Medyadan öğreniyorsunuz:
Cizre’yi şu kadar bin kişi terk etti.
Silopi’yi şu kadar bin kişi terk etti.
Sur’u şu kadar bin kişi terk etti.
Nusaybin’i şu kadar bin kişi terk etti.
Peki…
Terör nedeniyle evini terk edenler nereye gidiyor:
Kuzey Irak?.. Kuzey Suriye?..
İran?.. Lübnan?.. İsrail… Suudi Arabistan?..
Ya da Suriyeli mültecilerle birlikte Avrupa ülkeleri?
Hiçbiri değil.
Terör nedeniyle ilçelerini terk edenler Türkiye’nin batısına göç ediyor!
İddia edildiği gibi ortada bir devlet terörü varsa, Kürtler neden ülke dışına kaçmıyor?
Gördük… Yaşadık…
1990’lı yıllarda Irak’tan kaçan Kürtler, Türkiye’ye sığındı.
2010’lu yıllarda Suriye’den kaçan Kürtler, Türkiye’ye sığındı.
Aylardır süren çatışmalara rağmen Türkiye’den kaçan Kürt yok!
Aksine… PKK’dan kaçıp Türkiye’nin batısına göç eden Kürtler var!
Sanırım bu gerçek bile PKK’nın neden halk desteği bulamadığına yanıttır.
Öyle ya… Madem “devlet terörü” var; ve madem “kurtarıcı PKK” ise halk, neden Kandil’e sığınmıyor da Türkiye’nin batısına göç ediyor?
Bu hakikat şunu da ortaya çıkarıyor:
Kürtler, Türkiye’den kopmak istemiyor.
Evet. Sadece Türkiye’deki Kürtler değil, komşu ülkelerde yaşayan Kürtler de sıkıştıklarında Türkiye’ye kaçıyorlar. Çünkü…
Türkiye’de, Kürt kimliğine yönelik tehdit yok.
Kürt, Kürt olduğu için “devlet terörüne” maruz kalmıyor.
Kürt, Kürt olduğu için PKK terörüne maruz kalıyor.
Peki…
Türkiye bu gerçeği neden hiç konuşmuyor.
Şundan…
O canlı bomba unutturuldu
IŞİD canlı bombası kötü; PKK canlı bombası iyi mi?
Böyle soru olur mu demeyiniz…
Dikkat ediyor musunuz; 36 kişinin hayatını kaybettiği Ankara’daki PKK canlı bombası unutturuldu!
Varsa yoksa dört kişinin yaşamını yitirdiği İstanbul’daki IŞİD canlı bombası… Sürekli haberlerde İstanbul’daki canlı bomba var! Bu durum; -istense de istenmese de- zihinlere sadece IŞİD canlı bombasını yerleştiriyor. Bakınız…
Bir yıl sonra insanlara sorun, Ankara Kızılay’daki canlı bombanın IŞİD olduğunu söyleyeceklerdir! Psikolojik savaş budur.
Aslında bir yıla gerek yok. Daha olayın üzerinden on gün geçti; ve Kızılay’da masum insanları öldüren PKK canlı bombası unutturuldu!
Bunu PKK medyası başarmadı kuşkusuz. Kimse kusura bakmasın; PKK Kandil’den daha fazla İstanbul’daki medya plazalarda güçlü görünüyor!
Baksanıza… Haberlerde IŞİD aşağı IŞİD yukarı; peki anladık. Ya PKK canlı bombası?
Dört kişinin yaşamını kaybettiği Taksim patlamasının yüzde onu kadar haber yapılmadı; 36 kişinin öldüğü Kızılay patlaması için!
Konsoloslar, belediye başkanları, CHP il örgütü vd. hep Taksim için yürüdü. Ya Kızılay?
Tek ses çıkmadı/çıkmıyor. Sanki Başkent’in tam merkezi Kızılay’da canlı bomba patlamadı; unutturuldu!
“Haber” adı altında dikkatler sadece IŞİD canlı bombasına neden yönlendiriliyor? Amacı var kuşkusuz:
Savaşı cephede değil zihinlerde kaybettirmek istiyorlar!
Bu nedenle…
Diyarbakır Nevruz mitinginde hâlâ utanmadan kalaşnikoflu pankart asıyorlar.
Bu işbirliğine dikkat
Evet… Maalesef…
Kimi medya kuruluşları PKK lehine psikolojik savaşı akıllıca yapıyor.
Örneğin… Yayın organının adını yazmayayım. Kimi yabancı okulların -terör saldırısı ihtimali nedeniyle- 21 Mart Pazartesi günü Nevruz nedeniyle kapalı olacağını yazdı!
Oysa... Bu okulların kapalı olmasının Nevruz ile hiç ilgisi yoktu. Bu okullar iki haftalık Paskalya Bayramı’na girdi!
Bu haber bilmemekten mi/akıldışılıktan mı kaynaklanıyor?
Yoksa bu tür “haberler” bilinçli, gerginlik siyasetini sürdürme amaçlı mı?
Biliyoruz ki:
Türkiye’de kaosun/karmaşanın/düzensizliğin sürmesini ülke içindeki iki grup çok istiyor.
Biri, PKK…
Diğeri, Cemaat…
İlginçtir, ikisi de arkasında istediği halk desteğini bir türlü bulamıyor.
Geçen yıl Nevruz mitinginde Diyarbakır’a bir milyonu aşan insan toplayanlar, bu yıl 100 bin kişiyi bulamadı. Keza…
Aynı gün… Video kaydında Fettullah Gülen, Cemaat’e yönelik operasyonlara sessiz kalanlara beddua etti: “Bu yapılanlar karşısında dilsiz şeytan gibi susan ne kadar insan varsa, evlerine ateşler sal, yerin dibine batır, en yakın zamanda kahr u perişan eyle…”
Halk desteği bulamayan PKK ve Cemaat işbirliği ediyor. Biliyorlar ki, müttefik olmadan iktidarı alamayacaklar. Bunun öncelikli yolu, psikolojik savaşı kazanmaktan geçiyor.
Son günlerde hedeflerinde TSK var…
ABD’nin desteğini alarak orduyu darbeye kışkırtmak için neler neler yapıyorlar. Bir örnekle yazımı noktalayayım:
PKK’ya yapılan “şehir savaşlarında” TSK’nın değil, hükümetin emrindeki polis ve jandarmanın görev yaptığını; artan şiddet olayları nedeniyle TSK’nın bahar ayında darbe yapacağını fısıldayarak psikolojik savaş yürütüyorlar.
İşte bu nedenle kimi medyada; Kürtler de, Cemaat de “devlet terörünün” hedefinde gösteriliyor.
Bunun adı, psikolojik savaştır.
Bir yanıt yazın