KUR’ANI, HADİSLERİ, İCMAYI ANLAMAK İÇİN ARAPÇA BİLMEK GEREKİRMİŞ

Hatta eski Arapça, Aramice, Süryanice, İbranice’de bilmek gerekirmiş.

Hatta siyer, Arap kültürü falan da bilmek gerekirmiş.

Evet bu doğru olabilir.

Ancak, bilmelisiniz ki, bütün bunlara fazlasıyla hakim olan insanlar var.

Bunlar islamın zuhurundan bu yana anladıklarını anlatıyorlar.

Türkçe muteber sayılan 41 adet meal internette elinizin altında.

Siyer zaten imam hatiplerde ders olarak anlatılan bir konu.

Gizli, gizemli, gaip hiçbirşey yok.

Evet, ben de bu kaynakları okudum.

İslamın temel kaynakları içinde ve arasında sayısız paradoks, tezat var.

İnsanın ve eğrenin doğasıyla, bilinen gerçeklerle aykırılıklar var.

Başı sonu kendi içinde oksimoron yaratan ayetler var.

Farklı surelerde birbiri ile çelişen ayetler var.

Ayetler ile çelişen hadisler var.

Bilinen gerçeklere, tarihsel verilere aykırı düşen ayet ve hadisler var.

Pek çok ilahiyatçı islamın kendinden öncekileri sıfırlayan, düzelten, eksiklerini gideren vb.

yepyeni bir ahlak, hukuk, ekonomik ve siyasi model getirdiğini söylüyor.

Öyle ki, islam hukukundan, tıbbından, biliminden dahi bahsediliyor.

Oysa açıkça karşımızda duran gerçek bu melago iddianın içinin boş olduğunu bize kanıtlıyor.

İslami zannettiğimiz pek çok medeniyet değerinin aslında Roma, Grek medeniyetlerinden miras olduğunu görüyoruz.

Bahsettiğim bütün çelişkiler, paradokslar, fikirsel açmazlar nelerdir derseniz.

Bu çok ama çok kapsamlı bir konudur.

Birkaç paragrafta anlatılamaz.

Pek çok müellifin, uzman kişinin yaptığı çalışmalar, kitaplar ve makaleler var.

Ben ancak size bunları muteber birer kaynak olarak önerebilirim.


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir