’si de lüks segmentte olacak. Tasarım boyutundaki lüks anlayışı var. Kaliteli malzeme, pastel tonlar, birçok şeyin organik olması, insanları dinlendiren bir anlayış var. Bu kavramdaki birçok otel wellness segmentini de içeriyor. Bir diğer yaklaşım da kişiselleştirme. Artık birçok otelde kimseyi görmeden hizmet alacağınız bir dünyaya sürükleniyoruz. Girince isminizi söyleyen, siz gelmeden önce ihtiyaçlarınızın tespit edilip sunuluyor olması, özel günlerinizin bilinmesi artık lüks oluyor. İnsanlar artık gittikleri otelde deneyim yaşamak istiyor. Karbon ayak izimizi düşürmek konusunda sürdürülebilirlik hedeflerimiz var. Lüks olup olmaması burada fark etmiyor. Tüm otellerimizden her ay su, elektrik ve bütün enerji tüketimlerini istiyoruz ve bunları azaltmaları konusunda da hedefler koyuyoruz. Misafirlerimiz de bir yandan bunu talep ediyor. Bizim çalıştığımız şirketlerin de sürdürülebilirlik hedefleri var. Misafirler sürdürülebilir olmayan otellerde kalmamayı tercih ediyorlar. Six Senses markamızın ortaya çıkışı sürdürülebilirlik ve wellness üzerine kurulu. Lokalden satın alma zorunluluğumuz var. Küçük işletmeciye destek olup, karbon ayak izimizi düşürüyoruz. Otelde kullanılan enerjinin büyük kısmı yenilenebilir enerjiden kullanıyoruz. Çöp poşeti, eldiven gibi bazı ürünlerin sürdürülebilir olarak temini zor olabiliyor. Her şey dahil sisteminde çeşit sayısını azaltıp kaliteyi artırarak israfı azaltmaya çalışıyoruz. Sessiz lüks özellikle gösterişten uzak, kişisel deneyimin odak noktası haline geldiği, sürdürülebilirlikle iç içe geçmiş, misafirlerine konfor alanı sunan, bulunduğu bölgenin yerel ürünlerini kullanan odak noktası haline getirmiş bir markayız. Gösterişli avizeler yerine deneyime odaklanıyoruz. Otel yatırımı veya renovasyonu yapma aşamasında çevreye nasıl duyarlı oluruz, doğaya nasıl uyumlu oluruz diye düşünüyoruz. Daha fazla oda yapmak yerine var olanı nasıl turizme kazandırabiliriz diye düşünüyoruz. Yerel üreticilerle çalışıyoruz. Enerjimizi nasıl düşürdüğümüzü yayınlıyoruz ve bundan gurur duyuyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sürdürülebilirlik üzerine verdiği sertifikalar var. Belediyeler bu konulara daha fazla eğiliyorlar. Tedarikçilerimizin de bu konuya eğilmesiyle beraber sürdürülebilir ürünlerde fiyatların arz-talep dengesine göre düşmesi gerektiğini düşünüyoruz”
Accor Türkiye Gelişmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Onur Kurç, “Ekonomik otellerimizde de misafirlere lüks deneyimler sunabiliyoruz. Misafirlerimize sunduğumuz hizmetle bunu yaşatmak istiyoruz. Son dönemde rekabetin artması ve misafir beklentilerinin değişmesiyle misafir beklentilerini karşılamak değil, aşmamız gerekiyor. Bunu gösterişten uzak, şatafattan uzak sunduğumuz hizmetle birleştirdiğimizde çoğu tesisimizde bunu yakalayabiliyoruz. Artık otellerimizde kalan misafirlerimiz, kendi hayatlarında gördükleri hizmetten daha lüks hale gelen odalarımızda konaklıyorlar. Otellerde misafirlerimizin konakladığı zaman bunu sağlayacak bir tasarım diline ihtiyacımız var. Yeni nesil misafirlerimiz artık her şeyden haberdar. Dünyanın nereye gittiğini de gözlemliyorlar. Bizim bütün misafirlerimiz gerekli hassasiyeti gösterip bizi de uyarıyorlar. Eğer plastik şişe kullanıyor olsaydık her gün ortalama 1 milyon 600 bin pet şişeyi çöpe atmış olurduk. Bu çok büyük bir rakam. Ülke bazlı değerlendirme yapmıyoruz. Bir kural yayınlandığı zaman, tüm ülkelerdeki otellerde o kural uygulanıyor. Bir otel projesi bize geldiği zaman, lokasyonun iklim raporunu alıyoruz ilk olarak. Bu rapora göre, otelin çevreye nasıl duyarlı olacağını öngörmüş oluyoruz. Türkiye’nin de bu konuda ilk 10’a girebilecek bir sürdürülebilirlik politikası var. Bu konuda dünya genelindeki birçok otele, Türkiye’deki otellerimizden örnekler veriyoruz. Yeni yatırımlardan çok dönüşüm projeleri var. Marka standartları çerçevesinde mevcudu korumak ve ondan faydalanmak önemli bir kriter. Sürdürülebilirlik konusunda bazı konularda zorluk çekiyoruz. Biz bütün çöplerimizi ayrıştırıyoruz fakat bazı belediyelerimiz hepsini aynı kamyona yükleyip götürüyor”
Bir yanıt yazın