Daha ne olması gerekiyor?..

NECDET BULUZ

 

Lice’de iki kişinin ölümü ile birlikte Güneydoğu başta olmak üzere, birçok ilde PKK ve yandaşları adeta ayaklandı. Hakkâri’de yüzleri maskeli grup Jandarma karakoluna saldırdı. Nizamiye kapısındaki tabelaları yere indirdiler. Diyarbakır’da polis ve askerlere saldırılar oldu. PKK’lı teröristler 2.Hava Komutanlığı’nın bahçesindeki duvarı aşıp, bahçe içindeki Türk Bayrağını indirdi. Yolları trafiğe kapattılar. İstanbul Bağçılar’da meydana gelen olayları polis zorlukla önleyebildi.

 

Bingöl Kığı HES Barajı için taş çıkartılan ocağa giren 40 kişilik bölücü örgüt militanları 6 kamyon ve 4 iş makinesini yaktı. Diyarbakır-Bingöl yolunu yeniden tr5afiğe kapattılar. Yaptıkları saldırıda da bir astsubayı yaraladılar. Güneydoğu’da yeniden birçok yolda kimlik kontrolü yapan PKK ve yandaşları “Özgür Kürdistan kuruluncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz” sloganları attılar.

 

PKK’nın sivil yapılanması KCK tarafından yayınlanan açıklamada açıkça ayaklanma istenildi ve “Kürt gençlerini, Kürt kadınlarını saflarımıza katılmaya, isyanı Türkiye’nin her yerinde yükseltmeye çağırıyoruz” denildi. Açıkça savaş ilan edildi. PKK’ya yakın internet sitelerinde de direnişin her yerde artması gerektiği çağrıları yapılıyor.

 

Güneydoğu’da bazı noktalarda ortaya çıkan PKK’nın gençlik yapılanması, yine terör estiriyor. Uzun namlulu silahlar kullanılıyor. Oturup bütün bu olup bitenleri seyretmemiz mi gerekecek? Bütün bu saldırılara karşı hiçbir şey yapmayacak mıyız? Bu konuya köklü çözüm bulunamazsa öyle görünüyor ki, halklar birbirine girecek, ortalık iyice karışacak. Bundan da hiç kuşkusuz provokatörler, iç ve dış düşmanlar istifade edecektir. Bundan da endişe ettiğimizin altını çizmek istiyoruz.

 

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi Kandil’den de tehdit dolu açıklamalar geliyor. PKK’nın Meclis’teki siyasi uzantıları da boş durmuyor. Terör örgütüne destek veren açıklamalarla Hükümeti suçluyorlar. Başbakan’ın bekledikleri adımları atmadığını, Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar oyalama taktiği içine girdiğini söylüyorlar.

 

PKK’nın siyasi uzantıları “Bugüne kadar verilen sözler tutulmadı” diyor. Nedir bu verilen sözler? Başbakan ve ilgililer “Bizim terör örgütüne verdiğimiz bir söz yoktur” diyor. Bakıyoruz, ortada çok çelişkili açıklamalar var. Ne oluyor, ne bitiyor bunu kimse bilemiyor. Kandil ise “ Gerekirse yine isteklerimizi silah zoru ile almayı biliriz, buna hazırlıklıyız” tehditleri savuruyor. Daha ne olması gerekiyor, daha ne bekleniyor? Bu ortamda gerçek barış sağlanabilir mi?

 

“Barış süreci zarar görmesin” anlayışı ile Güneydoğu’ya bakış, sadece bugüne kadar verilen tavizlerin terör örgütüne yaradığını gösteriyor. Örgüt, adeta meydanlarda at koşturuyor. Bölücülüğün alasını yapıyorlar, suç sayılan her şeyi alenen sergiliyorlar. Taşıdıkları flama ve posterler, attıkları sloganlar yenilir yutulur gibi değil. Büyük kentlerde de ortaya çıkarak çatışma ortamı yaratılıyor. Tehlikeli bir süreç yaşıyoruz.

 

Tamam, terör sona ersin, şehitler gelmesin, analar ağlamasın ama PKK bitmedi ki, silah bırakıp, söylendiği gibi sınır dışına taşınmadı ki. Tam aksine daha da güçlendi, eğitimli, silahlı gençlerle takviye edildi. Cezaevlerinde KCK tutuklusu kalmadı. Şimdi serbest kalan KCK’lılar daha bilinçli ve örgütlü olarak çalışmalarını sürdürüyor. Çocukları kaçırılıp, örgüte götürülen analar kan ağlıyor. Karşımızda beklenen barış ortamından eser yok. Meydanlara inenlerin “Barışa hayır, savaş” çığlıkları da mı bir şey ifade etmiyor? Kendi ülkemizde ve topraklarımızda adeta kendimizi savunur hale geldik. Bütün bu olup bitenler karşısında muhalefet yine adeta kayıplarda. Bizi yönetenlerin bu olup bitenler karşısında hiç mi söyleyecek sözleri olmayacak? “Çözüm süreci” ile başlayan dönem içinde bölücü örgüte bu kadar taviz verilmemiş olsa, bu yaşananlar meydana gelebilir miydi?

 

Yetkililer, “çözüm süreci” ile birlikte PKK’nın silah bırakacağını, sınır dışına çekileceğini söylemişlerdi, tam tersini yaşıyoruz. PKK silah bırakmadı, sınır dışına çekilmedi. Kadrolarını daha da güçlendirdi. “Hedefimiz dağdakileri indirmek” diyenler, daha çok çocuğun dağlara çıkarıldığını görmüyorlar mı? Vaad edilen, beklenen huzur ortamının var olduğunu söyleyebilir miyiz?

e.mail: necdetbuluz@gmail.com

             necdetes@mynet.com

 

 

 


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir