ABD Başkanlık Seçimi: “Sözde Ermeni  Soykırım Yalanı” Kaybetti

ABD’de 5 Kasım’da yapılan seçimlerde Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlayan Kamala Harris kaybetmiştir. Seçimlerde, Türk kamuoyunun bilmesi gereken  çok önemli bir husus göz ardı edilmiştir. O da, Harris’in sözde Ermeni soykırımını tanıyan  ilk ABD Başkan adayı olmasının ve  sözde Ermeni soykırım anıtını Erivan’da ziyaret etmesinin, Türk kamuoyu tarafından bilinmemesidir.

ABD’de 5 Kasım’da yapılan seçimlerde Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlayan Kamala Harris kaybetmiştir. Seçimlerde, Türk kamuoyunun bilmesi gereken  çok önemli bir husus göz ardı edilmiştir. O da, Harris’in sözde Ermeni soykırımını tanıyan  ilk ABD Başkan adayı olmasının ve  sözde Ermeni soykırım anıtını Erivan’da ziyaret etmesinin, Türk kamuoyu tarafından bilinmemesidir. - image 8

 

ABD’de Harris dışında hiçbir aday sözde Ermeni soykırımını  tanımamıştır:  “ABD Başkan Yardımcısı Kamala HARRIS 25 Ekim’de Erivan’daki Ermeni Soykırımı Anıtı’na anlamlı bir ziyaret gerçekleştirdi. Amerika Birleşik Devletleri adına Ermeni Soykırımı kurbanlarını derinden onurlandırdı.”  

ABD Başkanı Trump, Ocak 2017’de ilk dönem başkanlığına Demokrat rakibi Hillary Clinton’ı yenerek Ocak 2017’de başlamıştır. 3 Kasım 2020’de yapılan seçimlerde Demokrat rakibi Joe Biden’ın kazanmasıyla 20 Ocak 2021’de görevinden ayrılan Trump, Cumhuriyetçi Parti’nin ön seçimlerini kazanarak tekrar aday olmuştur. Trump,   Florida’da yaptığı  konuşmasında Müslüman Amerikalılar vurgusu yapmış  ve “Tarihin en büyük koalisyonunu kurduklarını”  açıklamıştır.

Daha önce bir seçim kaybettikten sonra tekrar Oval Ofis’e dönebilmiş en son ABD Başkanı, 1885-1889 yılları arasında bir dönem başkanlık yaptıktan sonra 1888 seçimini kaybeden,  fakat  1892’de Cumhuriyetçi Başkan Benjamin Harrison’ı mağlup edip 4 yıllık  aradan sonra yeniden Beyaz Saray’a dönen Grover Cleveland’dır. Trump, ilk dönem başkanlığına Demokrat rakibi Hillary Clinton’ı yenerek Ocak 2017’de başlamıştır. 3 Kasım 2020’de yapılan seçimlerde Demokrat rakibi Joe Biden’ın kazanmasıyla 20 Ocak 2021’de görevinden ayrılan Trump, girdiği son seçimleri kazanmıştır.

ld TABD’de seçim süreci, seçim gününden sonra da uzun bir süreyi kapsıyor. Tarihler, eyaletlere göre farklılık gösterse de tüm eyaletlerin

10 Kasım-11 Aralık’ta seçim sonuçlarını  onaylaması gerekiyor. 17 Aralık’a kadar her eyaletin Seçiciler Kurulu üyelerinin, başkan adayına oyunu verip, bu oyları Washington’a göndermesi öngörülüyor. Gönderilen oyların en geç 23 Aralık’a kadar ABD Kongresi’ne ulaşması gerekiyor. Temsilciler Meclisi Genel Kurulu salonunda 6 Ocak 2025 tarihinde bir araya gelecek Kongre üyeleri, eyaletlerden gelen oyları alfabetik sıraya göre okuyup sayacak. Bu süreç tamamlandıktan sonra sonuçlar resmen duyurulacak. Yeni ABD Başkanı, 20 Ocak 2025 tarihinde yemin ederek görevine resmen başlayABD’de Başkanlık için en fazla oyu alan değil, en fazla delegeye ulaşan adayın seçilmesini sağlayan Seçiciler Kurulu (Electoral College) sistemi uygulanıyor. Her eyaletin belirli bir delege sayısı bulunuyor ve o eyaletteki oyların çoğunluğunu alan parti, tüm delegeleri kazanıyor. Bu sistemin sonucu olarak, 1824, 1876, 1888, 2000 ve 2016 yıllarında yapılan seçimlerde, halk oyunu en çok alan adaylar, Seçiciler Kurulu’ndaki delege sayılarının yetersizliği  sebebiyle başkan olamamıştır. ABD’de ilk başkanlık seçimi, 4 Şubat 1789 tarihinde yapılmıştır.  Bu seçimde 12 aday yarışmış, o dönem, bugünkü yüzölçümünün üçte biri kadar bir alana sahip olan ABD’de Seçiciler Kurulu 69 üyeden oluşuyordu. Her üye, başkan ve başkan yardımcısı için olmak üzere 2 oy kullanma hakkına sahipti. George Washington, 69 oy alarak oybirliği ile ülkenin ilk başkanı olmuştur. 1792’deki ikinci başkanlık seçimlerinde Washington, 132 Seçiciler Kurulu oyunun tamamını yeniden kazanmış,   John Adams da 77 oy alarak başkan yardımcısı olmuştur. 1796 yılında yapılan seçimlerde John Adams, Seçiciler Kurulunun 138 oyundan 71’ini alırken, Thomas Jefferson 68 oy alabilmiştir. Adams, 3 oy farkla ABD Başkanı olmuştur. 1804 yılındaki beşinci başkanlık seçimlerinde Demokratik-Cumhuriyetçi Parti’nin adayı Thomas Jefferson, Federalist Parti’nin adayı Charles Cotesworth Pinckney ile yarışmış, Seçiciler Kurulu’nda 162 oy alan Jefferson, oyların yüzde 92’sini kazanırken, Pinckney  sadece 14 oyda kalmış,  Jefferson büyük bir farkla yeniden başkan seçilmiştir. 1816’daki sekizinci başkanlık seçimlerinde  Demokratik-Cumhuriyetçi Parti’nin adayı James Monroe, Seçiciler Kurulu’nda 183 oy alarak başkan olmuş,  Federalist Parti’den Rufus King  34 oyda kalmıştır. Monroe, yüzde 83,9 oy oranıyla başkan olmuştur.  1820 yılında gerçekleştirilen dokuzuncu  başkanlık seçimlerinde James Monroe, 235 Seçiciler Kurulu oyunun 231’ini kazanarak dikkat çekici bir başarı sağlamıştır. Bu seçim, bir başkan adayının karşısında etkili bir rakip olmadan yarıştığı son seçim olmuştur1824 yılındaki onumcu başkanlık seçimlerinde Demokratik Cumhuriyetçi Parti adayı Andrew Jackson, halk oyunun yüzde 41,3’ünü alırken, rakibi John Quincy Adams yüzde 30,9 oranında oy  almıştır.  Jackson, hem halk oyunda hem de Seçiciler Kurulu’nda en yüksek oyu almasına rağmen, hiçbir aday çoğunluk sayısı olan 131 oyu  sağlayamamıştır.  Bu seçimler, ABD tarihinde hem halk oyunu hem de Seçiciler Kurulu’nda en fazla oyu alan adayın seçimi kazanamadığı tek durum olarak öne çıkıyor.

1844 yılındaki 15’nci Başkanlık seçimlerinde Demokrat aday James K. Polk, Whig Partisi’nin adayı Henry Clay’i geride bırakarak seçimi kazanmıştır. Seçimler, kölelik ve Texas’ın ilhakı gibi tartışmalı konular  sebebiyle  gergin bir ortamda yapılmıştır.

