Defalarca yaptı
Yine yapacak
Huylu huyundan vazgeçmez.
Son 24 yıla baktığınız da Türkiye Cumhuriyeti devletini altüst eden kaotik kararlar, şaibeli vakaların altında onun imzası vardır.
Ülkenin kaderi ile ilgili tüm konularda birdenbire ortaya çıkarak tuhaf ve anlaşılmaz bir şekilde hareket eder.
Ölçüsüz üslubu, ön görülemez davranışları, mantıksız ve tutarsız söylemleri ile bilinir.
Jargonu ve tavırları ile Hollywood yapımı baba filminin Don Vito Corleone sinin kötü bir taklidi gibidir. Sık sık tutamayacağı sözler vererek namusu ve şerefi üzerine yeminler eder.
Evlat sevgisini hiç bilmediği için başkalarının çocukları ile vatan millet edebiyatı yapar ve kafasına estiğinde ise onları sahaya ya da cepheye süreceğini haykırır.
12 Eylül askeri darbesinden sonra MHP nin kurucusu Alpaslan Türkeş için “Hâlâ o moruğun peşinden mi gideceğiz!” şeklinde çıkış yaptığı bu sözlerinden sonra ülkücü gruplar tarafından dövüldüğü yazıldı.
12 Eylülü kendisine dokunulmadan atlatan tek siyasi olduğu bilinmektedir.
Temmuz 2002 yılında kendi partisinin de içinde yer aldığı hükümete ihanet ederek, Bursa’nın Keles ilçesinde düzenlenen 11. Kocayayla Türkmen Kurultayı’nda hiç kimsenin beklemediği bir kararla erken seçim yapılmasını istedi ve Türkiye de 20 yılı geçen AKP kâbusunu başlattı.
Her fırsatta çok sert sözlerle eleştirdiği 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e 2007 tarihinde Cumhurbaşkanlığı yolunu açan bizatihi kendisiydi.
Ağıza alınmayacak hakaret ve küfürlerle eleştirdiği, ve namusu üzerine yemin ederek hesap soracağını söylediği AKP hükümeti, 7 Haziran 2015’de yapılan genel seçimlerde, hükümeti kuracak oy oranına ulaşamayınca, kendisine teklif edilen Başbakanlığı bile kabul etmeyerek, “hiçbir hükümet formülü içinde olmayacağını” deklare etti. Türkiye’yi bir defa daha seçime götürerek kendi partisinin önemli ölçüde oy ve milletvekili kaybetmesine sebep oldu.
15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişimi sonrasında yapılan Yeni Kapı Mitingi’ne katılarak iktidara koşulsuz destek verecegini açıkladı.
2016 yılında grup toplantısında yaptığı “sürpriz” bir açıklamayla, AKP’ye, dolayısıyla Erdoğan’a “başkanlık önerisini Meclis’e sunma” çağrısı yaptı.
“Fiili duruma hukuki boyut kazandırmak gerek” diyerek başkanlık sistemine geçilmesi gerektiğini söyledi. Böylelikle Türkiye’de “sistem değişikliği”nde de kilit rolü üstlendi.
17 nisan 2018’de tıpkı 2002’de olduğu gibi, cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerine yaklaşık 1,5 yıl kala, seçimlerin 26 Ağustos 2018’e alınması çağrısında bulundu. Partisinin cumhurbaşkanı adayı olarak Erdoğan’ı destekleyeceğini açıkladı.
Siyasi geçmişinde koalisyon yaptığı bütün siyasi partilere nedensiz, sebepsiz ve anlaşılmaz bir şekilde ihanet ederek hükümetleri düşürdü ve bir çok ekonomik krizin fitilini ateşledi.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinde işlenen bütün suç vakalarının %65’i onun koalisyon olduğu dönemlere denk geldi.
Özetle:
Ekonomi kangren olmuş ve bitkisel hayata girmiş.
Sinan Ateş vakası Flashover yangınına dönüşerek saray ve saltanatın içine düşmüş.
Memur, işçi, asgari ücretli, emekli, esnaf AKP’yi terk-i diyar etmeye başlamış.
İktidar çok ama çok zor durumda…
Hal böyle olunca beyefendinin AKP iktidarına vuracağı ölümcül darbenin doğum sancıları da başlamış demektir.
Öyleyse ne yapmalı Devlet Bey
Bir film repliği
BEHLÜL KAÇAR
Bir yanıt yazın