Kamerun Soykırımı: Tarihsel Nedenler, Uygulama Yöntemleri ve Sorumlular. Sefa Yürükel

Kamerun’daki soykırım, ülkenin Anglophone bölgesinde 2016 yılından itibaren patlak veren isyan ve hükümetin şiddetli müdahaleleri sonucu gelişen trajik bir olaylar zinciridir. Anglophone bölgesindeki etnik ve dilsel ayrımlar, özellikle Fransızca konuşan çoğunluğun egemenliğinde olan devletin, bölgedeki Anglophone halkına uyguladığı ayrımcılık ve baskılar, bu bölgedeki halkın isyan etmesine yol açmıştır. 2016 yılında başlayan ve 2017’de daha da yoğunlaşan bu çatışmalar, yalnızca silahlı çatışmalarla sınırlı kalmamış, aynı zamanda çok sayıda sivilin öldürülmesi, köylerin yakılması ve kitlesel yerinden edilme gibi ciddi insan hakları ihlalleriyle de tanınmıştır. - sefa yurukel

Kamerun’daki soykırım, ülkenin Anglophone bölgesinde 2016 yılından itibaren patlak veren isyan ve hükümetin şiddetli müdahaleleri sonucu gelişen trajik bir olaylar zinciridir. Anglophone bölgesindeki etnik ve dilsel ayrımlar, özellikle Fransızca konuşan çoğunluğun egemenliğinde olan devletin, bölgedeki Anglophone halkına uyguladığı ayrımcılık ve baskılar, bu bölgedeki halkın isyan etmesine yol açmıştır. 2016 yılında başlayan ve 2017’de daha da yoğunlaşan bu çatışmalar, yalnızca silahlı çatışmalarla sınırlı kalmamış, aynı zamanda çok sayıda sivilin öldürülmesi, köylerin yakılması ve kitlesel yerinden edilme gibi ciddi insan hakları ihlalleriyle de tanınmıştır.

Tarihsel Nedenler

Kamerun’daki soykırımın temelinde, ülkenin tarihsel olarak Fransızca ve İngilizce konuşan topluluklar arasında yaşanan dilsel, kültürel ve politik ayrımlar yer almaktadır. Kamerun, 1960 yılında Fransızca konuşan bölgenin bağımsızlığıyla birleşen İngilizce konuşan bölgeyi içeriyordu. Ancak, birleşme sonrası Anglophone toplulukları, Fransızca konuşan hükümetin onları dışladığını ve kültürel kimliklerine saygı gösterilmediğini fark etmeye başlamışlardır.

2016 yılında, Anglophone bölgelerinde hükümetin eğitim ve yargı sistemindeki Fransızca önceliğini dayatması, bu topluluklar arasında büyük bir hoşnutsuzluk yaratmış ve sonunda isyana dönüşmüştür. Bu isyan, “Anglophone kriz”i olarak bilinir ve ülkenin Batı ve Kuzey Batı bölgelerinde yoğunlaşan çatışmaların patlak vermesine yol açmıştır. François Mouton, “Kamerun’daki Anglophone halkı, dilsel ve kültürel haklarının ihlal edildiğini hissederek, kendilerine karşı uygulanan ayrımcılığa karşı silahlı direnişe geçmişlerdir” (Mouton, 2017) demektedir.

2017 yılında, silahlı isyancılar, Kamerun hükümetine karşı bağımsızlık çağrısında bulunmuş ve bu durum, hükümetin sert bir şekilde karşılık vermesine neden olmuştur. Kamerun hükümeti, bu isyancıların “terörist” olarak etiketlendiği ve bunun sonucunda şiddetli bir baskı uygulandığı bir döneme girmiştir. Soykırımın temelleri, bu halkın kimliğine yönelik tehditler ve hükümetin daha fazla kontrol kurma amacıyla başlattığı operasyonlarla atılmıştır.

Uygulama Yöntemleri

Kamerun’daki soykırım, devletin silahlı kuvvetleri ve milis gruplarının Anglophone bölgesindeki halkı hedef almasıyla gerçekleşmiştir. Soykırım sürecinde kullanılan yöntemler, kitlesel öldürmeler, yerinden edilme, köylerin yakılması, tecavüz ve diğer cinsel şiddet biçimlerini içermektedir.

1. Kitlesel Öldürmeler

Kamerun hükümetinin Anglophone bölgesindeki isyancılara karşı başlattığı askeri operasyonlar, çok sayıda sivili hedef almış ve kitlesel öldürmelere yol açmıştır. Hükümetin güvenlik güçleri, isyancıları öldürmek amacıyla sivillere karşı orantısız güç kullanmış, köylere baskınlar düzenlemiş ve sivil halkı öldürmüştür. “İsyancılara yakın olduğu düşünülen her bir sivil, öldürülme riski taşıyordu” (Van den Boogaard, 2019).

2. Etnik Temizlik ve Yerinden Etme

Yerinden edilme, Kamerun’daki soykırımın bir başka önemli boyutudur. Kamerun hükümetinin gerçekleştirdiği köy baskınları, halkın evlerini terk etmeye zorlamış ve milyonlarca insanı evlerinden edebilmiştir. Birçok köy, hükümet güçlerinin orantısız şiddet uyguladığı ve bu şiddet sonucu harabeye döndüğü için, bölgedeki nüfusun önemli bir kısmı zorla yerinden edilmiştir. İnsan hakları gözlemcileri, yerinden edilme olaylarının “etnik temizlik amaçlı sistematik bir strateji” olduğunu belirtmişlerdir (Human Rights Watch, 2018).

3. Tecavüz ve Cinsel Şiddet

Cinsel şiddet, soykırımın bir başka aracı olmuştur. Hükümetin askerleri, kadınları tecavüz ederek, sadece fiziksel değil psikolojik ve toplumsal olarak da yıkıcı bir etki yaratmıştır. Ayrıca, milis gruplarının da yerel halk üzerinde cinsel şiddet uyguladığı bildirilmiştir. İnsan hakları örgütleri, hükümetin bu şiddet eylemlerini kabul etmediğini ve tecavüzün, “devletin güçlerini sindirmek” amacıyla kullanıldığını savunmaktadır (Amnesty International, 2020).

4. Silahlı Çatışmalar ve Savaş Suçları

Kamerun’daki hükümet güçleri ve isyancılar arasındaki silahlı çatışmalar, yalnızca askeri hedefleri değil, sivil hedefleri de kapsayan bir şiddet dalgasına yol açmıştır. Her iki taraf da savaş suçlarıyla suçlanmıştır. Kamerun hükümetinin işlediği suçlar, sadece sivil halkın hedef alınmasıyla sınırlı kalmamış, aynı zamanda hükümetin milisler aracılığıyla “terörist” gruplara karşı uyguladığı baskı ve şiddetle, korku yaratma amaçlı bir terör politikası izlemiştir (International Crisis Group, 2019).

Sorumlular

Kamerun’daki soykırımın sorumluları, öncelikle Kamerun hükümeti ve devletin güvenlik güçleridir. Ancak, bu şiddet olaylarında diğer aktörler de rol oynamıştır.

1. Kamerun Hükümeti ve Paul Biya

Kamerun Cumhurbaşkanı Paul Biya ve hükümeti, Anglophone isyanına karşı uyguladığı sert politikalarla soykırımın başlıca sorumlularıdır. Biya’nın hükümetinin isyancı gruplara karşı uyguladığı orantısız güç, büyük bir sivil katliama yol açmıştır. İnsan hakları savunucuları, Biya hükümetinin “insanlık dışı yöntemlerle” şiddet uyguladığını ve bu şiddetin sivil halka yönelik olduğunu belirtmişlerdir (Amnesty International, 2020).

2. Kamerun Ordusu ve Milis Grupları

Kamerun ordusu, milisler ve paralı askerler, hükümetin emirleri doğrultusunda halkı hedef almış ve kitlesel öldürmeler, köy baskınları ve tecavüz gibi insan hakları ihlalleri gerçekleştirmiştir. Birçok yerel rapor, Kamerun ordusunun suçları örtbas ettiğini ve bu eylemleri gerçekleştiren milislerin cezasız kaldığını ortaya koymaktadır (Human Rights Watch, 2018).

3. Uluslararası Toplum ve Müdahale Eksiklikleri

Uluslararası toplum, özellikle Birleşmiş Milletler ve Afrika Birliği, Kamerun’daki soykırımı engellemekte başarısız olmuştur. Şiddet olaylarının başlamasından bu yana etkili bir müdahale yapılmamış, sorumluların yargılandığı bir adalet süreci başlatılmamıştır. François Mouton, “Uluslararası toplumun, Kamerun’daki çatışmaları ve devlet şiddetini görmezden gelmesi, soykırımın daha da büyümesine olanak sağlamıştır” (Mouton, 2017) demektedir.

Sonuç

Kamerun’daki soykırım, devlet şiddeti, etnik temizlik ve cinsel şiddet gibi unsurlarla tanımlanan trajik bir olaydır. Hükümetin, Anglophone bölgesindeki halkı hedef alması, büyük bir insani felakete yol açmış ve etnik ayrımcılıkla mücadele adına yapılan soykırım, bölgedeki halkın hayatını karartmıştır. Bu durum, uluslararası toplumun sorumluluklarını yerine getirmediği bir örnek olarak kalmaya devam etmektedir.

Kaynakça

1. Amnesty International. (2020). Cameroon: Anglophone Crisis and Human Rights Violations.

2. Human Rights Watch. (2018). Cameroon: Ongoing Human Rights Violations in Anglophone Regions.

3. International Crisis Group. (2019). Cameroon’s Anglophone Crisis: The Path to War.

4. Mouton, F. (2017). The Anglophone Crisis in Cameroon: A Historical Perspective. Journal of African Politics, 14(2), 55-70.

5. Van den Boogaard, C. (2019). State Terror and Repression in Cameroon: A Human Rights Analysis.

6. United Nations. (2019). Report of the United Nations Commission on Human Rights on Cameroon. United Nations Publications.

7. International Crisis Group. (2020). The Cameroon Crisis: A Country on the Edge of War.

8. Biya, P. (2020). Letter to the United Nations: Cameroon’s Response to the Anglophone Crisis.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir