Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentinde TBMM temsilcileriyle İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri tarafından Beau-Rivage Palace’ta imzalanmıştır.
Lozan Konferansı’na TBMM Hükümeti adına katılan heyet; Misak-ı Milliyi gerçekleştirmeyi, Ermeni devletinin kurulmasını engellemeyi, kapitülasyonları kaldırmayı, Türkiye ile Yunanistan arasındaki Batı Trakya, Ege adaları, nüfus değişimi, savaş tazminatı sorunlarını çözmeyi amaçlamış, Ermenistan ve kapitülasyonlar konusunda anlaşma sağlanamazsa görüşmeleri kesme kararı almıştır. Temel konularda taraflar anlaşamayınca 4 Şubat 1923 tarihinde görüşmeler kesilmiş, 23 Nisan 1923’te yeniden başlamıştır.
Lozan görüşmeleri başlarken ilk oturumda İsmet Paşa’nın oturması için konulan sandalyenin diğerlerinden alçak olmasına itiraz etmesi ve bunu geçiştirmeye çalışan İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a ‘Eşit şartlarda görüşeceğiz, eşit yükseklikte oturacağız’ açıklaması çok önemlidir.
Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler (MGIMO) Üniversitesi’nde stratejik istihbarat hocası Prof. Dr. Andrey Bezrukov bir derste Gazi’nin kalpaklı resmini gösterip öğrencilere tanıyıp tanımadıklarını sorar. Herkes tanıdığını söyler. “Bu adamın özelliği nedir” diye sorar. Kimi, Türkiye’nin kurucusu olduğuna, kimi askerliğine, kimi siyasetçiliğine vurgu yapar.
Bezrukov, “Bu adamı özgün kılan başka bir şey var” diyerek şu açıklamayı yapar: “Bakın arkadaşlar, bu adam stratejik öngörü konseptinin özüne yani ufkun ötesine bakabilme özelliği olan mükemmel bir beyne sahipti. En önemlisi yaşadığı şart ve tarihin ötesinde geleceği öngörerek ülkesine yeni bir vizyon biçmesiydi. Türkler ve hatta birçok ülke bu adama çok şey borçlu ve biz de örnek devlet adamı olarak onu işliyoruz.”
24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşması imzalanmış, Türkiye 23 Ağustos 1923’de Antlaşma’yı onaylamıştır. Yunanistan 25 Ağustos 1923, İtalya 12 Mart 1924, Japonya 15 Mayıs 1924, İngiltere 16 Temmuz 1924 tarihinde onaylamayı gerçekleştirmiştir. Gecikmenin sebebi, hükümet krizleri sebebiyle İşçi Partisi’nin 29 Şubat 1924 tarihinde iktidara gelmesiyle parlamentoya sunulmuş olmasıdır. (Daniel-Joseph Macarthur-Seal, Intelligence and Lloyd George’s Secret Diplomacy in The Near East, 1920–1922, The Historical Journal, Volume 56, Issue 3 September 2013, s.707-728)
Türkiye’nin bağımsız ve egemen bir devlet olarak tanınmasını sağlayan Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasının üzerinden 101 yıl geçmiştir. 143 madde, bir önsöz ve 4 Bölüm’den oluşan Lozan Barış Antlaşması’nın önsözünde, devletlerin istiklal ve hakimiyetine saygı gösterilmesi ilkesine yer verilmiştir.
Lozan’da TBMM Hükümetini, İsmet İnönü başkanlığında Dr. Rıza Nur Bey ve Hasan Saka‘dan oluşan heyet temsil etmiştir.
20 Kasım 1922’de başlayan görüşmeler boğazlar sorunu, kapitülasyonlar, Musul-Kerkük ve Osmanlı Devleti’nin borçları gibi nedenlerden dolayı kesilmesinin ardından 23 Nisan 1923’te yeniden başlamıştır. Görüşmeler sonunda varılan antlaşmaya göre, Suriye sınırı 20 Ekim 1921’de imzalanan Ankara Antlaşması ile belirlendiği şekilde kabul edilmiştir.
Antlaşma, tarafların onaylarını Paris’e gönderdikten sonra 6 Ağustos 1924 tarihinde yürürlüğe girmiştir. ABD Lozan’ı onaylamamıştır. Bunun iki sebebi vardır. Türkiye topraklarında bir Ermeni devletinin kurulmayarak Wilson Prensiplerine ters düşülmesi, ikincisi ise kapitülasyonların kaldırılmasıyla gayri Müslimlere sağlanan imtiyazların son bulmasıdır. Onaylamamasının bir hukuki sonucu bulunmamaktadır.
Lozan Barış Antlaşması hakkında kitap yazan Kadir Mısırlıoğlu kitabının adını “Lozan, Zafer mi, Hezimet mi?” (Sebil Yayınevi, 2009) koymuştur. Taha Akyol ise bu konuda çok doğru bir tespit yapmıştır: “Bugün Lozan’ı kötülemek ancak bilgisizlik ve önyargıyla mümkündür.”
Türkiye’de bazıları Lozan Barış Antlaşması’nı küçümserken Birinci Dünya Savaşı sırasındaki İngiltere Başbakanı olan ve Osmanlı’yı yok eden Sevr (Sevres) Antlaşması’nın destekçisi Lloyd George, İngiliz Daily Telegraph gazetesinde 28 Ağustos 1923’de yer alan demecinde, “Türkiye’nin Lozan başarısı, medeniyetin yenilgisidir” demiştir. 6 Haziran 1924 tarihinde de Avam Kamarası’nda Sevr’i savunarak Lozan’ı İngiltere’nin yenilgisi olarak nitelemiştir. (Lloyd George and the Turkish Question, file:///C:/Users/w10/Downloads/UBC_1978_A8%20H57.pdf)
1920 yazında I. Dünya Savaşı’nın galipleri mağluplar ile hesaplaşmalarını bitirmiş, savaşı kaybeden ülkelere barış antlaşmalarının kabul ettirilmesi süreci tamamlanmıştır. Almanya’ya 28 Haziran 1919’da Versay’da, Bulgaristan’a 27 Kasım 1919’da Neuilly’de, Avusturya’ya 10 Eylül 1919’da Saint-Germain’de, Macaristan’a 4 Haziran 1920’de Trianon’da antlaşmalar imzalatılmış ancak hesaplaşılmayan tek mağlup Osmanlı İmparatorluğu ile 10 Ağustos 1920′de Paris’in 3 km batısındaki Sevr (Sevres) banliyösündeki Seramik Müzesi’nde antlaşma imzalanmıştır.
Türk kamuoyunda pek bilinmeyen bir gerçek vardır. Türklere düşman olan Lloyd George’un Türkiye’yi Birinci Dünya Savaşı’ndan çekilmeye ikna etmek için gizli bir ajan aracılığıyla 25 milyon dolar rüşvet vermeye hazır olduğu, Kew Ulusal Arşivlerinde yayımlanan yabancı ofis istihbarat dosyalarında ortaya çıkmıştır. Bu miktar günümüzde 200 milyon sterline eşittir. (Lloyd George was prepared to pay $25 million in bribes through a secret agent to persuade Turkey to pull out of the First World War, Lloyd George tried to bribe Turks out of Great War, 1 April 2005, https://www.telegraph.co.uk/news/uknews/1486861/Lloyd-George-tried-to-bribe-Turks-out-of-Great-War.html)
Lozan Antlaşması Cumhuriyetimizin 100’ncü yılı olan 2023’te son bulacak diyenler şimdi neredeler? Turgut Özal Üniversitesi kapatılmadan önce Hukuk Fakültesi son sınıftaki iki öğrencim bana Lozan Antlaşması’nın gizli maddeleri olduğunu, 2023 yılında son bulacağını, bunun doğru olup olmadığını sormuşlardır. Antlaşma metninin gerek Türkçesinde ve gerekse orijinal Fransızca metninde böyle bir maddenin bulunmadığını açıkladım. Lozan’ın 2023 yılında son bulmasını isteyenlerin Sevr (Sevres) Anlaşması’nı geri getirmek istediklerini, çünkü Sevr’de Türkiye topraklarında “Kürdistan” ve “Ermenistan” devletlerinin kurulmasının yer aldığını, Cumhuriyetin değerlerine karşı olduklarını, bu sebeple algı operasyonu yaratmaya çalıştıklarını açıkladım.
Lozan Antlaşması’nda gizli maddenin bulunmadığını, Antlaşma’ya taraf çok sayıda ülke olduğunu, onaylı birer örneğinin tüm imzacı ülkelere verildiğini, Lozan’ın, bir veya birkaç ülke için gizli maddelerinin olmasının mümkün olmadığını sınıfa kabul ettiremedim. Sevr Antlaşması’nın 62, 63 ve 64’ncü maddelerinin bağımsız bir Kürdistan kurulmasını öngördüğünü, bu maddelerin Kürtlere self determinasyon hakkı verdiğini söylememe rağmen öğrencileri ikna edemedim.
Lozan’da büyük Türk zaferi düşmana onaylatılmış, eksikler olsa da yapılabilecek olanın azamisi o günkü şartlarda yapılmış ve Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. 23 Temmuz 1923 günlü Tevhid-i Efkar gazetesinde Ebuzziya Zade Velid, imparatorluk topraklarının kaybından üzüntüsünü belirtmiştir ama Lozan Antlaşması hakkında doğru bir tespit yapmıştır: “Delegelerimiz siyasi ve iktisadi istiklalimiz açısından mevcudiyetimizi ve milli inkişafımızı sağlayacak bütün esasları kurtarmaya muvaffak oldular.”
Lozan Barış Antlaşması’nı imzalayan İsmet İnönü, Lord (George) Curzon ile ilgili önemli bir anısını anlatmaktır: “Bir gece toplantısında bulundum. Beraberdik. İkimiz vardık, bir de Amerika Murahhası Mr. Chaild vardı. Lord Curzon bana dedi ki ‘hiçbir dediğimizi makul olduğuna, haklı olduğuna bakmaksızın kabul etmiyorsunuz. Hepsini reddediyorsunuz. En nihayet şu kanaate vardık ki, ne reddederseniz hepsini cebimize atıyoruz. Memleketiniz haraptır. İmar etmeyecek misiniz? Bunun için paraya ihtiyacınız olacaktır. Parayı nereden bulacaksınız? Para bugün dünyada bir bende var, bir de bu yanımdakinde. Unutmayın, ne reddederseniz hepsi cebimdedir. Nereden para bulacaksınız, Fransızlardan mı?
Ben, evet dedim. Curzon sözlerine devam etti: Para kimsede yok. Ancak biz verebiliriz. Memnun olmazsak kimden alacaksınız? Harap bir memleketi nasıl kurtaracaksınız? İhtiyaç sebebiyle yarın para istemek için karşımıza gelip diz çöktüğünüz zaman, bugün reddettiklerinizi cebimizden birer birer çıkartıp size göstereceğiz.’ Lord Curzon’un bu sözleri kulağımda kalmıştır ve sözünün geçtiği her yerde hatırlamışımdır. Lozan Konferansı olalı 45 sene geçti. Bu sözleri hiçbir zaman unutmadım. Bu 45 sene içinde para almak için müracaat ettiğimiz her yerde bu ihtimalleri görmüşümdür.
Lord Curzon’un sözleri bittiği zaman, kendisine dedim ki: ‘Şimdi meseleleri halledelim, para istemek için gelirsem o zaman gösterirsiniz.’ Hakikat şudur ki, İkinci Cihan Harbi kapı önünde görününceye kadar mali bakımdan bize kolaylık gösterilmemiştir. Ve Türkiye kendisini kendi alın teri ile tamir ederek İkinci Cihan Harbi’ni idrak etmiştir.” ((http://www.ismetinonu.org.tr/lozan-antlasmasi.htm , http://www.trtarsiv.com/izle/84688/ismet-inonu-nun-lord-curzon-a-cevabi )
Lozan Antlaşması konusunda son sözü Mustafa Kemal Atatürk söylemiştir: “Saygıdeğer Efendiler, Lozan Barış Anlaşması’nın içine aldığı esasları, diğer barış teklifleriyle daha çok karşılaştırmaya gerek olmadığı kanısındayım. Lozan Barış Anlaşması, Türk Ulus’una yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Anlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın yıkılışını anlatan bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri bulunmayan bir siyasal utku eseridir” (1927, Söylev, II, s. 76, 24 Temmuz 1933, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi) Birleşik Krallık açısından değerlendirmeyi İngiliz Sir Andrew Ryan yapmıştır: “Lozan’da onursuz bir barış imzaladık. Lozan, Birleşik Krallığın şimdiye kadar imzalamış olduğu anlaşmaların en uğursuzu, en mutsuzu, en kötüsüdür.”
Lozan, Türkiye Cumhuriyetinin tapu senedir. Lozan Antlaşması Cumhuriyetimizin 100’ncü yılı olan 2023’te son bulacak diyenler, büyük bir hayal kırıklığına uğramışlardır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lozan Barış Antlaşması’nın 101. yıl dönümü mesajında, Lozan Barış Antlaşması sayesinde milletin vatan topraklarını işgal eden müstevlilere karşı elde ettiği zaferin uluslararası alanda da onaylandığını açıklamıştır:
“Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu belgesi olarak addettiğimiz Lozan Barış Antlaşması’nın 101’inci yıl dönümüdür. Türkiye, bölgesinin istikrar abidesi olarak tam 101 yıldır sürdürdüğü kalkınma yolculuğunu bugün de kararlı bir şekilde devam ettirmektedir. Her gün yeni bir krizin patlak verdiği, geleceğe dair belirsizliklerin arttığı bir dönemde ülkemiz, Türkiye Yüzyılı hedeflerine odaklanmış durumdadır. İçinde bulunduğumuz asra milletimizin mührünü vurma irademizin önüne inşallah kimse geçemeyecektir. Millet olarak yılmadan, zorluklar ve saldırılar karşısında geri adım atmadan, birlik ve beraberlik içinde aydınlık yarınlarımıza yürüyoruz. Bu düşüncelerle Lozan Barış Antlaşması’nın 101’inci seneidevriyesinde, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal’i, silah arkadaşlarını, bağımsızlığımız uğrunda canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle yad ediyor, gazilerimize hayırlı ve bereketli ömürler diliyorum.”
Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanışının 101. yılında, Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü’yü saygıyla anıyorum.
Bir yanıt yazın