ATATÜRK’e Hakkını Teslim
ve
KUR’AN…..
Atatürk ile ilgili parça parça yazdıklarımı tek başlıkta topladım;
KUR’AN’ın HAK kavramına
verdiği önem nedeniyle ve
KUR’AN Ayetleri ile destekleyerek!
60’lı yaşlarında, üniversitede işletme okumuş,
Atatürk’e sonsuz minnettar
bir Cumhuriyet kadınıyım.
Arapça dualarımda;
neden söylediklerimi anlamıyorum? sorusu, sorgusu ile başlayan,
30 yılı aşan KUR’AN
inceleme yolculuğumda;
Tevrat, İncil, Zebur, dinler tarihi, budizm, tasavvuf, felsefe araştırmaları da yaptım.
Artık sadece, çok sayıda
KUR’AN mealini karşılaştırmalı ve
kök anlam araştırması da yaparak
Ayet Ayet inceler ve paylaşırken; Atatürk’e yapılan acımasız, sınırsız
iftiralara karşı hakkını teslim şarttı!
Aslında, insanların
‘inancı’nı yargılamak, sorgulamak
ne hadd, ne hakk,
ne de ispatı gerekli!
AMA; dinci ahlâksızların
zalimce iftiralarına karşı
Atatürk’ün hakkını
teslim anlamında bir bilgi!
**Cemil Said’in hayat hikayesinde, hazırladığı meal ile ilgili kısım;
‘Yaptığım tercüme birçok müşkilâta uğradıktan sonra, ancak 1924 senesi sonbaharında tab’ olunabildi. Hemen bir nüshasını Reis-i Cumhûr, Ebedî Şef Atatürk’e takdim eyledim. Atatürk’ün benim tercümeyi fevkalade beğenmiş ve gece-gündüz okumaya başlamış olduğunu maiyetindeki zevattan haber aldım. Filhakika bir müddet sonra Atatürk, benim Kur’an tercümesinden yüzlerce nüsha getirterek belli başlı camilere hediye ettiği gibi, nezdine birçok hafızlar toplayarak kendilerine bu tercümeyi ezberlemelerini tenbih eylemiş ve birçok camilerde, hatta Kadir Gecesi Ayasofya’da(13) benim Kur’an tercümesini okutmuş ve radyo ile cümleye dinletmiş idi.’
Bu konuda Yaşar Nuri Öztürk’ten de; Atatürk’ün devletin parası ile değil, kendi cebinden finanse ederek, onbin KUR’AN meali bastırdığını ve
ülke içinde dağıttığını duymuştum.
Atatürk’ün diğer özgürlük mücadeleleri yanında;
KUR’AN’ın ‘anlaşılarak’
özgürleşmesi için çabası da
büyük takdir konusu!
Tarihe adını altın harflerle,
ölümsüz olarak yazdırmış,
insanlık görevini fazlasıyla yapmış;
UNESCO’ya göre Atatürk;
“Olağanüstü bir devrimci, sömürgecilik ve emperyalizme karşı savaşan ilk lider, eşsiz devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti kurucusu.”
Dünyada hayranlıkla, övgü ile
sözü edilen Atatürk’e
ülkesinde de;
kan kusarak gittiği Hatay için, bağımsızlık, barış, bilim, sanat, medeniyet, kimsesiz-yetimler,
hak, hukuk, adalet, özgürlük adına verdiği mücadele için
sonsuz, sınırsız
minnet, şükran, saygı duyulmalı! Özellikle de kız çocukları ve kadınlar için yaptıklarına!!!
Bilge Atatürk müthiş bir öngörü ile
Gençliğe hitabe’de ne demişti?:
“Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.”
Yüzyıl sonrasını görüp, uyarısını yapan, kendini bilgi ile donatmış dâhi Atatürk bir kâhin değildi!
Atatürk’ün liderlik ederek kurduğu;
temel ilkesi Laiklik olan
Türkiye Cumhuriyetini maalesef ki;
dünyaya egemen olmak isteyen küresel sömürücüler ile
ülke içindeki hain işbirlikçi
(ne çok hainimiz varmış)
din ve etnik kimlik satıcılar ile çıkarcı koltuk tapıcılar birlikte parçalanma noktasına getirdiler.
Tam da Atatürk’ün
öngördüğü ve uyardığı durumdayız!
Meclisin şimdiki siyasi partileri;
Atatürk’ü sömürenlerden,
etnik kimlikçi, ırkçılardan,
dinci yapılanmalardan,
batı fonlarından beslenenlerden ve
sadece konuşanlardan oluşmakta!
Etnik kimlikçiler ve dinciler büyük kitlesel oy depolarına sahip olduklarından işleri oy pazarlamak!
Bu pazarlıkçılarla seçim zamanları gizli kapaklı işbirliği yapanları da dahil; ülke meclisinde halkın refahı, huzuru, eğitimi, sağlığı, en önemlisi güvenliğini düşüneni,
Cumhuriyetin en önemli ilkesi Laikliği ve devrimlerini koruyanı,
sorunlara gerçekçi, akılcı, ahlâkî
çözümler üreteni yok.
Dâhiyane çözümler üretici Atatürk zamanının en koyu dincileri, kara yobazlarına; kadın-erkek birarada yaşanması gerekliliğini göstermiş,
balolar, dans, eğlence, müzik eşliğinde içkisini, göğsünü gere gere, gizlemeden, cesurca içmiş!
Atatürk’ün içkisini, inancını
toplumu manipüle etmek
amacıyla kullanan,
ATAmıza kinleri bitmeyen sinsi, arkadan iş çeviren, iftiracılara soru?
Atatürk’ün inancından,
içkisinden size ne?
İnanıyorsa TANRI’sını,
inanmıyorsa sadece
kendisini ilgilendirir.
İçkisi de SADECE sağlığıyla ilgilidir.
KUR’AN (Bakara,219)”İçkinin yararı olsa da zararı faydasından çoktur.” uyarı bilgisi yanında;
(Mâide,91)’de de içilmemesi yönünde ÖĞÜT verir.
(Enbiya,10)”Size, öğüt ve uyarınız olan bir kitap-Kur’an indirdik.”
HAK’lar teslim edilmeli!
VE…
en başta TANRI ve KUR’AN HAK’kını
teslim bana göre şart inancıyla;
(Nahl,81)”Umulur ki Allah’ın hakkını teslim edersiniz!”
(Hakka,51)”Kur’an, kesin ve mutlak-şüphe götürmez haktır.”
Yazıları posta kutunda oku