32 yıl finans sektöründe görev yapmış biri olarak;
Her renkten, her dinden, her milletten ve her cinsiyetten üçkağıtçı, fırıldak, kalpazan ve dolandırıcı gördüm.
Kolay para kazananları, ekmek parası için ölesiye çalışanları, Euroya çarpılıp Amerikan Dolarına tapanları, servetini saklayanları, kara para aklayanları, faiz yiyip her kelamına “Allah” diyerek başlayanları tanıdım.
Ama ben hiç günde 4 saat uyuyup, 18 saat çalışanların, sırtında küfe ile yük taşıyanların, namusu ile ekmek parası kazananların öyle kolay kolay para harcadıklarını görmedim.
Ben hiç yakıcı güneşin alnında, dondurucu zemherinin ayazında, inşaat iskelenin kıyısında, her dakikası ölüm ile yaşam arasında çalışarak karısının saçlarına Euro’dan bigudi yaptıran erkekler tanımadım.
Diyorum ki…
Bunca yıllık mesleki birikim ve bilgime dayanarak, Engin Polat ve Dilan Polat çiftinin masum olduğuna asla ve kata inanmadım, inanmayacağım.
Çok ama çok şeyler gördüm, yaşadım ve öğrendim.
Kara para ne şekilde ve nerelerde aklanır?
Böylesine büyük miktarlarda kara para aklamak için arkanda kimler ve hangi yetkilere sahip olanlar bulunmalı?
Yakalandığında seni kurtaracak hangi bilgi ve belgeleri elinde tutmalısın?
Kimleri zaafları ile susturmalı, kimleri kirli paran ile satın almalısın?
Bunları en iyi bilenlerden biriyim.
Özetle;
Herkes biliyor bu işin kime kadar gittiğini ve daha kimlere kadar gidebileceğini
Kimlerin neler götürüp, kimlerin neler yediğini
Engin ve Dilan çifti mi?
Onlar sadece satranç oyununda ki sıradan piyonlar
Şimdilik yerleri değişti, ama bu onların gerektiğinde harcanmayacak olmaları demek değil
YA BİZLERE NE DEMELİ?
Bir türlü akıllanıp, uslanmıyoruz
Balıkçı aynı
Olta aynı
Yem aynı
Devamlı oltaya düşüyoruz. Devamlı aynı oyunu oynayarak her defasında yine yutuyoruz.
Son 20 gün
Doğalgaz, elektrik, sigara, şeker, çay başta olmak üzere toplam 102 kalem ürüne zam yapıldı.
Ağustos ayı kira artış oranı %61 oldu. 15.000 TL kira ödeyen memur, asgari ücretli, işçi, emekli bundan böyle 24.000 Lira kira ödeyecek.
Türkiye’nin her köşesinde kaçak göcek ne olduğu belli olmayan yabancılar dolaşıyor.
Ortaokullarda arapça zorunlu ders yapıldı.
Biz neyi konuşup ne yazıyoruz
1- Diyarbakır Narin davası…
İçimiz kan ağlamadı mı? Elbette kahrolduk. Sorun şu ki Türkiye’de hergün yüzlerce bu ve buna benzer trajedi yaşanmıyor mu?
2- Teğmenlerin yemin töreni…
AKP nin 15 Temmuzda sahnelediği ve her zorda kaldığında kullandığı yine aynı taktik.
3- Engin ve Dilan Polat davası…
Bu ülkede 20 yıldır birebir aynı ve hatta çok daha fazlası yolsuzluklar, adlî skandallar görülmedi mi?
Cambaza bak cambaza
Ya sahi biz neden hiç ders alıp bir türlü akıllanmıyoruz arkadaş?
Bir yanıt yazın