Sn. Kazım Gültepe’nin katkıları ile olayı yorumlamaya çalışacağım.
Sâdi Şirazi: ”İnsan bir damla kan ve bin endişe”,
Thomas Hobbes,(1588-1679) ise: ”insan, insanın kurdudur” demiş.
Ünlü romancı Dostoyevski insanoğlu için: ”Önce biraz ağlaştılar, ama alıştılar. aşağılık insanoğlu her şeye alışır” demiş.
Kur’an-ı Kerimde de: ”Şüphesiz insan çok zalimdir, çok nankördür.”
Demek anlaşılıyor ki, insanoğlunun yaptıklarına da şaşırmamak gerekiyor.
Sevgili dostlar, kişiliğimiz, karakterimiz zamanla değişir mi ne dersiniz?
Birçok insan hayır, asla değişmez diyebilir.
Sevgili okurlarım ne var ki değişimde, bir hayat gerçeği değil mi?
Zaman içinde kabul etsek te etmesek te bir çok şey değişmiyor mu?
Hele işin içine para ve servet de girmişse.
Yıllarca oturduğumuz evler, kullandığımız atmaya, kırmaya kıyamadığımız eşyalar değişmiyor mu?
Öyle ki günümüzde cinsiyet bile değiştirmek mümkün ve olabiliyor. Köyümüz, mahallemiz, arkadaşlarımız değişmiyor mu?
Yaşadığımız yılları, günleri, anıları elbette silip atamayız. Her şeye tekrar sıfırdan başlayamayız. Her şey değişiyor belki birçok insan, bu değişimin farkında bile olamıyor.
Değişim, insanın bazen içinde bazen de dışında görünür veya görünmez biçimde devam eder. Belki de değişime alışırız ama farkında bile olamayız, bazen de kabul etmeyiz.
Bir öykü ile devam edelim:
Zamanında bir eve yeni gelin gelmiş, evde çok kötü koku varmış. Gelin her sabah erkenden temizliğe başlıyormuş akşama kadar bütün evi silip süpürüyormuş.
Bu bir hafta devam etmiş. Gelin bir hafta sonra evde artık o kötü kokudan eser kalmamış. Gelin, sevinçle kaynanasının yanına koşmuş ve demiş ki anne darılma ama geldiğimde; eviniz çok kötü kokuyordu; sildim süpürdüm şimdi mis gibi oldu bak. Kaynanası tebessümle gelinine bakmış ve şöyle demiş. Ahhh gelinim ah! senin gibi on gelin daha gelse bu evin kokusu yine gitmez, senin burnun kokuya alıştı”
Bazen çok iyi tanıdığımızı ve metanet sahibi olduğunu sandığımız insanların, ufak bir olay karşısında ne kadar da kişiliksiz olduklarına şahit oluruz. Bu da , bakmakla görmek farklı şeylerdir sözünde olduğu gibi gördüğümüzde yanıldığımızı anlarız.
Mutsuzluk belki de asrımızın en büyük sorunlarından biri. İnsanlık her geçen gün kendisini, zor koşullar içinde buluyor. Sentetik şehirlere, köylerden şehre göçlere, hızla gelişen teknolojiye uyum sağlamak, adapte olmak, ister istemez değişime yol açmaktadır.
Aslında değişen insanlar değil, değişime gerekçe saydığımız maskeler midir?
Belki kendimizde değişmiş ve değişiyor olabiliriz ama hayatın akışı içinde bunun, farkında bile olamayız. Burada zor olan galiba sevdiklerimiz, değer verdiklerimizin değiştiklerini kabullenmek olsa gerek.
Bu, şu oluyor: değer verdiğimiz, emek verdiğimiz insanlar gün gelince sizi bozuk para gibi harcadığında; işte o zaman sizde değişirsiniz.
Esen kalınız.
Bir yanıt yazın