Gülnara İnanç, www.turkishnews.com rus bölümünün editörü , Uluslararası çevrimiçi analitik merkezi “Ethnoglobus” (www.ethnoglobus.az) başkanı, etnopsikologist, kuantum psikologist, uzman, mete62@inbox.ru
Makale, yazarın uzun süreli gözlemlerine, araştırmalarına ve analizlerine dayanarak yazılmıştır.
Türk halklarının tarihi ve kaderi sonsuz çöllerde doğmuştur. Bozkır insanının bilinci diğer coğrafyalarda yaşayanlardan farklıdır. Bu “ötekilik” zamanı ve mekanı tanımlar. Bütün bu kavramların bir açısı ve boyutu var.
Kazakistan Cumhurbaşkanı’nın “Sonsuz çölün 7 köşesi” yazısında belirttiği gibi bu bir şaka değil. N. Nazarbayev yazısında Kazak milleti karşısında Türk halklarının imajını oluşturmaktadır. Türk milletinde devlet kurma bilinci vardır. Bu, hem kendi devletini kurarken, hem de başka bir devlette yaşarken yönlendirici bir faktördür. Burada şaşırtıcı bir paradoks var: dinamik bir insan olan yörük her zaman huzur, orantı ve barış ister.
Bu nedenle ekstrem koşullarda ihtiyaç duyulacak becerileri geliştirmek, gerekli araç ve gereçleri yaratmak onun için önemlidir
“… Çağdaş dünyanın önemli bir parçası olan pek çok şey o dönemde bizim coğrafyamızda icat edildi. Bozkır insanları, gelişimleri boyunca dünyaya birçok teknik buluş kazandırmış, günümüzde tüm dünyada kullanılan açıklıkların atası olmuştur.”1
Bozkır insanı bir irade ve güçlü bir ruh oluşturan vahşi doğanın felaketlerine dayanmalıdır. Sonuçta zayıf olan çölde hayatta kalamaz.
Onun zor şartlarda hayatını kurtarmak için çok güçlü bir motivasyonu var. Bu, yörüge ruhsallığını, kimliğini, umudunu ve sevgisini geliştirmesi için güçlü bir ivme kazandırır. Bozkır insanı kaderine boyun eğmez, kendi kaderini yaratır.
Kazak filozof Abay Kunanbayev şöyle yazıyordu: “Akıllı ol, mücadelede ruhunu güçlendir, çünkü yalnızca beceriksiz bir insan kaderine boyun eğer.”2
Türk halkları yeni kültürlerle çabuk kaynaşıyor. Aynı zamanda kendilerine özgü bozkır özgünlügünü de koruyorlar.
Onların kültürleri ve dilleri komşu milletlere damgasını bıraktı. Aynı zamanda Türk halkları yeni yaşam koşullarına kolaylıkla uyum sağlıyor, canlanıyor ve yeni yerlerin yaşamına katılıyor. Devlet oluşumu çok yönlü bir temele dayanır; bu temellerden biri de kişinin tarihi ve milli bilincidir.
Aynı zamanda bozkır insanı hem savaşmayı biliyor hem de barış içinde yaşamak için çabalıyor. Yörük atın sırtında ise oraya ulaşılamaz, yurtta ise onu oradan çıkarmak imkansızdır. Bu, kendi boyutunu, açısını seçen, kendi zamanını ve mekanını yaratan bir çöl insanının portresidir.
Bozkırlı oldukça dinamik bir insandır, esnek bir zihne sahiptir. İşlemlere ve yeni coğrafyaya hızlı tepki vermeli, ileri gitme ve geri çekilme için yollar aramalıdır. Ocağına ve çadırına çok değer verir, sebepsiz yere atını eyerlemez. Yörük basit, az konuşan ve bilgedir.
Bu nitelikler Kazak milletinin bilincini, devletini güçlendirme çabalarını karakterize etmektedir. Ne de olsa bir bozkır insanı hızla yola koyuldugu gibi aynı hızla ocagını – çadırını da kurabilir.
Hızlılık ve yerleşik yaşama çabuk uyum sağlama gibi bu iki yönün birleşimi, devlet oluşumunun temellerinden biridir. Buna bir örnek verelim. Kazakistan’ın başkentinin Alma-Ata’dan Astana’ya taşınması, bozkır halkının oturma alanlarını bırakıp yeni yere esnek bir şekilde uyum sağlayabildiğini gösteren cesur bir adımdı.
Türk insanını koşullandıran önemli faktörlerden biri de yabancı kültürlere ve yabancılara karşı hoşgörülü tutumudur. Uzmanlara göre, diğer toplumlarda tüm zamanlarda zulme uğrayan Yahudiler ve Çingeneler, Türkler arasında rahat bir şekilde yaşamışlardır. Tarihsel bellik derindir ve kendini toplumsal ve kişisel bilinçte gösterir.
N. Nazarbayev makalesinde tarihsel bellegin modernleştirilmesinin önemine vurgu yapıyor: “… Bütün bu konular ciddi bir anlayış gerektiriyor ve dünya görüşümüzün, geçmişimizin, bugünümüzün ve geleceğimizin temel dayanaklarına aittirler.” 3
Bozkır halkının çagdaş önderi hızlı karar verebilmeli ve stratejik adımlar atabilmelidir, aksi takdirde “savaşçı” imajını koruyamaz.
Türk insanı için önder imajı öncelikle dinamizm, irade ve karar verme yeteneğidir. O, ulusunun bir örneğidir. Herkes ona ayak uydurur.
Bir önder, halkını tarihsel bellegin yarattığı konfor alanından çıkarmalıdır. Modernleşmek basmakalıp düşüncenileri yıkmak, yenilerini yaratmak, bazen de alışılmadık şeyleri insanların bilincine taşımaktır.
Geçmişe dayanarak gelecek için bugünü yaratmak. Yani bilinç, bugünün gerçekleriyle yaşayarak, geçmişi saklar (inşaat halindeki bir evin temeli gibi) ve onu gelecek için modernize eder. Aynı zamanda gerekirse yenilenmeye ve geleceği değiştirmeye engel olan geçmiş yok edilir.
Geleceği kurmak için tüm zaman boyutlarında aynı anda var olmak gerekir. Çagdaş fizik dilince, 5. boyutta, kuantum alanında. Burada zaman ve mekan faktörü kaybolur ve yalnızca Tanrısal esenlik, barış ve sessizlik alanı ortaya çıkar.
Çöldeyken zaman ve mekan arasındaki bağlantıyı ya da zaman ve mekanın silinişini hissetmek kolaydır. Bozkır insanı her zaman farklı boyutlarda ve açılarda yaşamıştır. O kendi içinde çabukluk ve aynı zamanda yavaşlığın şifresini taşır. Çöl insanı ya da yörük göç sırasında çabuktur ama yuva kurunca sessizliğe dalar. Bu birbirini ne kadar çürüttüyse de, bozkır insanı sessizlige dalarken esnek, çabukken sessizliktedir.
İstinadlar:
- http://www.akorda.kz/ru/events/akorda_news/press_conferences/statya-glavy-gosudarstva-sem-granei-velikoi-stepi
- https://eksmo.ru/interview/abay-kunanbaev-10-aforizmov-kazakhskogo-poeta-i-filosofa–ID3109636/
- Там же.
Bir yanıt yazın