Cumhuriyetin İlanının 101. yılıdır 2024. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet yönetimi ilan etmesinden bu yana tam bir asır geçti. 101.yıl ne muhteşem bir yıl.Ne mutlu bize Cumhuriyetimiz 101 yaşında.
Biz bu Cumhuriyeti kolay kazanmadık.Eli kınalı gelinler kaldı arkada. Kadını, kızı,çocuğu ,yaşlısı canını koydu ortaya.
Neyseki bu yıl kutlamalar erteleyecek bir bahane bulamadılar.Bahçeli baya bir gayret etti Apoyu meclise davet ederek falan ama,amacına ulaşamadı. Ortağı sessiz kalıp ortamı kokluyor,hiç haberi yokmuş gibi davranıyor…
Erdoğan: “Toplu iğne yapamıyorduk toplu iğne. Nereden nereye?demez mi!
Sanki döneminde bir fabrika açmış gibi… Atatürk’ün yaptığı herşeyi özelleş tirme yapıyorum diye kurumları, fabrikaları, limanları, madenleri bir bir sattı …Tarımı hayvancılığı bitirdi.Bir zamanlar ihracat yapan ülkeyi,herşeyi ithal eden bir ülke haline getirdi… Dış borç rekor kırdı…Paramız pul oldu. Enflasyon tavan yaptı.Ancak hastane,yol ve bina yapıyoruz diye müteahhitleri zengin etti.
Kadınlar öldürülüyor,katilleri sokakta elini kolunu sallayarak dolaşıyor.
Çocuklara tecavüz ediliyor,suçlular bulunamıyor.
Hastanelerde yaşlılar,çocuklar öldürülüyor,birkaç hastane kapatılıyor.Onu yapacağına bütün özel hastanelere el koyup,devlet hastanesi yapsana.
İmam hatip diye diye eğitimi bitirdiniz,özel okullara servet harcıyor veliler. Milli eğitim can çekişiyor,fetönün okulları ve dershanelerini kapatıp, özel okullara yol vereceğine,ya da onları tarikatlara devredeceğine, öğrencilere yurt yapsaydın da öğrenciler tarikat yurtlarında çile doldurmasaydı olmaz mıydı!
Biz Türk Milleti komşusu hastalanınca bir tas çorba yapıp,yarasına nasıl merhem olabilirim diye kapısına koşan insanlarız.
Müslüman komşumuzmuş!Etrafında pek çok Müslüman ülke var neden koşmuyorlar yardıma?
Suriye savaşa girdi,bir sürü gencimiz öldü,sığınmacı adında bir sürü insana bakıyoruz yıllardır.
Amaç yardım mı,yoksa demografik yapıyı bozup ülkeyi parçalamak mı?
Arap ülkeleri kalleştir,bizi her zaman arkamızdan vurmuştur.Birisi bana söylesin hangi konuda ne zaman bizim yardımımıza koştular?
Tabiki üzülüyorum her merhametli insan gibi,keşke o günahsız çocukları tek tek kanatlarımın altına alabilsem,sivil halkın yaralarını sarabilsem!
Birileri senaryoyu yazıyor ve oynuyor,dünyanın geri kalanı da ” bizi sokmayan yılan bin yıl yaşasın” diyor.Unutmasınlar bu yılan eninde sonunda dönüp onları da sokacak,bu doğa kanunu…
Savaşın kazananı olmaz,insanlar ölüyor,dünya seyrediyor,lanet olsun…
Cumhuriyet en güzel yönetim biçimidir,insanlara eşit haklar ve özgürlük kazandırmaktadır.
Cumhuriyet halkın iradesini kendi elinde tutması anlamına gelir. Cumhuriyet ile yönetilen ülkelerde halk kendi özgür iradesi ile ülkeyi yönetecek insanları seçer.
Osmanlı Devleti, 1876 yılına kadar mutlak monarşi, 1876-1878 ve 1908-1918 arasında meşruti monarşi ile yönetilmişti. I. Dünya Savaşı’nda yenilgiye uğramış, ülkemiz galip devletlerce işgale uğramaya başlamıştı.
Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919’da Osmanlı hükümeti tarafından, bölgede düzeni sağlaması için devletinin bir gemisi ile Samsun’a gönderilmiştir.
Erzurum da,Sivas’ta kongreler düzenlemiş ve “Tek bir egemenlik var, o da milli egemenliktir. Milletin egemenliğini, yine milletin azim ve kararı kurtara caktır.”diyerek, yurdun her tarafından gelen ulus temsilcilerini 23 Nisan 1920 günü Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nde toplamıştır.
Meclis Mustafa Kemal Paşa’yı ‘Meclis Başkanı’ seçmiştir. Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde Büyük Millet Meclisi, Türk Kurtuluş Savaşı’nı başlatmış ve halk düşman kuvvetlerine karşı savaş vermiştir.
Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanmış ve TBMM 1 Kasım 1922’de saltanatı kaldırmıştır. Padişah Vahdettin, ‘vatan haini’ ilan edilmiş ve yurdu terk etmiştir.
24 Temmuz 1923 günü İsviçre’nin Lozan şehrindeki Lozan Üniversitesi’nde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileri ile İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, SSCB ve Yugoslavya temsilcileri Lozan Barış Antlaşması’nı imzalamış,bu antlaşma ile yeni bir devletin temelleri atılmış ama devletin yönetim biçimi belirlenmemişti.
İkinci dönem Büyük Millet Meclisi, 11 Ağustos’ta ilk toplantısını yapmış,13 Ekim’de Ankara, başkent ilan edilmiş ve Atatürk 28 Ekim akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya’da yemeğe çağırıp”Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz,” demiştir.
29 Ekim günü Türkiye Devleti’nin yeni yönetimi biçimi Cumhuriyet, yeni ismi “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” olarak belirlenmiştir. Atatürk, kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı olmuştur.
Cumhuriyette,egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur.Halk,kendini temsil edecek olan milletvekilleri kendisi seçer. Cumhuriyet yönetiminde, yurttaşın seçme ve seçilme hakkı vardır.
29 Ekim 1923’te TBMM, Teşkilât-ı Esasiye Kanunu (1921 Anayasası)’nda yaptığı değişiklikle, devletin yönetim biçimini cumhuriyet olarak ilan etmiştir. n ile 29 Ekim, 1925’ten itibaren ülke içinde ve dış temsilciliklerde bayram olarak kutlanmaya başladı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyetin onuncu yılı kutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933 tarihinde verdiği Onuncu Yıl Nutku’nda, bugüne “en büyük bayram”demiştir.
Yeri gelmişken annemin-babamın-benim okuduğum,orada olsaydım çocuk larımın ve torunlarımın okuyacağı 4 nesillik köyüm okulunun ve daha birçok köy okulunun neden kapandığını bir eğitimci olarak anlamış değilim.
Okullar kapatılıp halk cahil bırakılarak,Milli bayramlar kutlanmayarak,Atatürk heykellerini parçalayıp, resimleri yırtılıp,yakılarak ülke 100 yıl öncesine götürülemez…
Şeriat isteriz diye dolaşan kadınlarımıza Atatürk’ün verdiği hakları hatırlatıp, şeriatla yönetilen ülkelerin halini göstermeliyiz,anlatmalıyız,aydırmalıyız…
Bir tek Atatürkçü bile kalsa buna izin vermeyiz.Cumhuriyet kolay kurulmadı binlerce gencecik şehitlerimizin kemikleri sızlar,buna hakkımız yok…
Öğretmenler size çok iş düşüyor,her fırsatta Atatürk’ün devrimlerini anlata cağız ki çocuklarımızın iyi ce ruhlarına işlesin ve yaşam biçimi haline gelsin.
Anne-babalar evlerimiz birer okul olacak,sizlere düşen çocuklarımızı ne idiğü belirsiz tarikatların eline bırakmayacağız.Atatürk ve devrimlerini bıkmadan usanmadan anlatacağız…
Evlerimizi,balkonlarımızı,pencerelerimizi Atatürk resimleri ve bayraklarla donatacağız. Ellerimizde bayraklar ve meşalelerle sokak sokak dolaşıp,şiirler okuyup,marşlar söyleyerek Cumhuriyetimizin 101. yılını adına yaraşır bir şekilde kutladık yine..
Sadece bir gün değil haftalarca oyunlar yazılıp oynanacak,filmler çekilecek, marşlar bestelenip söylenecek,söyleşiler düzenlenecek,yazılan kitaplar tanıtılacak…
Akşam üzeri kutlamalara katılayım diye mahalledeki parka ve capitole giderken yolda kırmızı-beyaz kıyafetimden olsa gerek araba ve motorlar durup yol verdi.Ya da yüksek tansiyonla yalpalayarak mı yürüyordum da acaba ondan mı yol vermişlerdi.Olsun yine de çok mutlu oldum.Capitolde hiç bir kutlama yoktu çok üzüldüm. Meğer fener alayına katılmak için toplanıp gitmişler.Umutlarım yeşerdi.
Kadınlar,çocuklar,gençler yaşlılar ellerinde bayraklar,düşmüş yollara,marşlar söyleniyor.Sevincimden ağladım.Kimin gücü yetebilir bu Cumhuriyeti yıkmaya.
Biz Türk Milleti Cumhuriyet Bayramı’nı daha yüzlerce yıl kutlayacağız… Türk Milletinin Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun.Hep birlikte nice bayramlara.
Ne Mutlu Türküm Diyene…Ne Mutlu Cumhuriyetimize…Ne Mutlu Cumhuri yete inanan güvenenlere…Ne mutlu yaşadığı sürece Cumhuriyeti koruyacaklarını haykıranlara…
Yazıları posta kutunda oku