1876’da Cumhuriyetçi aday Rutherford B. Hayes, halk oylamasında yüzde 48’lik bir destek alırken, rakibi Demokrat Samuel Tilden  yüzde 51’lik bir oy oranına ulaşmışdı. Seçiciler Kurulu’nda  Hayes 185 oy alırken, Tilden 184 oyda kaldı. Böylece Hayes, yalnızca bir oy farkla başkanlık koltuğuna oturmuştur.

1880 yılında gerçekleştirilen 24’ncü başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi James  Garfield, 8.355 oy farkla seçimi kazanmıştır. Bu seçim, ABD tarihindeki en yakın sonuçlardan biri olarak kayıtlara geçmiştir. 1884 yılında gerçekleştirilen 25’nci başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti’nin adayı Grover Cleveland, yüzde 48,9 oyla Cumhuriyetçi James G. Blaine’in yüzde 48,2’lik desteğini geride bırakmıştır. Seçiciler Kurulunda Cleveland 219 oy alırken, Blaine 182 oyda kalmıştır.

1888’deki seçimlerde  Cumhuriyetçi Benjamin Harrison, yüzde 47,8 oyla Demokrat Grover Cleveland halk oylamasında Harrison’a yüzde 0,8’lik bir farkla üstünlük sağlasa da Seçiciler Kurulu’nda 233 oyla başkan seçilmiştir. 1904 yılındaki  30’ncu başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi aday Theodore Roosevelt oyların yüzde 56,4’ünü kazanarak Demokrat rakibi Alton B. Parker’ın yüzde 37,6’sını geride bırakmıştır. Seçiciler Kurulu’nda  Roosevelt 336 oy  alarak zaferini ilan etmiştir.

1912 yılındaki  seçimlerde Demokrat aday Woodrow Wilson, halk oylamasında yüzde 41,8’lik  başarı elde etmiş, en yakın rakibi  Theodore Roosevelt  yüzde 27,4 oy alırken, Seçiciler Kurulu’nda Wilson 435 oyla  üstünlük sağlarken, Roosevelt  88 oyda kalmış ve Wilson   Başkan olmuştur. 1920 yılındaki 34’ncü Başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Warren G. Harding, halk oylamasında yüzde 60,3, Demokrat James M. Cox  yüzde 34,1 oy almıştır. Seçiciler Kurulu’nda Harding, 404 oyla   üstünlük  elde ederek başkanlık koltuğuna oturmuştur. 1936 yılında yapılan seçimlerde  Demokrat Franklin D. Roosevelt, halk oylamasında yüzde 60,8 oranında pay almış,  Seçiciler Kurulu’nda  yüzde 98,5’lik  başarı  sağlamıştır.

Cumhuriyetçi Dwight D. Eisenhower, 1952 seçimlerinde halk oylamasının yüzde 54,9’unu kazanmış, Seçiciler Kurulu’nda da yüzde 83,2’lik  oranla başkan olmuştur. Eisenhower, 1956 yılında yapılan seçimlerde   yüzde 57,4’lük destek bulmuş, Seçiciler Kurulu’nda yüzde 86,1 oranla Başkan olmuştur.

1960 yılında  yapılan 44’ncü başkanlık seçimlerinde Demokrat John F. Kennedy, Cumhuriyetçi Richard M. Nixon’u  118 bin 574 oyla (0,2’lik bir farkla)  halk oylamasını önde tamamlamıştır. Seçiciler Kurulu’nda  Kennedy, 303 oyla Nixon’un 219 oyunu geçerek başkanlık koltuğuna oturmuştur. Nixon, 1968’deki seçimlerde halk oylamasının yüzde 43,4’ünü  alarak,  Demokrat Hubert Humphrey‘nin yüzde 42,7’ni geride bırakmıştır. Seçiciler Kurulu’nda Nixon 301 oy, Humphrey ise 191 oy almıştır. Nixon, 1972  seçimlerinde  Halk Oylaması’nda yüzde 60,7, Seçiciler Kurulu’nda yüzde 96,7’lik  başarı  sağlayarak Cumhuriyetçi Parti’nin başkanlık seçimlerinde en yüksek oy oranına ulaşmış  üyesidir.

1976 yılındaki 48’nci seçimlerde Demokrat Jimmy Carter, Cumhuriyetçi Gerald R. Ford‘u geride bırakmış, Seçiciler Kurulu’nda Carter 297 oyla Başkan olmuştur.  1980 seçimlerinde Cumhuriyetçi Ronald Reagan, Seçiciler Kurulu’nun yüzde 90,9’unu kazanarak  başkanlık koltuğuna oturmuş, Demokrat Jimmy Carter  yüzde 9,1’lik  oranla seçimde başarısız olmuştur. 1984 yılında düzenlenen 50’nci Başkanlık seçimlerinde halkoyu olarak yüzde 58.8, Seçiciler Kurulu’nda ise yüzde 97.6 oranıyla  başarı  sağlamıştır.

2000 yılındaki  54’ncü  seçimlerinde Cumhuriyetçi George W. Bush, halk oyunun yüzde 47,9’unu, Seçiciler Kurulu’nda ise yüzde 50,4’ünü kazanarak Başkan olmuştur. Bush Seçiciler Kurulu’nda 5 oy farkla galip gelmiştir. Cumhuriyetçi Donald Trump, 2016 yılındaki seçimlerde halk oyunun yüzde 46,2’ni sağlayarak önemli bir başarıya ulaşmıştır.

Rakibi Demokrat Hillary Clinton  Trump’ı geçerek yüzde 48,2’lik  oranla seçimde öne çıkmıştır ama  Seçiciler Kurulu’nda Trump, yüzde 56,9 oy oranı ile 304   temsilci elde ederken, Clinton  yüzde 43,1 oy oranı sonucunda 227 delegede kalmıştır. Clinton’ın halk oylamasındaki başarısına rağmen, Trump’ın Seçiciler Kurulu’nda 74 oy farkla galip gelerek  Başkan olmuştur.

Son   seçimler Türkiye açısından çok önemliydi. Eğer Kamala Harris seçilseydi, ABD-Ermenistan ilişkileri yeni boyutlara yükselecekti. Harris, Ermenistan’ın demokratik özlemlerini destekleyerek ve  de güvenilir liderlik sağlayarak ABD’nin önümüzdeki on yıllar boyunca Ermenistan’ın kararlı bir ortağı olarak kalmasını sağlayacaktı.

ABD’de 5 Kasım’da yapılan seçimlerde Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlayan Kamala Harris kaybetmiştir. Seçimlerde, Türk kamuoyunun bilmesi gereken  çok önemli bir husus göz ardı edilmiştir. O da, Harris’in sözde Ermeni soykırımını tanıyan  ilk ABD Başkan adayı olmasının ve  sözde Ermeni soykırım anıtını Erivan’da ziyaret etmesinin, Türk kamuoyu tarafından bilinmemesidir. - image 9

Harris, 1915 yılında Ermeni halkının yaşadığı trajediyi anarak, bu olayları asla unutmamamız gerektiğini vurgulamış,  Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1,5 milyon Ermeni’nin öldürüldüğünü hatırlatarak, bu acıların her zaman anılmasının ve gelecek nesillere aktarılmasının önemine dikkat çekmiştir.

Harris, Ermeni halkına yönelik güçlü bir destek mesajı vererek, “Ermenistan’ın demokratik ve özgür bir geleceğine destek vereceğiz. Ermeni halkının kendi vatanında güvenle yaşaması için çalışacağız” ifadelerini kullanmıştır. Amerikan Ermeni toplumunun, ülkenin geçmişinde ve geleceğinde özel bir rol oynadığını belirten Harris, bu topluluğun, Amerika’nın sosyal dokusunun ayrılmaz bir parçası olduğunu  açıklamıştır.

ABD’de 5 Kasım’da yapılan seçimlerde Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlayan Kamala Harris kaybetmiştir. Seçimlerde, Türk kamuoyunun bilmesi gereken  çok önemli bir husus göz ardı edilmiştir. O da, Harris’in sözde Ermeni soykırımını tanıyan  ilk ABD Başkan adayı olmasının ve  sözde Ermeni soykırım anıtını Erivan’da ziyaret etmesinin, Türk kamuoyu tarafından bilinmemesidir. - image 10

Türk kamuoyu Harris’i  yakından tanımamaktadır.   Biden-Harris yönetiminin 2021’de sözde Ermeni Soykırımı’nı tanıması sembolik bir jest değildir.  ABD’deki en büyük Ermeni Amerikan nüfusuna ev sahipliği yapan Kaliforniya’yı temsil eden Harris, senatör olarak görev yaptığı sürede  Amerika Ermeni Ulusal Komitesi’nden (ANCA) “A” notu almıştır.

1981’de dönemin Başkanı Ronald Reagan Holokost bildirisinde Ermeni soykırımından bahsetmiştir. Fakat, diğer Başkanlar bu terimi kullanmamıştır. Biden’ın önceki selefi Donald Trump, katliamları soykırım olarak görmediğini  açıklamıştır. Trump bunu “20. yüzyılın en kötü kitlesel vahşetlerinden biri” olarak nitelendirmiştir.

ABD’de 5 Kasım’da yapılan seçimlerde Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlayan Kamala Harris kaybetmiştir. Seçimlerde, Türk kamuoyunun bilmesi gereken  çok önemli bir husus göz ardı edilmiştir. O da, Harris’in sözde Ermeni soykırımını tanıyan  ilk ABD Başkan adayı olmasının ve  sözde Ermeni soykırım anıtını Erivan’da ziyaret etmesinin, Türk kamuoyu tarafından bilinmemesidir. - image 11

1981 yılında dönemin Başkanı Ronald Reagan Ermeni soykırımına atıfta bulunmuş, ancak diğer Başkanlar  bu terimi kullanmaktan kaçınmıştır.  Trump bunun yerine olayı “20. Yüzyılın en kötü kitlesel zulümlerinden biri olarak nitelendirmiştir. Eğer Harris Başkan seçilseydi, Türk Amerikan ilişkileri sözde Ermeni soykırımı sebebiyle sıkıntılı bir duruma dönüşecekti. “12/17/19 – Sen. Harris posted the following to Facebook: 1.5 million Armenians were killed between 1915 and 1923 during the Armenian Genocide. There is no denying this. I stand with our Armenian community in commemorate those lost and acknowledging this horrific chapter in our history.”

ABD’de 5 Kasım’da yapılan seçimlerde Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlayan Kamala Harris kaybetmiştir. Seçimlerde, Türk kamuoyunun bilmesi gereken  çok önemli bir husus göz ardı edilmiştir. O da, Harris’in sözde Ermeni soykırımını tanıyan  ilk ABD Başkan adayı olmasının ve  sözde Ermeni soykırım anıtını Erivan’da ziyaret etmesinin, Türk kamuoyu tarafından bilinmemesidir. - image 12
ABD’de 5 Kasım’da yapılan seçimlerde Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlayan Kamala Harris kaybetmiştir. Seçimlerde, Türk kamuoyunun bilmesi gereken  çok önemli bir husus göz ardı edilmiştir. O da, Harris’in sözde Ermeni soykırımını tanıyan  ilk ABD Başkan adayı olmasının ve  sözde Ermeni soykırım anıtını Erivan’da ziyaret etmesinin, Türk kamuoyu tarafından bilinmemesidir. - image 13

“Trump yönetimi, 1915’te Ermenilere yönelik toplu katliamları soykırım olarak görmediğini söyleyerek ABD Kongresi’ndeki oylamayı reddetti.”

“On April 24, 2020, Pres. Donald Trump issued another one of his denialist statements on the Armenian Genocide, calling it “Armenian Remembrance Day.” This is the fourth year in a row that as President he has issued the same evasive statement which uses every euphemism for genocide except the one word that truly characterizes the mass crime that Ottoman Turkey committed against Armenians from 1915-1923. Hopefully, with the coming presidential elections on Nov. 3, 2020, this will be his last year as President and his last such statement!”

“24 Nisan 2020’de Pres. Donald Trump, Ermeni Soykırımı’na ilişkin inkarcı açıklamalarından birini daha yayınlayarak bu günü ‘Ermeni Anma Günü’ olarak adlandırdı. Bu, Başkan olarak, Osmanlı Türkiye’sinin 1915-1923 yılları arasında Ermenilere karşı işlediği toplu suçu gerçek anlamda karakterize eden tek kelime dışında soykırım için her türlü örtmeceyi kullanan aynı kaçamak açıklamayı üst üste dördüncü yıldır yayınlıyor. Umarız 3 Kasım 2020’de yapılacak başkanlık seçimleriyle birlikte bu, onun Başkan olarak son yılı ve bu tür son açıklaması olur!”

24 Nisan  2025  tarihine 5 ay var. Bu süre içinde  Türkiye  ABD nezdinde gerekli girişimleri  şimdiden yapmalıdır.  Trump  bu defa soykırım (genocide) ifadesini kullanacak mı?  Şüphesiz, Ermeni diasporası Trump’a baskı yapacaktır. Bunun farkında olarak Türkiye gerekli girişimleri şimdiden yapmalı, Trump’a bu konuda desteğini açıklamalıdır.

President Donald Trump and Turkey’s President Recep Tayyip Erdogan during the NATO summit on July 11, 2018.Bernd von Jutrczenka / dpa via Getty Image Oct. 17, 2019, 12:19 AM GMT+3 / Updated Oct. 17, 2019, 12:57 AM GMT+3 By Dareh Gregorian and Peter Alexander

President Donald Trump wrote Turkish President Recep Tayyip Erdogan an extraordinary letter warning him not to be “a tough guy” or “a fool as his forces launched their attack on northern Syria, a White House official confirmed to NBC News. “Dear Mr. President,” the Oct. 9 letter began, ‘Let’s work out a good deal! You don’t want to be responsible for slaughtering thousands of people, and I don’t want to be responsible for destroying the Turkish economy — AND I WILL.”

Bir Beyaz Saray yetkilisi, NBC News’e yaptığı açıklamada, Başkan Donald Trump’ın, Türkiye Cumhurbaşkanı  Erdoğan’a, güçleri kuzey Suriye’ye saldırı başlatırken kendisini “sert adam” veya “aptal” olmaması konusunda uyaran olağanüstü bir mektup yazdığını doğrulamıştır. 9 Ekim tarihli mektup, “Sayın Cumhurbaşkanım” başlığı ile başlıyordu: “Hadi iyi bir anlaşma yapalım! Siz binlerce insanın katledilmesinden sorumlu olmak istemezsiniz, ben de Türk ekonomisinin yok edilmesinden sorumlu olmak istemiyorum, ve yapacağım.”  

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın  diplomatik bir dille Trump’ı tebrik etmesini yadırgamıyorum.  Fakat bu kişinin  Türkiye  Cumhurbaşkanı’na    diplomatik kuralları yok sayarak  a tough guy”  ve a fool”  demesini asla  kabul etmiyorum. Çünkü, kötü söz sahibine aittir. 

                                   …..

Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesinin öncüsü ve Cumhuriyetimizin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının yıldönümünde, onu saygı, rahmet ve minnetle anıyorum. Atatürk’ün öncülük ettiği Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olma niteliğini asla kaybetmeyecektir.

ABD’de 5 Kasım’da yapılan seçimlerde Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlayan Kamala Harris kaybetmiştir. Seçimlerde, Türk kamuoyunun bilmesi gereken  çok önemli bir husus göz ardı edilmiştir. O da, Harris’in sözde Ermeni soykırımını tanıyan  ilk ABD Başkan adayı olmasının ve  sözde Ermeni soykırım anıtını Erivan’da ziyaret etmesinin, Türk kamuoyu tarafından bilinmemesidir. - image 8

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir