Yeni Ergenekon Operasyonu Savcısı: Akın Gürlek ve İktidarın Av Köpeği Yargı Düzeni

Türkiye’de yargı, artık bağımsız bir hukuk kurumu olmaktan çıkmış, doğrudan iktidarın emirlerini yerine getiren bir baskı mekanizmasına dönüşmüştür. Bu sistemin en önemli aktörlerinden biri de İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek. Gürlek, hukuku bir silah gibi kullanarak muhalefeti sindirme görevini üstlenmiş bir yargı mensubu olarak öne çıkıyor. - sefa yurukel

Türkiye’de yargı, artık bağımsız bir hukuk kurumu olmaktan çıkmış, doğrudan iktidarın emirlerini yerine getiren bir baskı mekanizmasına dönüşmüştür. Bu sistemin en önemli aktörlerinden biri de İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek. Gürlek, hukuku bir silah gibi kullanarak muhalefeti sindirme görevini üstlenmiş bir yargı mensubu olarak öne çıkıyor.

Son dönemde özellikle Gezi Davası, muhalif siyasetçiler, gazeteciler ve sanatçılar üzerinde estirdiği yargı terörü ile tanınan Gürlek, hukuku siyasi iktidarın ihtiyaçlarına göre şekillendiren en önemli figürlerden biri haline gelmiştir.

Gazetecilere Gözaltı: İktidarın Eleştiriyi Susturma Operasyonu

Son olarak, BirGün gazetesi yöneticileri Uğur Koç, Berkant Gültekin ve Yaşar Gökdemir gözaltına alındı. Peki, suçları neydi? Sabah gazetesi Haber Koordinatörü Abdurrahman Şimşek’in, muhalefetin “seyyar giyotin” olarak nitelendirdiği Akın Gürlek’i makamında ziyaret ettiğini haber yapmak!

Bu haberin ardından Şimşek, BirGün’ün kendisini hedef gösterdiğini iddia ederek sosyal medya üzerinden bir kampanya başlattı. Sonuç olarak, Türkiye’de haber yapmanın, gerçeği yazmanın bedeli bir kez daha gözaltı oldu. Bu olay, yargının artık bağımsız olmadığını ve iktidarın muhalif sesleri susturma aracına dönüştüğünü gözler önüne seriyor.

Akın Gürlek: İktidarın Kılıcı, Hukukun Düşmanı

Akın Gürlek’in hukuku nasıl çarpıttığına dair en önemli örneklerden biri de Gezi Davası’dır. Astrolog Hilal Saraç’in Bahçeli ve Erdoğan hakkındaki paylaşımı göz altı ve tutuklama getirmiştir. Gezi davası verilen hukuksuz ağır cezalar ve Hilal Saraç konusunda verilen hukuksuz tutuklama Türkiye’de yargının tamamen siyasallaştığını göstermiştir.

Bununla da yetinmeyen Gürlek, Ümit Özdağ hakkında da hukuki baskılar oluşturmuş, muhalefetin her kesimine yönelik sindirme operasyonlarında etkin rol almıştır. Özdağ’ın açıklamalarına ve siyasi faaliyetlerine karşı açılan davalar, Gürlek’in iktidarın emirlerini yerine getiren bir yargı mensubu olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Zekeriya Öz’ün Kaderinden Kaçamayacaklar

Akın Gürlek ve benzeri savcılar, bugünün iktidarının emirleri doğrultusunda hareket etse de, tarih bu isimleri yargının kara lekeleri olarak yazacak. Bir zamanlar devletin en güçlü yargı mensuplarından biri olan Zekeriya Öz’ün nerede ve nasıl bir sonla karşılaştığını hatırlayalım. Ergenekon ve Balyoz kumpaslarıyla hukuku katleden Öz, iktidarın çıkarları değiştiğinde bir suçlu olarak ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Bugün Gürlek ve benzerleri, adalet yerine siyasi intikam mekanizmasının bir dişlisi olmayı seçerken, yarın aynı sistemin kendilerini de öğüteceğini bilmeliler.

Muhalefet Susturulamaz, Gerçekler Örtülemez!

Türkiye’de iktidarın baskıcı politikaları artsa da, halk gerçeği biliyor. Gazeteciler gözaltına alınsa da, siyasetçiler hapsedilse de, bu düzen sonsuza kadar sürmeyecek.

Akın Gürlek ve onun gibi savcılar, hukuk tarihine bağımsız yargının değil, siyasal baskının ve korkunun temsilcileri olarak geçecekler. Ancak tarih boyunca hiçbir baskıcı düzen sonsuza dek sürmemiştir. Er ya da geç, hukuk yeniden bağımsız kimliğine kavuşacak ve bugünün zulmedenleri, hesap vermekten kaçamayacaklar.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir