Toplumsal bellekte canlı kalması gereken utanç belgesi Sevr Antlaşması’nın 104.yıl dönümünün unutulmaması ve bölgemizdeki son gelişmeler karşısında hatırlanmasında yarar vardır. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, 28 Aralık 1919 tarihinde, Ziraat Mektebi’nde yaptığı konuşma unutulmamalıdır.
“Bir millet kendi gücüne dayanarak varlığını ve bağımsızlığını sağlamazsa onun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz. Bu nedenle Müdafaayı Hukuk Cemiyeti’nde Kuvayi Milliye’nin etken olması ve milli iradenin hakimiyeti kabul edilmiştir. Aşağıdan yukarıya temelden çatıya yükselen örgüt sağlam olur. ancak, işin başında önce yukardan aşağı örgütlenme zorunluluğu vardır. Ülke içindeki gezilerimizde milli örgütlenme, önce bireye gidip oradan yukarı doğru şekillenme başladığını şükranla gördük.. aşağıdan yukarı doğru şekillenmenin ortaya çıkması için özel çalışmalar yapmalıyız bu milli ve vatani bir görevdir.”
Birinci Dünya Savaşı sonunda toplanan Paris Konferansı’nda Türkiye hakkında ABD Başkanı Woodrow Wilson, “Savaş sonunda Türkiye’nin haritadan silineceğini” söylerken, Clemenceau “Türkler uygarlık dışı bir toplum”, Lord Curzon ise “Türkler bir veba çıbanı” görüşündedir. Müttefiklere göre “Türkiye Avrupa’dan çıkarılmalı, Ermenistan kurulmalı, Araplar Osmanlı’dan kurtarılmalıdır” dır.
Osmanlı Devleti’nin 1920 yılında imzaladığı Sevr (Sevres) Antlaşması Türklere, Orta Anadolu’da 120 bin kilometrekarelik bir bölgeyi bırakıyordu. Sevr, emekli Büyükelçi Osman Olcay’a göre Avrupa’da 102 oturumda hazırlanan 433 maddelik bir idam fermanıydı. (Sevr Andlaşmasına Doğru, AÜSBF Yayını, Ankara, 1981)
Sevr Antlaşması’nın temeli 18 Ocak 1919’da toplanan Paris Barış Konferansı’nda atılmış, fakat Hasta Adam’ın mal varlığının paylaşılmasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar olmuştur. Sykes-Picot Antlaşması, Sevr Antlaşması için başlangıçtır. İtilaf Devletleri ile imzalanan Mondros Mütarekesi sonucunda Osmanlı Devleti’ne siyasi, askeri ve ekonomik açıdan sınırlamalar getirilmiştir. Paris Barış Konferansı, Sevr’e giden süreçte önemli bir kilometre taşıdır. İtilaf Devletleri’nin yanı sıra, Osmanlı Devleti’nden ayrılan ve ayrılmayı tasarlayan unsurlar Konferans’a katılmış, Osmanlı Devleti’nin paylaşılması konusunda tartışmalar yaşanmış, ileriye dönük kararlar alınmıştır.
Antlaşma metni Paris, Londra ve San Remo Konferanslarından sonra oluşmuş, 433 maddelik metin 31 Mayıs’ta İstanbul’a gönderilmiş, 26 Haziran’a kadar cevap verilmesi istenmiştir. 11 Mayıs 1920 tarihinde Sevr Antlaşması Batılı devletler ve İstanbul’daki Osmanlı Hükümeti’nin temsilcileriyle Versailles’in Sèvres Porselen Fabrikası Konferans Salonu’nda (Musée National de Céramique) 10 Ağustos 1920 tarihinde imzalanmış ve Osmanlı Devleti kağıt üzerinde paylaşılmıştır.
