KUR’AN’da, TANRI’dan UYARILAR

KUR’AN’da, TANRI’dan UYARILAR; peygamberi özelinde tüm insanlara, ‘din’darlık’ dayatmasına karşı!

(Gâşiye,21,22)”Ey Muhammed! Ortak koşucuları uyar.
Çünkü sen sadece bir uyarıcısın-(görevin sadece tebliğ).
Sen, onlara zorla inandıracak-zorla kabul ettirecek zorba değilsin.”

(Yunus,99)”Ey Muhammed! Rabbin isteseydi, yeryüzündekilerin hepsi inanırdı. İnsanları inanmaları için sen mi zorlayacaksın?”

DİN, ‘din’darlık söz konusu olunca;
sadece, KUR’AN Türkçe çevirileri okunsa, okutturulsa, anlatılsa; ALLAH-TANRI’nın din’de dayatma, zorlama asla ol(a)mayacağının;
TANRI’nın bizzat Kendisinin
DİN alanını,
tam bir özgür seçim, bireysel tercih alanı olarak yarattığı ve bıraktığının
AYETLERİ görülür, okunur, uyanılır, herkes birbirini uyandırırdı!

(Bakara,256)”Dinde baskının hiçbir şekli-zorlama-dayatma yoktur.”

Önce, TANRI’nın Sözlerini,
indiği toplumun konuştuğu dilde Arapça ezberlettirip,
anlamadan okutturan din satıcıları,
din saltanatları için toplumu
KUR’AN bilgisinden uzak tuttular!
Sonra da sizleri
‘din’dar yapacağız(?) diyerek; kadınların, kızların
saç-başlarını örtmekle,
erkeklerini de,
kutsal, dokunulmaz, eleştirilmez kılınan imamlar yönetiminde, Allah’ın evi(?!) diyerek kutsal kılıfına sokulan camilerde toplayarak
başörtüsü, namaz, cami, ezana indirgenmiş anlatılanlarla
‘sünnilik’ şirk dinlerini dayattılar!
Bu dincilerin toplumu getirdiği yerin acınası halini görmek için,
gündüz kadın kuşağı programlarına bir bakın; dönüp dönüp iyice bakın,
kahrolursunuz!

Büyük deha, hakkı ödenmez Atatürk’ün devrimleriyle başlayan toplumsal aydınlanma;
artık belli ki karartılmış, çökmüş!

İlk olarak, ülkenin en ücra köşelerinde, yerlerinde yaşayan,
eğitimden, bilgiden yoksun bırakılmış halkın
uyanmasını, eğitilmesini sağlayan
Köy Enstitülerinin
kapatılması ile süreci başlattılar!
Devamında da toplumu
köleliğe sürükleyen;
kitlesel oy depolayıcıları,
tarikat, cemaat, köy ağalarının; seçtiği, seçtirdiği siyasetçiler ve diyanetin işbirliği ile
geldiğimiz yer;
kopkoyu bir cehalet oldu!

Hiçbir şey bilmez, bilmediğini de bilmez, üstelik çok bildiğini zanneden bu kibirli cehalet;
içi boşaltılmış söylemlerle;
demokrasi, seçim, halkın iradesi gibi yalan-yanlış sözleriyle
toplumu manipüle etmek için,
insanlığın zararına,
emperyalizme, kapitalizme,…
sömürü düzenlerine hizmet için,
kötüye, kötülüğe de olsa
çok çalıştılar ve başardılar!
Hakları teslim!
Şimdi artık söz hakkı onların,
tüm toplum için karar mercii onlar!

KUR’AN’ın temel direklerinden şirk-TANRI’ya ortaklık,
KUR’AN’dan AYETLER ile bilinse,
‘din’i çıkarları için kullananların gerçek yüzleri, niyetleri
KUR’AN AYETLERİ ile tanınsa
bu toplumsal çürüme olur muydu?!

TANRI KUR’AN’da,
peygamberine;
inanç için, ‘din’ için, ‘din’darlık için
bırakın zorlama, dayatmayı,
‘insanlar inanmıyorlar’ diye üzülmeye bile hakkı olmadığı uyarısını yapmış!

(Kehf,6)”Ey Muhammed! Ortak koşucular bu söze-Kur’an’a inanmıyorlar diye üzüntüden kendini tüketecek-helak mı edeceksin?”

(Fâtır,8)”Ortak koşucu inkârcıların yaptıkları-tutumları için kendini üzüp durma-mahvetme-harap etme!”

(Şuara,3)”Ey Muhammed! Ortak koşucular inanmıyorlar diye üzüntünden neredeyse, kendi kendini tüketir gibisin!”

(En’am,107)”Eğer Allah onları özgür kılmasaydı ortak koşamazlardı. Biz, seni onların üzerine bekçi yapmadık. Sen onların avukatı- yaptıklarından sorumlu da değilsin.”

(Fâtır,23)”Ey Muhammed! Sen sadece-yalnızca bir uyarıcısın!”

(Furkan,7,8)”Ortak koşucu inkârcı Araplar dediler ki, ‘Bu ne biçim elçi, bizim gibi yemek yiyor ve çarşıda pazarda geziyor-sokaklarda dolaşıyor? Madem peygamber olduğunu söylüyor, o zaman kendisine yardımcı olarak bir melek eşlik etseydi ya! Yahut kendisine bir hazine verilmeli veya kendisine ait özel bir bahçesi olsaydı da, ondan yeseydi!’ ”

(Hud,12)”Ey Muhammed! Ortak koşucu Arapların, ‘Madem ki Muhammed, peygamber olduğunu söylüyor, eğer öyle ise kendisine gökten bir hazine indirilmeli, ya da kendisine sürekli bir melek eşlik etmeli değil miydi?’ şeklindeki propagandalarından ötürü, bunalıyor, göğsün daralıyor. Bu yüzden de, neredeyse sana vahyettiğimiz-bildirdiğimiz ayetlerden bir kısmını duyurmaya terk edeceksin. Ey Muhammed, şunu iyice bil ki sen sadece bir uyarıcısın ve yalnızca Benim vahyettiğimi-bildirdiklerimi aynen duyurmakla görevlisin!”

(Hicr,97)”Yemin olsun, ortak koşucuların sana söyledikleri (karalayıcı) şeylerden ötürü göğsünün daraldığını biliyoruz.”

(Şûra,6)”Ey Muhammed! Onların vekili, gözetleyicisi sen değilsin.”

(İsra,94)”İnsanlara doğru yol rehberi Kur’an geldikten sonra ona inanmamalarının tek gerekçesi, ‘Allah bir insanı mı peygamber olarak gönderdi?’ demeleri.”

(Şûra,51,52)”Allah, bir insanla ancak Vahiy yoluyla yahut perde arkasından iletişim kurar-konuşur; yahut da bir elçi gönderip izniyle dilediğini vahyeder. Ey Muhammed!
Bu şekilde, sana da emrimizden Ruh-Kur’an vahyettik. Sen bundan önce kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz Kur’an’ı, inanmak isteyen kullarımızı doğruya ulaştıran bir ışık kıldık. Şüphe yok ki sen de bu Kur’an ile insanları dosdoğru yola çağırmaktasın!”

(Taha,113)”Ey Muhammed! Halkının dili Arapça olduğu için, Biz bu Kur’an’ı, sana Arapça-Arap diliyle indirdik ve Kur’an’da, her türden UYARIyı apaçık dile getirdik ki belki Araplar-insanlar sakınırlar da, Kur’an onlar için hatırlatma-uyarı olur diye.”

KUR’AN’da, TANRI’dan UYARILAR; peygamberi özelinde tüm insanlara, ‘din’darlık’ dayatmasına karşı! - Sagittarius A IN NEAR INFRARED FROM HUBBLE 51656384512 kara delik uzay

Yorumlar

  1. Yasemin Çin avatarı
    Yasemin Çin

    DİN Tek; TANRI Tek;
    Son Kitabı KUR’AN da;
    HAK için; Öğüt ve Uyarı için!

    (İbrahim,52)”Kur’an, kendisiyle uyarılmaları, Allah’ın ancak bir tek ilah-Tanrı olduğunun bilinmesi ve sağlıklı düşünen akıl sahiplerinin öğüt almaları için tüm insanlara yönelik çağrıdır-tebliğdir-bildiridir!”

    (Şûra,13)”Ey Muhammed! Daha önce Nuh’a, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya öğütlediğimiz dinin aynısını şimdi de sana vahyediyoruz. Bu dini, sizin için ilke haline şöyle getirdik, ‘Dini dosdoğru uygulayın, rivayetler uydurarak, onda bölünüp fırkalara-ayrılığa düşmeyin!’ ”

    (Âli İmran,64)”De ki, ‘Kitaplılar (Yahudiler ve Hristiyanlar)! Bizimle sizin aranızda ortak bir ilkeye gelin. Allah’tan başkasına kul olmayalım. Allah’a aracı ile ulaşmayalım. Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah’ın yanı sıra, birilerini her emrine kayıtsız şartsız itaat edilen efendiler ve Rabler edinmeyelim!’ ”

    Dinler savaşı;
    TANRI katında TEK olan DİN’in paramparça edilmişliğinin sonucu!
    Yahudi, Hıristiyan, Müslüman,…
    gibi farklı din kimlikleriyle;
    haredi, ortodoks, katolik, protestan, alevi, sünni gibi mezheplerle; mormon, evanjelik, mevlevi, bektaşi, nurcu,… gibi tarikatlarla
    sürüp gidiyor bu parçalanmışlık!???

    (Âli İmran,103)”Ve topluca Allah’ın ipi Kur’an’a sımsıkı bağlanın ve bölünüp parçalanmayın!”

    Bu parçalanmışlıklar;
    ‘böl, parçala, yönet’
    sömürü düzenlerinin işi!

    Tüm insanlığı özgür yaratan TANRI,
    gücün, güçlünün, otoritenin, malın-mülkün, paranın, sermayenin tüm sömürü sistemlerinin, zorbaların iktidar olmamaları için,
    KUR’AN’da bakın neler söylüyor!

    “ALLAH’tan başka otorite yoktur.”
    (Sad,65)
    “Güç, yalnızca ALLAH’a aittir.”
    (Kehf,39)
    “Mülk ALLAH’ındır.”
    (Fâtır,13)
    Bu ayetlerin;
    ‘ALLAH’ındır, ALLAH’a aittir’
    dediği her şey,
    özgür ve eşit yarattığı
    tüm insanlar için değil mi?!!!

    Artık;
    KUR’AN’ın,
    KUR’AN’ın dininin esas derdinin
    HAK, ADALET, ÖZGÜRLÜK, EŞİTLİK olduğu; tapınaklar, kiliseler, havralar, camiler, hahamlar, rahipler, imamlar
    olmadığı bilinmeli değil mi?!

    Evrensel barış, hak sistemi
    İslam’a iftiralar
    KUR’AN’ın indiği dönemde başlamış ve TANRI peygamberini,
    bu iftiracılara;
    putlar üzerinden din pazarlayan,
    fuhuş ticareti yapan,
    tefeci, HAK yiyici, insan köleleştiren
    zorba, zalim iktidar sahiplerine karşı
    Ayetleriyle uyarmış!

    (Mâide,48)”Ey Muhammed Peygamber! Sana da, daha önceki kitapları-Tevrat ve İncil’i doğrulayan, o kitapların yerine geçen bu Kur’an’ı, gerçekleri kapsayıcı olarak indirdik! Artık Allah’ın sana indirdiği hükümler-yasalar doğrultusunda karar ver! Sana gelen Hak’tan-kitaptan uzaklaşıp onların yalan beyanlarına uyma!”

    KUR’AN; Tevrat ve İncil’de,
    din adamlarının(?!) çıkarları doğrultusunda yaptıkları tahribatları da ayet, ayet düzeltir! Bu yüzden diğer kutsal kabul edilen metinlerin doğruluğunu test etmek,
    ancak KUR’AN ile mümkündür!

    (İbrahim,4)”Biz görevlendirdiğimiz her elçiye ayetlerimizi, kendi halkının ana diliyle gönderdik ki halkı, elçilerin tebliğ ettikleri ayetleri anlayabilsin.”

    (Mâide,49)”Ey Peygamber! Allah’ın indirdiği Kur’an ile aralarında karar vermelisin. Onların keyfine-yalan beyanlarına uyma! Allah’ın sana indirdiği Kur’an’ın bir kısmından seni yanıltmalarından sakın.”

    (Mü’minun,70)”Elçinin cinlerden esinlenen biri-deli olduğuna mı karar verdiler? Hâlbuki elçi, onlara hakkı getirmişti. Fakat onların çoğu haktan-Kur’an’dan hoşlanmıyorlar.”

    (Meryem,97)”Biz bu Kur’an’ı, Allah’a ortak koşmaktan sakınanları müjdelemen ve insanları uyarman için senin ve kavminin diliyle-senin dilinde göndererek kolaylaştırdık.”

    (Kamer,17,22,32,40)”Yemin olsun ki, biz, Kur’an’ı öğüt için kolaylaştırdık. Var mı öğüt alan?”

    TANRI, Kur’an’ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık derken, hem de aynı sûrede 4 kez vurgu üstüne vurgu yaparken; hâlâ anlaşılmaz bir kitap olduğunun iddia edilmesi
    çok acımasızca, haksızca
    KUR’AN’a iftira değil mi?

    (Âli İmran,7)”Allah Kur’an’ı indirdi, Ondaki öğretilerin ana temeli olan bazı ayetler muhkemdir ki;
    açık anlamlı olup anlamları kesindir-her okuyan aynı şekilde anlar-açık seçik herkes tarafından kolaylıkla anlaşılır.”

    (En’am,65)”Bak, iyice anlasınlar diye, ayetlerimizi inceden inceye-nasıl her yönüyle açıklıyoruz!”

    (Kasas,87)”Sana ayetlerimiz indirildikten-vahiyden-Kur’an’dan sonra sakın seni Allah’ın ayetlerinden saptırmasınlar. Sen sadece Rabbine çağır-davet et ve sakın aratanrıcılardan-Allah’tan başka varlıklara tanrısal güçler ve nitelikler yakıştıran-Allah’a ortak koşanlardan olma!”

