KAYYUM YA DA İŞGAL…
1960 sonrası Türk siyasetini yakından takip edenler “kayyum” siyasetinin sağcı, dinci muhafazakar partilere mahsus olduğunu bilirler…
Kayyum…
Kim nasıl tarif ederse etsin, benim için bir anlamı yok…
Benim için kayyum;
Kendinize ait olmayan bir makamı, mekanı “hukuk dışı” ya da “hukuka uyarlanmış” “işgaldir…”
AKP ve MHP gibi sağcı, dinci partiler;
Bu “işgal” siyaseti için katliam yapmayı, öldürmeyi ve “iç savaş” çıkarmayı bile göze alırlar…
Aldılar da…
***
Son yıllarda HDP veya DEM’ e ait belediyelere “kayyum” atanırken geçmişte olduğu gibi CHP’li belediyelere de “kayyum” atanmaya “işgal” edilmeye başlandı…
Geçmişte dedim…
Toplumcu Belediyeciliğin öncüsü; CHP’li belediyelere atanan “kayyumlardan” birkaç örnek vereceğim…
***
Mesela benim cennet memleketim Adana’dan…
Adı Ege Bağatur
1973 yılında Adana Belediye Başkanı seçilir.
Dürüstlüğü, mertliği, eşitlikçiliği ile herkes tarafından sevilmektedir.
Bugün de Adanalıların kullandığı İnönü Parkı işgal altındadır.
Mafya bu parkın her tarafına, keyfine göre lokanta, kafe, dükkân yapmıştır. Şimdiye kadar herkes çekinmiştir, devlet göz yummuştur ama Ege Bağatur kararlıdır.
“Burası benim, seni vururum” diyen mafya babasına boyun eğmez, “İşgalcisin, halkın parkı senin işyerin olamaz” der.
1975 yılında Belediye Meclis toplantısında parkın boşaltılma kararı alınır ve o esnada salonda bulunan “Asfalt Rıza” lakaplı mafya babası, silahıyla, meclisi yöneten başkan Ege Bağatur’ a defalarca ateş eder.
Sayın Ege Bağatur, ağır yaralanır, ölümün kıyısından döner, yaşama tutunur…
***
Mesela Türkiye Cumhuriyeti’ nin başkenti Ankara
Adı Vedat Dalokay
1973’te belediye başkanı seçilen Vedat Dalokay’
ın Ankara’da yaptıkları başkent için tarihsel önemdedir.
Ulaşımdan barınmaya, su sorununa kadar halkın temel haklarını koruyan pek çok adım atılır.
Attığı her adım dönemin Milliyetçi Cephe (MC) Hükümeti tarafından engellenmek istenir.
Aynı dönemin valisi, devletin değil hükümetin valisidir.
Ne kadar tanıdık değil mi, her projeyi iptal ettirmek için yargıya başvurur.
Milliyetçi Cephe Hükümeti’nin siyasi ve ekonomik baskısı o kadar artar ki, belediye, işçilerin maaşlarını ödeyemez hale gelir.
***
Sayın Vedat Dalokay, bir gün Demirel’in arabasının önünü keser. Başbakandan “tamam” cevabı alır ama yalandır.
Başkan Vedat Dalokay bunun üzerine üç günlük açlık grevine başlar. Bu kararlılığın karşısında hükümet geri adım atar, işçilerin maaşları ödenir.
1976 yılında belediye işçileri grevdedir ve Dalokay grevi destekler.
Bu grev aynı dönemde DİSK’in ülke çapında ilan ettiği genel yasla “bağlantılı” ilan edilerek görevden alınır…
“Yasa dışı, anayasa dışı bir yazı üzerine, işi bırakıp gidersem anayasa suçu işlemiş olurum” diyerek belediyeyi terk etmez…
***
Mesela Ordu’ nun güzel ilçesi Fatsa
Belediye Başkanı seçilen “terzi” lakaplı Fikri Sönmez, yalnızca sosyalistlerin değil, sol yelpazenin hepsinin sahip çıktığı bir isim…
1979 yılında Fatsa, halkın doğrudan katılımının sağladığı gerçek bir demokrasi örneği haline gelir.
Kısa sürede altyapısı olmayan ilçenin altyapıya kavuşur.
Çamurlu yollar imeceyle temizlenir. Tefeciliğe, karaborsaya son verilir.
İlçede kadına yönelik şiddet son bulur.
Halkla birlikte yöneten bu anlayış Fatsa’daki sağ partilerin bile desteğini alır.
Ama iktidarın hedefi olur Fatsa ve Terzi Fikret
***
Ve 11 Temmuz 1980’de adına “Nokta Operasyonu” dedikleri bir saldırı başlatılır.
Yapılan 12 Eylül’ün provasıdır…
Terzi Fikri haklı davasından bir adım geri atmaz…
***
İstanbul’un efsanevi başkanı Ahmet İsvan’dan hiç bahsetmeyeceğim. Bilmek öğrenmek anlamak isteyenler Google’ da bulabilirler…
Özetle sağcı dinci AKMHP cenahları ne kadar kötülerse kötülesinler şu bir gerçektir;
CHP’ nin etkin “iktidarda” olduğu hiçbir dönemde belediye başkanlıklarına “kayyum” ataması da yapılmamıştır…
Mahkemeler karar almadıkça seçilmiş “belediye başkanları” görevden alınmamıştır…
Ölüm ya da hastalık nedeniyle ayrılma olduğunda ise;
Seçilmiş “belediye meclisi” içinden bir görevli atanarak, atanan belediye başkanının seçime kadar belediyeyi yönetmesi sağlanmıştır…
***
Ve AKP gibi sağcı dinci muhafazakar partilerin iktidar olduğu tüm dönemlere belediyelerde yağma, talan ve yolsuzluklar ayyuka çıkmıştır…
Onun için pisliğe batmış bu AKMHP koalisyonun, muhalif belediyelere uyguladığı ve alışkanlık yapan “hukuksuzluğuna” direnmenin tam zamanı diyorum…
Onurlu, mutlu, refah ve huzur içinde bir Türkiye’de yaşamak ve ölmek için…
Erdoğan ÖZGENÇ
İstanbul 23.11.2024 03.30
Bir yanıt yazın