Musée National de Céramique, Türkiye için Antlaşma’nın imzalandığı yer olması bakımından önemlidir. Bir diğer önemi de, Ermenilerin müzenin önüne 8 Mart 2001 tarihinde sözde Ermeni Soykırım Anıtı dikmesidir. ( anıtın yeri son düzenlemede değişmiştir)) Anıtın üzerinde “1915’te Jön Türk Hükümeti tarafından Birinci Dünya Savaşı’nda soykırıma uğratılan 1.5 milyon Ermenin anısına” yazılıdır. Bu ifade Auschwitz- Birkenau toplama kampının önünde de vardır. Bir farkla: 1,5 milyon Yahudi 15 milyon Ermeni olarak değiştirilmiştir. Bu, uluslararası intihaldir. Belgesi aşağıdadır.
Sevr’e göre Doğu Anadolu’da Kürdistan ve Ermenistan devleti kurulacak, bu devletlerin sınırlarını ABD çizecek, Ermenistan 20 yıl ABD mandası altında bulunacaktı. Arabistan, Osmanlı Devleti’nden ayrılacak ve müttefiklerin isteklerine terk edilecekti. Azınlıklar, Osmanlı Devleti’nde eşit haklara sahip olacak ve Meclis’de temsil edileceklerdi. Sadece iç güvenliği sağlamak üzere 50 bin kişilik askeri güç dışında silahlı kuvveti olmayacak, Osmanlı Devleti savaş tazminatı ödeyecekti. En önemlisi, savaşa girmiş ve idari kademelerde bulunmuş Türk vatandaşları savaş suçlusu olarak yargılanacaktı. Sultan Vahideddin’in başkanlığında 22 Temmuz 1920 tarihinde toplanan Şûra-yı Saltanat, Sevr Antlaşması’nı onaylamıştır. Lloyd George Osmanlı Devleti’nin Sevr’i imzalamaya karar verdiği zaman “Turkey is no more” (Türkiye artık yoktur) diyerek memnuniyetini göstermiştir. Milli Mücadele’nin başarıya ulaşması ile Büyük Zafer’den sonra Lloyd George’un siyasi yaşamı sona ermiştir: “Lloyd George is no more”.
Sevr imzalanmadan önce Ankara Hükümeti 16 Mart’tan itibaren İstanbul tarafından imzalanan bütün antlaşmaları hükümsüz sayacağını açıklamıştır. Sevr Antlaşması Türkleri Anadolu ve Avrupa coğrafyasından çıkarmayı amaçlayan bir antlaşmadır. Bu Antlaşma, Lozan Antlaşması ile hükmünü kaybetmiş, TBMM tarafından da onaylanmadığı için bir tasarıdan ibaret kalmıştır.
İki antlaşmanın imzalanması arasında üç yıl bulunmasına karşılık, farklı esaslar üzerine inşa edilmişlerdir. Bunun temel nedeni Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Anadolu’da başlayan Türk Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasıdır. Bu doğrultuda Sevr Antlaşması, Birinci Dünya Savaşı’nın, Lozan ise Türk Kurtuluş Savaşı’nın sonuçlarına göre düzenlenmiştir. Sevr Antlaşması, Osmanlı devletini ilgilendirmesine karşılık, Osmanlı temsilcilerinin katılmadığı görüşmeler sonrasında imzalanmıştır.
Lozan Antlaşması, uzun görüşmeler sonrasında ortaya çıkan metin üzerindeki uzlaşma sonucu imzalanmıştır. Sevr, Birinci Dünya Savaşı’nın, Mondros Mütarekesi ve Anadolu’da yaşanan işgallerinin, Lozan, Anadolu da işgallere karşı direnişin ve Mudanya Mütarekesi ile sonuçlanan askeri başarıların sonucudur. Bu kapsamda yeni yetişen gençler, Lozan Antlaşması’nın kıymetini bilmeli, İsrail Arap çatışmasını da bu kapsamda değerlendirmesinde fayda vardır.
*****
Türkiye, Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’nda toplamda altın hariç 8 madalya kazanmıştır. Bu bir başarıdır ama altın madalya kazanılmaması dikkat çekicidir.
Bir yanıt yazın