    Muhteşem, muazzam, mükemmel öğütler ve HAK sınırları konusunda müthiş uyarılarla dolu
    KUR’AN’a karşı, İSLAM’a karşı yapılan yalan beyanlar, iftiralar;
    insanlığın en büyük ayıbı ve de üstelik en büyük kaybı değil mi?!

    İSLAM’a yapılan iftiraların belki de en kötüsü; ellerinde kılıçla, silahla
    din yayma savaşı veren(?!)
    radikal dinci teröristlerin,
    İslam’ı alet ederek
    kendi sapkın şirk dinleri-inançları için, vahşice insan katletmelerine, köle pazarlarında kadın ticareti yapmalarının adına
    cihad(?) demeleridir!
    Ortadoğuyu kan gölüne çeviren bu ilkel, vahşilerin savaşı, dünya sömürü düzeni emperyalizme hizmet amacıdır, aracıdır!
    ‘Cihad’ asla değildir!
    KUR’AN’da ki evrensel barış, ahlak ilkeleri yasası İslam’da cihad;
    evrensel barış, ahlak ilkelerin hayata geçirilmesi için insanoğlunun
    ilim, bilim, bilgi, sanat yoluyla ilerlemesi, olanca gücüyle mücadele etmesi demektir.
    KUR’AN’da savaşlar için
    kullanılan kelimeler;
    ‘kıtal’ ve ‘muharebe’dir.
    Peygamberin tüm savaşları savunma amaçlıdır;
    zalim müşriklerin saldırılarından korunmak içindir!
    Üstelik bu savunma savaşları da TANRI izniyledir! Ayetle sabittir!
    (Hac,39)”Ortak koşucu Arapların zulüm ve işkencelerine katlananlara, savaş izni verilmiştir.”

    (En’am,144)”Hiçbir ilahi bilgiye dayanmadan-cahilce-ilim dışı bir şekilde insanları şaşırtmak-doğru yoldan saptırmak için kendi uydurduğu yalanları Allah’a yakıştıran-Allah’a iftira edenden daha zalim kim olabilir?”

    Artık;
    TANRI’nın, KUR’AN’ın, İSLAM dininin esas, tek derdinin;
    HAK, Barış, Adalet, Özgürlük, Eşitlik olduğu bilinmeli, tüm iftiralara karşı temizlenmeli, korunmalı değil mi?!

    HAK, Barış, Adalet, Özgürlük, Eşitlik
    savaşçısı Atatürk barış için,
    ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ derken;
    tüm dünyada Barış’a hizmet,
    Cumhuriyet için,
    ‘kimsesizlerin kimsesi’ derken de;
    tarikat, cemaat, köy ağalarının kendilerine bağlayıp,
    köle yaptıkları
    tüm hakkı yenmişler için Cumhuriyet ile, devrimleri ile;
    hakları yenenlerin
    HAK’larını teslim, özgürlük, eşitlik
    mücadelesi vermedi mi?!

    Sonuçta; KUR’AN’ın
    HAK, Barış, Adalet, Özgürlük, Eşitlik
    ilkeleri, öğüt ve uyarıları bilinmediğinden;
    Cumhuriyet rejimi ile kurulmuş;
    insana (sözde) hizmet amaçlı tüm kurum, kuruluşlara bir bakın!
    Nasıl da kamu HAKları yeniyor!
    İnsanların paralarının EMANET edildiği, devlet idaresi, bürokrasisi, meclisi, belediyeleri, sendikaları, vakıfları, dernekleri,…..
    hemen hepsinde bir
    saltanat yok mu?!
    Yönetim kadrolarının;
    son model özel araçları,
    emrinde! çalışanlar,
    ultra lüks döşenmiş makam odaları,
    ödenekler, harçlar, sınırsız, kontrolsüz, denetimsiz harcanan EMANET! edilmiş paralar,….!
    Hiç yönetim kadrosundan birinin
    bunlardan feragat ettiğini
    gördünüz, duydunuz mu?!

    (Nisa,29)”Birbirinizin mallarını haksız yollarla-haksızca yemeyin!”

    (Tegabün,3)”Allah, gökleri ve yeri HAK ile oluşturdu.”

    (Zuhruf,78)”Yemin olsun, size hakkı getirdik. Fakat çoğunuz haktan Kur’an’dan hoşlanmıyorsunuz.”

    (Nisa,105)”Ey Peygamber! Biz sana, hakkı-gerçeği içeren bu Kur’an’ı, insanlar arasında Allah’ın istediği doğrultusunda karar veresin diye hak olarak indirdik. Hak’kı gözet ve sakın hainlerden yana olma!”

    (Ra’d,1)”Rabbinden sana indirilen bu Kur’an, Hak’tır-hakkın tâ kendisidir.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir