Suriye’de Yeni Tür Savaş: İstihbarat Çatışması ve Alan Hakimiyeti Mücadelesi

Jeopolitik Mülkiyet ve İstihbaratın Yükselişi

Suriye, 2011’de başlayan iç savaşla birlikte küresel güçlerin doğrudan müdahale ettiği ve farklı askeri stratejilerin, istihbarat operasyonlarının, vekalet savaşlarının (proxy wars) iç içe geçtiği bir arenaya dönüşmüştür. Suriye’deki savaş, yalnızca konvansiyonel askeri çatışmalarla sınırlı kalmamış, aynı zamanda istihbarat faaliyetleri, bilgi savaşları, ekonomik stratejiler ve yerel grupların kullanılması ile şekillenmiştir. Bu bağlamda, Halep, Hama ve Tel Rıfat gibi bölgelerde yaşanan gelişmeler, yalnızca askeri değil, aynı zamanda küresel ve bölgesel güçlerin istihbarat çatışmalarının yansımasıdır.

Bu makale, Suriye’deki iç savaşın geniş bir perspektif üzerinden analiz edilmesini, özellikle Halep, Hama ve Tel Rıfat saldırılarının, ABD, Batılı ülkeler ve Türkiye’nin istihbarat stratejileriyle nasıl örtüştüğünü ve bu operasyonların bölgesel güçler açısından anlamını ele almaktadır. Aynı zamanda, Türkiye’nin MİT aracılığıyla gerçekleştirdiği operasyonlar ve bölgedeki askeri müdahaleleri, ABD ve Batılı ülkelerin stratejik çıkarlarıyla nasıl kesiştiği üzerine de derinlemesine bir değerlendirme yapılacaktır.

  1. Küresel Güçlerin İstihbarat ve Savaş Stratejileri

1.1. ABD ve CIA: YPG/SDG’nin Stratejik Kullanımı

ABD’nin Suriye’deki stratejisi, geniş bir jeopolitik hedefler yelpazesiyle şekillenmektedir. CIA, özellikle PYD/YPG’yi Suriye’nin kuzeydoğusunda etkili bir aktör olarak kullanarak, bölgede hem İran’ın Akdeniz’e açılmasını engellemeyi hem de enerji kaynakları üzerinde kontrol sağlamayı amaçlamıştır. ABD’nin Suriye stratejisi, yalnızca IŞİD’e karşı askeri mücadeleyi değil, aynı zamanda bölgesel güç dengelerini de değiştirmeyi hedeflemektedir (Stein, 2020).

Ancak, Türkiye’nin bölgedeki tehdit algılaması, PYD/YPG’nin PKK ile bağlantılı olduğu ve sınır güvenliği açısından büyük bir tehdit oluşturduğunu belirtmektedir. ABD’nin bu desteği, Türkiye’nin karşıt tutumuyla doğrudan çatışmaya yol açmakta ve bölgedeki istihbarat faaliyetlerini daha karmaşık bir hale getirmektedir. Özellikle Halep ve Hama gibi stratejik şehirlerde, ABD’nin gizli desteğiyle PYD/YPG’nin artan varlığı, Türkiye’nin güvenlik endişelerini derinleştirmiştir.

1.2. İsrail ve Mossad: İran Karşıtı Strateji

İsrail’in Suriye stratejisi, doğrudan İran’ın bölgedeki nüfuzunu sınırlamaya yönelik bir dizi askeri ve istihbarat operasyonuna dayanmaktadır. Mossad, İran’ın Suriye’deki askeri varlığını hedef alırken, özellikle Golan Tepeleri ve Halep gibi bölgelerdeki İran destekli milislerin varlığını zayıflatmaya çalışmaktadır. İsrail, Suriye’deki operasyonlarını hem askeri hem de istihbarat temelli bir mücadele olarak sürdürmektedir (Levitt, 2022).

Halep ve Hama gibi bölgelerdeki çatışmalar, İsrail’in stratejilerini yansıtan operasyonlar olarak görülebilir. İsrail, bu bölgelerde İran’ın nüfuzunu kırmak amacıyla hava saldırıları ve istihbarat operasyonları düzenlemiş, bölgedeki Şii milislerin hareketliliğini hedef almıştır. Bu saldırılar, sadece askeri değil, aynı zamanda istihbarat paylaşımı ve küresel güçlerin sahadaki etki alanlarının belirlenmesinde de önemli bir rol oynamaktadır.

1.3. MI6 ve Avrupa’nın Gizli Katkıları

Birleşik Krallık’ın MI6 istihbarat teşkilatı, Suriye’deki muhalif gruplara dolaylı destek vererek, bölgedeki Batı çıkarlarını güçlendirmeye çalışmaktadır. MI6, Beyaz Miğferler gibi sivil toplum kuruluşları aracılığıyla yerel grupları yönlendirmek ve istihbarat sağlamakta, aynı zamanda bölgedeki protesto hareketlerini destekleyerek Batı’nın bölgesel etkisini artırmaktadır (Hinnebusch, 2020).

Bu bağlamda, Halep ve Hama’daki operasyonlar, Batı’nın müdahalesinin bir parçası olarak değerlendirilebilir. MI6’nın desteğiyle Suriye’deki muhalif grupların askeri ve sivil yapıları güçlendirilmiş, aynı zamanda bu gruplar üzerinden bölgedeki istihbarat stratejileri uygulanmıştır.

  1. Türkiye ve MİT: Güvenlik Stratejileri ve Vekil Gruplar

2.1. Halep, Hama ve Tel Rıfat’ta Türkiye’nin Operasyonları

Türkiye’nin Suriye’deki askeri müdahaleleri, özellikle Halep, Hama ve Tel Rıfat gibi kritik bölgelerde yoğunlaşmıştır. Türkiye, MİT aracılığıyla bu bölgelerdeki PKK/PYD/YPG unsurlarına karşı operasyonlar düzenlemiş, aynı zamanda Suriye muhalefetiyle işbirliği yaparak sahada alan hâkimiyetini arttırmıştır. Bu operasyonlar, yalnızca askeri bir müdahale değil, aynı zamanda stratejik istihbarat paylaşımını ve bölgesel ittifakların güçlendirilmesini amaçlamaktadır (Ülgen, 2023).

Tel Rıfat’a Yönelik Müdahale: Tel Rıfat, PYD/YPG’nin yoğun olarak bulunduğu bir bölge olarak Türkiye için kritik bir öneme sahiptir. Türkiye, bu bölgeye yönelik operasyonlarını artırarak, bölgedeki terörist unsurları temizlemeyi ve aynı zamanda bölgeyi kontrol altına almayı hedeflemektedir. Halep ve Hama’dan gelen askeri tehditler, Türkiye’nin Tel Rıfat’a yönelik müdahalelerini destekleyen istihbarat verileriyle şekillenmektedir.

Halep ve Hama’daki Saldırılar: Halep ve Hama’daki saldırılar, Türkiye’nin bölgedeki güvenliğini sağlama çabalarına paralel olarak, Suriye’nin kuzeyinde daha geniş bir kontrol alanı kurma amacını taşımaktadır. Türkiye, bu saldırılarda yalnızca terörist gruplarla mücadele etmiyor, aynı zamanda bölgedeki yerel yönetimlerin Türkiye’nin çıkarlarına uygun şekilde şekillendirilmesini sağlamaktadır.

2.2. MİT ve İstihbarat Savaşları

Türkiye’nin MİT’i, Suriye’deki operasyonlarında yalnızca askeri bir güç olarak değil, aynı zamanda yerel unsurlar ve istihbarat paylaşımı yoluyla da etkin bir rol oynamaktadır. MİT, sahada elde ettiği verilerle Türkiye’nin Suriye’deki askeri ve siyasi stratejilerini şekillendirmekte, ayrıca Suriye içindeki yerel gruplarla kurduğu ittifaklar aracılığıyla stratejik avantaj elde etmektedir (Ülgen, 2023). Bu bağlamda, Halep ve Hama’daki operasyonlar, MİT’in istihbarat alanındaki başarısını ve bölgesel ittifakları pekiştirme çabalarını yansıtmaktadır.

  1. İran, Çin, Rusya ve Suriye’nin Orta Doğu’daki İstihbarat Faaliyetleri ve Batılı ile Türk İstihbaratlarıyla Mücadelesi

Orta Doğu, dünya siyasetinin en stratejik bölgelerinden biri olup, burada gerçekleşen istihbarat faaliyetleri, küresel güvenlik dinamiklerini şekillendiriyor. İran, Çin, Rusya ve Suriye, Orta Doğu’daki nüfuzlarını artırmaya yönelik istihbarat faaliyetlerinde bulunurken, Batılı ülkeler ve Türkiye de bölgedeki güvenlik stratejileri çerçevesinde karşılıklı istihbarat mücadelelerine girmektedir.

3.1. İran’ın Orta Doğu’daki İstihbarat Faaliyetleri

İran, Orta Doğu’da aktif bir şekilde istihbarat operasyonları yürütmektedir. İran’ın başlıca istihbarat teşkilatlarından biri olan Vezaret-i Etelaat (İran İstihbarat Bakanlığı), özellikle nükleer programı, bölgesel politikaları ve iç istikrarı sağlamak için geniş çaplı istihbarat toplama faaliyetlerinde bulunmaktadır. İran, Suriye, Lübnan (Hizbullah) ve Irak’taki milis gruplarla işbirliği yaparak, Batılı ve Türk istihbarat birimleriyle sürekli bir mücadele halindedir.

3.2. Çin’in Orta Doğu’daki İstihbarat Faaliyetleri

Çin, Orta Doğu’ya yönelik ekonomik ve politik etkisini artırmak için istihbarat faaliyetlerini yoğunlaştırmaktadır. Çin, özellikle Suriye ve Irak gibi ülkelerde, ekonomik ilişkiler ve altyapı projeleri üzerinden nüfuz kazanmayı hedeflerken, aynı zamanda bölgedeki yerel yönetimlerle güçlü bağlantılar kurarak istihbarat toplama faaliyetlerini de genişletmiştir. Çin, Orta Doğu’daki istihbarat operasyonlarını çoğunlukla ekonomik çıkarları doğrultusunda şekillendirirken, Batı ile Türkiye’nin stratejik etkilerini dengelemeye çalışmaktadır.

3.3. Rusya’nın Suriye’deki İstihbarat Operasyonları

Rusya, Suriye’deki en önemli askeri ve istihbarat aktörlerinden biridir. Rusya, Suriye’deki Asad rejimine verdiği destekle birlikte, bölgedeki askeri üsleri ve istihbarat ağları üzerinden büyük bir etki alanı kurmuştur. Rus istihbarat servisleri, Suriye’deki çatışmalarda ve siyasi süreçlerde, Suriye Hükümetini ayakta kalmasına yardımcı olmak için geniş çaplı istihbarat operasyonları yürütmektedir. Rusya, aynı zamanda bölgedeki Şii milis grupları ve İran ile stratejik işbirlikleri kurarak, Batı ve Türkiye’nin karşıt istihbarat faaliyetlerine karşı koymaktadır (Rumer, 2020).

Rusya’nın Suriye’deki operasyonları, yalnızca askeri boyutla sınırlı olmayıp, aynı zamanda Suriye hükümetinin uluslararası arenada meşruiyetini artırmaya yönelik istihbarat stratejileriyle de örtüşmektedir. Halep, Hama ve Tel Rıfat gibi bölgelerde Rusya, bölgedeki çatışmaları lehine çevirebilmek için istihbarat paylaşımını ve yerel güçlerle kurduğu stratejik ittifakları etkin bir şekilde kullanmaktadır.

3.4. Suriye’nin Kendi İstihbarat Faaliyetleri

Suriye’nin istihbarat faaliyetleri, büyük ölçüde Suriye Hükümetinin iktidarını sürdürme amacına hizmet etmektedir. Suriye’nin devlet istihbarat teşkilatları, bölgedeki muhalif grupları izlemek, yerel direnişleri bastırmak ve uluslararası baskılara karşı stratejik adımlar atmak için sürekli bir istihbarat savaşı yürütmektedir. Hükümet, yalnızca bölgedeki isyanları kontrol altına almak için değil, aynı zamanda küresel güçlerin müdahalesine karşı da istihbarat temelli bir savunma hattı kurmaktadır. Suriye Hükümeti , İran ve Rusya ile olan işbirliklerini derinleştirerek, bölgedeki istihbarat savaşı içinde önemli bir aktör haline gelmiştir.
4. İstihbarat Çatışmalarının Etkileri ve Bölgesel Güvenlik

Suriye’deki istihbarat çatışmaları, yalnızca askeri stratejilerle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda bölgesel güvenlik ve istikrarsızlık üzerinde derin etkiler yaratmaktadır. Küresel güçler ve bölgesel aktörler arasındaki istihbarat mücadelesi, Suriye’nin içinde bulunduğu çıkmazı daha da derinleştirmekte, bölgedeki halkın güvenliğini ve istikrarını olumsuz yönde etkilemektedir.

Halep, Hama ve Tel Rıfat gibi bölgelerde yaşanan çatışmalar, bölgesel güçlerin stratejik hesaplarını yansıtırken, aynı zamanda yerel grupların ve sivillerin hayatlarını da doğrudan etkilemektedir. İstihbarat operasyonlarının çoğu, sadece askeri hedeflere değil, aynı zamanda bölgedeki nüfusun politik ve sosyal yapısını şekillendirmeye yönelik müdahalelere dönüşmektedir. Bu durum, Suriye’nin uzun vadeli istikrarını ve yeniden yapılanmasını daha da karmaşık hale getirmektedir.

Sonuç olarak, Suriye’deki iç savaş, yalnızca askeri çatışmalarla değil, aynı zamanda küresel güçlerin ve bölgesel aktörlerin istihbarat stratejileriyle de şekillenmektedir. Bu savaş, jeopolitik mülkiyetin, yerel grupların kullanılması ve istihbarat paylaşımının önemli bir araç haline geldiği bir ortamda yürütülmektedir. Halep, Hama ve Tel Rıfat gibi stratejik bölgelerdeki çatışmalar, küresel ve bölgesel güçlerin etki alanlarını belirlerken, aynı zamanda Suriye halkı için daha karmaşık ve belirsiz bir geleceği işaret etmektedir.

Sefa Yürükel

Kaynakça:
1. Hinnebusch, R. (2020). The Middle East and North Africa: A Political Geography. Routledge.
2. Levitt, M. (2022). The Iran Threat: The Politics of Nuclear Weapons and the Middle East. Georgetown University Press.
3. Rumer, E. (2020). Russia’s Middle East Strategy: The Importance of Syria. Carnegie Endowment for International Peace.
4. Stein, A. (2020). U.S. Strategy in Syria: Fighting ISIS and Navigating Regional Tensions. Brookings Institution Press.
5. Ülgen, S. (2023). Turkey’s Foreign Policy and Security: Regional Challenges and Strategic Priorities. SETA Publications.

Jeopolitik Mülkiyet ve İstihbaratın Yükselişi - page suriyeli bakandan sah firat aciklamasi bu saldiri savas nedeni 024190419

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir